• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sabırla Bebeğini Bekleyenler

günaydın kızlar hayırlı cumalar hepinize...rabbim bu mubarek günde dularımızı kabul etsin inş...

saracım nasılsın canım...
 
günaydın kızlar hayırlı cumalar hepinize...rabbim bu mubarek günde dularımızı kabul etsin inş...

saracım nasılsın canım...

hoşgeldin pelincim nasılsın canım senin cuman hayırlı olsun epeydir yoktun nerelerdeydin :26::26::26::26::26::26::26:
 
günaydın cadıcım sanada hayırlı cumalar
sende artık gelmiyosun cadıcım nasılsın neler yapıyosun bebiş nasıl

iyim canim cok sukur esim bu hafta evde ve bir suru is birikmisti evde disarda onlarla urasiyoruz ... bebislerde iyi dun dok. randevu vardi detayli ultrason vardi gaet iyiler buyuyorlar ...sen nasilsin canim neler yapiyorsun ..........
 
günaydınlar hayırlı cumalar rabbim cuma hürmetine dualrımız kabul etsin sağlık huzur versinnn hayırlı sağlıklı evlatlar nasip etsin hamişlerimize sağlıkla kucaklamyı yanında olanlara yetiştirmeyi nasip etsin rabbim
rabbim her kimin neye ihtiyacı varsa onu nasip etsin inşşş
[sıze=3][/sıze]

amınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
 
iyim canim cok sukur esim bu hafta evde ve bir suru is birikmisti evde disarda onlarla urasiyoruz ... bebislerde iyi dun dok. randevu vardi detayli ultrason vardi gaet iyiler buyuyorlar ...sen nasilsin canim neler yapiyorsun ..........

çok sevindm canım bebişerin iyi olmasına Allah yardımcın olsun 9 a sonra sağlıklı bi şekilde kucağına almak nasip etsin inşallah sen iş yapma ayrıca bırak eşin yapsın sen dinlen sen iki pardon üç canlısın unutma:34::34::34::34::34::34::34:
 
hoşgeldin pelincim nasılsın canım senin cuman hayırlı olsun epeydir yoktun nerelerdeydin :26::26::26::26::26::26::26:

canım ara vermek istedim biraz uzaklaşmak ama hic bir işe yaramadı yine aynı şekilde geri döndüm...hayırlısı olsun diyorum... artık burdayım saracım sen nasılsın görüşmeyeli...
 
kızlar ben çok etkilendim:14::14::14:




"Kim Allâh'tan korkarsa, Allâh ona bir çıkış yolu ihsân eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allâh'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allâh emrini yerine getirendir. Allâh her şey için ölçü koymuştur." (Talak, 2-3)


Fatma hanım, sırtına ekin destesini aldı ve düşünceyle ilerlemeye başladı. Birden kayınvâlidesinin sesiyle kendine geldi:


"-Kız Fatma çabuk buraya gel. Sarı inek doğuruyor, yardım et!.."


Can havliyle sırtındaki destesini indirdi ve ahıra koştu.


Aman Yâ Rabbi… Hayvan da olsa, ne kadar acı çekiyordu. Fatma hanım, kayınvâlidesiyle birlikte hayvanın doğum yapmasına yardım ediyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bir hayli zor olacak galiba!.." dedi.

"-Evet zora benziyor. Dana toplu herhâlde." diye mırıldandı Fatma hanım da…

Fatma, hayvan acı çekmesin diye şifâ âyetlerini, ardından bildiği bütün sûreleri okumaya başladı. Kayınvâlidesi:

"-Deli kız, ineğe de okunur mu?" dedi. Fatma ise:

"-Ana bak, çok acı çekiyor, yüreğim dayanmıyor." diye cevap verdi, gözyaşlarıyla... Bir saat zorlu bir çabanın ardından, sarı kızın bir tosunu oldu. Sarı kız hemen şefkatle onu yalayıp kokladı.


Fatma'nın bütün merhameti, sanki gözlerinden yaşlarla ılık ılık akıyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bak, ineğin bile yavrusu oldu. Dört senedir bu kapıdasın, bir torun veremedin kucağımıza!" dedi. Fatma ise:

"-Allâh hayırlı evlat versin, ana." dedi. Kayınvâlidesi ise:

"-Hayırlı, hayırsız!.. Bir evlâdın olsun. Bizi ele güne dil ettin ya!.." dedi öfkeyle…

Fatma, ikindi namazından sonra duâ için secdeye vardı ve:


"Rabbim dört yıldır senden hayırlı evlâd istiyorum. Olmuyor Rabbim! Hep hayırlı istiyorum, ben âciz hâlimle nasıl hayırsız bir evlâtla baş edebilirim. Ben kendimi ıslâh edemezken onu nasıl ıslâh edeyim." diye gözyaşlarıyla yıkanan, salavâtlarla taçlanan duâsını bitirdi.

Dört kez hâmile kalmış, ama hepsini kaybetmişti. Ve ısrarla "hayırlı evlat ver" diye duâ etti, etti. Birkaç ay sonra rüyasında bir ses:

"-Kızım, hayırlı bir kız evlâdın olacak, adını Hediye koy." dedi. O, yine hep "hayırlısını" istedi. Nihâyet Allâh'ın lutf u keremiyle yavrucuğuna kavuştu. İsmini, Ayşe Hediye koydu.


Yalnız Ayşe durmadan hasta oluyor, her gece doktora götürüyorlardı. Fatma hanım, geceleri nefes alıyor mu diye sürekli onu dinliyordu. Uyku nedir bilmez oldu. Bir gece yine doktora götürdüler. Doktor:


"-Kızım, sen bu çocuğa köyün zor imkânlarında bakamazsın, bünyesi çok zayıf ve hassas, ölür! Benim de yıllardır çocuğum olmuyor onu bana ver!" dedi.


Fatma'yı bu teklif iyice bunalttı ve:

"-Aslâ!" dedi. Ve çocuğuyla birlikte eve döndüler. O gece, iki rekat hâcet namazı kıldıktan sonra Rabbine yalvardı, duâ etti:

"-Rabbim, bu evlât hayırlı olacaksa onu bana nasip edip sevindir. Bende büyüsün, bir yetimle evlendirip onu sevindireyim." diye duâ etti. Seccâdesini toplarken:

"-Veren de O, alan da O, bize sadece duâ düşer." dedi.

Ayşe, günden güne iyi oluyordu ve gün geçtikçe büyüdü, şirin bir kız oldu. Allah, Fatma hanıma ardı ardına dört evlat daha ihsân etti. O, hep:

"-Hayırlı olursa nasip et, hayırsızsa ben nasıl onu ıslâh ederim, ben kendimi bile ıslâh edememişken!.." diye duâ etmeye devam etti.

Ayşe, ilkokulu bitirince Kur'ân Kursuna verdiler. Orada çok başarılıydı. Edebiyle, ahlâkıyla, çalışkanlığıyla kendini sevdirmişti hocalarına. Hocaları hâfızlığa başlatmak için ısrar ediyorlardı. Çünkü hıfzı çok kuvvetliydi. Ayşe ise "ya onun hakkını veremezsem, Rabbimin huzûruna nasıl çıkarım" diye iç hesapları yapıyordu. Ve nasiptir, bu düşünce sebebiyle hıfzına başlamadı.

16 yaşındaydı, güzelliği ve edebi onu akranlarından ayırıyordu. Yaşı küçüktü, ama çok tâlibi vardı. Bir gün bir genç talip oldu, âilesi oldukça varlıklıydı. Diğer taraftan da fakir, anasız babasız bir genç tâlipti:

"-Öğretmenlik imtihanlarına girdim. Kazanırsam elimde tek hünerim o… Başkaca verecek hiçbir şeyim yok." dedi.

İki taraf için de zaman istediler. Fatma hanım, kızına:

"-Ben çok yokluk gördüm, sen görme kızım. Fakir olan çocuk, kendine başkasını bulsun. Seni böyle göz göre göre yokluğa atamam." dedi.

Karar verildi. Ertesi gün, zengin gencin âilesine haber verilecekti. Fatma hanım, o gece rüyâsında Kâbe'nin duvarlarını sıvıyordu. Fakir genç de sırtında harç taşıyıp, ona yardım ediyordu. Böylece Kâbe'yi sıvayıp bitirdiler. Uzaktan bir ses duydu:

"-Bir yetimi sevindirmek Kâbe'yi inşâ etmek gibidir. Kızım verdiğin sözü unutma, yetimi sevindir. Allâh onu mübârek kılsın."

Bu sesi tanımıştı. 16 yıl önce yine rüyâda kendine çocuğunun olacağını müjdeleyen sesti. Uyandı ve rüyâsını kızına anlattı. Ayşe ise:

"-Anneciğim sen her zaman en hayırlısını istersin, Rabbimden. Bu apaçık bir rüya!.. Rabbim gönül evlerimizi lutfuyla zengin kılsın." dedi.

Kur'ân sadâları içinde düğün yapıldı. Her şeyin en sâdesi seçilmişti evi için... Bir takısı yoktu Ayşe'nin, ama gönlü îmân dolu bir hazineye sahip olduğu için Allâh'a duâ ediyordu.


Unutmayalım biz insanoğlu çok âciziz. Neyin hayır, neyin şer olduğunu bilemiyoruz. Âyet-i kerimede buyurulduğu üzere, bazen: "Hayır ister gibi ısrarla şerri istiyoruz." Onun için Rabbimizden, her zaman her şeyin en hayırlısını isteyelim.

"Ey Rabbimiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zîrâ, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak Sen'sin." (Bakara, 128)
 
kızlar ben çok etkilendim:14::14::14:




"Kim Allâh'tan korkarsa, Allâh ona bir çıkış yolu ihsân eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allâh'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allâh emrini yerine getirendir. Allâh her şey için ölçü koymuştur." (Talak, 2-3)


Fatma hanım, sırtına ekin destesini aldı ve düşünceyle ilerlemeye başladı. Birden kayınvâlidesinin sesiyle kendine geldi:


"-Kız Fatma çabuk buraya gel. Sarı inek doğuruyor, yardım et!.."


Can havliyle sırtındaki destesini indirdi ve ahıra koştu.


Aman Yâ Rabbi… Hayvan da olsa, ne kadar acı çekiyordu. Fatma hanım, kayınvâlidesiyle birlikte hayvanın doğum yapmasına yardım ediyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bir hayli zor olacak galiba!.." dedi.

"-Evet zora benziyor. Dana toplu herhâlde." diye mırıldandı Fatma hanım da…

Fatma, hayvan acı çekmesin diye şifâ âyetlerini, ardından bildiği bütün sûreleri okumaya başladı. Kayınvâlidesi:

"-Deli kız, ineğe de okunur mu?" dedi. Fatma ise:

"-Ana bak, çok acı çekiyor, yüreğim dayanmıyor." diye cevap verdi, gözyaşlarıyla... Bir saat zorlu bir çabanın ardından, sarı kızın bir tosunu oldu. Sarı kız hemen şefkatle onu yalayıp kokladı.


Fatma'nın bütün merhameti, sanki gözlerinden yaşlarla ılık ılık akıyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bak, ineğin bile yavrusu oldu. Dört senedir bu kapıdasın, bir torun veremedin kucağımıza!" dedi. Fatma ise:

"-Allâh hayırlı evlat versin, ana." dedi. Kayınvâlidesi ise:

"-Hayırlı, hayırsız!.. Bir evlâdın olsun. Bizi ele güne dil ettin ya!.." dedi öfkeyle…

Fatma, ikindi namazından sonra duâ için secdeye vardı ve:


"Rabbim dört yıldır senden hayırlı evlâd istiyorum. Olmuyor Rabbim! Hep hayırlı istiyorum, ben âciz hâlimle nasıl hayırsız bir evlâtla baş edebilirim. Ben kendimi ıslâh edemezken onu nasıl ıslâh edeyim." diye gözyaşlarıyla yıkanan, salavâtlarla taçlanan duâsını bitirdi.

Dört kez hâmile kalmış, ama hepsini kaybetmişti. Ve ısrarla "hayırlı evlat ver" diye duâ etti, etti. Birkaç ay sonra rüyasında bir ses:

"-Kızım, hayırlı bir kız evlâdın olacak, adını Hediye koy." dedi. O, yine hep "hayırlısını" istedi. Nihâyet Allâh'ın lutf u keremiyle yavrucuğuna kavuştu. İsmini, Ayşe Hediye koydu.


Yalnız Ayşe durmadan hasta oluyor, her gece doktora götürüyorlardı. Fatma hanım, geceleri nefes alıyor mu diye sürekli onu dinliyordu. Uyku nedir bilmez oldu. Bir gece yine doktora götürdüler. Doktor:


"-Kızım, sen bu çocuğa köyün zor imkânlarında bakamazsın, bünyesi çok zayıf ve hassas, ölür! Benim de yıllardır çocuğum olmuyor onu bana ver!" dedi.


Fatma'yı bu teklif iyice bunalttı ve:

"-Aslâ!" dedi. Ve çocuğuyla birlikte eve döndüler. O gece, iki rekat hâcet namazı kıldıktan sonra Rabbine yalvardı, duâ etti:

"-Rabbim, bu evlât hayırlı olacaksa onu bana nasip edip sevindir. Bende büyüsün, bir yetimle evlendirip onu sevindireyim." diye duâ etti. Seccâdesini toplarken:

"-Veren de O, alan da O, bize sadece duâ düşer." dedi.

Ayşe, günden güne iyi oluyordu ve gün geçtikçe büyüdü, şirin bir kız oldu. Allah, Fatma hanıma ardı ardına dört evlat daha ihsân etti. O, hep:

"-Hayırlı olursa nasip et, hayırsızsa ben nasıl onu ıslâh ederim, ben kendimi bile ıslâh edememişken!.." diye duâ etmeye devam etti.

Ayşe, ilkokulu bitirince Kur'ân Kursuna verdiler. Orada çok başarılıydı. Edebiyle, ahlâkıyla, çalışkanlığıyla kendini sevdirmişti hocalarına. Hocaları hâfızlığa başlatmak için ısrar ediyorlardı. Çünkü hıfzı çok kuvvetliydi. Ayşe ise "ya onun hakkını veremezsem, Rabbimin huzûruna nasıl çıkarım" diye iç hesapları yapıyordu. Ve nasiptir, bu düşünce sebebiyle hıfzına başlamadı.

16 yaşındaydı, güzelliği ve edebi onu akranlarından ayırıyordu. Yaşı küçüktü, ama çok tâlibi vardı. Bir gün bir genç talip oldu, âilesi oldukça varlıklıydı. Diğer taraftan da fakir, anasız babasız bir genç tâlipti:

"-Öğretmenlik imtihanlarına girdim. Kazanırsam elimde tek hünerim o… Başkaca verecek hiçbir şeyim yok." dedi.

İki taraf için de zaman istediler. Fatma hanım, kızına:

"-Ben çok yokluk gördüm, sen görme kızım. Fakir olan çocuk, kendine başkasını bulsun. Seni böyle göz göre göre yokluğa atamam." dedi.

Karar verildi. Ertesi gün, zengin gencin âilesine haber verilecekti. Fatma hanım, o gece rüyâsında Kâbe'nin duvarlarını sıvıyordu. Fakir genç de sırtında harç taşıyıp, ona yardım ediyordu. Böylece Kâbe'yi sıvayıp bitirdiler. Uzaktan bir ses duydu:

"-Bir yetimi sevindirmek Kâbe'yi inşâ etmek gibidir. Kızım verdiğin sözü unutma, yetimi sevindir. Allâh onu mübârek kılsın."

Bu sesi tanımıştı. 16 yıl önce yine rüyâda kendine çocuğunun olacağını müjdeleyen sesti. Uyandı ve rüyâsını kızına anlattı. Ayşe ise:

"-Anneciğim sen her zaman en hayırlısını istersin, Rabbimden. Bu apaçık bir rüya!.. Rabbim gönül evlerimizi lutfuyla zengin kılsın." dedi.

Kur'ân sadâları içinde düğün yapıldı. Her şeyin en sâdesi seçilmişti evi için... Bir takısı yoktu Ayşe'nin, ama gönlü îmân dolu bir hazineye sahip olduğu için Allâh'a duâ ediyordu.


Unutmayalım biz insanoğlu çok âciziz. Neyin hayır, neyin şer olduğunu bilemiyoruz. Âyet-i kerimede buyurulduğu üzere, bazen: "Hayır ister gibi ısrarla şerri istiyoruz." Onun için Rabbimizden, her zaman her şeyin en hayırlısını isteyelim.

"Ey Rabbimiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zîrâ, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak Sen'sin." (Bakara, 128)

çok güzel emeğin sağlık
 
kızlar ben çok etkilendim:14::14::14:




"Kim Allâh'tan korkarsa, Allâh ona bir çıkış yolu ihsân eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allâh'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allâh emrini yerine getirendir. Allâh her şey için ölçü koymuştur." (Talak, 2-3)


Fatma hanım, sırtına ekin destesini aldı ve düşünceyle ilerlemeye başladı. Birden kayınvâlidesinin sesiyle kendine geldi:


"-Kız Fatma çabuk buraya gel. Sarı inek doğuruyor, yardım et!.."


Can havliyle sırtındaki destesini indirdi ve ahıra koştu.


Aman Yâ Rabbi… Hayvan da olsa, ne kadar acı çekiyordu. Fatma hanım, kayınvâlidesiyle birlikte hayvanın doğum yapmasına yardım ediyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bir hayli zor olacak galiba!.." dedi.

"-Evet zora benziyor. Dana toplu herhâlde." diye mırıldandı Fatma hanım da…

Fatma, hayvan acı çekmesin diye şifâ âyetlerini, ardından bildiği bütün sûreleri okumaya başladı. Kayınvâlidesi:

"-Deli kız, ineğe de okunur mu?" dedi. Fatma ise:

"-Ana bak, çok acı çekiyor, yüreğim dayanmıyor." diye cevap verdi, gözyaşlarıyla... Bir saat zorlu bir çabanın ardından, sarı kızın bir tosunu oldu. Sarı kız hemen şefkatle onu yalayıp kokladı.


Fatma'nın bütün merhameti, sanki gözlerinden yaşlarla ılık ılık akıyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bak, ineğin bile yavrusu oldu. Dört senedir bu kapıdasın, bir torun veremedin kucağımıza!" dedi. Fatma ise:

"-Allâh hayırlı evlat versin, ana." dedi. Kayınvâlidesi ise:

"-Hayırlı, hayırsız!.. Bir evlâdın olsun. Bizi ele güne dil ettin ya!.." dedi öfkeyle…

Fatma, ikindi namazından sonra duâ için secdeye vardı ve:


"Rabbim dört yıldır senden hayırlı evlâd istiyorum. Olmuyor Rabbim! Hep hayırlı istiyorum, ben âciz hâlimle nasıl hayırsız bir evlâtla baş edebilirim. Ben kendimi ıslâh edemezken onu nasıl ıslâh edeyim." diye gözyaşlarıyla yıkanan, salavâtlarla taçlanan duâsını bitirdi.

Dört kez hâmile kalmış, ama hepsini kaybetmişti. Ve ısrarla "hayırlı evlat ver" diye duâ etti, etti. Birkaç ay sonra rüyasında bir ses:

"-Kızım, hayırlı bir kız evlâdın olacak, adını Hediye koy." dedi. O, yine hep "hayırlısını" istedi. Nihâyet Allâh'ın lutf u keremiyle yavrucuğuna kavuştu. İsmini, Ayşe Hediye koydu.


Yalnız Ayşe durmadan hasta oluyor, her gece doktora götürüyorlardı. Fatma hanım, geceleri nefes alıyor mu diye sürekli onu dinliyordu. Uyku nedir bilmez oldu. Bir gece yine doktora götürdüler. Doktor:


"-Kızım, sen bu çocuğa köyün zor imkânlarında bakamazsın, bünyesi çok zayıf ve hassas, ölür! Benim de yıllardır çocuğum olmuyor onu bana ver!" dedi.


Fatma'yı bu teklif iyice bunalttı ve:

"-Aslâ!" dedi. Ve çocuğuyla birlikte eve döndüler. O gece, iki rekat hâcet namazı kıldıktan sonra Rabbine yalvardı, duâ etti:

"-Rabbim, bu evlât hayırlı olacaksa onu bana nasip edip sevindir. Bende büyüsün, bir yetimle evlendirip onu sevindireyim." diye duâ etti. Seccâdesini toplarken:

"-Veren de O, alan da O, bize sadece duâ düşer." dedi.

Ayşe, günden güne iyi oluyordu ve gün geçtikçe büyüdü, şirin bir kız oldu. Allah, Fatma hanıma ardı ardına dört evlat daha ihsân etti. O, hep:

"-Hayırlı olursa nasip et, hayırsızsa ben nasıl onu ıslâh ederim, ben kendimi bile ıslâh edememişken!.." diye duâ etmeye devam etti.

Ayşe, ilkokulu bitirince Kur'ân Kursuna verdiler. Orada çok başarılıydı. Edebiyle, ahlâkıyla, çalışkanlığıyla kendini sevdirmişti hocalarına. Hocaları hâfızlığa başlatmak için ısrar ediyorlardı. Çünkü hıfzı çok kuvvetliydi. Ayşe ise "ya onun hakkını veremezsem, Rabbimin huzûruna nasıl çıkarım" diye iç hesapları yapıyordu. Ve nasiptir, bu düşünce sebebiyle hıfzına başlamadı.

16 yaşındaydı, güzelliği ve edebi onu akranlarından ayırıyordu. Yaşı küçüktü, ama çok tâlibi vardı. Bir gün bir genç talip oldu, âilesi oldukça varlıklıydı. Diğer taraftan da fakir, anasız babasız bir genç tâlipti:

"-Öğretmenlik imtihanlarına girdim. Kazanırsam elimde tek hünerim o… Başkaca verecek hiçbir şeyim yok." dedi.

İki taraf için de zaman istediler. Fatma hanım, kızına:

"-Ben çok yokluk gördüm, sen görme kızım. Fakir olan çocuk, kendine başkasını bulsun. Seni böyle göz göre göre yokluğa atamam." dedi.

Karar verildi. Ertesi gün, zengin gencin âilesine haber verilecekti. Fatma hanım, o gece rüyâsında Kâbe'nin duvarlarını sıvıyordu. Fakir genç de sırtında harç taşıyıp, ona yardım ediyordu. Böylece Kâbe'yi sıvayıp bitirdiler. Uzaktan bir ses duydu:

"-Bir yetimi sevindirmek Kâbe'yi inşâ etmek gibidir. Kızım verdiğin sözü unutma, yetimi sevindir. Allâh onu mübârek kılsın."

Bu sesi tanımıştı. 16 yıl önce yine rüyâda kendine çocuğunun olacağını müjdeleyen sesti. Uyandı ve rüyâsını kızına anlattı. Ayşe ise:

"-Anneciğim sen her zaman en hayırlısını istersin, Rabbimden. Bu apaçık bir rüya!.. Rabbim gönül evlerimizi lutfuyla zengin kılsın." dedi.

Kur'ân sadâları içinde düğün yapıldı. Her şeyin en sâdesi seçilmişti evi için... Bir takısı yoktu Ayşe'nin, ama gönlü îmân dolu bir hazineye sahip olduğu için Allâh'a duâ ediyordu.


Unutmayalım biz insanoğlu çok âciziz. Neyin hayır, neyin şer olduğunu bilemiyoruz. Âyet-i kerimede buyurulduğu üzere, bazen: "Hayır ister gibi ısrarla şerri istiyoruz." Onun için Rabbimizden, her zaman her şeyin en hayırlısını isteyelim.

"Ey Rabbimiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zîrâ, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak Sen'sin." (Bakara, 128)

çok güzel emeğin ve paylaşımın için için sağol maonyam
 
günaydın kızlar hayırlı günler hepinize...maonyacım yazını okurken cok duygulandım paylaşımın cok sagol rabbim hepimize hayırlısıyla saglıklı bebişler nasip etsin inş...
 
çok sevindm canım bebişerin iyi olmasına Allah yardımcın olsun 9 a sonra sağlıklı bi şekilde kucağına almak nasip etsin inşallah sen iş yapma ayrıca bırak eşin yapsın sen dinlen sen iki pardon üç canlısın unutma:34::34::34::34::34::34::34:

AMIN canim insalla ........ yok canim ben is falan yapmiyorum yemek bile yapmiyorum isler evraklar belediye isi banka isleri falan evi temizlemek esime ayit yemek zaten disardan gerceyi bu gunlerde ben hic birsey yiyemiyorum mide bulantisi icin hap kulandim halde yine asiri bulantilarim oluyo dok. baska hap yok diyor bunlarla idare et artik bende idare ediyorum baska carem yok .....sen nasilsin canim neler yapiyorsun :16::16::16::16::16::16:
 
kızlar ben çok etkilendim:14::14::14:




"Kim Allâh'tan korkarsa, Allâh ona bir çıkış yolu ihsân eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allâh'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allâh emrini yerine getirendir. Allâh her şey için ölçü koymuştur." (Talak, 2-3)


Fatma hanım, sırtına ekin destesini aldı ve düşünceyle ilerlemeye başladı. Birden kayınvâlidesinin sesiyle kendine geldi:


"-Kız Fatma çabuk buraya gel. Sarı inek doğuruyor, yardım et!.."


Can havliyle sırtındaki destesini indirdi ve ahıra koştu.


Aman Yâ Rabbi… Hayvan da olsa, ne kadar acı çekiyordu. Fatma hanım, kayınvâlidesiyle birlikte hayvanın doğum yapmasına yardım ediyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bir hayli zor olacak galiba!.." dedi.

