Soma faciasının üzerinden 1 yıl geçti

Caddy

Guru
Pro Üye
28 Mart 2012
8.170
2.001
13 Mayıs 2014’te Soma İlçesi'ndeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madenci hayatını kaybetmiş, Türkiye bu büyük maden faciası ile sarsılmıştı. Sıcağı sıcağına Meclis’te iyileştirici bazı düzenlemeler yapılsa da hala dayıbaşı, rödovans ve taşeron sistemi madencilerin hayatında. Soma’da bulunan Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, daha dün Soma'da bir maden ocağında göçük meydana geldiğini ve bir işçinin yaralandığını belirterek, ''İş güvenliğine dair çok fazla bir şeyin değişmediğini görüyoruz'' dedi.
29293255.jpg

BUNDAN bir yıl önce, 13 Mayıs 2014’te Alp Gürkan’ın sahibi olduğu Soma Holding’e bağlı Soma Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi’nde akşam saatlerinde çıkan yangında 301 işçi yaşamını yitirdi, 162’si yaralandı. Facia, Türkiye tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. Yaşam odası yoktu, iş güvenliği eksikti... Rödovans sistemi, dayıbaşı, taşeron ve aşırı çalıştırma vardı. Türkiye’nin dört bir yanında madenlerde binlerce işçi ve mühendis çalışıyor. Soma hala yaralarını sarmaya çalışırken, madencilik sektörü temsilcilerine bir yılda nelerin değiştiği sorusunu yönelttik. Soma’da bulunan Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, dün telefonda görüştüğümüz esnada, bir maden işçisinin yaralandığını aktardı: “Daha bugün bir maden ocağında göçük meydana geldi ve Ercan Balcı isimli işçi yaralandı. İş güvenliğine dair çok fazla bir şeyin değişmediğini görüyoruz.” Sektör temsilcilerinin başlıca talepleri ise taşeron sisteminin kaldırılması ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması...

KANUN ÇIKTI, YAPI DEĞİŞMEDİ

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, 13 Mayıs 2014’ten bu yana çıkarılan bazı yasa ve yönetmeliklerin özlük hakları ve iş güvenliğine yönelik maddeler içerdiğini fakat kazaları önleme noktasında yetersiz kaldığını dile getiriyor. İlk torba yasada iş güvenliğine yönelik bir husus olmadığını, daha sonra gelen ikinci yasada bu konuda 8 madde yer aldığına işaret eden Yüksel, şöyle devam ediyor: “Yönetmelikler çıktı, dünyada zaten uygulanan önlemler bizim mevzuatımıza ancak girdi. Ama kazaları önleyecek bir önlem görmüyoruz. Kurumsal yapılarda herhangi bir değişiklik olmadı. Kömür ocaklarında zorunlu ferdi kaza sigortası çıktı, bununla alakalı tebliğ yayınlandı. İlk kez uygulanacak bir sistem. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün denetim yetkisini kaldırdılar, görevleri arasından çıkarıldı. Çalışma Bakanlığı tek başına devam edecek. Atılan adımları yeterli bulduğumu söyleyemeyeceğim. Bunları uygulayacak kurumsal yapılarda bir değişiklik olmadı.”

ÖLÜMLÜ KAZADA 1800’Ü GEÇTİK

Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün ise “Bir yılda neler değişti” sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Çok fazla bir şey değişmediğini görüyoruz. Soma’dan sonra Ermenek ve diğerleri oldu. Türkiye ölümlü iş kazalarında geçtiğimiz yıl 1800 rakamlarını geçti, bu yıl da rakamlar benzer şekilde. Soma faciasından sonra tüm Türkiye’nin vicdanı sızladı, dünya Soma için ağladı. Bu duyarlılıkta bir sürü söz verildi, bazı yasal düzenlemeler yapıldı ama yapılmış olanlar dahi uygulanmıyor. Madencilere emeklilikte beş yıllık bir avantaj geldi. Yer altında günlük çalışma süresini 6 saate indiren uygulama Meclis’ten geçti ama daha sonra 7.5 saate çıkarıldı. Maden işçileri günde 7.5-8 saat çalışılıyor üç vardiya olarak.”

