Sıkıntı Bende Mı? Kotu anne miyim ben ?

Okulda yüksek ses duyuyordur illa ki, 11 çocuk var. El yıkamak ve diş fırçalamak kişisel hijyen. Bunu öğretmek gerek. Zamanla alışkanlık olur. Ben zorlamamak gerektiğini, kendi haline bırakmayı, olmayacak şeylere hayır demeyi savunuyorum.
 
Ama işte size de pimpirikli anne diyen çıkar. “Çok pimpirikli, illa eller yıkanacak, yüksek sesle konuşulmayacak. Sanki bir piremses yetiştiriyor. Sonra çocuklar ezik, özgüvensiz oluyor, yüksek ses duyunca korkuyor” diyen çıkar. Ne alaka yani?

“Ben rahat anneyim, o yüzden iyi anneyim, ben iyiysem benim gibi yapmayanlar kötü olmalı” mantığını anlamıyorum.
İşte bu yüzdendir ki herkes kendi doğrularına göre yetiştirmeli çocuklarını, hepimiz birbirimizi aşırı evhamlı bulabiliriz, çocuklarımızı da şımarık ama aslında hepimizin yapmaya çalıştığı ayakları yere basan dürüst, vicdanlı, karakteri oturmuş sağlıklı çocuklar yetiştirmek, çocukları büyütürken siz a yolundan, diğeri b yolundan, bir başkası c yolundan gider, amaç aynıysa o çocukların hepsi yolun sonunda aynı meydan da buluşur zaten.
 
Bizde yeğenime çikolata falan yedirdiğimiz zaman ablam kızıyordu bende sizin çocuklarınıza yedirecem diye :)))
 
Cocugunuzla vakit gecirip, ilgileniyor, üsüyecek diye korkup kafasina bir sapka, ustune bir ceket veriyorsaniz, hijyenine dikkat edip, beyin ve fiziki gelecegi icin elinizden gelenin en iyisini yapiyor, ona sevgi ve sevkatle yaklasiyorsaniz, gayette iyi bir annesinizdir.

Hic bir anneyi yargilamiyorum cocuguna yakin veya ustune dusuyor diye. Ustune dusmeyip, bosvermesinden cok daha iyidir. Kizim 3 aylikken bir arkadas benim evime bir baska 3 aylik bebekle gelmisti. Benim kizim o bebek yaninda cok daha buyuk duruyordu. Annesi cocukla ilgilenmediginden bu kiz almis bebegi bir kac gunlugune. Cocuk dogdugu gunden beri doktor gormemis, bakimsiz ve sagliksiz gorunuyordu. Icim acidi. Oyle olacagina, annesinin cocugun ustune dusup, ona birsey olacak diye hop oturup hop kalkmasini cok cok tercih ederdim.

Evlat, hem bal, hem de limon :)) cok sevilirse ne guzel. Ne sizin yaptiginiz garip, ne de aman cocugum mikrop kapar diyen annenin yaptigi garip. Hepimiz farkli farkli insanlariz. Tek tip annelik olmaz. Cocugumuza iyi baktigimiz surece tarzimiz farkli olmus, bu problem degil :)
 
Bu konuda evrensel bir doğru mu var canım. Üstelik siz kendiniz gibi olmayan anneleri bu kadar eleştirirken ne diye kafanız karıştı o da manidar olmuş. Sanki birileri hayır sen mükemmel annesin onlar tü kaka desin diye konu açmış gibi yazmışsın...
Biri vardır annesiz büyümüştür anneden çok şiddet görmüştür bunun etkisiyle çocuğuna kendini daha değerli daha sevgi dolu hissettirme ihtiyacı duyar. Biri vardır annesinden ne gördüyse aynını uygular onu doğru kabul eder. Ama istisnai durumlar dışında sağlıklı hiç bir anne çocuğuna kötülük olsun diye bir davranışta bulunmaz diye düşünüyorum.
Bir de artık çocukları mutlu etmek için şeker falan getirmesek toplum olarak minik kuru yemiş paketleri hazorlasak bir meyveyi sarıp sarmalayıp hediye etsek süper olmaz mı ya bu kısım genel bir serzeniş olsun...
 
Ben de zaman zaman sorgularım bunu.
Çevremde duyduğum ‘sanki kardeşi olsa onu bu kadar çok sevemezmişim’ cümlesi bile ürkütüyor beni.
2 bebeğim var ve ben hiçbirinin doğumunda ağlamadım, aksine kahkahalarla güldüm.
Evet çok seviyorsun, doğru ama farklı bir duygu değil benim için.
Sevginin fazlası sadece.
Ya da 3 saat ayrı kalınca, gece anneanne-babanneye yatılı bırakınca ‘acaba ne yaptı’ diye endişe etmiyorum.
Çocuğunun doğduğu günü sayan arkadaşlarım var misal, ‘ayşe 17 ay 23 günlük’ gibi.
Komik geliyor, kendimde sorun aratıyor bu durumlar.
 
15 aylık bir kızım var.3 aylıkken anneanneye bırakıp çalışmaya başladım.Oyunlar oynarız vs gelişimi güzel bir bebek aslında.Ama benim etrafında gördüğüm birşey var ve bu beni sorgulamaya itiyor ister istemez.yeni dönem annelerinde bir yavrum evlâdım hayatı ondan ibaret görme durumu mevcut. Evet evlâdım icin en iyisini yapmaya çalıştım şartlar dahilinde ama hiç olurum biterim diyen buldumcuk bir anne olmadım.Bagimli bir birey olmasını istemiyorum kızımın ilerde.Genelde serbest bıraktım ama saldım çayıra mevlam kayıra şeklinde değil kendimin de bir hayatım olduğunun çalışma şartlarımın zor olduğunun farkında olarak bu telkinle yaşıyorum.Fanusta büyümüyorum çocuğu.sizinde cevrenizde gördüğünüz böyle örnekler var mi doğru olanı mi yapıyorum yoksa ilgisiz anne miyim ben doğrularım çok birbirine girdi :KK43: ve hep dogumdan önce kendimi şartlarım ben eleştirdiğim annelerden olmayacağım diye ve şimdi kafam ve vicdanım çok karisiyor
Cevabini bildiginiz soruyu sirf kendinizi onaylatmak icin soruyorsunuz..hee supersiniz
 
anneligin cok kiyas yapilacak bisey oldugunu ben sahsen dusunmuyorum cunku herkesin hayati, geliri, gideri, egitim seviyesi, duygusal durumu, yasam kosullari, buyume seklo yani herseyi birbirinden farkli
bildigim tek sey;
herkesin annesi kendisi icin en iyisidir cunku Allah hicbir kulunun zayii olmasini istemez :) bence bu kadar takilmayin hersey yolunda gorunuyor
 
15 aylık bir kızım var.3 aylıkken anneanneye bırakıp çalışmaya başladım.Oyunlar oynarız vs gelişimi güzel bir bebek aslında.Ama benim etrafında gördüğüm birşey var ve bu beni sorgulamaya itiyor ister istemez.yeni dönem annelerinde bir yavrum evlâdım hayatı ondan ibaret görme durumu mevcut. Evet evlâdım icin en iyisini yapmaya çalıştım şartlar dahilinde ama hiç olurum biterim diyen buldumcuk bir anne olmadım.Bagimli bir birey olmasını istemiyorum kızımın ilerde.Genelde serbest bıraktım ama saldım çayıra mevlam kayıra şeklinde değil kendimin de bir hayatım olduğunun çalışma şartlarımın zor olduğunun farkında olarak bu telkinle yaşıyorum.Fanusta büyümüyorum çocuğu.sizinde cevrenizde gördüğünüz böyle örnekler var mi doğru olanı mi yapıyorum yoksa ilgisiz anne miyim ben doğrularım çok birbirine girdi :KK43: ve hep dogumdan önce kendimi şartlarım ben eleştirdiğim annelerden olmayacağım diye ve şimdi kafam ve vicdanım çok karisiyor
Ilgisiz anne degilsiniz dogru olan bu onlar abartiyor cocuklarimizin heran yaninda olamayacagiz ne yazik ki bunun okulu ,is hayati vs. Olacak bagimli bireyler yetistiriyorlar birde bencil paylasmayi bilmeyen
Benim cocuguma aman kimse dokunmasin ama cocugum naparsa yapsin
Ben cocugumu kendi sinirlarim icinde gozetimim dahilinde olabildigince ozgur birakirim bu yuzden elestirilirim ama cokda umrumda degil
Birseyi yapamadiginda hemen yardim etmiyorum basarmasini istiyorum
Dustugunde hemen ay diye kosmuyorum (tabi burda dusmenin sekline bagli olarak konusiyorum) cunku biliyorum ki ben gormezsem yavrum aglamayacak bile
Karsilasacagi zorluklarin ustesin gelmeyi ogrensin yavastan guclu bireyler olsunlar
Bu demek degil ki onlarin yaninda oldugumu hissetmicekler.Hayatta oldugum surece onlara sevkatle yaklasan ihtiyac duyduklari muddetce hep yanlarinda oldugumu bilecekler
Dengeyi iyi kurmak lazim
Bi arkadasim vardi 4 yaslarinda oglunun arkaslarini dovmesi ile ovunurdu marifetmis gibi boyle analarda var iletisimi kestim kendi ogluna aynisi yapilsa nasil carlar ama
Dis dunya cok kotu umarim evlatlarimiz hayati boyunca hep iyilerlerle karsilasir
 
