- 25 Ağustos 2025
- 4
- -1
- 1
- 18
- Konu Sahibi sekerlemeyapiyorumaskim
- #1
Bu yaz dil kursuna (yurt dışındaydık) başladığımda Rus bir çocukla tanıştım. O, 19 yaşında, geniş omuzlu, uzun boylu, mavi gözlü, sarışın, beyaz tenli, ama heyecanlanınca kızaran biri. Aramızda bir çekim vardı ve zaman zaman sohbet etmeye çalışıyordu; bazen de flört eder gibi davranıyordu güzel göründüğümü söyleyip iltifat ediyordu.
İlk diyalogumuz sim kartı sırası beklerken oldu. Ben sırada beklerken sol omzumdan gözlerime bakarak bana “Kacinci siradasin?” (İngilizce) diye sordu. Ben de “Twenty” dedim. Bu cevabım üzerine bir anda çekilip kahkaha attı. Sonrasında anladım ki, sıranın çok uzun olmasından dolayı böyle bir tepki vermiş ve bana dönüp “Seninle ilgili değil, sıra çok uzun” dedi. Bu küçük an o zaman baya hoşuma gitmişti.
Ondan sonraki akşamlarda çok konuşmamıştık. Bir gece odama çıkarken asansöre bineyim dedim. Beklerken beni gördü ve yanıma gelip selam verdi. Karşılık verdim; fakat arkamızda hocalarımızdan biri vardı ve “Arapça konuşun, İngilizce değil” dedi. (Dil kursumuz Arapça üzerineydi
) Sonrasında bana yaşımı sordu ama Arapça söylediği için anlamadım. Ona “Türk’üm” dedim. Sorduğu soruyu anlamadığımdan dolayı Arapça cevap veremedim; sonrasında İngilizce söyledi, ben de utanıp öyle cevap verdim. Ben de ona yaşını sordum, o söyledi. Artık vedalaşacağımız zaman, görüşürüz anlamına gelen neredeyse üç farklı dilde kelime söyledi ve ben sadece “Sana da” demekle yetinip asansöre bindim.
Bir gün akşam yemeğinde onların geldiğini gördüm. Masamda bir kişi için boş yer vardı ve “Oturabilir miyim?” diye sordu. Masada tek ben olmadığım için arkadaşlarıma baktım, onlar kabul edince oturdu. Sohbeti o başlattı. Masada benden önce tanıştığı bir yakın arkadaşım vardı ve biz tanışalım diye “Siz tanışmış mıydınız?” diye sordu. Ben “Görüyorum ama ismini bilmiyorum” dedim. Sonra adımı söyledim: “İsmim x ama uzun bir isim, sen sadece n diyebilirsin.” dedim. O da “Okey” dedi. Ardından bana “Sen benim ismimi biliyor musun?” diye sordu. Ben “Hayır” dedim. Sonrasında yalan söylediğimi fark etti ve hep beraber güldük. Türkçe’de bildiği kelimeleri sordum ve bana ilk “Yalancı” dedi; o kadar komik bir andı ki gülmekten karnım ağrımıştı.
Sohbet sırasında bir anıyı hatırlattım (asansörün önünde yaşımı sorduğu anı). Hafızasını zorlayınca hatırladı ve sonra konuşmaya devam ettik. Romantik komedi filmleri sevdiğimi söyledim, o da bana La La Land’i önerdi. Sonrasında elimdeki hint kınasını görüp dövme yaptırmayı düşünüp düşünmediğimi sordu; ben “Hayır” dedim, neden diye sordu. Vücuduma kazıtacak kadar anlamlı bir şey bulamıyordum, masadakiler de bunu vurguladı çünkü cümlemi çevirmem biraz karışıktı.
Sonra partiden bahsedildi; moralim bozuldu. Hatta o sırada Rusça kelimeler söyleyip hoşuna gitmiş gibi yaptı. Çok tatlıydı ama kafamı çok karıştırıyordu. Ben kafam karışınca Türkçeye geçtim, o da benim söylediğim kelimeleri Türkçe taklit etti. Sonrasında ben masadan kalkıp kendi arkadaşlarımla takıldığım sırada masadakilerle evlilik meseleleri hakkında konuştular. Türkiye’de kaç yaşında evleniliyor gibi konulara değindiler. Sonrasında dövmesinden bahsetti: Sağ kolunda, bicepsinin altında
bu işaretten dövme yaptırmış. Eski kız arkadaşıyla sarhoşken yaptırılmış ama hala bu işareti kullanıyor. Hatta bir keresinde ben ağlarken teselli ederken “Her şey yolunda” diyerek bu hareketi yapmıştı.
Sonrasında başka bir akşam yemeğinde de bazı şeyler yaşandı. Ben bir yerde otururken o geldi, selam verdi, el salladım. Yanındaki arkadaşıyla Arapça konuştular; ben fazla katılmadım. Sohbet ettik, “Görüşürüz” dedik, sonra tekrar bir konu açtık: Babamı özlediğimi söyledim ve ağladım. Bu sırada beni fark etti ve nazik bir şekilde ilgilendi. Hatta omzuma dokunup sanırım okşamak istedi. Ama ben dokundurtmak istemedim. Anladı ve sandalyenin arkasına hafifçe iki kere vurdu.
Bir kız meselesi de vardı; ondan hoşlandığımı biliyordu ama ona özel bir jest yaptı, Hint kınasıyla dövme yaptırdı. Ben yaptırdığı kınayı görünce beğenmediğimi söyledim, o ise “I actually love it” dedi. Bu olay beni hem üzdü hem de sinirlendirdi. Onun bazı hareketleri tatlıydı, ama kafamı darmaduman etmişti. Sonrasında ona hint kınamın geçtiğini gösterdim. O, ilk başta yüzüğümü gösterdiğimi sandı, “Wooow” falan yaptı. (Gittiğimiz ülkedeki Araplar bulaşmasın diye taşlı minik bir şey takmıştım.) Sonrasında hint kinam geçti, “İnşallah seninkide çabuk geçer” dedim. Öğrendim ki hint kınası baya bir kolunda kalmış; hatta ben yanına gittiğimde kına siyahlaşmıştı. Ama ne yaptıysa, kınayı iki günde yok etmiş resmen. Arkadaşlarıma “O hint kınası yaptırmış, gördünüz mü?” demiştim, “Hayır, görmedim” dediler. Sonra bir arkadaşım “Ben gördüm ama silik duruyordu” dedi. Kendime yormak istemiyorum ama yorum sizde, gençler.
Kendi sınırlarımı korumaya karar verdim: ona sıcak-soğuk yapmaya, onu görmezden gelmeye, onunla düzgün iletişim kurmadığı sürece yüzüne bile bakmamaya; o kız ile konuşmamaya, hayatımla ilgili detayları paylaşmamaya ve kırıldığımı net şekilde göstermeye başladım.
Vee bingo, tabii ki daha fazla konuşmak ve iletişim kurmak istedi. Ben göz temasını kessem de o bana bakmaya devam etti. Son zamanlarda o Instagram’dan bana arkadaşlık isteği attı. Ben iki saat bekledim ve kabul ettim, ardından ben de ona istek attım. O da kabul etti. Rusya’da belli kişiler haricinde çok fazla kullanılmayan bir uygulama olduğunu söylemişti, ben de çok kullanmıyorum zaten demiştim. Ve maalesef, story attığımda görmüyor; bu sebepten olduğunu düşünüyorum çünkü ne takipçisinde ne de takip ettiklerinde artış yok. En son postunu 2022’de atmış.
Bir gece gezimiz vardı fakat arkadaşlarımla ben otelde kalmayı tercih ettik. Onlar döndüğünde ben mal gibi ağlıyordum. Yanımıza gelip “Neden ağlıyorsun?” diye sordu. Ben “Biz ayrılacağız, buraları çok özleyeceğim, cart-curt” falan dedim. O da “Üzülme, tekrar geliriz, canını bunun için sıkma” dedi. Konuyu dağıtmak adına “Geziye neden gelmedin? Keşke gelseydin, çok güzeldi” dedim. Üstüne bunun için hönkürerek ağlamaya başladım, “Allah beni kahretsin” dedi (ateist). Sonra “Özür dilerim, öyle demek istemedim, bok gibiydi, iyi ki gelmedin” yaptı. Ben teşekkür ettim, o da “Dikkat et, üzülme, görüşürüz” diyip odasına çıktı; ama gözü arkaya bakıp bakıp gitmiş, arkadaşlarım söyledi.
Veeee son olayımız: MEZUNİYET!
Mezuniyet sabahı hiç pas vermedim, kahvaltımı edip odama çıktım, hazırlandım ve muhteşem bir elbise giydim. Yöresel nakışlı bir elbiseydi, gören herkes çok güzel olduğumu söyledi. Arkadaşımın yanındayken beni görüp “Vaoov, cidden çok güzel olmuşsun” dedi. Ben “Teşekkürler, ayy thank you sooo much” dedim, sonrasında Arapça teşekkür ettim. O da “Ne demek” dedi. Ben tam gidiyordum, "Ee şey sorucaktım dursana" dedi. "Biz şimdi mezuniyete mi gidiyoruz yoksa dersliklere mi gideceğiz?" diye sordu. Sorunun saçmalığının farkında mısınız
ona cevap verip gittim. Mezuniyetten önce cübbelerimizi almaya gittik. Servise bindiğimde oturduğum camın oraya gelip bicepslerini gösterdi bende
bu iki işareti yaptım. Güldü bende karşılık verdim. Mezuniyet alanına geçtik. Bir noktadan sonra oturmaktan popiskom agriyinca ayaga kalkip arkadasimla konusmaya ciktim. Telefonla konuşurken çaktırmadan bana bakmaya calistigini fark ettim. Hatta bi noktadan sonra o kadar bakti ki sadece ben degil cogu kisi fark etmiş. Yerime gectiginde kafasini geriye yaslayip baktigini gordum goz goze gelince afallayip önüne dondu.
Veda günü uçağımıza gitmek üzere otobüs beklerken hiç görmedim. Bazı rus kızlar gelip bizimle vedalaştı ama onun samimi oldugu kizlar degildi. Yaz kursu bitti, ben kendi ülkemdeyim, o kendi ülkesinde. Bu durum artık sosyal medyadan yazisma ve konusmaya kaldi. İnşallah bi adim atar.
Bütün bu süreç boyunca duygularımı, onun davranışlarını ve arkadaş çevresini gözlemledim. Fiziksel temas denemeleri, duygusal sorular, flörtöz tavırlar ve sosyal medya adımları, onun bana karşı belli bir ilgisi olduğunu gösteriyor; ama aynı zamanda kararsız ve bazen belirsiz davranıyor. Ben de kendi sınırlarımı koyup, gözlem yaparak ve kalbimi ferah tutarak ilerlemeyi seçtim.
Bu süreçte İslam perspektifinde hayırlısını öğrenmek için dua ettim, kalbimi Allah’a teslim ettim ve istihare namazı ile yolumu netleştirmeyi planlıyorum. Böylece hem kendi değerimi koruyup hem de onun davranışlarını daha doğru gözlemleyebiliyorum.
Ne yapmalıyım bana bir yol gösterici olur musunuz gercekten cok ihtiyacim var
İlk diyalogumuz sim kartı sırası beklerken oldu. Ben sırada beklerken sol omzumdan gözlerime bakarak bana “Kacinci siradasin?” (İngilizce) diye sordu. Ben de “Twenty” dedim. Bu cevabım üzerine bir anda çekilip kahkaha attı. Sonrasında anladım ki, sıranın çok uzun olmasından dolayı böyle bir tepki vermiş ve bana dönüp “Seninle ilgili değil, sıra çok uzun” dedi. Bu küçük an o zaman baya hoşuma gitmişti.
Ondan sonraki akşamlarda çok konuşmamıştık. Bir gece odama çıkarken asansöre bineyim dedim. Beklerken beni gördü ve yanıma gelip selam verdi. Karşılık verdim; fakat arkamızda hocalarımızdan biri vardı ve “Arapça konuşun, İngilizce değil” dedi. (Dil kursumuz Arapça üzerineydi

Bir gün akşam yemeğinde onların geldiğini gördüm. Masamda bir kişi için boş yer vardı ve “Oturabilir miyim?” diye sordu. Masada tek ben olmadığım için arkadaşlarıma baktım, onlar kabul edince oturdu. Sohbeti o başlattı. Masada benden önce tanıştığı bir yakın arkadaşım vardı ve biz tanışalım diye “Siz tanışmış mıydınız?” diye sordu. Ben “Görüyorum ama ismini bilmiyorum” dedim. Sonra adımı söyledim: “İsmim x ama uzun bir isim, sen sadece n diyebilirsin.” dedim. O da “Okey” dedi. Ardından bana “Sen benim ismimi biliyor musun?” diye sordu. Ben “Hayır” dedim. Sonrasında yalan söylediğimi fark etti ve hep beraber güldük. Türkçe’de bildiği kelimeleri sordum ve bana ilk “Yalancı” dedi; o kadar komik bir andı ki gülmekten karnım ağrımıştı.
Sohbet sırasında bir anıyı hatırlattım (asansörün önünde yaşımı sorduğu anı). Hafızasını zorlayınca hatırladı ve sonra konuşmaya devam ettik. Romantik komedi filmleri sevdiğimi söyledim, o da bana La La Land’i önerdi. Sonrasında elimdeki hint kınasını görüp dövme yaptırmayı düşünüp düşünmediğimi sordu; ben “Hayır” dedim, neden diye sordu. Vücuduma kazıtacak kadar anlamlı bir şey bulamıyordum, masadakiler de bunu vurguladı çünkü cümlemi çevirmem biraz karışıktı.
Sonra partiden bahsedildi; moralim bozuldu. Hatta o sırada Rusça kelimeler söyleyip hoşuna gitmiş gibi yaptı. Çok tatlıydı ama kafamı çok karıştırıyordu. Ben kafam karışınca Türkçeye geçtim, o da benim söylediğim kelimeleri Türkçe taklit etti. Sonrasında ben masadan kalkıp kendi arkadaşlarımla takıldığım sırada masadakilerle evlilik meseleleri hakkında konuştular. Türkiye’de kaç yaşında evleniliyor gibi konulara değindiler. Sonrasında dövmesinden bahsetti: Sağ kolunda, bicepsinin altında

Sonrasında başka bir akşam yemeğinde de bazı şeyler yaşandı. Ben bir yerde otururken o geldi, selam verdi, el salladım. Yanındaki arkadaşıyla Arapça konuştular; ben fazla katılmadım. Sohbet ettik, “Görüşürüz” dedik, sonra tekrar bir konu açtık: Babamı özlediğimi söyledim ve ağladım. Bu sırada beni fark etti ve nazik bir şekilde ilgilendi. Hatta omzuma dokunup sanırım okşamak istedi. Ama ben dokundurtmak istemedim. Anladı ve sandalyenin arkasına hafifçe iki kere vurdu.
Bir kız meselesi de vardı; ondan hoşlandığımı biliyordu ama ona özel bir jest yaptı, Hint kınasıyla dövme yaptırdı. Ben yaptırdığı kınayı görünce beğenmediğimi söyledim, o ise “I actually love it” dedi. Bu olay beni hem üzdü hem de sinirlendirdi. Onun bazı hareketleri tatlıydı, ama kafamı darmaduman etmişti. Sonrasında ona hint kınamın geçtiğini gösterdim. O, ilk başta yüzüğümü gösterdiğimi sandı, “Wooow” falan yaptı. (Gittiğimiz ülkedeki Araplar bulaşmasın diye taşlı minik bir şey takmıştım.) Sonrasında hint kinam geçti, “İnşallah seninkide çabuk geçer” dedim. Öğrendim ki hint kınası baya bir kolunda kalmış; hatta ben yanına gittiğimde kına siyahlaşmıştı. Ama ne yaptıysa, kınayı iki günde yok etmiş resmen. Arkadaşlarıma “O hint kınası yaptırmış, gördünüz mü?” demiştim, “Hayır, görmedim” dediler. Sonra bir arkadaşım “Ben gördüm ama silik duruyordu” dedi. Kendime yormak istemiyorum ama yorum sizde, gençler.
Kendi sınırlarımı korumaya karar verdim: ona sıcak-soğuk yapmaya, onu görmezden gelmeye, onunla düzgün iletişim kurmadığı sürece yüzüne bile bakmamaya; o kız ile konuşmamaya, hayatımla ilgili detayları paylaşmamaya ve kırıldığımı net şekilde göstermeye başladım.
Vee bingo, tabii ki daha fazla konuşmak ve iletişim kurmak istedi. Ben göz temasını kessem de o bana bakmaya devam etti. Son zamanlarda o Instagram’dan bana arkadaşlık isteği attı. Ben iki saat bekledim ve kabul ettim, ardından ben de ona istek attım. O da kabul etti. Rusya’da belli kişiler haricinde çok fazla kullanılmayan bir uygulama olduğunu söylemişti, ben de çok kullanmıyorum zaten demiştim. Ve maalesef, story attığımda görmüyor; bu sebepten olduğunu düşünüyorum çünkü ne takipçisinde ne de takip ettiklerinde artış yok. En son postunu 2022’de atmış.
Bir gece gezimiz vardı fakat arkadaşlarımla ben otelde kalmayı tercih ettik. Onlar döndüğünde ben mal gibi ağlıyordum. Yanımıza gelip “Neden ağlıyorsun?” diye sordu. Ben “Biz ayrılacağız, buraları çok özleyeceğim, cart-curt” falan dedim. O da “Üzülme, tekrar geliriz, canını bunun için sıkma” dedi. Konuyu dağıtmak adına “Geziye neden gelmedin? Keşke gelseydin, çok güzeldi” dedim. Üstüne bunun için hönkürerek ağlamaya başladım, “Allah beni kahretsin” dedi (ateist). Sonra “Özür dilerim, öyle demek istemedim, bok gibiydi, iyi ki gelmedin” yaptı. Ben teşekkür ettim, o da “Dikkat et, üzülme, görüşürüz” diyip odasına çıktı; ama gözü arkaya bakıp bakıp gitmiş, arkadaşlarım söyledi.
Veeee son olayımız: MEZUNİYET!
Mezuniyet sabahı hiç pas vermedim, kahvaltımı edip odama çıktım, hazırlandım ve muhteşem bir elbise giydim. Yöresel nakışlı bir elbiseydi, gören herkes çok güzel olduğumu söyledi. Arkadaşımın yanındayken beni görüp “Vaoov, cidden çok güzel olmuşsun” dedi. Ben “Teşekkürler, ayy thank you sooo much” dedim, sonrasında Arapça teşekkür ettim. O da “Ne demek” dedi. Ben tam gidiyordum, "Ee şey sorucaktım dursana" dedi. "Biz şimdi mezuniyete mi gidiyoruz yoksa dersliklere mi gideceğiz?" diye sordu. Sorunun saçmalığının farkında mısınız



Veda günü uçağımıza gitmek üzere otobüs beklerken hiç görmedim. Bazı rus kızlar gelip bizimle vedalaştı ama onun samimi oldugu kizlar degildi. Yaz kursu bitti, ben kendi ülkemdeyim, o kendi ülkesinde. Bu durum artık sosyal medyadan yazisma ve konusmaya kaldi. İnşallah bi adim atar.
Bütün bu süreç boyunca duygularımı, onun davranışlarını ve arkadaş çevresini gözlemledim. Fiziksel temas denemeleri, duygusal sorular, flörtöz tavırlar ve sosyal medya adımları, onun bana karşı belli bir ilgisi olduğunu gösteriyor; ama aynı zamanda kararsız ve bazen belirsiz davranıyor. Ben de kendi sınırlarımı koyup, gözlem yaparak ve kalbimi ferah tutarak ilerlemeyi seçtim.
Bu süreçte İslam perspektifinde hayırlısını öğrenmek için dua ettim, kalbimi Allah’a teslim ettim ve istihare namazı ile yolumu netleştirmeyi planlıyorum. Böylece hem kendi değerimi koruyup hem de onun davranışlarını daha doğru gözlemleyebiliyorum.
Ne yapmalıyım bana bir yol gösterici olur musunuz gercekten cok ihtiyacim var