Sağlık ve güzelik için su

Mune

Nirvana
Yönetici
Super Moderator
12 Temmuz 2006
53.756
202.883
52
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Dünyadaki en doğal, yağ, kalori, kolesterol içermeyen, enerji veren sudan söz ediyoruz. Bütün bu yararlarına rağmen çoğumuz suyu fazla tüketmiyoruz.
Suyun yararları
- Açlığı bastırır
- Vücut ısısını düzene koyar
- Oksijen, hormonlar, besleyici maddeler ve antibodileri taşır
- Toxin ve diğer atık maddelerin vücuttan atılmasını sağlar
- Eklemlerinizi yağlar
- Saçınızı, gözünüzü, cildinizi besler
- Organları ve dokuları korur
- Vücutta su tutulmasını önler
Diğer bir başka konu da susuzluğun çok kötü sonuçlar doğurabileceğidir. Astım, alerjiler, kabızlık, mide yanması, hipertansiyon, başağrıları, kas formunda azalma, ve metabolizma da bozukluklar ortaya çıkabilir. Susuzluğun belirtileri enerji yokluğu, kafa karışıklığı, midede, sırtta ve eklemlerde ağrı olarak kendini gösterebilir.
Su iştah bastırır
Su doğal bir iştah bastırıcıdır. Mideniz suyla dolu olduğunda kendinizi daha çabuk tok hissedersiniz. Ayrıca çok su içmek vücutta yağ depolanmasını engeller. Çoğu zaman az su içtiğimizde ve bu ihtiyacımızı soda, kola gibi içeceklerden karşıladığımızda hiç susuzluk hissetmeyiz. Ama ne kadar çok su içersek o kadar çok susuzluk hissederiz. Susuzluk hissetmememiz ne kadar çok su kaybettiğimizin işaretidir aslında.
Günde ne kadar su içilmeli?
Uzmanlar, insanın kilosunun her 400 gr.’ı için ağağı yukarı 14 ml. su içilmesi gerektiğini söylüyorlar. Yani 60 kilo olan bir kişinin günde en az 1 litre olmak üzere en fazla 2 litreye yakın su içmesi gerekiyor. Hele egzersiz yapıyorsanız, öncesinde en az 500 ml, egzersiz sırasında 250ml. ve sonrasında da 500 ml. su içmeniz gerekiyor.
Kafeinli içecek tüketenler...
Eğer kafeinli ve alkollü içecekler tüketiyorsanız, bunlar için bardak başına içmeniz gereken su miktarı aşağı yukarı 200ml. Susuzluğunuzun giderildiğini ancak tuvaletteki idarınızın renginden anlayabilirsiniz. Ne zamanki rengi açık olur o zaman yeterli miktarda su tüketiyorsunuz demektir.
Burada yer alan hertürlü bilgi ALINTIDIR
 
Son düzenleme:

Fazla kilolarınız olduğunu mu düşünüyorsunuz? Forma girmek istiyor ama bir yandan da tembellikten sıyrılamayıp sıkı spor aktivitelerinden mi kaçınıyorsunuz? Yapmanız gereken, sıcak yaz günlerinde kendinizi sulara bırakmak o halde... Formsante dergisi, yeni sayısında eski Türkiye güzellerinden Çağla Kubat’ın form sırrını sayfalarına taşıdı. Su egzersizleri... Su vücuda büyük bir doğal basınç uyguluyor. Suda hareket ederken, basıncın etkisiyle kaslar çok çalışıyor ve şekilleniyor. Kalp kasları esniyor, karada olduğundan daha ekonomik çalışıyor: Metabolizma hızlanıyor, çünkü suyun yarattığı soğuk etkiyi vücut azaltmaya çalışıyor. Yoğun masaj etkisi sayesinde bağ doku sıkılaşıyor, cildin gerginliği artıyor. Soğuk su, ayrıca kalp-damar dolaşımını da çalıştırıyor. İşte milli sörfçü Çağla Kubat’la en etkili su egzersizleri...

Omuz ve karın kaslarını çalıştırıyor

Kendinizi tartın

Dubaların ya da havuzun kenarına oturun. İki kolunuzla vücudunuzun sağına ve soluna destek yapın. Şimdi sırtınız dik duracak şekilde ağırlığınızı kollarınıza verin ve kendinizi yukarıya doğru kaldırmaya çalışın. Bu sırada oturma pozisyonunu bozmamaya dikkat edin. Bir süre böyle kalın. Sonra yavaş yavaş vücudunuzu aşağıya bırakın ve suyun içine girin. Bütün bu aşamaları üç kez tekrarlayın.

