• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Popüler Konu Verimli Rutin

Merhaba, yeni okudugum bir kitap önerisi ile geldim bugün,
IŞIĞIN YOLU NİLÜFER DEVECİGİL.
Kitabda beni etkileyen kısımları alıntı yaparak sizlerlede paylaşmak istiyorum

Bağlanma, beynin doğuştan gelen ve çocuğu emniyette tutmak adına oluşmuş bir sistemdir. Böylece çocuk bağlandığı kişiye yakın olmak ister, stres zamanında rahatlamak için bağlandığı kişiye gider. Eğer buralarda kopma ve sorunlar oluşursa ebeveyn-çocuk ilişkisi güvensiz bağlanma haline gelir. Kaygılı, kaçınmalı ve karmaşık bağlanmalar güvensiz bağlanmanın çeşitleridir.
Ebeveynin çocuğuyla uzak, duygusal iletişimden yoksun bir ilişki kurması kaçınmalı bağlanmadır. Çocuk buna ilişkilerde yakınlık ve duygusal ilişki istemeyen bir şekilde adapte olur.


Çocuğunu kucağından indirmemesini, kimselere emanet edememesinin Işık’ın değil aslında kendi ihtiyacı olduğunun da farkında değildi.

Mutluluğun senin içinden gelmeli. Sevgiline, ilişkine bağlı olmamalı. Herkes kendi başının çaresine bakmayı bilmeli. Senin iyi olman, ilişki yaşadığın kişinin sorumluluğu değil. Onunki de senin değil. Eğer eşin, sevgilin yaptığı şeyle senin iç huzurunu etkiliyorsa duygusal olarak kendini uzaklaştır olaydan. Yapamazsan sende bir sorun var. Daha iyi sınır koymayı öğren kendinle onun arasında.

Riskler alınmalıdır, çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini özgürlüğünü kaybederek öder. Sedece riski göze alabilen kişi özgürdür."

Dokunma, ilk ve en önemli iletişim aracımız.
Derin sevgi duygusunu böyle hissediyoruz.
Dokunma, sinir sistemi için gıda gibi.

.......“İçimdeki küçük çocuk annesinin sevgisini istemekten hiç vazgeçmeyecek”.....


Ne çok benziyordu annesine. O yüzden ona kızgındı belki de. Onun gibi olmak istemeyip, onun gibi olmak.

Kendi geçmişinden anlam çıkarmazsan aynı geçmişi tekrarlarsın.
 
Ne güzel sorular bunlar elecda elecda kendimizi keşfedelim bakalım...

1. Beni en çok strese sokan şeyler nelerdir?
Yavrum hastalandıgında, çok stres olabiliyorum.
Misafir agırlamak(Ev düzeni hazırlık derken bayagı stres yaptıgımı uzun zamandır farkediyorum)
Eşimle, ailesinin yanında tartışmaya yönelmek..
Bir yere gezmeye veya Evden dışarı çıkarken geç kalma,veya oyalanmak düşüncesiyle telaşlanmak...


2. Bu stresi ortadan kaldırmak veya azaltmak için ne yapabilirim?
Bu konu da yardıma ihtiyacım var,
3. Şu hayattaki en büyük korkum nedir? Nasıl azaltabilirim?
Konfor alanımdan çıkmak.

4. Enerjimi yükselten şeyler nelerdir? Bunlara gün içerisinde nasıl daha fazla vakit ayırabilirim?
Sessizce oturmak
Nefes almak
Doğada ailemle birlikte vakit geçirmek ve yürüyüş yapmak
Gezmek, Dışarıda yapılan kahvaltı
Kitap okumak
Deniz kenarı
Yağmurda yürümek
Oğlumla kek, kurabiye yapmak
Aynada kendime bakıp muazzam bir gülümseme hediye etmem
Şükredip dua etmek

5. Enerjimi emen şeyler nelerdir? Bunlardan uzak durmayı nasıl başarabilirm?
Tartışma, Seslerin yükselmesi
Başkaları hakkında konuşulması, ve arada istemeden de olsa eşlik etmem
Başkalarının hayatıyla kendimi kıyaslamak.(Bunu eskiye nazaran daha az yapıyorum artık)
Evin dagınık ve kirli olması..
Oğlumun sürekli mızmızlanması.
 
Son düzenleme:
Çok beğendim soruları: =) Hemen düşünmeye başladım: )

Selamlar. Uzun bir aradan sonra nasılsınız?

1. Beni en çok strese sokan şeyler nelerdir?

-iş yerinde hata / yanlış yapmak, yapılan hatayı görememek. (düzgün ilerlemeli her iş)
-ay sonuna kadar maaşımın yetmeyeceği düşüncesi, sürekli planlı yaşamak. (gereksiz harcamalardan kaçındırıyor beni)
-İlişkilerdeki tutarsızlıklar. Bir gün böyle, bir gün öyle davranan insanlar.
-Karışıklık, düzensizlik.
-Telefonda çok konuşan insanlar, gereksiz uzattıklarında strese giriyorum.
-Çocukların derslerindeki/ev ödevlerindeki çalışma rutinimizin bozulması.

2.Enerjimi yükselten şeyler nelerdir?

-sessizlik, sakinlik, dingin bir ruh hali
-sahil de deniz kokusunu içime çekmem, dalgaların sesi
-Bilmediğim sokaklarda kaybolmak, gezmek.
-Çocuklarımın sarılması, öpmesi.
-Eşimin sabah keyifli uyanıp, sarılması öpmesi
-Türkü dinlemek.
-Telaşsız yaptığım her şey, misal yemek yapmak, giyinmek, hazırlanmak.
-Düzen, sadelik, evimin temizliği.
-koru-orman gezintileri, ailecek yaptığımız piknikler.
 
Merhaba, yeni okudugum bir kitap önerisi ile geldim bugün,
IŞIĞIN YOLU NİLÜFER DEVECİGİL.
Kitabda beni etkileyen kısımları alıntı yaparak sizlerlede paylaşmak istiyorum

Bağlanma, beynin doğuştan gelen ve çocuğu emniyette tutmak adına oluşmuş bir sistemdir. Böylece çocuk bağlandığı kişiye yakın olmak ister, stres zamanında rahatlamak için bağlandığı kişiye gider. Eğer buralarda kopma ve sorunlar oluşursa ebeveyn-çocuk ilişkisi güvensiz bağlanma haline gelir. Kaygılı, kaçınmalı ve karmaşık bağlanmalar güvensiz bağlanmanın çeşitleridir.
Ebeveynin çocuğuyla uzak, duygusal iletişimden yoksun bir ilişki kurması kaçınmalı bağlanmadır. Çocuk buna ilişkilerde yakınlık ve duygusal ilişki istemeyen bir şekilde adapte olur.


Çocuğunu kucağından indirmemesini, kimselere emanet edememesinin Işık’ın değil aslında kendi ihtiyacı olduğunun da farkında değildi.

Mutluluğun senin içinden gelmeli. Sevgiline, ilişkine bağlı olmamalı. Herkes kendi başının çaresine bakmayı bilmeli. Senin iyi olman, ilişki yaşadığın kişinin sorumluluğu değil. Onunki de senin değil. Eğer eşin, sevgilin yaptığı şeyle senin iç huzurunu etkiliyorsa duygusal olarak kendini uzaklaştır olaydan. Yapamazsan sende bir sorun var. Daha iyi sınır koymayı öğren kendinle onun arasında.

Riskler alınmalıdır, çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini özgürlüğünü kaybederek öder. Sedece riski göze alabilen kişi özgürdür."

Dokunma, ilk ve en önemli iletişim aracımız.
Derin sevgi duygusunu böyle hissediyoruz.
Dokunma, sinir sistemi için gıda gibi.

.......“İçimdeki küçük çocuk annesinin sevgisini istemekten hiç vazgeçmeyecek”.....


Ne çok benziyordu annesine. O yüzden ona kızgındı belki de. Onun gibi olmak istemeyip, onun gibi olmak.

Kendi geçmişinden anlam çıkarmazsan aynı geçmişi tekrarlarsın.
Harikasin paylaşım için teşekkür ederim
 
Hamileyken bir kaç günde telin başından ayrilmadan okumstm elecda elecda güzel yazılarını öyle motive olmstm ki.
Şimdi bebeğim 3 aylık olacak.
Hayatım boyunca kendim için yaşadım yani anne baba kardeşlermden yada herhangi biri için zorunlu bir şey yapmak durumunda kalmadm. Hep kendi Isteklerim ideallerm için yaşadım daha doğrusu. Artık bebeğim var ve biri için yaşamak gibi düşünmeden onun bu hayatta yolcugna en iyi şekilde tanık ve yardımcı olmak niyetim umarım basarili olurum.
elecda elecda 2 evladı ile çalışma rutini olustrp hala bu sayfaya yazıyor ve insanları güzel enerjisi ile etkileyip motive olmalrni sagliyorsa benim için örnek alinck kişidir 😍😍 iyi ki varsın iyi ki bu gruptaki arkadaşlar var.
 
Enerji yukselten ve dusuren listelerini kaydettim. Bende yazicam. Muhtesem farkindalik, iyiki varsin elecda.
Enerji yukselten durumlarin basina pozitifin izinden gitmeyi yaziyorum.
 
Merhaba, yeni okudugum bir kitap önerisi ile geldim bugün,
IŞIĞIN YOLU NİLÜFER DEVECİGİL.
Kitabda beni etkileyen kısımları alıntı yaparak sizlerlede paylaşmak istiyorum

Bağlanma, beynin doğuştan gelen ve çocuğu emniyette tutmak adına oluşmuş bir sistemdir. Böylece çocuk bağlandığı kişiye yakın olmak ister, stres zamanında rahatlamak için bağlandığı kişiye gider. Eğer buralarda kopma ve sorunlar oluşursa ebeveyn-çocuk ilişkisi güvensiz bağlanma haline gelir. Kaygılı, kaçınmalı ve karmaşık bağlanmalar güvensiz bağlanmanın çeşitleridir.
Ebeveynin çocuğuyla uzak, duygusal iletişimden yoksun bir ilişki kurması kaçınmalı bağlanmadır. Çocuk buna ilişkilerde yakınlık ve duygusal ilişki istemeyen bir şekilde adapte olur.


Çocuğunu kucağından indirmemesini, kimselere emanet edememesinin Işık’ın değil aslında kendi ihtiyacı olduğunun da farkında değildi.

Mutluluğun senin içinden gelmeli. Sevgiline, ilişkine bağlı olmamalı. Herkes kendi başının çaresine bakmayı bilmeli. Senin iyi olman, ilişki yaşadığın kişinin sorumluluğu değil. Onunki de senin değil. Eğer eşin, sevgilin yaptığı şeyle senin iç huzurunu etkiliyorsa duygusal olarak kendini uzaklaştır olaydan. Yapamazsan sende bir sorun var. Daha iyi sınır koymayı öğren kendinle onun arasında.

Riskler alınmalıdır, çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini özgürlüğünü kaybederek öder. Sedece riski göze alabilen kişi özgürdür."

Dokunma, ilk ve en önemli iletişim aracımız.
Derin sevgi duygusunu böyle hissediyoruz.
Dokunma, sinir sistemi için gıda gibi.

.......“İçimdeki küçük çocuk annesinin sevgisini istemekten hiç vazgeçmeyecek”.....


Ne çok benziyordu annesine. O yüzden ona kızgındı belki de. Onun gibi olmak istemeyip, onun gibi olmak.

Kendi geçmişinden anlam çıkarmazsan aynı geçmişi tekrarlarsın.
Paylaşımın için çok teşekkür ederim. Bu kitabı çok severek okumuştum ben de. Bir anne çocuk ilişkisi üzerinden somut örnekler ile anlatıyor olması çok faydalıydı.
 
