Pamuk Prens'in Annesinin Günlüğü

perikanadi

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
31 Ekim 2013
8.051
6.333
198
Oğlum 13 aylık...
Belki geç oldu biraz ama her gün içimde ya da ona gün içinde açtığım her türlü duygularımı burada da paylaşmak istiyorum...
İlerde olur da kalırsa ona güzel bir hatıra olur..
Duygularını yazmak isteyen arkadaşlar da paylaşırsa sevinirim...

Oğlum Umut Aras
03.11.2014 tarihinde, 01:10'da, 3400 gram, 50 cm dünyamıza geldi...

 
Pamuk Prensim…


Senin canımda, karnımda olduğunu bildiğim andan itibaren hayat görüşüm, korkularım o kadar değişti ki…

Her geçen gün bedenimde benle büyüyen vücudun, Allah’ın özene bezene yarattığı o minik ellerin ayakların, güzel kalbin, güzel ağzın burnun benim nefes almamı, gülümsememi sağladı hep…

İlk güçlü tekmelerini hissettiğimde daha 19 hafta 5 gün olmuştu bedenimdeki büyüme yolculuğun…

O gün bir kez daha hayata sımsıkı tutunmam gerektiğini iliklerime kadar hissettim..

Annesine tekme atan, “ben buradayım” diyen minik ayaklar için daha güçlü olmak istedim hep…

Sen bana kendini daha güçlü hissettirdikçe daha güçlü olmak için çabalıyordum..

İlk heyecanım, ilk bebeğim, ilk canım, ilk annelik duygusunu hissettiğim her şeyimsin…

Babanla tetikte beklerdik akşamları.. Eli karnımda beklerdik babana da bir tekme atasın ona da “burada da bir erkek var baba” diye gösteresin diye…

Doğduğun “an” varya, ömrümün son nefesini verene kadar hayatımın en güzel “an”ı olarak kalacak…

O ilk çığlığın, sımsıcacık yüzünün yüzümde bıraktığı sıcaklık…

Öyle güzeldin ki, öyle yumuk yumuk..

Annesinin kuzusu…

Gerçekten “anne” olmak ne demek iliklerime kadar yaşıyorum ve tek tek tecrübe ediyorum seninle..

Senle beraber daha bir büyüyorum ben… Hayatın beni olgunlaştırması neymiş ki.. Sen bilmediğim ne kadar çok şey olduğunu öğrettin bana ve senle beraber öğreniyoruz…

Hayat görüşüm değişti demiştim ya..

Gerçekten artık ölmekten daha çok korkuyorum…

Bana bir şey olmasından daha çok korkuyorum..

Bunun duygusu bile gözlerimi dolduruyor..

Seni benim kadar iyi, benim kadar sevi dolu, benim kadar aşkla kimse bakamaz..

Kim sen ağladığında ne için ağladığını bilecek de sana yardımcı olacak?

Ben biliyorum ama… Aramızdaki o kuvvetli bağ annelik duygusu bu yüzden…

Bir yerin acıdığında kim öpecek de geçecek?

Kimin göğsüne, kimin dizlerine başını koyup da dinleneceksin?

Ruhunu kiminle doyuracaksın?

Baban da seni çok seviyor ama anne gibi olur mu?

O da bilemez ki çoğu derdini…

Neredeyse her anımız beraber bizim güzel oğlum…

Bu yüzden “ölüm” bana çok daha ürkütücü geliyor artık ve boğazım düğümleniyor ne zaman böyle düşünsem…

Rabbim bana babanla ve seninle tüm sevdiklerimle güzel sağlıklı bir ömür versin…

Ben de seni her gün duamla, her gün sahiplik duygumla seni her türlü şerden koruyup kollayayım…

Sizleri her zaman yanımda var etsin pamuk prensim…
 
Hayat insanı o kadar güçlü yapıyor ki imtihanlarıyla...
Sen hayatımıza girdin...
Ben 5 gün sonra şiddetli ağrı ataklarıyla hastaneye gittim ve bu ataklar 20 gün sürdü..
Saframdan kaynaklıymış oğlum...
20 gün boyunca bir o hastane bir bu hastane yattım..
Kimse ameliyata yanaşmadı sezaryen olduğum için...
Artık bir hastanede sabaha kadar gözlerim balon olana kadar ağlamıştım..
Sana doyamadan senden uzak kalmak, emzirememek özlemek...
Doktorum "bu ne halin" demişti ilk gördüğünde..
Ve mutlu haberi vermişti "bugün ameliyat edeceğim seni" diye...
O kadar mı mutlu olur bir insan...
Artık kurtulup sana gelecektim..
Rabbim'e şükürler olsun, ameliyattan sonra her ne kadar yaralarım sarılı olsa da , daha sezaryen sarsıntısını atlatamadan yeni kesikler eklense de sana kavuşmak en güzeliydi...
 
