Sinir

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
294.045
605.257
43
beyin.JPG

Sinir
Sinir, canlıların iç ve dış çevresini algılamasını sağlayan, bilgi toplayan ve topladığı bilgiyi işleyebilen, vücutta dokular sayesinde sinyalleri farklı alanlara ulaştıran, organ ve kasların fonksiyonlarını düzenleyen bir sistemdir. Sinir sistemine bağlı olarak gerçekleşen hastalıklar;

  • Alzheimer hastalığı
  • Epilepsi (sara)
  • Multiple skleroz (MS)
  • Şizofreni
  • Menenjit
  • Parkinson
  • Kortikal görme bozukluğu
Sinir sistemi iki farklı bölümden oluşur. Bu bölümler merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemidir.

Merkezi Sinir Sistemi

Merkezi sinir sistemi sinir sistemini yönetici ve denetleyici görev üstlenir. Omurga ve kafatası içinde bulunan sinirsel organlardan meydana gelir.

Beyin: Beyin kafatasında yer alan en önemli sinirsel organdır. Yapısı girintili ve çıkıntılıdır. Beyin ve kafatası arasında yer alan zar beyni gelecek darbelerden korur. Beyin yapı olarak milyarlarca sinir hücresine sahiptir. Beyin sayesinde insan vücudunda;

  • Sorunlar ve olaylar düşünülerek çözüm bulunur
  • Duyu organları ile alakalı uyarılar düşünülerek değerlendirilir
  • Kan basıncı ve vücut ısısı ayarlanır
  • Hormonların ne zaman salgılanacağı belirlenir
  • Uyku, açlık, susuzluk gibi fonksiyonlar düzenlenir.
Beyincik: Yapısı tıpkı beyin gibidir. Ancak beyinden daha ufaktır. Kafatasının arka tarafında yer alır. Beyincik sayesinde insan vücudunda;

  • Aktif hareketlerin dengeli bir şekilde olması sağlanır
  • Bacak ve kollardaki kasların çalışma boyutu ayarlanır
  • Bacak ve kollardaki kasların bir arada uyum içinde çalışması sağlanır.
Omurilik: Sırta yer alan omurganın içinde yer alır. Düz bir yüze sahip ve sinir kordonundan meydana gelir. Kafatasında yer alan organlar ve vücut organlarını arasındaki ilişkiyi gerçekleştirir. Omurilik sayesinde;

  • Refleks hareketlerinin oluşmasını düzenler
  • Organlar ve beyin arasındaki iletişimi gerçekleştirir.
Omurilik Soğanı: Düz bir yüzeye sahiptir ve tıpkı bir soğana benzer. Boynun hemen üstünde yer alır. Kontrolsüz çalışan iç organları yönetici bir görevi vardır. Omurilik soğanı sayesinde;

  • İstemsiz hareketler yönetilir
  • Solunum sisteminin çalışması düzenlenir
  • Sindirim sisteminin çalışması düzenlenir
  • Dolaşım sisteminin çalışması düzenlenir
  • Boşaltım sisteminin çalışması düzenlenir
Çevresel Sinir Sistemi

Vücudu tıpkı bir ağaç kökü gibi saran bir yapıdır. Çevresel sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ve vücutta bulunan organların iletişimini sağlar. Sinir dokularını meydana getiren dokular nöron olarak adlandırılır. Vücutta milyarlarca nöron bulunmaktadır. Bu nöronlar vücudu sararak yönetimi gerçekleştirir.

Kaynak:sinirsıkışması.gen.tr
 
Sinir Sıkışması
Sinir sıkışması, vücudumuzda bulunan sinirlerin çaplarının küçülmesine neden olan yüzeylerine yakın yerlerinden geçen olukların zamanla çeşitleri maddelerle dolmasıyla meydana gelmektedir. Bu tip durumlarda sinir hücrelerinin geçmesi gereken oluk ya da tünelde rahat hareket geçişi olmadığından uyuşukluk ve buna benzer rahatsızlıklar meydana gelmektedir.

Sinir Sıkışması Vücudumuzda Nerelerde Görülmektedir?

Sinirlerin yüzeye en yakın bölgeler olan eklem yerlerinde daha çok görülmektedir. Sinir eklem bölgelerinde yüzeye daha yakın bölgelerde bulunur ve burada sinirin korunması için bir tünel bulunmaktadır. Dirsek ve bileklerde dizimizin arka tarafı ile bileğin döndüğü yerler tünellerin bulunduğu yerlerdir. Sinir sıkışması gerçekleştiğinde bu eklem bölgelerimizde harekette kısıtlık, uyuşma, şiddetli ağrılar meydana gelebilmektedir.
merkezi-sinir-sistemi.jpg

Sinir Sıkışmasının Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

Doktora gidildiğinde hastanın ağrı olduğu bölgeleri net olarak söylemesi hastalığın tanısında en başta olan özelliktir. Dirseklerde meydana gelmiş bir problem varsa doktorunuz sizden detaylı bilgi alabilmek için röntgen çekilmesini isteyebilmektedir. EMG testi uygulayarak elbileğindeki kasların ve sinirlerin elektriksel yanıtı tam olarak alınabilmektedir.

Sinir Sıkışmasının Gerçekleştiği Durumlar

  • Dirseğinin üzerine düşerek ters hareket yapanlar
  • Dirsek hareketiyle çalışan kişilerde(sekreter, şoför, memurlar)
  • Diyabet hastalar
  • Troid problemi olanlar
  • Romatoid Artrit teşhisi konan hastalar
  • Alkolik ve bağımlı olanlar
Sinir sıkışmasını engelleyecek ve cerrahi operasyona gerek olmadan bazı yöntemler uygulanmaktadır. Eğer bu yöntemler düzenli olarak uygulanırsa sinir sıkışması durumu engellenebilmektedir. Ancak şiddetini ağır olarak gösteren sinir sıkışması durumlarının boyutuna göre cerrahi operasyon uygulanmaktadır.

Cerrahi operasyon gerektirmeyen sinir sıkışması durumunu engelleyen yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz

  • Telefonla konuşulduğunda bilek sürekli sabit tutulduğundan uyuşma gerçekleşerek ters harekette sinir sıkışması gerçekleşebilir. Bu durumda bileğinizi düz tutacağınız bir sistem bulmalısınız.(megafonla konuşarak)
  • Spor yaparken ters hareketlerin engellenmesi için eklem yerlerine dirseği koruyan dirseklik kullanabilirsiniz.
  • Geceleri bilgisayar başında çalışırken ters hareketleri ve uzun süre sabit kalan hareketleri düzenleyecek atel gibi aletleri kullanabilirsiniz.
  • Kortikosteroid enjeksiyonu ödemin oluşumunu azaltmak üzere kullanabilirsiniz.
  • Göğüs üzerinde kolların çaprazlaşmasını engelleyebilirsiniz.
Sinir sıkışması durumunda Konservatif tedavi ile kastaki güçsüzlük önlenemiyor ve ağrı şikâyetleri sürüyorsa ileri boyutta tetkikler yapılarak cerrahi tedaviye başvurulmalıdır. Anterior submuscular tranpozisyon olarak adlandırılan, sinirin geçtiği kemik tünelin arkasından önüne alınması yöntemi en sık başvurulan sinir sıkışması cerrahi tedavi yöntemlerindendir. Cerrahi operasyondan sonra rehabilitasyon planlanarak el bilek kasının güçlenmesi sağlanmaktadır.
 
sinir_sistemimiz_sek8.jpg

Yapay Sinir Ağları
Yapay Sinir Ağları, Tabiatın muhteşem tasarımından esinlenerek ortaya çıkarılmış bir kavramdır. Yapay sinir ağları, insan beyninin özelliklerinden olan öğrenme yolu ile yeni bilgiler türetebilme, yeni bilgiler oluşturabilme ve keşfedilme gibi yetenekleri herhangi bir yardım almadan otomatik olarak gerçekleştirmek amacı ile geliştirilen bilgisayar sistemleridir. Bu yetenekleri geleneksel programlama yöntemleri ile gerçekleştirmek oldukça zordur veya mümkün değildir. O nedenle, yapay sinir ağları bilim dalının, programlanması çok zor veya mümkün olmayan olaylar için geliştirilmiş adaptif bilgi işleme ile ilgilenen bir bilgisayar bilim dalı olduğu söylenebilir.

Yapay sinir ağları, olayların örneklerine bakmakta, onlardan ilgili olay hakkında genellemeler yapmakta, bilgiler toplamakta ve daha sonra hiç görmediği örnekler ile karşılaşınca öğrendiği bilgileri kullanarak o örnekler hakkında karar verebilmektedir. 1990'lı yıllardan beri bilgisayarların öğrenmesini sağlayan Yapay Sinir Ağları teknolojisinde oldukça hızlı bir gelişme görüldü. Yapay sinir ağları, insan beyninin özelliklerinden olan öğrenme yolu ile yeni bilgiler türetebilme, yeni bilgiler oluşturabilme ve keşfedilme gibi yetenekleri herhangi bir yardım almadan otomotik olarak gerçekleştirmek amacı ile geliştirilen bilgisayar sistemleri olduklarından hem yeni gelişmelere neden oldular hem de nasıl çalıştığı bilinmeyen insan beyni hakkında yapılan araştırmalara da önemli katkılar sağladılar ve sağlamaktadırlar. Başka bir bakış açısıyla Yapay Sinir Ağları teknolojisi insanlığın doğayı araştırma ve taklit etme çabalarının en son ürünlerinden bir tanesi olarak da yorumlanabilir.

Yapay Sinir Ağları Ne İşe Yarar Nerede Kullanılır?

İnsanlığın doğayı araştırma ve taklit etme çabalarının en son ürünlerinden bir tanesi Yapay Sinir Ağları (YSA) teknolojisidir. Yapay Sinir Ağları, basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şeklini simüle etmek için tasarlanan programlardır. Simüle edilen hücreleri (nöronlar) içerirler ve bu nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağı oluştururlar. Bu ağlar öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesini sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, YSA'lar, normalde bir insanın düşünme ve gözlemlemeye yönelik doğal yeteneklerini gerektiren problemlere çözüm üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir.

Yapay Sinir Ağları Nasıl Çalışır?

Bir yapay sinir ağı belirli bir amaç için oluşturulur ve insanlar gibi örnekler sayesinde öğrenir. Nasıl insanın öğrenmesi sinaptik boşluklardaki (2 sinir hücresi arasındaki boşluklar) bazı elektriksel ayarlamalar sayesinde oluyorsa, aynı şekilde, yapay sinir ağları da tekrarlanan girdiler sayesinde kendi yapısını ve ağırlığını değiştirir. Yapay sinir ağları aynen canlıların sinir sistemi gibi adapte olabilen bir yapıya sahiptir. Yani içsel ve dışsal uyaranlara göre yapısı değişebilmekte ve bu sayede öğrenebilmektedir. Karar verme aşamasında bağlantı ağırlıkları da devreye girer. İşlem birimleri her ne kadar tek başlarına çalışıyor gibi gözükse de, aslında bir çok yapay sinir ağı aynı anda çalışır ve dağınık, paralel hesaplama (distributed and parallel computing) örneği gösterir.
 
sinir-sistemi.jpg

Sinir Sistemi
Sinir sistemi, canlılarların içsel ve dışsal çevresini algılamasına sağlayan, bilgi toplayan ve toplanan bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimine yardımcı olan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir sistemdir. Sinir sistemi iki temel bölümden meydana gelir. Merkezi sinir sistemi ile çevresel sinir sistemi. Merkezi sinir sistemi, beyin ve omurilikten ibarettir. Çevresel sinir sistemi ise merkezi sinir sistemini vücudun diğer tüm noktalarına bağlayan fiberlerden oluşur. Çevresel sinir sistemi, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden meydana gelir.

Beyine sahip sistem düşünce ve duygu üretmez ve ya aktarmaz. Sinir sistemi, süngerler haricinde çok hücreli hayvanlarda mevcuttur ancak karmaşık yapıya sahiptir. Sinir sistemi olmayan çok hücreliler; süngerler, placozoalar ile mesozoalar basit vücut yapısına sahiptirler. Taraklılar ve knidlilerin sinir sisteminde farklı bir sinir ağı bulunur. Birkaç solucan türü dışında diğer tüm hayvan türlerinde, beyin ve omurilikten meydana gelen sinir sistemi vardır. Bunlardaki sinirler, beyin ve omurilikten diğer noktalara dağılırlar. En basit solucanlarda sinir sistemi, birkaç yüz hücreden oluşurken, insanlarda 100 milyarlarca nöron vardır.

Sinir sisteminin en temel görevi, bir hücreden diğerine ve ya vücudun bir parçasından diğer parçasına sinyalleri aktarmaktır. Sinir sisteminin işlev bozukluğu çok çeşitli biçimlerde görülebilir. Bunlara genetik bozukluk, travma, zehirlenme, fiziksel yaralanma, enfeksiyon ve ya erken yaşlanma örnek gösterilebilir. Ayrıca sinir sistemi ile ilgili menenjit, şizofreni, Alzheimer hastalığı, kortikal görme bozukluğu, Parkinson hastalığı, epilepsi, multipl skleroz gibi hastalıklar mevcuttur. Tıppın nöroloji dalı sinir sistemi bozukluğunun sebepleri ile ilgilenir ve bozukluğu önlemek için araştırma ile müdahale eder. Çevresel sinir sisteminde, en yaygın meydana gelen problem türü, çeşitli sebeplerden dolayı meydana gelen sinir iletimi sorunudur. Bunlara diyabet nöropati ile sinir hücreleri kaybına sebep olan multipl skleroz ve amyotrofik lateral skleroz örnek gösterilebilir.

Sinir sistemi ismi, lifleri silindirik olarak saran sinirlerden üretilmiştir. Lifler beyin ve omurilikten doğar ardından dallanarak vücudun her bir parçasını sarar. Bir mikroskop yardımıyla sinir hücrelerinin aksonları görülebilir. Sinir sistemi hücreleri iki ana birime ayrılır: sinir hücreleri ve nöroglia. Sinir sisteminin temel fonksiyonel birimi olan nöronlar çeşitli tekniklerle diğer hücrelerden ayırt edilebilirler. Bunların en temel görevi sinapslar aracılığıyla diğer hücreler ile iletişim kurmasıdır. Nöroglia ise sinir hücresi sayılmayan, destek ve besleme ile homeostaz sağlayan, miyelin şeklinde olan ve sinir sistemindeki sinyal iletimine yardım eden hücrelerdir.

Omurgalılarda sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere iki bölümde incelenir. Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur, sinir sisteminin en büyük kısmıdır. Çevresel sinir sistemi beyin ve omurilik haricindeki sinirler ile gangliyondan meydana gelir. Çevresel sinir sisteminin ana işlevi merkezi sinir sistemi ile organ ve uzuvlar arasındaki bağlantıyı sağlamaktır.

Sinir sisteminin en basit işlevi daha önce de belirtildiği gibi bir hücreden diğerine ve ya vücudun bir parçasından diğer parçasına sinyal taşımaktır. Bir hücreden diğerlerine sinyal iletmenin bir çok yolu mevcuttur. İlki, kimyasalların salgılanmasıdır ve hormon olarak isimlendirilir. Sinir sisteminin asıl görevi, vücudu kontrol etmesidir. Bunun için duyu reseptörlerini kullanarak ortamdaki bilgiyi almak, bu bilgiyi çözümleyerek, onu merkezi sinir sistemine sinyal şeklinde göndermek, bilgiyi işleyerek yaklaşık bir tepki tanımlamak ve tepkiyi etkinleştirmek için kaslara ya da bezelere çıkış sinyallerini aktarmaktır.

Omurgalılarda, embriyonik nöral gelişim dönüm noktaları, kök hücredeki sinir hücrelerinin meydana gelmesi ve ayrışması, embriyoda olgunlaşan sinir hücrelerinin oluştukları kısımdan son konumlarına ulaşmaları, sinir hücrelerindeki akson uçlarının oluşması örnek olarak gösterilebilir. Bütün bilateria hayvanlarda gelişimin gastrulasyon evresinde oluşan gastrula bir disk biçimindedir ve üç katmandan meydana gelir.. En içteki katmana endoderm adı verilir ve sindirim sisteminin iç yüzeylerini, pankreası, karaciğeri, solunum sistemini meydana getirir. Ortadaki tabakaya mezoderm adı verilir ve kasları, cinsiyet organlarını, iç organların dış kısımlarını, iç deriyi, kemik dokuyu ve kıkırdak dokuyu, kalp ile kan damarlarını oluşturmaktadır. En dıştaki katmana ektoderm denir ve deri, tırnaklar, saç ile dişlerin yanı sıra merkezi sinir sistemi, beyin ve dış salgı bezlerini meydana getirir.

