YAVRUM DOKTOR OLACAK
Yaralılarımıza bakacak doktorlarımız yoktu. Zira, o vakitler tıbbiyeye genellikle azınlıklar giderdi.
Azınlıklar ise cephelere gelmeye yanaşmıyorlardı. Türk doktorlar da o kadar cepheye yetmiyordu. İşte
Çanakkale’de de doktorlar yetersizdi. Bir doktora günde ikiyüzün üzerinde yaralı düşüyordu. Askeri Dr.
Dörtbudak’ın aktardığı olay durumu anlatmaya yeter sanırız: “Sadece Anafartalar – Arıburnu hattında 06-
22 Ağustos 1915’de 18.000 şehit verdik. Böyle bir hücum gününde tezkereciler durmadan yaralı
taşıyor, doktorlar sadece yaraları sarabiliyordu. Hayatlarından ümit kesilenlerle fazla ilgilenmiyorlardı.
Tam işin en yoğun olduğu sırada, arkadaşın önüne gencecik bir vatan evladı yatırdılar, bir ayağı
kopmak üzere parça parça ve bağırsaklar dışarıdaydı. Sıhhiyecilere “Kaldırın bunu!” derken genç
çocuk “ Baba!” diye seslendi. Bakar ki, kendi oğludur. Sarılır öper oğlunu, “Bu benim oğlum! Gölge bir
yere kaldırın” der. Masanın üzerine çoktan başka bir vatan evladı yatırılmıştır. Doktor onunla meşgul
olmaya başlamıştır. Sırada daha pek çok Mehmet beklemektedir. Doktor ertesi gün oğlu ile ilgilenecek
vakti bulur. Ancak, oğlu çoktan ölmüştür.” Bu vatana nasıl bağlanmışlar, değil mi? Bu cennet vatanı,
evlatlarından daha çok sevenler bugüne hazırladı. Belki de o günlerdeki doktorsuzluk acısından kaldı
her anne babanın ağzında: “Yavrum doktor olacak” sözü
insanın içi sızlıyor tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun