- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 358
- 46
Bedel ve ödülün birbiriyle ilişkisini irdelerken vesile olanları nasıl atlarım? Bedel ve ödül hayatın her adımında...
Her kararda, her seçimde, her yönelişte bir risk var.
Riskin büyüklüğü kazancın da büyüklüğünü belirliyor çoğu zaman. Kimi zaman kaybın da…
Hiçbir adımı kaybetmek için atmıyoruz ama kaybetmek “paha”sına atıyoruz.
Pahalıya patlayabiliyor bazen.
Yerinde durmaktansa adım atmak hep daha öteye taşıyor bizi.
Kendi kovuğunun içinde koşsan kaç yazar?
Dışarıya bir adım attığında değişir hayat.
O adımı atma cesareti ya gösterir insan ya göstermez.
O yola ya girer ya girmez.
Girdiğinde cehennem olmaz belki ama cennet de vaat edilmez.
Ne yaşıyorsak tek başımıza...
Aldığımız ödüle vesile olanlara vefa duymak ne güzel, unutmamak, hep hatırlamak, anmak.
Ama kişi rolünü abartmamalı, diyorum ya “rol” işte. Kader oyununda biçilen rolün oyuncusu sadece...
Kendini bunca önemsememeli kimse. Sadece aracı olduğunu bilmeli.
Yoksa vefa yetmez olur, minnet duyulsun ister vesile olan.
Ödüle vesile olanlar yine daha şanslı. Ya bedele vesile olanlar?
Aslında ben onları da aynı vefa ile anacağım.
Zira bedele vesile olanların kulakları pek de hayırla çınlatılmaz.
Hâlbuki onların bize verdiği hediye ne kadar değerlidir. Öğretirler, eğitirler, esnetirler… Önce duvara çarparız ama aklmız da başımıza gelir. Karar aldırır, adım attırır her bedel.
Her ikisinde sonuç değişmez: “Diğerleri vesiledir”.
Kişilere takılmaya başladığımda der ki içim:
“Tek başına bir yolculuk hayat,
Ya bekle olduğun yerde ya da kendine renk kat.
Duyman gerekenleri söylüyorlar sadece.
Onlar, söze döken aracıları senin yolculuğunun.
Öğrenmek istersen eğer hepsini dinle öylece.
Ne onlar önemsesin kendini bu kadar,
Ne sen onlardan kaç.
Hep hayattan yana ol sen,
Yaşa yaşat,
Gönlünü aç.”
sevgilera.s.
alıntıdır
Her kararda, her seçimde, her yönelişte bir risk var.
Riskin büyüklüğü kazancın da büyüklüğünü belirliyor çoğu zaman. Kimi zaman kaybın da…
Hiçbir adımı kaybetmek için atmıyoruz ama kaybetmek “paha”sına atıyoruz.
Pahalıya patlayabiliyor bazen.
Yerinde durmaktansa adım atmak hep daha öteye taşıyor bizi.
Kendi kovuğunun içinde koşsan kaç yazar?
Dışarıya bir adım attığında değişir hayat.
O adımı atma cesareti ya gösterir insan ya göstermez.
O yola ya girer ya girmez.
Girdiğinde cehennem olmaz belki ama cennet de vaat edilmez.
Ne yaşıyorsak tek başımıza...
Aldığımız ödüle vesile olanlara vefa duymak ne güzel, unutmamak, hep hatırlamak, anmak.
Ama kişi rolünü abartmamalı, diyorum ya “rol” işte. Kader oyununda biçilen rolün oyuncusu sadece...
Kendini bunca önemsememeli kimse. Sadece aracı olduğunu bilmeli.
Yoksa vefa yetmez olur, minnet duyulsun ister vesile olan.
Ödüle vesile olanlar yine daha şanslı. Ya bedele vesile olanlar?
Aslında ben onları da aynı vefa ile anacağım.
Zira bedele vesile olanların kulakları pek de hayırla çınlatılmaz.
Hâlbuki onların bize verdiği hediye ne kadar değerlidir. Öğretirler, eğitirler, esnetirler… Önce duvara çarparız ama aklmız da başımıza gelir. Karar aldırır, adım attırır her bedel.
Her ikisinde sonuç değişmez: “Diğerleri vesiledir”.
Kişilere takılmaya başladığımda der ki içim:
“Tek başına bir yolculuk hayat,
Ya bekle olduğun yerde ya da kendine renk kat.
Duyman gerekenleri söylüyorlar sadece.
Onlar, söze döken aracıları senin yolculuğunun.
Öğrenmek istersen eğer hepsini dinle öylece.
Ne onlar önemsesin kendini bu kadar,
Ne sen onlardan kaç.
Hep hayattan yana ol sen,
Yaşa yaşat,
Gönlünü aç.”
sevgilera.s.
alıntıdır