Sizce insanların büyük bir yüzdesi şımarma potansiyeline sahip midir?

konunuza gelince cevabım kocaman bir EVET. normalde patavatsız bile denilen biriyim ancak cok faydasını gördüm şöyle herkes haddini biliyo, aşırı yakınlarım dışında kimseyle fazla empati kurmam ve umursamaz davranırım. bir dönem kendimi eleştirip değişime gitmeye karar verdim cok nazik anlayışlı üsturuplu konuşan minnoş biri olayım dedim 1 ay bile geçmeden çoğu kişinin tavrı davranışları değişti ve önemsenmemeye başladım sonra bunu farkedip hooopppp yine recep ivedik oldum ve sonuç herkes bunu bekliyomus mutlu oldular :KK70: maalesef öyle...
Ancak bu böyle mi olmalı sizce peki sürekli? Yani doğrusunun bu olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
 
Ancak bu böyle mi olmalı sizce peki sürekli? Yani doğrusunun bu olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
hayır değil, ben daha anlayışlı fedakar sevgi dolu verici olmayı isterdim, denedim. ama aşk ilişkileri olsun arkadaşlık olsun -ki en büyük darbeyi 15 yıllık arkadaşımdan yedim-, aile olsun en ufak yakınlık gösterip emek verdiğim herkes beni tam tersine itti biz kaba seviyoruz zor umursamaz uğraştıran seviyoruz ben bunu anladım. uğruna çabalayacak coooooook az kişi var onu iyi seçmeli. benim öyle olduğum 1-2 kişi var ancak onlarla bile dengeyi kurmaya çalışıyorm. cunku kibarlk eziklik algılanıyo. emek muhtaçlık olarak algılanıyo. maalesef ben de alıştım. herkes korktuğuna saygı gösterip değer veriyo
 
Önce başlığa cevap. Bence kültür olarak sınırsızsız ve bu sınırsızlığı samimiyet olarak adlandırıyoruz. Yani şımarıklık dediğiniz aslında samimiyet adı altında suistimal edilmek, sınırların işgal edilmesi.
Bu bağlamda sınırsızlığı iki taraflı ele almak gerek.
Kendi sınırını koruyamayanlar ve sınır tanımayanlar.
Kibar ve naif insanların sınırlarını belirlemek ve koyma konusunda sıkıntıları olabilir.
Özellikle ilişkilerin tamamında sınır bilinçsizliğinin bence kültüre yerleşik olması, sınırını koruyamayan ve sınır tanımayanların bunu normal algılamasına neden oluyor.
Bir çoğumuz sınırımızı koruyamazken belki farkında olmadan başkalarının sınırlarını da işgal ediyoruz.
Tek taraflı değil yani.
İlişkilerin almak ve vermek üzerine kurulu bir düzeni var. İlk mesajda dendiği gibi "seni üzmeyecek kadar vereceksin"

Tülay Kök'ün youtubeda sınırlar ve ilişkilere dair video serisi var. Bence izlemelisiniz. Ben çok şey öğrendim. Öğrendiğimi uygularsam daha iyi olabilir elbette 😏
 
Aslında sorun tamamen bazı insanların -hayır -diyememesi .
Yani duygusal kalpler, karşı tarafı üzmemek adına her şeye evet vb olumlamalarda bulunur . Bu yüzden kullanılan kişi olur herzaman, ve menfaat arkadaşlıkları ortaya çıkmış olur.
Bu yüzden gereksiz kalabalık yerine bir , iki dost yeterli .
Bir söz vardı .
“Dünya hassas kalpler için cehennem “ gibi bir şeydi .
 
biraz daha durust olmak lazim bence, hem karsindakine hem kendine.

cok verici olan insanlarin cok durust olduklarini dusunmuyorum ben, tabi ki istisnalar her zaman var,
ama cogu kisi de aman ben cok iyi olayim oyle bilineyim derdinde, e tabi ki karsiligini da bekliyor, karsiligini alamayinca kiriliyor uzuluyorlar ve karsisindakiler de hakli veya haksiz e yapmasaydin bu kadar verici olmasaydin diyorlar. Biz genelde karsi tarafi bu iliskinin somureni olarak goruyoruz ama oyle mi gercekten. Neden istemedigi bir minnet altina girsin ki insanlar.

Istisnai kisim, yani gercekten verici olan insanlar da somurulseler, bunu fark etseler bile cok da uzulup alinmiyorlar biliyor musunuz. Cunku o kisiler gercekten bencil degiller ve gercekten de baska kisilerin iyiliginden mutluluk duyuyorlar.

Kendinize karsi durust olursaniz bence sorun kalmaz. 1. grupta iseniz, talepleriniz varsa verdiginiz seylere karsilik bunu gayet de acik bir sekilde talep edin, net olun. Hakkinizi savunun.
2. gruptaysaniz zaten mutlusunuzdur. Diger bencil insanlarin seviyesinde degilsinizdir.
 
Tabiiki mutlaka insanlar çok bol buldukları şeyler için şımarırlar. Nerde çokluk varsa bence orda şımarma başlıyor. Bunu insan ilişkilerinden başlayp her yerde görebiliriz. Bolluk=Şımarma= Kaliteyi düşürme. Arkadaşı çok olan birisine dostluğunuzu sınırsız sunduğunuzda mutlaka şımaracaktır.Ama bunu menfati bitip yollarınız ayrılmaya başladığında görürsünüz. Yoksa ilişkideyken göstermiyolar. Ama çok fazla arkadaşı olmayan birine siz dostluğunuzu sunun bakalım nasıl kadir kiymet bilir. Size saygılı davranıp değer verir. Maddi anlamda bile düşünebilirsiniz. Parası çok olan şımarırken, fakir olan alamayan şımarıyor mu? Anababası üzerine titreyen çok şımartılan çocuklar da bir bakıyorsunuz son derece saygısız oluyor. Öte yandan anne babası kimsesi olmayan ise o anne babanın sevgisine öyle muhtaç oluyor ki. Yani insanoğlu bencil. Neyi bol buluyorsa şımarır değer bilmez ve göstermez menfaati varsa işler değişir tabii.
 
Zamanın da çok vericiydim baktım insanlar bunu benim görevim olarak görmeye başladılar bıraktım artık çok da iyi oldu benim gibi mülayim bir insanı bile delirttiler 😆
 
Öncelikle seçtiğiniz kelimeler ve konuyu irdeleme biciminiz cok hosuma gitti, cok yazisma yapan bir memur ve/veya yazı konusunda kendini yetistirmis biri imaji çizdiniz bende.

Konuya gelirsek, ben her insanın simarma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum. Bir insan baska bir insanı haddinden fazla övüyor, sen iyisin /güzelsin/benden daha ... şöylesin böylesin derse kisinin egosu oksanir ve ister istemez kendini daha üstün görüp şımarabilir. Ve bence her insanin da simarmaya zaman zaman ihtiyacı vardır.

Insan ilişkilerinde düşüncem şu ki, "kimse vazgecilmez degildir" bu benim icin de geçerli. Ne insanlar benim tüm olumsuzluklarima susup katlanmak zorunda ne ben insanlara katlanmak zorundayım. Misal bir arkadasinizi aradınız acmadi, dönüş de yapmadı. Siz yine aradınız umursamadi. Üçüncüde de ya cok aradin beni rahatsiz ediyorsun der azarlar, ya ben müsait olunca ararim der yine umursamaz ya da aramasaniz hic aramiyorsun hayirsizsin diye suçlar (bu örnek de cogaltilabilir). Burada arkadasini arayan kişi belki bir sevincini ya da derdini paylasacakti ama arkadasina ulasamadigi icin üzgün. Karsi taraf da egosu hep aranan olduğu için şişmiş ve ezerek bu sismis egoyu tatmin etme derdinde olabilir.

Yani her insanda bu potansiyel olmakla birlikte, insani değerleri önemseyen hassas yapidaki kişilerin daha fazla zarar göreceğini düşünüyorum ki şu an toplumumuz kim ustunse o kazanir ya da güçlü olanin lafinin sozunun geçtiği bir sekle girmiş. Çoğu insan kötü özelligi soruldugunda bile "iyi niyetli olmam" diyor. Halbuki iyi niyet kötü bir haslet degil ayrica bu yönünü bile aslinda icten ice egosunu tatmin edecegi bir sebep olarak kullanan kisi farkında olmasa da kibre meyletmis oluyor.

