Küçük bir kızken mutfakla haşır-neşir olmaktan keyif aldığımı gören annemin ilk mutfak dersi “Yemeğinin güzel olmasını istiyorsan sen de yemekle birlikte pişeceksin ” oldu. Birbirinden enfes yemekleriyle kalabalık ailemiz içinde haklı bir üne sahip olan annem bu konuda da tamamen haklıymış. Gerçekten de yemeğinizin daha uzun bir süre içerisinde aheste aheste pişmesi, adeta bir meyvenin dalında günbegün olgunlaşıp en nihayetinde en leziz haline ulaşması gibidir…
Odun ateşinde pişen yemekler neden daha lezzetlidir? Çünkü malzemeler pişmeye içten başlar ve pişme sürecini dışa doğru tamamlar. Bu da malzemenin tam olarak pişmesini ve yemeğin içindeki farklı lezzetlerin birbirleriyle harmanlanmasını sağlar. Yüksek ateşte pişme ise dıştan başlar ve malzemenizin içi pişinceye dek dışı yanma noktasına gelebilir. Bu durumda yemeğinizin dışı yanık içiyse çiğ kalacak ve hem malzemenize hem de zamanınıza yazık olacaktır.
Güveçte pişen yemeklerin de lezzetine doyulmaz olmasının sırrı budur. Toprak kaplarda, düşük ısıda, helmelenerek pişirilen bir kuru fasulyeyle hiçbir fasulye boy ölçüşemez bence.
Yavaş pişirme tekniğini yeniden keşfeden üreticiler şimdi mutfaklarımız için birbirinden güzel döküm tencereler imal etmeye başladılar. Dışları renk renk olan bu güzel tencereler döküm tabanları sayesinde ısıyı kontrollü bir şekilde iletiyor ve böylece içindeki yemeklerin lezzetleri de doruğa çıkıyor.
Eğer siz de lezzetli yemeklere meraklıysanız ya da evinize gelen konuklarınıza lezzetli yemekler ikram edip birbirinden güzel iltifatlar duymak istiyorsanız, vaktinize acımayın ve yemeğinize pişmesi için zaman tanıyın. Yemeğinizin başından uzun süreli ayrılmayın, ara sıra suyunu kontrol edin, suyunu birden boca etmeyin, gerektikçe azar azar ilave edin. Velhasıl canım annemin bana dediği gibi “ Siz de yemeğinizle birlikte pişin”