DAVA 13 NİSAN’DA BAŞLADI

Soma faciasıyla ilgili 487 mağdurun yer aldığı; 8’i tutuklu, 37 tutuksuz sanık bulunan dava, 13 Nisan’da Akhisar’da görülmeye başladı. Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan; maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy; Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, maden mühendisi İsmail Adalı, işletme müdürü Akın Çelik, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’in tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması 10 gün sürdü. 24 Nisan’da verilen ara kararla 15 Haziran’a ertelendi. Aynı işletmeye ait 3 ocaktan facianın meydana geldiği Eynez üretim yapmıyor. Diğer ocaklar Atabacası ve Işıklar ise denetimlerde eksikleri tamamlayıp açıldı.

3 BİN KİŞİ İŞSİZ KALDI

GETİRİLEN yeni çalışma düzenlemeleri ve denetimler yine çalışanları vurdu. Facianın yaşandığı Soma AŞ’ye ait kapanmış olan maden ocağında yıl sonu itibariyle 2 bin 831 işçi işsiz kalırken; Ermenek’te Ekim ayındaki maden kazasından sonra yapılan denetimlerde ilçedeki 10 maden ocağından 9’u kapatıldı. Bölgede faaliyet gösteren bir maden şirketi de 120 çalışanını işten çıkardı. Zonguldak başta olmak üzere birçok yerde de, madenciler işsiz kaldı.

TEK ÇARELERİ YİNE MADEN

301 işçinin öldüğü maden faciasından kıl payı kurtulan işçiler ise faciadan kurtulduklarına sevinirken, gelecek endişesi yaşıyor. Sektör temsilcileri, Soma’daki madencilerin mücadelesini şöyle anlatıyor: “Soma’dayız, burada insanlar isyan ediyorlar ama korkuyorlar da. Üç-dört ay maaş alamazsan her şeyin batacak. Tarım alanları büyük ölçüde kalktığı için, madencilik dışında bir alternatif yok. 3 bin kişi işsiz kaldı. İşçilerin bir kısmını diğer şirketler aldılar ve kendi bünyelerindeki, işini yaparken sakatlanmış işçilerin yerine çalıştırıyorlar. 1.800 lira maaşlı işlerini kaybetmemek için herkes birbiriyle yarışıyor. İşçilere bir korku saldılar: ‘Orada üç bin işsiz var. İşverene karşı geleni, rapor alanı atarım ha’ diye tehdit ediliyorlar. Her krizin maalesef bir ticareti yapılıyor. Şimdi madenciler endişe içinde ‘Dışarıda 3 bin arkadaş işsiz, acaba beni atar da başkasını alır mı’ diye. Soma faciasında yaralananlar oldu. Tedavisi bitmiş ve sakat kalan arkadaşlarımızın yüzde 75-80’i şu anda işsizler.”

BEKLENTİLERİ KARŞILAMIYOR

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Torun ise Soma faciasının ardından yapılan yasal düzenlemelerin madencilerin beklentilerini çok fazla karşılamadığını söylüyor. Torun, şöyle konuşuyor: “Çalışma saatleri ve emeklilik yaşı ile ilgili bir-iki konu değiştirildi. Özlük hakları açısından bunları olumlu buluyoruz. Fakat iş kazaları açısından baktığımızda, Türkiye’de ucuz emek üzerinden üretim zorlamasıyla, ucuz mal üretip dünya ile rekabet etme politikası değişmediği sürece bir şey değişmez. Türkiye genelinde üretim zorlaması var, tüm sektörlerde. Emek baskılanıyor, bu kazaların kaçınılmaz olmasının nedeni de bu. Yarın benzer bir kaza olursa kimsenin sürpriz saymaması gerekiyor. Nedenler değişmedi.”

