Sokak Köpeklerinden Korunmak

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
aslında insan canı her zaman daha değerli sözü bana çok acı geliyor.
canı olan her varlık çok değerli ama işte aklı selim olan insanlar durduk yere kimseye saldırmıyor, tehlike yaratmıyoruz.
Peki hamam böcekleri canlı değil mi? Evi böcek basınca neden insanlar ilaclatiyor. Bunların hakkı neden savunulmuyor. Yaban domuzunu köylüler gece tarlada nöbet tutup öldürüyor. Bu hayvanların hakkını savunan hiç hayvansever görmedim.
Ama bir çocuk uvzu yok olana, yüzü parçalanana kadar yenmisse mutlaka çocuğun suçu vardır. O saatte orda ne işi varmış, kimbilir ne giymiştir diyecekler nerdeyse.
 
Peki hamam böcekleri canlı değil mi? Evi böcek basınca neden insanlar ilaclatiyor. Bunların hakkı neden savunulmuyor. Yaban domuzunu köylüler gece tarlada nöbet tutup öldürüyor. Bu hayvanların hakkını savunan hiç hayvansever görmedim.
Ama bir çocuk uvzu yok olana, yüzü parçalanana kadar yenmisse mutlaka çocuğun suçu vardır. O saatte orda ne işi varmış, kimbilir ne giymiştir diyecekler nerdeyse.
orasını bende anlamadım, can ise onlarda can dediğiniz gibi.
sanırım evcilleştirebildiğimiz, hükmedebildiğimiz canlılara karşı hayvan severiz.
ben sanmıyorum ki bir ayı bir insanın karşısına çıktığında her hangi bir insan ay oda can diyebilsin.
benim için karşıma ha köpek çıkmış ha bir ayı ikisinden de o derece korkarım yani gerekirse mecburen kendimide savunmak zorunda kalacağım.
 
Peki hamam böcekleri canlı değil mi? Evi böcek basınca neden insanlar ilaclatiyor. Bunların hakkı neden savunulmuyor. Yaban domuzunu köylüler gece tarlada nöbet tutup öldürüyor. Bu hayvanların hakkını savunan hiç hayvansever görmedim.
Ama bir çocuk uvzu yok olana, yüzü parçalanana kadar yenmisse mutlaka çocuğun suçu vardır. O saatte orda ne işi varmış, kimbilir ne giymiştir diyecekler nerdeyse.
Hamam böceklerinin ve yaban domuzlarının arkasında mama ve ilaç lobisi yok çünkü..
 
Herkes birbirini suçlamış kimse nasıl hakların yönetil(me)diğini, bunun sorumluların aslında belediyelerin olduğunu, onların ise bu konuda herhangi bir çalışmayı senelerdir yapmadığını bildiği halde hem de sormamış/sorgulamamış.

Siz birbirinizi yerken belediyeler nasıl 5 sene daha kalırız derdinde, ben vatandaş olarak büyükşehire yazdım. Her yazdığım cevap için aldığım cevap genelde aynı: Bu tür konular kanunla belirlenir. Kanun şu... Belki yazma ve duyulma konusunda başarılı olabiliriz. Bir ulusa sesleniş de bunun için yapabilirsiniz.
 
Hamam böceklerinin ve yaban domuzlarının arkasında mama ve ilaç lobisi yok çünkü..
Hayır bir de en üzüldüğüm bunlar yüzünden, yani bunlarin abartılı, hastalıklı seviyede baskıları yüzünden yerel yönetimler elini taşın altına sokmuyor. Ve olan yine masum hayvanlara olacak. Çünkü böyle böyle nefret artıyor. Yarın bir gün toplu köpek zehirlenmeleri de duyarız.bu bahane ile sapkın insanlar da hayvanlara eziyet eder. Yahu anlamıyorum bu işin ortası yok mu? Bırakın işte bu işin yetkilileri buna çözüm bulsun. Ha onlardan korkup ise el atmayan yönetimler daha suçlu tabi. Gelişmiş ülkelerde durum böyle mi asla değil.
 