Günlüğün hayırlı olsun canım. Gözlerim dolu dolu okudum.
Evet ölüm daha ürkütücü geliyor artık.
Bana bişey olursa o ne yapar düşüncesi kanimi donduruyor.
Bazen ona bakıp ağlıyorum. .
 
Günlüğün hayırlı olsun canım. Gözlerim dolu dolu okudum.
Evet ölüm daha ürkütücü geliyor artık.
Bana bişey olursa o ne yapar düşüncesi kanimi donduruyor.
Bazen ona bakıp ağlıyorum. .

Teşekkür ederim canım...
Nasıl bir duyguymuş bu annelik...
 
39 günlüktün o gün...
Kasığındaki şişliği farkettiğim gün..
Doktoruna götürdük bir çocuk cerrahına yönlendirdi..
Emin değildik ama çok korkuyorduk babanla ve çok yorulmuştuk artık bu kadar aksilik bu kadar hastalık üstüste...
Çocuk cerrahı baktı inceledi...
O kadar soğuk kanlı kurdu ki cümleleri:
"Kasık fıtığı... Pazartesi salı doluyum diğer üç günden bir gün seçin ameliyat olacak."
Babanla birbirimizi yüzüne baktık dona kaldık...
Zaten anne-baba gibi duygusal yaklaşsa her hastasına doktor olamazdı değil mi...
O günden sonra deli gibi olmuştun babanla..
Ağlıyorduk el kadar bebe nasıl ameliyat olur, o masaya nasıl yatar diye deli olmuştuk...
45 günlüktün sabah kalktık..
Aç kalman gerekiyordu ağlıyordun gece 3'ten beri birşey vermemiştik sana...
Yazarken bile ellerim yüreğim titredi şu an..
Şekerli suyla emzikle kandırıyorduk seni..
Hastaneye geldik damar yolu açtılar minnacık elinden öyle çok ağladın ki..
Ve o hemşire geldi ya "bebeğ soyun hazırlayın şuna (yeşil bir şey) sararsınız" dedi..
Ben o an yaşamıyordum sanki..
Ellerimle soydum bebeğimi.. Sedye getirdiler o yeşil şeye sardık..
Ameliyathaneye doğru iniyoruz..
Sen bize gülümsüyordun canım oğlum benim of ağlıyorum şu an kötü oldum..
Tam ameliyathanenin kapısına geldik ağlamaya başladın ben kahroldum mahvoldum..
Bizi ordan içeri sokmadılar gittin miniğim..
Kimler neler yaptı sana başını okşayıp geçecek bitti annem diyemedim..
Rabbim ne zor bir imhitandı o kapıda beklemek..
Çıkmıyordun uzun zaman olmuştu ben sadece ağlıyordum..
Dedim Allah'ım uyandıramadılar mı bi aksilik mi oldu diye kendimi yiyordum kapıya tırmanacaktım neredeyse bişi desinler diye..
Sonra kocaman o sedyede minicik bedeninle çıkardılar seni öyle ağlıyordun ki canım yavrum..
Orda seni görenler bile ağladı bu el kadar bebenin nesi vardı diye..
Odamıza geldik baktım ayaklarıın ikisinden de damar yolu açmışlar olmamış ne canın yanmıştır..
Dedim çıkarın şu serumu..
Ben o günümü hayatımdan saymıyorum artık..
O günüm yok, silik, karanlık..
O gün bugündür o hastaneye uğramıyorum...
Seni seviyorum oğlum..
 
