Kategori: Diyet

  • Diyet ürünlerden uzak durun !

    Diyet ürünlerden uzak durun !

    Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Akif Başaran, hayat boyu sürecek olan sağlıklı beslenme düzeninin oluşturulduğu takdirde, birçok kronik hastalığın önüne geçilebileceğini ve yaşlanmanın durdurulabileceğini ifade etti.

    Dr. Akif Başaran, insanların ilerleyen yaşlarına rağmen sağlığı yerinde, dinamik, kendiyle barışık ve mutlu bir hayat için bedenlerine saygı duymaları ve yiyip içtiklerine dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.

    Sağlıklı beslenme için sunduğu hareket planında patates, pirinç pilavı, mısır, kraker, sütlü çikolata, şekerli atıştırma ürünleri, sofra şekeri, meyve suyu, gazlı içecekler, tahıllı gıdalar gibi, kan şekerini arttırma hızı yüksek besinlerden uzak durulması gerektiğini kaydeden Dr. Başaran, “Bu yiyeceklerin yerine glisemik indeksi düşük besinler yemeliyiz. Bu besinler içinde de özellikle kırlarda dolaşan büyük ve küçükbaş hayvan eti olmak üzere her türlü et, baklagiller, her çeşit yeşil sebze, ev yoğurdu, kefir, siyah çikolata, kuruyemiş, tereyağı, sızma zeytinyağı, 3-4 adet yumurta var” açıklamasında bulundu.

    Sağlıklı beslenmede en önemli ve en zor olan konunun egzersiz olduğunu ifade eden Dr. Başaran, egzersiz için koşmanın veya spor salonuna gitmenin gerekmediğini, her fırsatta tempolu yürüyüşün, asansör yerine merdiven kullanmanın, hafif ağırlık çalışmanın, ayakta durmanın bile işe yaradığını söyledi.

    “DİYET ÜRÜNLERDEN UZAK DURUN”

    Dr. Başaran, sağlıklı beslenmek, obeziteden korunmak ve kilo vermek için diyet ürünlerden uzak durulması gerektiğini de vurguladı. Diyet ürünlerin kalorisinin az olmasına rağmen içindeki tatlandırıcı ve katkı maddelerin aşırı insülin salgılatarak acıktırdığını belirten Dr. Başaran, kolay zayıflamayı garanti eden doğal ve kimyasal madde veya gıdalara dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyardı.

    Her gün yenisi çıkan zayıflatma ilaçlarının veya gıdalarının birçoğunun faydadan çok zarar verdiğini ifade eden Dr. Başaran, “Doktorunuza danışmadan zayıflama ilacı kullanmayın. Her ne kadar içinde yazmıyor olsa da gıda etiketlerini dikkatle okuyun, içinde fruktoz, gıda boyası, koruyucu madde, soya varsa uzak durun” dedi.

    3 ana öğün dışında mecbur kalmadıkça bir şey yenmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Başaran, sağlıklı beslenme konusunda şunları söyledi:

    “Açlık insülin değerinizi 5 IU/ml altında tutun, bunu başarırsanız göbek yağlarından kurtulursunuz; şeker ve kalp hastalıklarından uzak kalırsınız. En önemlisi de yaşlanmayı durdurup sağlıklı bir hayatı garantilersiniz. Üç ana öğün dışında mecbur kalmadıkça bir şey yemeyin. Eğer bir şeyler yemek zorundaysanız öncelikle bir bardak su için, hala açlık hissediyorsanız kuruyemiş, peynir, domates, ev yoğurdu gibi glisemik indeksi düşük gıdalar tüketin.

    Meyvelere dikkat edin; birçoğu günlük ihtiyacımızın çok üstünde früktoz, yani meyve şekeri içeriyor. Bir zamanlar diyet yapan insanlara bol meyve önerilmekteydi oysa fruktozun sadece 15-20 gram kadarı vücut tarafından kullanılmakta, geri kalanı hızlıca trigliseride dönüşerek göbek yağımızı artırmakta, ayrıca diyabet, koroner kalp hastalığı ve hipertansiyon için zemin oluşturmaktadır.

    Obezite ve diyabetten korunmak için mutlaka D vitamini düzeyine baktırın, gerekirse doktorunuzdan takviye isteyin. Her fırsatta yanmayacak şekilde güneşlenmeyi ihmal etmeyin. Magnezyum, insülin direncini azaltan ve obeziteden koruyan en değerli minerallerden biridir.

    En çok bulunduğu gıdalar ıspanak, marul, kereviz, pırasa gibi yeşil sebzeler, ceviz, badem, siyah çikolata (yüzde 70 kakao) ve fındıktır. Ancak gıdalarla günlük yeterli miktara (350-400 mg) ulaşmak çok zordur. O yüzden takviye olarak alınması gerekebilir.

    Son olarak omega3 takviyesi almayı unutmayın. Malesef gıdalarda artık neredeyse hiç bulunmadığı için balık yağı olarak likid veya kapsül şeklinde günlük alınması gereklidir.

    Burada en önemli konu omega3 balık yağında bulunan EPA ve DHA miktarıdır. Toplamda günlük olarak 1 gram civarında alınması, kalp damar hastalığı başta olmak üzere bizi birçok hastalığa karşı koruyacaktır. Şeker hastalığının ilk belirtisi olan reaktif hipoglisemiye dikkat edin. Yemekten kısa süre sonra halsizlik, uyuşukluk, ellerde titreme, çarpıntı, terleme şikayetleriniz varsa ve şekerli bir besine ihtiyaç duyuyorsanız, bir an önce düşük glisemik indeksi olan besinlere geçiş yapın. Gerekirse doktorunuzla görüşüp tetkiklerinizi yaptırın.”