Besin alerjisi olup olmadığı belli olmayan gıdayı yedirmemekle, ağzına götürdüğü ellerini bebekler için üretilmiş ıslak mendille silmek istemekle, çikolata yemesini veya duygusal tehditlere (küserim) maruz kalmasını istememekle çocuğun büyüyünce özgüvensiz ve sinik veya prens/prenses olmasının ne ilgisi var?
Yaaa bir başladım,bu kadar uzun olduğunu farkedememisim. Epey kirptim ama daha fazla kirpamiyorum kıyıp, kusura bakmayin taylor taylor ve diğer okuyucular:KK23:

Daha önce konusu açıldığında da hep demiştim, ben asla hiçbir anneye karışmam ,kimsenin annelik kurallarını da esnetmeye calismam. Bana ne kadar saçma gelse de o evin kuralı neyse uyarım. Çünkü ben de çocuk yetiştirirken asla (eşim dışında birinin) tavsiyesini dinlemek istemem. Herkesin çocuğu kendine...
Ama bence bir çocuğun böyle fanuslarda büyümesi gerçekten en çok çocuğa zararlı
Birincisi; çocuklar bu kadar steril ortamda /asla mikropla buluşmadan,yere düşen emziği ağzına atmadan büyürlerse bağışıklıkları güçlenemez ki. Herkes bilir ki bağışıklık gelişmesi için o mikroba maruz kalman gerekir. Aşida bile temel mantık budur: sana o virüsü verirler ki vücudun onunla savaşmayı öğrensin.
Ama çocuk hiçbir mikrop görmeden büyüyüp, kreşe başladığı anda binlerce yabanci virüsle karşılaşınca hastalıktan kurtulamıyor.
Az çok herkesin böyle bir gözlemi vardir,çevresinden.
Herkes havuza gider sadece vücudu mikroba en aç-titiz insanlar o havuzdan virüs kapar :) gibi...
Ayrıca çocukluk koşup oynayıp, düşüp kalkıp, kedi köpek öpüp, çamurda debelendiğin, camı kapıyı yaladiğin bir dönem değil midir :) bazı şeyler doğal akışında güzel.
Benim annem de yeni nesil anneler gibi 'proje cocuk' yetiştirme niyetindeydi biz küçükken. 90lar çocuğuyuz ama mahalleye salinmazdik, annem kitap seti alirdi tüm yaz tatili onu okurduk. TV de izleyemezdik (şimdi de izlemiyorum ama sevmediğim için. 9 yaşında bir çocuk için ve doksanlarda çok önemliydi TV) sonra ne olurdu? Okulda herkes rosalindanin son bölüm giydiği duvağı upuzun gelinliği konuşurdu, ben de once millete kulak kabartır sonra izlemişim gibi ben de anlatırdım , dişlanmamak icin:KK70: ne yani hiç TV izlemeyip Fernando José Altamirano del Castillo ile Rozalinda'nin opusmesini izlemeden büyüdüm de çok mu dogru bir çocuk oldum? :))
Tamam,çocuklari TV-tablet karşısına atip orada unutmayın ama sosyalleşme çağlarında çocuklar yanyana geldiğinde sizinkinin bütün saçma çocuk uygulamalarindan,bütün saçma oyunlardan uzak kaldığı icin sohbete katılamayıp dişlanmasi da hoş birşey değil. Herşeyin bir ölçüsü olması gerekir...
Ve diğer konu...
En basitinden ailesi tarafından devamlı pohpohlanan,her zaman bütün ilginin üstünde olduğu ve her yaptığı başarısı (en azından güzel sözle) ödüllendirilen biri çocuk düşünün. Aslında çok harika gibi geliyor. Herkes böyle bir aile ortamında olmak ister...
Ama bu çocuk 6 yaşında okula başlıyor ve burada her yaptığı başarı tebrikle karşılanmıyor. Hatta çoğu zaman yok sayılıyor. Çok güzel bir A ciziyor mesela, ama öğretmen onun defterine bakmıyor bile.
