• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tükendim, devam edemiyorum

O işkolik proflar genelde kendi evleriyle ilgilenmeselerde kız öğrencilerle baya yakından ilgileniyorlar sonrada bizim gibi çalışkan insanları pes ettirmeye çalışıyorlar
 
25 yaşındayım, 1 sene oldu evleneli. Bir arabamız var. Eşim de yüksek lisans mezunu ve benim mezuniyetimi bekliyor. Sonra ikimiz de yurtdışına doktoraya gitmeyi planlıyoruz. Maddi olarak ben çalışmazsam geçinebiliriz şu an benim masrafım çok, yol-yemek açısından bu kadar uzun saatler çalıştığım için. Ama yurtdışına gitme durumumuzu engeller ve eşim hiç sıcak bakmıyor
Anladım evlenmeden büyün planlar sizin yükseği bitirmeniz çizgisinde yapılmış o zaman.. aile huzurunuz için bırakmayın o zaman... bu bir süreç geçecek diye düşünün , danışmanınıza da "deli" gözüyle bakın. Bağırıp kızmalarını sallamazsınız böylece. He deyin, haklısınız diyin , süpersiniz harigasınız diye arada gaz verin. Egosu bunun gibi tavan yapmış insanlar iltifata bayılır, gerçek olmadığını akıllarına bile getirmezler.

Hoca değişim imkanı yoksa önerilerim bunlar. Ama tüm koşulları göz önünde bulundurunca yükseği bırakmanız sadece yükseği bırakmak olarak yansımayacak hayatınızın bütün planlarını alt üst edecek gibi duruyor o yüzden sıkın dişinizi
 
Mühendisim, yüksek lisans yapıyorum ve danışmanıma bağlı bir ar-ge laboratuvarında çalışıyorum. 2 sene oldu ve 2 senedir dinlendiğim tek bir gün bile yok. En erken 19.30' da çıkıyorum o da şanslıysam, çoğu zaman 21.00-22.00' den önce çıkamıyorum. 3 ayda bir günde 18 saat çalışmam gerekiyor. Ayrıca, işim olmasa bile orada hazır beklemek zorundayım çünkü danışmanımın talebi bu, ya ihtiyacım olursa? diyor. Bu çalışma saatlerimin yanında evim 1 saat uzaklıkta her gün gidiş dönüş 2 saatim de yolda geçiyor. Bazı günler eşimi 15 dakika bile göremiyorum, geldiğimde uyumuş oluyor çoktan. Laboratuvar işi, bütün gün ayaktayım bacaklarımda varis başladı, çok az uyuyabildiğim için hiç dinlenmiyorum. Ayın en az 2 haftasonu cumartesi-pazar çalışıyorum. Özellikle kış dönemi hemen hemen bütün haftasonu çalışmak zorundayım.

Tüm bunların yanında danışmanım inanılmaz zor bir insan. Hala daha 'hiç' çalışmadığımı iddia ediyor. Bütün sonuçlarım çıkıyor, projemi ve tezimi bitirdim ama en ufak bir aksilik çıksa 'hiç' çalışmıyorsun diyor. Mesela beraber bir değerlendirme yapmamız gerektiğinde tamam bakalım ben seni çağıracağım diyor bekliyorum saat kaç olursa olsun, sonra nerede kaldı diye baktığımda bana haber vermeden çıkmış oluyor ben beklediğimle kalıyorum! Ama o ne isterse istesin, saat kaç olursa olsun ulaşılabilir olmak zorundayım. Eve gidince dinlenmeye bile fırsat kalmadan bir şeyler istemek için aramaya başlıyor. Yapmazsam, yetişemezsem ciddi olarak sesini yükseltip kızıyor. Hakaretler havada uçuşuyor. Zaten her yaptığımı en az iki beğenmeme olayından sonra kabul ediyor. Benim eve gelip dinlenmeye ve ev işi, yemeğe vakit ayırmam gerekiyor, her şeye yetmeye çalışıyorum ama artık gerçekten tükendim. Aynı evin içinde eşimi özlüyorum, böyle bir şey olabilir mi? Artık her sabah ağlıyorum, mesleğime karşı olan bütün hevesimi tükendi, yola dayanamıyorum, yaşadığım psikolojik baskıya ve eve gelip dinlenme lüksüm olmamasına dayanamıyorum.

Önümüzdeki dönem mezun olacaktım ama danışmanım benden bir şey daha istedi ve yapamazsam tezimi bir dönem daha uzatacak. Bu benim kopma noktam oldu bırakmak istiyorum yüksek lisansımı, yakmak istiyorum. Çevremdeki kimse destekçim değil, en fazla 2 dönem sonra mezun olacağım bu kadar dayandın biraz daha dayan diyor herkes ama nasıl anlatsam... Bende bir şeyler koptu ve gerçekten artık tükendim. Danışmanımın son istediğini yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Devam edemiyorum. Gündelik hayatım diye bir şey kalmadı ve hiçbir şeyden zevk alamıyorum.

Mühendisim, yüksek lisans yapıyorum ve danışmanıma bağlı bir ar-ge laboratuvarında çalışıyorum. 2 sene oldu ve 2 senedir dinlendiğim tek bir gün bile yok. En erken 19.30' da çıkıyorum o da şanslıysam, çoğu zaman 21.00-22.00' den önce çıkamıyorum. 3 ayda bir günde 18 saat çalışmam gerekiyor. Ayrıca, işim olmasa bile orada hazır beklemek zorundayım çünkü danışmanımın talebi bu, ya ihtiyacım olursa? diyor. Bu çalışma saatlerimin yanında evim 1 saat uzaklıkta her gün gidiş dönüş 2 saatim de yolda geçiyor. Bazı günler eşimi 15 dakika bile göremiyorum, geldiğimde uyumuş oluyor çoktan. Laboratuvar işi, bütün gün ayaktayım bacaklarımda varis başladı, çok az uyuyabildiğim için hiç dinlenmiyorum. Ayın en az 2 haftasonu cumartesi-pazar çalışıyorum. Özellikle kış dönemi hemen hemen bütün haftasonu çalışmak zorundayım.

Tüm bunların yanında danışmanım inanılmaz zor bir insan. Hala daha 'hiç' çalışmadığımı iddia ediyor. Bütün sonuçlarım çıkıyor, projemi ve tezimi bitirdim ama en ufak bir aksilik çıksa 'hiç' çalışmıyorsun diyor. Mesela beraber bir değerlendirme yapmamız gerektiğinde tamam bakalım ben seni çağıracağım diyor bekliyorum saat kaç olursa olsun, sonra nerede kaldı diye baktığımda bana haber vermeden çıkmış oluyor ben beklediğimle kalıyorum! Ama o ne isterse istesin, saat kaç olursa olsun ulaşılabilir olmak zorundayım. Eve gidince dinlenmeye bile fırsat kalmadan bir şeyler istemek için aramaya başlıyor. Yapmazsam, yetişemezsem ciddi olarak sesini yükseltip kızıyor. Hakaretler havada uçuşuyor. Zaten her yaptığımı en az iki beğenmeme olayından sonra kabul ediyor. Benim eve gelip dinlenmeye ve ev işi, yemeğe vakit ayırmam gerekiyor, her şeye yetmeye çalışıyorum ama artık gerçekten tükendim. Aynı evin içinde eşimi özlüyorum, böyle bir şey olabilir mi? Artık her sabah ağlıyorum, mesleğime karşı olan bütün hevesimi tükendi, yola dayanamıyorum, yaşadığım psikolojik baskıya ve eve gelip dinlenme lüksüm olmamasına dayanamıyorum.

Önümüzdeki dönem mezun olacaktım ama danışmanım benden bir şey daha istedi ve yapamazsam tezimi bir dönem daha uzatacak. Bu benim kopma noktam oldu bırakmak istiyorum yüksek lisansımı, yakmak istiyorum. Çevremdeki kimse destekçim değil, en fazla 2 dönem sonra mezun olacağım bu kadar dayandın biraz daha dayan diyor herkes ama nasıl anlatsam... Bende bir şeyler koptu ve gerçekten artık tükendim. Danışmanımın son istediğini yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Devam edemiyorum. Gündelik hayatım diye bir şey kalmadı ve hiçbir şeyden zevk alamıyorum.
Ben bile okurken tükendim ne mühendisisiniz? Gerçekten dayanılacak gibi değilmiş.
 
Mühendisim, yüksek lisans yapıyorum ve danışmanıma bağlı bir ar-ge laboratuvarında çalışıyorum. 2 sene oldu ve 2 senedir dinlendiğim tek bir gün bile yok. En erken 19.30' da çıkıyorum o da şanslıysam, çoğu zaman 21.00-22.00' den önce çıkamıyorum. 3 ayda bir günde 18 saat çalışmam gerekiyor. Ayrıca, işim olmasa bile orada hazır beklemek zorundayım çünkü danışmanımın talebi bu, ya ihtiyacım olursa? diyor. Bu çalışma saatlerimin yanında evim 1 saat uzaklıkta her gün gidiş dönüş 2 saatim de yolda geçiyor. Bazı günler eşimi 15 dakika bile göremiyorum, geldiğimde uyumuş oluyor çoktan. Laboratuvar işi, bütün gün ayaktayım bacaklarımda varis başladı, çok az uyuyabildiğim için hiç dinlenmiyorum. Ayın en az 2 haftasonu cumartesi-pazar çalışıyorum. Özellikle kış dönemi hemen hemen bütün haftasonu çalışmak zorundayım.

Tüm bunların yanında danışmanım inanılmaz zor bir insan. Hala daha 'hiç' çalışmadığımı iddia ediyor. Bütün sonuçlarım çıkıyor, projemi ve tezimi bitirdim ama en ufak bir aksilik çıksa 'hiç' çalışmıyorsun diyor. Mesela beraber bir değerlendirme yapmamız gerektiğinde tamam bakalım ben seni çağıracağım diyor bekliyorum saat kaç olursa olsun, sonra nerede kaldı diye baktığımda bana haber vermeden çıkmış oluyor ben beklediğimle kalıyorum! Ama o ne isterse istesin, saat kaç olursa olsun ulaşılabilir olmak zorundayım. Eve gidince dinlenmeye bile fırsat kalmadan bir şeyler istemek için aramaya başlıyor. Yapmazsam, yetişemezsem ciddi olarak sesini yükseltip kızıyor. Hakaretler havada uçuşuyor. Zaten her yaptığımı en az iki beğenmeme olayından sonra kabul ediyor. Benim eve gelip dinlenmeye ve ev işi, yemeğe vakit ayırmam gerekiyor, her şeye yetmeye çalışıyorum ama artık gerçekten tükendim. Aynı evin içinde eşimi özlüyorum, böyle bir şey olabilir mi? Artık her sabah ağlıyorum, mesleğime karşı olan bütün hevesimi tükendi, yola dayanamıyorum, yaşadığım psikolojik baskıya ve eve gelip dinlenme lüksüm olmamasına dayanamıyorum.

Önümüzdeki dönem mezun olacaktım ama danışmanım benden bir şey daha istedi ve yapamazsam tezimi bir dönem daha uzatacak. Bu benim kopma noktam oldu bırakmak istiyorum yüksek lisansımı, yakmak istiyorum. Çevremdeki kimse destekçim değil, en fazla 2 dönem sonra mezun olacağım bu kadar dayandın biraz daha dayan diyor herkes ama nasıl anlatsam... Bende bir şeyler koptu ve gerçekten artık tükendim. Danışmanımın son istediğini yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Devam edemiyorum. Gündelik hayatım diye bir şey kalmadı ve hiçbir şeyden zevk alamıyorum.
Aynı süreçten bende geçtim
Geçen dönem mezun oldum
Defalarca bırakıcam yeter artık diye eve geldim
Eşimin desteğiyle biraz daha sabrettim
Onca emek boşa gitsin istemiyor insan
Danışman değişikliği yapma
Tezini kabul etmeyebilir
Etse bile hocaların birbirlerine nazı geçiyor mobingin alasını yaşatırlar
Az daha sabret sık dişini mezuniyetini al
 
Arkadasa katiliyorum, sakin danismanini degistirme. Iki hoca birbirinden nefret etse bile yeni danismanin eskisini kizdirmamak icin sana yuz vermeyebilir. Bir de hayalleriniz cok guzel, bunlari dusun yurtdisina ciktiginizi falan.
 
M
Mezuniyet dönemindeyim ve 2 senedir kendi tezimi yaptım, şu saatten sonra başka bir danışmanla başka bir proje ile tez yapmam imkansız çünkü mayıs 2018' de mezun olmazsam atılıyorum.
Mayis 2018 mi :KK57:
Emin misiniz?
Yeni çıkan yönetmelikte yüksek lisanstaki herkese 3 yıl hak tanındı. Bu durumda 2019 değil mi atılma zamanı?
 
Üzüldüm size gercekten ne vicdansizmiş bu danişman.. Şoyle dusunun simdi birakirsaniz şu ana kadar yaptiginiz hersey boşa gidecek ileride keske sabretseydim diyeceksiniz.. Maddi olarak problem yoksa ev isleri icin birini bulun o da ekstra yük olmasin.. Umarim esiniz anlayisli biridir. Allah yardimciniz olsun
 
Gerçekten seni kadar iyi anlıyorum ki.
Nefret ediyorum böyle hocalardan. Sömürüyolar, hayat enerjini alıyorlar, mesleğinden soguyosun en son hayattan soguyosun zaten.
Diyebileceğim sık dişini biraz daha hoca sana bagirdiginda falan da hiç umursama. Yakma şimdiye kadar verdiğin emeği
Artık böyle hocalar, akademisyenler(!) bitsin lütfen..
 
O gözünü karartıp yuksek lisansı yakma düşüncesini, bu kadar dayandın biraz daha sabret diyenlerin size ne kadar anlamsız geldiğini, o kopmuşluğu cok iyi anlıyorum. Ben de üniversitede yasadım ve cevremdeki herkes ama herkes siddetle karsiyken ben kendi istedigimi yaptim. Çünkü artık tahammülüm ve hevesım gercekten yoktu. Pişman değilim.Ama sizin durum biraz daha farklı. Yüksek lisansa gidin ama sanki bırakmışsınız gibi önemsemeyerek yanarsa yansın kafasında gidin. Ben olsam böyle yapardım. Suanki durumunuzdan daha kötü olamaz nasılsa.
 
Bazi universiteler gercekten lagim cukuru gibi. Sizi boyle yolmaya hakki yok. Kole muamelesi yapiyorlar ogrencilere. Bende yasadim anliyorum ve fikir veremiyorum maalesef
 
Daha 25 yasinda genceciksin..Eğer yaşın tahmin ettiğim gibi olsaydı bırak dicektim ama istersen sabretmeye calista bitsin..Ama yerinde olsam senin kadar bile dayanamayabilirdim.konusmak tavsiye vermek çok kolay..Allah yardımcın olsun.bir insana bukadar yyuklenilmez.muhendis değilde sanki zulüm gören bı işçi.
 
Üniversitede bir hocam vardı. Bana üniversiteyi zindan etti. Atölye derslerinde hava kararına kadar çalışırdık. İkinci öğretimlerle beraber çıkar,yurdun giriş saatine zor yetiştirdik. Cumartesi sunum yapalım diye tüm grubu toplar akşama kadar tutar,eser gürler hakaret eder alay ederdi. Memleketin çocuklarına açtırdı,başlarına atanacagiz diye. Onun derslerinden de mezun olana kadar bolumumden de nefret ettim. Kendimi bu denli değersiz hissettiğim nadir donemlerdendi. Bakıyorum şimdi mezun olalı 10 yıl geçmiş. Sabret lütfen,kaçkın bir hocanın muhteşem egosu yüzünden verdiğin emekler boşa gitmesin
 
Türkiye'de bilim, ar-ge hak getire.
Anca böyle amelelik yaptırırlar.
Üstüne de bu danışmanlar tarafında it-köpek muamelesi...(köpeklere davranılmaz da böyle neyse)
Bu ne ego yarabbi sanki uzaya çıkacak ilk türk gemisi inşa ediliyor da onun stresi...
Ben yüksek lisans vs işlerinin evi, arabayı satıp yurtdışında yapılması taraftarıyım.
Bir kadın olarak özellikte bu ülkede yemediğin tacizin kalmadığı gibi kariyer olanaklarında ise bir de mobing yiyip hayattan kopuyorsun.
Çık yurtdışına hiç değilse insan gibi çalışırsın karşılığını alırsın.
Burada o bile yok.
Anca egolar, title için birbirini yiyen ezberci hocalar, torpiller...
 
Allah yardımcın olsun, benzer şeyler yaşadım, gözüm hiçbirşey görmez olmuştu ama emeklerim boşa gitmesin diye mecbur sabredip bitirdim. Sabret biraz daha, Allah kolaylık versin , Allah o hocana da insaf versin. Ben gerçekten anlamıyorum , iş iş akademisyenlik profesörlük daha ne olacak bunun sonunda, hepimizin gideceği yer belli. Bir yerlere geldik ama ömrümüzden de ömür gitti resmen.
 
Back
X