SADECE BORDRODA GÖZÜKÜYOR

MADENCİLERE iki asgari ücret verilmesine yönelik uygulamanın ise işverenler tarafından suiistimal edildiğine işaret eden Tayfun Görgün, şöyle konuşuyor: “Soma’dan sonra öyle bir yasa çıktı, ‘Yer altında çalışan kömür işçilerinin ücretleri iki asgari ücretten düşük olamaz’ denildi. Ücretlerde hakikaten bir artış oldu. Fakat Ermenek’te bazı madenlerde ücretler uygulanmıyor. Bordroda görülüyor ama servis ve yemek gibi kalemlerden işçiler aldıkları parayı geri işverene iade ediyor. Örneğin Ermenek’te bir madencilik şirketi yasadan sonra yaklaşık 60 işçiyi işten attı. Bordroda gösterdiği iki asgari ücretin birini farklı uygulamalarla madenciden geri alıyor.”

Hürriyet
 
acı öldüler ama öldüler allah rahmet eylesin kalanlara daha zor ve hepsinin maddi durumları kötü umarım devlet görür ve maden şehitlerimizin ailelerini çocuklarını iyi duruma getirmeleri için çaba harcarlar.

ailelerine ve çocuklarına bol sabırlar
 
Madenciler, aldığı helallikle ölüm kuyusunun kapısına yürüyecek cesareti kimliğine kazımış mangal yürekli kişilerdir.
 
milyonlarin-omurlerince-unutamayacagi-cok-aci-1205151200_m2.jpg


“Soma faciası geliyor” diyerek Meclis kürsüsünde faciadan 15 gün önce hükümeti uyaran CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, 13 Mayıs faciasının yıl dönümünde 1 yıl önce yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattığı bir mesaj yayınladı.

Özgür Özel’in mesajı şöyle:

“13 Mayıs günü saat 15.00’i geçiyordu haberi ilk aldığımda. ”Yine Soma, yine maden kazası eyvahlar olsun” dedim önce! Biliyorduk çünkü: Soma madenci için mezar demekti. Biliyorduk çünkü bu ne ilk, ne de sondu!

Saatler geçiyor, akrep yelkovana vuruyor, geçen zaman bize hiç de iyi şeyler söylemiyordu. Zaman dursun istiyorduk ama durmuyordu.

Bir dilek hakkımız olsaydı eğer, bu uğursuz günün takvimlerden silinmesini isteyecektik. Ama zaman hiçbir dileğe konu olmuyor, geçmişe dönülmüyor, geri gelmiyordu. Biliyorduk! Yüzlerce işçi yerin altındaydı ve her acı ihtimal, biraz daha titretiyordu yüreğimizi. Umudumuz yok olurken, bekleyişimiz ise sürüyordu.

Saatler geçiyor, cansız bedenler bir bir çıkartılıyor, giderek daha çok tükeniyorduk. Her haber bir öncekinden kötü geliyordu.

“Anaların, babaların, eşlerin, günahsız yavruların dualarını kabul et Allah’ım” diye yalvarıyorduk orada. Gece ilerliyordu. Soma’da her yer gözyaşı olup akıyordu. O maden ocağının kapısı, orada bekleyen tüm madenci yakınlarının ölümle yaşam arasında gidip gelişlerine tanık oluyordu.

Çıkan her cansız beden bir yaşam, yarım kalan bir ömür ve geride kalan bir aile, bir eş, bir evlat demekti. Maden ocağının kapısında beklerken yaşadıklarımız, sabahın güneş doğmadan önceki en karanlık anıydı, kapkara bir geceyi yaşıyorduk hepimiz. Ve ta derinlerde bir yerlerde hissediyorduk: bazı hayatların üzerine bir daha güneş hiç doğmayacaktı!

Saat sabahın beşi olduğunda umutlar iyiden iyiye azalmıştı. Her yer kapkara, ölüm kadar soğuk ve sessizdi. Yerin altındaki madencilerle birlikte yüreğimize koca bir göçük inmiş ve oturmuştu. Umut ediyorduk ama biliyorduk: artık oradan sağ kurtulmak imkansızdı.