Merkezi sinir sistemi
, fiziksel ve kimyasal bariyerler tarafından muhafaza edilir. Fiziksel olarak beyin ve omurilik zarı ile çevrilmiştir. Kimyasal olarak ise, beyin ve omurilik, kan-beyin bariyeri aracılığıyla korunmaktadır.
 

karpal-tunel2.jpg


Elde Sinir Sıkışması

Elde sinir sıkışması, karpal tünel sendromu olarak adlandırılmaktadır. El bileğinde meydana gelen ağrı, uyuşma, hareketsizlik gibi olayların meydana gelmesinde etkili olmakla beraber bayanlarda erkeklerden daha sık olarak görülmektedir. Karpal tünel, el bileğinde median sinirin geçtiği tünele verilen addır. Tünelin zemini ve yanlarını karpal kemikler oluşturmaktadır ve dar bir şekle sahiptir. U şeklinde bulunan kemik yatak transvers karpal ligament isimli bağ ile örtülen medial sinir, bu bağ altında sıkışarak karpal tünel sendromunu meydana getirmektedir.

Median sinir dokusu elimizde başparmak, işaret parmağı ve orta parmağın duyu ve hareketinden sorumludur. Parmaklara hareket kabiliyetini kazandıran median sinirle birlikte ten donlarda bulunmaktadır.

Elde sinir sıkışması durumu, tüneldeki bağ dokuları, ten donlar ve transvers karpal ligamentin kalınlaşarak median sinire yaptığı baskı sonucu oluşmaktadır.

Elde Sinir Sıkışmasını Meydana Getiren Durumları Şu Şekilde Sıralayabiliriz:

  • El bileğinin aşırı kullanımını gerektiren durumlarda gerçekleşebilmektedir.(Klavye kullanımı, dantel işçiliği, el halı dokumacılığı)
  • Hormonlarda kaynaklanan değişimlerden dolayı(gebelikte, hareketin kısıtlandığı durumlarda)
  • İlerleyen yaşlarda sıklıkla görülmektedir.
  • Troid, diyabet ve romatizmal hastalıkları bulunan kişilerde sıklıkla görülmektedir.
  • Genetik olarak aile bireylerinin tümünde görülebilmektedir.
Elde Sinir Sıkışmasının Belirtileri Nelerdir?

  • Hastanın el bileğinde hareket gerçekleştirirken uyuşukluk, karıncalanma ve şiddetli ağrı hissetmesi
  • Orta parmak, işaret parmağı ve başparmakta elektriklenme
  • Omuza ve dirseğe yayılan ağrı ve şiddetini arttıran sızlanmalar.
Bu belirtilerden bir ya da birkaçı gerçekleştiğinde uzman bir doktora başvurmalısınız. Belirtiler çoğunlukla yavaş yavaş başlamaktadır. Herhangi bir zamanda ortaya çıkan elde sinir sıkışması olayı özellikle vücut dinlenmeye çekildiğinde geceleri daha çok gerçekleşmektedir. Gündüz ise hareketi en çok kullandığımız alanlarda telefonla konuşurken, araç kullanırken, kitap okurken ortaya çıkmaktadır. Bu hareketler esnasında şiddetli ağrı meydana geliyorsa eli sallama rahatlama hissi oluşturmaktadır.

Belirtilerin ne zaman gerçekleşeceği bilinmediği gibi bir süre etkisini gösterir ve zamanla kalıbı hale gelmektedir. Sinirlerin gevşemesine neden olan sinir sıkışması olayında sakarlık riski artar, düğmeleri zor ilikleme ve bulaşık yıkarken bardak düşürme olayları artabilir. Tedavisi gerçekleşmediğinde el kaslarında zayıflama görülebilmektedir.

Elde Sinir Sıkışması Tanısı Nasıl Konmaktadır?

Hastaların bu durumlarda verdiği net bilgiler tedavinin şeklini belirlemektedir. Doktorunuzla gerekli şikâyetlerinizi konuştuktan sonra fizik tedavisi uygulanacaktır.

  • El kaslarınızda zayıflık tespiti,
  • Kavrama kuvveti tespiti,
  • Eldeki uyuşma ve karıncalanmayı anlamak için belli pozisyonlarda tuttuğunuzda hissediyorsanız
  • Parmak duyularını ve hislerini gözleriniz kapalı olarak değerlendirmek
  • El bileğinde median sinir trasesine bastırarak şikâyetli bölgeyi tam olarak anlayan proke edici testler uygulanarak elde sinir sıkışması tespit edilebilmektedir. Sinir iletimini değerlendirmek ve kemik yapılarını tam olarak görüntüleyebilmek için EMG testi ile röntgen çekimi yapılmaktadır.
Elde Sinir Sıkışması Tedavi Şekli Nasıldır?

Sinir sıkışması durumunu engelleyecek durumlar gerçekleştirilmesine rağmen eğer şikâyetler sürüyor ve sızlanmalar devam ediyorsa doktorunuz cerrahi tedavi şekli uygulayabilmektedir. Çünkü eğer median sinirde sıkışma durumu engellenmezse geriye dönüşümü olmayan hasarların meydana gelmesi engellenmelidir.

Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda operasyon hasta ayaktayken gerçekleştirilir ve lokal anestezi uygulanır. Transvers karpal ligament vertikal olarak kesilir ve median sinir gevşetilerek sinir hücrelerinin rahatlatılması amaçlanır. Cerrahi operasyon uygulanan el birkaç gün kalp seviyesinin üzerinde tutularak şişmesi engellenir. Bu birkaç günlük süreçte ağrı, şişlik ve sertlik gerçekleşmesi normaldir. 3 hafta süreye kadar bilek dinlendirilmelidir. Bir kaç hafta sonrasına kadar el basit işlerde kullanılacak seviyeye gelebilmektedir.

Sinir sıkışması gerçekleşen ele cerrahi operasyon uygulandıktan 6 ay sonrasına kadar bilekte uyuşma ve karıncalanma olması normaldir. Eğer bileğinizle yapacağınız işleriniz varsa doktorunuzla gerekli konuşmaları yaparak uygun gördüğü takdirde yapabilmektesiniz.
 
içerik.jpg


Belde Sinir Sıkışması

Belde sinir sıkışması, disk yaralanmaları ve kas gerginliği gibi durumlarda sinirlerin sıkışması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bel ağrısı çeken kişilerin durumuna göre tedavisinde farklılık gösteren belde sinir sıkışması durumu mutlaka uzman doktorlar tarafından tespit edilmelidir. Eğer belde meydana gelen sinir sıkışmasında doğru tedavi yöntemi uygulanmazsa şiddetli ağrılara ve komplikasyonlara neden olmaktadır.

Belde Sinir Sıkışması Nedenleri Nelerdir?

Yerinden hareket eden ve yuvasından çıkarak çevresindeki sinirlere baskı yapan diskler bel bölgesindeki sinir sıkışmalarına neden olmaktadır. Sinir hücrelerinin vücutta diğer organlara ulaşmasını sağlayan tünellerin alanların kısıtlanmasına neden olan artrit gibi durumlarda sinir sıkışmasına neden olabilmektedir. Geçici sinir sıkışmaları ise uzun süre yanlış pozisyonda durmak ve beli aşırı zorlama sonucu ortaya çıkmaktadır. Uzman doktor tarafından sinirleri sıkıştıran, üzerinde baskıya neden olan belirtiler belirlenirse etkin tedavi uygulanmaktadır.

Belde Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

  • Keskin ve şiddetini arttıran ağrılar
  • Hareket ederken eklem bölgelerinde iğne batması hissi
  • Sinir sıkışması gerçekleşen bölgelerde kasların güçsüzleşmesi hissi
  • Bel bölgesinde uyuşma ve hissin azalması
  • Ayaklarda oluşan hissizlik
  • Yürürken özellikle merdiven çıkarken ayağı kaldırdığında gözüken ağrılar
  • Bacakları hareket ettirirken karıncalanma, uyuşma hissi
Eğer bu belirtilerden bir ya da birkaçı birden etkisini gösteriyorsa mutlaka uzman doktor tarafından gerekli tetkikler uygulanarak tedavi uygulanmalıdır. Belde sıkışan sinirlerden kaynaklanan ağrılar bel bölgesinde oluşabileceği gibi kalçadan bacaklara doğru da inebilmektedir. Belde sinir sıkışması belirtileri sıkışmasının basıncına bağlı olarak hafif, orta ve şiddetli olarak etkisini göstermektedir. Bu gibi durumlarda yapılan ters hareketler ağrıyı aniden şiddetlendirip hareket fonksiyonlarını kısıtlayabilmektedir. Bacaklara kadar vuran şiddetli bel ağrıları daha da fazla artmadan mutlaka doktora gidilerek etkin tedavi başlatılmalıdır.

bel-fitigi.png



Belde Sinir Sıkışmasının Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

Hastaların şikâyetlerini tam olarak bildirdikleri durumda doktorunuz belde sinir sıkışması teşhisini gerekli testler sonucu bildirmişse ağrıların şiddetine bağlı olarak ilk önce dinlenme uygulanmaktadır. Yapılan hareketlerde eklem bölgelerini ve bel bölgesini zorlayacak her türlü hareket kısıtlanarak ağrıların azalması beklenmektedir. Eğer sızlanma ve ağrı şikâyetleri devam ediyorsa ilaç tedavisi ve cerrahi operasyon uygulanmaktadır. İlaç tedavisinde kas gevşeticiler ve ağrı kesiciler öncelikli olarak tercih edilen ilaç türlerindendir. Ağız yoluyla alınan ağrıları azalması için verilen ilaçlar etkili olmadığı takdirde steroid enjeksiyonlar uygulanmaktadır.

Ani ve ters hareketlerden kaynaklanan bel bölgesinde meydana gelen sinir sıkışmaları zaman içinde normale dönebilmektedir. Kronikleşmiş sinir sıkışması tedavisinde ise sinire baskı yapan nedenler belirlenir. Ağrıların başladığı ilk andan itibaren doktora gidilmesi sinir sıkışması durumunun ilerlemesi ve önlenmesi açısından oldukça önemlidir.

Bel bölgesine uygulanan fazla yüklenmeye sebep olan kiloların verilmesi, bir şey taşırken hareketlere özen gösterilmesi, bel bölgesini zorlayacak durumların kısıtlanması ve bilgisayar başında oturanlar için doğru şekilde oturma yöntemleri belde sinir sıkışması durumunu azaltmaya ve önlemeye yardımcı olmaktadır.
 
dirsekte-sinir-sikismasi.jpg

Kolda Sinir Sıkışması

Kolda sinir sıkışması, dirsek bölgesinde ulnar sinirin sıkışması veya irritasyonuna verilen isimdir. Boyun omurlarını köken alan ulnar, radial ve median isimi üç adet ana sinir bulunmaktadır. Sinirler dirsekte en çok kubital tünelde sıkışma göstermektedir. Nadir olarak el bileğinde de sıkışma gerçekleşmektedir. Ulnar sinirin sıkışarak diğer sinirlerin tünelde geçişinin zorlaştırarak daraltır ve bu bölgelerde uyuşma, ağrı, karıncalanma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.

Kol dirseğinin iç bölgesinde, kemik çıkıntısı bulunmaktadır. Buna medial epikondil ismi verilmektedir. Medial epikondilin arka tarafında bulunan kubital tünelin içinden ulnar sinir geçmektedir. Cildin hemen alt tarafında bulunan sinirler elimizi medial epikondile yerleştirdiğimizde hemen fark edilmektedir. Kol dirseğimizin altında ön kol ve bilek arasında bulunan ulnar sinirler kasların içinde seyir etmektedir. Ulnar sinirler el bileğine hemen yakın bölgede guyon kanalı isimli ikinci tünelden geçerler ve serçe ile yüzük parmaklarına sonlanmaktadır. Hareket ettirme özelliği olan ulnar sinirler serçe ve yüzük parmaklarının hareketini sağlamaktadır.

Kolda Sinir Sıkışmasına Sebep Olan Etkenler Nelerdir?

Sıklıkla kolda ağrı, uyuşma ve karıncalanma etkisiyle gerekli tetkikler yapılarak teşhis edilen kolda sinir sıkışması durumunun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ulnar sinirlerini geçmesini sağlayan dirsek geçiş bölgesinde yer alan tünelin yapısı dar ve yumuşak doku koruması az bulunmaktadır.

Yaygın olarak kolda sinir sıkışması nedenlerini sıralamamız gerekirse;

  • Bazı insanlar uyurken ellerini yanağına koyarak uyumaktadır. Bu durumda dirsek büküldüğünden kıvrılma kısmındaki ulnar sinirler gerilir. Uzun süre sabit tutulan kolun dirsek bölgesinde ağrı ve hassasiyet meydana gelmektedir. Sabit kalan ulnar sinirler uzun süre gerildiğinden kişiyi gece uykudan uyandıran parmak uyuşmaları gerçekleşebilmektedir.
  • Kişilerin kemik yapısı ve hassasiyet derecesine göre yaptıkları ters hareketler sonucu dirsek bölgesi kıvrıldığında ulnar sinir tünelden dışarı kayar ve tekrar geri döner. Sürekli tünelde geçiş yapan sinirlerde zamanla zedelenme meydana gelmektedir.
  • Dirsekte şişme durumlarında ulnar sinir sıkışması gerçekleşmektedir.(kireçlenme,romatizma)
  • Meydana gelen kol kırıklarında iyileşme sürecindeyken sürekli sabit kalan kolda sinir sıkışmaları yaygın olarak görülmektedir.
  • Dirsek çevresinde oluşan kistlerde ulnar sinirin tünellere geçişini engelleyeceğinden sinir sıkışması meydana gelebilmektedir.
  • Dirseğin uzun süre sabit kalınmasını sağlayan mesleklerde çalışan kişilerde çoğunlukla sinir sıkışması durumu gerçekleşebilmektedir.(sekreter, memur, şoför)
Kolda Sinir Sıkışmasının Belirtileri Nelerdir?

  • Sıklıkla serçe parmağı ve yüzük parmaklarında şiddeti arttırarak gösteren ağrılar meydana gelebilmektedir. Dirseğin iç tarafından da yoğun bir ağrı hissedilebilmektedir.
  • Başlangıçta şiddeti az olan zamanla şiddetti artan, özellikle belli kol hareketlerinde meydana gelen ağrılar
  • Vücudun dinlenmeye çekildiği sürede özellikle geceleri uyuşma ve karıncalanmalar yoğun olarak hissedilebilmektedir. Bu durumda el sallanarak ağrının azalması sağlanabilmektedir.
  • Kolda meydana gelen ağrıların sinir sıkışması ihtimali olup olmadığı ağrıları ilk hissettiğiniz andan itibaren mutlaka doktor kontrolünde teşhisi konmalıdır. Zira sürekli gerilen ulnar sinir yanlış hareketlere devam edildiği takdirde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilmektedir.
Kolda Sinir Sıkışmasının Teşhisi Nasıl Yapılmaktadır?

  • Ağrılarınız olduğu andan itibaren detaylı olarak bilgilendirdiğiniz doktorunuz teşhis için bazı testler uygulayacaktır. Ancak fiziki olarak yaptığı muayenede kolda sinir sıkışması durumunu da anlayabilmektedir.
  • Doktorunuz dirseğinizi büktüğünde ağrılarınız artıyorsa,
  • Cilt altındaki sinir irrite edildiğinde serçe parmaklara gelen uyuşma ve ağrılarda artış oluyorsa,
  • El ve parmaklarınızı gerdiğinizde şikâyetleriniz ortaya çıkıyorsa bu gibi durumlarda kolda sinir sıkışması durumu gerçekleşmiştir. Ve bu fiziki muayenelerden sonra hastalığın şiddetine göre bazı testler uygulanmaktadır.
Bu yöntemlerden bahsetmemiz gerekirse;

Röntgen: Tanı açısından oldukça önemli olan bu testte kireçlenme, kemik çıkıntıları hakkında detaylı bilgi alınabilmektedir.

MR: Dirsek bölgesinde yer alan yumuşak dokular hakkında detaylı bilgilere ulaşılabilinmektedir.

EMG: Sinir sıkışmalarında sinir ileti hızını, fonksiyonunu ve sıkışmasını değerlendiren önemli bir testtir. Tanının kesin konması için bu testin mutlaka yaptırılması gerekmektedir.

Kolda Sinir Sıkışmasında Uygulanan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hastalığın şiddetine göre şekillenen tedavide eğer hasta ilaç, enjeksiyon, atel veya ortez kullanımı, egzersiz gibi aktivitelere cevap vermiyorsa bu durumda cerrahi tedavi uygulanmaktadır.

İlaç Tedavisinde: Ödem giderici ilaçlar kullanılmaktadır.

Enjeksiyon: Anti-inflamatuar ilaç olan efektif kortizon yapılmaktadır.

Atel veya Ortez: Yapılan hareketlerde ağrılar meydana geldiğinde atel kullanılması tavsiye edilmektedir.

Egzersiz: Sıkışan ulnar sinirleri rahatlatmak için gerdirme egzersizleri yapılmaktadır.

Eğer bu uygulamalara hasta cevap vermiyorsa bu durumda cerrahi operasyon gerçekleştirilmektedir. Cerrahi operasyonda gevşetme yöntemi ile kubital tünelin çatısını oluşturan bas dokusu kesilerek gevşetilmektedir. Sinir sıkışması durumlarında etkin olarak yapılan yöntemdir.

