``BEYKOZ ORMANINDA MAMALAR DAĞITILIRKEN SEVİNÇTEN KUYRUK SALLAYARAK KALP KRİZİ GEÇİRİP ÖLEN SARI KIZ`IN ANISINA``
Sevmek Bir şeyleri paylaşmak… Sevmek Yüreğinde hissetmek… Sevmek Yüreğinin gölgesinde saklamak,korumak… Sevmek ... Sevdiğinden ayrı olunca kokusunu özlemek… Sevmek Sevdiğini görünce heyecanlanmak… Sevmek Heyecandan ölmek… Kalbinde bir sızı hisseden .Sevdiğini sevdiklerini görünce sevinirken kuyruk sallayan.Seni unutmayan,seni o ıssız Beykoz ormanına ölüme terk eden ‘’İnsan dışı varlıkların’’ aksine sana yüreklerini açan ,ağlayabilen ,gözyaşlarında karanfil kokusu olan ablalarını ağabeylerini yine karşında görünce , sevinç ve heyecanının doruk noktasında kalbindeki sızıya aldırmadan ,doğanın acımazsızlığına direndiğin gibi ,inlemeden kimseyi üzmeden ,sobası olmayan soğuk bir oda da sevdiğinin koynuna girer gibi ,kuyruk sallayarak ‘’Yine buradasınız,sizleri çok seviyorum’’der gibi son nefesini vermen. Gördüm onu. 17 Ocak 2010 Pazar günü Beykoz ormanında. İsmi yoktu belki de.Olsa ne fark ederdi ki.İsterseniz bir isim koyalım ona.’’Sarı Kız‘’diyelim.Güneşi,sıcaklığı anımsattığı için.Evet onun adı ‘’Sarı Kız’’ olsun.Ne garip değil mi?Ölünce ismi konulan bir köpek o.’’Sarı Kız’’. Gördüm onu. Siz hiç sevinçten kuyruk sallarken heyecanlanıp kalp krizi geçirip ölen bir köpek gördünüz mü? Ve gözlerinde mutluluk olan,can verirken sevinen,gülümseyen’’ İyi ki varsınız ‘’diyen. Sarı Kız dostlarının kucağında,anne şefkati koynunda,çamurların,ormanın vahşiliğinde değil de son nefesini annesinin arabasında veterinere giderken , sevdiğinin sıcaklığında verdi. Sarı Kız mutluydu. Ölümünde bile dostları ile birlikteydi.Kuru mama getiren,evinde sevdiği sosisli makarnayı pişiren,tavuk getiren,en çok sevdiği kemiklerden getiren,en çokta sevgisini esirgemeyen dostları yanındaydı. Mutluydu Sarı Kız. Dostları ilk müdahaleyi ilk müdahaleyi yaptılar,ağladılar çırpındılar ‘’Hadi bizi yalnız bırakma geri dön lütfen ‘’diye ağlayan ,yalvaran dostlarına bakışlarıyla ‘’Bundan sonra diğer kardeşlerime sahip olun ,lütfen onları sevginizden eksik etmeyin,bakın ben ne kadar mutluyum .Sizi bekliyordum son nefesime kadar.Doğanın kanunu bu sizler üzülmeyin.Bakın bir bacağım ablamın bir bacağım ağabeyimin kollarında.Yüreğinize sarmışsınız beni ağlamayın , sıcak sıcak ölüyorum kollarınızda.Ne sıcak yüreğiniz varmış hepinizin.Teşekkürler hepinize .Beni yıllarca burada beslediniz,kenelerimi çıkardınız,başımı okşadınız,kar,soğuk,yağmur ,çamur demeden geldiniz yine,buradasınız seviyorum sizleri’’der gibiydi gözlerinden akan sevgi yaşları. Gördüm onu. İsmi Sarı Kız’dı.Vakurdu ,ayaktaydı.Yine mamaları ve dostlarını görünce kuyruk sallarken heyecandan kalp krizi geçirdi.Ayrıldı aramızdan ,bizleri unutmadan.Veda ederken iki damla sarı sıcak sevgi gözyaşıydı toprağa düşen. Tohuma yatsın sevgi olsun o gözyaşları,sevgiyi bilmeyenlere. Sevinçten ölen bir köpeği görmek ,nasıl bir duygu bilir misiniz? Onun ismi Sarı Kız`dı. Ölümüne sevdi dostlarını.Severken öldü.Ölürken sevindi.
