Düzenli spor yapmanın kaçınılmaz bir getirisi sanırım bu düzenlı bir hayat ve beslenme takıntısı. Sizinle hemen hemen benzer bir geçmiş yaşantımız var. Ben de kilolu bir ergenlik geçirdim sonrasında üniversite ile birlikte spora başladım. Spor sonrası bedenımdekı olumlu degısıklerı gördükçe, her gıydıgımı kendime yakıstırmaya başladıkça vazgeçilmez bir takıntı haline gelmeye başladı spor. Onu sağlıklı beslenme, aşırı programlı bir yaşam, organik kozmetik ve gıda ürünleri, kımyasallardan kaçınma doğal yaşama dönme falan filan takıntıları izledi. Ama bu kadar çok sadece kendine yonelınce ister istemez asosyallesıyorsun. Yeni girdiğin ortamlarda ikram edilen şeyleri almayınca, misafirlikte tabagındakılerı yemeyince insanlar kibirli gözüyle bakıyorlar.
Ben bu durumu biraz olsun normale dondurmeyı eşim sayesinde başardım. Çünkü o benim tamamen tersim neredeyse. Sevgili olduğumuz dönemde hiç bir şey yapamıyorduk benim yüzümden. Yemeğe çıkamıyoruz, bi kafe de oturup bi şeyler ıcemıyoruz, her gün spor yapma zorunluluğu hissettiğim için ortak bi aktivite yapamıyoruz vs. Sonra bi gün hiç bi şey yokken durduk yere bi baygınlık geçirdim ben. Bi sürü test araştırma filan bi şey çıkmadı ama ben sinir oldum her şeyi mükemmel yapıyorum, sağlıklı besleniyorum, spor yapıyorum kımyasallardan uzak duruyorum niye böyle bi şey oldu diye. Sonra düşündüm ki resmen sağlıklı olma takıntısı muhteşem bir stres kaynağına dönüşmüş hayatımda.
Hala dıkkatlıyım bu konularda ama artık biraz daha yumusattım kendimi. Artık eşimle orta yol bulmaya çalışıyorum, hayattan zevk almadıktan sonra çok da bi anlamı yok muhteşem sağlıklı ve güzel olmanın. Bi cafeye gittiğimiz de şekersiz bi filtre kahve içiyorum, yemeğe çıktığımızda ızgara et yiyorum, yanında sade maden suyu veya ayran içiyorum. Sporu haftada 4 gün yapıyorum. Eşim bi onerıyle gelirse reddetmıyorum ama yürüyerek gidelim vs gibi bi öneri getirip vicdanımı rahatlatıyorum veya spor günümü degıstırıverıyorum gibi.