Hamileyken bir kaç günde telin başından ayrilmadan okumstm elecda elecda güzel yazılarını öyle motive olmstm ki.
Şimdi bebeğim 3 aylık olacak.
Hayatım boyunca kendim için yaşadım yani anne baba kardeşlermden yada herhangi biri için zorunlu bir şey yapmak durumunda kalmadm. Hep kendi Isteklerim ideallerm için yaşadım daha doğrusu. Artık bebeğim var ve biri için yaşamak gibi düşünmeden onun bu hayatta yolcugna en iyi şekilde tanık ve yardımcı olmak niyetim umarım basarili olurum.
elecda elecda 2 evladı ile çalışma rutini olustrp hala bu sayfaya yazıyor ve insanları güzel enerjisi ile etkileyip motive olmalrni sagliyorsa benim için örnek alinck kişidir 😍😍 iyi ki varsın iyi ki bu gruptaki arkadaşlar var.
Çok teşekkür ederim canım :KK200:
 
Selamlar Hanımlar,

Bugün iş günü. Önemli ve acil işlerimi tamamladım. Şimdi benim için internette takılma zamanı:)

Bu ay minimalizm üzerine okumalarımı tamamlamayı planlamıştım. İlk okuduğum kitap "Alışveriş Yapmadığım Yıl" kitabı oldu. Bu kitap, gencecik bir insan tarafından yazılmış. Daha çok anı defteri kıvamında ve 200 sayfa olmasına rağmen çok hızlı bir şekilde okunabiliyor. Ben iki günde bitirdim. Kitabın sonunda bu işi yapmak isteyenler için bir yapılacaklar listesi bulunuyor. Bu listeyi az sonra paylaşacağım.

2020 yılının benim için "Alışveriş Yapmadığım Yıl" olmasını istiyorum. Bunun için yavaş yavaş hazırlıklarıma başladım. 01.01.2020'de başlayıp; 01.01.2021'de bitireceğim. Günlük mücadelemi de buradan paylaşmak istiyorum.
 
ALIŞVERİŞ YAPMADIĞIM YIL

  1. Evdeki Fazlalıklardan Kurtul
  2. Envanter Tut
  3. Üç liste hazırla (Zorunlu Alımlar Listesi, Alınmayacak Olanlar Lİstesi ve Onaylı Alışveriş Listesi)
  4. Tüm Mağaza Üyeliklerinden Ayrıl
  5. Bir Alışveriş Yasağı Mevduat Hesabı Aç
  6. Tanıdığın Herkese Söyle
  7. Pahalı Alışkanlıklarını Bedava / Ucuz Alternatifler ile Değiştir.
  8. Seni Nelerin Uyardığına Dikkat Et ve Alışkanlıklarını Değiştir
  9. Azla Yetinmeyi Öğren
  10. Sahip Olduklarına Şükret
Yeni birşey alma yasağının en zor kısmı yeni bir şey alamamak değildi, fiziksel olarak beni uyaran şeyler ile yüzleşmek ve onlara verdiğim tepkiyi değiştirmekti. Bu dürtüyle başa çıkmanın tek yolu, ne kadar çok eşyayı hayatımdan çıkardığımı ve evde hala ne kadar çok eşyam olduğunu hatırlamaktı. Yeterince şeye sahiptim.

Günün sonunda hatırlaman gerek şudur: Alışveriş yasağının başarısı, yasak süresince kendine anlattığın hikayelere bağlıdır. Zor geldiğini düşünürsen vazgeçmen ve sonrasında deli gibi alışveriş yapma riskin büyüktür. Ama sahip olduklarının kıymetini bilir ve satın aldıklarını gerçekten kullanırsan bu yasağın sonuçları hayatını değiştirerbilir.
 
ALIŞVERİŞ YAPMADIĞIM YIL

  1. Evdeki Fazlalıklardan Kurtul
  2. Envanter Tut
  3. Üç liste hazırla (Zorunlu Alımlar Listesi, Alınmayacak Olanlar Lİstesi ve Onaylı Alışveriş Listesi)
  4. Tüm Mağaza Üyeliklerinden Ayrıl
  5. Bir Alışveriş Yasağı Mevduat Hesabı Aç
  6. Tanıdığın Herkese Söyle
  7. Pahalı Alışkanlıklarını Bedava / Ucuz Alternatifler ile Değiştir.
  8. Seni Nelerin Uyardığına Dikkat Et ve Alışkanlıklarını Değiştir
  9. Azla Yetinmeyi Öğren
  10. Sahip Olduklarına Şükret
Yeni birşey alma yasağının en zor kısmı yeni bir şey alamamak değildi, fiziksel olarak beni uyaran şeyler ile yüzleşmek ve onlara verdiğim tepkiyi değiştirmekti. Bu dürtüyle başa çıkmanın tek yolu, ne kadar çok eşyayı hayatımdan çıkardığımı ve evde hala ne kadar çok eşyam olduğunu hatırlamaktı. Yeterince şeye sahiptim.