Eklemleri güçlendiriyor

Atlayın

Denizin ya da havuzun kenarında durun. Üç kez yaylanın. Sonra yukarıya doğru atlayın. Suya düşerken sağ bacağınızı büküp sağ dizinizi, iki elinizle saracak şekilde kavrayın. Sol bacağınızı ise dik duracak şekilde uzatın. Bir sonraki sefere sol bacağınızı bükün. Her iki bacağınızla hareketi 3 kez tekrarlayın.

Kol kaslarını güçlendiriyor

Alçalın ve yükselin

Bir elinizle denizin ya da havuzun tabanından destek alın. Diğer elinizi kolunuzu kırmadan, gergin bir şekilde havaya kaldırın. Bu hareketi yaparken kollarınız gibi bacaklarınız ve vücudunuz da gergin olmalı. Yere dayadığınız kolunuzu kırarak vücudunuzu alçaltın ve yükseltin. Hareketi 5 kez tekrarlayın. Sonra diğer kolunuza geçin ve aynı hareketi bu kolunuzla da 5 kez tekrarlayın.

Sırt kaslarını güçlendiriyor

Ellerinizin üzerinde yürüyün!

Ellerinizi denizin ya da havuzun tabanına koyup şnav pozisyonu alın, ayaklar yerde, göğüs suyun içinde olmalı. Suyun içinde yürümeye başlayın. Hatta havuzdaysanız havuzun basamaklarını da çıkabilirsiniz. Bu esnada ayaklar suyun içinde rahatça salınmalı. Karın kaslarını gerin ve dimdik bir duruş sağlayın. Ellerinizle 10 adım atmanız ya da 10 basamak çıkmanız yeterli.

Beli, kolları ve göğüs dokusunu sıkılaştırıyor

Boks yapın

İki ayağınızla yere basın. Bacaklarınızı kalça genişliğinde açın, dizlerinizi hafif bükün. Yumruk yaptığınız ellerinizi göğsünüzün önünde tutun. Dirsekleriniz, su yüzeyinin hemen altında olmalı. İki elinizle, sırayla suyun hemen altında öne doğru yumruk atın. Bunu yaparken belinizle birlikte dönmeyi ihmal etmeyin, ama ayaklar yerde kalmaya devam edecek. İki elinizle 20’şer kez bu hareketi tekrarlayın. Aklınızda bulunsun: Yumruklar sıklaştıkça ve beldeki dönme hızlandıkça, duruşunuzun bozulmaması için daha çok güce ihtiyacınız olacak.
 