Tahtaya çıkıp toplama işlemini yapıyor ama öğretmeni başarısını tebrik etmektense sıradaki diğer ogrenciyi çağırıyor... Bu çoğu öğrenci için normalken ilgisizliğe alışmış bir çocuk için gerçekten büyük bir üzüntü kaynağı olabilir, bu sebeple okuldan soğurabilir. Çünkü onaylanmaya alışmış. Diğer insanlardan bunu görme ihtiyacı hisseder. Hiç istemeden anne baba çocuğun okulda mutsuz olmasına yol açmis olur .
Ya da ilkokulda kötü bir arkadaşı var ve çocuğa kalbini kiracak bir laf söyledi. Saçların kirpi gibi dedi mesela, yanındakiler de 'kiiirpii kirrpii' diye güldüler. Çocuk ilk aşağılanmasıyla yapayalnız bir ortamda yaşadı. Bence bu çocuk için bir travmadir. Cunku cocuk hayatında böyle bir olayla hiç karşılaşmamış ve ne yapacağını bile bilmiyor,bir savunma mekanizması geliştirmemiş. Dünyada kötülük olduğunu bile bilmiyor çünkü annesi masallarda bile 'kurt bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yemiş'i sansürleyip 'kurt bir lokmada kırmızı başlıklı kızı yok etmiş ' şeklinde okumuş,psikolojisi bozulmasın diye :)
Ama gercek dünyada maalesef kötüler de var kötülükler de var. Eğer anne baba çocuğunu tüm kötülüklerden korumaya çalışırsa çocuk kötü gerçeğini bilmeden büyür,haliyle onla nasıl mücadele edeceğini yaşam içinde minik minik deneyimlerle ogrenemez ve ileride kendi ayakları üstünde durduğunda çok bocalar.
"Ama onu bana vermedin Küstüm sana" meselesine gelirsek. Aslında bu da bir cesit hayata hazırlayan oyundur ,şöyle bir dusunursek... Mesela sen küstüm der ve yüzünü ekşitirsin ve çocuk sana o şeyi verir ve hemen barişirsin . Çocuk böylece bir insanın kalbini kirdiginda gönlünü almak gerektiğini. Okulda ayşecani küstürdüğünde bu duyguyu tanır ve ayşecanin gönlünü almaya çalışır.
Bence yaşanan iyi kötü her olay insana bir deneyim kazandırır. Onun kucumsenmesi-dalga geçilmesi - gerekirse kavga etmesi-hatalar yapmasi...hepsi bir deneyimdir. Kimse çocuğunun kalbi kırılsın istemez ama insan kalbi kırılmadan onu nasıl onaracagini bilemez. Kendi savunma mekanizmasını geliştiremez .
Ve son olarak
Benim de annemle aramda yakın bir ilişki yok. İster mıydim,isterdim tabii. Ama bazı insanlar var annesini bırakmamak için iki gün iş gezisine gidemeyen, annesinden onay almadan bir iş yapamayan, annesinin ağzının ta içine bakan,özgüvensiz ve sinik, evlenince evinde annemi özledim diye ağlayan....
Böylelerini görünce de öyle olmadığım için icin sukrediyorum.
Ozguvensiz ve sinik insanları 'öyle annelerinin çocuğu işte büyüyünce böyle oluyor' demek için yazmadım.
Konu sahibi ''annesine bağımlı bir çocuk yetiştirmek isyemiyorum" dediği için yeni bir konuya geçip benim de annemle aramın çok iyi olmadığını ama annesiz adım atamayan ,onun onayı olmadan hareket etmeyen ozguvensiz ve sinik insanlardan olmadığım için kendimi şanslı hissettiğimi ve bağımsız bir çocuk yetiştirme isteğinde ve içgüdüsel anneliginde onu destekledigimi söyledim.
O ikisi farklı konu yani.