Günün sonunda hatırlaman gerek şudur: Alışveriş yasağının başarısı, yasak süresince kendine anlattığın hikayelere bağlıdır. Zor geldiğini düşünürsen vazgeçmen ve sonrasında deli gibi alışveriş yapma riskin büyüktür. Ama sahip olduklarının kıymetini bilir ve satın aldıklarını gerçekten kullanırsan bu yasağın sonuçları hayatını değiştirerbilir.

Deneyimlerini merakla bekliyorum :)
 
Ben de merakla bekliyorum:)) Kitap ve çocuk eşyaları beni zorlayacak diye düşünüyorum.


Ben de bekliyorum: =))

Peki birşey soracağım-en zorlandığım konudur- birinin düğünü nişanı daveti, artık ne ise olacak ve sen davetlisin. Ne giyeceğim sorunu yaşıyor musun?
Çok az kıyafet alan biri olarak bu sorunu çok yaşadım. En sonunda geçen gün 4 elbise aldım. Beni üç beş sene idare ederler.

Yani aslında "yeterli" denilen nokta neresi? "almayacağım artık" dediğinde, pantalona çoraba ne bileyim gömleğe ayakkabıya ihtiyacın olmaz mı? Yada var zaten hepsinden, ondan mı almıyorum diyorsun?

Bilmem anlatabildim mi: )
 
Ben de bekliyorum: =))

Peki birşey soracağım-en zorlandığım konudur- birinin düğünü nişanı daveti, artık ne ise olacak ve sen davetlisin. Ne giyeceğim sorunu yaşıyor musun?
Çok az kıyafet alan biri olarak bu sorunu çok yaşadım. En sonunda geçen gün 4 elbise aldım. Beni üç beş sene idare ederler.

Yani aslında "yeterli" denilen nokta neresi? "almayacağım artık" dediğinde, pantalona çoraba ne bileyim gömleğe ayakkabıya ihtiyacın olmaz mı? Yada var zaten hepsinden, ondan mı almıyorum diyorsun?

Bilmem anlatabildim mi: )
Benim yazlık iki tane, kışlık bir tane, bir de her türlü organizasyonda giyilebilecek bir siyah elbise olmak üzere 4 tane davet elbisem var. Benim için yeterli sayı bu, ancak kişinin sosyal hayatına göre değişiklik gösterir tabi bu sayı.

Envanter listesi yaptıktan sonra yakında ihtiyaç duyulabilecek eşyaları belirleyip “Onaylı Alışveriş Listesi” ne yazıyorsun. Mesela ben haftaya neyim var neyim yok kontrol edip, eksiklerimi listeleyip Ocak ayına kadar tamamlayacağım.

Bu kızın onaylı alışveriş listesinde bozulan ve tamir edilemeyecek duruma gelen eşyaları satın alma maddesi var. Mesela benim siyah 1 tane pantolonum var. Bu pantolonun başına birşey gelirse, eskisini elden çıkarmak şartıyla bir tane alma hakkım var.

Aslında benim bu işe kalkışmamın sebeplerinden biri de kendi “yeterli” kavramımı gözden geçirmek.
 
Merhaba

Öncelikle şahane bir konu olmuş ve hemen alıp kabul ettim katkı sağlaması için. Ben yaklaşık 1 yıldır kişisel dönüşümümü yaşıyorum aslında. İşe, elimde fazlalık bulunan herşeyi çıkartarak başlamıştım. İnanılmaz bir rahatlık sağlıyor. Dolap düzeninde 1 yıldan fazladır beklettiğim ve asla giymediğim herşeyi ihtiyacı olan birilerine ulaştırdım, ceket, etek, takı vs. Bugün itibari ile rüya günlüğüne başladım. Akşam spor rutini oluşturmaya niyetliyim kendime. Bişeyleri uyandırdı bu başlık. Sahibesine kocaman sevgiler saygılar efendim katkı için.
 