Çıkan her sedye ile birlikte üzerimize koca bir göçük daha iniyordu. Biz de göçüğün altında kalmıştık aslında. Bizim de her yanımız toz, her yanımız toprak olmuştu.

Soma bir can pazarı, Soma artık ölüm kentiydi. Sürekli, jandarmalarla korunan bir alandan birer, birer sedyeler üzerinde cansız bedenler geliyordu. Soma bir süre sonra feryat alanına dönüştü. Orası yürek burkan bir acıya dönüştü. Tarifi mümkün değildi artık hiçbir şeyin.

Günlerce bitmedi cinayet Soma’da, durmadı akan kan, gözyaşı günlerce, gecelerce!

Ölüm kimilerince bir sayıdan ibaretti oysa! İstatistiklerde yer alan sadece bir rakam! Bir can bu dünyadan göçüp gittiğinde duyulmayan çığlık, 301 olduğunda duyabilmişti ancak. Ama heyhat, giden canların yerini doldurmayacaktı artık hiçbir dokunaklı açıklama, hiçbir tazminat!

O gece Soma’da, sabahın alacakaranlığında şöyle bir not aldım:

“4 kayba üzülen, 17 olunca kahrolan, 150'yi duymadan uyuyan milyonları yarın sabah, ömürlerince unutamayacakları çok acı bir tablo bekliyor.”

Unutmayacaktık yüreğimize inen bu göçüğü, Soma’daki hiçbir şeyi.

Unutmayacaktık ne 13 Mayıs’ı ne de ölen 301 madenciyi.

Şimdi de kimse unutmasın ve kimse tarafından unutturulmasın diye 13 Mayıs’ı yazıyor, tarihe bir kez daha not düşüyoruz: Soma ne kader ne de fıtrattır! Soma ülkemizin“önlenebilir trajedisi”, yaşadığımız en büyük işçi katliamıdır!

Bir avuç kömür için bir ömür verenlere minnetle…"
 
Yerinde gorup o aciyi yasayan biri olarak Allah bir daha boyle bir felaket yasatmasin...
1 senede 1 milim katetmedik...Kimsenin olmadigi gibi olen madencilerimizin fitratlarinda da olmek yoktu.Yeni Turkiyede 2015 olan bu facia "bakiniz 1800lu yillarin Ingilteresinde de bu kazalar meydana geliyordu " diye karsilastiracak bir faciaydi bu.

Nerden tutatsan tut elde kaliyor...Olan yitip giden canlara oluyor..
 
Yerinde gorup o aciyi yasayan biri olarak Allah bir daha boyle bir felaket yasatmasin...
1 senede 1 milim katetmedik...Kimsenin olmadigi gibi olen madencilerimizin fitratlarinda da olmek yoktu.Yeni Turkiyede 2015 olan bu facia "bakiniz 1800lu yillarin Ingilteresinde de bu kazalar meydana geliyordu " diye karsilastiracak bir faciaydi bu.

Nerden tutatsan tut elde kaliyor...Olan yitip giden canlara oluyor..

O zaman bunlari konustugumuzda, ölülerin üzerine prim yapmaya çalisiyormusuz. Yas tutmamiz gerekirmis, devlet gerekeni yaparmis zaten. Eh noldu simdi? Dedigimiz çikmadi mi? Erdogan 1800'li yillardaki ingiltereyi örnek verecegine, niye simdiki Ingiltereyi örnek vermiyor? Adamlar sirf seçimi kaybettiler diye partiden istifa ettiler. Bizdede enerji bakani olup, bu kadar insanin ölümüne sebeb olurken, birak istafayi, gömlek degistirmedi diye halk kahramani oldu.

Gerçekten o kadar çok sinirleniyorum ki. O giden canlara, babasiz, evlatsiz kalan çoçuk ve anneler, o kadar çok üzülüyorum ki. Ve halen bu parti'ye oy veren insanlar var ya, onlara zerre kadar saygim yok.
 
