Suriyeli kadınlara 'deneme süresi' baskısı

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.100
18.286
haber.sol.org.tr/turkiye/suriyeli-kadinlara-deneme-suresi-baskisi-120849
Suriyeli kadınlara 'deneme süresi'
baskısı
Gaziantep İslahiye'de Suriyeli birçok
kadın para ödeyerek, evlenmek
istedikleri erkekler tarafından
evlenmeden önce “deneme süreci”
adı altında birlikte yaşamaya
zorlanıyor. Sürenin sonunda evlilik
gerçekleşmediği gibi, kadınlar
ödedikleri paralarının büyük
kısmını geri de alamıyor.
Arşiv
Mustafa K. Erdemol
Cumartesi, 27 Haziran 2015 14:44



Ülkelerindeki emperyal kışkırtmalı
savaştan kaçarak Türkiye sığınan
Suriyeli mültecilerin Türkiye'deki
yaşamları gittikçe bir insanlık
trajedisine dönüşüyor. Evlilik
yoluyla mülteci statüsünden
kurtularak “sivil” bir yaşam kurmak
isteyen Suriyeli kadınların para
karşılığı evlenecekleri erkekler
tarafından üç aylık bir “deneme”
sürecine tabi tutuldukları, damat
adaylarının, parasının aldıkları
kadınlardan bu süre sonunda
evlenmekten vazgeçtikleri belirtildi.
Gaziantep'in Islahiye ilçesindeki
kamplarda yaşayan Suriyeli
mültecilerin hem paralarının
alınması hem de deneme süreci
altında bir seks kölesi olarak
kullanılmaları, ilçedeki büyük bir
kamu kuruluşunun müdürünün eşi
tarafından gündeme getirildi.
Para karşılığı evlilik yapma
girişiminde bulundukları için polise
de başvuramayan kadınların bu tür
bir evlilik için adaya 3 bin TL'den 10
bin TL'ye kadar para verdikleri
belirtiliyor. Söz konusu parayı fuhuş
dahil çeşitli işlerde çalışarak
kazandıkları belirtilen kadınların
evlilik yoluyla TC kimliğine sahip
olarak vatandaşlık haklarına
kavuşma çabaları, ilçenin önemli
kurumlarından birinin müdürünün
eşini rahatsız etti. Ancak soL'a bilgi
veren söz konusu kişinin girişimleri,
mağdurların tanıklık
yapamamasından ötürü
kanıtlanamadığı için başarılı
olamadı.
Resmi yetkililer ve ilçe sakinlerinin
durumdan haberdar olduğu, ancak
önlenmesi konusunda herhangi bir
girişimin yapılmadığı da kaydedildi
 
sanki iş tecrübesini deniyorlar hey Allah'ım,insanların zaaflığından ve kötü durumlarından yararlanan şu ahlaksızlara bi bela hasıl et kiii bi daha kimsenin canını yakamasınlar!!!!
 
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/188373/Kamplardaki_kadin_ticareti.html
amplardaki kadın ticareti
Gaziantep’teki Karkamış çadır kampından sorumlu iki sığınmacı anlatıyor: “Kamptan Suriyeli bir kadın almak isteyenler oluyor. 5 bin TL karşılığında kadını alırsın. Daha aşağı da olur. Pazarlık yapılır. Resmi nikâh şart olmadığı için kadını bırakmak kolay. Kötü niyetliler de var tabii. Gecelik ilişkiler de olur.” İşte o ‘kötü niyetliler’in eline düşenlerden biri Necma...

Erk Acarer/Cumhuriyet
Yayınlanma tarihi: 17 Ocak 2015 Cumartesi

3.jpg
Genç kadınlar, sahte gülümsemelerle masalara gelip oturuyorlar. Biri bekleme odasından çıkıyor... Arap kadınlarının alışkanlıklarına uygun bir şekilde kaşlarını aldırıp kalem çekmiş. “İçkili sazlı restoran” ya da “müzikhol” diye yumuşatılmaya çalışılan pavyona uygun olarak giyinmiş. Dışarıda kar yağarken dar, mini bir şortun üzerine geçirdiği straplez bir kıyafetle gelip oturuyor.

İsmi Yıldız… Kadehler birbiri ardına kalkarken, “şerefe” sözüne takılıyor. İki yıldır Türkiye’de yaşadığı için Türkçeyi de iyi konuşuyor. Buruk bir tebessümle “Şeref bizde ne gezer?” diye söyleniyor. Ardından da bir kahkaha atıyor. Babası Suriyeli, annesi Iraklı bir kadının adının “Yıldız” olması hiç inandırıcı değil. Biraz ısrardan sonra, gerçek ismini de öğreniyoruz. Necma... Zaten “Necma” Türkçede “yıldız” demek. 27 yaşında... 8 yaşında bir erkek çocuk annesi. Necma, çocuğunu iki yıldır göremediğini, çünkü onun savaşmak için Suriye’de kalan kocasının yanında olduğunu söylüyor.