Oğlum canım...
Ne kadar zaman oldu yazmayalı...
Bize kötü bir 10 gün yaşattın kuzum...
Ateşlendiğin an öyle panik yapmıştım ki.. Cuma günüydü...
Bu zamana kadar hiç ateş nedir bilmedik sende aşılarda bile...
Şurup verdik olmadı banyo yaptırdık olmadı 6 saatte bir şurup verdik yine olmadı...
38 den aşağı düşmüyordu ateşin...
Cumartesi akşam acile götürdük seni... Doktor "boğaz enfeksiyonu ağır geçiriyor" dedi ve antibiyotik vermişti...
Ateşini zor düşürmüşlerdi eve geldik yine çıktı...
Pazar akşamı ateşsiz uyumuştun ilk kez.. Tabi aklım çıktı doktoruna götürmem gerekiyordu seni..
Pazartesi götürdük... Klasik kan tahlili yaptı.. Sonuçlara uzun uzun bakınca tedirgin oldum...
O değerin o denli önemli olduğunu o gün öğrendim bebeğim...
"Nötrofil (NEUT) değeri çok düşük.. En az 2000 olması lazım, biz 1500 ün altında olunca bile sıkıntılı deriz çocuğunda 360" deyince babanla bir an donakaldık...
"Vücut direnci çok düşmüş" dedi... "Çok kötü" dedi...
Hayatımda duyduğum en kötü cümleler...
Bize bağışıklığını güçlendirmek için bir şurup, balık yağı ve bir damla verdi...
Kapalı toplu yerlere gitmek yok, eve kimsenin gelmesini istemedi, öpmek zaten yok..
Temizliğine aşırı dikkat edecektik ve 1 hafta sonra tekrar bakılacaktı o değer...
Moralimiz çok bozulmuştu eve gelirken araştırdık Allah'ım esirgesin en kötü ihtimali lösemi...
Dümyam başıma yıkılmıştı.. o 1 hafta nasıl geçti hayatımda yok saymak istiyorum..
Eve geldik baban hıçkırarak nasıl ağlıyor bebeğim...
Çok kötü olduk... Gözümün önünde seni kaybetme korkusu tüm bedenimi esir almıştı...
Bir yandan sana çok iyi bakmaya çalışıyor bir yandan da çığlık atıp ağlamak istiyordum...
Baban ilaçlarını almak için evden çıkarken "nolur kötü düşünme lütfen o iyi olacak" dedim..
"Zaten kimimiz var bir Umut'umuz var peri" dedi gözleri yine doldu..
Ben mahvoldum.. Şu an bile gözlerim dolu..
1 hafta geçti o hastane yolları bitmedi bana.. Gittik tahlil sonucunu beklerken zaman geçmedi sanki..
Baktım baban bir kağıtla geliyor elinde "Rabbim nolursun oğlumu koru nolursun sen yardım et" dedim..
Şükürler olsun değerin normale dönmüş inanamıyordum... Rabbim'e bin şükür oğlum hala hatırladıkça bedenim uyuşuyor...
Seni kaybetmenin ihtimali bile hayatımı zindana çevirmişti..
Neyse ki Allah kimseye yaşatmasın geçti gitti..
Kimseyi evladıyla sınamasın Rabbim..
 
İlk bağımsız adımlarını 15 Kasım 2015, saat 20:00 civarı atmıştın...
Babanla havalara uçmuştuk : )
 
Oğlumla bir günüm nasıl geçiyor, ne oyunlar oynuyoruz yazayım..
Kasım annelerinin olduğu güzel arkadaşlarımın olduğu topiğimde de paylaşmıştım...
Bu günlüğümde de olması gereken bir şey : )
 