Gevşetme ameliyatıyla birlikte sık olarak yapılan bir diğer cerrahi operasyon ise ulnar sinirin medial epikondilinin ön tarafa ulaşmasıdır. Bu sayede sinirin gerginliği azalmaktadır.

Medial epikondilektomi yöntemiyle kubital tünelin yer aldığı iç kemik çıkıntısı kemik kesimi iler çıkartılmaktadır. Sinir öne doğru yerleştirilir ve geçişini sağladığı tünel ortadan kalkmaktadır.

3-6 hafta kalp hizasında tutularak gerçekleşen cerrahi operasyonun iyileşme etkisi başlamaktadır. Bu süre sonunda güçlendirme, gerdirme ve eklem hareket açıklığını arttırmak için egzersizlere başlanmaktadır.
 

sinir-hastaliklari.jpg

Sinir Hastalıkları

Sinir hastalıkları, Vücut içinde dokular sayesinde sinyaller çeşitli bölgelere iletilir. Bu iletişimi sağlayan organların ve kasların fonksiyonlarını düzenleyen sistem sinir sistemi olarak adlandırılır. Sinir hastalıkları sinir sistemini oluşturan, omurilik, beyin, beyincik, kafa sinirleri ve çevre organlarda bulunan sinirlerin bozulması nedeni ile oluşan hastalıklardır. Sinir sistemi vücudun en karmaşık ve detaylı bir sistemidir. Detaylı bir şekilde işlem gördüğünden sinir sisteminde oluşan bir bozukluk vücudun farklı alanlarında da etkili olur. Sinir hastalıkları organik yani sara gibi meydana gelebileceği gibi, sinir sisteminde işlevin azalmasına yani fonksiyon kaybına da yol açabilir.

Sinir Sisteminde Oluşabilecek hastalıklar Nelerdir?

Migren: Migren kadın ve erkeklerde sıkça rastlanabilen bir sinir sistemi hastalığıdır. Daha çok ataklar halinde gerçekleşen bir baş ağrısıdır. Bu ağrı kişinin yaşam kalitesini oldukça etkilemektedir.

Migren Belirtileri: Migrene maruz kalan kişiler, migren ağrısına eşlik eden mide bulantısı, kusma, sese ve ışığa karşı hassasiyet yaşayabilir.

Migren Tedavisi: Migren ağrılarını hafifletmek için ağrı kesici ilaçlar reçete edilir. Günümüzde Migrenin tedavisi gelişmiş tıp sayesinde oldukça başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Migren için kullanılacak ilaçları kişi devamlı yanında bulundurmalı ve migren atağı başlarken kullanmalıdır.

Migren hastalığında ilaç tedavisine destek amaçlı spor ve gevşeme egzersizleri de faydalı olmaktadır. Ayrıca ilaç tedavisine destek amacı ile akupunktur ve bitkisel karışımlar da faydalı olmaktadır.

Epilepsi: Epilepsi halk arasında sara hastalığı olarak bilinen bir tür sinir sistemi hastalığıdır. Hastalık beyinde bulunan sinir hücrelerinin bulundukları yerlere bağlı olarak hastada farklı belirtiler oluşabilir.

Epilepsi hastalığında nöbetler kişide dalgınlık hali gibi ortaya çıkabileceği gibi, hastada kasılma, bilinç kaybı yaşanabilir. Ayrıca hasta kendinden geçebilir.

Epilepsi Belirtileri: Epilepsi nöbeti bir uyarıcı faktörü olmadan ansızın ortaya çıkabilir. Fakat alkol, stres, uykusuzluk gibi beyni uyaran faktörler epilepsi hastalığını tetikleyebilir.

Epilepsi Tedavisi: Epilepsi hastalığı uzman doktorun reçete ettiği ilaçlar sayesinde çoğunlukla kontrol altına alınabilmektedir. ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı vakalarda cerrahi operasyon uygun görülebilir.

Parkinson: Daha çok 50 yaşını geçmiş kişilerde ortaya çıkan bir sinir hastalığıdır. Hastalık sinsi bir şekilde ilerler ve hasta yavaş yavaş hatırlama ve muhakeme etme yeteneğini yitirir.

Parkinson Belirtileri:

  • Vücut fonksiyonlarında yavaşlama
  • Uzuvlarda titreme
  • Duruş bozukluğu
  • Konuşma kabiliyetini kaybetme olarak sıralanabilir.
Parkinson Tedavisi: Parkinson hastalığının tedavisinde amaç zihni dinç tutarak hafızayı güçlendirmektir. Bunu başarabilmek için hastanın ezber yapması, yeni şeyler öğrenmesi ve bulmaca çözmesi tavsiye edilir. Doktor muayenesinden sonra parkinsonun şiddetine bağlı olarak farklı ilaçlar reçete edilebilir. Parkinson hastalığında tedavi hastalığı tamamen yok etmez. Tedavinin amacı hastalığın etkilerini azaltmaktır.
 
30049.jpg


Merkezi Sinir Sistemi

Merkezi sinir sistemi, sinir sisteminin denetleyici ve yönetici olan kısmıdır. Kafatası ve omurga içinde yer alan sinirsel organlardan oluşur. Vücudun en karmaşık sistemi olan sinir sistemi, vücut ağırlığının oranının % 2 lik bölümünü oluşturur. Vücudun elektrokimyasal iletişim ağı olan sinir sistemi, periferik ve merkezi sinir sisteminden oluşur.

Merkezi sinir sistemini oluşturan organlar nelerdir?

Beyin: İki yarım küreden meydana gelen beyin, girintili ve çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Kafatası içinde bulunan en büyük sinirsel organdır. Kafatası ve beyin arasında bulunan zar, organı sarsıntıdan ve darbeden korur. Yapısı milyarlarca sinir hücresi ağından oluşmuştur. Beynin sağ yarım küresi vücudun sol tarafını, sol yarım küresi ise vücudun sağ tarafını yönetmektedir. Beynin her yarım küresi parietal, frontal, oksipital ve temporal olmak üzere 4 loba ayrılmıştır. Saçlı ve kalın deri altında bulunan kas ve fasya ile iki tabakadan oluşmuş olan kafatası beyni koruma altına almış olan yapılardır. Beyin ihtiyacı olan enerjiyi, glikoz yıkımından sağlar. Beynin glikozsuz ya da oksijensiz kalması halinde çalışması sekteye uğrar ve hücrelerinde harabiyet başlar. Beynin görevleri arasında;

  • Duyu organlarından gelen uyarıları değerlendirmek.
  • Problemler ve olayları düşünmek ve çözüme ulaştırmak.
  • Hafızayı sağlamak ve öğrenmeyi düzenlemek.
  • Susama, acıkma, uyuma ve uyumama düzenlerini sağlamak.
  • Vücut sıcaklığını ve kan basıncını ayarlamak.
  • Hormonların ne zaman salgılanması gerektiğini düzenlemek yer alır.
Beyni oluşturan bölümler nedir?

  • Beyin kabuğu (Serebral korteks): Beynin kıvrımlarını örten beyin kabuğu 2-6 mm kalınlığındadır. Sağ ve sol tarafı kalın bir bant oluşturmuş olan sinir lifleri ile bağlanmıştır. Yüzeyi girinti ve çıkıntılarla kaplıdır. Girintiler sulkus, çıkıntılar girus olarak adlandırılır. Beyin kabuğunun girintili ve çıkıntılı olması beynin yüzeyini arttıran etkendir. Görevi istemli hareket, düşünme, sonuç çıkarma, dil çıkarma ve algılama yapmaktır. Beynin yarım küreleri vücudun ters taraflarını kontrol altına alır. Fakat % 90-95 kişide sol beyin daha baskın özelliktedir.
  • Beyin sapı: Beyin ve omurilik arasındaki bağlantıyı sağlayan yapıdır. Buradaki bazı bölgeler kalp hızını, kan basıncını, solunumu düzenlemekten sorumludur. Beyin sapında bulunan yapılar solunum ve dolaşımın merkezi olan omurilik soğanı, orta beyin ile omurilik soğanını birleştiren köprü, beyin kabuğunu gelen duyusal sinirlere karşı uyaran retiküler formasyon ile en kısa bölüm olan ve işitme ve görme ile ilgili reflekslerle alakalı olan orta beyindir.
  • Beyincik (Serebellum): Beyin sapının arkasında bulunan beyincik, ağırlık olarak merkezi sinir sisteminin % 10 unu oluşturur. İki yarım küreden oluşmuş ve çevresinde onu saran kabuğu vardır. Dengeyi, durmayı ve hareketi sağlamaktadır. Kulaktan aldığı mesajlarla, vücudun dengesini sağlamaktadır. Burası aynı zamanda aksırma, hapşırma, öksürme gibi istemsiz hareketlerin merkezidir. Beyincik beynin hareketle ilgili bölümlerle iletişimini sağlar, burası olmadan yazma, dikiş yapma gibi hareketlerdeki özel kas hareketleri oluşmaz.
  • Beyin omurilik sıvısı: Bu sıvı meninks tarafından meydana getirilir. Omurilik ve beyin bu sıvı içinde yer alır. Su gibi berrak ve açık renklidir. Travmalarda olan yaralanmalarda yastık görevi görerek, beyni korur. Aynı zamanda kan ve beyin arasında atık madde ve besin değişimini gerçekleştirir. İçeriğinde sodyum, protein, magnezyum, kalsiyum, karbondioksit gibi bileşenler bulunur. Kafatasında kırık olduğunda, dışarıya akabilir. Kulak ve burundan akmalar sık yaşanır.
  • Hipotalamus: Beynin tabanında bulunan bezelye büyüklüğündeki yapıdır. Vücut ısısını düzenler. Aynı zamanda hipofiz bezinin kontrolünü yapar. Susuzluğun ve açlığın giderilmesinde, duyguların bastırılmasında rol oynar.
  • Talamus: Çevreden gelen duyusal bilgileri beyin kabuğuna iletir. Beyin kabuğundan gelen bilgileri de, omuriliğe ve beynin diğer taraflarına iletir. Motor ve duyusal bilgileri birbirleriyle bütünleştirir.
  • Limbik sistem: Uyarıya karşı gösterilen duygusal tepkileri kontrol eder. Bu sistemde bulunan hipokampus ise, hafıza ve öğrenme olaylarını düzenler.
  • Bazal ganglia: Hareketin koordinasyonunu sağlar.
 
Sinir Ucu İltihabı
Sinir ucu iltihabı, tıpta nöropati olarak adlandırılan durum, sinir hücrelerinin yani nöronların hasar görmesini açıklar. Bu hasarlar vücutta ciltte döküntü, kızarıklık ve kaşıntı olarak kendini gösterir. Bunlara vücudun her yerinde rastlanabilir. Bazı hallerde kızarıklık yaşanmadan diğer belirtiler görülebilir. Elde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma ve kramplar olduğunda sinir hücrelerinde olan hasarlar akla gelmelidir. Vücut temel olarak iki sinir sisteminden oluşur. Beyin ve omurilikten meydana gelen merkezi sinir sistemi ve onu cilde, kaslara ve organlara bağlayan sinirlerden oluşan periferik sinir sistemi. Periferik sinir sistemi beyin ile kan damarları, organlar, deri ve kaslar arasındaki ilişkiyi sağlar. Beynin verdiği komutlar motor sinirleriyle iletilir. Beyne gitmesi gereken bilgiler duyum sinirleriyle geriye iletilir. Periferik sinir ucu iltihabı, beyin sapı ve omurilikten çıkıp vücuda yayılan hissiyat, kuvvet ve otonomik sinir hücrelerinin fonksiyonlarında ya da yapısında olan bozukluk olarak tanımlanır. Bu sinir hücreleri birlikte etkilendiği gibi, seçici olarak etkilenebilir. Sinir ucu iltihaplarının bir çok sebebi olabilir. Buna neden olan en yaygın etken şeker hastalığıdır. Şeker dozunun ayarlanamaması buna neden olmaktadır. Bu hastalık cildi ve sinir sistemini etkilediği gibi, bütün organları olumsuz etkiler. Şeker hastalığının dışında damar sertliğine sebep olan böbrek yetmezliği ya da Hiper tansiyon gibi rahatsızlıklarda sinir ucu iltihabına neden olabilir. Sistematik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarda nöropatiye neden olabilir. Nöropatiler kazanılmış olduğu kadar, kalıtsal kökenli de olabilir. Kalıtsal olanlar doğum öncesinde yapılan tarama testleriyle rahatlıkla belirlenebilir.

Sinir ucu iltihabına sebep olan etkenler nedir?

  • Sistemik ya da metabolik bozukluklar
  • Alkol bağımlılığı
  • Tiroit tembelliği
  • Vitamin eksiklikleri (Özellikle B12 vitamini eksikliği)
  • Kanser
  • Karaciğer yetmezliği
  • Böbrek yetmezliği
  • AIDS
  • Difteri
  • HIV enfeksiyonu
  • Romatoid artrit
  • Sifiliz
  • Toksik maddelere maruz kalma
  • Yapıştırıcı soluma
  • Kurşun, cıva, arsenik gibi ağır metallere maruz kalma
  • İlaçlar
  • Özellikle uçucu endüstriyel ajanlar
  • Kurşun zehirlenmesi
  • Değişik sebepler
Sinir ucu iltihabına neden olabilen ilaçlar nedir?

Nöropatiye sebep olabilen ilaçlar arasında yüksek tansiyon ve kalp ritmini düzenleyen ilaçlar, kemoterapi ilaçları, antibiyotikler, cilt hastalıklarında kullanılan dapsone, kolesterol düşürücü ilaçlar, AIDS ilaçları, epilepsi hastalığında kullanılan fenitoin, idrar söktürücü ilacalar, arsenik sayılabilir.

Sinir ucu iltihabı gelişimi nedir?

  • Mononöropati: Bir tek siniri etkisi altına alan bozukluktur. Bu genellikle sıkışma, travma ya da yangı sebebiyle oluşur. Karpal tünel sendromu, yüz felci bu türler arasında yer alır.
  • Mononöritis mültipleks: Farlı alanlarda iki ya da daha fazla siniri etkileyen bozukluktur. Şeker hastalığı buna verilebilecek bir örnektir.
  • Polinöropati: Bu bozukluk çok sayıda periferik nöropatiyi kapsar. Bozukluk simetrik ve yaygın olarak görülür. Yani vücudun her iki yanında etkili olur. Duyu sinirlerinin ve motorun etkilendiği durumlar sensorimotor nöropati olarak adlandırılır.
  • Nörit: Bağışıklık sistemi ya da enfeksiyon sebebiyle oluşan bozukluktur.
  • Pleksit: Pek çok sinirin bir araya gelerek, bağlantı kurdukları pleksusta enflamasyon oluşumudur.
Sinir ucu iltihabı belirtileri nedir?

Bu bozukluk ani olarak başlayabildiği gibi, uzun yıllar içinde de ilerleme gösterebilir. Rahatsızlığın ilk belirtileri uyuşukluk, güçsüzlük ya da ağrıdır. Motor sinirlerinde tahribat olduğunda kol ya da bacaklarda güçsüzlük meydana gelir. Koşarken ya da yürürken zorlanma, ağır hareketler, çabuk yorulma, kas krampları görülür. Kolların etkilenmesi halinde kapıyı açamama, kavanoz kapakları açamama, saç tarayamama, paketleri taşıyamama belirgindir. Duyu sinirleri tahrip olduğunda, uyuşukluk, yanma, acıma ve ağrı görülür. İğne batması tarzında ağrılar, derin batma hissi, çimdikleme hissi, elektrik şoku, vızıltı duyumu gibi belirtiler yaşanır. Özellikle geceleri belirtiler yoğun olarak yaşanır. Bazı hallerde pozisyon duyumu kayıpları görülebilir. Ayakların durduğu yerden emin olamama ve denge sorunları görülür. El ve ayaklar çıplak olduğu halde, bunların giyilmiş olduğu hissinin duyulması hissedilebilir. Aynı zamanda otonomik tahribat belirtileri görülebilir. Bunlar arasında ishal, kabızlık, zor iyileşme, ayakta baş dönmesi sıkça rastlanır.

Sinir ucu iltihabı tanısı nasıl konur?

Hastaya tanı koyabilmek için, önce öyküsü alınır. Daha sonra nörolojik muayene ve laboratuvar testleri uygulanır. Hastaya ilk aşamada hematoloji, biyokimya, idrar testleri yapılır. Burada bir tanı koyulamazsa, ikinci aşamaya geçilir. İkinci aşamada nörolojik testler, immünoloji, akciğer filmi çekilmesi gibi uygulamalar yapılır. Sinirin elektriksel özelliğini belirlemek için, EMG ve sinir iletim alışmaları yapılır. Bu anormal sinir dağılımını belirler. Sorunun miyelin kılıftan ya da aksonla ilgisi belirlenir. Hastaya kas ve sinir biyopsisi yapılması nöropati türünü belirlemede etkilidir. Omurilikte yapılan testlerde enflamasyon ya da enfeksiyonu ayırt etmeye yardımcı olur.

