Kategori: Diyet

  • Diyet posası sizi zayıflatır…

    Diyet posası sizi zayıflatır…

    Besinlerin sindirilmeyen kısmına posa denir. Posalı besinler bağırsaklarda sindirilemeyen ancak diğer besinlerin sindirilmesine ve emilmesine yardım eden besinlerdir. Başlıca posa kaynakları tam buğday ekmeği, çok tahıllı ekmek, kepekli makarna ve esmer pirinç gibi rafine edilmemiş tahıllar, kuru yemişler ve yağlı tohumlar, kurubaklagiller, taze ve kurutulmuş meyvelersebzeler, kahvaltılık tahıl gevrekleridir. Nohut, mercimek gibi diğer kuru baklagillerle; ceviz, fındık gibi diğer sert kabuklu meyvelerin diyet posası içerikleri de yüksektir.

    Sebzeler içerisinde diyet posası içeriği en yüksek olanlar ise taze fasulye ve bezelyedir. Meyvelerin diyet posası içerikleri tüketim şekline göre değişir. Kabuklu yenen meyvelerle daha çok diyet posası alınır.

    Diyet posasının enerji yoğunluğu düşük olduğundan ve su çekici özelliğinden, mide içeriğinin yoğunluğunu arttırarak midenin boşalmasını geciktirir. Mide boşalmadığı için bireyin yeme isteği azalır. Posanın sindirim enzimlerine etkisi daha çok ince bağırsakta yoğunluğun arttırmasından kaynaklanır. Araştırmalar bağırsakta yoğunluğu arttıran posa tüketildiğinde, ince bağırsaktan karbonhidratların emiliminin yavaşlattığını göstermektedir. Bazı posa öğeleri laksatif (tuvalete çıkarıcı) etkiye sahiptir ve kalın bağırsağın hareketini arttırarak, dışkının hızla bağırsaktan dışarı atılmasını sağlar. Diyetin posa içeriği ile bazı hastalıkların oluşum sıklığı arasında ilişkiler olduğu ileri sürülmüştür. Örneğin, az posalı diyet alan Batı toplumlarında kalın bağırsak hastalıklarının, örneğin kolit ve kanserin, fazla posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarından daha sık görülmüştür. Çok posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarında ise kalp hastalıkları ve apandisite Batı toplumlarına göre daha az rastlanır.

    Posa, diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak ve tokluk duygusunu arttırarak, kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörü olan şişmanlığın önlenmesinde yardımcı olur.

    Özellikle posa içeriği yüksek besinler bol su ile tüketildiğinde, doyum hissi daha uzun olmaktadır. Örneğin, kepekli makarna yerken arada su içmek veya kabuklu elmayı yedikten sonra su tüketmek, kilo vermeye çalışan kişilerde doymayı sağlamada en pratik yoldur.

    Takvim

  • Diyette tavuk eti

    Diyette tavuk eti

    Yağsız ve protein açısından zengin beslenmek isteyenlerin tercihi tavuk eti oluyor. Bu besleyici gıda, zengin vitamin-mineral içeriği ve düşük kalorili oluşu nedeniyle diyet yapanların da gözdesi

    Vücutta yeni dokuların yapımı, var olanların sağlığının devamı ve onarımı için proteinler hayati önem taşıyor. Hayvansal protein kaynağı olarak süt ve süt ürünleri ile birlikte etler de beslenmede önemli yer tutuyor. Sağlıklı beslenme açısından beyaz et; hem kaliteli protein, hem düşük yağ, hem de vitamin-mineral içeriği nedeniyle en iyi kaynakların başında geliyor. Uzmanlar; farklı vitaminlere sahip olan tavuk etinin faydalarını, nasıl tüketileceğini, pişirme yöntemlerini ve vitamin kaybını önlemenin yollarını anlattı:

    HAZMI KOLAY
    Tavuk eti; yağsız, protein açısından zengin ve liflerinin kısa oluşu nedeniyle çiğnenmesi ve hazmı kolay bir gıdadır.
    Protein ve yağ içerikleri açısından önemli avantaja sahip olan tavuk eti; demir, fosfor ve B grubu vitaminlerinin de kaynağıdır. 100 gram ızgara tavukta yaklaşık 20 gram protein bulunur.