O zaman bunlari konustugumuzda, ölülerin üzerine prim yapmaya çalisiyormusuz. Yas tutmamiz gerekirmis, devlet gerekeni yaparmis zaten. Eh noldu simdi? Dedigimiz çikmadi mi? Erdogan 1800'li yillardaki ingiltereyi örnek verecegine, niye simdiki Ingiltereyi örnek vermiyor? Adamlar sirf seçimi kaybettiler diye partiden istifa ettiler. Bizdede enerji bakani olup, bu kadar insanin ölümüne sebeb olurken, birak istafayi, gömlek degistirmedi diye halk kahramani oldu.

Gerçekten o kadar çok sinirleniyorum ki. O giden canlara, babasiz, evlatsiz kalan çoçuk ve anneler, o kadar çok üzülüyorum ki. Ve halen bu parti'ye oy veren insanlar var ya, onlara zerre kadar saygim yok.


Hatirlamaz olur muyum ? Birbirimize girmistik burda.Yas tutacaginiza hala.siyaset yapiyorsunuz denmisti bizlere.Bir basortusu konusu kadar yine gundemde kalmadi gorduk degil mi? Yazik cidden yazik...
 
İlahiyat profesörü Güç: Mafya hesaplaşmasında da ölebilirlerdi Soma'da geçen yılki maden faciasında sorumsuzluk ve ihmal yüzünden hayatını kaybeden 301 madencinin ölümüyle ilgili 'İlahi takdir' yorumunda bulunan Manisa Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Güç, madencilerin "mafya hesaplaşmasında da" ölebileceklerini söyledi.



:KK51::KK51::KK51:
 
Hatirlamaz olur muyum ? Birbirimize girmistik burda.Yas tutacaginiza hala.siyaset yapiyorsunuz denmisti bizlere.Bir basortusu konusu kadar yine gundemde kalmadi gorduk degil mi? Yazik cidden yazik...

Zaten varsa yoksa basörtü. Beni en çok sinir edende o. Insanlar ölüyor, evlatlarina yemek getiremiyorlar, 900 küsür tl alacam diye canindan beziyorlar, ama halen varsa yoksa basörtüsü. Umarim vicdanlari rahat uyurlar o basörtüleri ile beraber!!

Ha bu lafim bu arada dine, basörtüye karsi degildir. Ben her zaman herkesin giyim seçimindeki özgürlügü savunmusumdur fakat giyimlerini, dinini siyasete alet etmek, baskalarini ezmek için kullanmayi asla ve asla desteklemem.
 
Ne garip bir yer şu Dünya, 301 insanımızı toprağa verdik, o ara Dünya dönmeye devam etti de 1 sene geçti bile, bize çabuk geçti, ya ölenlerin yakınlarına?
Onların gözünün yaşı dindi mi, acısı hafifledi mi?
301 haneden 301 cenaze:KK43:

Biz hiç unutmadık, umarım asla unutulmazsınız.
 
İlahiyat profesörü Güç: Mafya hesaplaşmasında da ölebilirlerdi Soma'da geçen yılki maden faciasında sorumsuzluk ve ihmal yüzünden hayatını kaybeden 301 madencinin ölümüyle ilgili 'İlahi takdir' yorumunda bulunan Manisa Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Güç, madencilerin "mafya hesaplaşmasında da" ölebileceklerini söyledi.



:KK51::KK51::KK51:

E dekan olmuş bir şekilde teşekkür etmesi lazımdı..
 
Bugün hatırlayınca gözlerim doluyor, içim kötü oluyor. Ben bu haldeyken o işçilerin yakınları ne durumda?

Bu olayın üzerinden "Allah bir daha yaşatmasın" denmesini doğru bulmuyorum. Olanlara kadermiş, kaçınılmazmış gibi bir hava veriyor; sanki bu sefer Allah korumadığı için olmuş ama bir dahaki sefere Allah korursa olmazmış gibi...

Gerekli tedbirler alınmadığı sürece, yaşam odaları yapılmadığı sürece, Akp ve yandaşları buradan rant elde ettiği sürece Allah bir dahaki sefere de korumaz, öyle "siz çıkarınıza bakın ben korurum" gibi bir vaadi de yok zaten, beklemeyin.
 
X