Rahatsızlık veren yalnızlık
İnsanı rahatsız eden yalnızlık, ruha sıkıntı veren kasavetli bir
duygudur. Bu hissi yaşayanlar yüzlerinden belli olur; çöküntü içinde,
yüz ifadeleri anlamsız, dalgın, güçsüz ve halsizdirler.
Adeta bir girdaba girmiş gibi çaresiz ve dertlidirler. Kimsenin
kendisiyle dost olmadığını, dünyada tek başına olduklarını düşünürler.
"Sanki deprem olmuş da yıkıntının altında kalmışım" diye haleti
ruhiyesini açıklayanlar olur.
Bu ağır yalnızlık hissi kişiyi alkol ve uyuşturucu düşkünlüğüne,
internet bağımlılığına, depresyon ve intihara bile yol açabilir.
Niçin yalnızlık çekilir?
Son yıllarda yalnızlık çekenlerin sayısında artış vardır. Artık
insanlar kalabalık içinde yalnızdırlar. Bunun sebepleri şöyle
sıralanabilir:
- Geçmişin geniş, iç içe, sıcaklığın ve karşılıksız sevginin hakim
olduğu geleneksel aileler bugün artık yoktur. Anne-baba ve bir iki
çocuktan oluşan çekirdek aile söz konusudur. Yani kişiler mecburen
yalnızlığa itilmişlerdir.
- Ailelerin daha az çocuğu vardır. Böylelikle amca, dayı, teyze,
yeğenler gibi insanın dayanışma ve muhabbet içinde olduğu kişilerin
sayısı da azalmıştır.
- Zorda olana ve muhtaca yardım, dayanışma, kardeşlik gibi hasletlerin
yerini günümüzde menfaate dayalı iletişim, dünyevi yarış, hırs ve
kıskançlık almıştır.
- Yakınların ölümü de insanı yalnızlaştırabilmektedir. Yaşlı bir
hastam karısının ölümünden sonra yaşadığı yalnızlık hissini
gözyaşlarını tutamayarak şöyle anlatmıştı:
"Dile kolay tam 42 yıldır beraberdik. Eve girince beni gülerek
karşılayışı halimi hatırımı soruşu, sohbetlerimiz, rahatsızlandığımda
başucumdan ayrılmayışı aklımdan çıkmıyor. Şimdi eve giriyorum, kimseyi
bulamıyorum. Onsuz olmuyor, dayanamıyorum. Onun evde varlığı bile
yetiyordu bana. Koca ev boşluktan üzerime çöküyormuş gibi geliyor,
daralıyorum."
- Toplumun İslâm'a, manevi değerlere bağlılıktan uzaklaşması da
kişileri yalnızlaştırmaktadır. Çünkü Allah'a imanın, kadere ve ahirete
inancın verdiği güç kişiyi rahatlatır.