Evim işime yakın..
Akşamdan oğlumun bakıcı çantasını hazırlıyorum, dolapta da vereceğim malzemeleri ayarlıyorum..
Sabah oğlumu ve onları verip işe geliyorum..
Öğlen evime gidiyorum oğlumla vakit geçirme şansım oluyor..
O arada oğluma çorbasını yapıyorum.. Akşam yemeğinin temelini hazırlıyorum (Tüm sebzeleri doğrayıp suya bırakıyorum ya da etim pişecekse düdüklüde pişiriyorum ya da artık ne yapabileceksem.. Et tavuk vs pişirirsem suyunu hemen alıyorum cam kavanoza diğer gün için çorba suyu ya da yemek suyu olarak hazır oluyor çok lezzetli de oluyor)
Akşam işten çıktıktan sonra oğlumu alıyorum...
Akşam yemeğimi ocağa koymam en fazla 15 dakikamı alıyor..
Sonrası oğlumla hep...
Doyasıya oyunlar oynuyoruz..​
  • Çamaşır asıyoruz bayılıyor asmaya.. Makine bitince o bana haber veriyor sepeti getiriyor sonra da asıyoruz..
  • Sonra elektrik süpürgesinle oynuyoruz biraz..
  • Sonra gölge oyununu çok seviyor.. Gölgesini yakalamaya çalışıyor benim elimin gölgesinin peşine düşüyor : )
  • Mutfaktayken de valla karıştırmayı seviyor kendi kabına nohut felan koyuyorum kendi kaşığıyla karıştırıyor boş su kabına tek tek elleriyle dolduruyor.. Güzel vakit geçiriyor.. Tabi sonra mutfağın haliiiiiii uuvvvvvv..Tabi çok fazla koymadığım için artık o kadarını da topluyorum sonra(o bunlarla oyalanırken ben mutfağımı çok güzel toplayıp temizleyebiliyorum)
  • Astığımız çamaşırlar kurumuşsa uzun şeyler varsa özellikle onların arasına girip saklambaç oynamaya bayılıyor müthiş kahkahasıyla doluyor yuvam..
  • Onun dolabı ve çekmecesi var onları karıştırıp dökmesi oynaması serbest..
  • Kendi oyuncakları da ayrı.. Bunun gibi bir sürü şey...
  • Geçen gün de çekmeceme süt tozunu dökmüş... Parmaklarını batırıp batırıp mutfak dolaplarıma resimler yaptı : ) Kızmadım öyle tatlı ki o halleri : )
Yani bazı ev işlerini oğlumla oyuna çevirdiğim için ben de zevkle yapıyorum oğlum da güzel vakit geçiriyor bir şeyler öğreniyor (Öyle sanıyorum : ) )

Oğlumu uyutmadan önce muhakkak dağıttığımız oyuncaklarımız varsa beraber topluyoruz o da nasıl? ( Basket oyunu oynuyoruz.. O her oyuncağını kutusuna attıkça "baskeeett" diyorum bayılıyor.. Bu yüzden beraber topluyoruz) Yoksa o uyuduktan sonra toplayamam ses oluyor..
Böylelikle bebeğimle beraber bir çok işi yapmış oluyorum.. Tabi ki yoruluyorum gündüz iş felan ama oğlum herşeyim öncelik onun annesiyle güzel vakit geçirebilmesi sıkılmadan..

Oğlum uyuduktan sonra da diğer işlerime bakabiliyorum...
Haftasonları detay temizliği oluyor babası evde olduğu için..
O onla top oynarken oyun oynarken detaylı temizliğimi yapabiliyorum..
Dediğim gibi eşim düzenli bir insan..
O da hafta boyu nerde dağınıklık varsa toplamaya çabalar...
En azından kendi kıyafetlerini bile her gün düzenli dolabına asması ortalıkta bırakmaması çorabını banyoya kirli sepetine atması bile benim için kar : )​
 
Oğlum geçen haftasonu karla ilk kez tanıştı...
Başta ürktü biraz yürümek istemedi ama sonra kahkaha atarak koştu bile...
Yere de düşmedi değil.. Baya samimi oldu tanışmaları... : )

 
Bu sabah öyle güzel uyuyordun ki oğlum...
Keşke seni komşuma bırakmak zorunda kalmasam,
Keşke anne-oğul yatak keyfi yapabilsek,
Keşke beraber uyansak,
Koklaşsak...
 
Annesinin kuzusu...
Akşam babası gelince nerde gördüyse artık terliklerini tek tek getirdi giydirdi babasına...
Canım oğlum...
Güzel aklını sevsin annen...
 
Bebeğim...
Kar kış derken babannenlere 3 ay gidememiştik bu haftasonu gittik...
Öyle bir hafta sonu seçmişiz ki...
O kadar yoğun kar yağışı, o kadar soğuk...
Zor geldik inan Erzurum'a : )

Tabi senin keyifler güzeldi...
Annenin gucusunda uyudun..
Oyun oynadın : )
 
peri bunları vord olarak kaydet vakti geldiğinde cilt haline getir ben eşim için yapmıştım yazılarını duygulanarak okudum
 
Haftasonu avm ye gittik canım oğlum..
İlk defa yürürken ve bu kadar bilinçliyken gittin..
O kadar heyecanlıydın ki...
Her kıyafetleri inceledin, koşturmaktan helak oldun..
Cansız mankenlere şaştın, onlara bişiler anlattın : )
Maskot oldun...
Güzel oğlum.. Sen mutluysan ben bin kat daha mutluyum...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…