- 21 Ağustos 2011
- 5.186
- 592
- 198
- Konu Sahibi KadinlarKulubu
- #1
İzmir’de, yüzde 94 ağır zihinsel engelli teşhisi konulan 11 yaşındaki Filiznur, tıp dünyasını şaşırtarak engelini yendi. Spor ve anne sevgisiyle sadece engelini yenmekle kalmayan Filiznur, artık milli sporcu oldu. İzmir’de yaşayan Süreyya -Mehmet İmer çiftinin tek çocukları olan Filiznur İmer, henüz 11 yaşında olmasına rağmen tıp dünyasını şaşırtan başarılara imza attı. 19 aylıkken doktorların ’ağır zihinsel engelli ve otistik’ teşhisi koyduğu kızın en büyük destekçisi annesi oldu. Annesinin azmi vesporla hayata tutunan Filiznur, jimnastikte de Türkiye şampiyonu oldu.
KONUŞMUYORDU, KAFASINI DUVARLARA VURUYORDU” Filiznur’un iyileşme sürecinin hem kendisi hem kızı için büyük bir travma olduğunu söyleyen anne Süreyya İmer yaşadıkları süreci şu sözlerle aktardı: “Filiznur ağır derecede zihinsel engelliydi ve ciddi şekilde kriz geçiyordu. Yaklaşık günün 20 saati kriz geçiriyordu. Kafasını sürekli yerlere, duvara vuruyordu. Kollarını ısırıyordu, parmaklarını ısırıyordu. Filiznur’un 2,5 yıl ellerinde tırnakları bile yoktu. Isırmaktan tırnakları dökülüyordu. Dişleri kırılıyordu, düşüyordu. Kendine zarar veriyordu. Konuşmuyordu, yürümüyordu. 6 yaşına kadar bu zorlu süreç devam etti. Ancak hiç pes etmedik.
Onu hiç yalnız bırakmadım. Kriz anında zarar vermesine rağmen dışlamadım, ittirmedim. Bu tür çocuklar çok hassas bir fanus içindeler. Onlarla aramızda görünmeyen tel örgü gibi bir şey var. Ve biz onu aştık. Filiznur’un yanına 6 yıl sonra girebildim ve o fanusun içinde beraber yaşayabildik. Çok ağladığımız, üzüldüğümüz günler oldu. Ama ben onun yanına girdikten sonra her şey daha farklı olmaya başladı. Tam da ‘Bu durumu hiç yenemeyeceğiz’ dediğimiz anda hayatımızda birdenbire değişiklik oldu. Krizleri 20 saat değil, 10 saat, 8 saat, 2 saat, 1 saate düştü. Onu kriz anında hiç yalnız bırakmadım.”
KONUŞMUYORDU, KAFASINI DUVARLARA VURUYORDU” Filiznur’un iyileşme sürecinin hem kendisi hem kızı için büyük bir travma olduğunu söyleyen anne Süreyya İmer yaşadıkları süreci şu sözlerle aktardı: “Filiznur ağır derecede zihinsel engelliydi ve ciddi şekilde kriz geçiyordu. Yaklaşık günün 20 saati kriz geçiriyordu. Kafasını sürekli yerlere, duvara vuruyordu. Kollarını ısırıyordu, parmaklarını ısırıyordu. Filiznur’un 2,5 yıl ellerinde tırnakları bile yoktu. Isırmaktan tırnakları dökülüyordu. Dişleri kırılıyordu, düşüyordu. Kendine zarar veriyordu. Konuşmuyordu, yürümüyordu. 6 yaşına kadar bu zorlu süreç devam etti. Ancak hiç pes etmedik.
Onu hiç yalnız bırakmadım. Kriz anında zarar vermesine rağmen dışlamadım, ittirmedim. Bu tür çocuklar çok hassas bir fanus içindeler. Onlarla aramızda görünmeyen tel örgü gibi bir şey var. Ve biz onu aştık. Filiznur’un yanına 6 yıl sonra girebildim ve o fanusun içinde beraber yaşayabildik. Çok ağladığımız, üzüldüğümüz günler oldu. Ama ben onun yanına girdikten sonra her şey daha farklı olmaya başladı. Tam da ‘Bu durumu hiç yenemeyeceğiz’ dediğimiz anda hayatımızda birdenbire değişiklik oldu. Krizleri 20 saat değil, 10 saat, 8 saat, 2 saat, 1 saate düştü. Onu kriz anında hiç yalnız bırakmadım.”