- 11 Temmuz 2011
- 645
- 513
- 45
Kişisel gelişimi tamamlamak için pek çok şey deneriz. sorunlarla baş edemediğimiz zaman ruhumuz bunalıma girer ve hayattan zevk almamamaya başlarız. buna depresyonda diyorlar. geri kalıyoruz, asosyal oluyoruz, keyif almıyoruz, aslında herşey yolunda iken birden bire birşey oluyor ve değişim istiyoruz. bu değişim kimi zaman bizi raydan çıkarıyor ve hayatımızı alt üst ediyor. sonra başa dönmek ve önceden sahip olduklarımızı mumla arıyoruz.
Tüm bu çıkmazlar içinde devinirken aslında meselenin kim olduğumuz ve nedenlerle başlayan bir yığın soru içinde kayboluyoruz. 'Ben kimim, Ne istiyorum, Neden mutlu değilim?....'
Tasavvuf ehli bu soruları kendilerine defalarca kez sorarak kendi içlerine yönelmişler ve yolculuğa başlarken ana tema olan 'Ben' sözcüğünü derinleştirmişler. Psikolojide; 'İd,Ego, Süper Ego' denen benliği bu noktada keşfettikten sonra elde ettikleri veriler ile bir sonraki aşamaya geçmişler ve kendi dışındaki insanlara, doğaya, evrene katkı sağlamak için ellerinden geleni yapmışlardır.
Bediüzzan '“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır' demiş. yani öncek önyargısız bakmanın önemini vurgulamış. Bakmak, Düşünmek ve Lezzet almak hayatın başlangıç toktası olduğunu anlıyoruz.
Aslında bizi eğitecek doğru eğitmenlerden geçmediğimiz için bu haldeyiz. çünkü her insanın bir arada olma ihityacı vardır. Eş, dost, akraba, arkadaş... Bunlardan biri de öğretmen. Öğretmen dediğimiz kişi bizi hayatı ilk öğretendir. yanlış verilerle bir öğrenciyi donatmak onun hayat yolculuğunda sendelemesi için gerekli alt yapıyı oluşturmuş olur. yıllar geçtikten sonra insan bunu hatırlamaz. söylenen kelimeleri veya hareketleri unutur. ama yaşamını etkileyen olumsuz düşünce ve davranış aslında ta oradan gelmektedir. Bu örneği çoğaltabiliriz. insan en yakın olduğu kişiden en çok etkilenir.
Pek çok sıkıntıyı yaşayıp şimdiki yaşımıza geldik. bunalımdayız, ruhumuz sıkılıyor, hayattan zevk almıyoruz. uzmanlara gidiyoruz fayda görmüyoruz. ilaç kullanıyoruz ama olmuyor. peki ne yapacağız?
Önce bir alt yapı hazırlamamız gerekiyor.
Değişime hazır olmak için kendimizi ikna edelim.
Tüm bu çıkmazlar içinde devinirken aslında meselenin kim olduğumuz ve nedenlerle başlayan bir yığın soru içinde kayboluyoruz. 'Ben kimim, Ne istiyorum, Neden mutlu değilim?....'
Tasavvuf ehli bu soruları kendilerine defalarca kez sorarak kendi içlerine yönelmişler ve yolculuğa başlarken ana tema olan 'Ben' sözcüğünü derinleştirmişler. Psikolojide; 'İd,Ego, Süper Ego' denen benliği bu noktada keşfettikten sonra elde ettikleri veriler ile bir sonraki aşamaya geçmişler ve kendi dışındaki insanlara, doğaya, evrene katkı sağlamak için ellerinden geleni yapmışlardır.
Bediüzzan '“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır' demiş. yani öncek önyargısız bakmanın önemini vurgulamış. Bakmak, Düşünmek ve Lezzet almak hayatın başlangıç toktası olduğunu anlıyoruz.
Aslında bizi eğitecek doğru eğitmenlerden geçmediğimiz için bu haldeyiz. çünkü her insanın bir arada olma ihityacı vardır. Eş, dost, akraba, arkadaş... Bunlardan biri de öğretmen. Öğretmen dediğimiz kişi bizi hayatı ilk öğretendir. yanlış verilerle bir öğrenciyi donatmak onun hayat yolculuğunda sendelemesi için gerekli alt yapıyı oluşturmuş olur. yıllar geçtikten sonra insan bunu hatırlamaz. söylenen kelimeleri veya hareketleri unutur. ama yaşamını etkileyen olumsuz düşünce ve davranış aslında ta oradan gelmektedir. Bu örneği çoğaltabiliriz. insan en yakın olduğu kişiden en çok etkilenir.
Pek çok sıkıntıyı yaşayıp şimdiki yaşımıza geldik. bunalımdayız, ruhumuz sıkılıyor, hayattan zevk almıyoruz. uzmanlara gidiyoruz fayda görmüyoruz. ilaç kullanıyoruz ama olmuyor. peki ne yapacağız?
Önce bir alt yapı hazırlamamız gerekiyor.
Değişime hazır olmak için kendimizi ikna edelim.
Son düzenleme: