Sizin halinizden en iyi ben anlıyorum arkadaşlar çünkü ben de kilolu bir insanım. Zayıflamak gerçekten güzel bir eylem, insan kendini hafif hissediyor başta ama zayıflarken çok büyük bir tehlike olan Anorexia Nevrosa'yı aklınızdan çıkarmayın.
Bakın bu çok ciddi bir konu. Bu hastalığa yakalananların 3'te 1'i ölüyor ve hayatta kalanların ise saçları, dişleri dökülüyor, adet görmüyorlar, kalp kasları eriyor ve yenilenemediğinden çoğunluğu kalp krizinden ölüyor, bütün vücutları kıllanıyor(yağlarını kaybettikleri için vücut soğuktan korunma amaçlı otomatikman kılları arttırıyor) en önemlisi doğurganlıklarını tamamen yitiriyorlar. Ek olarak bağışıklık sistemleri de çöküyor ve bu hastalık tekrarlama riski çok yüksek bir hastalık olduğundan hayatları boyunca yakalarını bırakmıyor.
Manken hastalığı deniliyor medyada bu hastalığa. Aslında en büyük suçlu olan medya. İnsanları hep manken gibi olmaya, 34 beden olmazsa çirkin olacağına inandırmaya yönelten en büyük etken medyadır.
Gelin bu hastalığı ana hatlarıyla inceleyelim. Şimdiden bilelim ki Allah korusun zayıflarken farkında olmadan Anorexia olmayalım.
Anorexia'nın temelinde sanıldığı gibi zayıflama tutkusu veya şımarıklık yatmamaktadır. Kimi kendini bilmezler, bu hastalara dayak zoruyla yemek yedirilirse düzeleceklerini sanır ama iş kesinlikle öyle değildir. Hastalığın temelinde kendini kontrol etme arzusu yatar ya da çocuk gibi görünürse olgun insanlarda bulunan sorumluluklardan kaçınabileceği düşüncesi.
Hatta araştırmaya göre çok az bir kitlede olsa da bazılarında hastalığın nedeni babalarının onları cinsel ilişkiye zorlaması ve babalarından hamile kalma korkusu olduğu söyleniyor. Aslında böyle bir şey olmamasına, babalarıyla gayet normal bir baba-kız ilişkisi içinde olmalarına rağmen içten içe bu korkuyu yenemiyorlar ve Anorexia olarak adetten kesilip karınları dümdüz olunca hamile olmadıklarına inanabiliyorlar.
Bu kişiler gün içerisinde defalarca tartılırlar. En ufak yiyeceğin bile kalorisini hesaplarlar. Önce Bulimia evresiyle başlar. Kişi bu evrede tıka basa yedikten sonra gidip kusar. Bulimia evresindeki hastalar için etkili ilaçlar bulunsa da Nevrosa evresine geçmiş hastalar için etkisi ispatlanmış ilaçlar yoktur.
Anorexia hastalarının zekaları kesinlikle küçümsenmemelidir! Çevrelerindeki insanlar onları engeller diye korkup hastalıklarını gayet iyi saklamayı bilirler. Tedavi esnasında zorla yedirilen yemekleri çiğneyip çiğneyip kimseye göstermeden çıkartma, kusma ya da tartılacakları zaman çamaşırlarının içine metal para saklama gibi binlerce yöntemleri vardır.
Şimdi diyorsunuz ki "eee bu insanlar salak mı? aynaya bakınca ne halde olduklarını görmüyorlar mı?"
Hayır efendim. Fark etmiyorlar. (daha iyi anlamak için şunu izleyin: campagne anorexie chocante - YouTube ) 20 kilo olan hastaların kendilerini hala aşırı kilolu olarak gördüklerini söyledikleri röportajlar var. Zaten amaçları güzel olmak değil zayıf olmak. Birileri onlara zayıflıktan maymuna dönmüşsün çok çirkinsin dediklerinde bile seviniyorlar.
Temel güdü kontrol güdüsü bu hastalıkta. Bazı hastalar "Temel ihtiyaçlarımı bile kontrol altına alabiliyorsam atlatamayacağım engel yok" diye düşünüyor. Kontrol güdüsü onlara feci bir haz veriyor.