Konu konuyu açıyor ben de kendimce yazdim bir seyler ama sorunuzun cevabı her insan simarmaya meyillidir ve kimi zaman simarmak/simartilmak da hakkimiz diye düşünüyorum.
 
Son düzenleme:
Bu arada kibar ve mütevazı insanların ezildiği bir ortamdayiz bunu anlamlandirmakta ben de zorlanirdim artik biraz daha idrak düzeyim arttı diyebilirim.
Herkesi kendi gibi değerlendirmek bazen yanlış sonuclara sebep olabiliyor.
Özellikle is hayatında sizin de yaptiginiz gibi titiz ve hassas çalışıp aldığım maasin hakkını verme konusunda azami çaba gösteren biriyken ve genelde sessiz sakin kalabilen biriyken artık hakkimi yine kibarligimi koruyarak net ifadelerle savunuyorum. Kavgaci insanlar vardır hep saldırır, onlara karşı bile lafimi net ama kavgaya vardirmadan söylüyorum. Hem istedigi kavga ortami olusmadigi icin sinir oluyorlar hem de ben seviyemi bozmamis oluyorum :)
Insanlarimiz kibarligi eziklik algılıyor maalesef
 
Çok teşekkür ederim değerli gul2016. Açtığım ilk konuya ilk yanıt veren kişi olmanız da benim için ayrı önemli. 'Bizi üzmeyecek' ölçüsünde sorun yaşıyorum sanırım. Zira her zaman saygımı-sevgimi-içtenliğimi olması gerektiğine inandığım gibi sunan birisiyim. Açık olmayı tercih eden birisiyim. Bu mu sorun oluyor, insanlar bu kadar içtenliği kaldıramıyorlar mı acaba, çevrelerine/sisteme entegre olup kapalı yaşamı, küstahlaşmayı da öğrenmeyi bir popüler kültür ekseninde/ona eklemlenme bağlamında cazip bulmaya başladılar mı diye de düşünüyorum.
Yaşınız kaç? Kullandığınız üslup güzel olmakla birlikte biraz toplumsal düzenle ilgili gözlemden izole kaldığınızı düşündüm.
Dilini doğru kullanma konusunda hassas davranmanız ve kendinizi yetiştirme çabanız takdire şayan fakat bunu salt teorik anlamda yapmak ve sosyal hayatta zorlanmak da sizi toplumdan dışlayan bir faktör olabilir.
 
Önce başlığa cevap. Bence kültür olarak sınırsızsız ve bu sınırsızlığı samimiyet olarak adlandırıyoruz. Yani şımarıklık dediğiniz aslında samimiyet adı altında suistimal edilmek, sınırların işgal edilmesi.
Bu bağlamda sınırsızlığı iki taraflı ele almak gerek.
Kendi sınırını koruyamayanlar ve sınır tanımayanlar.
Kibar ve naif insanların sınırlarını belirlemek ve koyma konusunda sıkıntıları olabilir.
Özellikle ilişkilerin tamamında sınır bilinçsizliğinin bence kültüre yerleşik olması, sınırını koruyamayan ve sınır tanımayanların bunu normal algılamasına neden oluyor.
Bir çoğumuz sınırımızı koruyamazken belki farkında olmadan başkalarının sınırlarını da işgal ediyoruz.
Tek taraflı değil yani.
İlişkilerin almak ve vermek üzerine kurulu bir düzeni var. İlk mesajda dendiği gibi "seni üzmeyecek kadar vereceksin"

Tülay Kök'ün youtubeda sınırlar ve ilişkilere dair video serisi var. Bence izlemelisiniz. Ben çok şey öğrendim. Öğrendiğimi uygularsam daha iyi olabilir elbette 😏
Çok teşekkür ederim, bu akşam izleyeceğim önerdiğiniz video serisini.
 
Zar zor okudum. Yazım şeklinize göre profiliniz bana göre çok kasıntı geldi. İnsan ilişkilerinde bu yönden problem yaşıyor olamaz mısınız? Olayı sizin özelinizde değerlendiriyorum.
Genelleme yapmak zaten çok havada kalan bir durum olur.
 
hayır değil, ben daha anlayışlı fedakar sevgi dolu verici olmayı isterdim, denedim. ama aşk ilişkileri olsun arkadaşlık olsun -ki en büyük darbeyi 15 yıllık arkadaşımdan yedim-, aile olsun en ufak yakınlık gösterip emek verdiğim herkes beni tam tersine itti biz kaba seviyoruz zor umursamaz uğraştıran seviyoruz ben bunu anladım. uğruna çabalayacak coooooook az kişi var onu iyi seçmeli. benim öyle olduğum 1-2 kişi var ancak onlarla bile dengeyi kurmaya çalışıyorm. cunku kibarlk eziklik algılanıyo. emek muhtaçlık olarak algılanıyo. maalesef ben de alıştım. herkes korktuğuna saygı gösterip değer veriyo

Bende benzer seyler yasadim. Onun icin artik insanlardan daha cok uzak duruyorum.
 
Sevgili lily86 ve AbsolutPromise'ye kısaca beraber yanıt vereyim. Kırk yaş civarındayım, yalnız işin ilginç tarafı son 1-2 yıldır bunu sorgulamaya başladım. Daha öncesinde böyle sorgulamalarım yoktu. Tabi ki burada birbirimizi tanımadığımız için salt yazım tarzlarımızdan anlam çıkarmaya da çalışıyoruz bir yerde. Kasıntı bir tarzım sadece ukalalık yapan insanlara karşı olur günlük hayatımda, onun dışında kimseye bu şekilde yaklaşmam, hele dostluklarımda asla. Genel olarak dil/yazım dili konusunda evet hassasiyet katsayım yüksek, bunu diğer kritiklerde de dile getirmiştim, bu durum aşırı soğuk-aşırı mesafe gibi algılanabilir internet ortamında doğal olarak. Ancak dostluklarımda tabi ki yazdığım şekilde konuşmuyorum sürekli. Yine de üzerinde biraz daha düşüneceğim tabi ki. Kritikleriniz için teşekkür ederim.
 
Kesinlikle evet..uygun zemin oluştuğunda tüm insanlar şımarıyor,ayrıca fazla ilgi alaka ne oldum delisi yapıyor insanları,her şeyin fazlası zarar,fazla gurur fazla öfke fazla kin fazla fedekarlık
 
Sevgili lily86 ve AbsolutPromise'ye kısaca beraber yanıt vereyim. Kırk yaş civarındayım, yalnız işin ilginç tarafı son 1-2 yıldır bunu sorgulamaya başladım. Daha öncesinde böyle sorgulamalarım yoktu. Tabi ki burada birbirimizi tanımadığımız için salt yazım tarzlarımızdan anlam çıkarmaya da çalışıyoruz bir yerde. Kasıntı bir tarzım sadece ukalalık yapan insanlara karşı olur günlük hayatımda, onun dışında kimseye bu şekilde yaklaşmam, hele dostluklarımda asla. Genel olarak dil/yazım dili konusunda evet hassasiyet katsayım yüksek, bunu diğer kritiklerde de dile getirmiştim, bu durum aşırı soğuk-aşırı mesafe gibi algılanabilir internet ortamında doğal olarak. Ancak dostluklarımda tabi ki yazdığım şekilde konuşmuyorum sürekli. Yine de üzerinde biraz daha düşüneceğim tabi ki. Kritikleriniz için teşekkür ederim.
Şöyle ki ben de dilimizin doğru kullanimi konusunda hassasimdir buradaki bir çok arkadaşın da gerekli hassasiyeti gösterdiğini düşünüyorum
Ama bazen mesajlasma dilinde aynı konusuyor gibi "yapcam/arıcam" şeklinde yazabiliyoruz, sizin bunu da yapmadığınızı düşünüyorum. Diğer yorumlarda yapılan "kasıntı" ifadesinin de buna atfen olduğunu düşünüyorum ki siz bunu da soğuk tavır olarak algılanıyor diye düşünerek yazmışsınız. Hayır bu soğukluk değil, fazla düzgün olma çabası.

Yazım seklinize ve kendinizle ilgili satır aralarinda yazdiklariniza bakarak mükemmeliyetçi biri olduğunuzu ama bu yönünüzün sizi sosyal hayatta da zorladığını düşünüyorum.

Forumdaki birkac yorumunuza da denk geldim. Bir arkadasin yazdığı gibi "fazla edebi" bir üslubunuzun olması sizin insanlar karşısında çok da eglenceli, hoşsohbet biri olmadığınız izlenimi birakmaniza sebep olur. Dolayısıyla o şımarık dediğiniz insanlar belki "normaldir" ama siz onlara göre daha ağır bir üsluba sahip olduğunuz için böyle algılıyor da olabilirsiniz.

Yaşınızı sordum çünkü bana 45 -50 civarı bir imaj cizdiniz. Ayrıca dil konusunda hassasiyetime dayanarak ben de "kritik" kelimesini çok kullanmaniza takıldım 🤭 elestiri desek sanki daha Türkçe olur 😉
Yas olarak sizden en fazla 5 6 yas küçük biri olarak tavsiyem, biraz daha esnek olmanız 🤗
 
Sevgili lily86, tekrar teşekkür ederim. Birkaç hususu netleştirelim lütfen; esneklik tavsiyenizi tabi ki ciddiye alacağım o ayrı, bu konuyu irdeleyeceğim.
Ancak genel olarak bundan sonrası ve diğer yorum bırakacaklar için şunu söylemek zorundayım ki, yani yazım sorumun önüne geçti ne yazık ki. Birkaç üyemizden sorularıma yönelik bakış açısı, açıklama, video tavsiyesi vb. aldım, tekrar teşekkür ederim onlara. Sürekli yazım tarzına yönelik değerlendirmede bulunuluyor ve bu durumdan biraz sıkıldığımı itiraf etmek zorundayım. Yani kötü, özensiz mi yazmalıyım, eğlenceli olmak için de yazmadım ki, siz hayatta böyle durumlarla karşılaştığınızda nasıl kararlar alıyorsunuz, neyi değiştiriyorsunuz vs gibi gayet net bir soruydu aslında. İnsanlardan derken yakın ilişkiler alanını kastettim; dostluklar, yakın arkadaşlıklar vs diye özellikle vurgu yapmış olmam lazım. Fazla edebi bir üsluptan bu konu bağımsız çünkü çevremdekiler de dil kullanımı konusunda hassaslar, bu konudan dolayı beni hoş sohbet bulmamaları, sıkıcı bulmaları gibi bir durum hiç olmadı (Dil kaynaklı). Sorum şuydu genel olarak; uzun süreli arkadaş ilişkilerinde/dostluklarda bir müddet sonra siz aynı özeni gösteriyor olmaya devam etmenize rağmen hayal kırıklığı yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız, sonraki hareket planınız nasıl oluyor? Direkt kestirip atıyor musunuz, daha yapıcı çözüm yolları tercih ediyor musunuz vs...
Yazım diliyle ilgili gerçekten neredeyse suçlanacağım, dili özenli kullanmayı tercih etmem sürekli bana aynı noktadan yaklaşılması realitesini beraberinde getirdi. Evet normal hayatımda da ‘Yapcam, etcem’ vs hiç kullanmadım, kullanmıyorum, kişisel mesajlaşmalarımda emoji kullanırım ama içimden geldiyse ve severim de bu durumu. Her şeyi resmiyet/mükemmeliyetçilik temelli yapmıyorum yani. Kimsenin mesajlarındaki imla işaretlerine, yazım tarzına, cümle yapısına yönelik hiçbir karşı mesaj yazmadım. İnsanlar burayı rahatlama alanı olarak görüyor, birbirlerini uzun süredir tanıyan insanlar karşılıklı şakalaşıyor, eğleniyor diye baktım. Ancak benim dili özenli kullanmam konusundaki hassasiyetim neredeyse bir alay konusu haline geldi. Bu konu benim açımdan (Kendim için konuşuyorum bakın, başkasına yönelik yargılama yok) taviz verilebilecek bir alan değil, daha eğlenceli görüneyim diye kişinin kaidelerinden taviz vermesini doğru bulamam. ‘Kritik’ kelimesini evet çokça kullanmışım, her kelimenin illa ki Türkçe kullanılmasını dayatmıyorum, kendim de öyle kullanmıyorum. Bazı kelimeler/deyimler/ifade biçimleri insana bazen yapışır, bazen de istemli ya da istem dışı o kelimeleri kullanmayı seviyordur sadece, hakaret içeren bir kelime vs olmadığı müddetçe bu zaaflarda ve/veya stilde bir hata yok diye bakıyorum. Bakın şu an yine seçtiğim bir kelime nedeniyle açıklama yapmak zorunda kalıyorum.
Konunun özünden çok uzaklaşıldı, sorum çok netti aslında. Yazım tarzımdan bağımsız olarak konu kapsamında sorularıma açıklama yapmak isteyenlerin, video/kitap önermek isteyenlerin (Uzun süreli dostluklarda bazen şöyle sorunlar olabiliyor işte, bazen fazla ilgi insanı gerçekten şımartabiliyor, insanlar koşullar nezdinde değişebiliyor, ben de şu şekilde tecrübe etmiştim, şöyle kararlar aldım tarzı) yorumlarını da dinlemek isterim biraz.
 