"-Evet zora benziyor. Dana toplu herhâlde." diye mırıldandı Fatma hanım da…

Fatma, hayvan acı çekmesin diye şifâ âyetlerini, ardından bildiği bütün sûreleri okumaya başladı. Kayınvâlidesi:

"-Deli kız, ineğe de okunur mu?" dedi. Fatma ise:

"-Ana bak, çok acı çekiyor, yüreğim dayanmıyor." diye cevap verdi, gözyaşlarıyla... Bir saat zorlu bir çabanın ardından, sarı kızın bir tosunu oldu. Sarı kız hemen şefkatle onu yalayıp kokladı.


Fatma'nın bütün merhameti, sanki gözlerinden yaşlarla ılık ılık akıyordu. Kayınvâlidesi:

"-Bak, ineğin bile yavrusu oldu. Dört senedir bu kapıdasın, bir torun veremedin kucağımıza!" dedi. Fatma ise:

"-Allâh hayırlı evlat versin, ana." dedi. Kayınvâlidesi ise:

"-Hayırlı, hayırsız!.. Bir evlâdın olsun. Bizi ele güne dil ettin ya!.." dedi öfkeyle…

Fatma, ikindi namazından sonra duâ için secdeye vardı ve:


"Rabbim dört yıldır senden hayırlı evlâd istiyorum. Olmuyor Rabbim! Hep hayırlı istiyorum, ben âciz hâlimle nasıl hayırsız bir evlâtla baş edebilirim. Ben kendimi ıslâh edemezken onu nasıl ıslâh edeyim." diye gözyaşlarıyla yıkanan, salavâtlarla taçlanan duâsını bitirdi.

Dört kez hâmile kalmış, ama hepsini kaybetmişti. Ve ısrarla "hayırlı evlat ver" diye duâ etti, etti. Birkaç ay sonra rüyasında bir ses:

"-Kızım, hayırlı bir kız evlâdın olacak, adını Hediye koy." dedi. O, yine hep "hayırlısını" istedi. Nihâyet Allâh'ın lutf u keremiyle yavrucuğuna kavuştu. İsmini, Ayşe Hediye koydu.


Yalnız Ayşe durmadan hasta oluyor, her gece doktora götürüyorlardı. Fatma hanım, geceleri nefes alıyor mu diye sürekli onu dinliyordu. Uyku nedir bilmez oldu. Bir gece yine doktora götürdüler. Doktor:


"-Kızım, sen bu çocuğa köyün zor imkânlarında bakamazsın, bünyesi çok zayıf ve hassas, ölür! Benim de yıllardır çocuğum olmuyor onu bana ver!" dedi.


Fatma'yı bu teklif iyice bunalttı ve:

"-Aslâ!" dedi. Ve çocuğuyla birlikte eve döndüler. O gece, iki rekat hâcet namazı kıldıktan sonra Rabbine yalvardı, duâ etti:

"-Rabbim, bu evlât hayırlı olacaksa onu bana nasip edip sevindir. Bende büyüsün, bir yetimle evlendirip onu sevindireyim." diye duâ etti. Seccâdesini toplarken:

"-Veren de O, alan da O, bize sadece duâ düşer." dedi.

Ayşe, günden güne iyi oluyordu ve gün geçtikçe büyüdü, şirin bir kız oldu. Allah, Fatma hanıma ardı ardına dört evlat daha ihsân etti. O, hep:

"-Hayırlı olursa nasip et, hayırsızsa ben nasıl onu ıslâh ederim, ben kendimi bile ıslâh edememişken!.." diye duâ etmeye devam etti.

Ayşe, ilkokulu bitirince Kur'ân Kursuna verdiler. Orada çok başarılıydı. Edebiyle, ahlâkıyla, çalışkanlığıyla kendini sevdirmişti hocalarına. Hocaları hâfızlığa başlatmak için ısrar ediyorlardı. Çünkü hıfzı çok kuvvetliydi. Ayşe ise "ya onun hakkını veremezsem, Rabbimin huzûruna nasıl çıkarım" diye iç hesapları yapıyordu. Ve nasiptir, bu düşünce sebebiyle hıfzına başlamadı.

16 yaşındaydı, güzelliği ve edebi onu akranlarından ayırıyordu. Yaşı küçüktü, ama çok tâlibi vardı. Bir gün bir genç talip oldu, âilesi oldukça varlıklıydı. Diğer taraftan da fakir, anasız babasız bir genç tâlipti:

"-Öğretmenlik imtihanlarına girdim. Kazanırsam elimde tek hünerim o… Başkaca verecek hiçbir şeyim yok." dedi.

İki taraf için de zaman istediler. Fatma hanım, kızına:

"-Ben çok yokluk gördüm, sen görme kızım. Fakir olan çocuk, kendine başkasını bulsun. Seni böyle göz göre göre yokluğa atamam." dedi.

Karar verildi. Ertesi gün, zengin gencin âilesine haber verilecekti. Fatma hanım, o gece rüyâsında Kâbe'nin duvarlarını sıvıyordu. Fakir genç de sırtında harç taşıyıp, ona yardım ediyordu. Böylece Kâbe'yi sıvayıp bitirdiler. Uzaktan bir ses duydu:

"-Bir yetimi sevindirmek Kâbe'yi inşâ etmek gibidir. Kızım verdiğin sözü unutma, yetimi sevindir. Allâh onu mübârek kılsın."

Bu sesi tanımıştı. 16 yıl önce yine rüyâda kendine çocuğunun olacağını müjdeleyen sesti. Uyandı ve rüyâsını kızına anlattı. Ayşe ise:

"-Anneciğim sen her zaman en hayırlısını istersin, Rabbimden. Bu apaçık bir rüya!.. Rabbim gönül evlerimizi lutfuyla zengin kılsın." dedi.

Kur'ân sadâları içinde düğün yapıldı. Her şeyin en sâdesi seçilmişti evi için... Bir takısı yoktu Ayşe'nin, ama gönlü îmân dolu bir hazineye sahip olduğu için Allâh'a duâ ediyordu.


Unutmayalım biz insanoğlu çok âciziz. Neyin hayır, neyin şer olduğunu bilemiyoruz. Âyet-i kerimede buyurulduğu üzere, bazen: "Hayır ister gibi ısrarla şerri istiyoruz." Onun için Rabbimizden, her zaman her şeyin en hayırlısını isteyelim.

"Ey Rabbimiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zîrâ, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak Sen'sin." (Bakara, 128)
cok beyendim canim emeyine salik.......
 
kızlar nasılsınızzzzzzzzzzz mrhb kızlar nasılsınızzzzz geçmişe bakamadım inş herkes iyidir
ben hiç iyi değilim kızlar kız kardeşimin(bu yaz tüp bebek yaptıran kardeşim ) adeti geçmişti 10 gün kadar(kardeşimin adeti sık sık 5.10 gün takılır )dün dr gittik biraz lekenmesi vardı ısrar ettik ama her zamn gecime oluyor falan dedi ama gitti dr ve hamileymiş ama kanması olduğu için dr düşük yapıyorsun dediii bu gün tekrar gittik kürtaj yapalım dedi dr ama kardeşim yarını bakleyelim dedii kanama çok olamsa kendisi düşüsün dedi bakalım yarın tekrar gideceğiz gerekisre kürtaj olacak




SEVGİLİLER GÜNÜ İLE İLİGİLİ DÜN BİR ARKADAŞIM ŞUNU YAZMIŞ ÇOK BEBEĞENDİM
ısmarlama günleri sevmiyorum bizim için en özel gün ömür boyu bu birlikteliğe evet dediğimiz gündür sevgili
BEN ÇOK BEBEĞNDİM BU SÖZÜ
canim cok gecmis olsun yazini gec gordum insalla kurtaj olmadi kardesin .... bekleyin biraz daha diyecektim ... benim eltim hamile oldunu bilmiyordu karni cok ariyo diye bir gece acile goturduk dok. altan muane eti ve hamile oldunu soyledi gecmedi bir kac dakika daha has. cikmadik kanamasi basladi baya yogun bir kanamaydi hepimiz dedik kesin giti bebek bile esi kizdi dok. muane eti ondan oldu birdaha ayni dok. yanina girdik yine altan muane eti ve hic birseysi yok dedi gitsin evde dinlensin ALLAHIN izniyle hic birsey olmadi su anda 38 haftalik doom yapmak icin gun sayiyo bir kizi olucak INSALLA gecikmedim bu yaziyi yazmaya ALLAH yardimciniz olsun tum dualarim sizinle
 
selammmm
saracım gündüz için çok çok özür diliyorum,elektrik kesildi,önce gitti geldi,gitti geldi,sonra da baya bi uzun kesildi,3 4 saat gelmedi malesef,haber edeyim dedim.
 
selam kızlar
bu gün dr randevumuz vardı minnağımı gördük çok özlemiştim teyzelerine de selam etti
 
Back
X