Son dönemde sıklıkla konuşulmaya başlanan tükenmişlik sendromu, yoğun bir çaresizlik duygusunu ve yaşam enerjisi kaybını beraberinde getiriyor. Genel olarak aşırı mükemmeliyetçi insanlarda görülen bu sendrom; iş hayatındaki sorunlarla başlıyor, sonrasında kişinin tüm yaşamını kuşatabiliyor.
Yaşam enerjinizin bittiğini sanıyorsunuz. Geçmeyen, tükenmeyen bir yorgunluğunuz var. Çaresizlik duygusunu yoğun bir şekilde yaşıyorsunuz. Kendinizi sürekli endişeli, huzursuz ve kesinlikle başarısız hissediyorsunuz. Yatağa yapışıp kalıyor ve hiç çıkmamak istiyorsunuz... Üstelik bu kadar da değil. Nedensiz ağlamalar, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, karar verme becerisinde azalma, insanlardan kaçma, işe gitmeyi istememe, kalp çarpıntıları, nefes daralmaları, kilo kaybı, adale ağrıları, uykusuzluk, mide ve bağırsak sorunları da yorgunluk ve çaresizlik duygunuza eşlik ediyor.
Eğer bu belirtilerin hepsine veya çoğuna sahipseniz büyük olasılıkla tükenmişlik sendromu ile karşı karşıyasınız.
Tükenmişlik sendromu ve depresyon farklı
Öncelikle belirtmemiz gerekiyor ki, tükenmişlik sendromu ruhsal bir rahatsızlık değil. Üstelik sıklıkla depresyonla ve anksiyete ile de karıştırılması mümkün; belirtiler benziyor çünkü. Farkı şu ki, tükenmişlik sendromu yaşayan kişi, bulunduğu ortamdan uzaklaşıp farklı bir ortama geçtiğinde normale dönebiliyor. Ancak önlem alınmadığı taktirde tükenmişlik sendromunun depresyona kadar giden hastalıklara yol açması da mümkün.
Tükenmişlik sendromu, ağırlıklı olarak iş yaşamındaki sorunlar nedeniyle yaşanıyor. İşini hayatının odağına koyan ve fazla titizlenen, özellikle mükemmeliyetçi yapıya sahip kişiler daha fazla risk altında. Her işi mükemmel yapmaya çalışmak, hayır diyememek, pek çok gereksiz iş üstlenmek, ayrıntılara fazla takılmak, her şeye yetişmeye çalışmak ve tüm bunlara karşılık emeğinin karşılığını alamamak kişileri bu sendroma itebiliyor. Tekrarlayan ve verimli olmadığı düşünülen işlerde çalışanlarda, sosyal hayatı güçlü olmayan kişilerde, hem işte hem evde çalışmak zorunda olan 30-45 yaş arası kadınlarda ve 40-45 yaş arası erkeklerde daha fazla rastlanıyor. Kadınların tükenmişlik sendromuna yakalanma oranları daha yüksek... İş hayatında yaşanan olumsuz duygular ve kuşatılmışlık hissi, zaman içinde aile yaşamında ve sosyal hayatta da yansımasını buluyor.
Peki, bu sendromu önlemek için neler yapılabilir?
• Tükenmişlik sendromu yaşayan kişinin öncelikle kendine, günde bir saat bile olsa vakit ayırması ve bu süreyi mutlu olduğu uğraşlarla geçirmesi gerekiyor. Bu, kişisel bakım da, kitap okumak da, film izlemek de olabilir.
• Bunun dışında eskiden severek yapılan ancak süreç içinde bir kenara atılan aktiviteleri, kişi kendini zorlayarak da olsa mutlaka tekrar hayatına katmalı. Gerekiyorsa bunu başarmak için aile üyelerinden ve arkadaşlarından yardım istemeli.
• Yapabiliyorsa mutlaka tatile çıkmalı.
• İş hayatında kendisine çok büyük hedefler yerine daha küçük, ulaşılabilir hedefler koymalı. Fazla gelen sorumlulukları başkalarıyla paylaşmaya başlamalı, bazı iş yüklerini üzerinden atmalı.
• İşle özel yaşam arasında bir denge kurmalı ve bu dengenin sürdürülebilir olmasına dikkat etmeli.
• Bununla birlikte kendisini çok çaresiz hissediyorsa mutlaka bir uzmandan destek almalı.
Kaynak:everday