- 24 Haziran 2013
- 3.034
- 4.655
Yasaklar cumhuriyeti - Melis Alphan yazıyor
2010’dan 2014’ün Temmuz ayına kadar Türkiye’de 149 yayın yasağı kararı alındı.
2015 Ocak ayı itibariyle ise bu sayı 155’i aştı.
4 yılda 155 yayın yasağı.
Türkiye artık bir yayın yasağı cehennemi.
İlk anda 155’i birden olmasa da hepimizin aklına aynı örnekler gelecektir...
***2011’de şike soruşturmasının ardından açılan davadaki yayın yasağı.
***35 sivilin bombalanarak yaşamını yitirdiği Uludere’ye yayın yasağı.
***Türkiye-Suriye sınırında keşif görevi yaparken, Suriye tarafından düşürülen TSK’ya ait savaş uçağı konusundaki haberlere getirilen yayın yasağı.
***2012’de KPSS sorularının çalınmasına ilişkin haberler konusundaki yayın yasağı.
***Adapazarı’nda 14 yaşındaki Ö.Ç.’ye tecavüz ettikleri gerekçesiyle, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 34 sanığın yargılandığı davada mahkemenin verdiği gizlilik kararı.
***52 kişinin hayatını kaybedip 146 kişinin yaralandığı, ülke tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kayıtlara geçen Reyhanlı’daki yayın yasağı.
***17 Aralık soruşturmasında sanıklardan Reza Zarrab’ın başvurusu üzerine, dosyayla ilgili her türlü haber, röportaj, eleştiri ve dosya içerikleriyle ilgili yayın yasağı.
***Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve evinde bulunan dinleme cihazına ilişkin yürütülen soruşturmayla ilgili yayın yasağı.
***Dışişleri Bakanlığı’ndaki güvenlik zirvesine ait ses kayıtlarıyla ilgili haberlere konulan yayın yasağı.
***Bingöl Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ile Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit oldukları saldırı konusundaki haberlere dair yayın yasağı.
***3 askerin şehit edildiği Yüksekova’daki silahlı saldırıya ilişkin yayın yasağı.
***Musul Başkonsolosluğu’ndan kaçırılan 49 Türkiye vatandaşıyla ilgili haberlere getirilen yayın yasağı.
***Adana ve Hatay’da MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili davadaki yayın yasağı.
Türkiye’de mahkemelerce verilen yayın yasakları RTÜK tarafından cezaya dönüştürülüyor. Ve basın özgürlüğü çerçevesinde AİHM kararlarına aykırılık bulunuyor.
AİHM resmi raporların medyada yayınlanması konusunda, kamuoyunda meşru kaygı yaratan konuların tartışılmasına katkıda bulunması halinde, basının iyi niyetle hareket etmek koşuluyla özel araştırmalar yapmadan resmi raporlara dayanabilmesinin gerektiğini vurgular.
Buna rağmen Türkiye’de kişiye ve olaya özel yayın yasakları uygulanıyor. Örneğin Reza Zarrab’la ilgili olarak alınan yayın yasağı kararını yine Zarrab’ın televizyonlara çıkarak ihlal etmesini RTÜK cezalandırmadı. Zarrab’ı eleştiren bir yayın olduğunda ise yayın yasağı bahane edilerek yaptırım uygulanmasından tereddüt dahi edilmedi.
Mahkeme kararlarından söz edenlerin bu kararları tamamen keyfi bir şekilde yorumladığı ortada.
Düşünemiyoruz, yasak.
Konuşamıyoruz, yasak.
Haber alamıyoruz, yasak.
Bilgi edinemiyoruz, yasak.
Peki haber alamadan nasıl özgürce araştıracağız, gerçekleri izleyebileceğiz? Nasıl düşüneceğiz? Nasıl kanaatlerimizi oluşturacağız? Nasıl özgür olacağız?
Yeterli ve doğru bilgi edinemeyen bireyler ve toplumlar özgür davranamazlar. Bunun tonla örneği var.
Demokrasilerde sınırlamanın da sınırı vardır. Bizde bu sınırlama her alanda öyle bir noktaya ulaştı ki özgürlük anlamsız ve göstermelik bir hale geldi.
Hiçbir zaman dilediğimizce özgür değiliz, evet.
Ama hiçbir zaman da bu raddede esaret altında olmadık.