... Bunca okuyan oldu mu acaba ya? Hakkınızı helal edin,ne diyim :)
 
Son düzenleme:
Herkesın kendı tercıhı bence elestırmeye gerek bile yok. Benım fıkrım de bır bebegın kendını ifade edene kadar annesiyle buyumesı yonunde. Zaten cocuklardan sonra iş hayatini da bıraktım kendim buyutmek istiyorum. Ha şu var aman onu demeyın aman bunu soylemeyın aman tatlı vermeyin aman tuzu gostermeyın diye diye cocuklarımı fanusa koymam nasılsa sokaga cıkınca gerçeklerle yuzlesıyorlar. Ha aman cocuklarım olmadan ölürüm biterim diye yasamıyorum demıssınız sadece o kısma takıldım . Benım baskalarının cocuklarına bıle canım yanar kendi cocugum için ölürüm de biterim de herseyden de vazgecebılırım annelik her insanda aynı hisleri yasatmıyor.
 
Ben buldumcuk anneyim çünkü bebeğim 7 aylık ve onun bana ihtiyacı var, sevgime, ilgime, sürekli ona sevdiğimi söylememe. Ve her gören bebeğimin nasıl bu kadar mutlu bir bebek olduğunu soruyor. Çünkü biz mutluyuz ve o da öyle öğreniyor.
Mesela ben de 3 aylık bebeğimi bırakıp işe gitmezdim eğer açlıktan ölmüyorsam.
Ben de bunu eleştirebilirim. Çünkü 3 aylık bebek süt kuzusudur, annesinin kucağıdır onun yeri. 1 yaşına kadar annenin çalışmamasından yanayım.
Bebeğim için çalışmıyorum ve onu büyütmek en büyük arzum. Tabiki bu demek olmuyor ki kendimden ödün veriyorum!
Çünkü bakıcı ya da anneanne babaanne bebeğimi benim istediğim normlarda büyütmeyecek. Ona her istediklerini alacaklar, tv izletecekler, vermek istemediklerimi verecekler ve en önemlisi çocuk bir ayrılığa düşecek. Anne başka türlü davranıyor diğer kişiler başka türlü davranıyor? Peki bu çocuğun 0-3 yaş aralığında oturması beklenen kişiliği zedelenmeyecek mi?
Tabiki kadınlar çalışsın ama el kadar bebeği bırakıp da çalışmasın, önceden ona göre ayarlama yapsın ve öyle hamile kalsın. Sonuçta o bebeğe seçme şansı verilse annesini isterdi.
Ayrıca hastalık konusunda da pimpirikliyim evet. 21.yyda yaşıyoruz. Her yer mikrop kaynıyor. Enfeksiyon demek bir bebek içi ölüm bile demek. Bebeğin o enfeksiyonu nasıl atlatacağını bilemezsiniz. Bebeğim 5 gün hastanede yattı ve her yerini deldiler, bu benim için çok zordu. Tabiki grip olabilir buna lafım yok ama grip en basit hastalık. Arkadaşımın çocuğu 3 yaşında ve kreşten kaptığı grip salgını zaturreye çevirip çocuğu öldürdü. Bu kadar basit miydi yani? Evet ölüm Allahın emri ama eğer ben bir cana bakıyorsam ve doğurmaya karar vermişsem ona layıkıyla bakmak zorundayım. Benim ona hakkıyla bakıyor olmam onun ilerde “birey” olarak hiçbir işini yapmayacağı anlamına gelmiyor.
Çocuğuma çikolata vermem, veremem. Ben o küçücük bedenini zehirlemek istemiyorum ve kalkıp biri “amaaaaaan ne olcak ya” derse sizce bu bana saygısızlık değil mi? Ve o çocuğa “ikili oynama” mantığını kazandırmaz mı? Böyle biri yalana da başvurmaz mı?
Hiçbir anne (kötü anneler hariç) çocuğunun kötülüğünü istemez. Ve ben bebeğime çok değer veriyorum, ona her gün insanları hayvanları sevmesini aşılıyorum çünkü ben onu seviyorum ve o da sevmeyi öğreniyor. Sevilmeyi de öğreniyor.
Kendi başına her işini yapması gerektiğini tabiki de öğreteceğim çünkü ben de eşim de anne babalarına bağımlı kişiler değiliz, kendi kararlarını verebilen hür insanlar olduk hep ve çocuğumuz da öyle olmalı.
Çocuğumu sevmek, onunla fazla(!) ilgilenmek neden yanlış olsun? Alerjisi var mı diye 3 gün kuralını uygulamak, şeker komasına sokmak istememek ve istediği bir şeyi almak neden yanlış olsun?
Ben çocuğuma hayır demek istemiyorum ona evet ya da hayırı farklı yollardan anlatmak istiyorum.
Bebeğim neyin olup neyin olmayacağını daha farklı yollardan öğrenmesi lazım.
Sokakta parkta orda burda anneleri görüyorum ağızlarından çıkan “hayır, olmaz, bak bi daha yaparsan gelmeyiz, almam”!
düşünsenize sizce böyle bir anne mi çoçuğa verim verecek? Bence böyle bir anne verim veremez çünkü çocuğa sürekli olumsuzluk aşılıyor. Negatiflik yayıyor.
Ama bu demek değil ki istediği her şeye “Evet” desin! Hayırın deme biçimi vardır her zaman.
Şimdi siz buraya konu açtınız ya orda burda “bak kucağa alıştırma, bak o kadar yüz verme, bak mikrop kapsın, bak mama ver ya da verme, bak bu çocuğun üstüne çok düşmüşsün yürüyemiyor vs vs” diyen kadınlardan ne farkınız var ki?
En iyi anne siz değilsiniz, ben de değilim! herkesin yetiştiği kültür çok farklı. Çocuğumun ilerde insanlara hayvanlara doğaya saygılı sevgili bir birey olmasını istiyorum ve bizim gibi bir ebeveyn olmasını istiyorum, bu sebeple kendi doğrularıma göre yetiştiriyorum.
Asıl her şeye hayır diyen ebeveynler ilerde özgüven problemi olan, evliliğinde mutsuz bireyler yetiştiriyorlar.
Üzgünüm ama öyle. Evlat her şeydir. Hiç olmazsa benim her şeyim.
Annem 60 yaşında ve anneannemden nefret eder çünkü nazlı olmasın diye hiçbir istediği yapılmamış, çünkü küçücük yaşında bırakıp çalışmaya gitmiş çünkü bir bebek istemiş annem ve anneannem kızmış almamış/ bunlar çocukluk çağında olmuş ama zaten çocukluk çağındakiler insanın bütün hayatını etkilemez mi?
Ona göre ister eveti daha çok ister hayırı daha çok bilen çocuklar yetiştirin ama yaşlı teyzeler gibi kimsenin çocuk yetiştirme tarzını eleştirmeyin.
En müthiş anne siz değilsiniz. En müthiş anne bebeğini kendi doğrularına göre yetiştiren annedir ve en iyi insan da annenin yetiştirme tarzına karışmayan insandır.
Daha çok yazardım da bitanecik bebeğim uyanmaya başladı, 7 aylık olmasına rağmen kendi başına uyuyabiliyor, yere attığı oyuncakları kendisinin alması gerektiğini biliyor. Çünkü onu severken bilmesi gereken şeyleri asla atlamıyorum.
Her şey sevgiyle çözülür. Fazla sevme şımarır, fazla üstüne düşme nazlı olur demekle olmuyor.:KK66:
 
