Her şey, her fedakarlık kadınlardan bekleniyor, çünkü doğduğumuz andan evlendiğimiz ana kadar beynimize yuvayı dişi kuş yapar lafını işliyorlar. İnanıyoruz..
Erkekler çocuk gibidir, sen alttan al diyorlar, alıyoruz...
Sözünü geçiremiyorsan kadınlığını kullan diyorlar, ona da tamam diyoruz..
Sen annesin, çocukların için katlanmalısın diyorlar, katlanıyoruz..
Dul derler, elalem kötü gözle bakar, adımızı lekeleme diyorlar, ezilip kalıyoruz...
Yuvayı dişi kuş yapmaz, kadın ve erkek el ele vererek birlikte kurar yuvalarını. Erkekler çocuk ya da salak değildir. Biz onları büyütmemiz ya da eylememiz gereken kişiler olarak gördükçe, her hatalarında bunun arkasına saklanacaklar. Biz de idare etmek zorunda kalacağız.
Kadınlığını kullanma olayına hiç girmiyorum, bence asıl aklımızı kullanmamız lazım.
Anneysek anneyiz, ama bireyiz de. Evlenince koca, doğurunca evlat kıymetli oluyor, peki ya biz? Biz kadınlar neden hem eş, hem anne, hem birey olamıyoruz? Neden kendimizi unutuyoruz?
Elalemin ne dediğini düşünmekten, başkalarına göre yaşamaktan ve bir kere geldiğimiz şu hayatı ellerimizle mahvetmekten başka ne yapıyoruz?