Merhaba

Öncelikle şahane bir konu olmuş ve hemen alıp kabul ettim katkı sağlaması için. Ben yaklaşık 1 yıldır kişisel dönüşümümü yaşıyorum aslında. İşe, elimde fazlalık bulunan herşeyi çıkartarak başlamıştım. İnanılmaz bir rahatlık sağlıyor. Dolap düzeninde 1 yıldan fazladır beklettiğim ve asla giymediğim herşeyi ihtiyacı olan birilerine ulaştırdım, ceket, etek, takı vs. Bugün itibari ile rüya günlüğüne başladım. Akşam spor rutini oluşturmaya niyetliyim kendime. Bişeyleri uyandırdı bu başlık. Sahibesine kocaman sevgiler saygılar efendim katkı için.
Rüya günlüğü derken gördüklerinizi mi tutacksnz? 😊
 
Rüya günlüğü derken gördüklerinizi mi tutacksnz? 😊


Evet. Rüyaların aslında insan hayatında gizemli ve doğru yorumlanabilirse çok büyük bir yeri var. Mümkün olduğunca kimseyle paylaşmayın rüyalarınızı. Aslında hayatınızda buna dahil.

"Herşeyini anlatan, değersizleşir."


Kime ne anlattığınıza, ne paylaştığınıza dikkat edin. Psikoloji ve kişisel gelişimle ilgileniyorum. Son 1 yıldır dönüşüm içindeyim kendi içimde. Dün dinlediğim bir videoda Gülseren Budayıcıoğlu " kendi dedektifiniz olun" diyordu. Hergün yazın diyor ama neyi? Kime, sizden hiçbir talep olmamasına rağmen yaranmaya çalışıyorsunuz, kime kendinizi beğendirmeye çalışıyorsunuz. Kim istemeden sürekli bişeyler veriyorsunuz. Not alın, hergün bakın ve görün. Annesinden ve babasından onay alamayan, sürekli eleştirilen insanlar hayatı boyunca başkalarına yaranmaya ve yanında olsunlar diye çırpınmaya devam ediyorlar ama bu durum değişebilir. Ne düşünüyor ne hissediyorsunuz. Farkındalıkla birlikte bişeyler değişebiliyor. Duygu, düşünceden gelir. Olumsuz duygu hali geldiğinden durup izin verin yaşamaya. Farkında olun ne yaşadığınızın, yok saymayın. Zira üstüne örttüğü herşeyin altında kalıyor insan. Umarım okuyana da katkı olur burda.
 
Evet. Rüyaların aslında insan hayatında gizemli ve doğru yorumlanabilirse çok büyük bir yeri var. Mümkün olduğunca kimseyle paylaşmayın rüyalarınızı. Aslında hayatınızda buna dahil.

"Herşeyini anlatan, değersizleşir."


Kime ne anlattığınıza, ne paylaştığınıza dikkat edin. Psikoloji ve kişisel gelişimle ilgileniyorum. Son 1 yıldır dönüşüm içindeyim kendi içimde. Dün dinlediğim bir videoda Gülseren Budayıcıoğlu " kendi dedektifiniz olun" diyordu. Hergün yazın diyor ama neyi? Kime, sizden hiçbir talep olmamasına rağmen yaranmaya çalışıyorsunuz, kime kendinizi beğendirmeye çalışıyorsunuz. Kim istemeden sürekli bişeyler veriyorsunuz. Not alın, hergün bakın ve görün. Annesinden ve babasından onay alamayan, sürekli eleştirilen insanlar hayatı boyunca başkalarına yaranmaya ve yanında olsunlar diye çırpınmaya devam ediyorlar ama bu durum değişebilir. Ne düşünüyor ne hissediyorsunuz. Farkındalıkla birlikte bişeyler değişebiliyor. Duygu, düşünceden gelir. Olumsuz duygu hali geldiğinden durup izin verin yaşamaya. Farkında olun ne yaşadığınızın, yok saymayın. Zira üstüne örttüğü herşeyin altında kalıyor insan. Umarım okuyana da katkı olur burda.
Gülseren Budacıoglu videolarını izlemeye başladım, kesinlike çok farkındalık yaratıyor... Teşekkürler bu platform gelişimimiz açısından hepimize çok büyük katkılar saglıyor
 
Back
X