yenGEnC yenGEnC okudum yazını, özetle çocukları yetiştirirken annesinin babasının biriciği gibi yetiştirirken aynı zamanda evin dışındaki dünyaya da hazırlayın, çocukların hayatında kötü kalpli kurtlarda olacak, o kurtlarla baş etmesini de öğrenmeliler diyorsun haklısın.

Çocuklarımızı en fazla 5-6 yaşına kadar dizimizin dibinde tutabiliyoruz sonrasında okul hayatları başlıyor, belki de en acımasız eleştirileri, tepkileri yaşıtlarından görüyorlar, biz onların çizdiği bir çöp adam için saatlerce övgü yağdırırken okuldaki arkadaşları çizdiği o çöp adamla dalga geçebiliyor, ilk hayal kırıklığı, ilk öfkesini yaşıyor, bu da ya içe dönüp tüm olumsuz eleştirilere kulak tıkamalarına ve arkadaşsız yalnız kalan veya sadece onu onaylayıp takdir eden arkadaşlar edinmesine sebep oluyor veya annelerini sorgulamalarına neden oluyor, çocuk o toplumun içinde kalmak istiyorsa anneyi dışlamayı da göze alabiliyor bazen, anneyi okulda istemiyor, öpmesini sarılmasını istemiyor.


Çocuk yetiştirirken dengeyi sağlamamız gerekiyor, söz konusu çocuğunuz olunca bu biraz zor, o teraziyi dengelemekte güçlük çekiyorsunuz ama imkansız değil, sanırım yazdıklarını doğru anladım, en azından kendi adıma yazından çıkarımım bu.
 
Son düzenleme:
Benim oncelıklerım mutlaka cocuklarım. Onların saglık ları, saglık li beslenmeleri ve ruhsal durumları beni cok alakadar ediyor es gecemem, yuzeysel olamam. Onları bırakıp tatile gidemem. Konunuz cok kapalı neden bahsettiğiniz belli de olmuyor.
 