Sinir ucu iltihabı tedavisi nasıl yapılır?

Hastaya tanı konulduktan sonra, uzman bir doktorun gözetiminde tedavi programı uygulanır. Tedavide amaç hastalığın sebebini ortadan kaldırmak, belirtileri iyileştirmektir. Tedavi nöropatiyi yavaşlatmakta etkili olabilir, durdurabilir. Rahatsızlığın sebebi vitamin eksikliğiyse, ek vitamin verilmesi, enfeksiyon kökenliyse antibiyotik kullanımı, alkol sebebiyle yaşanıyorsa alkol tüketiminin sınırlandırılmasına gidilir. Karpal tünel sendromu nedeniyle oluştuysa, elin askıya alınması, bileğin kullanılmamasının sağlanması gerekir. Ağrıların giderilmesi için ilaçların kullanılması, güçsüzlük bulunuyorsa fizik tedavi uygulamaları yapılır. Rahatsızlığın ilerlemesi durdurulduktan sonra, sinirler tekrar canlanabilir. Tahribatın oranına göre iyileşme hızı gerçekleşir. Bu yüzden erken tanı oldukça önemlidir. Başlangıç aşamasında hafif olan sinir hasarı, ilerleyen dönemde tedavi edilmediğinde geri dönüşü olmayan durumlara sebep olabilir.
 
sinir-krizi-e1354156804911.jpg
sinir-krizi-nedir-ve-belirtileri-nelerdir.jpg


Sinir Krizi
Sinir krizi, Sinir krizi bir insan için çok kötü bir olaydır. Aşırı derecede sinirlenmeyle beraber bunun sonucunda gözün hiç bir şey görmemesiyle bütün dünyaya meydan okuma haline sinir krizi denir. Sinir krizi sırasına kriz geçirmekte olan şey sinirler değildir, kriz geçiren adrenal bezleridir.Yüksek miktarda stres sinir krizi geçirmenin ana nedenidir. Stres sadece insanı sinirlendiren can sıkan yada aşırı miktarda heyecanlandıran olaylar nedeniyle kaynaklanmaz. Sıkıntıların sonucunda olabildiği gibi hem sinir krizleri gerçekleştikten sonra da hem psikolojik hem de fizyolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Gündelik yaşantımızda meydana gelen bazı alışkanlıklar, beslenme, uyku düzeni değişikliği, taşınma olayı yada hava değişimi gibi olaylar stresin sebebidir. Yani bu bir döngüdür hem nedenidir hem de sonucudur.

Sinir krizi sebepleri nedir?

Aşırı sinirlenme, hiç bir şeyi gözü görmeme ve sinir anında farkında olmadan bir takım olumsuz davranışlarda bulunma hali olan sinir krizi, mütenevvi nedenlerden husule gelmektedir. Sinir krizinin en önemli nedenlerinden biri ise hem psikolojik hem de bedensel yönden sıkıntı yaşamaktadır. Çoğu hastalık sonucu sinir krizi geçirebileceği gibi, karşımızda insanın bizi üzecek hiç hoş olmayan davranışlarına karşı da sinir krizi geçirebilir. Aşırı düzeyde strese maruz kaldığımız durumlar da yani yaşam adaptasyonumuzun zor olduğu koşullarda örneğin hayatımızda ki önemli kilometre taşı sayabileceğimiz değişiklikler de yani boşanma kayıplar yas süreçleri yeni bir ortama adapte olma şehir değiştirme ülke değiştirme gibi zorlu koşullar altında ortaya çıkabilen strese maruz kalma sonucunda bu yoğun stresi ortadan kaldırma da vücudun yarattığı bir patlama dediğimiz şeydir aslında sinir krizidir. Burada aslında suçlu zihinsel süreçlerle beraber nörolojik süreçlerle, bizim böbrek üstü bezlerimiz tarafından salgılanan adrenalin ve nöradrenalin dediğimiz hormonlarımızdır. Bu hormonlar aslında bizim aslında bizim stresle mücadele edebilmemiz için yaşama adapte olabilmemiz için var olan hormonlar. Ancak bu hormonlar aşırı düzeyde strese maruz kaldıkları takdir de vücutta bir patlama yaratarak kişinin fizyolojik olarak kendini kötü hissetmesine ve sinir krizlerini tetiklemeye yol açabiliyor.

Sinir krizi belirtileri nedir?

belirtiler nedene, kişinin yapısına, psikolojik savunma mekanizmalarına göre farklı biçim ve şiddette ortaya çıkar. Ama genel olarak nörotik ve psikotik olmak üzere iki ana türde görüldüğü söylenebilir. Nevroz (iç çatışmaların bilinçdışı dışavurumu biçiminde ortaya çıkan ruhsal durumlar) söz konusu olduğunda, aşırı anksiyete (iç sıkıntısı, endişe ya da nedensiz korku), fobi, çarpıntı, sinirlilik, kolay ağlama, aşırı duyarlık gibi belirtiler görülür. Bazen kişi insanlarla ilişkilerden uzaklaşıp içe kapanır. Bazen de kişinin özdenetimini yitirdiği görülür. Birbirinden çok farklı ruh durumları arasında gidip gelen kişi duygularını denetleyemez ve bu da onun çevresi tarafından huysuz, saati saatine uymayan ve normal olmayan biri olarak değerlendirilmesine neden olur. Belirtiler arasında histerik nitelikli olanlar da yer alır, bayılmalar, uyuşma ve karıncalanma, histerik felçler ile bellek yitimi en sık görülenlerdendir. Öte yandan açık seçik bir depresyonda ortaya çıkabilir.

Sinir krizi tedavi ve iyileşme süresi nasıl?

Tedavide izlenecek yol, sorunun şiddetine ve biçimine bağlıdır. Bazen uzun süreli psikoterapi gerekli olur, bazen de hastanede tek bir seans yeterli olabilir. Bazı durumlarda ise kısa süreli hastane tedavisi en etkili yöntemdir. Sorunun türüne göre ilaçlar ya da psikoterapiyle kişinin hem iyileştirilmesi, hem de gelecekte benzer koşullarla karşılaşması halinde dayanıklı olması amaçlanır. Kabaca nevroz türündeki ruhsal sorunların psikoz belirtileriyle seyredenlere oranla daha kolay ve hızlı tedavi edildiği söylenebilir.
 
Sinir Sıkışması Ameliyatı Nasıl Yapılır
Sinir sıkışması ameliyatı nasıl yapılır, hastalarda uzun süredir devam eden, geceleri uykudan uyandıran ağrılarla beraber güçsüzlük ve eşyaların elden düşürülmesi şikayetlerine yol açan sinir sıkışmalarında ameliyat kaçınılmaz olur. Hastalar belli bir süre elini suda kullanamayacağından, işlerini ayarlayarak fazla uzatmadan ameliyatı olmalıdır. Hastaların günlük ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayabilmesi için, iki el birden ameliyat edilmez. Bir el ameliyat edilip, iyileştikten sonra diğer elin ameliyatı yapılır. İki ameliyat arasında yaklaşık olarak 2-3 aylık bir süre bulunur.

Sinir sıkışması ameliyatının yapılışı

Hastanın koltuk altından sinirlere yapılan iğnelerle, kolun bütünü uyuşturulur. Bu şekilde hastaya daha az ilaç verilerek, ağrısız olarak ameliyat gerçekleştiriliyor. Anestezinin riski olmadığından, bu yöntem daha sağlıklı kabul ediliyor. Aynı zamanda ameliyat sonrasında ağrılı dönme olan 6-8 saatlik süreç, bu şekilde daha az ağrıya neden oluyor. Kolun uyuşturulmasının ardından, koldaki kan akışını engellemek için turnike adı verilen bir alet takılıyor. Ameliyat esnasında hiç kanama olmaması nedeniyle, işlem daha rahat gerçekleştiriliyor. Bu aşamada avuç içi el bileği arasında yapılan kesiyle, sinirin geçmiş olduğu tünele ulaşılıyor. Burada tünelin çatısını oluşturan kalınlaşmış olan bağ serbest hale getiriliyor. İlerlemiş olaylarda sinirin kalınlaşmış olan sinir kılıfının da, mikroskop altında görülerek serbest hale getirilmesi gerekir. Bu işlem sinir etrafındaki basıncı ortadan kaldırır. Burada yapılması gereken birinci parmağı avuç içine doğru yaklaştıran kaslara dal verip, onları uyarıcı sinir dalının gevşetilmesidir. Bu yapılmadığı takdirde, ameliyat sonrasında bazı bulgularda gerileme yaşanmaz. Ameliyat sonrasında hasta aynı gün içinde taburcu edilmektedir. Daha sonra 2-3 gün pansuman yapılarak takip edilen hasta, ağrılarının el verdiği sürece elini kullanabilir. Özellikle parmak hareketlerini yapmak zorundadır.