Sevmek Bir şeyleri paylaşmak… Sevmek Yüreğinde hissetmek… Sevmek Yüreğinin gölgesinde saklamak,korumak… Sevmek ... Sevdiğinden ayrı olunca kokusunu özlemek… Sevmek Sevdiğini görünce heyecanlanmak… Sevmek Heyecandan ölmek… Kalbinde bir sızı hisseden .Sevdiğini sevdiklerini görünce sevinirken kuyruk sallayan.Seni unutmayan,seni o ıssız Beykoz ormanına ölüme terk eden ‘’İnsan dışı varlıkların’’ aksine sana yüreklerini açan ,ağlayabilen ,gözyaşlarında karanfil kokusu olan ablalarını ağabeylerini yine karşında görünce , sevinç ve heyecanının doruk noktasında kalbindeki sızıya aldırmadan ,doğanın acımazsızlığına direndiğin gibi ,inlemeden kimseyi üzmeden ,sobası olmayan soğuk bir oda da sevdiğinin koynuna girer gibi ,kuyruk sallayarak ‘’Yine buradasınız,sizleri çok seviyorum’’der gibi son nefesini vermen. Gördüm onu. 17 Ocak 2010 Pazar günü Beykoz ormanında. İsmi yoktu belki de.Olsa ne fark ederdi ki.İsterseniz bir isim koyalım ona.’’Sarı Kız‘’diyelim.Güneşi,sıcaklığı anımsattığı için.Evet onun adı ‘’Sarı Kız’’ olsun.Ne garip değil mi?Ölünce ismi konulan bir köpek o.’’Sarı Kız’’. Gördüm onu. Siz hiç sevinçten kuyruk sallarken heyecanlanıp kalp krizi geçirip ölen bir köpek gördünüz mü? Ve gözlerinde mutluluk olan,can verirken sevinen,gülümseyen’’ İyi ki varsınız ‘’diyen. Sarı Kız dostlarının kucağında,anne şefkati koynunda,çamurların,ormanın vahşiliğinde değil de son nefesini annesinin arabasında veterinere giderken , sevdiğinin sıcaklığında verdi. Sarı Kız mutluydu. Ölümünde bile dostları ile birlikteydi.Kuru mama getiren,evinde sevdiği sosisli makarnayı pişiren,tavuk getiren,en çok sevdiği kemiklerden getiren,en çokta sevgisini esirgemeyen dostları yanındaydı. Mutluydu Sarı Kız. Dostları ilk müdahaleyi ilk müdahaleyi yaptılar,ağladılar çırpındılar ‘’Hadi bizi yalnız bırakma geri dön lütfen ‘’diye ağlayan ,yalvaran dostlarına bakışlarıyla ‘’Bundan sonra diğer kardeşlerime sahip olun ,lütfen onları sevginizden eksik etmeyin,bakın ben ne kadar mutluyum .Sizi bekliyordum son nefesime kadar.Doğanın kanunu bu sizler üzülmeyin.Bakın bir bacağım ablamın bir bacağım ağabeyimin kollarında.Yüreğinize sarmışsınız beni ağlamayın , sıcak sıcak ölüyorum kollarınızda.Ne sıcak yüreğiniz varmış hepinizin.Teşekkürler hepinize .Beni yıllarca burada beslediniz,kenelerimi çıkardınız,başımı okşadınız,kar,soğuk,yağmur ,çamur demeden geldiniz yine,buradasınız seviyorum sizleri’’der gibiydi gözlerinden akan sevgi yaşları. Gördüm onu. İsmi Sarı Kız’dı.Vakurdu ,ayaktaydı.Yine mamaları ve dostlarını görünce kuyruk sallarken heyecandan kalp krizi geçirdi.Ayrıldı aramızdan ,bizleri unutmadan.Veda ederken iki damla sarı sıcak sevgi gözyaşıydı toprağa düşen. Tohuma yatsın sevgi olsun o gözyaşları,sevgiyi bilmeyenlere. Sevinçten ölen bir köpeği görmek ,nasıl bir duygu bilir misiniz? Onun ismi Sarı Kız`dı. Ölümüne sevdi dostlarını.Severken öldü.Ölürken sevindi.