Ben buldumcuk anneyim çünkü bebeğim 7 aylık ve onun bana ihtiyacı var, sevgime, ilgime, sürekli ona sevdiğimi söylememe. Ve her gören bebeğimin nasıl bu kadar mutlu bir bebek olduğunu soruyor. Çünkü biz mutluyuz ve o da öyle öğreniyor.
Mesela ben de 3 aylık bebeğimi bırakıp işe gitmezdim eğer açlıktan ölmüyorsam.
Ben de bunu eleştirebilirim. Çünkü 3 aylık bebek süt kuzusudur, annesinin kucağıdır onun yeri. 1 yaşına kadar annenin çalışmamasından yanayım.
Bebeğim için çalışmıyorum ve onu büyütmek en büyük arzum. Tabiki bu demek olmuyor ki kendimden ödün veriyorum!
Çünkü bakıcı ya da anneanne babaanne bebeğimi benim istediğim normlarda büyütmeyecek. Ona her istediklerini alacaklar, tv izletecekler, vermek istemediklerimi verecekler ve en önemlisi çocuk bir ayrılığa düşecek. Anne başka türlü davranıyor diğer kişiler başka türlü davranıyor? Peki bu çocuğun 0-3 yaş aralığında oturması beklenen kişiliği zedelenmeyecek mi?
Tabiki kadınlar çalışsın ama el kadar bebeği bırakıp da çalışmasın, önceden ona göre ayarlama yapsın ve öyle hamile kalsın. Sonuçta o bebeğe seçme şansı verilse annesini isterdi.
Ayrıca hastalık konusunda da pimpirikliyim evet. 21.yyda yaşıyoruz. Her yer mikrop kaynıyor. Enfeksiyon demek bir bebek içi ölüm bile demek. Bebeğin o enfeksiyonu nasıl atlatacağını bilemezsiniz. Bebeğim 5 gün hastanede yattı ve her yerini deldiler, bu benim için çok zordu. Tabiki grip olabilir buna lafım yok ama grip en basit hastalık. Arkadaşımın çocuğu 3 yaşında ve kreşten kaptığı grip salgını zaturreye çevirip çocuğu öldürdü. Bu kadar basit miydi yani? Evet ölüm Allahın emri ama eğer ben bir cana bakıyorsam ve doğurmaya karar vermişsem ona layıkıyla bakmak zorundayım. Benim ona hakkıyla bakıyor olmam onun ilerde “birey” olarak hiçbir işini yapmayacağı anlamına gelmiyor.
Çocuğuma çikolata vermem, veremem. Ben o küçücük bedenini zehirlemek istemiyorum ve kalkıp biri “amaaaaaan ne olcak ya” derse sizce bu bana saygısızlık değil mi? Ve o çocuğa “ikili oynama” mantığını kazandırmaz mı? Böyle biri yalana da başvurmaz mı?
Hiçbir anne (kötü anneler hariç) çocuğunun kötülüğünü istemez. Ve ben bebeğime çok değer veriyorum, ona her gün insanları hayvanları sevmesini aşılıyorum çünkü ben onu seviyorum ve o da sevmeyi öğreniyor. Sevilmeyi de öğreniyor.
Kendi başına her işini yapması gerektiğini tabiki de öğreteceğim çünkü ben de eşim de anne babalarına bağımlı kişiler değiliz, kendi kararlarını verebilen hür insanlar olduk hep ve çocuğumuz da öyle olmalı.
Çocuğumu sevmek, onunla fazla(!) ilgilenmek neden yanlış olsun? Alerjisi var mı diye 3 gün kuralını uygulamak, şeker komasına sokmak istememek ve istediği bir şeyi almak neden yanlış olsun?
Ben çocuğuma hayır demek istemiyorum ona evet ya da hayırı farklı yollardan anlatmak istiyorum.
Bebeğim neyin olup neyin olmayacağını daha farklı yollardan öğrenmesi lazım.
Sokakta parkta orda burda anneleri görüyorum ağızlarından çıkan “hayır, olmaz, bak bi daha yaparsan gelmeyiz, almam”!
düşünsenize sizce böyle bir anne mi çoçuğa verim verecek? Bence böyle bir anne verim veremez çünkü çocuğa sürekli olumsuzluk aşılıyor. Negatiflik yayıyor.
Ama bu demek değil ki istediği her şeye “Evet” desin! Hayırın deme biçimi vardır her zaman.
Şimdi siz buraya konu açtınız ya orda burda “bak kucağa alıştırma, bak o kadar yüz verme, bak mikrop kapsın, bak mama ver ya da verme, bak bu çocuğun üstüne çok düşmüşsün yürüyemiyor vs vs” diyen kadınlardan ne farkınız var ki?
En iyi anne siz değilsiniz, ben de değilim! herkesin yetiştiği kültür çok farklı. Çocuğumun ilerde insanlara hayvanlara doğaya saygılı sevgili bir birey olmasını istiyorum ve bizim gibi bir ebeveyn olmasını istiyorum, bu sebeple kendi doğrularıma göre yetiştiriyorum.
Asıl her şeye hayır diyen ebeveynler ilerde özgüven problemi olan, evliliğinde mutsuz bireyler yetiştiriyorlar.
Üzgünüm ama öyle. Evlat her şeydir. Hiç olmazsa benim her şeyim.
Annem 60 yaşında ve anneannemden nefret eder çünkü nazlı olmasın diye hiçbir istediği yapılmamış, çünkü küçücük yaşında bırakıp çalışmaya gitmiş çünkü bir bebek istemiş annem ve anneannem kızmış almamış/ bunlar çocukluk çağında olmuş ama zaten çocukluk çağındakiler insanın bütün hayatını etkilemez mi?
Ona göre ister eveti daha çok ister hayırı daha çok bilen çocuklar yetiştirin ama yaşlı teyzeler gibi kimsenin çocuk yetiştirme tarzını eleştirmeyin.
En müthiş anne siz değilsiniz. En müthiş anne bebeğini kendi doğrularına göre yetiştiren annedir ve en iyi insan da annenin yetiştirme tarzına karışmayan insandır.
Daha çok yazardım da bitanecik bebeğim uyanmaya başladı, 7 aylık olmasına rağmen kendi başına uyuyabiliyor, yere attığı oyuncakları kendisinin alması gerektiğini biliyor. Çünkü onu severken bilmesi gereken şeyleri asla atlamıyorum.
Her şey sevgiyle çözülür. Fazla sevme şımarır, fazla üstüne düşme nazlı olur demekle olmuyor.:KK66:
Tek söyleyeceğim, siz evet ve hayırı çok yanlış anlamışsınız.
Aksine bir çocuğa hayır demek ve ona hayır kelimesi özgürlüğü vermek, birey gelişiminin temelidir.
Daha sonra hiçbir zaman karşısındakine keskince hayır diyemeyen, ıvırıp kıvırıp bahaneler üreten ve sonunda mecbur kalıp istemediğini yapan bir birey olacaktır.
Hayır kelimesi çok net ve açıklayıcı sebeplerle söylenmelidir ki, neden sonuç ilişkisi kurulsun.
 
