Cok zor anlatmasıda yaşamasıda nasil ve nerden basliycam bilmiyorum ama inşallah okursunuz kizlar . Kaynana esim 7 yasindayken esi vefat ettigi icin bir baskasiyla evleniyor. Evlendigi kisinin 1 kizi 1 oglu var eski karısından.Esimle beraber 3 kardes kari koca yasiyolar.Esim okula gidiyor ogleden sonra uvey babasinin yaninda çalışıyor boyle liseye kadar devam ediyor.Tabi dayak zorla parasini elinden alma yani üvey babanin yapacagi ne varsa yapiyor.Annesi ses çikarmiyor neyse asker zamani geliyor askere gidiyor askerde para vs yollanmiyor hicbirsekilde uvey babadan bekleyen yok ama anneside 1 kurus yollamiyor.Sefil bir şekilde askerini bitirip ankaraya calismaya geliyor ailesi baska bir ilde kaliyor. Ve bu isyerinde biz tanisiyoruz 1 sene görüştük annesi hic aramazdi inanin.Sonra tanismak tanistirmak istedi esim ailelerimizi annesini aradi annesi tabi gönülsüz hicmi bir insanda enerji olmaz telde konusurken görseniz bir nazli sanki gelin kiz. Konusmada genelde kapanacaksin kapanmazsan baban yani uvey babasi esimin sacimdan süruklermis köy meydaninda onlarin adetleriymiş.Neyse daha sonra esim uvey babasiyla arasinda bir tartisma oluyor ama cok dandik bir konudan yani istemeye gelinmeyecek bir durum yok.eşimde baba tarafindan akrabalariyla geldiler isteme oldu 1 yil nisanli kaldık ve evlendik torunu oldu aramadi ya insan bukadarmi vicdansiz olur senin esinden kalan tek hatiran tek canin kanin onun cocugu oluyor gelemiyorsan ara be. Neyse şimdi esimle tartismalarimizda hep baş konuğumuz. Kadin bizim icin kilini kipirdatmadi esimin savunmalari annesini el ustunde tutmalari.Eşimde ayni annesi nerden buldum bunlari bilmiyorum.Cahillik cehalet diz boyu. Annesi gayet rahat bir durumda eşini istese getircek durumda ama esim hala yazik kadina.cagirsikta gelmedimi ya insan annesini dugune davetmi eder gel anne isteyelim dedi hanfendi gelmedi daha napalim guvercinle davetiyemi yollayalım. Yani sorumsuz bir anne yetişememiş bir çocuk ve ben bu aileye nasil düştüm. Anneme kurban ol bile dedi annede anne olsa bostan korkuluğu.
Ah canım ya inan çok benzer hikayelerimiz sadece üvey baba kısmı yok. Annesi neler yaptı neler oğlunun düğününe bile gelmedi. Herşeyi geç benim namusuma kadar dilini uzattı artık anneni istemiyorum evime adımını dahi atamaz dedim eşim 6ay kin güttü bana anamı istemiyorsun diye. Sakin bi zamanında bunu niye istediğimi sakin sakin anlattım hak verdi bana pişman oldu. Ha bundan sonra ailen hakkında seninle konuşmayacağım dedim. Konuları açıldı mı hı öyledir hı öyle yapmışlardır yaparlar olabilir deyip geçiyorum. Beni görüştürmek için asla zorlamaz allah var. Ama sen de düşüncelerini sakin bir şekilde annen bize şunları bunları yaptı bütün olanlara rağmen ben şöyle davrandım yine de bişey değişmedi. Senin annen asla karışmam görüşmek istersen görüş sen bilirsin ama lütfen beni bunun için zorlama sen annenden vazgeçemezsin hakkı var üzerinde ama ben buna mecbur değilim de. Sen annesini kötüledikçe o savunur çünkü onun sevgisinin eksikliğiyle büyümüş hala bir umut bişeyler bekliyor ondan bu yüzden laf söyletmiyor savunuyor çünkü onu sevmediğini kendi kabul edememiş ki senin söylediklerini kabul etsin. Lütfen eşinle bu konu hakkında tartışma biraz empati yap anlayamıyorsan da eşinin düşüncesine saygı duy gerçekten yaşamayan bilmez. Demem o ki anasına laf söyleme onlar hakkında tartışmaya girme. Kavga esnasında birinizin sesi yükselse odayı terket sakinleşince konuş... Şu hikayeyi de bir oku lütfen...
Öfkelenince neden bağırırız?
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak
bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş.
Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.”
“Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.”
Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.”