Tüp bebek tedavisi Çağdaş Aslan

ddmzrl

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
18 Haziran 2025
1
0
1
39
Tüp Bebek Yolculuğumuz: Zorluklarla Dolu Bir Umut Hikayesi

Çocuk sahibi olma isteğimiz 2015 de evlenmiş biri olarak 2018 yılında başladı. 2019 yılında yapılan kontrollerde eşimde sperm hücresi olmadığı (azospermi) tespit edildi. Bu durum, doğal yolla çocuk sahibi olamayacağımızı netleştirdi. Böylece tüp bebek tedavisine yönlendirildik.

İlk tedavimize 2019 yılında Ataşehir Memorial’de Cem Demirel ile başladık. Eşime hormon iğneleriyle bir tedavi süreci uygulandı. Yaklaşık 6 ay süren bu tedaviyle laboratuvar ortamında kullanılabilecek düzeyde sperm elde edildi. Aynı süreçte benim için yumurta toplama işlemi yapıldı. Toplanan yumurtalardan 12 adet embriyo oluşturuldu. Bunlardan 6 tanesi 5. güne kadar gelişti. İyi kalite ve orta kalite olarak seçilen 2 embriyo transfer edildi, yapılan gebelik testi pozitif çıktı. Ancak gebelik hormonu (beta hCG) istenilen seviyede artmadı. Takiplerde bir gebelik kesesi görüldü ama içinde bebek gelişimi olmadı. Süreç doğal düşükle sonuçlandı. Kalan embriyoların hiçbiri dondurulmaya uygun bulunmadı.
Bu kaybı atlatabilmek için bir süre ara verdik. Ardından aynı tedavi sürecine yeniden başlandı: eşime yeniden hormon tedavisi uygulandı, benim için tekrar yumurta toplandı ve embriyolar oluşturuldu.
2021 yılında ikinci transferimiz yapıldı. Bu kez 2 adet kaliteli 5. gün embriyosu transfer edildi. Gebelik testi yine pozitifti. Başlangıçta tek gebelik kesesi izlendi. Ancak ilerleyen haftalarda bu kesede iki bebek görüldü. Tek yumurta ikizlerine gebeydim.
Bu durumla birlikte artık “riskli gebelik” sınıfına girmiştim. Kontrollerimin perinatoloji uzmanı tarafından yapılması gerektiği belirtildi. Yeni hekimle takiplerim devam ederken 9. haftada kanama yaşadım. Yalnızca yüksek doz progesteron desteği verilerek istirahat önerildi. Tüm önerilere uymama rağmen 10. haftada yapılan kontrolde bebeklerin kalp atışları durduğu ve ense bölgelerinde sıvı birikimi olduğu görüldü. Gebelik küretaj ile sonlandırıldı. Patolojiye gönderilen parçalar temiz çıktı, herhangi bir genetik sorun saptanmadı.
Bu süreç maddi ve manevi olarak bizi derinden yıprattı. Kalan embriyolarımızdan biri transfer için uygundu. Ancak bu defa yaşanan kaybın tekrarlamaması için genetik test yapılmasını istedik. Doktorumuz, embriyoya genetik test yapılmasının zarar verebileceğini, bunun yerine bizim kan testlerimizle genetik riskleri analiz edebileceklerini belirtti. Eşimle birlikte kanda genetik tarama yaptırdık. Sonuçlarımızda herhangi bir anormallik saptanmadı.
Sonrasında 5. gün dondurulmuş embriyo, benim hormon tedavisi almadan, doğal döngüm izlenerek transfer edildi. Fakat bu kez gebelik hiç oluşmadı. Üstelik bu transferi doktorumuz değil, kendisinin son anda sempozyuma katılması nedeniyle yardımcısı gerçekleştirdi. Artık bu durum bizim için kabul edilemezdi ve bu merkezle yollarımızı ayırdık.

2022 yılında, daha önce üçüz bebek sahibi olan bir arkadaşımızın önerisiyle eski bir yöntem olan “zigot embriyo transferi”ni (ZET) denedik. Bugün artık pek tercih edilmeyen ve bazı riskleri bulunan bu yöntemde, döllenen yumurtalar henüz erken evredeyken laparoskopik ameliyatla rahim tüplerime transfer edildi. 6 zigot transfer edildi, ancak hiçbiri tutunmadı. Fiziksel acının ötesinde, ruhsal olarak artık çok yıpranmıştık. Bu süreçten sonra çocuk sahibi olma hayalimizi tamamen askıya aldık.

Tam da artık ümidimizi yitirmişken, bir televizyon programında Çağdaş Aslan’ın açıklamalarına denk geldik. Anlattıkları, bizim yaşadığımız tüm sorunlara yönelikti. Bu bizim için son bir şans olabilirdi. 2023 yılının başlarında kendisiyle görüşmeye karar verdik.
Eşimin yeniden tedavi süreci başlatıldı ve 2023 sonbaharında sağlıklı sperm elde edildi. Embriyolar oluşturuldu. Aralarından en kaliteli olan 5. gün embriyosuna genetik test uygulandı. Sonuç, bu embriyonun %80 oranında sağlıklı bir gebelikle sonuçlanabileceği yönündeydi. Bu embriyo ve uygun görülen diğer embriyolar donduruldu. Ayrıca eşimden tedavi sonrası elde edilen spermler de ileri ihtimaller için saklandı.

Transfer için psikolojik olarak hemen hazır değildim. Bu nedenle yaklaşık bir yıl bekledik. 2024 Ekim ayında, genetik testten geçmiş bu embriyonun transferini gerçekleştirdik. Çağdaş Aslan bu süreçte, daha önceki kürtaja bağlı oluşmuş olabilecek rahim içi incelme ve hasarları dikkatle inceledi. Uygun tedavilerle rahim ortamını en sağlıklı hale getirdi ve transfer öyle yapıldı.

Transfer sonrası gebelik hormonu düzenli olarak yükseldi. Kese oluştu, kalp atışı izlendi. Ama ben inanamıyordum. Her kontrolde “bir şey ters gider mi, kalbi atıyor mu kaygısıyla sorular sordum. Çağdaş Aslan sabırla tüm kontrolleri yaptı. Sorularımıza net, bilimsel ve sakin yanıtlar verdi. Hep ulaşılabilirdi, bu bizim için büyük bir güven kaynağıydı.
Şu an 37. haftamın içindeyim. Doğuma çok az kaldı. Bu süreci Çağdaş Aslan ile birlikte baştan sona yürüttük. Onun titizliği, bilgisi ve insanlığı olmasaydı bugün bu noktada olamazdık.

Çağdaş Aslan, sadece işini yapan bir hekim değil; tıbbı vicdanla, bilimsel bilgiyi özenle uygulayan, hastalarıyla gerçek bir bağ kurabilen çok değerli bir hekimdir. Onunla tanışmamış olsaydık, bu süreç belki de hiç mutlu sonla bitmeyecekti.

Bu uzun yazıyı, bizim gibi bu yollardan geçen ya da geçmek zorunda kalan kişilere umut ve doğru yönlendirme olması için paylaşıyorum. Tüp bebek tedavisinde herkese aynı kalıpları uygulayan, bireysel farklılıkları göz ardı eden yaklaşımlar; zaman, para ve umut kaybı yaşatabiliyor. Ama doğru hekimle, her şey değişebilir.

Bizim hikâyemiz bunun en gerçek örneği.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…