Bir annenin görevi aslında onu hayata hazırlamaktır prenses muamelesi yapıp hiç bir iş gördürmeyip öğretmeyince kızı evlendiğinde ondan bundan iş bekliyor ve bütün hayatı bu şekilde başkalarına bağımlı geçiyor düşünün yetmiş yaşına gelmiş yemek yapmasını bilmiyor temizlik yapmıyor (çünkü hep annesi yaptı ve kardeşi yaptı) inanın böyle insan tanıyorum ve siz diyorsunızki keşke bu kadın zamanında annesinden temiz bir dayak yeseydi( şiddete karşıyım ama o an için gerçekten hak ettiği düşünüyorsunuz)belki böyle olmazdı diyorsunuz ben anne değilim ama çevrende anne olan arkadaşlarım var arkadasım kızını kesinlikle şımartmıyor iş gördürüyor ve görünüşte oğluna göre daha az seviyor oğlunu da şımartıyor daha çok seviyor neden böyle yaptığı sordum kız el kapısına gidince beni çok aramasın yoksa ben onu çok severim ama göstermem oğlumda el içine çıkacak çalışacak erkeklerin içinde olacak pasif sinik olmasın dedi bence çok haklı yeni nesil annelik bende beğenmiyorum çocuğa annecim yada babaysa babacım teyzeyse teyzecim diye hitap etmek bile doğru değil uzman açıkladı ismiyle hitap edin diye çünkü bireyselleştiriyor diğerleri sanki çocuk senin bir uzvunmuş gibi çocuk sana bapımlı oluyor öyle bir algı oluşturuyor düşünün hitapta bile böyleyse gerisini hesap edin
 
Back
X