Vücuttaki su miktarının azalmasının sağlığı tehdit ettiğine dikkat çeken uzmanlar, su içmek için susamayı beklememek gerektiğini belirtti.
Uzmanlar, vücutta su miktarının azalmasının (dehidrasyon) kişinin konsantrasyon kapasitesini etkilediğini, enerjisini azalttığını ve organlarının normal şekilde çalışmasını engelleyerek sağlığını tehdit ettiğina dikkat çekti. Yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için, vücuttan kaybedilen suyun gün içinde mutlaka yerine konması gerektiğini kaydeden uzmanlar, bunun için en iyi yöntemin su içmek olduğunu ifade etti.
Kaybedilen suyun, diğer içecekler, katı besinler ve besin öğelerinin vücutta yanmasından oluşan su ile yerine konmaya çalışıldığını belirten uzmanlar, "İnsanlar, yedikleri katı gıdalardan gün boyunca 4 su bardağı kadar su elde ederken, besinlerin vücutta yanması sırasında da yaklaşık bir su bardağı kadar su oluşur. Su ve diğer içecekler ise kalan ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olur. Yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için, kaybedilen suyun gün içinde mutlaka yerine konması gerekir. Bunun için en iyi yöntem ise su içmektir" dediler.
Dehidrasyonun en erken bulgusunun ağız ve boğaz kuruluğu olsa da, pek çok kişinin bu bulguların farkına varamadığını belirten uzmanlar, böyle bir tehdit altında kalınmaması için, susama hissi uyanmadan önce yeteri kadar su içilmesini öneriyor. Uzmanlar, dehidrasyon konusunda şu görüşleri paylaşıyor: "Diğer bir önemli bulgusu ise bulantı ve kusmadır. Baş ağrısı, sürekli sıcaklık hissi, dudaklarda ve dilde kuruma, seyrek veya az idrara çıkma, idrar renginin koyulaşması, deride kuruma, eklem ve kaslarda acıma hissi ise, vücutta su kaybı yaşandığının sinyalini veren diğer bulgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Vücudun su ihtiyacı karşılanmadığı takdirde yaşanan diğer sağlık sorunları, kalori oluşumunda yetersizlik, sürekli sindirim sistemi sorunları, yorgunluk, sersemlik hissi ve kas krampları olarak sıralanır".
ANNE ADAYLARI DAHA ÇOK SU İÇMELİ
Suyun anne adayları için taşıdığı önem, bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısı için de geçerliliğini koruyor. Bu sıvı her üç saatte bir kendini yenilediğinden, yetersiz su alımına bağlı olarak ortaya çıkan dehidrasyon durumunda miktarı azalabiliyor. Bu nedenle sıvı alımı, hamileliğin her döneminde son derece büyük önem taşıyor. Yeterli sıvı alımı, anne adayının kendisini enerjik hissetmesine yardımcı olmanın yanı sıra cilt kuruluğu gibi problemlerin de görülmesini engelliyor. Yeterli miktarda sıvı alındığında, hem annenin hem de bebeğin kanındaki elektrolit dengesi de kolaylıkla sağlanabiliyor.
Hamilelikte salgılanan hormonlar, kişinin sıvıları kullanım şeklini değiştiriyor. Özellikle gebeliğin son dönemleri yaklaştıkça, kan hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkıyor. Solunum yolu ile akciğerlerden kaybedilen su miktarı da hamilelik öncesine göre daha fazla oluyor. Bu nedenle anne adaylarının normal bir yetişkinden daha fazla su içmeleri, böylece hem kendilerini hem de doğacak bebeklerini su kaybı tehlikesinden uzak tutmaları gerekiyor.
Hamilelikte dehidrasyonun bir başka olumsuz etkisi de erken doğum ağrılarıdır. Dehidrasyon durumunda salgılanan bazı hormonlar, doğum kasılmalarını başlatan hormonu taklit ederek, erken doğum kasılmalarına neden olabiliyor. Erken doğum tehdidi karşısında yapılan ilk işlem, damar yolu açarak sıvı verilmesidir. Besin maddeleri ve oksijen, kan yoluyla bebeğe taşınıyor. Hamilelikte sık görülen, erken doğum ve düşüklere neden olabilen idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde de su aktif bir rol oynuyor.
Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için anne adayının günde en az 8-10 bardak su içmesi gerekiyor. Anne adayı aktif çalışan bir kişiyse veya egzersiz yapıyorsa, alması gereken su miktarı daha da artıyor. Her bir saatlik egzersiz için, en az bir bardak fazla su içmesi gerekiyor.
HER ZAMAN HER YERDE SU İÇİN
Ağırlığımızın yarısından fazlasını oluşturan suyun vücuttaki dengesini korumak, sağlığımız için büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kaybedilen suyu yerine koymak için en iyi seçim su içme olduğundan, gün boyunca belirtilen ölçülerde su içilmesi gerektiğini belirtiyor. Bunun dışında uzmanlar, yemeğe bir kase çorba ile başlanılması ve yemek sırasında da en az bir bardak su içilmesi gerektiğini kaydediyor. Diğer bir dikkat edilmesi gereken noktanın ise fiziksel aktivite sırasında vücuttaki su kaybının, dolayısıyla su ihtiyacının artması olduğuna dikkat çeken uzmanlar, "Bu nedenle, fiziksel aktiviteye su içerek başlamanın ve aktiviteyi su içerek sürdürmenin, vücuttaki su dengesinin bozulmaması açısından önemi büyüktür. Kişi, fiziksel aktivite bittiğinde dahi su içmeye devam ederek, vücudunda oluşan su kaybını eski dengesine kavuşturmaya çalışmalıdır. Otomobilde, trende, uçakta, kısacası tüm yolculuklarda da kişinin yanında mutlaka içme suyu bulundurması gerekir. Özellikle uçak yolculuğu ve dağ tırmanışları gibi yüksek rakımlara çıkılan durumlarda, vücudun su kaybı artar. Fark edilmese de, uçakta ortamın nemi düşer. Yolculukta vücudun kaybettiği suyu hızla geri kazanabilmek için su veya limonla tatlandırılan sıcak su içmek önerilir" diye görüş belirtiyor.
 
