İnfertilite tedavisi gerek fiziksel, gerekse psikolojik acıdan oldukça yorucudur.
Uyku bozuklukları,iştah bozuklukları,baş dönmeleri,mide bulantısı, titreme, bel, baş ve boyun ağrıları ilerlemiş kaygının fizyolojik belirtileri arasındadır. Psikolojik belirtileri de konsantrasyon bozuklukları,unutkanlık,panik hissi,hassasiyet,daha önce keyif alınan aktivitelerden zevk alamama ve çabuk sinirlenme olarak özetlenebilir.
Bu duygularla bas ederken eş desteği büyük önem taşır. Eşler birbirlerinin duygularına, korkularına, ihtiyaçlarına karsı belki de her zamankinden daha fazla duyarlı olmalıdırlar. Bu tedavi sürecini birbirinizi keşfetmek, birbirinizin en derinlerde gizlenmiş duygularını anlamak; daha sıkı, samimi ve sağlam bir sevgi bağı oluşturmak için değerlendirilmelidir.
Tedavinin her aşamasında bunu kişisel bir sorun olarak değil, ortak bir amaç (çocuk sahibi olmak) için "beraber" emek verdiğiniz bir süreç olarak yaşamanız cok önemlidir.Tedaviyi sadece tek bir kişinin çabaladığı bir zaman dilimi olarak değil; aksine ikinizin ortak bir şekilde aşmaya çalıştığı bir süreç olarak değerlendirmelisiniz. Bu nedenle, tedaviye başlangıç anından itibaren, her aşamada beraber karar vermeniz, doktor randevularına mümkün olduğunca beraber gitmeniz, eşinizin hassas ve duyarlı anlarında yanında olmanız çok önemlidir.
Tedavi sürecinin en büyük düşmanı çevre baskısı. Yakın çevreden gelen meraklı sorular,yorumlar anne adayının psikolojisini olumsuz etkiliyor ve yakın çevreden,arkadaş ve akrabalardan uzaklaşmasına neden olabilir.
O nedenle;
Tedavisi gören anne adayı konuyu açmadıkca,konuşmak istemedikce sürece ilişkin soru sormaktan,yorum yapmaktan kaçınılmalı.
Bir doğum haberi alındığında anne adayına 'şimdi sıra sende' gibi iyi niyetli dileklerden sakınılmalı.
Çiftler öncelikle biyolojik yoldan çocuk sahibi olmaya çalıştıkları için, onlara evlat edinebilecekleri seçeneği hatırlatılmamalıdır.
Çiftler, çevresindekilere danışana kadar, onlara infertilite tedavi hakkında yenilikler ya da yeni yerler hakkında bilgi verilmemeli.
İnfertilite tedavisinin maliyeti de çiftler üzerinde ciddi bir baskı unsurudur. Bu konuda çifte destek olunabilinir.
Çiftler kendilerini dertleşmeye hazır hissettiklerinde, duygularını paylaşmak istediklerinde, onlara dinleyerek ve anlamaya çalışarak destek olunmalı.
Özellikle zaman geçtikce,tedavi devam ettikce duyguların çok değişken olabileceği, yalnız kalmak isteyebileceği için bunun geçici bir durum olduğu göz önünde tutularak anlayışlı olunmalı.
Uyku bozuklukları,iştah bozuklukları,baş dönmeleri,mide bulantısı, titreme, bel, baş ve boyun ağrıları ilerlemiş kaygının fizyolojik belirtileri arasındadır. Psikolojik belirtileri de konsantrasyon bozuklukları,unutkanlık,panik hissi,hassasiyet,daha önce keyif alınan aktivitelerden zevk alamama ve çabuk sinirlenme olarak özetlenebilir.
Bu duygularla bas ederken eş desteği büyük önem taşır. Eşler birbirlerinin duygularına, korkularına, ihtiyaçlarına karsı belki de her zamankinden daha fazla duyarlı olmalıdırlar. Bu tedavi sürecini birbirinizi keşfetmek, birbirinizin en derinlerde gizlenmiş duygularını anlamak; daha sıkı, samimi ve sağlam bir sevgi bağı oluşturmak için değerlendirilmelidir.
Tedavinin her aşamasında bunu kişisel bir sorun olarak değil, ortak bir amaç (çocuk sahibi olmak) için "beraber" emek verdiğiniz bir süreç olarak yaşamanız cok önemlidir.Tedaviyi sadece tek bir kişinin çabaladığı bir zaman dilimi olarak değil; aksine ikinizin ortak bir şekilde aşmaya çalıştığı bir süreç olarak değerlendirmelisiniz. Bu nedenle, tedaviye başlangıç anından itibaren, her aşamada beraber karar vermeniz, doktor randevularına mümkün olduğunca beraber gitmeniz, eşinizin hassas ve duyarlı anlarında yanında olmanız çok önemlidir.
Tedavi sürecinin en büyük düşmanı çevre baskısı. Yakın çevreden gelen meraklı sorular,yorumlar anne adayının psikolojisini olumsuz etkiliyor ve yakın çevreden,arkadaş ve akrabalardan uzaklaşmasına neden olabilir.
O nedenle;
Tedavisi gören anne adayı konuyu açmadıkca,konuşmak istemedikce sürece ilişkin soru sormaktan,yorum yapmaktan kaçınılmalı.
Bir doğum haberi alındığında anne adayına 'şimdi sıra sende' gibi iyi niyetli dileklerden sakınılmalı.
Çiftler öncelikle biyolojik yoldan çocuk sahibi olmaya çalıştıkları için, onlara evlat edinebilecekleri seçeneği hatırlatılmamalıdır.
Çiftler, çevresindekilere danışana kadar, onlara infertilite tedavi hakkında yenilikler ya da yeni yerler hakkında bilgi verilmemeli.
İnfertilite tedavisinin maliyeti de çiftler üzerinde ciddi bir baskı unsurudur. Bu konuda çifte destek olunabilinir.
Çiftler kendilerini dertleşmeye hazır hissettiklerinde, duygularını paylaşmak istediklerinde, onlara dinleyerek ve anlamaya çalışarak destek olunmalı.
Özellikle zaman geçtikce,tedavi devam ettikce duyguların çok değişken olabileceği, yalnız kalmak isteyebileceği için bunun geçici bir durum olduğu göz önünde tutularak anlayışlı olunmalı.