Sinir sıkışması ameliyatının kapalı yöntemle yapılması

Doktorun uygun gördüğü vakalarda kapalı yöntemle ameliyat yapılabilir. Bu yöntemde el bileği ile avuç içinde açılan yaralardan özel aletler sokularak, içine kamera sistemleri yerleştirilir. Kamerayla kalınlaşmış bağ görülerek, kesilir. Bu yöntemle yapılacak ameliyatları deneyimli doktorların uygulaması gerekir. Çünkü bu yöntemde hata yapma oranı oldukça yüksektir. Bu yöntemin dezavantajı ise, tüneli sıkıştıran olağan dışı bir durumun saptanmasının zor olmasıdır. Ayrıca siniri sıkıştıran sinir kılıfının gevşetilmesi ve sinirin ilk parmağın hareketlerini uyaran bölümünün gevşetilmesi yapılamaz. Yöntemin avantajı ise, yumuşak dokunun daha az hasar görmesi ve ameliyat sonrası daha kolay iyileşme olmasıdır. Bazı hastaların yapısından kaynaklanan sebeplerle, sinirdeki dallanmalar farklı yerlerde olabiliyor. Bu yüzden hatalı bir hareketin telafisi oldukça zor olacaktır.

Sinir sıkışması ameliyatı sonrasında iyileşme süreci nedir?

Hastaların çoğunda tam olarak iyileşme gerçekleşiyor. Fakat ağırlaşmış vakalarda şikayetlerin hepsi ortadan kalkmaz. Ameliyat sonrasında ilk olarak gece uyuşması yok olur. Duyu kaybının ve güçsüzlüğün geri kazanımı ancak altı ay sonra gerçekleşebilir. Ameliyattan önce hastada kas erimesi olduğunda, bunlar telafi edilemez. Bu yüzden hastalığın ilerlemesine izin vermemek gerekir. Çünkü geri dönüşü olmayan hasarların oluşmasına zemin hazırlanmış olur. Ameliyattan sonra el bileğinde olan yarada sertlikler oluşabilir. Bunlara kremlerle masaj yapılabilir. Ağrının izin verdiği kadar elin hareket ettirilmesi iyi olacaktır. Pansuman yapılan alan bir süre sonra küçültülerek, elin kullanılması kolaylaştırılır. Pansuman alanının ıslatılmaması, yaranın kirletilmemesi gerekir. Masa başında çalışanlar, kısa sürede işlerine geri dönebilirler. Ağır işlerde çalışanlar, dikişler alındıktan yirmi gün sonra işlerinin başına dönebilirler. Dikişlerin alınmasına kadar geçen on beş günlük sürede elin suyla temasına izin vermemek gerekir. Yaralar iyileşene kadar çay, kahve içilmemesi ya da azaltılması, sigara kullanılmaması önerilmektedir.
 

Sinir-sıkışması.jpg

Sinir Sıkışması Nasıl Geçer

Sinir sıkışması nasıl geçer konusunda öne sürülmüş birçok fikir bulunmaktadır. Ancak sinir sıkışmasını geçirmek için uygulanacak yöntemlerde herhangi bir başka rahatsızlığa meydan vermeyecek profesyonel müdahale gerekmektedir. Sinir sıkışması, vücudumuzdaki sinirlerin çevremizdeki dokuların sinirlerine aşırı baskı yaparak ortaya çıkan bir sinir hastalığıdır. Sinir sıkışmasının gerçekleştiği bölgede ağrı, uyuşukluk ve karıncalanma gibi belirtiler yoğun şekilde hissedilebilmektedir. Sıklıkla el, bilek, kol, ayak, bacak ve bel gibi bölgelerde gerçekleşen sinir sıkışması vücudun her yerinde de oluşabilmektedir.

Erken tanı ve tedaviyle kolaylıkla giderilebilen bir sinir hastalığı olan Sinir Sıkışmasının belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İğne batması ve karıncalanma hissi
  • Kaslarda seğirme ve güçsüzlük
  • Sorunlu bölgede uyuşukluk ve duyu kaybı
  • Ayak ve ellerde harekette güçlük
  • Şiddeti gittikçe artan ağrı
Gibi belirtiler gerçekleştiğinde sinir sıkışması var denilebilmektedir. Eğer sinir sıkışması omurilik bölgesindeki bir sorundan dolayı kaynaklanıyorsa öksürme, hapşırma gibi durumlarda ağrı şiddetini göstererek artmaktadır.

Sinir Sıkışması Nasıl Teşhis Edilmektedir?

Sinir sıkışması belirtilerinden bir ya da birkaçını yaşayan hastalar, sinir cerrahisiyle ilgilenen uzmanlara gittiklerinde eğer doktorunuz sinir sıkışmasından şüpheleniyorsa, sizi yaklaşık 1 saat süren bir dizi teste tabi tutmaktadır.

3 aşamada gerçekleştirilen sinir sıkışması testlerinden bahsedeceksek olursak;

Sinir İleti Çalışması

Elektriksel iletimini ölçüldüğü bu testte, sorunlu bölgeye bazı elektronlar yerleştirilmektedir. Can yakmayan bu testte yoğun olarak başlayan elektrot gönderilmesindeki miktar gittikçe azaltılmaktadır. Sinirlerdeki iletim bozuklarının ve sinirlerin iletim hızının ölçüldüğü bu testte test sonuçları doktorunuza makineden çıkan bilgi formuyla ulaşmaktadır.

Elektromiyografi(EMG)

Teste başlamadan önce iğne biçimindeki elektrotlar kasların içine yerleştirilerek, kaslardaki elektrik deşarjının ölçülmesi sağlanmaktadır. Tedavi sırasında ufak çapta ağrılar hissedebilirsiniz. Ve iğne biçimindeki elektrotların yerleştirilmesinden dolayı ufak yaralanmalarınız olabilmektedir. Elektrotların kasların içine yerleştirilmesiyle kasların hareket etmesi sağlanır. Sinir sıkışmasının varlığı ve şiddetiyle ilgili detaylı bilgileri sunan EMG testinde önemli veriler elde edilmektedir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme(MR)

Radyo frekansları kullanılarak vücudun içindeki sert ve yumuşak dokuların görüntülenmesi hedeflenmektedir. Sinir sıkışmasının tanısında ve ön çapraz bağ yaralanmalarında etkin veri elde edilmektedir. Bu yöntemle bağ dokularının ve kıkırdakların durumu hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılmaktadır.

Sinir Sıkışması Nasıl Giderilmektedir?

Gerekli testler sonucu sinir sıkışması teşhisi konan hastalarda, ağrı, karıncalanma ve uyuşukluğu tetikleyici hareketler engellenerek ve bu bölgelerde atel ya da bant kullanılarak hasta dinlenmeye çekilmektedir. Tedavinin ilk aşaması dinlemeyle gerçekleşmektedir. Hasta dinlenme aşamasından sonra fizik tedavi uygulamasına yönlendirilmektedir. Sinirler üzerindeki baskıyı hafifletmek için doktorunuz fizik tedavi sırasında bir takım hareketleri uygulamanızı istemektedir. Bu hareketler sinirlerin üzerindeki baskıyı hafifleterek kasların esnemesini ve güçlenmesini sağlamaktadır.

Sinir sıkışmasına bağlı olarak gelişim gösteren ağrı ve karıncalanmaların giderilmesinde tercih edilen bir diğer yöntem ilaç uygulamasıdır. Analjezik ve kortkosteroid enjeksiyonlar en sık başvurulan ilaç uygulamalarıdır.

Hastalığın şiddetine göre en baştan uygulanan bu yöntemler işe yaramadığında cerrahi müdahale söz konusu olmaktadır. Cerrahi müdahale için hastanın başvurduğu andan itibaren 2 ay beklenmektedir. Gerçekleştirilen cerrahi operasyon, sinir sıkışmasının bulunduğu bölgeye ve sıkışma nedenine göre farklılık göstermektedir.
 
Mrhb yıllarca çektim o ağrıları iş yapamaz hale geldim 2019 da 2. Ameliyatı oldum şimdi 3 yıl oldu ve kolumda ağrı uyuşma karıncalanma kasılmalar başladı mr çektirdim doktora gideceğim inş tekrar ameliyat demez Rabbim herkese şifa versin inş.
 
X