Aç karnına içildiğinde organizmayı zararlı toksinlerden arındıran su, bebeği olan kadınlarda süt
üretimini artırıyor.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Devlet Su İşleri Vakfının internet
sitesi olan ''www.dsivakfi.org.tr'' adresinde, hayat kaynağı suyun faydaları
anlatılıyor.

Sağlığın korunması ve canlılığın sürdürülebilmesi için gerekli en önemli
maddenin su olduğunun vurgulandığı sitede, vücudun yüzde 55-75'lik kısmını suyun oluşturduğu, suyun metabolizmanın düzenlenmesinde ve vücuttaki tüm reaksiyonlarda görevli olduğu belirtiliyor.

Gün boyu içilecek 2 litre suyun, enerji oluşumunu artıracağı ve zayıflamaya
yardımcı olacağı, besin maddeleri ve oksijeni taşıyarak organ ve dokuları
koruyacağının bildirildiği sitede, şu bilgiler yer alıyor:

''Aç karnına içilen su, organizmayı zararlı toksin maddelerden arındırıyor.
Bağışıklık sisteminin görevini yapabilmesi için su gerekiyor. Bu özelliği ile
zinde ve dinç kalmada yardımcı oluyor. Cildin nem ve elastikiyetinin
düzenlenmesinde rol oynayan su, kadınların korkulu rüyası haline gelen selülit
oluşumunun önlenmesinde ilk sırayı alıyor. Su, emziren kadınlarda, süt üretimini artırıyor.''

Sıcak havalarda vücut sıcaklığını düzenleyici olarak çalışan suyun gün
içinde 10-12 bardak tüketilmesi, su içmek için susamanın beklememesi gerektiği vurgulanıyor.

Su miktarında azalma oldukça, vücutta depolanan yağ miktarının artmaya
başlayacağının ifade edildiği sitede, şunlar kaydediliyor:

''Vücut özellikle geceleri su almadığı için, sabahları uyanınca hemen bir
bardak su içilmesi gerekiyor. Öğlen ve akşam yemeklerinden önce içilecek bir
bardak su, iştahı bastırıp, mideyi dolduruyor ve sindirime iyi geliyor. Spor
yapmadan önce içilen bir bardak su da yine metabolizmayı çalıştırırken, kas
glikojeninin tükenmesinin önüne geçiyor. İdrarla zararlı maddelerin atılmasını
sağlayan su, tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinlerin sindirilmesinde
görev alıyor. Hücre ve kas dokularını güçlendiriyor. Zararlı maddeleri dokulardan uzaklaştıran su, cildi gerginleştirip, parlaklık kazandırıyor.''

A.A
 
STRESİN İLACI SU

Stres karşıtı hormonların üretimini artıran, bağışıklık sistemini uyaran, kan dolaşımı ve metabolizmayı canlandıran su, migren, hemoroit ve varise birebir iyi geliyor...


Osmanlı döneminde psikiyatrik bozuklukların tedavisinde su sesi kullanılırken günümüzde suyun her türlü özelliği ayrı bir hastalık reçetesi olarak kabul ediliyor. Bir araştırmaya göre, tıp dünyası suları keşfediyor. Birçok üniversitede hidroterapi kürsüleri açılıyor. Bu kürsülerde kaplıcaların farklı özellikleri kaydediliyor. iklim ve mineral özelliklerine göre, her kaplıca bir hastalık için reçete ediliyor.

Suyun tedavi amaçlı kullanılma yöntemleri arasında suyla yıkama, su akıtımı, suda yürüme, banyodan saunaya kadar varan hidro ve termoterapi yöntemleri geliyor. Suya dokunmak, su ile temas içinde olmak bağışıklık sistemini uyarıyor, stres karşıtı hormonların üretimini hızlandırıyor.

Hidroterapi, kan dolaşımını ve metabolizmayı canlandırıyor, ağrıları hafifletiyor. Suyun cilde teması sinir uçlarını uyarıyor. örneğin suyun enseye ve yüze dokunuşu nevraljiden migrene, kas tutulmasında, eklem atrozlarına kadar bir çok soruna çözüm olabiliyor. Damar çeperlerine de etkileyen su, varisleri rahatlatıyor, dolaşım bozukluklarını düzeltiyor.