İmdat!
http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay/91676/4369/1/yasaklar-cumhuriyeti-melis-alphan-yaziyor
2010’dan 2014’ün Temmuz ayına kadar Türkiye’de 149 yayın yasağı kararı alındı.
2015 Ocak ayı itibariyle ise bu sayı 155’i aştı.
4 yılda 155 yayın yasağı.
Türkiye artık bir yayın yasağı cehennemi.
İlk anda 155’i birden olmasa da hepimizin aklına aynı örnekler gelecektir...
***2011’de şike soruşturmasının ardından açılan davadaki yayın yasağı.
***35 sivilin bombalanarak yaşamını yitirdiği Uludere’ye yayın yasağı.
***Türkiye-Suriye sınırında keşif görevi yaparken, Suriye tarafından düşürülen TSK’ya ait savaş uçağı konusundaki haberlere getirilen yayın yasağı.
***2012’de KPSS sorularının çalınmasına ilişkin haberler konusundaki yayın yasağı.
***Adapazarı’nda 14 yaşındaki Ö.Ç.’ye tecavüz ettikleri gerekçesiyle, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 34 sanığın yargılandığı davada mahkemenin verdiği gizlilik kararı.
***52 kişinin hayatını kaybedip 146 kişinin yaralandığı, ülke tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kayıtlara geçen Reyhanlı’daki yayın yasağı.
***17 Aralık soruşturmasında sanıklardan Reza Zarrab’ın başvurusu üzerine, dosyayla ilgili her türlü haber, röportaj, eleştiri ve dosya içerikleriyle ilgili yayın yasağı.
***Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve evinde bulunan dinleme cihazına ilişkin yürütülen soruşturmayla ilgili yayın yasağı.
***Dışişleri Bakanlığı’ndaki güvenlik zirvesine ait ses kayıtlarıyla ilgili haberlere konulan yayın yasağı.
***Bingöl Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ile Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit oldukları saldırı konusundaki haberlere dair yayın yasağı.
***3 askerin şehit edildiği Yüksekova’daki silahlı saldırıya ilişkin yayın yasağı.
***Musul Başkonsolosluğu’ndan kaçırılan 49 Türkiye vatandaşıyla ilgili haberlere getirilen yayın yasağı.
***Adana ve Hatay’da MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili davadaki yayın yasağı.
Türkiye’de mahkemelerce verilen yayın yasakları RTÜK tarafından cezaya dönüştürülüyor. Ve basın özgürlüğü çerçevesinde AİHM kararlarına aykırılık bulunuyor.
AİHM resmi raporların medyada yayınlanması konusunda, kamuoyunda meşru kaygı yaratan konuların tartışılmasına katkıda bulunması halinde, basının iyi niyetle hareket etmek koşuluyla özel araştırmalar yapmadan resmi raporlara dayanabilmesinin gerektiğini vurgular.
Buna rağmen Türkiye’de kişiye ve olaya özel yayın yasakları uygulanıyor. Örneğin Reza Zarrab’la ilgili olarak alınan yayın yasağı kararını yine Zarrab’ın televizyonlara çıkarak ihlal etmesini RTÜK cezalandırmadı. Zarrab’ı eleştiren bir yayın olduğunda ise yayın yasağı bahane edilerek yaptırım uygulanmasından tereddüt dahi edilmedi.
Mahkeme kararlarından söz edenlerin bu kararları tamamen keyfi bir şekilde yorumladığı ortada.
Düşünemiyoruz, yasak.
Konuşamıyoruz, yasak.
Haber alamıyoruz, yasak.
Bilgi edinemiyoruz, yasak.
Peki haber alamadan nasıl özgürce araştıracağız, gerçekleri izleyebileceğiz? Nasıl düşüneceğiz? Nasıl kanaatlerimizi oluşturacağız? Nasıl özgür olacağız?
Yeterli ve doğru bilgi edinemeyen bireyler ve toplumlar özgür davranamazlar. Bunun tonla örneği var.
Demokrasilerde sınırlamanın da sınırı vardır. Bizde bu sınırlama her alanda öyle bir noktaya ulaştı ki özgürlük anlamsız ve göstermelik bir hale geldi.
Hiçbir zaman dilediğimizce özgür değiliz, evet.
Ama hiçbir zaman da bu raddede esaret altında olmadık.
İmdat!
http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay/91676/4369/1/yasaklar-cumhuriyeti-melis-alphan-yaziyor