Bu psikolojik bir rahatsızlık arkadaşlar. Lütfen hafife almayın. Mesela obsesif kompulsif hastası birisi örneğin televizyon kumandasının kalkıp kendisini bıçaklayacağından korkar ve siz ona "saçmalıyorsun" dediğinizde "saçmaladığımı biliyorum" der. Düşündüğü şeyin imkansız olduğunu bilmesine rağmen korkmaya devam eder. Bu da onun gibi bir şey.
Psikolojik rahatsızlıklar çok önemlidir. Hafif almayın gerçekten.
Anorexia genelde hayatının önceki bölümünde kilolu olan insanlarda görülür. Bir süre sonra beyinlerindeki açlık duygusu yok olur. Ciddi anlamda açlık duyguları gider. Bir saksı yapay çiçekle bir dilim pizza onlar için aynı kategoridedir. Onları oturup zorla damar yoluyla besleyerek normal kiloya ulaştırsanız bile serbest bıraktığınız anda manyaklık derecesindeki diyetlerine tekrar başlarlar.
Bu hastalıkta önce iyileştirilmesi gereken kısım beyindir. Bütün psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi. Ama maalesef çoğu hastalık gibi değil bu illet, yakalandığınızda kurtulmanız zor. Tekrar yakalanmanız ise çok kolay.
O nedenle kendinize dikkat edin. Kilo verelim arkadaşlar, sağlıklı bir beden gibisi yok ama abartmayalım. Önce kendimizi beğenelim, bir iki kilo fazlamız olsa bile güzeliz yine de. İşi abartmayalım ve en önemlisi kendimizi hiçbir yiyecekten mahrum bırakmayalım.
Manyaklık derecesindeki diyetleri bırakın arkadaşlar! Her şeyden yiyin ama az yiyin. Zaten sağlıklı zayıflama da böyle olur, her sabah kibrit kutusu kadar peynirle o kiloları verseniz bile normal yemek düzenine geçer geçmez geri alırsınız.
Esen kalın ve unutmayın, bu konuyu kesinlikle araştırın.
<3 <3 <3
Bakın bu çok ciddi bir konu. Bu hastalığa yakalananların 3'te 1'i ölüyor ve hayatta kalanların ise saçları, dişleri dökülüyor, adet görmüyorlar, kalp kasları eriyor ve yenilenemediğinden çoğunluğu kalp krizinden ölüyor, bütün vücutları kıllanıyor(yağlarını kaybettikleri için vücut soğuktan korunma amaçlı otomatikman kılları arttırıyor) en önemlisi doğurganlıklarını tamamen yitiriyorlar. Ek olarak bağışıklık sistemleri de çöküyor ve bu hastalık tekrarlama riski çok yüksek bir hastalık olduğundan hayatları boyunca yakalarını bırakmıyor.
Manken hastalığı deniliyor medyada bu hastalığa. Aslında en büyük suçlu olan medya. İnsanları hep manken gibi olmaya, 34 beden olmazsa çirkin olacağına inandırmaya yönelten en büyük etken medyadır.
Gelin bu hastalığı ana hatlarıyla inceleyelim. Şimdiden bilelim ki Allah korusun zayıflarken farkında olmadan Anorexia olmayalım.
Anorexia'nın temelinde sanıldığı gibi zayıflama tutkusu veya şımarıklık yatmamaktadır. Kimi kendini bilmezler, bu hastalara dayak zoruyla yemek yedirilirse düzeleceklerini sanır ama iş kesinlikle öyle değildir. Hastalığın temelinde kendini kontrol etme arzusu yatar ya da çocuk gibi görünürse olgun insanlarda bulunan sorumluluklardan kaçınabileceği düşüncesi.
Hatta araştırmaya göre çok az bir kitlede olsa da bazılarında hastalığın nedeni babalarının onları cinsel ilişkiye zorlaması ve babalarından hamile kalma korkusu olduğu söyleniyor. Aslında böyle bir şey olmamasına, babalarıyla gayet normal bir baba-kız ilişkisi içinde olmalarına rağmen içten içe bu korkuyu yenemiyorlar ve Anorexia olarak adetten kesilip karınları dümdüz olunca hamile olmadıklarına inanabiliyorlar.
Bu kişiler gün içerisinde defalarca tartılırlar. En ufak yiyeceğin bile kalorisini hesaplarlar. Önce Bulimia evresiyle başlar. Kişi bu evrede tıka basa yedikten sonra gidip kusar. Bulimia evresindeki hastalar için etkili ilaçlar bulunsa da Nevrosa evresine geçmiş hastalar için etkisi ispatlanmış ilaçlar yoktur.
Anorexia hastalarının zekaları kesinlikle küçümsenmemelidir! Çevrelerindeki insanlar onları engeller diye korkup hastalıklarını gayet iyi saklamayı bilirler. Tedavi esnasında zorla yedirilen yemekleri çiğneyip çiğneyip kimseye göstermeden çıkartma, kusma ya da tartılacakları zaman çamaşırlarının içine metal para saklama gibi binlerce yöntemleri vardır.
Şimdi diyorsunuz ki "eee bu insanlar salak mı? aynaya bakınca ne halde olduklarını görmüyorlar mı?"
Hayır efendim. Fark etmiyorlar. (daha iyi anlamak için şunu izleyin: campagne anorexie chocante - YouTube ) 20 kilo olan hastaların kendilerini hala aşırı kilolu olarak gördüklerini söyledikleri röportajlar var. Zaten amaçları güzel olmak değil zayıf olmak. Birileri onlara zayıflıktan maymuna dönmüşsün çok çirkinsin dediklerinde bile seviniyorlar.
Temel güdü kontrol güdüsü bu hastalıkta. Bazı hastalar "Temel ihtiyaçlarımı bile kontrol altına alabiliyorsam atlatamayacağım engel yok" diye düşünüyor. Kontrol güdüsü onlara feci bir haz veriyor.
Bu psikolojik bir rahatsızlık arkadaşlar. Lütfen hafife almayın. Mesela obsesif kompulsif hastası birisi örneğin televizyon kumandasının kalkıp kendisini bıçaklayacağından korkar ve siz ona "saçmalıyorsun" dediğinizde "saçmaladığımı biliyorum" der. Düşündüğü şeyin imkansız olduğunu bilmesine rağmen korkmaya devam eder. Bu da onun gibi bir şey.
Psikolojik rahatsızlıklar çok önemlidir. Hafif almayın gerçekten.
Anorexia genelde hayatının önceki bölümünde kilolu olan insanlarda görülür. Bir süre sonra beyinlerindeki açlık duygusu yok olur. Ciddi anlamda açlık duyguları gider. Bir saksı yapay çiçekle bir dilim pizza onlar için aynı kategoridedir. Onları oturup zorla damar yoluyla besleyerek normal kiloya ulaştırsanız bile serbest bıraktığınız anda manyaklık derecesindeki diyetlerine tekrar başlarlar.
Bu hastalıkta önce iyileştirilmesi gereken kısım beyindir. Bütün psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi. Ama maalesef çoğu hastalık gibi değil bu illet, yakalandığınızda kurtulmanız zor. Tekrar yakalanmanız ise çok kolay.
O nedenle kendinize dikkat edin. Kilo verelim arkadaşlar, sağlıklı bir beden gibisi yok ama abartmayalım. Önce kendimizi beğenelim, bir iki kilo fazlamız olsa bile güzeliz yine de. İşi abartmayalım ve en önemlisi kendimizi hiçbir yiyecekten mahrum bırakmayalım.
Manyaklık derecesindeki diyetleri bırakın arkadaşlar! Her şeyden yiyin ama az yiyin. Zaten sağlıklı zayıflama da böyle olur, her sabah kibrit kutusu kadar peynirle o kiloları verseniz bile normal yemek düzenine geçer geçmez geri alırsınız.
Esen kalın ve unutmayın, bu konuyu kesinlikle araştırın.
<3 <3 <3