Su, çeşitli hastalıklarda tıbbi tedavi yöntemlerinin yanında destekleyici olarak da kullanılabiliyor.

Suyun kullanıldığı başlıca yöntemler şunlar:

Hidroterapi: Suyun üç hali de bu yöntemde kullanılabiliyor. Su içmek, yüz yıkamak, yüzmek, yara üzerine buz koymak klasik hidroterapi biçimleri arasında geliyor. Duş almak, banyo küvetine girmek, ayak banyosu ve tüm vücut banyoları birer hidroterapi yöntemi olarak kabul ediliyor.

Oturma banyoları: Hemoroid ve varis tedavilerinde, rahim kasılmalarına bağlı ağrılarda işe yarıyor.

Basınçlı su uygulamaları
Jakuzi uygulamaları: Girdaplı ve basınçlı sular romatizmal yakınmaları hafifletiyor.

Sıcak kompresler veya sargılar: Ağrıyı azaltıyor, apse ve sivilcelerin iyileşmesini hızlandırıyor. Soğuk kompres ya da sargılar burkulma ve gerilme gibi kas travmalarını tedavi edilebiliyor.

Buğu tedavisi: Solunum yolları, sinüs ve akciğerlerdeki tahriş ve konjesyonların tedavisinde buhar solunumu yapılıyor. Ağrılı kasların tedavisinde buhar odaları ve saunalar kullanılıyor.
 
İranli hekim Batmanghelidj kitabında 'Su / Hasta Degil Susuzsunuz ' suyun insan vücuduna faydalarını anlatıyor.

İşte vücudun 46 nedenden dolayı su ihtiyacı kitabından:


1- Hiçbir şey susuz yaşayamaz.

2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır, sonra öldürür.

3- Su temel enerji kaynağıdır, vücudun “nakit akımıdır.”

4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.

5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.

6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.

7- Bağışıklık sisteminin (bütün mekanizmalarının) merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.

8- Bütün besinlerin, vitmin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metobolik aşamalarında görev yapar.

9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.

10- Su, besinlerdeki gerekli ögelerin emilimini artırır.

11- Bütün ögelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.

12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır.

13- Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.

14- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.

15- Eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.

16- Omurgadaki diskleri “şok emici su yastıkları” na dönüştürür.

17- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.

18- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur.

19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.

20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.

21- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.

22- Serotonin ve diğer nörotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.

23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir.

24- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizliği sorununa çözüm getirir.

25- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.

26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.

27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.

28- Uykuyu düzenler.

29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençliğin enerjisini verir.

30- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.

31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.

32- Glokomdan korunmamıza yardım eder.

33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.

34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.

35- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.

36- Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş başmasını hafifletir.

37- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.

38- İnsan vücudunda dehidrasyon sırasında kullanılabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.

39- Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir.

40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.

41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.

42- Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler.

43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.

44- Zihin ve vücut fonksiyonlarını bütünleştirir. Kara verme ve hedefleri belirleme yeteneğini artırır.

45- Yaşılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multipl skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.

46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.
 
Yaz aylarının yaklaştığı bugünlerde uzmanlar, vücudun ihtiyacı olan suyun mutlaka karşılanması gerektiğini hatırlatıyor. Uzmanlar, sıcak havalarda özellikle ürolojik hastalıklarda bir artış gözlendiğini belirterek, yaz aylarında bazı hastalıklardan korunmanın sadece su içerek sağlanabileceğini vurguluyor.
Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kırdar, ürolojik rahatsızlıkların bir kısmının vücudun su dengesiyle ilgili olduğunu, özellikle de yazın sıcak havadan dolayı vücudun su ihtiyacının normale göre daha fazla olduğunu belirtiyor.
Vücudun ihtiyacı olan suyun mutlaka karşılanması gerektiğini hatırlatan Op. Dr. Kırdar, gerekli suyun sağlanmaması halinde, böbrek taşı ve prostat hastalıklarıyla ilgili önemli sorunlar yaşanabileceğine dikkat çekiyor.
Op.Dr. Mehmet Kırdar, havaların ısınmasıyla birlikte vücudun su ihtiyacının artacağını, bu ihtiyacı karşılamanın yanı sıra sistemin iyi çalışması için ihtiyacın bir miktar daha fazlasının vücuda verilmesi gerektiğini belirtiyor.
İnsanın vücut ağırlığının yaklaşık %55-60’ının su olduğunu belirten Op. Dr. Mehmet Kırdar, bu nedenle vücut ağırlığının özellikle sıcak havalarda
su kaybı ve terleme nedeniyle hızla azalabileceğine dikkat çekiyor.
Vücutta sistemlerin ve hücresel faaliyetlerin düzgün çalışmasının suya bağlı olduğunu vurgulayan Op. Dr. Kırdar, vücuttaki kan hacminin vücut ısısını düzenlediğini, oksijenin ve besinlerin hücrelere taşınmasını sağladığını ve hücresel düzeyde biyokimyasal reaksiyonların su ile sağlandığını belirtiyor.
Op. Dr. Mehmet Kırdar, vücudun su ihtiyacının % 20’sinin meyve sebze gibi besinlerden , %80’ inin de direkt sıvılardan sağlandığını belirtti.
Op. Dr. Kırdar, portakal, karpuz ve salatalık gibi bazı besinlerin su bakımından çok zengin olduğunu belirterek, vücuda alınan sıvının sebze ve meyvelerden, kafeinsiz içeceklerden sağlanabileceğini ama en iyi yolun yine de su içmek olduğunu dile getiriyor.

