• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

yılbaşı gecesi

Bir kurs sonrasi yemegimizde hocamiz sinifta sadece 2 kisinin hassasiyeti olmasina ragmen ickisiz mekan secimi yapti. Bence saygi budur, Insanlari istemedikleri bir ortamda bulunmaya zorlamak, onlar bulunmayacaklarini bildirdiklerinde de vicdan yaptirmakla suclamak degil.
Ne kadar da basit size gore, bir insan istemiyorsa istemiyordur, kimsenin gonlu hos olsun diye hayat stilini degistirecek degil.
Yaparsaniz gelmem demesinde sakinca yok, sakinca yapmayin da geleyim demektir . Kimse kimseyi zorlamasin.
Değil mi, değil mi?
O zaman "alkol alırsanız gelmem" zorlama olmuyor mu?
 
Yoo, hiç de seçmem.
Ben onu alkol almaya zorlamıyorsam, o da beni alkol almamaya zorlayamaz. O bana saygı duymuyorsa, ben onunla aynı ortama girmek zorunda değilim.
Bu nedenle kim olursa olsun eğer bana böyle bir rest çekiyorsa restini görürüm, ya ben gitmem ya alkol alıp giderim o gelmez.
Benim için bu kadar net.
Benim için de aynı şey geçerli.:KK52:

Ama insanlar genelde kalp kırmamak adına bu baskıya göz yumuyolar malesef.
 
Benim sevdiğim bir arkadaşımın kocası namazında niyazında, bize göre daha muhafazakar bir arkadaş ve asla içki içmez.
Hep beraber çıktığımızda biz içkimizi içeriz, o meyve suyunu içer. Karısına bile karışmaz.

Ne biz ona "sen niye içmiyorsun" deriz, ne o bize "siz niye içiyorsunuz" der. Başka yaşam tarzına tahammüllü olmak budur bence.
 
Benim için de aynı şey geçerli.:KK52:

Ama insanlar genelde kalp kırmamak adına bu baskıya göz yumuyolar malesef.
O benim kalbimi kırmayı göze alıyorsa ben de alırım valla.

Mesele alkol değil burada, mesele tavır.
 
Ben hala anlamadım.
Konu sahibi buyrun gelin demiş ama alkolsüz olsun diye rica etmiş.Görümce olumlu karşılamış ben söyleyemem ev sahibi sensin senin söylemen lazım filan diye uyarmamış.
Konu sahibi neden bir daha eşi ile söylettirsin ki.Hem eşi söylese erkekler ne anlar keşke sen söyleseydin derdik.

Konusahibi başka bir eve misafir olup kendi kurallarını dayatsaydı hatası var derdim.Ama kendi evinde rica etmesi kadar doğal birşey yok.

Mutfaktanda bende olsam çıkmazdım çünkü eşim varken o evde benim söylediğim her söz batardı karşı tarafa.Eşimin birşeyler söylemesini beklerdim.Burada sakinleştirici taraf eşin olması gerekiyordu konusahibi.O çünkü tanır babasını kardeşini.
 
Ben hala anlamadım.
Konu sahibi buyrun gelin demiş ama alkolsüz olsun diye rica etmiş.Görümce olumlu karşılamış ben söyleyemem ev sahibi sensin senin söylemen lazım filan diye uyarmamış.
Konu sahibi neden bir daha eşi ile söylettirsin ki.Hem eşi söylese erkekler ne anlar keşke sen söyleseydin derdik.

Konusahibi başka bir eve misafir olup kendi kurallarını dayatsaydı hatası var derdim.Ama kendi evinde rica etmesi kadar doğal birşey yok.

Mutfaktanda bende olsam çıkmazdım çünkü eşim varken o evde benim söylediğim her söz batardı karşı tarafa.Eşimin birşeyler söylemesini beklerdim.Burada sakinleştirici taraf eşin olması gerekiyordu konusahibi.O çünkü tanır babasını kardeşini.

Bir daha söyletmeyecekti zaten, sadece eşine söyletecekti. Eşi babasına böyle bir hassasiyetleri olduğunu söyleyip, içkisiz yapalım diyecekti. Baba kızsa bile oğluna kızardı, geline yönelik bir eleştiri yapamazlardı.

Mutfaktan da çıkmasını özellikle tercih ederim. Açıklama yapmak için değil. Kendisi de yazmış zaten, artık getirmişler içselerdi diye. Kibarca çıkar, lütfen kırılmayın, güzel bir akşam geçirelim, buyurun der, ve tartışmayı sonlandırabilirdi.
 
bu dinimizde yer almayan türban denen şeyin tekrar yasaklanması lazım bence bakın insanlar arasında sıkıntı çıkartıyor bir kadına sırf kendileri gibi giyinmedi diye nasıl ahlaksızca yakıştırmalar yapılıyor.
Dinimizi bilmiyorsunuz bari sacma sapan yorumlar yapmayin lutfen!!! hayatinda kac defa kurani kerim okudunda boyle bir kaniya vardin??




Tesettürle ilgili ayetler:

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir." (Ahzab, 33/59).

"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin umduğunuza nail olasınız." (Nûr, 24/31).

"Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır." (Nûr, 24/60).

Tesettürle ilgili hadisler:

Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dediki:

Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde vücudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi:

“Kızkardeşini görmedin mi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez." (Mecmeu’zzevâid nr:4168)

Bu hadis-i şerif’ten Hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü, fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını, ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.

Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dedi ki:

“Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi, ben de onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedim ki, ey Allah’ın Resulü ben onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki, altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)

Ibn-i Abbas (r.anhuma)’dan dediki:

“Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

Hz. Âişe'den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:

"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti." (Ebu Davûd, Libâs, 31). "Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).

"Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır." (Ahmed b. Hanbel, II/187). "Diz kapağı avret yerindendir." (Zeylai, Nasbu'r-Raye, I, 297).

Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz (s.a.s), giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)

Harbın oğlu Züheyr bana anlattı: Bize Cerir Sehl’den o da babasından o da Ebu Hureyre (r.a)’den nakletti. Ebu Hureyre (r.a) dedi ki:Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Ateşlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamcılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biri de bir takım kadınlar topluluğudur ki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremiyecekler. Kokusu şu kadar, şu kadar yürüme mesafesinden alındığı halde, bunlar cennetin kokusunu da bulup alamıyacaklardır." (Müslim - sahih bab: libas ve’l- zineh hadis nr.3971)

Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:

"Abdurrahman'ın kızı Hafsa'nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe'nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı." (Muvatta', Libas:4)

Hz. Ömer (r.a.) ise, cam gibi şeffaf olmasa da, giyindiği zaman altını iyice belli eden elbisenin kadınlara giydirilmemesi hususunda mü'minlere ikazda bulunmuştur. (Beyhakî. Sünen, 2:235)

İmam Serahsî bu nakilden sonra, kadının giydiği elbise çok ince de olsa yine aynı hükmü taşır, şeklinde bir açıklama getirir. Daha sonra da, "Giyindiği halde açık" olan mealindeki hadisi kaydeder ve şöyle der: "Bu çeşit bir elbise şebeke (ağ) gibidir, örtünmeyi temin etmez. Bunun için yabancı erkeklerin bu şekilde giyinmiş bir kadına bakması helâl olmaz." (el-Mebsût, 10:155)

"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker." (Tirmizî, Radâ, 18).

Hz. Âişe (R.anhâ)'dan nakledilen;

"Allah Teâlâ erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez." (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.

Hz. Âişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır:

"Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." (en-Nûr, 24/31) ayeti inince, etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar."

Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki:

"Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki, Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde "Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı." (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II/600).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Back
X