Suriye’ye bombalar düştüğünden beri Türkiye’de tutunmaya çalışıyor. Suriye, Şam’daki normal yaşamından Gaziantep’teki pavyona uzanan hikâyesini sanki kendisi yaşamamış gibi anlatmaya çalışıyor: “Savaş çıkınca buraya kaçtım. Kampta da kaldım sokakta da.”



Kadınları borçlandırırlar

Necma, Türkçenin yanı sıra Kurmançe ve Farsça da konuşuyor. Kendisine Gaziantep’in “görece pahalı bir yeri olan” İbrahimli’den ev tutulduğunu anlatıyor. Başına gelenleri Gaziantep pavyonlarının sistemine değinmeden anlatmak eksik kalıyor. Buradaki yapıyı da içeride uzun yıllardan beri çalışan bir “emektar” olan A. anlatıyor: “İstanbul, İzmir, Adana pavyonlarında çalıştım. En serti Gaziantep’tir. Masaya gelen içki yarı yarıya yazılır. Yarısını mekân sahibi, yarısını biz kazanırız. Ama borçluysanız durum değişir. Bir kere bir borç aldınız mı yandınız demektir. Onu taksit taksit ödetirler. Bir yerde mutlaka tıkanırsınız. Ödeyemediğinizde yevmiye usulü çalıştırılmaya başlarsınız. Kimse, size borcunuz sıfırlanana kadar masada içilen içkinin yarısını vermez. Daha çok borçlanırsınız. Bu sefer sadece pavyonda çalışmakla kalmaz, fuhuş batağına çekilirsiniz.” Peki, başka pavyonlarda da Suriyeli var mı? Diğer mekân çalışanlarının onlara karşı tutumları ne? A. sürdürüyor: “Burada sadece bir Suriyeli var. Ama diğerlerinde de illa ki onları çalıştırıyorlar. Herkes rızkını yer, bize zararları yok.” Necma da farklı mekânlarda çalıştırılan Suriyeli arkadaşlarının olduğundan söz ediyor. Tam bu noktada ise, başka muhataplara sorulması gereken önemli sorular bulunuyor. Sığınmacı bir kadını pavyonda çalıştırmak suç değil mi? Durum görmezden mi geliniyor? Daha da önemlisi, mağdur durumdaki bu kadınlar buralara nasıl düşürülüyor?

Kadehler birbiri ardına kalkarken, Necma “şerefe” sözüne takılıyor. “Şeref bizde ne gezer?” Acaba bunu, onun mu sorması gerekiyor?



İmam nikâhı kılıfıyla kadın satılıyor

AFAD’ın son verilerine göre Türkiye’deki 22 geçici barınma merkezinde, yaklaşık 220 binin üzerinde sığınmacı yaşıyor. Bu insanların 107 bini kadınlardan oluşurken, 18 yaş üstü kadın sığınmacı sayısının 50 bini aştığı kaydediliyor. Evli kadınların çoğunun ise, savaşta eşlerini kaybettiği belirtiliyor. Yine AFAD verileri, kamp dışında yaşayan sığınmacı sayısının, 667 bin olduğunu gösteriyor. Kamp içi ve dışında 1 milyonu aşan sığınmacı sayısındaki artışın ise devam edeceği öngörülüyor. Sığınmacı akını, özellikle sınırdaki merkezlerin demografik yapısını etkilerken, bazı sınır illerinin nüfusunun da yaklaşık iki katına çıktığı biliniyor. İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerdeki sığınmacı varlığı ise yüz binlerle ifade ediliyor.



Kamp değil kasaba

Kısaca, sınırlardan şehirlere, çadır kentlere bir yaşam uzanıyor. Yolumuz Gaziantep’teki Karkamış çadır kentine düşüyor. Burası 8 bin sığınmacının yaşadığı bir kasabayı andırıyor. Sadece içerisi değil dışarısı da Suriyeli göçmenlerle dolu. Aklımızda sorular... Suriyeli sığınmacı kadınlar nasıl oluyor da bataklıklara sürükleniyor.

İmam nikâhı adı altında kadın satışı, “mağdurlar üzerine kurulu et pazarı” iddiaları gerçeği yansıtıyor mu? Karkamış kampının önünde, bir kısmı çay ocağı olarak işletilen salaş markette Suriyelilerle buluşuyoruz. A.K. ve M.K., çadırlardan sorumlu iki sığınmacı. Onlara “muhtar” deniyor.

Karkamış kampında “dayı başı” olarak da adlandırılabilecek 31 muhtar bulunuyor. Bir tercüman aracılığıyla merak ettiklerimizi “o iki muhtara” soruyoruz. Kampın giriş çıkış saatlerinin sabah 8.00 ile akşam 21.00 olduğunu öğreniyoruz. Ne var ki bu saatler idarenin izniyle esnetilebiliyor. Kamptan çıkanlar genellikle arazi işlerine gidip, özellikle fıstık ve zeytin tarlalarında çalışıyorlar. Kış aylarında iş az. Ancak yazın, ortalama bin kişi dışarıda çalışmak için kamptan ayrılıyor. Genel bir değerlendirmenin ardından “başka konulara” da yatay geçiş yapıyoruz...



Kamplardaki kadın bulucular

Kamplarda kadın satıldığı doğru mu? A.K., gülüp, “Hoca nikâhı” diyor. Bir diğer muhtar M.K. işin mahiyetini anlatıyor: “Kamptan Suriyeli bir kadın almak isteyenler oluyor. Önce tanışmak lazım… İdareden kâğıt alıp içeriye girebiliyorlar. Böylece kadına bakıyor, tanışıyorlar. Sonrasında isterlerse onunla evleniyorlar.”

Nikâhın, kampa yakın bazı evlerde kıyıldığını anlatıp, bu tür evlilikler için kimlerin aracı olduğundan bahseden M. K.sözünü esirgemiyor, “Bu işte bizler de dahil olmak üzere çok sayıda aracı var. Kampın içinde ve dışında işbirliği yapılır. Adam fazla... ”

Elbette bu tezgâhın bir bedeli var. Zaten, işi mide bulandırıcı hale getiren de bu durum. Tespit açık, kampta imam nikâhı kılıfında sığınmacı kadın satılıyor.



‘5 bin TL’ye kadının kökünü alırsın’

M. K., fiyatlardan ve sığınmacıların yaşlarından söz ediyor: “Evlilik yaşı 15- 50 arasıdır. 5 bin TL karşılığında kadının kökünü alırsın. Daha da aşağı olur tabii. Pazarlığa açıktır. Babası para istemez. ‘Kızım kendini kurtardı’ diye düşünür. Bu para, aracılar arasında pay edilen bahşiş, rüşvettir. Kadına yüzük, bilezik gibi ziynet eşyaları takılır.”

Sohbet esnasında ülkesinden savaş nedeniyle ayrılan bir kadının, para için bir başkasına verilmesinden sonra da dramının bitmediğini öğreniyoruz, M. K. devam ediyor: “Resmi nikâh şart olmadığı için kadını bırakmak kolay. Kamptan ayrılanı kayıttan düşerler. Kadını kullanıp geri getirenler çok. Üstelik taktıkları ziynet eşyalarını da geri alıyorlar. Kadını öylece kapının önüne bırakıp gidiyorlar. Kamp, kadını geri almak zorunda...”

M.K. “Bizde çok günah” dese de Şii mezheplerinde uygulanan “muta” yani günübirlik nikâhının yaşandığından da söz ediyor: “Kim denetleyecek, tarlada bahçede çalışan kadın da aracı da çok. Gecelik ilişkiler de olur. Kampa ‘o gün’ dönmeyeni personelden idare eden bulunur.”



Evli kadını bile sattılar

M.K. 2 yıldır, araştırmamıza zemin oluşturan Karkamış çadır kentinde ailesiyle birlikte yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Onun içerden verdiği bilgiler işin boyutunu gözler önüne seriyor. İddialar çok vahim. Bunları 9 maddede aktarıyoruz. M.K. kampta yaşanan kirli işleri isim ve soyadı vererek anlatıyor. Bu isimleri, kişilik haklarını ihlal etmemek amacıyla kodluyor ancak savcılığın onları bizden istemesi durumunda bildirimde bulunacağımız şerhini koyuyoruz.

1- Taleplerimiz yerine getirilmiyor

Soğuktan donuyoruz, çadırlarımız sudan geçilmiyor. Son taleplerimizden biri zemine kum döşenmesiydi. Bizi çocuk gibi “bugün, yarın” diyerek oyalıyorlar.

2- İnsana yakışmayan koşullarda yaşıyoruz

Savaştan kaçıp, Türkiye’ye geldim. 2 ay sonra da bu kampa yerleştirildim. Kampın en eskilerinden biriyim. Güvenlikçiden sağlık ocağı çalışanına ve temizlikçiye kadar herkes bize hayvan muamelesi yapıyor. En küçük personelden en büyüğüne kadar kötü davranıyor.

AFAD’a sürekli yardım geliyor ancak bunun yüzde 10’u bile bize verilmiyor. İhtiyacımız olan şeyler ise, kamp içinde görev yapanlar tarafından istendiği şekilde dağıtılıyor. Önceden kampın karşısında tek market vardı. Fiyatlar dışarıdakinin iki katıydı. Bir market daha açılınca biraz ucuzladı. Bunları kim denetleyecek?

