Dünya barışı sağlamak için, içsel barışı sağlamak gerekiyor. Her birey iç huzurunu bulduğunda, dışarıda bulduğu şeylere de ihtiyaç duymayacaktır. '' İhtiyaç duymamak '' büyük özgürlüktür. Öncelikle, sizi korkudan özgürleştirir. Bir şeylere sahip olamayacağının korkusu, sahip olduğun şeyleri kaybetme korkusu, bazı şeylere sahip olmazsan mutlu olamayacağın korkusu. İkinci olarak, '' ihtiyaç duymamak '' sizi öfkeden özgürleştirir. [Öfke korkunun ilanıdır.] Korkacak bir şeyiniz yoksa, öfke duyacağınız bir şey de yoktur. İstediğin bir şeyi elde edemezsen, öfke duymazsın çünkü istediğin şey sadece tercihtir, ihtiyaç değil. Bu yüzden elde edememe olasılığıyla bağlantılı korkunuz yoktur... öfkeniz de.
Başkaları, yapmalarını istemediğin bir şeyi yaptığında öfke duymazsın, çünkü onların bir şeyleri yapmasına ya da yapmamasına '' ihtiyaç '' duymuyorsun... öfke de.
Korkuyu kaybettiğinizde, her şeyinizi kaybetseniz bile öfke duymazsınız. İçinizde, sezgisel olarak yarattığınız her şeyi yaratacağınızı bilirsiniz. Daha da önemlisi, önemli değildir. İç huzurunu bulduğunuzda, bir kişinin, yerin, koşulların, olayların olup olmaması bilinç boyutunuzu etkilemez ya da içsel deneyimlerinizi belirlemez.
Bu, bedene ait her şeyi reddetmeniz anlamına gelmiyor. Tam aksine, bedeninizden olmaktan, son derece haz duyar, daha önce yaşamadığınız doruk hazlar deneyimlersiniz. Ama bedeninizle ilgili her şeyi zorunlu olarak değil, istediğiniz için yaşarsınız. Bedensel duyuları seçtiğiniz için deneyimlerseniz, mutlu hissetmek ya da mutsuzluğunuzu haklı çıkarmak için zorunlu olarak değil. İçinizdeki huzur, herkes tarafından hissedildiğinde savaşlara son verir, çatışmaları yok eder, adaletsizliği önler ve dünyayı cennete çevirir. Başka bir formül ne gereklidir ne de vardır. İhtiyacınız olan olayları değiştirmek değil, bilincinizi değiştirmektir.
hayranlıkla ve bir solukta okuyup bitirdiğim tanrı'yla sohpet kitabından alıntıdır....
sevgiyle kalına.s.