- 8 Haziran 2012
- 5.378
- 1.425
- 248
- Konu Sahibi AngryPenguin
-
- #1
Türkiye'de son 12 yılda İNŞAAT SEKTÖRÜ akıl almaz bir şekilde büyüdü zaten.. Yazık günah.. 12 yıl sonra da oksijen alamayacağız sanırım..
Duble yollar neyinize yetmiyor arkadaşlar?
Bu konuyu daha genel ele almak gerektiğini, yıllarla sınırlamanın, sorumluluğun hepsini siyasilere yüklemeninde yanlış olduğunu düşünüyorum.
1970'li yılların İstanbul'unu eski Türk filmlerinde görmek mümkün, çoğu bahçe içinde müstakil evler ve yemyeşil bir İstanbul.
Göçler, nüfus artışıyla kalabalıklaşan İstanbul'da bahçeli müstakil evlerin yerini apartmanlar, rezidans'lar, siteler aldı.
Yıllar yılı ağaçlar kesilip duruyor, sadece inşaat sektöründekiler değil, halkta ağaçları kesip durdu, kimi ısınmak, kimi manzarasını kapatıyor diye, kimi de ev yapmak için.
Piknik yapmaya gittik, burda mangal yapmak yasaktır tabelalarını görmezden geldik, bir güzel mangalımızı yakıp keyfimize baktık sonra o yanan mangal ateşini döküverdik ağaç diplerine ormanları böyle böyle kül ettik, ormanları kül ederken içinde yaşayan kurdu kuşu da mahfettik, kimi yanarak can verdi, kimi yuvasız kaldı.
Osmanlı zamanından kalma ağaçlarımız vardı, yüzlerce yıllık ağaçlar, özellikle padişahların saraylarının yolunda çokça görürdünüz bu ağaçları, av köşklerinin yolu ağaçlıdır, görürdünüz diyorum çünkü birçoğu hastalık geldi denip kesildi, hastalık gelmeden önlem alınmadı.
Böyle bakınca tek sorumlu siyasiler mi? Bence değil, insanoğlunun bencilliği de sorumlu, birgün bir damla suya, bir dalın gölgesine muhtaç olacağız, o zaman belki kafamıza dank edecek ama iş işten geçecek.
Ne yapmak gerekir? Bir inşaat firmasına inşaat izni verirken ağaçlandırma şartı getirilmesi gerekir, site mi yapıyor, apartman mı? O alanın etrafını ağaçlandırma şartı koyarsınız, bilmem kaç metrekare alan olursa şu kadar ağaç, bilmem kaç metrekare alan olursa bu kadar ağaç diye bir standarta bağlarsınız, evini kendi yapacaklara da aynı prosedür uygulanır, devlet arazilerindeki ağaçları kesip izinsiz ev yapmaya kalkanlara çok ağır para cezaları koyarsınız, orman yakmak insan öldürmekle eş değer cezalar gerektirmeli, devlet bünyesindeki tüm ağaçlar ziraat mühendisleri tarafından her 6 ayda bir kontrol edilmeli ve hastalanmamaları için önlemler alınmalı.
Zaten var olan önlemler içinde sıkı denetimler yapılmalı, bildiğim kadarıyle zeytin ağacı kesmek yasak ama yasaklara uymayanlar oluyor, bazen yol kenarlarında kesilmiş zeytin ağaçları görüyorum, insanların bahçelerine diktiği ağaçlar bile kayıt altında olmalı, ziraat mühendisleri ara ara ziyaretler yapmalı, eğer kişi keyfiyeti ağaç kesimişse ceza yazılmalı, hiçbir çıkar yolu yok, ağaç ilaçlamayla alınan önlemlerle kurtulamıyorsa denetleyen ziraat mühendisi izni ve gözetiminde kesilmeli.
Orman, ağaç, hayvanlar konusunda çok ağır yaptırımlar olması gerektiğini savunan biriyim, çevremde ağaçları kesip yerine beton yığınlarını diktiklerini birde katlettikleri ağaçların yerine ağaç dikmediklerini görüntü kirliliği yaptıklarını gördükçe sinirleniyorum, inşaat kalıntılarını oraya buraya dökmek yasak ama gidin orman içlerini görün moloz, çimento yığınıyla dolu, birileri denetlemekle yetkiliyse şayet işlerini tam yapsınlar, görsünler artık şu katliamları.
Yıllardır fabrikalar atıklarını denize, göle, akarsulara akıttı, sularımızı mahfettiler, ormanlarımızın için çöp, moloz yığını, yakılan ormanları hiç saymıyorum bile, insanların kurusunda manzaram açılsın diye kestiği veya dibine çamaşır suyu döktüğü ağaçları da söylemiyorum.
Sadece bizim yaşama ve barınma hakkımız var gibi düşünüp bencilce davranmalarımız yüzünden birçok orman, akarsu, göl yok oldu. Hayvanlar bizim yüzümüzden evsiz kaldı, karnını doyurmak, barınmak için mecburen etrafa dağıldılar, aman yabani hayvan deyip onları da bir güzel öldürüyoruz, ormanı kesip evi yapan biziz onlar bizim evimizi başımıza yıkmadılar, biz yıktık.
Denetimsizlikler yüzünden katliamlar yaşandı, biz bunlar için önlem alacağımıza hala ağaç kesiyoruz, hala göl kurutuyoruz, helal olsun bize
Katılıyorum doğayı katleden biz insanlarız fakat denetim konusunda da sizin de belirttiğiniz gibi devlete büyük iş düşmektedir. Biz insanlar olarak çevremiz konusunda doğal yollardan sorumluluk sahibi olamıyorsak devletin bazı durumları yasaklaması, kontrol altına alması, denetlemesi gerekir. Fakat benim gördüğüm bırakın kontrolü denetlemeyi yaptırımları, kendi eliyle, doğayı şehirleşme adına katlediyor, katletmeye yeltenen "varlıklı" kişilere de göz yumuyor. Bizim birey olarak yaptığımız zararların yanında onların yaptıkları daha büyük çaplı olduğu için daha kısa sürede etkisini gösteriyor. Yani biz bunca insan toplanıp belki de onların verdikleri/verilmesine vesile oldukları zararlar kadar zarar veremiyoruz.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?