3- Aracılarla kadın satışı yapılıyor

Şişko A. diye anılan baş muhtar, depolarda görevli Suriyeli H.H. ve Türk tercüman İ.T. kişisel çıkar karşılığı her türlü ayrımcılığı yapıyorlar. Kadın işleri de bu adamlarda. Aracılarla kadın satışı yapılıyor. Bunu da imam nikâhı olarak adlandırıyorlar. Kapta resmi personelden bazı kişilerin de olduğu bir çete ve bunun dışarıda uzantısı var. Kampta kadın satışını organize eden erkekler gibi kadınlar da bulunuyor. Dışarıdaki Türkiyeli vatandaşlarıyla ilişkileri var ve birlikte çalışıyorlar. Karkamışlı C. onlardan biri. Personel içinden yardım edenler oluyor. Kampı fuhuş yuvasına çevirdiler.

4- Yaşları 15 olan kızlar pazarlanıyor

15 yaşındaki kızları bile pazarlıyorlar. Sözüm ona kadınların rızası var! Garibanları torpillerle, jestlerle kandırıyorlar. Para ve malla gözlerini boyuyorlar. Kamptan götürülen kadınların kimisi üç beş ay sonra geri bırakılıyor. Kendilerine verilen paralar ve takılar da geri alınıyor. Kimse buna ses çıkaramıyor.

5- Benden kadın istediler

İ.T. denilen tercüman, kampa ilk geldiğimde beni buldu. Etrafta kadın araştırıyordu. Bana, “Evlenilecek kadın var mı?” diye sordu. Onu yanımdan uzaklaştırdım. Bu olaydan sonra bana iftiralar atmaya başladı.

6- AFAD’lı biri gecenin yarısı neden çadıra girdi?

Bir AFAD üyesini, gece yarısı bir çadıra girerken gördüm. Bunu, telefonumla kayıt altına aldım. AFAD’lılar normal zamanlarda çadıra girebiliyor ancak gece niye? Durumu ve kaydı bir önceki kamp müdürümüze bildirdim. AFAD’lı başka bir kampa gönderildi. Hakkında yasal bir işlem yapılıp yapılmadığını bilmiyorum.

7- Nizip’te bir fuhuş evi var

Nizip’te bir ev tutulduğunu kimi kadınların burada çalıştırıldığını duydum. Dışarı çıkartacakları kadınların kimliklerini okutmuyorlar. Kayıttan düşmeden kamptan çıkarıyorlar. Kızılay bize kart veriyor. Bu kartlara 15 günde bir 80 TL yükleniyor. Sözünü ettiğim çete, hem içerdeki bazı insanların hem de dışarı çıkarılan kadınların kartlarına el koyuyor.

8- Evli bir kadını sattılar

Güzel bir kadını gözlerine kestirdiler. Kadın evliydi ve çocukları vardı. Artık ne yapıp, ne ettilerse aklını çeldiler. Parayla kandırdılar. Dışarı çıkarıp birine verdiler. Kocası kimsenin yüzüne bakamaz hale geldi. Çok geçmeden de çoluk çocuğunu topladı, savaşın ortasındaki ülkesine döndü.

9- Günübirlik kadın çıkardıklarına şahit oldum

Geçen yılın, yani 2014’ün Ekim ayının 17 ya da 18’iydi. Yağmurlu bir gün olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Sabah, kampa Türk plakalı bir otomobil geldi. İki kızı kamptan çıkarıp otomobile bindirdiler ve götürdüler. Kızlar, giriş saati dolmadan geri getirildiler.



Kaymakam inkâr etmedi

M.K. resmi personelden, tercümanlardan, depo sorumlularından, muhtar gibi görevlilerden bazılarını değiştirmekle söz konusu sorunların çözülemeyeceğini anlatıyor. “Bütün sistem değişmeli, içerisi gibi dışarısı da denetlenmeli” diyen M.K. “birkaç iyi adamdan da” minnetle söz ediyor: “Eskiden sığınmacılardan sorumlu olan Vali Yardımcısı Beyazıt Bestami Alkan dört dörtlük bir insandı. Ancak önünü kestiler. Artık bizlerden sorumlu değil. Karkamış Kaymakamı Yusuf Osman Diktaş temiz bir adam. Eski Kamp Müdürü Fuat Çelik ise, tüm olanların farkındaydı, karşı koymaya çalıştı. Ancak kendisini çalıştırmadılar. 6 ayın 4 ayı izin kullanmak zorunda kaldı. Karşı çıktığı şeyler nedeniyle onu, sadece tehdit etmekle kalmadılar yolunu kesip darp da ettiler. Şimdiki kamp müdürü yeni atandı. Bir değerlendirme şansımız yok. Her çadır kentte bir seyyar cami ve imam vardır. Şerif Hoca, kaptaki kirli işlere karşı çıktı. ‘Sakın ha, özellikle küçük kızlarınızı kimselere vermeyin evlendirmeyin’ diye vaazlar verdi. Onu da barındırmadılar. Karkamış Kampı’nın eski Kamp Müdürü Fuat Çelik vahim iddialar karşısında “devlet memuru olduğu gerekçesiyle” sessiz kalmayı tercih ediyor. Ancak darp edildiğini yalanlamıyor.