    ONARIM İÇİN
    Tavuktaki but eti; göğüs etine göre daha fazla B2 vitamini (riboflavin) ve B1 vitamini (tiamin), daha az da niasin vitamini içerir.
    Tavuk but etinde; göğüs etine kıyasla demir, çinko ve sodyum içerikleri de daha fazladır.
    Tavuk vücudumuzdaki hücrelerin büyümesi ve onarımı için elzem olan aminoasit açısından da zengindir. Aynı zamanda içerisinde bulunan B3, B6, piridoksin ve B5 vitaminleri; deri, saç ve bağışıklık sistemine katkılarıyla bilinir. İçerisinde az miktarda yağ bulunduran tavuk; diyet yaparken tercih edilen ilk protein kaynağıdır.

    BEYİN GELİŞİMİNDE ÖNEMLİ
    Derisiz olarak yenilen 100 gram tavuk sadece 124 kalori içerir. Ancak derisi ile birlikte tüketildiğinde 170 kaloriye kadar çıkabilir. Izgara yapılarak tüketilen 100 gram tavuk eti; kolesterol açısından düşük ancak doymamış yağ asitleri açısından zengindir.
    Tavukta bulunan proteinler; hücre ve dokuların oluşmasını, büyüme ve gelişmeyi sağlar. Vücut kaslarının ve organların gelişimine yardımcı olur. Vücut dokularının yenilenmesinde rol oynar, çocukların beyin gelişiminde önemli görevi vardır.

    HAFİF VE ORTA ATEŞTE PİŞİRİN
    Tavuğu pişirirken; pişirme yöntemi ve koşullarına bağlı olarak bazı vitaminler kaybolabilir. Bu nedenle pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi gerekir:
    Etler hangi yöntemle pişirilirse pişirilsin hafif veya orta ateşte, uzunca bir sürede pişirilmelidir. Aksi takdirde çok yüksek ateş et proteinlerini katılaştırarak suyunun kaybına ve lezzetinin azalmasına neden olur.
    Yüksek ateşte pişen etlerin protein ve bazı vitamin değerlerinde bir miktar azalma olabilir. En çok zarar gören B1 vitaminidir. Izgara yapılan etlerde, etten damlayan sularla B12 vitamini ve folat kayıpları da olur.
    Vitamin B6 ve pantotenik asit, pişirme suyuna geçerek azalabilir; bu sebeple tavuk suyunu dökmeyin. Besin değeri açısından zengin bu suyu değerlendirin.
    Tavuk etini ızgarada kömürleştirmeyin, alevle temasını engelleyin. Haşlama ve ızgara yapılarak pişirilen tavuk etinin sindirimi, yağda kızarmış haline nazaran daha kolaydır.

    PROTEİN DENGELEYİCİ
    Nohut veya kuru fasulye yemeği pişirirken içine tavuk ilave ederseniz, protein kalitesi ve dengesi çok iyi olur.
    Ispanaklı börek yaparken içine tavuk ilave ederseniz, besin alımınızı güçlendirebilirsiniz veya tavuk ile bezelyeyi, karıştırarak börek içi hazırlayabilirsiniz.
    Çocuklarınızın en sevdiği yemeklerden olan makarnaya tavuk ilave edebilirsiniz. İlave edeceğiniz tavuk, besin öğesinden zengin bir öğün oluşturabilmenizde size kolaylık sağlar.

    KOLESTROLÜ DÜŞÜRÜR
    Yapılan çalışmalar, Omega-3 yağ asitlerinin LDL kolesterol denilen kötü huylu kolesterolü düşürdüğü, iyi huylu kolesterolü yani HDL kolesterolü de artırdığını göstermektedir.
    Bu durum da kalp-damar sağlığını koruyucu etki gösterir. Bunun yanı sıra trigliserid seviyesini düşürür, aterosklerotik plak oluşumunu engeller.
    Damar sağlığını koruyucu etki gösterir. Ancak unutulmamalıdır ki, aşırı protein alımı da sakıncalıdır.
    Gereksinimden iki kat fazla protein alınırsa, idrarla vücuttan kalsiyum atımı artar. Bu da karaciğer ve böbreklerin zarar görmesine neden olur.