Peki hamam böcekleri canlı değil mi? Evi böcek basınca neden insanlar ilaclatiyor. Bunların hakkı neden savunulmuyor. Yaban domuzunu köylüler gece tarlada nöbet tutup öldürüyor. Bu hayvanların hakkını savunan hiç hayvansever görmedim.
Ama bir çocuk uvzu yok olana, yüzü parçalanana kadar yenmisse mutlaka çocuğun suçu vardır. O saatte orda ne işi varmış, kimbilir ne giymiştir diyecekler nerdeyse.
Bu siteminizde haklısınız, hayvanseverlik ki ben de hayvanseverim maalesef bazı hayvanseverler tarafından türlere ingirdendi, oysa doğadaki her canlının ekosistemde var olmasının bir sebebi var, tiksinilerek bakılan farenin de, ısırması halinde öldürücü sonuçlara neden olan kenenin de, hamam böcekleri, solucan, salyangoz, domuz ve dahi yılanın da hem canları kıymetlidir hem de zararlı gibi görünseler de yararları vardır, fareler olmasa haşereler çoğalır, kediler olmasa fareler, kene olmasa yabani hayvanlar çoğalır, solucan olmasa toprak olmaz gibi gibi örnekler çoğaltılabilir.

Dünya insanıyla hayvanıyla makisi, ağacı, otuyla belli bir denge üzerine kurulmuş, her canlı diğeriyle bağlantılı.
Bazılarından korkabiliriz, bazılarından tiksinebiliriz, bazılarını rahatsız edici bulabiliriz ama türcülük yapamayız, sevmeyebiliriz de ama varlıklarını yok etme hakkımız yok.
 
Siz birbirinizi yerken belediyeler nasıl 5 sene daha kalırız derdinde, ben vatandaş olarak büyükşehire yazdım. Her yazdığım cevap için aldığım cevap genelde aynı: Bu tür konular kanunla belirlenir. Kanun şu... Belki yazma ve duyulma konusunda başarılı olabiliriz. Bir ulusa sesleniş de bunun için yapabilirsiniz.
Bence bu konu belediyelerle çözülecek bir şey değil, şehir merkezlerindeki barınaklar ne kadar donanımlı bilmiyorum ama ilçelerdeki barınaklar hayvanlar için uygun şartlarda değil, çoğuna küçücük bir alan tahsis edilmiş, hayvanlar kötü koşullarda bakılıyor haliyle belediyeyi aradığınızda zaten kapasite üzerine çıktıklarından başka bir hayvanı barınağa alamıyorlar, bu barınakların çoğu kedi almıyor alamıyor yer yok çünkü, bizzat gidip gördüm hayvanları görseniz yürek dayanmaz buradakilerin şansına yabancılardan gönüllüler var onlar hayvanların en azından bir kısmını kurtarabilmek için hem maddi destekte bulunuyor hem de yurtdışına sahiplendirme yapıyorlar, veterinerler var gücüyle çalışıyor ama imkanlar yetersiz, hasta ve iyileşemeyecek hayvanlar dışındakileri imkansızlıklar yüzünden aşılayıp kısırlaştırdıktan sonra aldıkları yere geri bırakmak zorunda kalıyorlar.
 
aslında insan canı her zaman daha değerli sözü bana çok acı geliyor.
canı olan her varlık çok değerli ama işte aklı selim olan insanlar durduk yere kimseye saldırmıyor, tehlike yaratmıyoruz.
Canlı olan her varlık çok değerli evet ama 1 çocuğun canı tabiki ona saldıran 20 köpekten daha değerli. Öyle olmalı zaten doğrusu bu.
 
Bence bu konu belediyelerle çözülecek bir şey değil, şehir merkezlerindeki barınaklar ne kadar donanımlı bilmiyorum ama ilçelerdeki barınaklar hayvanlar için uygun şartlarda değil, çoğuna küçücük bir alan tahsis edilmiş, hayvanlar kötü koşullarda bakılıyor haliyle belediyeyi aradığınızda zaten kapasite üzerine çıktıklarından başka bir hayvanı barınağa alamıyorlar, bu barınakların çoğu kedi almıyor alamıyor yer yok çünkü, bizzat gidip gördüm hayvanları görseniz yürek dayanmaz buradakilerin şansına yabancılardan gönüllüler var onlar hayvanların en azından bir kısmını kurtarabilmek için hem maddi destekte bulunuyor hem de yurtdışına sahiplendirme yapıyorlar, veterinerler var gücüyle çalışıyor ama imkanlar yetersiz, hasta ve iyileşemeyecek hayvanlar dışındakileri imkansızlıklar yüzünden aşılayıp kısırlaştırdıktan sonra aldıkları yere geri bırakmak zorunda kalıyorlar.
Abla yurt dışının genelinde de yerel yönetim sorumlu. Cumhurbaşkanının da bu konu da talimatı olmuştu Çevre ve şehircilik bakanlığına. Acil barınakların yapıp başıboş köpekleri toplayın diye.

Her belediye gerçekten ciddi rakamlar harcıyor her şeye. Zamanında bir belediye lale soğanı için milyon TL'ler ödemişti.
 
Nasıl ki bir zamanlar sağlıklı olmak için margarin yemek gerekiyordu, şimdi de iyi bir insan olmak için mama alıp sokaklara dökmek gerekiyor...
Bu da o kadar sağlıksız bir durum ki. Şu anki olumsuz sonuçları geçtim hayvanların doğasını bozan birşey. 10 yaşındaki çocuğa annesinin eliyle yemek yedirmesi gibi bişi. Çocuk hasta olur annesi yedirir ama diğer zamanda kendi kendine yemek yemesi gerekir.
Olumsuz hava şartlarında tabi ki hayvanlara destek verecegiz, yemek vereceğiz. Ama sürekli her şartta da mama verilmez. O hayvanlar doğası gereği yemek bulabilir zaten. Şehrin içinde bulamazsa daha bulabileceği yerlere gider. Çöplerden bulur, başka tür hayvanlari yer. Bir sekilde doğa kendi dengesini kurmuş olur. Bütün sokak kedileri evcil kedi kıvamına geldi. Hayvanlar yemek seçiyor artık o derecede bir kedi köpek besleme halı var. Tabi bırakılan mamaları sadece kedi köpek yemiyor. Fareler vs de yiyor güçleniyor vs. Yani çocuklara zarar vermeseler bile bu abartı halin illaki olumsuz sonuclari olacak. Mühim olan olmadan önce dengeli davranmak.
 
Konudan beklentim tutarlı önerilerin sunulmasıydı. Mesleğini dile getirerek ve bu mesleğin gereği olan hukuk kuralları çerçevesinde kalmak yerine hakaret etmek nasıl bir tutarlılıktır?
Öte yandan başka bir çocuğun da aynı şekilde ölmesini dilemek nasıl caniliktir!
Bu hayvanları katlederek değil; rehabilite ederek yaşatmalıyız. Bireysel olarak belli bir noktaya kadar bir şeyler yapabiliriz fakat yetersiz olacaktır.
Ülkemizde hala onların canı değersiz görülmekte. Hayvan haklarını koruyan somut bir ifade yok. Bu konuda devletin somut bir adım atması gerek. Kısırlaştırma, tedavi, barınak vs gibi hizmetlerin kapsamları arttırılmalıdır. Sözde barınaklarda neler döndüğünü dahi bilmiyoruz. Denetleyen bir mercii yok.
Gerekli olan yasal düzenlemeler yapılmazsa değişen ve gelişen hiçbir şey olmamakla beraber halihazırda hayvanlardan nefret eden kitle sayısında dramatik bir artış görülecektir.
 
İsviçre'de Singapur'da ve Avusturalya Sydney'de yaşadım. Asla ve asla sokakta kedi köpek göremezsiniz. Muhtarlık kaydı yaptırır gibi evcil hayvanı kaydettirmek zorundasınız. Çiftleşmiş çiftleşmemiş kısırlaştırılmış kısırlaştırılmamış... hepsini bildirip mahalleye kaydettirip yıllık para ödüyorsun. Hayvan hakları son derece iyi korunur. Mesela bir hayvanın uzun süre hareket etmediği çipten tespit edilirse hemen kontrol ediliyor ne oldu bu hayvana diye. Zarar veremezsin eziyet edemezsin ama mesela sokakta asla tasmasız veya ağızlıksız gezemezsin. Köpekler için ayrılmış özel parklar plajlar var, oralarda tasmasız koşup oynayabilirler. Hatta Singapur'da havuzlar var köpek için. Bildiğin çocuk havuzu gibi oyuncaklı parklı vs.

Okumadım okumak istemedim ama geçmişte nüfusları kontrol edilsin diye mutlaka üzücü kötü şeyler yaşanmıştır. Avrupa'da itlaf edildiklerini biliyorum. Ama şimdiki zamanda yaşayan evcil hayvanlara önem veriliyor saygı gösteriliyor. Trene otobüse bilet almak koşuluyla her yere sokabiliyorsun köpeği. Sabah çıkıp akşam gelene kadar kediyi eve kapatamıyorsun. Bir çok evde kedi kapısı veya merdiveni vardır. Gün içinde çıkıp dolaşma hakları var. Çip eşleşince kapıdan girebiliyor yani her kedi her eve giremiyor. Bir buradaki hayvanlara koşullara bakıyorum bir de ülkemizdeki zavallılara. Yerlere sokaklara mama dökmek herkese saldırmak hayvanseverlik değil.

Bizim de köpeğimiz var, evin ferdi gibi takvimde yer ayırdık. Kontrolü aşısı gezme tozması bakıma gitmesi... hepsi planlı. Parkta vs gezdirip eve getirince yatırıp her yerine bakıyorum kene vs var mı diye. Çocuk sorumluluğundan farkı yok.
Kısırlaştırma dediğin operasyondan sonra en az 10 gün antibiyotik veriliyor, nasıl takip edilecek? Benim eşim 2 haftalık izne çıkacak köpeği kısırlaştıracağımız zaman. İyileşme sürecinde özel olarak yanında olmak istiyor.

Ben yönetimde olsam barınak ve yönetme işini kesinlikle gönüllülere veririm. Öyle belediye personeli barınak çalışanı vs olmaz. Çalışma saatlerini koşullarını kendileri ayarlayacak, veteriner ve sağlık personeline maaş ödenecek ama geri kalan işleri gönüllüler yapacak. Suistimali önlemek açısından bağışlar harcamalar kontrol edilecek, kısırlaştırması aşısı falan sıkı sıkı takip edilecek. Bu iş gönül işi, personelle maaşla asla olmaz. Kendini adayan merhamet duyan insanın parayla pulla işi olmaz. Bu kadar dernek sosyal medya hesabı var niye barınaklar bunların kontrolüne verilmiyor?

Ayrıca ülkeye evcil hayvan girişini de kontrol etmek lazım. Pet store hayvan satışı yapamayacak diye bir karar çıkmamış mıydı? Avusturalya'ya evcil hayvan sokabilmek için 6 ay zaman gerekiyor. Belirli sürelerde elli tane test aşı yaptırıyorsun ve ülkeye giriş izni çıkıp gelince de 10 gün karantinada kalıyor, orada da tekrar kontrol ediliyor köpek. Singapur'da karantina süresi 30 güne kadar çıkabiliyor. Millet bu işleri bu kadar sıkıya alıyor ama bize kim giriyor kim çıkıyor belli değil.

Uzun lafın kısası bu hayvanların 365 gün sokakta aç hasta bakımsız olmaları kimi niye ve nasıl memnun ediyor anlayamıyorum. Kışın çok soğuk yazın çok sıcak çoğu zaman düzenli beslenme yok, kimse onlarla yürümüyor oynamıyor, en iyimseri yere mama döküyor o kadar. Oynamayan okşanmayan iletişime geçilmeyen bir canlının böyle saldırgan olması çok normal değil mi? Milletin yeni doğan bebeğiyle köpeği beraber büyüyor. Bebeğin de köpeğin de ihtiyaçlarıyla ayrı ayrı ilgileniyorlar.
 