Karkamış Kaymakamı Yusuf Osman Diktaş ise bu konuda özetle şunları söylüyor: “8 bin insanın yaşadığı bir yerde aksaklıklar olacaktır. Elimizden geldiğince çözmeye çalışıyoruz. Kısa bir süre önce sığınmacılara termal içlikler dağıttık. Kampta yaşananlara karşı duyarsız değiliz. Kötü niyetli durumlar yaşanabilir. Görürsek, duyarsak müdahale ederiz. Hiçbirini inkâr etmiyoruz!”
 
Mazlumder: Türkiye’ye sığınan Suriyeli çocuklara fuhuş yaptırılıyor
Paylaş Paylaş
Mazlumder'in hazırladığı raporda, Türkiye’ye sığınan kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunlar ve hak ihlalleri gözler önüne serildi
page_mazlumder-turkiyeye-siginan-suriyeli-cocuklara-fuhus-yaptiriliyor_591725692.jpg


inPaylaşın
Mazlumder Kadın Çalışmaları Grubu’nun kaleme aldığı “Kamp Dışında Yaşayan Suriyeli Kadın Sığınmacılar” raporu yayınlandı. Suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle Türkiye’ye sığınmış olan kadınların yaşadıkları hakkında bilgilerin yer aldığı raporda fuhuş sektöründe kullanılan Suriyelilerin yaşının 12’ye kadar düştüğü belirtiliyor.

Mazlumder Kadın Çalışmaları Grubu’nun yaklaşık 5 aydır üzerinde çalıştığı “Kamp Dışında Yaşayan Suriyeli Kadın Sığınmacılar” raporu yayınlandı. Toplam 13 farklı şehirde 72’si Suriyeli kadın sığınmacı olan yüzü aşkın kişiyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan raporda, Suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle Türkiye’ye sığınan kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunlar ve hak ihlalleri gözler önüne seriliyor.

Sığınmacılara ilişkin hukuki çerçevenin de özetlendiği raporda özellikle Suriyeli sığınmacılara dayanan fuhuş ve ‘evlendirme sektörü' hakkında çarpıcı bilgiler veriliyor. Raporda Suriyeli kadın sığınmacıların bulundukları her yerde fuhuş sektörü için ucuz iş gücü olarak kullanıldığı belirtilirken fuhşa zorlanan Suriyeli sığınmacıların yaşının 13’e kadar düştüğü ifade ediliyor.

Suriyeli kadınlarla evlilik ticarete dökülmüş
Raporda çarpıcı mülakatlarla Türkiye’ye sığınan Suriyeli kadınların yaşadığı baskı ve istismar gözler önüne seriliyor. Suriyeli kadınların Türkiyeli erkeklerle çoğu kez ikinci, üçüncü eş olarak evlendirilmesini ticarete dönüştüren kişiler ortaya çıktığının iddia edildiği raporda şu satırlara yer verildi:

-Bu evlilikleri ticarete dönüştüren bazı kişiler, Suriyeli kadınlarla evlenmek isteyenlere 250-500 TL arası komisyon karşılığı aracılık yapıyor. Ailelere de ortalama 2 bin ile 5 bin TL arası başlık parası veriliyor. Komisyoncular Suriye’den tespit ettikleri kadınları alıcılara ulaştırıyor. Alıcıları Suriye’ye geçirip kadınları orada gösterebildikleri gibi, bazen sınırda ya da Türkiye’ye kadınları getirip gösteriyorlar. Alıcının beğenmesi durumunda anlaşıp ‘imam nikahı’ kıyılarak kadınlar Türkiyeli erkeklere teslim ediliyor.

'16 yaşındaki kız çocuğu 10 bin TL karşılığında 60 yaşındaki evli adamla evlendirildi!'
-Bursa’da görüşülen bir kişi akrabasının Suriyeli bir kadınla evlenmek istediğini ve bir komisyoncu aracılığıyla evlendiğini anlatıyor. Komisyoncunun önce 7 bin TL karşılığı 13 yaşında bir kız çocuğunu gösterdiğini ancak akrabasının daha büyük yaşta bir kadınla evlenmek istemesi üzerine 4 bin TL karşılığında 18 yaşında başka bir Suriyeli kadın için anlaştıklarını anlatıyor.

-Bir diğer vakada ise 16 yaşındaki Suriyeli bir kız çocuğu 60 yaşlarındaki evli bir erkek tarafından 10bin TL karşılığı satın alınıyor. Kız çocuğu getirildiği GAP mahallesindeki yaşlı adamın evine girmemek için direniyor ve elinden kurtularak kaçıyor.

