Seboreik Dermatiti yendim

Papatya129

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Temmuz 2014
2.034
2.465
Bu bir seboreik dermatitten kurtulma hikayesidir ve diğer insanların da şifalanmasına vesile olmak amacıyla anlatılmaktadır. Hastalık değil hasta vardır; her tedavinin kişisel olduğunu unutmamakta ve yazılanların tamamen yol göstermek maksadıyla kaleme alındığını bilmekte fayda vardır.

Benim seboreik dermatit hikayem 2017’de, kaş ve kirpik dökülmesi, yüz derisinin –özellikle duştan sonra- katman katman soyulması (özellikle kaş altındaki derinin) ve yüzümün içten sanki acı biber sürülmüşçesine yanmasıyla başladı; seboreik teşhisi de bizzat doktor tarafından konuldu. Yüzümün yangısını çok net hatırlıyorum, bilhassa bir genç kız için bunun özgüveni çok etkileyen bir görüntü olduğunun da farkındayım, zira atak dönemlerinde aynaya bakmak kabus gibiydi. İnternette yazılanları okuduğumda bu hastalığın geçmediğine inanmıştım ve içimden eğer bir gün kurtulursam diğer insanlara yardım edeceğime söz vermiştim kendime, bunu 3 yıl sonra yapmanın biraz da utancıyla başlıyorum. Aidin Salih’in kitabına rastgelmem ile –elbette tesadüf değil tevafuk vardır- o doktor gittiğim son doktor oldu. Çünkü hastaneye gitmeyi, modern tıpta şifa aramayı, eczanelere ve hastalığı tamamen baskılayan ve fakat tedavi etmeyen ilaçlara servet dökmeyi bıraktım. Cildim çok şükür eskisi gibi, tedaviden sonra ciltsel herhangi bir problem yaşamadım.
Anlatacağım 4 şey bana ilaç oldu: 1.Açlıklar 2.Doğal Beslenme 3.Hacamat 4.Sülük
Hepsini tek tek anlatmadan önce şifanın yalnızca Allah’tan geldiğini yaptığımız tedavinin yalnızca bir vesile olabileceğini unutmamamız adına Hz.Musa aleyhiselamın kıssası ile giriş yapmak istiyorum. Hz. Musa bir gün hastalanır ve Allah’a şifa vermesi için dua eder. Allah da ona bir tepeye gitmesini ve falanca bitkiyi yemesini buyurur. Musa as. Buyrulanı yapar ve şifa bulur. Biraz zaman sonra tekrar hastalanır o otu bulur ve yer fakat bu kez bir türlü iyileşemez. Rabbine döner, bu işi anlamadığını söyler. Allah “Ya Musa ilkinde sen şifayı benden dilemiş ve benden bilmiştin bu kez şifayı ottan bildin.” Der. Bu tabii ki kısa lakin manâ derin.

1.AÇLIKLAR
Oruç tutarken, yani bedene dışarıdan herhangi bir besin gelmediğinde bağışıklık sistemi sindirimle uğraşmaktan kurtulur, bütün gücünü vücudu temizlemeye yöneltir der Aidin Salih. Aramızda inançlı olmayan arkadaşlar varsa bu sünnete dayalı tedavi onlara anlamsız geleceğinden 2016 Nobel Tıp Ödülünü kazanan Japon bilim adamının otofaji çalışmasını incelemeye davet ediyorum. Yoshinori Ohsumi 3 günlük orucun yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenilediğini bilimsel olarak kanıtlamış.

Ben 2 yıl boyunca sayısız defa 36 saatlik ve 2 günlük açlıklar, belli periyotlarla da karaciğer temizliği yaptım. Açlığın nasıl yapıldığını ileride açıklayacağım.

2.DOĞAL BESLENME&YAŞAM
Bizi bitiren GDO,GDO,GDO!
Öncelikle bütün paket gıdaları bırakmanız gerekecek. Bu tedaviyi bir yaşam stili haline getirdiğinizde inanın markete dahi uğramadığınızı fark edeceksiniz.
Kuralları kısaca şu şekilde izah edebilirim:

-Rafine şekeri ve mümkünse buğday içeren her şeyi hayatınızdan çıkarın. Zira şuan yediğimiz piyasa buğdayının %99u İsrail tohumudur ve genetiği değiştirilmiştir. Gdolu ürünler bağışıklık sistemimizi tarumar ediyor. Ekmek yiyeceğiniz zaman atalık tohumdan, ekşi mayalı köy ekmeği yiyin. (İstanbullulara not: Halk ekmek organik tam buğday ekmeği tavsiyemdir.)
-Günde 2 öğünden fazla yemeyin. Akşam yemeğini 18’ de bitirin ve ağzın fermuarını çekin.
-Karışık yemeyin. İki hayvansal gıda birlikte yenmez! Süt ürünleri ile et,balık,tavuk birlikte tüketilmez! Tek çeşit yiyin.
-Bir şey almadan önce içerik okuyun! İçerik kısmı uzun ve bilmediğiniz zibilyon tane madde içeriyorsa bilin ki o iş sakat arkadaşlar. Özellikle emülgator, aroma verici, glikoz şurubundan uzak durun. Kozmetiklerde titanyum dioksit belasından kaçın. İçeriğinden şüphe ettiğiniz ürünleri bana atarsanız birlikte inceleyebiliriz.
-Deterjanları, parfümü, kozmetikleri bırakın. Ekolojik marketlerden hem doğaya hem kendinize zarar vermeyenlerini temin edebilirsiniz.
-İlaç kullanmayı bırakın. Özellikle seboreik dermatit için kullandığınız kortizonlu kremler bağışıklık sistemini baskılar, egzamayı tedavi E T M E Z! Bu nedenle sık sık atak dönemleri geçiriyorsunuz.
-Her şeyin doğalını bulmaya çalışın. Mevsim sebze meyvesi yiyin. Örneğin kışın domates salatalık yemeyin, onlar serada yetişiyor ve sofranıza gelebilsin diye bolca hormon kullanılıyor. Ayçiçek yağı ASLA kullanmayın. Doğal sıkım zeytinyağı yahut köy tereyağı kullanın. Yumurtayı, sütü & mümkün olan her şeyi marketten değil yerel esnaftan, köylülerden temin edin. Market ürünleri gıda değil; raf ömrünü uzatabilmek adına katkı koruyucularla doldurulmuş zehirlerdir.
-Yemekleri çok çiğneyerek yiyin. En az 21 kere. Sindirim ağızda başlar unutmayın!

3.HACAMAT
Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır.)”(Buhâri, Tıp 13; Müslim, Musakat 62)
Hacamat hepimizin bildiği üzere sünnettir ve öznel fikrim Türkiye’de değerinin bilinmediği yönünde. Avrupa’da ve özellikle Rusya’da, hastanelerde hacamat ve sülük hizmeti veriliyor bizzat modern tıp doktorları tarafından. Türkiye’de ise “koca karı işi, alternatif tıp” adı altında bir köşeye atılıyor, günbegün unutturuluyor. Bir doktora gidip hacamat deseniz paparayı yersiniz 
Hacamatın faydaları için internetten bi tık uzağınızda. Uzun uzun bahsetmeyeceğim fakat ben bir kez bütün vücut hacamat oldum. Yıllardır yanlış beslediğimiz vücudumuzda biriken toksinlerin atılmasının en etkili yolu budur.
3.SÜLÜK TERAPİSİ

“Allah tarafından insan ve hayvanların toplar damarlarını temizlemekle görevlendirilen sülükler, eski çağlardan beri tedavi için kullanılır. İnsanları ve hayvanları tutan sülükler yaklaşık 105 enzim ve bioaktif madde salgılar. Bu aktif maddelerin etkisiyle damarlardaki tıkanıklık ve dokulardaki birikintiler erir, kan sulanır, kan dolaşımı düzelir, kan basıncı normale döner, zararlı mikroorganizmaların üremesi ve iltihaplanma durur, ağrılar azalır, bağışıklık sistemi uyarılır.”

Ben tedavi sürecim boyunca böbreklere ve diş etlerime sülük koydurdum. Cilt rahatsızlıklarını genelde böbrek kaynaklıdır. Diş etleri ise doğrudan beyin ile bağlantılıdır. Dolayısıyla bu iki bölge sülük için altın bölgedir.

Seboreik dermatitten bağımsız olarak bir kez de şakaklara sülük yaptırdım ki bu göz bozukluğum içindi. İnternette sülük ile göz derecesi düşen bir sürü insan bulmanız mümkün. İlgilisine kaynak paylaşabilirim.

**Sırf bunun için açtığım insta hesabım @theabocado
Sorularınız varsa yardımcı olmaya çalışırım elimden geldiğince.
Kitabın ismi ise Aidin Salih-Gerçek Tıp.
Hepinize şifa diliyorum.
 
X