Geçmişte benim de uzaktan sevdiğim biri olmuştu. Önce aynı şehirdeydik. Görüyordum. Ama muhabbetimiz yoktu. Görür görmez vurulmuştum. Onun saçları, onun sakalı, onun yürüyüşü, onun elleri ...her şeyi dünyanın en güzel varlığı olduğuna işaretti benim için.
Bir insan nasıl böyle güzel yaratılabilir diyordum. İçimdeki hisler inanılmaz boyutta yoğundu. Onu düşünürken çok çok mutlu oluyordum. Sadece uzaktan izlemek bir müddet beni uçurdu. İçimde büyük bir enerji oluşturuyordu. Halimde fazlasıyla memnundum. Ona buna içimdeki aşkı haykırıyordum. Ama sevdiğim kişi bunu bilmiyordu. Bir müddet sonra o da ben de bulunduğumuz şehirden ayrıldık. İşte o vakit eziyete döndü bazı şeyler. Onu hiç aklımdan çıkaramıyordum. Hayaller kuruyordum. Ağlıyordum vs. Çünkü hiç tanışamamıştım ama aşk duygusu aşırı boyutttaydı. 2 yıl böyle sürdü. Arkadaşlarımın ısrarı ile facebooktan iletişim kurdum. bir süre konuştuk ve yüz yüze görüşmek için bunu ikna ettim. Ona fotoğraf falan yollamadım. Doğal olarak çekiniyordu benimle görüşmeye. Ama başardım ve buluştuk. Sonuç tam bir hüsran oldu.
Görüştüğümüz gün soğudum. Hiç tahmin ettiğim gibi, kafamda kurduğum gibi biri değildi. Ki zaten genelde böyledir. Sonra dedim ki yıllarıma yazık olmuş. Ben bu salağı mı düşünmüşüm bunca vakit? İşin kötüsü karşı karşıya gelince tipini de beğenmedim. Kokusunu da hiç sevmedim mesela. Halbuki koku aşkta çok mühimdir. Aşık eder, bağımlı kılar. Ama bunda her şey fiyasko oldu. Ama o bana aşık oldu. Çok etkilendi. Devam etmek istedi. Ben olmaz dedim. Neyse ki ben bunları yaşadığımda yaşım küçüktü. Üniversiteye başlamadan önce ve sonraki 1,5 yılda oldu olanlar. Erken uyandım yani.
Her şeye rağmen iyi ki böyle bi durum başımdan geçmiş. Çok saf ve kendi içimde büyüttüğüm ve acısını çektiğim bu aşk beni gerçekten hem olgunlaştırdı hem de güçlendirdi.
Şimdi bir başka adama aşığım. Her şeyini bile bile aşığım. Kokusunu, tenini, mimiklerini, huylarını, ses tonunu, sıcacık vücudunu bile bile. Dokuna dokuna, konuşa konuşa aşık oldum... Tüm olumsuzluklarını da iyi taraflarını da görerek. İşte asıl can yakan, asıl korkutan gerçek aşk bu. Diğeri bunun yanında minnacık bir şey.
Çünkü bittiğinde unutamayacağın bir ses, bir ten, bir sıcaklık, bir koku bırakacak ardında. Beynine, ruhuna kazınıyor her şeyi.
Uzaktan olunca o kadar ağır yaşanmıyor. Çünkü somut bir duruma dönüşmemiş hiçbir şey. Ama aşkından kör olduğun adamın göğsünde bir kez uyuyunca düşünsene... Hem ona ölüp bitiyorsun bir de bu yetmiyor sana cenneti yaşatan bedenine sarılıp uyuyorsun. Ne büyük nimet! Şimdi bunun acısı ile diğerininki bir olur mu? Asla. Umarım her şeyi paylaşabileceğin bir erkekle bu duyguyu yaşarsın. Sen o zaman aşk neymiş gör. Saf aşktan, tutkulu heyecanlı deli divane bir aşka geçiş yapmış olursun. Sonu daha yıkıcı olsa da sahici olan bu.
Bundan dolayı hem yaşadığın şey güzel hem de cidden sadece bir balon aslında.
Ben iki durumu da yaşadığım için kıyaslayabiliyorum. Ve net görüyorum çoğu şeyi. Hayırlısı olsun.