Bu da o kadar sağlıksız bir durum ki. Şu anki olumsuz sonuçları geçtim hayvanların doğasını bozan birşey. 10 yaşındaki çocuğa annesinin eliyle yemek yedirmesi gibi bişi. Çocuk hasta olur annesi yedirir ama diğer zamanda kendi kendine yemek yemesi gerekir.
Olumsuz hava şartlarında tabi ki hayvanlara destek verecegiz, yemek vereceğiz. Ama sürekli her şartta da mama verilmez. O hayvanlar doğası gereği yemek bulabilir zaten. Şehrin içinde bulamazsa daha bulabileceği yerlere gider. Çöplerden bulur, başka tür hayvanlari yer. Bir sekilde doğa kendi dengesini kurmuş olur. Bütün sokak kedileri evcil kedi kıvamına geldi. Hayvanlar yemek seçiyor artık o derecede bir kedi köpek besleme halı var. Tabi bırakılan mamaları sadece kedi köpek yemiyor. Fareler vs de yiyor güçleniyor vs. Yani çocuklara zarar vermeseler bile bu abartı halin illaki olumsuz sonuclari olacak. Mühim olan olmadan önce dengeli davranmak.
Kesinlikle. Bizim sokakta bir iki komşu sürekli mama verdiler kedilere. Kediler kertenkele, fare vs asla yemiyordu. Et, tavuk, balık ve mama dışında birşey versen dönüp bakmıyorlardı bile. Sayıları öyle bir arttı ki mahalle kedi mahallesine döndü. Hayvanseverlikmi bu şimdi? Eve kırıntı döküp karıncaları arttırmaktan ne farkı var? Kedi hadi neyse ama bir insan neden sürekli sokak köpeklerini beslerki? İnternette görüyorum insanlar dışarı çıkmaya korkuyor bazı yerlerde. Köpekler çete halinde geziyor diye çocuklar sokakta oynayamıyor. Çok seven alsın evinde beslesin. Avrupa'da asla başıboş gezemez köpekler.
 
İsviçre'de Singapur'da ve Avusturalya Sydney'de yaşadım. Asla ve asla sokakta kedi köpek göremezsiniz. Muhtarlık kaydı yaptırır gibi evcil hayvanı kaydettirmek zorundasınız. Çiftleşmiş çiftleşmemiş kısırlaştırılmış kısırlaştırılmamış... hepsini bildirip mahalleye kaydettirip yıllık para ödüyorsun. Hayvan hakları son derece iyi korunur. Mesela bir hayvanın uzun süre hareket etmediği çipten tespit edilirse hemen kontrol ediliyor ne oldu bu hayvana diye. Zarar veremezsin eziyet edemezsin ama mesela sokakta asla tasmasız veya ağızlıksız gezemezsin. Köpekler için ayrılmış özel parklar plajlar var, oralarda tasmasız koşup oynayabilirler. Hatta Singapur'da havuzlar var köpek için. Bildiğin çocuk havuzu gibi oyuncaklı parklı vs.

Okumadım okumak istemedim ama geçmişte nüfusları kontrol edilsin diye mutlaka üzücü kötü şeyler yaşanmıştır. Avrupa'da itlaf edildiklerini biliyorum. Ama şimdiki zamanda yaşayan evcil hayvanlara önem veriliyor saygı gösteriliyor. Trene otobüse bilet almak koşuluyla her yere sokabiliyorsun köpeği. Sabah çıkıp akşam gelene kadar kediyi eve kapatamıyorsun. Bir çok evde kedi kapısı veya merdiveni vardır. Gün içinde çıkıp dolaşma hakları var. Çip eşleşince kapıdan girebiliyor yani her kedi her eve giremiyor. Bir buradaki hayvanlara koşullara bakıyorum bir de ülkemizdeki zavallılara. Yerlere sokaklara mama dökmek herkese saldırmak hayvanseverlik değil.

Bizim de köpeğimiz var, evin ferdi gibi takvimde yer ayırdık. Kontrolü aşısı gezme tozması bakıma gitmesi... hepsi planlı. Parkta vs gezdirip eve getirince yatırıp her yerine bakıyorum kene vs var mı diye. Çocuk sorumluluğundan farkı yok.
Kısırlaştırma dediğin operasyondan sonra en az 10 gün antibiyotik veriliyor, nasıl takip edilecek? Benim eşim 2 haftalık izne çıkacak köpeği kısırlaştıracağımız zaman. İyileşme sürecinde özel olarak yanında olmak istiyor.