Sığınmacılar fuhuş sektörü için ucuz iş gücü
Sömürü ve istismar bu kadarla da kalmıyor. Rapora göre Suriyeli kadınlar sığındıkları şehirlerdeki fuhuş sektörlerinde de ‘ucuz iş gücü’ olarak kullanılıyor. Hatta fuhuş sektöründe faaliyetlerini yürüten kişiler Suriyeli ailelere 2 bin - 5 bin TL arası paralar teklif ederek kızlarını evlendireceğini söyleyip kandırıyor ve bu kızları fuhuşta kullanıyor. Bu durum raporda kendisine şu ifadelerle yer buldu:

-Suriyeli sığınmacıların yerleştikleri tüm illerde fuhuş sektöründe Suriyeli kadınlar diğer kadınlara nazaran çok daha ucuz ücretlerle çalıştırılırken, özellikle kaçak geçişlerin yapıldığı ve konteynır kentlerin bulunduğu sınır illerinde kadın sığınmacıların, insan tacirleri tarafından cinsel köle haline getirilmesi de dahil olmak üzere ileri düzeyde istismara maruz kaldıkları yönünde ciddi iddia, haber ve adli bulgular bulunuyor. Özellikle pasaportu olmadığı için kaçak geçiş yapanlar ile yalnız kaçmak zorunda kalan kadınlar bu çetelerin ağına düşme riski taşıyor.

Kadınlar Türkiye’ye getirilip fuhşa zorlanıyor
-İnsan ticareti yapan çeteler tarafından Suriyeli kadınlar ve aileleri kandırılıyor; Suriye’de imam nikâhı yapılan kadınlar Kilis’e getirildikten sonra evlere yerleştiriliyor bir süre sonra erkeklerle fuhuş yapmaya zorlanıyor. Evlilik vaadiyle kandırılan, savaştan uzakta güvenli bir ortamda yeni bir yaşam hayali kuran genç kadınlar kendilerini birden fuhuş bataklığında buluyor. İtiraz etmeleri durumunda şiddet uygulandığı, baskı ve tehdit altında çalıştırıldıkları söyleniyor. Aileler ise, başlık parası adı altında ortalama 2 bin ile 5 bin TL arası paralar teklif edilerek ve kızlarının Türkiye’de iyi şartlarda yaşatılacağı vaatleri ile ikna ediliyor.

‘Sorulduğunda eşim, kız kardeşim ya da akrabam diyor’
-Göçmen kaçakçılığı işinde bir süre çalışan 24 yaşındaki M., kadın ticareti yapan 45-50 yaşlarında bir kişinin sık sık Suriye’ye geçip yanında bir kadınla geri döndüğünü, bu durumun kendilerinin dikkatini çektiğini ve takibe aldıklarını söylüyor. Sorduklarında ‘imam nikahlı’ eşi, kız kardeşi ya da akrabası olduğunu söylüyormuş. Bir süre sonra 30’un üzerinde kadını ‘imam nikahı’ yaparak ailelerini ve kadınları kandırıp Türkiye’ye getirdiğini ve fuhuş yaptırdığını öğreniyorlar.

‘İnsan ticareti ve fuhuşta yaş sınırı 13’e kadar düşmüş’
-İnsan ticaretine kurban giden kadınların yaş ortalamasının 15-18 arasında olduğu dikkati çekiyor. Yaş sınırının 13 yaşa kadar düştüğü, 15-20 yaş arası genç kadınların fuhuş sektöründe daha çok talep gördüğü belirtiliyor. Bu işi yapanların çeteleşmiş durumda olduğu ve bazen çeteler arasında çatışmalar yaşanabildiği ifade ediliyor. Fuhuş sektöründe çok düşük ücretlerle ve mağduriyetlerinden istifade ederek oldukça genç sığınmacı kadınların çalıştırılıyor oluşu ise daha çok tercih edilmelerine neden oluyor.

‘12-13 yaşlarındaki çocukları birbirlerine tavsiye ediyorlar’
-Savcılık tarafından yapılan telefon dinlemeleri ve ulaştığımız diğer bilgilere göre fuhuş sektöründe 20 TL ve 50 TL gibi rakamlarla bu kız çocuklarına fuhuş yaptırılmaktadır. Hatta bazen para dışında yardım, yemek gibi vaatlerle de çocukların kandırıldığı durumlar söz konusudur.

-Savcılık dinleme kayıtlarına ve adli sürece yansıyan böyle bir olayda dilencilik yapan 12-13 yaşlarında iki kız çocuğunu birbirlerine fuhuş yapmak üzere tavsiye eden kişilerle ilgiliydi. Bir yıldan fazla süredir tutuklu olan sanıklar, kız çocuklarının kaçması nedeniyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Günde 13 saat çalışmaya ayda 400 lira
Öte yandan Mazlumder’in raporuna göre de Suriyeli kadın sığınmacılar ucuz işgücü olarak da istismar ediliyor. Rapora göre, normalde piyasası ortalama 75-100 TL olan gündelik ev temizlik hizmetini Suriyeli kadınlar 10-15 TL karşılığında yapıyor. Bunun yanında raporda Suriyelilerin ucuz işgücü olarak nasıl istismar edildiğine şu ifadelerle yer veriliyor:

-İzmir Kağıthane’de yaşayan Suriyeli bir aileyle yapılan görüşmede ailenin 15, 17 ve 22 yaşlarında olan üç kızı, tekstil sektöründe haftanın altı günü 8.00-21.00 arası haftalık 100 TL’ye çalıştıklarını ifade ediyor. Daha küçük yaşlardaki sığınmacılardan daha düşük ücretlerle çalıştırılanların olduğu da belirtiliyor.

İddialar hızlı ve etkin bir şekilde soruşturulmalıdır
Bitmek bilmez iç savaş sebebiyle zor duruma düşmüş olan ve Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin yaşamlarından dehşet verici örnekler gösteren rapor ‘genel tespit ve öneriler’ bölümüyle son buluyor. Raporun sonuç bölümünde, bahsedilen iddialar hakkında “Araştırma kapsamında bölgede sosyokültürel bir olgu olarak karşılaşılan çok eşliliğin fırsata çevrilerek örtük bir 'kadın ticareti'ne dönüştürüldüğü, genç ve bazen çocuk yaştaki sığınmacı kadınların (bazen aile zoruyla, bazen de kendilerinin çaresizlik içindeki ailelerine yük olma duygusunun ağır basmasıyla kerhen rıza gösterdikleri bir kurtuluş yolu olarak) para karşılığı evlilikler yaptıkları, çoğu zaman yasal açıdan hiçbir bağlayıcılığı olmayan bu evliliklerin kısa sürdüğü ve aslında sığınmacı kadınların bu evlilikler aracılığıyla sistematik bir cinsel istismara maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Ayrıca bu evliliklerin kadınları, fuhuş çetelerinin ağına düşürmek üzere aldatmak için kullanıldığı, ülkelerinde ya da sığınmacı olarak Türkiye’de ikamet eden genç Suriyeli kadınları imam nikâhı adı altında kandırarak fuhuş sektörüne çeken insan ticareti çetelerinin oluştuğu yönünde çok ciddi iddialar bulunuyor. Bu iddiaların hızlı ve etkin bir şekilde soruşturulmalı ve iddialar doğru ise sorumluların tespit edilip adli kovuşturma yapılmalıdır.” ifadelerine yer veriliyor.

Bilindiği gibi Suriye’de 2011 yılının mart ayında patlak veren ve hızla bir iç savaşa dönüşen olaylar nedeniyle şimdiye kadar yaklaşık 162 bin kişi hayatını kaybetti. Yaşanan iç savaşta Suriye halkının yarısının evleri terk etmek zorunda kaldığı belirtilirken, yaklaşık 7 milyon kişinin komşu ülkelere sığındığı ifade ediliyor.

Raporun tam metni için tıklayınız.
 
Gaziantepte oturuyorum
Her 3 kadindan 5 i suriyeli o derece söyliyim yani..
durumlar çok kötü,
konuları okudum,ne imam bırakmışlar ne memur,dürüst olan herkese el etek çektirmişler,yardım var ama elimize ulaşmıyor diyor kadın çok fena,birileri burayı tezgah yapmış kendine,rabbim bildiği gibi yapsın
 
Bu olanları bir gazeteci biliyor da devletin istihbarat birimleri neden bilemiyor? Bilmiyorlarsa hiç bir işe yaramıyorlar, çöp tenekesine atılmaları lazım. Eğer bilip de önlem almıyorlarsa yorum sizin. Beraber yürüdüler bu yollarda mı?
 
Bu olanları bir gazeteci biliyor da devletin istihbarat birimleri neden bilemiyor? Bilmiyorlarsa hiç bir işe yaramıyorlar, çöp tenekesine atılmaları lazım. Eğer bilip de önlem almıyorlarsa yorum sizin. Beraber yürüdüler bu yollarda mı?
arkadaşım çok kötü,çete gibi kurulmuşlar kampların tepesine,
99 afetindede onca yapılan yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaşmamıştı,allah bildiği gibi yapsın
 
Allah belanızı. vErsin insanlık onuru ayaklar altında , Allah kimseyi yurdundan etmesin böyle şrefsizlerin gözünde sığıntı durumuna düşürmesin
 