Vücudunuzun Su İhtiyacını Nasıl Anlarsınız?

Üroloji Uzmanı Op.Dr.Mehmet Kırdar, kişinin su içme alışkanlığı yoksa, biraz dikkatli davranarak ve vücut sesinizi dinleyerek vücudunun suya duyduğu ihtiyacı bulabileceğini belirtiyor.
Op. Dr. Kırdar, hafif sıvı kaybı yaşanan durumlarda kişinin dudaklarının kuruyabileceğini ağızda yapışkan bir his oluşacağını söylüyor.
Su kaybıyla, ağız kuruluğu ve susama hissine ek olarak yapılmakta olan işe konsantre olmakta güçlük çekilebileceğini de ifade eden Kırdar, belirgin bir neden olmaksızın kişinin kendini yorgun hissedebileceğini, nabzının yükselebileceğini bazı kişilerin de baş ağrısı çekebileceğini dile getiriyor.
İdrarın koyu renkli ve ağır kokulu olmasının kişinin vücudunun susuz kaldığını gösteren en güçlü bulgu olduğunu vurgulayan Op.Dr. Mehmet Kırdar, bazı ilaçların idrar rengini değiştirebildiğini, bu nedenle değişimin kaynağının ilaç olup olmadığını saptamada kişinin doktorundan yardım istemesi gerektiğini belirtiyor.
Gün içerisindeki düşük idrar atımının genellikle vücudun su kaybıyla ilgili olduğunu ifade eden Op.Dr. Kırdar, kişinin özellikle sıcak havalarda bu tip bulguları doğru değerlendirip, su tüketimini ihmal etmemesi gerektiğini vurguluyor.


Ne Kadar Su Tüketmeli?

Op. Dr. Mehmet Kırdar, bazı durumlarda kişinin vücudunu aşırı miktarda sıvı ile yüklemesinin vücutta aşırı sodyum kaybına (hiponatremi) neden olabileceğine dikkat çekiyor.
Op. Dr. Kırdar, fazla sıvı alımının özellikle yaşlı kimselerde eşlik eden hastalıkları varsa zararlı olabileceğini de belirtiyor.
Op. Dr. Mehmet Kırdar, günlük su ihtiyacının çeşitli şekillerde hesaplanabileceğini ifade ediyor: “En basit yöntem, vücut ağırlığının her bir kilosuna 30 ml ile çarpmak.Yani ortalama 70 kg bir insan normal şartlar altında günde 2-2.5 lt sıvı tüketmelidir. Ancak bu ihtiyaç , egzersiz sonrası, sıcak hava , ateşli hastalıklar , mide bozulması ve ishal gibi sıvı kaybının yoğun olduğu durumlarda artmaktadır. Günde ne kadar sıvı almalıyız sorusunun cevabını bu bilgilere göre vermeliyiz, yani günde 8-10 bardak su içmeliyim yerine hangi şartlarda yaşadığımıza, ne iş yaptığımıza, sağlık durumumuza, vücut ağırlığımıza göre bu miktarı arttırıp azaltabiliriz. Ancak bunu da en kolay temin edilebilen en ucuz ve kalorisiz sıvı kaynağı suyla karşılayabiliriz.”
Op. Dr. Kırdar, kişisel bazda sıvı gereksiniminin değişebileceğini de hatırlatarak, prostat veya idrar tutamama problemi olmadığı halde, kişinin can sıkıcı derecede sık tuvalete gitmesinin, gereğinden fazla sıvı alımı anlamına geldiğini dile getiriyor.
Sıvıların rahatça tüketilebilecek ölçüde alınması gerektiğini belirten Op. Dr. Kırdar, özellikle sıcak havalarda, fiziksel olarak yoğun efor harcanılan zamanlarda veya hastayken sıvı alımına dikkat edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Kişinin yoğun çalıştığı dönemlerde ya da antrenman yaptığında zaman zaman dehidrasyon (su kaybı) belirti ve bulgularını kontrol etmeyi unutmaması gerektiğini belirten Op. Dr. Mehmet Kırdar, uzman olmayan kişiler tarafından yapılan önerilere de kulak asılmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Op. Dr. Mehmet Kırdar, kişinin vücudunun sesine kulak vererek sıvı alımını artırması veya beslenme programını yüksek sıvı içerikli besinlerle takviye etmesi gerekip gerekmediğini anında saptayabileceğini de belirtiyor.
 
Su vücudumuz için ne kadar önemli


Vücut susuz kalırsa neler olur?

Metabolizma hızı yavaşlar.
Kişi daha kolay yorulur.
Halsizlik olur.
Daha kolay kilo alır.
Mide şikayetleri olur. (ülser, gastrit, reflü...)
Sindirim problemleri olur. (Kabızlık, hazımsızlık...)
Sık sık özellikle akşam saatlerinde ateş basmaları olur.
Tansiyon değişiklikleri olur. (Genellikle tansiyon düşer.)
Böbrekler zorlanır. Yıllar içinde böbrek fonksiyon bozuklukları meydana gelir.
Taş oluşumu kolaylaşır.


Biraz daha kozmetik açıdan yaklaşırsak vücut toksinlerinden arınamayacağı için,

Cilt kurur.
Beden daha çabuk yaşlanır.
Tırnaklar ve saçlar kurur.
Selülit gelişir.
Varis gelişimi kolaylaşabilir.

Bu saydıklarım günlük hayatımız içinde az su içenlere olabilecek zararlardır. Daha ciddi susuzluklarda ise kalp, dolaşım sistemi ve beyin fonksiyonlarının da bozulduğu hayati etkileşimler olur.

Özellikle günlük su tüketiminizi ısınan havalar ile birlikte arttırın.

Fırın, maden, ocak gibi çok sıcak ortamlarda ya da yüksek eforlu işlerde çalışanlar, sadece yemek saatlerinde değil aralarda da bol bol su için.

Yaşlıların ve bebeklerin susuzluğa dirençleri çok daha azdır unutmayın.

Önemli bir nokta da ishal olan hastalar ya da bulantı kusması olanlar. Bu şikayeti olan bazı hastalar şunu söyler; "Su içmiyorum çünkü içersem ishalim (ya da bulantı/kusmam) devam ediyor!" Aman sakın bu yanlışı yapmayın! Eğer bu şikayetleriniz varsa mutlaka normalden daha fazla su için.

Susuz bir beden sağlıklı ve kaliteli bir yaşam süremez. İşte bu sebeple su yaşamdır, su hayattır!

Sağlıklı günler dilerim.


Tijen ACARKAN
 
Ülkemizde son zamanlarda çok popüler olmaya başlayan spa, aslında yüzyıllardır kullanılan bir yöntem. Latinceden gelme olan Salus Per Aquam deyimi, Suyla Gelen Şifa anlamını taşıyor. Spa çeşitli şekillerde uygulanan bir suyla tedavi yöntemidir. Sıcak veya soğuk suyun farklı şekillerde vücuda teması ile; ki bunların arasında damlatma,püskürtme ve akıtma da mevcuttur, yapılır. Çeşitli aromatik yağlar ve kremler ile desteklenerek vücuttaki ağrıların azalmasına yardımcı olmaktadır. Dinlenme ve rahatlama duygularının yoğun anlamda hissedildiği için spa bir bakıma bütünleyici bir vücut terapisidir.

Harvard Üniversitesi’ne bağlı McLean Hastanesi bülteninde yayınlanan bir habere göre, sıcak suyun eklemlere iyi geldiği ve artrit ağrılarını hafiflettiği belirtiliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Dr. Jack Klippel sıcak suyla yapılan spa terapisinin kan dolaşımını arttırdığını, vücut ısısı arttıkça kan damarlarının genişlediğini ve böylece kan akışının artarak vücut dokularında rahatlama sağladığını belirtiyor.

Dikkat Etmeniz Gerekenler

Spa terapilerine girmeden önce özellikle hamileyseniz doktorunuzla konuyu tartışmanız istenmektedir. Sıcak su terapilerinde suyun içerisinde 15 dakikadan daha fazla kalınmaması önerilmektedir. Terapiye yalnız girilmemesi gerektiğini belirten doktorlar, terapiden hemen önce veya sonra alkol ve kullandığınız ağrı kesici ilaçların alınmaması gerektiğini özellikle vurguluyor. Midede bulantı ve kusma isteği hissedildiğinde ise terapinin derhal sonlandırılması gerekiyor.

Suda Yapılan Hareketler

Uzmanlar artrit rahatsızlıkları için suda yapılan aerobik egzersizlerini öneriyor. Suda yapılan egzersizlerin yararları arasında vücut dengesinin ve kan dolaşımının düzenlenmesi, dayanıklılığın artması, günlük işlerden olan yürüme ve yazı yazma gibi basit hareketlerin vücut tarafından daha rahatça uygulanabilmesi, kasların daha sıkılaşması ve kalori yakımı ile aşırı şişmanlığın önüne geçilebilmesi bulunuyor.

Dr.Klipplel su hakkında görüşlerini, ‘’Suda yapılan egzersizler çok daha yararlı oluyor çünkü eklemlere fazladan yük binmiş olmuyor. Özellikle osteoartrit hastalarında dizlere ve kalçaya yapılan baskı düşünüldüğünde bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.’’ Şeklinde açıklıyor.

Spa terapilerinin, uzmanlar tarafından hazırlanmış özel terapi merkezlerinde uygulanması, ve terapi öncesi mutlaka doktorunuzla konuyu tartışmanız öneriliyor.
 
Çinliler çok sıcak su içerler ... Bol Bol Sıcak Su ....



Bütün gün, her gün !!!

NEDEN bol sıcak su?

Çay veya su bazlı içeceklere benzemeyen şekilde, bol su mide yüzeyinde kan akımına direkt olarak emilen birkaç maddeden biridir. Beden suyu diğer
bileşenlerden ayırmak zorunda kalmaz.

NEDEN Sıcak Su?

Çinliler, 40 yaşından sonra oda sıcaklığından daha soğuk olan hiçbir şeyin bedenlere alınmaması gerektiğine inanırlar. Çünkü normal yaşlanma fiziksel
değişimler üretir:

a) Kan damarları daha az elastik olur ve içindeki birikim nedeni ile çapı küçülebilir, bu nedenle yüksek kan basıncı oluşabilir ve kan dolaşımı
problemleri ortaya çıkabilir (dondurma başağrısı sendromu)
b) Sindirim sistemi (büzgen kas, barsaklar ve kolon) da daha az elastik olur, sindirim sorunlarına ve kabızlığa neden olur.

Çinliler soğuk içecekler içtiğiniz veya soğuk besinler yediğiniz zaman içsel organların daha fazla büzüldüğüne, mevcut problemleri daha da
kötüleştirdiğine inanıyor. Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı SICAK suda yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir. Sıcak su sistemimizi temizler.


SICAK SUYUN Faydaları :

1 - Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur.
2 - İç organları ve kaburga kafesinin etrafındaki kasları gevşetir, daha derin nefes almanızı sağlar.
3 - Mide asidi etkilerini rahatlatır ve asit reflu semptomlarını rahatlatır.
4 - Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur.
5 - Kabızlığı giderir.
6 - Kilo verme : yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır. Nefes tekniği ile birleştirilirse,
yağ yakmak için hiper - oksijenlenme sağlar.
7 - Soğuk algınlığı, gripin süresini kısaltır, zatürreyi önler.

NE KADAR İÇMELİ? NE KADAR SICAK OLMALI? NE KADAR SIK İÇMELİ

Günd e 3 kez 1 fincan için, kahve sıcaklığında. Daha fazlası daha iyidir.

Dr. Susan Lee-Smith RN, PhD,
 
X