Ben yönetimde olsam barınak ve yönetme işini kesinlikle gönüllülere veririm. Öyle belediye personeli barınak çalışanı vs olmaz. Çalışma saatlerini koşullarını kendileri ayarlayacak, veteriner ve sağlık personeline maaş ödenecek ama geri kalan işleri gönüllüler yapacak. Suistimali önlemek açısından bağışlar harcamalar kontrol edilecek, kısırlaştırması aşısı falan sıkı sıkı takip edilecek. Bu iş gönül işi, personelle maaşla asla olmaz. Kendini adayan merhamet duyan insanın parayla pulla işi olmaz. Bu kadar dernek sosyal medya hesabı var niye barınaklar bunların kontrolüne verilmiyor?

Ayrıca ülkeye evcil hayvan girişini de kontrol etmek lazım. Pet store hayvan satışı yapamayacak diye bir karar çıkmamış mıydı? Avusturalya'ya evcil hayvan sokabilmek için 6 ay zaman gerekiyor. Belirli sürelerde elli tane test aşı yaptırıyorsun ve ülkeye giriş izni çıkıp gelince de 10 gün karantinada kalıyor, orada da tekrar kontrol ediliyor köpek. Singapur'da karantina süresi 30 güne kadar çıkabiliyor. Millet bu işleri bu kadar sıkıya alıyor ama bize kim giriyor kim çıkıyor belli değil.

Uzun lafın kısası bu hayvanların 365 gün sokakta aç hasta bakımsız olmaları kimi niye ve nasıl memnun ediyor anlayamıyorum. Kışın çok soğuk yazın çok sıcak çoğu zaman düzenli beslenme yok, kimse onlarla yürümüyor oynamıyor, en iyimseri yere mama döküyor o kadar. Oynamayan okşanmayan iletişime geçilmeyen bir canlının böyle saldırgan olması çok normal değil mi? Milletin yeni doğan bebeğiyle köpeği beraber büyüyor. Bebeğin de köpeğin de ihtiyaçlarıyla ayrı ayrı ilgileniyorlar.
Ne güzel yazmışsınız. Benim gördüğüm bu mevzunun aklı selim insanlar tarafından yönetilmesi. Ama üzülerek söylüyorum mantıklı düşünmeyecek insanlar süreçte konuşuyor. O da çözüm yerine kutuplaşma getiriyor. Sokakta başıboş dolamassin ama barınakta da ölmesin, işkence çekmesin hadi çözüm bulalım tavrından uzaklasiliyor. Bugün burda da gördüğümüz üzere konuyu baltalayan zihniyetler var.
1. Hayvana eziyeti normallestiren sapkın, sapık zihniyetler.Cunku insanın yanında ne ki onlara göre. Zaten kadın da ikinci sınıf vatandaş gözlerinde. Suç makinesi gibiler. Cezaları çok az.
2. Her konuda dini yönden argüman sunanlar. Köpek giren eve melek girmez kafası. Kendin alma ama yok kimse beslemeyecek. Banlanmamak için daha yazmiyorum bu gruba.
3. Hayvan fetişizmi olanlar. O ve hayvanı( hatta tüm sokak hayvanlari) ne yaparsa yapsın hepimiz susacağız. Cocugu mu ısırdı cocuk suçlu, tasmalari uzun, ağızlik yok, hep kendilerine ait alan olmasına rağmen çocuk parkindalar...Tek bir laf söylenmiyor. Adeta köpek bahane. Ben bu grubun insan düşmanlığını, sosyal beceri kisitliligini hayvanla perdelemeye başladıklarını düşünüyorum. Azcık hayvandan çekinin hemen klişeler gelir" Hiçbir yapmaz", " Asil insandan korkacaksin", "Köpek öleceğine sen ol" vs vs. Mama sektörüne maşa oluyorlar haberleri yok. Daha dogrusu hayvan bunların patolojik zihniyetlerine alet oluyor.
4. Ciddiyetsizler. Hayvan beslemeyi eve biblo almak zannediyor. Cins köpek alıyor tatil başı sonra tatil yöresine bırakıyor. Senenin yarisi sehir disi seyahati var. Ama kopek almaktan da geri kalmiyor. O yüzden nasıl evlatlık çocuk almak icin hastane prosedürü varsa evcil hayvan da bakim ruhsati lazım.
Bu insanlarla çözüm bulunmaz. Devletin bu gruplara kulak tıkayıp kesin ve net kanunlarla hareket etmesi lazım.
 
Hayvansever de demesinler kendilerine bir zahmet. Cetelesen kopekler sadece çocukları öldürmüyor. Kopeksever, kedisever falan desinler. Hatta bu denli hastalıklı olanlara ekşi sözlükte kopektapar diyorlar valla biraz o noktadalar.

Mesela cemaatler falan da böyle. Allah'ın emrini yaymak için başlıyorlar. Ama bir hocanın pesindeler sadece. Hep o hocanın kitapları okunuyor falan.. yani araç olarak başlayan birşey amaç olmuş, tapma seviyesine gelmiş.

Şimdi bu mevzu da böyle. Bazen olumsuz olacak şekilde aşırı merhametliyim. Hiçbir canlıya kıyamam. Kıyamam da bu da aşırı abartı yahu. Hayatın devamı esastır. Kanser vücudu sarınca mesela önce tedavi deneniyor. Olmazsa bacak bile kesiliyor. İnsan yürüyemez hale geliyor da yine hayatin devamı esas olduğu için bazı şeyler feda ediliyor.

Kediler, köpekler tüm canlılar elbette ki var olması gereken, merhamet etmemiz gereken canlılar. Fakat insan ırkından üstte tuttuğumuz bir noktaya hangi ara geldi. Hangi ara sokaktaki cetelesmis köpek sürüleri makul görülmeye başlandı. Bunları savunanların çoğu kalbur üstü kesim oluyor aslında. Arabası olan, köpeğine iyi imkanlar sağlayabilen.

Ne bilecek servise parası olmayan çocuğun halini. Anası babası çalışıp onca yolu tek başına yürümek zorunda olan garibani.

Lütfen savunan insanlar 3-4 er evine alsın sokak köpeklerini o halde. Bu olay çözülsün. Kisirlastirmanin uygulanmasının zor olduğu söyleniyor. Hayvan bakım evleri zaten daha kötü şartlarda. Dolayısı ile bir kısmı uyutulacak. Yaşlı olan, saldırgan olan, hastalıklı olanlar... Acı çekmeden uyutulmali...
Ne kadar kolay bir kısmı uyutulacak demek... Oysaki istense gayet aklı selim bir çözüm bulunabilir. Kolay yoldan uyutalım kurtulalım demek çözüm değil aksine çözüm bulunmasının önünü tıkar.
 
Aşırı hayvanseverler gelir birazdan :)
Cevapları: onların özgürlüğe haklı yok mu,hiçbir köpek durduk yere saldirmaz,siz de yiyecek verseydiniz (hak ediliyor anlamında),saldırıyorlar diye napsinlar yani barınağa mi gitsinler sen git barınağa! Gibi gibi :)
Linç gelecek ama ben çete sokak köpekleri konusunda vicdan yapamicam kuduz diye bir gerçek var ve bu yüzden uyutulanlar var
Bu şekilde düşündüğüm zaman insan canı daha öncelikli benim için aşırııı hayvanseverleri şu şekilde düşünmeye davet ediyorum her insanın canı eşit ve önemli okey ama seri katil tecavüzcü vs ağır suçlar işleyen canilerin canı benimki kadar değerli değil kimse kusura bakmasın bu yüzden saldırgan hayvanları sevmemek bir çözüm üretmek bunu düşünmek sorgulamak bana canice gelmiyor beni hayvan düşmanı da yapmıyor diye düşünüyorum
 
