Arkadaşlar ben 7 yıldır evliyim bebek sahıbı olmak istıyoruz. Doktorumuz eurolifertil tup bebek merkezini önerdi altunzade de olan gıttım görüşütm. ama içime sinmedi. koşuyolunda umut tüp bebek merkezini duydum çok med ediyorlar kafam karıştı bana bır fikir verirmisiniz namam gerekli?
Arkadaşlar hepinize merhaba,
Çok uzun zamandır buradaki forumları takip ediyorum. Bizim de uzun bir hikayemiz var. Bu hikayenin içinde iki aşılama, bir histereskopi ve dört tüp bebek tedavisi mevcut. Bu dört denemeden üçüncüsü hamilelikle neticelendi, ancak malesef o da düşükle sona erdi. Sonuncusu ise çok şükür devam eden bir hamilelikle neticelendi. Şu an 37.haftamın başındayım. Sürecin ne kadar hırpalayıcı olduğunu gayet yakından yaşadım, belki faydalı olabilirim diye sizlerle de paylaşmak istedim. İnsan kendisiyle aynı durumda olan, aynı şeyleri yaşamış insanlardan çok faydalanabiliyor diye düşünüyorum.
Öncelikle 8 ay gibi bir süre normal yollardan çocuk sahibi olmayı denedik. İlk başladığımızda ben 33 yaşındaydım. Sonra aşılama yaptırma kararı aldık ve Bahariye’de Akif Bey’e gittik. Bu arada benim rahmimde bir darlık olduğu ve eşimin de sperm sayısı ve hızının çok düşük olduğunu öğrendik. Sperm sayısı 13 milyon ve hızı da % 10 çıktı. Bu nedenlerle Bahçeci Koşuyolu’nda iki aşılama denemesi de başarısızlıkla sonuçlandı, ancak merkezin çok iyi bir merkez olduğunu biliyoruz. Sonra doktorumuz laporoskpiyle rahme bakıp histereskopi, gerekiyorsa(perde varsa) açık ameliyatla rahmin genişletilmesi gerektiğini söyledi. Açıkçası bu söylemler beni endişelendirdi ve başka iki doktorun da görüşünü aldık. Bu görüşlerde açık ameliyatlık bir durumun olmadığı, perde bulunmadığını, gerekirse sadece histereskopi yapılabileceği, ancak bunun da dünya literatüründe iki tüp bebek uygulamasının sonrasında yapıldığı belirtildi. Bunun üzerine doktorumuzu değiştirdik ve Şifa’da Birgül Sarıkamış’a gitmeye başladık. Kendisi gerçekten çok iyi bir doktor, biz çok memnun kaldık. Hastasını bilgilendiren, üşenmeden anlatan, hastanın psikolojisinden anlayan ve bilgili bir doktor. Hatta kendisiyle olan tedavi sürecimizi bitirdikten sonra bile görüşmeye devam ettik, bu süreçte bile hastasıyla yakından ilgili. Burada iki tüp bebek denememiz oldu. Birincisinde 15, ikincisinde ise 13 yumurta toplandı, ilkinde 3.gün bir embriyo(bizim isteğimizle), ikincisinde ise 5.gün iki embriyo transferi yapıldı. Bizim bu denemelerle ilgili tek şüphemiz hastanenin embriyoloji teknolojisinin ne kadar iyi olduğuydu. Gerçi olumsuz gözle görülen herhangi bir şeyle de karşılaşmadık, sadece bir iki doktordan olumsuz duyumlarımız olmuştu. Ancak orada da bebek sahibi olan pekçok insan var tabi ki. Tüp bebek uygulamalarında doktordan bile önemli olanın embriyoloji teknolojisi, laboratuvarı ve embriyolog olduğunu öğrendik. Bu iki tüp bebek denemesinden sonra hastane değiştirmeye karar verdik . Daha önce benim bir tanıdığımın gittiği ve bebek sahibi olduğu Anadolu Sağlık Merkezi’ndeki Aydın Arıcı’ya gittik.
Aydın Arıcı’ya gitmemizle beraber hayatımızı değiştiren süreç de başladı. Kendisi aynı zamanda ayda bir hafta Amerika’da Yale Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapıyor. Aydın Bey’in kötü denebilecek tek yanı vakitsiz olması. Oturup uzun uzun anlatacak durumu olmuyor malesef yoğunluğundan dolayı. Ancak soru sorduğunuz zaman cevap veriyor ve güler yüzlü bir doktor. Ayrıca tecrübesi ve bilgisinden hiç şüphe etmediğim bir doktor. Birgül Hanım’ın da söylediği gibi iki denemeden sonra o da histereskopi yapılması gerektiğini söyledi ve ben bu operasyonu geçirdim. Sonra tedaviye 3 ay kadar ara verdik. Bu süreden sonra üçüncü tüp bebek denememizi yaptık. Buradaki tedavide 9 yumurtam vardı ve yine 3. Gün transferiyle iki embriyo transferi yapıldı. Bu sefer olumlu sonuçlandı. Dünyanın en mutlu insanı bendim. Ancak bir süre sonra lekelenmeler başladı. Düşük ihtimaline karşı iğnelere başladık. İlk iki seferde betahcg seviyem arttı, ancak üçüncüde çok az bir artış oldu, iki katına çıkmadı. Zaman zaman bunun olabileceği ve hormonların bazen kendini toparladığı, iki gün sonra tekrar test yaptırmam gerektiği belirtildi. Ancak malesef son testte betahcg seviyem düştü ve hamileliğin düşükle neticelendiğine karar verildi. Tüm ilaçları bırakmam ve bir hafta kadar sonra adet olmam gerektiği belirtildi. Arkadaşlar, hayatımın en büyük acısını yaşadığımı söyleyebilirim. Çocuk sahibi olmayı bu kadar istiyorken düşük hiç kaldıramadığım bir durum oldu, evde olduğum her sürede ağlıyordum, eşime beni doktora götür sakinleştirici yapsınlar, kalbim yanıyor dayanamıyorum diye yalvarıyordum. Zaten süreç uzun ve hırpalayıcı olmuştu, tam Allahım sonunda hamileyim derken bebeğimi kaybettim. Yanlış hatırlamıyorsam 7.hafta idi, henüz kese bile oluşmamıştı. Bu nedenle bir kürtaja gerek kalmadı. Bu denemeden sonra Aydın Bey’e ağlayarak gittiğimi ve ben hiçbir zaman anne olamayacak mıyım dediğimi hatırlıyorum. Benim içinde bulunduğum tüm olumsuzluğa rağmen Aydın Bey durumu çok olumlu değerlendirdi ve hamile kalmanın gerçekleştiğini, bunun olumlu bir şey olduğunu, bir hamilelikten sonra vücudun bu duyguyu tanıdığını ve hamile kalmanın kolaylaştığını, bunu görmenin olumlu bir şey olduğunu belirtti.
Arkadaşlar bu arada bazen görüyorum buradaki yazışmalarda, betahcg değerim yeteri kadar yükselmedi, tutunma geç mi oluyor acaba gibi sorular oluyor. Bebeğin anne rahmine tutunmasının, rahme konulmasının 6. Günü olduğunu belirtti Aydın Bey. Bu günde tutunmazsa bir daha da tutunma ihtimali yokmuş zaten.
Netice itibariyle aradan yine 3 ay falan geçtikten sonra biz dördüncü tüp bebek denememizi yapmaya karar verdik. Yola da yine Aydın Bey’le devam etme kararı aldık. Bu seferde 8 yumurtam oldu ve 5. Gün iki embriyo trnsferi yapıldı. Diğer seferlerin aksine ciddi bir kabızlığım oldu, embriyolar gitti diye kendi kendime kahroldum. Çok şükür bu seferde de olumlu bir netice aldık. Tabi ilk etap benim için çok zor oldu. Kendi kendime istenmeyen zamanlarda bile betahcg seviyeme baktırdım içimi rahatlatmak için, her seferinde yükseldiğini gördüm. Ancak söz konusu lekelenmeler bu süreçte de devam etti. Estrofem ve progestan kullandım. 1 ay kadar iğne oldum. İlk 10 haftayı hakikaten çok tedirgin geçirdim. Bu süre zarfında embriyo kendi kendine hormon salgılayamıyormuş, bu nedenle ilk 10 hafta en riskli dönemmiş. Ayrıca embriyoda ciddi bir sorun varsa düşüğün engellenemeyeceğini, vücudun kendi kendine yok ettiğini de bu süreçte öğrendim. Ayrıca bu lekelenmeler herzaman düşük riskinden kaynaklanmazmış, embriyo rahme tutunurken oradaki kılcal damarları çatlatması nedeniyle de olabilirmiş. İlk 10 haftada yapılması gereken şey verilen ilaç ve iğneleri düzenli kullanmak ve mümkün olduğu kadar yorulmamak, dikkatli davranmak. Ayrıca mümkün olduğu kadar stresten uzak durmak tabi ki, ama bunu yapmak en zoru. Zaten tüp bebek tedavisinin kendisi yeteri kadar stresli, o sonuç gününü beklemek hakikaten ölüm gibi. Biz ilk denememizi ailelere söylemiştik. Ben şu an keşke yapmasaydık bunu diyorum. Sonrakilerin hiçbirini söylemedik ve çok da iyi yapmışız. Düşükten bile annemin aylar sonra haberi oldu. Eşlerin bunu beraber atlatması çok daha kolay oluyor inanın. Bu zor durumun içinde bir de sorulara cevap vermek insanı iyice sıkıntıya sokuyor. Hamileliğimin devam ettiği sürece kadar insanlardan uzaklaştım, hamilelerden nefret ettim, kimseyle doğru dürüst görüşmedim. Benden sonra evlenip bebek sahibi olan bir sürü insan oldu etrafımda, hepsiyle görüşmeyi kestim. Hakikaten mutsuz bir insan haline geldim. Ailelere durumu söylediğimizde ben 8 haftalık hamileydim. Onda bile sadece anne-babalara söyledik. Eş-dosta, akrabalara söylemek için 10 haftanın dolmasını bekledik, bence çok da iyi yapmışız. Benim tavsiyem çok güvendiğiniz, siz anlatmadığınız zaman soru sormayacak sadece bir veya iki yakın dostla paylaşmak. İnanın süreci kolaylaştırıyor.