Allah belanızı. vErsin insanlık onuru ayaklar altında , Allah kimseyi yurdundan etmesin böyle şrefsizlerin gözünde sığıntı durumuna düşürmesin
insanlığımdan utandım,ne kirli bir dünya,oralara tüm illerden araçlar gidiyormuş kadın bakmaya,fırsatcı lanetler:KK62:
 
insanlığımdan utandım,ne kirli bir dünya,oralara tüm illerden araçlar gidiyormuş kadın bakmaya,fırsatcı lanetler:KK62:
Yaaa canım benim bu çocukların bu kadınların yerinde bizler de olabilirdik.Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin taş yerinde ağırdır diye boşuna dememişler bu insanları ülkemize kabul ediyorlarsa canlarını, ırzlarını, malları ı korumakla yükümlüler kamplarda olağanüstü güvenliği sağlamak zorundalar zaten ululslarlarsı hukuka göre de mültecilerin kamplarda güvenli bir şekilde yaşaması gerek mülteci kabul eden ülkelerin sorumluluğu bu. Ama göryoruz ne hallerdeler güvelikleri yok kamplarda toplanmamış durumdalar böyle şerefsizlerin ellerinde heba oluyorlar çok üzülüyorum
 
Yaaa canım benim bu çocukların bu kadınların yerinde bizler de olabilirdik.Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin taş yerinde ağırdır diye boşuna dememişler bu insanları ülkemize kabul ediyorlarsa canlarını, ırzlarını, malları ı korumakla yükümlüler kamplarda olağanüstü güvenliği sağlamak zorundalar zaten ululslarlarsı hukuka göre de mültecilerin kamplarda güvenli bir şekilde yaşaması gerek mülteci kabul eden ülkelerin sorumluluğu bu. Ama göryoruz ne hallerdeler güvelikleri yok kamplarda toplanmamış durumdalar böyle şerefsizlerin ellerinde heba oluyorlar çok üzülüyorum
dua etmekten başka ne yapablirizki:KK42::KK42:
 
dua etmekten başka ne yapablirizki:KK42::KK42:
Ya canım insanlar insafsız vicdansız, geçen yıl sürekli alışveriş yaptığım marketin yanındaki apartmanın girişine oturup yardım isteyen surİyeli bir aile vardı bebekleri de yanlarında birkaç kez marketten süt alıp verdim en son verdiğimde marketin sahibi gördü ' abla bunları böyle alıştırıyorsunuz sonra marketin önünden ayrılmıyorlar, müşterilerimiz rahatsız oluyor bir daha olmasın ' dedi bana ben de bebeğe aldığım sütün kimseyi ilgilendirmediğini, kaldırımların sokakların da kimsenin malı olmadığını söyledim adam bana ' ben anlamam abla sen vicdanını rahatlatacaksın diye ben müşterilerimden olamam' dedi bir daha gitmdim o markete. Ki suriyeli aile marketin kapısında değl yan taraftaki apartmanın kapısjnın önünde oturuyordu müşteri rahatsız olması falan bahane resmen onlara yapılan yardıma gözü dayanmıyordu adamın. O aile somraları görünmez oldu ne yaptılar ettiler bilmiyorum umarım kampa gitmişlerdir ve güvendelerdir
 
Ya canım insanlar insafsız vicdansız, geçen yıl sürekli alışveriş yaptığım marketin yanındaki apartmanın girişine oturup yardım isteyen surİyeli bir aile vardı bebekleri de yanlarında birkaç kez marketten süt alıp verdim en son verdiğimde marketin sahibi gördü ' abla bunları böyle alıştırıyorsunuz sonra marketin önünden ayrılmıyorlar, müşterilerimiz rahatsız oluyor bir daha olmasın ' dedi bana ben de bebeğe aldığım sütün kimseyi ilgilendirmediğini, kaldırımların sokakların da kimsenin malı olmadığını söyledim adam bana ' ben anlamam abla sen vicdanını rahatlatacaksın diye ben müşterilerimden olamam' dedi bir daha gitmdim o markete. Ki suriyeli aile marketin kapısında değl yan taraftaki apartmanın kapısjnın önünde oturuyordu müşteri rahatsız olması falan bahane resmen onlara yapılan yardıma gözü dayanmıyordu adamın. O aile somraları görünmez oldu ne yaptılar ettiler bilmiyorum umarım kampa gitmişlerdir ve güvendelerdir
ihtiyaçları olmasa oralarda beklerlermi,sende rızkını paylaşmak istemişsin,en doğru olan bu onu bile hazmedemiyorlar,dünyanın çivisi çıkmış:KK43:
 
Yaaa canım benim bu çocukların bu kadınların yerinde bizler de olabilirdik.Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin taş yerinde ağırdır diye boşuna dememişler bu insanları ülkemize kabul ediyorlarsa canlarını, ırzlarını, malları ı korumakla yükümlüler kamplarda olağanüstü güvenliği sağlamak zorundalar zaten ululslarlarsı hukuka göre de mültecilerin kamplarda güvenli bir şekilde yaşaması gerek mülteci kabul eden ülkelerin sorumluluğu bu. Ama göryoruz ne hallerdeler güvelikleri yok kamplarda toplanmamış durumdalar böyle şerefsizlerin ellerinde heba oluyorlar çok üzülüyorum
amin..
 
X