Ne güzel yazmışsınız. Benim gördüğüm bu mevzunun aklı selim insanlar tarafından yönetilmesi. Ama üzülerek söylüyorum mantıklı düşünmeyecek insanlar süreçte konuşuyor. O da çözüm yerine kutuplaşma getiriyor. Sokakta başıboş dolamassin ama barınakta da ölmesin, işkence çekmesin hadi çözüm bulalım tavrından uzaklasiliyor. Bugün burda da gördüğümüz üzere konuyu baltalayan zihniyetler var.
1. Hayvana eziyeti normallestiren sapkın, sapık zihniyetler.Cunku insanın yanında ne ki onlara göre. Zaten kadın da ikinci sınıf vatandaş gözlerinde. Suç makinesi gibiler. Cezaları çok az.
2. Her konuda dini yönden argüman sunanlar. Köpek giren eve melek girmez kafası. Kendin alma ama yok kimse beslemeyecek. Banlanmamak için daha yazmiyorum bu gruba.
3. Hayvan fetişizmi olanlar. O ve hayvanı( hatta tüm sokak hayvanlari) ne yaparsa yapsın hepimiz susacağız. Cocugu mu ısırdı cocuk suçlu, tasmalari uzun, ağızlik yok, hep kendilerine ait alan olmasına rağmen çocuk parkindalar...Tek bir laf söylenmiyor. Adeta köpek bahane. Ben bu grubun insan düşmanlığını, sosyal beceri kisitliligini hayvanla perdelemeye başladıklarını düşünüyorum. Azcık hayvandan çekinin hemen klişeler gelir" Hiçbir yapmaz", " Asil insandan korkacaksin", "Köpek öleceğine sen ol" vs vs. Mama sektörüne maşa oluyorlar haberleri yok. Daha dogrusu hayvan bunların patolojik zihniyetlerine alet oluyor.
4. Ciddiyetsizler. Hayvan beslemeyi eve biblo almak zannediyor. Cins köpek alıyor tatil başı sonra tatil yöresine bırakıyor. Senenin yarisi sehir disi seyahati var. Ama kopek almaktan da geri kalmiyor. O yüzden nasıl evlatlık çocuk almak icin hastane prosedürü varsa evcil hayvan da bakim ruhsati lazım.
Bu insanlarla çözüm bulunmaz. Devletin bu gruplara kulak tıkayıp kesin ve net kanunlarla hareket etmesi lazım.
Ekliyorum; belli cins ve büyüklükte köpeklere ağızlık takmak zorunlu. Sıkıysa ağızlıksız dolaştır. Ağızlık takılmamış köpek birini ısırırsa iş uyutmaya kadar gidiyor. Sahibine de yüklü ceza veriliyor. Toplumu ilgilendiren konularda kararlı adımlar atılmalı. Demin de yazdığım gibi, barınakların yönetimi gerçek hayvanseverlere verilmeli. Kısırlaştırma işi çok masraflı diyelim, tek cinsten başlansın. Sadece dişiler veya erkekler diye ayrılsın. Kısırlaştırmayı aşı gibi düşünenler var mı aramızda merak ettim. 2 hafta boyunluk takılıyor çünkü ameliyat yerine değmemeleri yalamamaları lazım. Çok düzenli antibiyotik verilmesi lazım bakteri mikrop üremesin diye. Kısırlaştır sal sokağa olmuyor, ölüverir hayvan.

Yerlere, milletin kapısının dükkanının önüne yemek artığı mama dökenlere para cezası verilmeli. Burada getir dök bakalım mamayı veya akşamdan kalmış yemeği sokağa. Hem hayvan zehirleme teşebbüsünden hem de çevreyi kirletmekten yığarlar cezayı başını kaldıramazsın. Evine al bak desen elli tane bahane.

Yazık ya, bizim coğrafyanın insanı değer görmüyor, canı kıymetli değil, köpeğin nasıl olsun? Yaşadığım ülkede sosyalleşsin diye köpek havuzuna götürüyoruz. Kreş gibi günlük oyun grupları var, bildiğin servis evden alıyor eve getiriyor. Düzenli veteriner kontrolü kulak bakımı yaptırıyoruz, hayvanın dili yok derdini söyleyemiyor diye korkuyoruz.

Türkiye'de sokaklarda bakımsız sevgisiz ilgisiz şiddet işkence görüyorlar. Kaç köpek gördüm ayağını araba ezdiği için topallayan. Mamayı döküp arkasını dönüp giden insanlar hayvanseverim demesin kendine. Fenomenlere yapılan soruşturmaların benzeri bu mamacılara da yapılmalı. Bağışın, topladıkları paranın kaçta kaçı bu hayvanlara kullanılıyor bir çıksın ortaya.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X