Şanlıurfa'da Kadın Olmak

Halikarnas

DÖNDÜM
Kayıtlı Üye
24 Kasım 2008
14.247
37
208
İstanbul
Kadın-erkek eşitliğinin toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda sağlanmasının başlıca koşulu eğitim düzeyinin arttırılmasıdır. Kadın-erkek ilişkilerinde eşitlikçi tutumların geliştirilmesinde, kadınların kamusal alanda daha fazla yer almasının sağlanmasında, çalışma hayatında iş olanaklarının arttırılmasında ve aile içinde kadına karşı baskıcı davranışların önlenmesinde kadınların eğitimi son derece önemlidir. Araştırma bulgularından da görüleceği gibi eğitim, kadının kendi statüsünü iyileştirmesini, sorunlarına dair duyarlılığının artmasını ve bilinçlenmesini sağlamaktadır. Eğitim kadının toplumsal hayatta güçlendirilmesinin önkoşuludur. Yaygın ve örgün eğitim imkanlarının arttırılması ve kadınların ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi, kadınlara yönelik politikaların geliştirilmesinde öncelik teşkil etmelidir.

Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasında şüphesiz kadının aile içindeki ikincil statüsünün ortadan kaldırılması gerekmektedir. Aile ilişkilerinde erkek egemen tutumlar kadını özel alanla kısıtlamakta, kadınlık rollerini annelik ve ev kadınlığı ile sınırlamakta ve aile içinde eşitsizlikle sonuçlanmaktadır. Aile içi gelirin ağırlıklı olarak erkek tarafından sağlanması hem kadının erkeğe bağımlılığını arttırmakta hem de erkek egemenliğini pekiştiren tutumların yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Erkek egemen kültürün aile içinde son derece yaygın olması kadınların işgücüne katılımlarını da kısıtlamaktadır. Kadın işsizliğinin en önemli nedenin eşlerin veya ebeveynlerin izin vermemesi olduğu göz önüne alındığında geleneksel kadınlık rollerinin içselleştirilmesinin kadını kamusal alandan dışlanması ile sonuçlandığını görmek mümkündür.

Şanlıurfa’da yaygın olan töreye göre cezalandırma kadınların ikincil statüsünü güçlendirmekte ve kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının önünde engel teşkil etmektedir. Töre cinayetleri en temel insan hakkı olan yaşama hakkının ihlalidir. Bu tür cezalandırmaların kadınlar tarafından, özellikle anneler tarafından onaylanması genç kadınların eşitlik algısı üzerinde son derece olumsuz bir etkiye sebep olacaktır. Eğitim seviyesinin yükseltilmesi hiç şüphesiz töreye göre cezalandırma eğilimlerini azaltacaktır.

Kadınların kamusal alana katılımının ve temsiliyetinin en önemli gereklerinden biri kadının siyasete aktif katılımının arttırılmasıdır. Şanlıurfa’da kadınların, kadınlara yönelik sivil toplum faaliyetlerinden düşük seviyede haberdar oldukları, dolayısıyla gerekli katılımı sağlayamadıkları görülmektedir. Sivil toplum kuruluşları erişimi kolay ve kadın temsiliyetinin sağlanmasında daha duyarlı örgütlerdir. Bu açıdan kadınların sivil toplum faaliyetine katılmalarının ve en azından STK’lardan yararlanmalarının teşvik edilmesi gereklidir.

Aynı şekilde siyasete aktif katılım kadınlar arasında yaygın değildir. Kadınların siyasete ilgisizliği ve pasifliği aslında sadece kadınların kendilerinden değil siyasetin erkek egemen bir alan olmasından ve kadınların özellikle aile içi rolleri ile çatışmasından kaynaklanmaktadır. Ancak ilde özellikle genç kadınlar arasında yaygın olan siyasete ilgi ve katılma isteği değerlendirilmesi gereken bir potansiyeldir.

Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında ve kadının insan haklarının korunmasına yönelik politikaların geliştirilmesinde devlet, yerel yönetimler ve sivil toplum işbirliği son derece önemlidir. Bu işbirliğinde ihtiyaç, talep ve öncelik alanlarının ortaklaşa belirlenmesi çözüme yönelik politikaların üretilmesi ile sonuçlanacaktır. Bu açıdan yerel yönetimlerin sürece aktif katılımı gerek hizmet sağlama olanaklarının çeşitliliği gerekse erişilebilirliklerinin yüksek olmasından dolayı şarttır.

235.jpg


KAYNAK

Birleşmiş Milletler Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı
 
Back