• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sosyal olmak zorunda mıyım?

Arkadaşlarımlada ayda 1-2 kere görüşüyorum ama Allahtan görüştüklerim trip ne bilmeyen insanlar. Deşarj oluyorum olmasına da, ay boyu diğer taraftan atılan trip illallah ettiriyor.
Bir arkadasimin dedigi aklima geldi guldum simdi ;)
Kizcagiz fazlaca kalabalik bir aileye gelin oldu. Nasilsin iyi misin diye aradigimda demisti ki “ay dark nasil olayim,bugun nisanlaniyorlar gidiyorum,yarin dugunleri var gidiyorum,sonra cocuklari oluyor doguma gidiyorum,40i cikiyor ona da gidiyorum,bayramda gidiyorum,kandilde gidiyorum,hacca gidiyorlar ugurluyorum,umreye gidiyorlar ugurluyorum,donduklerinde yine gidiyorum,ölüyorlar ona da gidiyorum,sonra duasina gidiyorum bitmiyor bitmiyor”demisti :KK70:

Uc gunde yildirdilar kadini:KK70:
 
Bence bu kadar yabani olmak bana fazla geldi. hepimizin çocukları var. ben onu 2 saat görmesem özlüyorum. büyüyünce de bu değişmeyecek biliyorum. hele ki çocukları olsa aklımı kaçırırım. bir anne babanın sesinizi duymak sizi görmek istemesi en doğal sonuçlardan. zorunda mıyım lafı biraz ağır bence. konuşulan konuların içeriklerine takılıp kendinize gitmeme bahaneleri uydurmuşsunuz ama ne yüzünüzü görüyorlar ne telefon ediyorsunuz konuşacak konunuz kalmamış ki. neyden bahsedecekler çocuktan bahsedecekler.
Çocuk olduktan sonra ailelere bir şey oldu asıl. O kadar çocuk odaklı oldular ki, ne bizi dinliyorlar ne bizimle ilgili bir şey konuşuyorlar. Çocuğu doğuran benim, benim vücudum alt üst. Gece çocuk ağlıyor, uykusuz kalan eşim, işe uykusuz giden eşim. Niye sürekli ama sürekli çocuğun çişini kakasını kekini böreğini konuşuyoruz ki? Biz orada çocuğu oraya götürmek zorunda olan 2 insan gibiyiz. Elbette bizi de seviyorlar özlüyorlar. Ama attıkları taş ürküttükleri kuşa değmiyor.
 
Oldu ...
Zaman artık 24 saat gibi değil zaten
Bi bakiyosun sabah bi bakiyosun akşam.
Herkesin apayrı sorunları var .
Valla annemde öyleydi
Kandil ara bayram ara yok biri askere gitcekmiş ara .
Artık bıktı söylemiyo :)
Ona gore ben gerçekten buzdolabiyim :KK70:
Ay annemde bana buzdolabı der. Çok şükür eşimde buzdolabı da çatışma yaşamıyoruz. :KK70:
 
eskiden çocuğa bakıp hem iş yapıp hem hizmet vardı büyüklere. üstelik çamasır makinesi bulaşık makinesi gibi hayatı kolaylaştıran aletler yoktu. o yüzden anlamamaları normal. günümüzde kolaylıklar var ama yine yetişemiyoruz. o yüzden söylenenleri çokta takmamak lazım. ben artık söylemiyorum çok takmıyorum
 
Aynı benim annem.
Sürekli eşimin ailesini arayayım, çağırayım falan istiyor.
40'ından sonra pişman olursun, insan arar bulamazsın diyor.
Ay evet. Çocuklarının düğününü kiminle yapıcaksın diyor annemde. Sanki çocuklarım bin kişilik düğün salonunda düğün yapmak isteyeceklermiş gibi. :KK64:
 
Haftaiçi çalışıyoruz. 2 haftada 1 anne babama gideriz. Bazen 3 haftada 1.. Haftada 1-2 ararım..

Kv her gün görüyorum oğlumuza bakıyor. Yakında değilken de sürekli aramazdım. Haftada 1..
Kp hiç aramam..

Ablamlarla whatsapp tan yazışırız.
Teyze, hala, dayı bayramdan bayrama ziyaret ederim. Gitmezsem telefonda kutlarım..
Kimsenin dayatmasına gelemem. Hayat eskilerinki gibi değil artık..
Haftada 1 gitmesem kayınvalidemi zaten bende ararım. Ama gittiğim insanı arayıp ne diyeyim? Herkesin işi gücü var bide. Geçen abimi aradım, ben seni ararım güzelim sen yengeni ara bi dedi. Şimdi ikisini de aramıyorum. Abim içinde ikinci babam derim yani, o kadar severim. Ama sürekli direktif verilince ters tepiyor.
 
Ya annenizin dedikleri normal olabilir mi? En son kendinizi düşünün o zaman, nasıl mutlu olduğunuz değil, hal hatır sorup milletin gönlünü hoş etmek daha önemli olsun... Kim olsa ara, gel, ara, gel baskısını sürekli duysa, yapacağı varsa da yapmaz, boğulur. Hoş değil koca insanlara sürekli ne yapması gerektiğini söylemek. Nasıl çözülür bilmiyorum ama yapmak zorunda değilsiniz. Yapmayın da...
 
Bir arkadasimin dedigi aklima geldi guldum simdi :KK66:
Kizcagiz fazlaca kalabalik bir aileye gelin oldu. Nasilsin iyi misin diye aradigimda demisti ki “ay dark nasil olayim,bugun nisanlaniyorlar gidiyorum,yarin dugunleri var gidiyorum,sonra cocuklari oluyor doguma gidiyorum,40i cikiyor ona da gidiyorum,bayramda gidiyorum,kandilde gidiyorum,hacca gidiyorlar ugurluyorum,umreye gidiyorlar ugurluyorum,donduklerinde yine gidiyorum,ölüyorlar ona da gidiyorum,sonra duasina gidiyorum bitmiyor bitmiyor”demisti :KK70:

Uc gunde yildirdilar kadini:KK70:
Ay ilk aylarımda bende epeyce gezmiştim. Çok şükür elimi eteğimi yavaşça çektim. Oda tamamen eşim sayesinde, hiç sevmez oda çünkü. Ama gerçekten 1-2 kere gideyim desen kızının kınasından torunun sünnet düğününe, gelinin çeyiz düzmesinden hastalığına hapşırığına her şeye gidip geliyorsun. :KK70:
 
Ay ilk aylarımda bende epeyce gezmiştim. Çok şükür elimi eteğimi yavaşça çektim. Oda tamamen eşim sayesinde, hiç sevmez oda çünkü. Ama gerçekten 1-2 kere gideyim desen kızının kınasından torunun sünnet düğününe, gelinin çeyiz düzmesinden hastalığına hapşırığına her şeye gidip geliyorsun. :KK70:
Sonrasinda insan “yeter ulayyn”seklinde isyan ediyor ;) ben de benzer seyleri yasadim
 
eskiden çocuğa bakıp hem iş yapıp hem hizmet vardı büyüklere. üstelik çamasır makinesi bulaşık makinesi gibi hayatı kolaylaştıran aletler yoktu. o yüzden anlamamaları normal. günümüzde kolaylıklar var ama yine yetişemiyoruz. o yüzden söylenenleri çokta takmamak lazım. ben artık söylemiyorum çok takmıyorum
Evet maalesef. Geçen kayınpederim 4 çocuk talebini iletirken bana “köyde kadınlar 10 çocuk doğurup inek güdüyorlardı. Bezleride ellerinde yıkıyordu” örneklendirmesini yaptı. Ne diyeyim ki? Eyvallah baba dedim. Ama bu kuşak farkı gönlümü yoruyor artık.
 