    İHA

  • Bitki çayları kilo vermede yardımcı

    Bitki çayları kilo vermede yardımcı

    Dr. Yasemin Bradley, zayıflamaya yardımcı en önemli bitkisel takviyenin bitki çayları olduğunu söylerek bitki çaylarının kullanımı konusunda önemli bilgiler verdi

    Dr. Yasemin Bradley, “Birçok nedene bağlı olarak gelişebilecek şişmanlığı besleyen kişisel etkenlerin başında yeme düzeni bozukluğu ve hareketsizlik geliyor. Şu ana kadar şişmanlığı önleyecek bir ilaç ya da aşı henüz geliştirilemedi. Piyasada ise zayıflattığı söylenen birçok zararlı kimyasal içeren kapsüller bulunuyor. Bu kapsüllerin içerikleri net olmadığı gibi kullanımı ölümcül sonuçlar doğuruyor. Bu ilaçların içeriklerinin tamamen bitkisel olduğu söyleniyor ancak incelendiğinde sonucun bu yönde olmadığı görülüyor. Bu noktada zayıflama ve kilo kontrolünü destekleyici olarak bitki çaylarının kullanımını öneriyoruz. Uzman firmalar tarafından üretilmiş, içeriği belli bitki çayları, günlük hayatımızda sağladığı kullanım kolaylığı ile beslenme programlarının vazgeçilmezi olarak yerini alıyor. İçerikleri ile vücutta yağ birikiminin engellenmesini, vücuttaki ödemin atılabilmesini, şeker metabolizmasının düzenlenmesini, bağırsaklarda besinlerin kalış süresinin kısaltılmasını sağlayan çaylar kilo kontrolüne yönelik uygulamalarda daha hızlı ve kalıcı sonuçlar alınmasına yardımcı oluyor.” dedi.

    Hangi bitki çayı zayıflatır Tıklayın !!!

    Bradley bitki çayları konusunda uyarıda bulunarak “Ancak bitki çaylarında da önemle altı çizilmesi gereken bir konu var. Güvenilir şekilde el değmeden paketlenmiş ürünleri tercih etmek, sağlımızı korumak adına atacağımız “bitki çayı kullanımı adımlarının” başında gelmeli. Açık olarak satılan ve kaynatılarak kullanıma sunulan bitkilerin üzerlerindeki küf, bakteri, ilaç kalıntısı ve fiziksel kirlilikler gibi tehlikeler asla göz ardı edilmemeli.Bir diğer önemli nokta ise hangi çayın, hangi bitkinin hangi etkiye karşı kullanılması gerektiğini bilmekten geçiyor. Burada ise biz hekimlerin, uzmanların ve bitki çayı üreten markaların tavsiyelerini dinleyerek ilerlemek gerekiyor.İçeriği tam olarak bilinmeyen, kuvvetli biyolojik sonuçlara yol açabilecek bitkileri kullanmadan önce yeterince araştırma yapmak şart. Yanı sıra bitki çayını kullanacak kişinin yaş grubu, ergenlik, hamilelik gibi özel durumları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Örneğin; hamileler için kafein içermeyen beyaz çay gibi ürünler tavsiye edilirken, ergenlik çağındaki bireylere ise vitamin ve mineral içerikli çaylar önerilmelidir” dedi

    Hangi çaylar zayıflamaya yardımcı?
    • Yeşil ve beyaz çay; Yağ yakıcı etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış bu çaylar, zengin kateşin içeriği ile zayıflama sürecinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
    • Mate, kekik, biberiye içerikli çaylar; yağ yakıcı etkilerini yoğun olan bu bitkiler, değişik lezzetler ile harmanlanmış olarak kullanıma sunuluyor.
    • Barut ağacı, bağırsakların hzılı boşaltılamasına yardımcı olurken, kiraz sapı, funda yaprağı da vücuttaki ödemin atılmasına yardımcı oluyor.
    • Dut yaprağı ve tarçın kabuğu; şeker metabolizmasının düzenlenmesi ve insülin direncinin kontrol altında tutulması konusunda etkileri ortaya konulmuş bitkiler olarak diyetlerimizde yerini alabiliyor.

  • Kilonuzun sebebi anne ve babanız olabilir

    Kilonuzun sebebi anne ve babanız olabilir

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Alp, annesi kilolu olan bir insanın ileride obezite olma ihtimalinin yüzde 75, babası kilolu olanın obezite olma ihtimalinin ise yüzde 25 arttığına dikkat çekti.

    Alp, Türkiye toplam nüfusunun yüzde 16,7’sinin obezite olduğuna ifade etti. Gözde Alp, “Annesi kilolu olan bir bireyin ileride obezite olma ihtimali yüzde 75 artıyor. Babası kilolu ise o da yüzde 25 etkili oluyor” dedi.

    Alp, obezitenin yaş, cinsiyet, kültür ve ilerleyen teknoloji gibi faktörler yüzünden hareketin azalması neticesinde daha da yaygınlaştığının da altını çizdi. Alp, “Türkiye’deki obezite oranı yüzde 16,7’lere ulaştı. Bunun yanında insanlarımızın sadece yüzde 45’i normal değerlere sahip diğerleri ya çok zayıf ya da hafif kilolu” diye konuştu.

    MODA DİYETLERE DİKKAT

    Moda diyetler yaparak 2-3 haftada 5-10 veya daha fazla kilo vermenin ise sevindirici değil üzücü bir durum olduğuna dikkat çeken Alp, şok diyetlerin su ve kas miktarında kayıplara sebebiyet verdiğini söyledi. Alp, “Bu diyetler ileride tekrar kilo artışına sebep oluyor. Durum böyle olduğunda insanın kilo vermesi daha da zorlaşıyor” şeklinde konuştu.

    DAVRANIŞ TEDAVİSİNDE BAŞARI ORANI DAHA FAZLA

    Davranış tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi yöntem gibi 3 çeşit tedavi yöntemi olduğuna vurgu yapan Alp, davranış tedavisi yönteminde başarı oranının daha fazla olduğuna işaret etti. Alp, “Bu tedavi yöntemi içerinde beslenme değişikliği, hareketi arttırmak var. Kısaca sağlıklı seçimler yapmak davranış tedavisinin temeli” şeklinde konuştu.

    Yasaksız bir diyet yapmanın dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Alp, kilo vermelerin kalıcı olabilmesi için çok sevilen yiyecekleri diyetten çıkartmak yerine hangi miktarlarda tüketmek gerektiğini öğrenmeyi tavsiye etti.

    İHA

  • 3 günlük bahar detoksu

    3 günlük bahar detoksu

    Bahar geldi, kilo verme, fazla yağlardan ve istemediğimiz görüntüden kurtulmak için geri sayım başladı. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan’ın; maksimum 3 gün sürecek kısa dönemli metabolizma açma diyetini yapalabilirsiniz…

    Sabah kahvaltından önce

    1 su bardağı kadar hafif ılık su, 1 su bardağı kadar daha soğuk su

    Sabah kahvaltıda

    1 su bardağı süt, 3-4 yemek kaşığı kadar yulaf ezmesi, 12 adet badem, 1 tatlı kaşığı pekmez

    Ara öğün

    1 fincan sade Türk kahvesi

    Öğlen

    2- 3 adet zeytinyağlı enginar, 1 su bardağı yoğurt, bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    Ara öğün

    1 avuç leblebi, 1 adet kivi

    Akşam

    1 adet orta boy ızgara balık, bol salata (az zeytinyağı ilaveli- bol limonlu)

    Ara öğün

    8-10 adet iri çilek

    Bu diyeti 3 gün arka arkaya yaptıktan sonra sağlıklı beslenme aşağıda sıraladığım 8 beslenme kuralı paralelinde beslenmeye özen göstermelisiniz. Bu diyet esnasında da sonrası da her gün yarım saat yürüyüş yapmak bu işin en etkili ilacı vazifesini görür.

    1. Bol su içmelisiniz. Günde 2- 3 litre.

    2. Günde 1-2 fincan yeşil çay içmelisiniz. Yapılan bilimsel çalışmalar yeşil çayın metabolizma hızını arttırdığını ortaya koymuştur. Bu artış bütün fazla yağlarımızı yakacak kadar ciddi boyutta olmasa da, günlük enerji harcamanızı çok küçük bir miktar arttırmanıza yardımcı olacaktır.

    3. Günde 1- 2 fincan siyah çay ve kahve günde tüketmek de kafeinden dolayı kilo vermenize yardımcı etki gösterir. Daha fazla içtiğiniz zaman da vücuttan su kaybını arttırdığı için kilo vermeyi zorlaştırır.

    4. Yemeklerinize bol miktarda kırmızıbiber ilave edin. Acı kırmızıbiberin yapısında bulunan kapsaisin adlı madde vücutta sıcaklık hissini arttırarak daha fazla enerji harcamanıza neden oluyor.

    5. Omega -3 kullanın. Omega- 3’ün kan kolesterolü üzerindeki olumlu etkileri, beyin fonksiyonları ve bağışıklık sistemi üzerinde önemli etkilerinin yanı sıra, omega-3 yağ asitleri metabolizmanın düzgün çalışması konusunda da etkisi vardır. Omega-3 yağ asidini eksik alan kişilerde metabolizmanın yavaşladığı bilinmektedir. Haftada 2 – 3 kez balık tüketerek ve ara öğünlerde yaklaşık bir avuç yağlı kuruyemiş (fındık, badem, ceviz) tüketerek metabolizmanızın canlanmasını sağlayabilirsiniz.

    6. Yumurta metabolizmanızı arttırma da etkilidir. B grubu vitaminlerden biri olan biotin yumurtada fazla miktarda bulunur. Bu vitaminin enerji üretim reaksiyonlarında yer alması metabolizmamız üzerinde söz sahibi olmamızı sağlar. Sağlıklı kişilerin ve kolesterolü yüksek kişilerin eğer alerji problemi yoksa her gün 1 adet yumurta tüketmesi bu bahar zamanı metabolizmanın biraz daha hızlı çalışmasını sağlayacaktır. Biotinin vücudunuza etkili bir şekilde kullanılmasını istiyorsanız tükettiğiniz yumurtanın sarısının tam piştiğinden emin olmanız gerekmektedir.

    7. Yeterli ve doğru zamanlarda protein almalısınız. Vücudunuz yeterli ölçüde ve her gün protein almazsa metabolizmanız yavaşlar. Protein vücudumuzun temel yapı taşının kaynağıdır. Yeterli protein alımı vücudumuzu güçlü ve sağlam tutar. Vücudumuz proteini sindirmek için daha fazla enerji harcar, bu nedenle de herkesin yeterli miktarda protein tüketmesi gerekir. Ana öğünlerinizde hayvansal protein kaynakları olan süt ve süt ürünleri, et çeşitlerine yeterli miktarda ve sıklıkta yer vererek vücudunuzun düzenli çalışmasını sağlayabilirsiniz.

    8. Tam tahıllar metabolizmamızın en sağlam yakıtlarıdırlar. Tam tahıl ürünleri, B vitaminlerinden ve posadan oldukça zengindir. B grubu vitaminleri, vücutta enerji üretiminde kullanılır. Posaların ise sindirimi daha uzun süre aldığı için vücudun enerji harcamasını arttırırlar. Metabolizmanıza çift yönlü destek vermek amacıyla, beyaz un ve beyaz ekmek yerine tam tahıl unları ve ekmekleri tercih etmelisiniz.

    Uzun süre ve aç kalmak metabolizmamızı yavaşlatan en büyük tehlikedir. Besin tüketiminden 3- 4 saat sonra kan şekeri düşmeye başlar. Düşen kan şekerini vücut açlık durumu olarak algılayarak, harcadığı enerjiyi yani metabolizmayı yavaşlatır. Ve yediğiniz ilk lokma ile kilo alma yönünde enerji depolama yönündedir. Öğünlerinizin arasında 2- 3 saate olmasına özen göstererek ve gün içerisinde 4 saatten daha uzun süre aç kalmaya dikkat ederek bu riski ortadan kaldırabilirsiniz.

  • Kocaeli’de Fitness, Spa, Plates ve Spor Merkezleri : Water Front Sport Center

    Kocaeli’de Fitness, Spa, Plates ve Spor Merkezleri : Water Front Sport Center

    Pilates Hakkında Merak Ettikleriniz
    1.Pilates nasıl yapılır ?
    2.Pilates boy uzatır mı ?
    3.Pilates ne kadar süre yapılmalı ?
    4.Pilates zayıflamaya yardımcı olur mu ?
    5.Pilates yapmayı nerede öğrenebiliriz ?
    6.Hamilelikte pilates yapılabilir mi ?
    7.Pilates fiziksel ağrılara iyi gelebilir mi ?
    8.Pilates nasıl bir egzersizdir ?
    9.Pilates yaparak stresten kurtulmak mümkün mü ?
    10.Pilatesin hamileler için faydaları nelerdir ?

    Plates, Vücuda denge, güç ve esneklik katar.
    Plates, Duruş bozukluğuna neden olacak kas iskelet sistemi problemlerinden korur.
    Plates, Vücut farkındalığı yaratır.
    Plates, Boyun fıtığında kolda oluşan uyuşma ve ağrıları azaltır.
    Plates, Kilo vermeseniz bile vücudunuzu inceltir ve toparlar.
    Plates, Kasları uzunlamasına çalıştırır, vücudun dayanıklılığını arttırır ve sakatlığı büyük ölçüde önler.
    Plates, Vücudun duruşunu düzeltir.
    Plates, Kireçlenme sonucu eklemlerde oluşan problemlerde ağrıları kontrol altında tutar.
    Plates, Bel ve sırt ağrılarının oluşmasını engeller.
    Plates, Klasik egzersizlerde dengesiz kas oluşumuna neden olabilecek hareketler yapmak mümkündür. Ancak pilateste aynı durum geçerli değildir.
    Plates, Eklem içi sıvıları dengeler.
    Plates, Bel fıtığında bacakta oluşan ağrıları azaltır.

    Altın kurallar :

    Plateste Konsatrasyon : Plates yaparken beynin bedenle ilişkisi çok önemli. Vücudunuzun hangi kaslarını kullandığınıza ve hangilerini kullanmadığınıza dikkat etmeniz gerekir.

    Plateste Kontrol : Bedenin kontrol halinde olması için yorgun olmaması gerekir. Aksi takdirde kontrol dışı hareketler sakatlanmalara ya da ters kas hareketi sonucunda ağrılara sebep olabilir.

    Plateste Merkezleme : Göbek, bel ve kalça bölgeleri merkez bölgeler olarak değerlendirilir. Merkez bölge de iç organların ve omurganın yerinde durmasını ve dengesini sağlamasına yardımcı olan kas sistemlerini çalıştırır.

    Plateste Akıcı Hareket : Hareketlerin hepsi tek tek fakat duraksamadan yapılmalı.

    Plateste Kesinlik : Hareketler bilinçli ve kararlı bir şekilde yapılmalı. İsteksizce yapılan hareket, yanlış kas sisteminin çalışmasına sebep olabilir.

    Plateste Nefes : Nefes, platesin püf noktasıdır. Kanın dolaşımı ve temizliği açısından doğru şekilde nefes alıp vermek pilates tekniğinin daha kolay ve düzgün yapılmasını sağlar

    Plates (Pilates) Nedir?

    Pilates tekniğine ismini veren Joseph Pilates, 1880’de Düsseldorf’ta dünyaya geldi. Astım ve romatizmayla boğuşan ve çelimsiz bir çocuk olan Pilates, genç yaşta kayak ve jimnastikle ilgilenerek vücudunu geliştirdi. 1912’de İngiltere’de sirk cambazı, boksör ve dedektiflere kendini koruma dersleri veren Pilates, Birinci Dünya Savaşı döneminde düşman ilan edilerek Lancaster bölgesinde kampa alındı.

    Kampta hastabakıcılık yapan ve burada kendi tekniğini geliştiren Pilates, burada askerlere tekniğini öğretti. İngiltere’de 1918’de pekçok kişinin ölümüne neden olan grip salgınından Pilates’in kampındakiler etkilenmeyince uyguladığı teknik ön plana çıktı. Savaştan sonra Almanya’da metodunu geliştirmeye devam eden ve şehir polislerine öğreten Plates, 1926’da ABD’ye göç etti ve stüdyosunu açtı. Graham, Balanchine gibi ünlü dansçıların da öğrencileri arasında yer aldığı Pilates’in yöntemi giderek yaygınlaştı.
    21. yüzyılda hala gözde olan pilates, Madonna, Hugh Grant, Britney Spears, Julia Roberts gibi ünlüler tarafından benimsendi. Güçlü bir vücut yaratmayı hedefleyen Pilates, 30-40 temel hareketle tüm vücut için kondisyon sağlıyor.

    Joseph Pilates’in “kontroloji” adını verdiği metodu, zihin ve beden bütünlüğü öngören denge nefes ve hareket sistemlerinin bir sentezidir. Eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kas güçlendiren, esneten ve özellikle içsel karın kaslarının kuvvetlendirilmesi esasına dayanan bir sistemdir.

    Joseph Pilates, egzersizlerini şöyle tanımlamıştır:

    “Sadece üç derste farkı hissedecek, on derste farkı görecek ve 20 derste tamamen farklı bir vücuda sahip olacaksınız. 30 seans sonunda tamamen yenilenmiş bir vücuda, özellikle de sağlıklı, sıkı karın ve sırt kaslarına sahip olacaksınız.”

    Pilates egzersizlerinin amacı; karın ve sırt bölgelerini eşit oranda güçlendirip, vücudumuzun üst kısmında sağlam bir iskelet oluşturmaktır. Pilatese göre vücut merkezi, derindeki kaslarla bel kemiğine en yakın kaslardan oluşur. Klasik egzersizlerde zayıf kaslar zayıflama, güçlü kaslar güçlenme eğilimindedir. Bu da dengesiz adale yapısına, kronik bel ağrısı ve sakatlıklara yol açabilir.

    Pilateste kas yapısı bir bütün haline getirilir. Kilo vermeseniz de ince görünürsünüz. Sakatlanmaları zorlaşır. Dayanıklılık artar, metabolizma hızlanır.

    Her 10 kişiden 8′i, yaşamının bir döneminde, iskelet ve kas sistemi sorununun etkisi altında kalıyor. Omurganın düzgün kullanılmadığı, vücut dengesinin bozuk olduğu oturuş şekilleri, duruş bozuklukları, yanlış oturuş pozisyonlarında uzun süre kalınması ve tekrarlanan hareketler; kaslarda gerilme, yorgunluk ve stres giderek ağrılı kas spazmlarına yol açıyor. Sonucunda kişilerde sırt ve boyun ağrıları şikayetleri ortaya çıkıyor.

    Altı Pilates Prensibi

    Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yogunlaşmak bedenin uyum içinde nasıl çalıştığına ve hangi kasları kullanıp ve hangilerinin kullanılmadığına dikkat etmek gerekmektedir.
    Kontrol: Pilates metodunda konrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması olası sakatlıkların önlenmesi gerekir.
    Merkezleme: Pilates metodun’da doğru hareket göbek, bel, ve kalça çevresidir. iç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir. Merkezleme esnemeyi ve uzamayı sağlar.
    Akıcı Hareket: Hareket acele edilmeden her noktadan tek, tek geçerek ama aynı zamanda hiç duraksamayarak yapılmalıdır.
    Kesinlik: Hareket belirsizce değil tam yapılmalıdır. Hareketler birbiri ile koordineli olmalıdır.
    Nefes: Nefes alıp verme panik olmadan sırtın arkasına ve altına derin nefes alıp bütün nefesi tamayıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. Böylece yapılan nefes verme hareketinde kanımızı tamamen temizlemiş oluruz.

    Pilates, Doğu ve Batı felsefelerini barındıran yoga, dans, dayanıklılık-kuvvet antrenmanlarından ve jimnastikten parçalar taşıyan bir metottur. Joseph Pilates tarafından 1920 yılında zihni ve vücudu ilişkilendirmek, çalıştırmak amacıyla geliştirilmiştir.

    500’e yakın kontrollü hareketler içeren egzersiz yöntemi dayanıklılık, esneklik ve kas gelişimi ile vücudun hareket kabiliyeti ve vücut duruşu (posture) geliştirilmektedir.

    Pilates’in diğer egzersizlerden farkı yöntemi ve uygulama biçimidir. Pilates, zihni vücut hareketlerine, karın-sırt bölgesini geliştirmeye, vücut koordinasyonu kazanmaya odaklamaktadır.
    Pilates’te tüm vücut çalıştırılmaktadır. Karın-sırt (core) bölgesini çalıştıran, omurganın dayanıklılığını arttırmaya ve eklemlerin hareket kabiliyetini geliştirmeye yönelik hareket zincirlerinden oluşur.

    Özetlemek gerekirse Pilates core bölgesini geliştiren, kasların dayanıklılığını arttıran, vücut duruşunu düzelten mükemmel egzersizleri içerir.

    Kimler Yapabilir ?

    Pilates egzersizleri her yaştan insanın rahatlıkla uygulayabileceği bir egzersiz sistemdir. Ayrıca Pilates egzersizleri engelli bireyler adapte edilebilir böylece fiziksel ve zihinsel rahatlama,
    uyum ve vücut farkındalığı sağlanabilir. Dansçılar ve sanatçılar tarafından özellikle tercih edilmektedir çünkü kas gelişimini sağlarken kasları kalınlaştırmadan sıkı bir görüntü sağlamaktadır.
    Ayrıca Pilates duruş bozukluklarının tedavisinde, esneklik kazanmada ve denge gelişiminde, sakatlık rehabilitasyonunda etkili olarak kullanılabilmektedir.
    Hamile kadınlarda konsantrasyon ve nefes çalışmalarından programlı olarak yararlanabilirler.

    Özetle Faydaları
    Sıkı ve kuvvetli karın kasları sağlar.
    Kuvvetli ve esnek kaslar oluşturur.
    Vücut duruşunu destekler.
    Kas kontrolünü sağlar.
    Dolaşım sistemini etkileyerek rahatlamayı sağlar.
    Fiziksel uygunluk düzeyini arttırır.
    Sakatlanma riskini azaltır.
    Konsantrasyon gücünü arttırır.
    Atletik performansı arttırır.
    Kendine güveni geliştirir.

    Devamlılık şart
    Pilatesin en önemli özelliği, tüm vücudu esneterek omurların arasını açması. Böylelikle vücutta zamanla meydana gelen yığılmaları yok ediyor ve boyu uzatıyor.
    Haftada en az iki kez Pilates yapan bir kişinin boyu, 3 haftada 2 santimetre uzuyor. Omurganız ne kadar açılabiliyorsa o kadar uzayabiliyorsunuz. Formunuzu korumak ve tekrar yığılmayı engellemek için bu spora devam etmek gerekiyor.

    Ünlülerin sporu
    Ataman, hiçbir tehlikesi olmayan Pilates’i, vücut gelişimini tamamlamış 16 yaşından büyük herkesin yapabileceğini söylüyor. Amerika’da yaşadığı dönemlerde Hillary Clinton ve Andre Agassi’ye de ders verdiğini belirtiyor. Bu sporu yapanlar arasında Madonna, Jeniffer Lopez gibi ünlüler de bulunuyor.

    Nereden nereye ?
    Bu spora adını veren ve 1900’lerin başında doğan Alman Josep Pilates’in, çocukluğunda geçirmediği hastalık kalmamış. Bu nedenle vücudunu güçlendirecek, direncini arttıracak her sporu yapmış. Pilates, savaş sırasında hapse girmiş. Aynı dönemde bir çok insanın hayatına malolan ‘influenza’ salgını çıkınca, zayıf kalan arkadaşlarına yardım için kendince bir spor yöntemi geliştirmiş. Savaştan sonra ABD’ye yerleşen Pilates, bu yöntemi yeni dünyaya tanıtmış. İlk etapta bu sporla ilgilenenler, daha çok balerin ve mankenler olmuş.

    Platesin Faydaları

    Kocaeli’de Fitness, Spa, Plates ve Spor Merkezleri

  • Kilo vermenin 8 etkili yolu

    Kilo vermenin 8 etkili yolu

    Uzmanlar günlük hayatta kolayca uygulanacak yöntemleri anlattı…

    1-Kilo vermenizi destekleyecek, sizi motive edecek bir arkadaşınızı olması diyetinizi yarıda bırakmanızın önüne geçecektir.

    2-Bir hedefiniz olduğu için böylelikle diyetiniz daha etkili ve azimli olacaktır.

    3-Gün içerisinde tükettiğiniz asitli ve kafeinli içecekleri en aza indirin ve mümkün olduğunca tüketmemeye özen gösterin.

    4-Yediğiniz besinlerin kalorisine dikkat edin. Gün içerisinde kalorisi yüksek bir besin tüketecekseniz, gündüz saatlerinde yemeği tercih edin.

    Diyet yapanların 30 hatası için tıklayın !

    5-Özellikle bir alışveriş merkezine gidecekseniz tok karına çıkmayı seçin.

    6-Aksi taktirde alışveriş sonrası bol kalorili fast food kurbanı olabilirsiniz.

    7-Hızlı ve etkili kilo vermek için gün boyu 8-10 bardak su tüketmeyi ihmal etmemelisiniz.

    8-Buzdolabına kilolu halinizle olan bir fotoğrafınızı asmak, dolabı her abur cubur tüketmek için açmaya yöneldiğinizde sizi durduracak ve psikolojik açıdan kilo vermenizi kolaylaştıracaktır.

    9- Diyetinize başladığınız zaman kendinize muhakkak bir hedef kilo belirleyin.

    10-Diyetinize ek olarak haftada bir gün vücudunuzdaki zararlı toksinlerden kurtulmak için detoks uygulayın.

    Habertürk

  • Metropol Diyeti

    Metropol Diyeti

    Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Ferin Batman, Ankara merkezli bir diyet olan ‘Metropol Diyeti’nde de şeker, kola ve meyve sularının yasak olduğunu söyleyerek söze başlıyor. ‘Metropol Diyeti’ isimli kitabın yazarı olan Batman’a, siyaset dünyasından da sıkı takipçileri olan diyetin püf noktalarını sormaya başlıyoruz. Yazıdizimizin 4’üncü gününde sağlıklı bir beslenmeyle nasıl formumuzu koruyacağımızın ayrıntılarını Batman cevaplıyor…

    diyet yaparken ya da başlamadan önce yapılan en büyük hatalar neler? 

    En büyük hata kısa sürede kilo vermek için mucize beklemek. Özellikle yaz yaklaşırken, zayıflama paniğine kapılanların daha çok hata yaptığını gözlemliyorum.

    1 haftada 10 kilo vermeyi, tığ gibi bir bedene sahip olmayı vaat eden diyetler işe yarasaydı sanırım buna en çok zaman darlığından yakınan metropol insanı sevinirdi. Kısa sürede kilo vermek uğruna içilen bitki çayları, kutu kutu yutulan zayıflama hapları ve içecekleri kilo kaybı sağlamak yerine vücuda zarar veriyor, hormonların dengesini bozuyor.

    Yediklerinin kalorisini öğrenen, her gün tartılan ama kilo veremediği için motivasyonunu kaybeden kişiler, kendisini daha fazla yemek yerken buluyor. Ve bu kısır döngü sonucunda diyet başarısızlıkla sonuçlanırken, verilen 5 kilo da 10 kilo olarak geri dönüyor. Ben kitabımda tek bir diyet listesi vermiyorum. Diyeti kolaylaştırmanın tüyolarını ve diyette motivasyonu artırmanın yollarını madde madde veriyorum.

    Metropol diyetini diğer diyetlerden ayıran temel fark nedir?

    Temel fark, bir dönem uygulanıp sonra da bırakılan diyet listeleri vermek yerine, ömür boyu sağlıklı beslenmeyi, zayıflamayı, kilo korumayı kolaylaştıran, motive edici bir sistem olması. Formüller veren, zamanla beslenme alışkanlıklarını doğru bir şekilde yapılandırmayı amaçlayan bir sistem.

    Diyetinizin dayandığı mantık nedir? 

    Bilimsel olarak doğruluğu ispatlanmış diyetleri bir arada kullanıyorum. Benim yöntemim kime hangisinin ne zaman uygulanması gerektiğini planlamak. En önem verdiğim, kişinin ihtiyacı olan spefik besinleri bularak diyetini o yönde desteklemek ve zenginleştirmek, zayıf ve güçlü noktalarını tesbit ederek, mutsuz hissetmeden rahatlıkla uygulayabileceğini göstermek. Sürekli yüksek motivasyon sağlamak.

    “ÖĞÜNLER ATLANIYOR AKŞAM YEMEĞİNE YÜKLENİLİYOR”

    Sizce de metropol insanının diyet yapması daha mı zor? Başarısızlığa giden yolda en büyük etken neler?

    Metropol insanının önünde farklı pek çok seçenek olması diyette kafayı karıştıran önemli bir unsur. Birbirinden gösterişli ambalajlarının içerisinde o yiyecek ve içeceklerin gerçek yüzlerini bilmiyoruz. Bu yüzden metropol insanı hatalara düşüyor. Sağlıklı beslenmek ve zayıflamak alışverişte başlar.

    diyet yapmayı zorlaştıran diğer bir etken ise zamansızlık. Zamandan tasarruf sağlamak için yeme vakitleri kısaltılıyor, fast food tüketimi, hazır ambalajlı ürünlere yönelim artıyor, öğünler atlanıyor, akşam öğününe yükleniliyor. Tüm bunların sonucunda metabolizma yavaşlıyor, tatlı krizleri başlıyor.

    diyet yapmak ve kilo alıp-vermek de sıradanlaşıp imkansız gibi görünüyor. zayıflama diyetlerinde başarısızlığın temel nedeni diyet listelerinin kişinin yaşantısına, sosyal hayatına, yeme alışkanlıklarına uygun olmamasıdır.

    Şehir insanı diyet yaparken neleri dikkate almalı?

    Sağlıklı beslenme alışverişle başlar. Aldığımız besinlerin içerikleri hakkında bilgi sahibi olmamız gerek. Ancak ambalaj ve etiket okuma alışkanlığımız çok yok. Yağı azaltılmış, az yağlı, şekersiz, fırınlanmış, diyabetik gibi pekçok etiket bilgisi görüyoruz ama ne ifade ettiğini bilerek alışveriş yapmalıyız. Bunları bilerek alışveriş yaparsak, eve daha az kalori daha çok sağlık sokmuş oluruz.

    Metropol insanının en büyük sorunu evde yemek yapmaya zaman bulamamak ve hazır besinlere yönelmek. Ama çözüm o kadar zor değil. Örneğin; yeşil mercimek, nohut, fasulye haşlanarak dolapta dondurulup saklanabilir, sonrasında yemeklerde, salatalarda kullanılabilir ve zaman kaybını önler. Öğün atlamak büyük sorun ve en çok atlanan öğünse kahvaltı. Gün boyunca aç kalmamak ve vücudun dinç olmasını sağlamak için sağlıklı bir kahvaltıya ihtiyaç var.

    Uzun süre aç kalmak zayıflatmaz, aksine metabolizmayı yavaşlatır. Kişiye özel değişmekle birlikte 4 saat arayla beslenmeyi öneriyorum. Özellikle sihirli 17.00 dediğim akşamüstü öğününe çok önem veriyorum.

    diyet yapan metropol insanı şehir hayatının yarattığı strese karşı antioksidan besinleri hayatına mutlaka katmalıdır. Stres savar besinleri öğrenmeli, ruh halini düzeltecek yiyeceklerle diyet yapmalıdır.

    Nelerden uzak durmalı?

    Bazı besinlerin mutfağa girmemesinde fayda var. Özellikle de rafine gıdalar, katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler, işlenmiş ürünler.

    Kaynak : Habertürk

  • Kilonuzun sebebi insülin direnci olabilir!

    Kilonuzun sebebi insülin direnci olabilir!

    İnsülin Direnci Nedir?

    Normalde yiyecekler şeker formunda kana karışır. Kandaki şeker yüksekliği pankreasın daha fazla insülin depolamasına neden olur. Normalde bu hormon hücrelere eklenir. Kandaki şekeri alarak enerjiye dönüştürür.

    İnsülin direnci durumunda vücuttaki hücreler insülin hormonunun hareketlerini ayırt edemeyecek hale gelir. Kandaki insülin direncini dengelemek için pankreas daha fazla insülin salgılar.

    İnsülin direnci olan insanlarda insülinin yüksek seviyelere ulaşması belirti olmaktan çıkar. Hastalığın ta kendisi olur. Zamanla insülin direnci olan kişilerde yüksek insülin seviyesi şekeri kontrol etmeye yetmeyince diyabet riski doğar.

    İnsülin Direncini Etkileyen Faktörler

    • Bozulmuş açlık şekeri, bozulmuş glikoz tolerans seviyesi ya da tip 2 diyabet olabilecek sağlık sorunlarından. Bütün bunların nedeni pankreasın insülin direncinin hakkından gelecek düzeyde insülin üretememesi. Böylece kanda şeker at koşturmaya başlıyor. Çok geçmeden de diyabet ortaya çıkıyor.

    • Yüksek tansiyon. Nedeni çok belli değil. Ancak çalışmalar tansiyon ne kadar yüksekse insülin direncinin de o kadar fazla olduğunu gösteriyor.

    • Anormal kolesterol seviyesi. Kolesterol seviyesi insülin direnci olan insanlarda düşüktür. Hemen sevinmeyin: bahsettiğimiz iyi kolesterol. Kötü kolesterol ise yüksek olur.

    • Kalp hastalıkları. İnsülin direnci damarlarda plak oluşumuna, damarların tıkanmasına neden olabilir.

    • Obezite. İnsülin direncini doğuran başlıca faktör obezite. Kilo kaybı vücudun insülini doğru miktarda kullanmasına yardımcı olabilir.

    • Böbrek hastalıkları. İdrardaki protein seviyesi böbrek hastalıklarının habercisi. Ancak bazı uzmanlar insülin direncinin protein fazlasına neden olmayacağı görüşünde.

    Uzmanlara göre, uzun zamandır diyet yapan ve yürüyüşlerini aksatmayan bir kişinin kilo vermekte güçlük çekmesindeki sebep; insülin direnci olabiliyor.

    Özel Biyofiz Fizik Tedavi ve Romatizmal Hastalıklar Tıp Merkezi Beslenme ve diyet Uzmanı Başak Kefeli, diyet ve spor yapmasına rağmen kilo veremeyen kişilerin mutlaka insülin direncini kontrol ettirmesi gerektiğini söyledi. İnsülin direncinin şeker hastalığının başlangıcı olduğuna işaret eden Kefeli, “Şeker hastalığında insülin salgılamayan pankreas bezimiz insülin direncinde gereğinden fazla insülin salgılamaya başlamıştır. Gereğinden fazla insülinin kanımızda bulunması ise dokularda insüline karşı duyarsızlık oluşturuyor. Bu duruma da insülin direnci deniliyor. Yani bu süreçte vücudumuz tüketilen besinleri yağ olarak depolamak için can atıyor.” dedi.

    Beslenme ve diyet Uzmanı Başak Kefeli özellikle; ailesinde şeker hastalığı olan, karın bölgesinde yağlanması fazla olan, uzun süre hareketsiz oturan, uzun süre aç kalan, çok sık (2 saatten de sık) atıştıran, çok sık şeker ve şekerli ürün tüketenler ile aniden hızlı kilo alanların risk altında olduğuna dikkat çekti. ‘Su içsem dahi kilo alıyorum’ diyenlerin kan değerlerine baktırarak HOMA değerinin 2,7’yi aşıp aşmadığını kontrol etmelerini tavsiye eden Başak Kefeli, insülin direncinin şiddetine göre her gün yarım saat yapılacak tempolu yürüyüşün de tedavide önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.

    Başak Kefeli, dikkat edilecek hususları şöyle sıraladı: “Tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeği tüketilmeli. Pirinç yerine bulgur kullanılmalı. Meyve suyu yerine meyvenin kendisi tercih edilmeli. Meyveler kabukları ile yenilmeli. Her gün mutlaka 1 tabak sebze yemeği veya salata yenilmeli. Esmer makarna tercih edilmeli. Unlar yarı yarıya tam buğday unu ile karıştırılmalı. Etlerin yağlı kısımları ve tavuğun derisi yenilmemeli. Haftada 1 gün kırmızı et, 2 gün tavuk ve 3 gün balık eti tercih edilmeli, kurubaklagillerin yemeği veya çorbası haftada 1 defa mutlaka tüketilmeli. Her öğün mutlaka 1 çay bardağı kadar yoğurt tüketilmeli. Süt ve süt ürünleri az yağlı tercih edilmeli. Günde 3-4 defa küçük ara öğünler yapılmalı. Ara öğünlerde süt-meyve/yoğurt-ekmek / sütlü kahve-bisküvi gibi alternatifler tercih edilebilir. 4-5 saatten daha fazla aç kalınmamalı, tuz tüketimi sınırlandırılmalı. 1 günde toplamda 1 tatlı kaşığından daha fazla tuz tüketilmemeli. Şeker içeren besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Bir diyetisyenden beslenme planının oluşturulması için yardım alınmalı.”

    İnsülin Direnci Tanısı

    İnsülin direncini tespit etmek için belirli bir test yok. Ancak doktorunuz bazı durumlardan şüphelenip üstüne gidebilir:

    • Kardeşlerde ya da anne babada tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ya da kalp hastalıkları varsa

    • Obezseniz

    • Karın bölgesinde ve kalçada aşırı yağlanma varsa

    • 40 yaşından büyükseniz

    • Hamilelik diyabeti geçirdiyseniz

    • Polikstik over sendromu geçirdiyseniz

    • Gizli şekeriniz varsa

    • Güney Asyalı ya da Afrikalıysanız. Bazı ırklar insülin direnci konusunda biraz daha şanssız oluyorlar.

    İnsülin Direnci Tedavisi

    Belli reçeteli ilaçlar insülin direncini ortadan kaldırmada etkili. Bu ilaçlardan dolayı vücudunuz insülin hareketlerine karşı daha hassas olabilir. Kolesterol düşürücü ilaçlar ya da yüksek tansiyon ilaçları insülin direncinin neden olduğu başka hasarlara iyi gelebilir.

    İnsülin Direncinin Önlemi Var mı?

    İnsülin direnci kesinlikle önlenebilir. Sağlıklı bir yaşam sürerek insülin direncini ve ilişkili diğer sağlık sorunlarını engelleyebilirsiniz. İnsülin direncini engellemek için birkaç ipucu:

    Egzersiz yapın. Haftada 5 gün günde yarım saat yürüyüş yapın. İsterseniz 30 dakikalık süreyi 10’ar dakikalık 3 bölüme ayırabilirsiniz. Haftada 150 dakikayı tamamlamaya bakın.

    Sağlıklı kilonuzu koruyun. Boyunuzu da göz önünde bulundurarak ideal kilonuzu belirleyin ve bu aralıkta kalın.

    Düzenli beslenin. Düzenli beslenmek için sağlıklı, kalori kontrolü olan bir diyet şart.