Yıllardır müzdarip olduğum bir durum... Bende bildim bileli kibar, anlayışlı, saygılı seviyeli,sevecen bir insan oldum,olmaya çalıştım.ama ben böyle oldukça ezildim,görmezden gelindim,kırıldım...
Bence insanlar bu tarz yaklaşımları acizlik vede zayıflık olarak görüyorlar.cok izledim analiz ettim.kesinlikle öyle...bakın bir kaç örnek vereyim....
10 sene önce bir firmaya girdim.benden 10 gün once giren bir bayanla aynı bölüm de çalışmaya başladık.o tecrübesiz ben tecrübeliyim. Elimden geldiğince yardım ci oldum,işi öğrettim ama bir süre sonra bir baktım ki o ve ben bilmem ben anlamam ayaklarına yatıp bütün işleri bana atmaya başladı.ve üslubu o kadar kabaydiki.
Odaya sohbete gelen her kişi ile konuşma şekli çok kafamı ütüleme,bir vururum duvar vurur,kes sesini, öküz gibi yedin,oha vs vsvs daha neler neler.2 günde bir sürekli bi kavga halinde idi.hep şirketteki diğer insanlar ile ağı dalaşı yapar kavga eder kus kalırdı.sonra gebe onun gönlü alınırdı.
O hep hatırlanır hep onun la muhabbet ederlerdi.dogum günleri atlan mazdi.ben ise görünmesin.sirf öyle o tarz diyolaga girmedigim için....
İş hayatım bitti onlarda hayatımdan gitti..neyse..
Sonra ev hayatım başladı.biraz cevre yapayım kendini açayım derken inanılmaz kalbim kırıldı.ben insan Lara yakınlaşmaya çalıştikca onlar hadsizlesti.
Ya ben beceremiyorum dedim yada insanlar da var bir problem var.
Şimdi de ne dostum var ne bir arkadaşım..
Esim cocuklarim ailem dennbaska kimse ile görüşmüyor um...
Yanlızlığı sevmeye basladim
 
Değerli Serra20, tecrübelerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Yazınızı okuduktan sonra biraz düşündüm de, acaba 'kaba, hoyrat' insanlardan mümkün mertebe uzak kalmaya çalışırken de hata yapıyor olabilir miyiz peki sizce? Yani tabi ki, kimseye illa ki bir şey aşılamak, kimseyi kendi doğrularımıza getirmek zorunda değiliz, ki getirmemeliyiz de bence. Bireyler farklılıklarıyla güzeldir benim için. Ancak toplumsal bazda olması gereken normlar da yok mudur 'Nezaket' gibi. Biz 'Nezaket' alanından geri çekilirsek 'Kabalık, hoyratlık' daha güçlenmez mi? Tabi ki her şeye etki katsayımız olması mümkün değil ancak direkt mesela o kişinin yüzüne 'Bu kabalık düzeyi özel yaşamda bile tolere edilebilecek bir durum değilken iş hayatında asla tahammül gösterilmek zorunda değil' deseydiniz, bir şey değişir miydi sizce? Geriye dönüp baktığınızda bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yalnızlığı herkes sevmeli, bundan keyif duymalı bence de. Ne güzel aile bireylerinizle de mutluymuşsunuz, Allah daim etsin. Ancak yine de soyutlamaya gidilmemeli, arkadaşlığa/dostluğa ihtiyaç vardır, onun da yeri ayrıdır, diye düşünüyorum.
 
X