Ya annenizin dedikleri normal olabilir mi? En son kendinizi düşünün o zaman, nasıl mutlu olduğunuz değil, hal hatır sorup milletin gönlünü hoş etmek daha önemli olsun... Kim olsa ara, gel, ara, gel baskısını sürekli duysa, yapacağı varsa da yapmaz, boğulur. Hoş değil koca insanlara sürekli ne yapması gerektiğini söylemek. Nasıl çözülür bilmiyorum ama yapmak zorunda değilsiniz. Yapmayın da...
Galiba sorun “koca insan” olarak görülememekte. Bu “sen benim çocuğumsun. 50 yaşınada gelsen öylesin” meselesi hep bi akıl vermeye yönlendiriyor aileleri. Terslesem her uymayan konuda, üzülüyorum, yaşlanıyorlar. Böylede ben kendimi sorguluyorum.
 
Benim için mahsuru yok:kahve: yalnız yaşadığınız yer için yaptığınız tasvir beni benden aldı tam hayalim:KK51: nasıl mutlu olacaksınız öyle davranin ben öyle yapıyorum kafam pırıl pırıl
 
Galiba sorun “koca insan” olarak görülememekte. Bu “sen benim çocuğumsun. 50 yaşınada gelsen öylesin” meselesi hep bi akıl vermeye yönlendiriyor aileleri. Terslesem her uymayan konuda, üzülüyorum, yaşlanıyorlar. Böylede ben kendimi sorguluyorum.
Elbette anne, baba kıymetlidir, kırıp geçirmeyin ama kendinizden taviz vererek de yaşanmaz ki... Eşimin ailesiyle (benim ailem hayatta değil) kırk yılda bir, bir araya geliriz, onlar da hemen başlarlar karşılarında 10 yaşında çocuklar varmış gibi şunu şöyle yapın böyle yapın demeye. 35 yaşındayım, 16 yaşından beri hayatımın sorumluluğu bende. Siz mi bileceksiniz neyi nasıl yapmam gerektiğini? İnsan, kırılmasınlar diye böyle demek istemiyor tabi. Kırk yılda bir olan bir olay, nasılsa bildiğimizi yapacağız diye pek takmıyorum ama yine de o an beni boğmaya yetiyor. Sizi düşününce, bu sürekli bir taciz gibi... Ben bir süre telefon ilişkilerine de ara verirdim mesela. Sade, basit, sakin bir hayat istiyorsunuz alt tarafı, onu da gereksiz sorumluluklarla boğmaya kimsenin hakkı yok.
 
Bende kimseyle telefonda konusmayi sevmiyorum.annem ve ablami haftada bir arar konusurum onun disinda bana eziyet geliyor.ayrica haftada bir gormek yetmiyormus gibi bide niye arayacaksiniz ki.
 
Merhaba efendim.

Şehrin biraz dışındayım. Yeşillik, arnavut kaldırımı, sağda solda hayvan evleri olan, gayet nezih ve denizli bi bölge. Ben buraya bir adapte oldum, pir adapte oldum. Resmen huzura erdim. Şehrin içine geçipte hiçbir yere gitmek, kimseyle iletişime geçmek istemiyorum. Her haftsonu aileleri ziyarete geliyoruz 1 gün -ki aramızda 50 km var.- Ona bile erinir oldum. Çünkü trafikle o 50 km oluyor 150 km. Açıkçası gittiğimizde de bizim iyiliğimizden hoşluğumuzdan ziyade kızımı, onu nasıl yetiştirmem gerektiğini, konuşuyoruz/tartışıyoruz. Bu bi göreve döndü yani, özlemekle alakası yok.

Ben gidip gelmeye bile üşenirken her telefonda annemden “anneanneni/babaanneni aradın mı? Yengeni ara. Kayınvalideni hiç arıyor musun?” laflarını işitiyorum. Kayınvalidem, yengem, kayınpederim, bazı arkadaşlarım da aramadığım için tripli ve laf sokuyor tabi ki. Bende her seferinde “niye aramıyorsun” diyene çemkiriyorum. “Yahu adam, hamileyim canım burnumda. Evde iş bitmiyor. Boş her vakitte çocukla oynuyorum. Vizelerim geldi çattı, çayımı bile sorular eşliğinde içiyorum. Kocama ayırdığım vakit yetmiyor, siz ne söylenip duruyorsunuz?” diyorum. Ama sonuç aynı, hep aynı. “Her hafta gelin, haftanın 1 günü bize 1 günü diğer aileye gidin. Her hafta görüşsekte arayın. İşiniz olsa da arayın.”

Aramak zorunda mıyım? Gitmek, görmek, vefa göstermek, kendime ayırdığım için mutlu olacağım dakikaları başkasına ayırmak zorunda mıyım? Anneme göre olgun düşünmüyorum. Bunun açıklaması bu mu gerçekten? Hayat dediğimiz şey hep bi dayatma, mecburiyet ve kendinden çaldığınız zaman demek mi?


bence hiç değilsin, annen senin yetişkin olduğunun farkında değil sanırım hala bu yaşta anneanneni ara denir mi yahu
bence nasıl huzurluysan öyle yaşa, onu bunu şunu eğleyeyim, gönlünü edeyim derken ömür geçip gidiyor valla
kaç yaşındasın bilmiyorum ama zaten 40 lı yaşlar gelince oturup sorgulamıyor bile insan
 
Yani değilsiniz tabi ki.
Ama bir de şöyle bakın yaşlılıkta yalnızlık zor. Kv kpnin de oğlundan torunundan başka kimsesi yok. Tamam yaşlı muhabbeti bayık oluyor kabul ediyorum:) Ama ben komşu teyzeyle de marketteki teyzeyle de konuşurum çok konuşuyorlar ama dinliyorum işte. Velhasıl dayı falan eyvallah istemiyorsanız ama yaşlılara ilgili olmak bence önemli bir manevi değer.
 
Elbette anne, baba kıymetlidir, kırıp geçirmeyin ama kendinizden taviz vererek de yaşanmaz ki... Eşimin ailesiyle (benim ailem hayatta değil) kırk yılda bir, bir araya geliriz, onlar da hemen başlarlar karşılarında 10 yaşında çocuklar varmış gibi şunu şöyle yapın böyle yapın demeye. 35 yaşındayım, 16 yaşından beri hayatımın sorumluluğu bende. Siz mi bileceksiniz neyi nasıl yapmam gerektiğini? İnsan, kırılmasınlar diye böyle demek istemiyor tabi. Kırk yılda bir olan bir olay, nasılsa bildiğimizi yapacağız diye pek takmıyorum ama yine de o an beni boğmaya yetiyor. Sizi düşününce, bu sürekli bir taciz gibi... Ben bir süre telefon ilişkilerine de ara verirdim mesela. Sade, basit, sakin bir hayat istiyorsunuz alt tarafı, onu da gereksiz sorumluluklarla boğmaya kimsenin hakkı yok.
Başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin.

Tam anlattığınız gibi, sadece sakinlik arıyorum. Gereksiz muhabbetler beni boğuyor. Birde özleyen arar neden hep küçükten bekleniyor diye düşünüyorum. Bi arkadaşım var çok sevdiğim. Huyumu bilir. Hep arar, mesaj atar. Müsait değilsem değilim derim, trip atmaz. Uygunsam bende onu ararım. Onun samimiyeti bana sürekli kendini düşündürür. Aramasam bile düşünürüm. Ama diğer insanları düşündüğümde aklıma gelen tek şey sitemleri oluyor.
 
2 hafta da 1 hafta sonu yeter ya. Eşiniz full time çalışmıyor mu? Adamın hafta sonu evde dinlemek istemesi çok normal. Onu bahane edip, sadece ayda 2 kere gidin bence.
 
Benim için mahsuru yok:kahve: yalnız yaşadığınız yer için yaptığınız tasvir beni benden aldı tam hayalim:KK51: nasıl mutlu olacaksınız öyle davranin ben öyle yapıyorum kafam pırıl pırıl
Buraya alışınca insan “yemişim insanları, bana hayvanları gönderin” diyor vallahi. :)
 
Back
X