    NASIL SAKLANMALI?
    Etin, pişirme esnasında iç sıcaklığının 70 derece üstüne çıkması mikropların ölmesi bakımından gereklidir. Pişirilen tavuk eti oda sıcaklığında yarım saatten fazla bekletilmemelidir. Ya hemen tüketilmeli ya da kalan kısmı buzdolabında saklanmalıdır.

    İKİ SAATTEN FAZLA DIŞARıDA KALMASIN
    l Tavuk eti ve et içeren yemekler, dışarıdan karışacak mikropların üremesi için iyi bir ortamdır. Genel anlamda protein değeri yüksek olan besinler, bakterilerin üremesi için çok daha uygun yiyeceklerdir. O nedenle protein değeri yüksek olan tavuk eti; iki saatten fazla oda sıcaklığında bırakılmamalı, buzdolabında veya derin dondurucuda saklanmalıdır.

    PİŞİRİR PİŞİRMEZ TÜKETİN
    Pişmiş tavuk etinin besleyici değeri yeniden ısıtılması ile bir miktar azalma gösterir. Tekrar tekrar ısıtmaktan kaçının, mümkün olduğunca pişirir pişirmez tüketmeye özen gösterin.
    Tavuk etini birçok çorbaya katmanız; hem lezzet açısından, hem de besin değeri açısından sofranıza zenginlik katacaktır.
    Haşladığınız veya ızgara yaptığınız tavukları salatalarınızın üzerine koyarak yeni ve değişik lezzetler oluşturabilirsiniz. Tavuk eti özellikle diyet yapanlar için az kalorili, alternatif bir öğündür.

  • Baharda diyet yapanlar

    Baharda diyet yapanlar

    Prof. Dr. İlhami Gülçin, bahar yorgunluğunda diyetin önemli olduğunu belirterek, “Düzenli ve içeriği iyi ayarlanmış bir diyet, bahar yorgunluğunun temel ilacıdır. Özellikle diyette antioksidan içeriği zengin besinler alınmalı” dedi.

    Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin, bahar yorgunluğunun psikolojik açıdan mevsimsel bir problem olarak bilindiğini belirterek, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin ilk haftalarında ortaya çıktığını ve farklı belirtileri olduğunu söyledi.

    Bu belirtilerin arasında yorgunluk, bitkinlik, mutsuzluk, uykusuzluk ve halsizliğin geldiğini anımsatan Gülçin, “Bahar yorgunluğu çok ciddiye alınmalı çünkü uzmanların belirttiği kadarıyla eğer gerekli önlemler alınmazsa tükenmişlik sendromuna sebep olmakta. Bu durum, uzun süreli ve kalıcı problemlere yol açmaktadır” diye konuştu.

    Bahar yorgunluğunda temel olarak iki tedavi yönteminin olduğunu ifade eden Gülçin, şunları kaydetti:
    “Bunlardan birincisi sportif faaliyetlerdir. Mesela her gün en az 15 dakikalık tempolu yürüyüşler veya egzersiz programları bahar yorgunluğu için gayet faydalıdır. İkinci önemli husus ise diyettir. Düzenli ve içeriği iyi ayarlanmış bir diyet, bahar yorgunluğunun temel ilacıdır. Bahar yorgunluğunda diyete dikkat etmek son derece önemlidir. Özellikle diyette antioksidan içeriği zengin besinler alınmalı. Bilhassa antioksidan vitaminlerin bol olduğu C, D ve E vitaminleri içeren besinler bol miktarda alınmalıdır. Dolayısıyla diyette sebze ve meyve ağırlıklı gıdalarla beslenilmeli. Düzenli ve dengeli beslenerek bu ihtiyaçlar karşılanmalı.”

    Günlük tüketilen su ihtiyacının da iyi ayarlanması gerektiğini vurgulayan Gülçin, “Vücudun gereksinim duyduğu miktardaki su karşılanmalıdır. Yani diğer içecekler şeklinden ziyade, direk su olarak kullanılmalı” dedi.

    “BAHAR YORGUNLUĞUNA İYİ GELEN VİTAMİNLER”

    Bahar aylarında demir eksikliğinin sık görüldüğüne dikkat çeken Gülçin, demir açısından zengin olan et ve sebzelerin bol miktarda tüketilmesi gerektiğini ifade etti.

    Kahve gibi kafeinli içeceklerden de uzak durulması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Gülçin, şöyle devam etti:
    “Çünkü bunlar bahar yorgunluğunu tetikleyen faktörlerden biridir. Bahar mevsiminde vitamin alımı da iyi ayarlanmalı, bilhassa C, D ve E vitaminlerinin bol miktarda alınması gerekiyor. C vitamini kış mevsiminde gerekli olduğu gibi bu geçiş sürecinde de kullanılmalı. Özellikle limon, portakal, kivi ve ananas gibi C vitamin açısından zengin olan sebze, meyve ve gıdalar bu mevsimde bol miktarda tüketilmelidir. Diğer taraftan, D vitamininin de metabolizmada oldukça önemli olduğunu görüyoruz. Bahar aylarında güneş ışınları etkisiyle provitaminlerden sentezlenen D vitamini, aynı zamanda metabolizmada kalsiyum ve fosforun emilimi ve kullanımını da kolaylaştırmaktadır. Bunlara da dikkat edilmeli.”

    Karaciğer, balık, yumurta, peynir gibi hayvansal gıdaların D vitamini bakımından oldukça zengin içeriğe sahip olduğunu dile getiren Gülçin, “Mantar ve sebzeler de D vitamini kaynağı olarak kullanılabilir. E vitamini ise daha çok tahıllarda bulunur. Günümüzün popüler konularından biri olan tam undan yapılmış ekmek de bu bakımdan son derece önemlidir. Sağlık açısından da tam undan yapılmış ekmek kullanmak gerekiyor. Fındık, ceviz, yeşil sebzeler, domates ve patates de zengin birer E vitamini kaynağını teşkil etmektedir” şeklinde konuştu.

    AA

  • 2013 popüler diyetler

    2013 popüler diyetler

    Mevsimlerden diyet zamanındayız… Bu vesileyle son yılların en popüler diyetlerine göz atmaya ne dersiniz? Ender Saraç yazdı

    Dukan Diyeti, Fransız doktor Pier Dukan tarafından geliştirilen son yılların en popüler diyetlerinden. Protein yüklü beslenme ve buna bağlı olarak hızlı kilo kayıpları ön görülerek oluşturulmuş. Dukan’ı diğer popüler diyetlerden ayıran evrelerden oluşması.

    1. Aşama: Bu evrede sadece protein bazlı besleniliyor. (Balık, yağsız süt mamulleri, tavuk, kırmızı et.)

    2. Aşama: Sırasıyla önce sebze, sonra protein tüketiliyor.

    3. Aşama: Her gün protein ve sebze tüketiliyor, çok abartmamak kaydıyla meyve de yeniyor.

    4. Aşama: Haftanın belirlenen bir gününde sadece protein bazlı besleniliyor. Diğer günlerde yağ oranına dikkat edilerek istenilen yemekler yenilebiliyor.

    Hollywood yıldızlarının diyeti. Yapmanız gereken en önemli şey, şekeri hayatınızdan çıkarmak. 3 ana ve 1 ara öğün halinde besleniliyor. Ama her öğünde sadece bir tabak yemek yeniyor. Saat 20.00’den sonra kesinlikle hiçbir şey yenmiyor. Patates, pirinç, havuç, muz, ananas, işlenmiş şeker, alkol, bal ve dondurma yasak.

    İsveç diyeti, tamamıyla protein tüketmeye odaklı. Hedefi, yüksek protein tüketmiyle metabolizmayı hızlandırmak ve kilo verdirmek. Bu diyette kesinlikle tüketilmemesi gereken yiyecek ve içeceklerin başında gazlı olanlar geliyor. Diyete başlamadan ve bitirdikten sonra kişinin değerlerini kontrol ettirmesi gerektiği için sürecin hekim ve diyetisyen kontrolünde olması çok önemli.

    Kan grubu diyeti çok tartışıldı ama pek çok kişi de yarar gördüğünü belirtti… 0 GRUBU: Deniz ürünleri, iyotlu tuz, karaciğer, kırmızı et, ıspanak ve brokoli tüketmeleri öneriliyor. “Süt ürünlerinden ve yumurtadan uzak durun” deniliyor.

    A GRUBU: Soya proteinleri, tahıl ürünleri ve sebzelere ağırlık öğünler ve et yerine haftada 2-3 kez balık yemeleri öneriliyor.

    B GRUBU: Tavuk eti yerine hindi eti tercih etmeleri, bol bol balık tüketmeleri ancak ıstakoz, karides, kalamar ve midye gibi deniz ürünlerinden uzak durmaları öneriliyor.

    AB GRUBU: Et yerken de yanında mutlaka sebze tüketmeleri öneriliyor.

    Sadece zayıflamak için değil, sağlıklı bir yaşam sürmek için de uygulamak gerekiyor. Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme şekli öneriliyor. Temelinde zeytinyağı, kırmızı et, sebze ve meyve, balık, tahıl ve fındık tüketimi var. Ayrıca ceviz, badem, yoğurt ve tam tahıllar da tüketilecek besin listesinde önemli bir yere sahip. Damak tadı açısında da oldukça zengin bir diyet…

  • Emziren anne zayıflama

    Emziren anne zayıflama

    Emziren anne diyetinde beslenmede özellikle “protein ağırlıklı beslenme” olmasına özen gösterilmelidir. Hayvansal proteinlerin yanında bitkisel protein grubu ( fasulye – nohut – soya ) mutlaka tüketilmelidir. Balık ve balık ürünleri haftada 1 ile 2 öğünde yer alması omega3 ve balık yağı asitlerinin faydaları açısından oldukça önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki balık kesinlikle yağda kızartılmamalıdır. Izgara ya da buğulama yöntemi tercih edilmelidir.
    Her diyet programında olduğu gibi emziren anne diyetinde de ana amaç, ne tarzda olursa olsun sadece kilo vermek değildir; sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo vermektir

    Kilo vermek için yapılan sağlıksız ve bilinçsiz diyetlerde bazı ana gıdalar az veya hiç alınmamakta, bunu sonucunda anne sütü azalmakta veya kalitesinde ciddi seviyelerde bozulmalar gözükmekte ve sonuçta annede ve bebekte sağlık problemleri oluşabilmektedir. Özellikle anneler bu dönemdeki diyetlerini mutlaka bir uzman yardımıyla yapmalıdırlar. Yenilecek gıdalar özenle ve iyi hesaplanarak seçilmeli ve diyet programına harfi harfiyen uyulmalıdır.

    Emziren Anne Diyeti, sağlıklı doğum sonrasında annenin gebelik dönemde alınan ortalama 10 ile 15 arasında kiloyu bir an önce vermek istemektedir. Fakat diyet programına en erken 3 hafta sonra başlanması en doğru ve sağlıklı olanıdır. Emziren bir anne günde en az iki bin kalori almak zorundadır. Mutlaka yeterli miktarda protein almalı ve günde en az 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Suyun yanında limonata, nane aromalı ıhlamur veya papatya çayı hem bebek hem anne için oldukça yararlıdır.

    Bebeklerin beslenmesinde anne sütünün en önemli besin kaynağı olduğunun unutulmaması gerekmekte ve diyetin o şekilde yapılması gerekir. Bu dönemdeki diyetin en önemli farkı diyetin tekil değil iki kişilik yapılmasıdır! Anne sütü, bebeğin beslenmesi, metabolizmasının gelişmesi ve büyümesi adına en önemli gıda olduğu gibi anne ile bebeği arasında psikolojik bağ oluşmasını da sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı annenin beslenirken özellikle sütünün yeterli oranda ve kalite seviyesinin düşmemesine öncelikle birincil olarak dikkat etmesi gerekir.

    Vitamin ve mineral yönünden zengin olan meyve ve sebzeler ihmal edilmeden yenilmelidir. Bu dönemde ( hatta her dönemde ) kesinlikle sigara ve alkol yasaktır. Kilo verilme aşamasında diyetin değişmez yardımcısı olan egzersiz ideal kilolarınıza gelinmesinde kesinlikle yardımcı faktördür. Pilates, yoga, yürüyüş ve yüzme kesinlikle önerilen sporlar arasındadır. Kilo verme döneminde ve açlık hissinin meydana gelmemesi konusunda alternatif tıptan yardım alınıp “akupunktur” uygulamaları yardımcı olabilir.

    Emziren bir annenin günlük kalorisi normal bir kadına göre 600 – 750 kalori fazlalık içermektedir. Bu yüzden de günlük alınacak kalorinin en az 2 bin – 2 bin 200 olmasına mutlaka dikkat etmelidir. diyet programında unutulmaması gereken diğer konu bol miktarda sıvı alınmasıdır. Sıvı alınması yaklaşık 2 – 3 litre civarında olmalıdır. Sizlere diyet uzmanı Dr. Ender Saraç tarafından hazırlanan diyet listesini sunuyoruz.

    Dipnot: Bir haftalık bu diyet programı arasında ara verilmeli ve doktor görüşü alınması tavsiye edilmektedir.

     

    Emziren Annelerin Birlikte Zayıflama Deneyimleri için tıklayın !

     

    Dr.Ender Saraç’dan Bir Haftalık Emziren Anne diyet Programı

    Emziren Anne diyet Programı
    1. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kibrit Kutusu Kadar Beyaz Peynir,
    – Bir Dilim Kepek Ekmeği

    Ara Öğün: Bir adet Elma.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Yağ Konmadan Yapılan Etli Türlü, – Bir Ufak Tabak Makarna ( Yağsız )
    – Bir Kase Yoğurt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Ara Öğün:

    -Bir Dilim Kepek Ekmeği ile Bir Dilim Beyaz Peynir.

    Akşam :

    – Bir tabak Domates Çorbası, – Bir Balık Izgara, – Bol Salata, – Serbest Meyve.

    2. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kaşık Bal, – Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    – Bir Domates-

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Öğle :

    – Bir Tabak Etli Taze Fasulye ( Yağsız ), – Bir Porsiyon Yağsız Yapılmış Pilav,
    – Bir Kase Komposto ( Sakarin yada esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Ekmek.

    Akşam :

    – Bir Kase Tarhana Çorba, – 5-6 Adet Izgara Köfte, – Bir Tabak Püre, – Bir Kase Yoğurt, – Bir Tabak Kayısı.

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir Bardak light süt.

    3.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Taze Portakal Suyu, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Etli Bezelye, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Dilim Börek, – Bir Kase Komposto ( Sakarin ya da esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Akşam :

    – Bir Kase Yayla Çorbası,- Bir Tavuk But Haşlama, – İki Havuç, – Bir Domates, – Bir Salatalık ve Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Salata Tabağı,

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir tane Muz.

    4.Gün

    Sabah :

    – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates,- Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Çay.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Barbunya Pilaki, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bol Salata, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt,

    Ara Öğün: Bir adet Muz.

    Akşam :

    – Bir Porsiyon Bonfile, – Bir Patates Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Domates.

    Ara Öğün:Yatmadan Önce Bir Bardak Light Süt.

    Emziren anne diyeti ile sağlıklı zayıflayın!
    5.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – 6 Adet Yağsız Kıyma ve Az Ekmekle Yapılmış Izgara Köfte, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt, – Bir Tabak Süt ile Yapılmış Püre, – Bir Portakal.

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Akşam :

    – Bir Kase Mercimek Çorbası, – Bir Tavuk Göğüs Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Elma veya Portakal.

    6.Gün

    Sabah :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Bardak Süt, – 8 & 9 Adet Siyah Zeytin, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Yağsız Et İle Yapılmış Türlü, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Tabak Yağsız Yapılmış Pilav, – İki adet Portakal.

    Ara Öğün: Bir Bardak Ayran.

    Akşam :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği Bir Adet Alabalık Haşlama, – Bir Domates, – İki Havuç,
    – Bir Salatalık, – Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Tabak,
    – Bir Ufak Tabak Yağsız Makarna (Üzerine İki Kaşık Yoğurt Koyabilirsiniz),
    – İstediğiniz Meyveden Bir Porsiyon Yiyin.

    7.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates, -Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Bezelye, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Kase Cacık, İki Havuç,
    – İki Domates, – Bir Haşlanmış Patates,

    Ara Öğün: Bir tane Elma Ve Bir Portakal.

    Akşam :

    – Bir Kase Domates Çorbası, – Bir Bonfile, – Bir Dilim Kepek Ekmek, – Bir Patates Püre, – Bir Domates, – Bir Salatalık, – Bir Havuç, – Bir Muz.

    Emziren Anne Diyeti Yapanlar

    Malumunuz özellikle yeni olmuş anneler için diyet programlarını uygulamak ayrı bir hassasiyet gerektiriyor bu nedenle daha önce emziren anne diyetini uygulamış olanların görüşü bu aşamada büyük önem arz etmekte. Lütfen daha önce emziren anne diyeti yapmışsanız tecrübelerinizi bizlerle paylaşınız.

    Bu diyeti yapmadan önce lütfen hekimizinle görüşünüz.

    ilgili konular :
    – Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?
    – Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi
    – İdeal kilo ile hamile kalın
     makalemize tıklayarak bakabilirsiniz…

  • Canan Karatay beslenme uyarıları

    Canan Karatay beslenme uyarıları

    Prof. Dr. Canan Karatay, yemek pişirirken dikkat edilmesi gereken noktaları sıralıyor ve rafine şeker tüketiminin vücuda zararları konusunda da uyarıyor. İşte Karatay’dan öneriler…

    “YEMEKLER DÜŞÜK ISIDA, UZUN SÜRE PİŞİRİLMELİ”

    “Yemekler, çok yüksek ısıda pişirilmemeli, ayrıca unla terbiye yapılarak hazırlanmamalı! Yemekler düşük ısıda, uzun süre pişirilmeli. Malzemeler çiğden hep birlikte tencere veya tepsiye konup, ocakta ya da fırında pişirilmeli, yağda soğan veya biber öldürme gibi yöntemler uygulanmamalı. Özellikle güveç yaparken önce tencerede kavurma, sonra fırında pişirme gibi iki farklı pişirme şeklinin bir arada olmaması gerekiyor! Ya tencere ya da fırın tercih edilmelidir! Pişirme süresi çok fazla uzayıp, ısıya maruz kalma şekli değişip, ısı derecesi arttıkça yemekteki faydalı vitamin ve mineraller ölüyor.”

    “PİŞİRMEDE ALÜMİNYUM FOLYO VE TEFLONLARDAN UZAK DURULMALI”

    “Yemekler cam, çelik veya emaye kaplı dökme demir tencerede, tepside pişirilmeli. Alüminyum ve teflonlardan, mikro dalga fırınlardan uzak durulmalı. Pişirme sırasında alüminyum folyo, yanmaz pişirme poşeti ya da yağlı kağıt gibi ürünler asla kullanılmamalı!”

    “YEMEKLERDE BLENDER VEYA MİKSER KULLANILMAMALI”

    “Yemeklerde blender (karıştırıcı) veya mikser (çırpıcı) gibi elektrikli aletler kullanılmamalıdır. Çünkü yemeği işlenmiş hale getiriyor ve lifleri yok edip, sağlıksız hale dönüştürüyor. Bu da hazım sisteminin bozulmasına sebep oluyor.”

    “KIZGIN YAĞDA KIZARTMA YOK”

    “Kızgın yağda kızartma yapılmamalı! Balık ya da etler, sos veya una bulandırılarak yağda kızartılmamalıdır. Eğer illa kızartma yapmak isteniyorsa kısık ateşte, az zeytinyağı veya tereyağı ile sade pişirme yapılabilir.”

    “BESİNLERİ MEVSİMİNDE TÜKETMELİ”

    “Bugünün çocukları hem hareketli sokak oyunlarından, hem güneşten mahrumlar, hem de çilek, muz, salatalık, domates, biber gibi yiyeceklerin maalesef dört mevsim boyunca yetiştiğini sanıyorlar. Asıl üzücü olan ise, anne ve babaların bu durumu doğal karşılaması! Tıpkı sebze ve meyveler gibi, ülkemizde yetişen deniz balıklarının (çiftlik değil!), dağda bayırda yetişen yabani otların (serada değil), orman meyvelerinin (hormonlu, yapay üretim değil) de mevsimleri, zamanları var. Öncelikle mevsiminde yetişen yiyecekleri tüketmemiz gerekiyor.”

    “BUĞULAMA, EN SAĞLIKLI PİŞİRME YÖNTEMİ”

    “Izgara yapılabilir, ancak yiyecekler yakılmadan ve yüksek ateşe, kömür ve odun alevine, dumanına maruz kalmadan pişirilmeli. Ayrıca buğulama en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biridir.

    “AYNI YEMEĞİ DEFALARCA ISITMAK TEHLİKELİDİR”

    “Yemekleri pişirirken çok az su konmalı. Böylece hem besin değerleri korunuyor, hem de daha lezzetli oluyor. Tazelik ve besin değerleri açısından yemekler günlük olarak pişirilmeli. Birkaç günlük yemek yapıp, aynı yemeği defalarca dolaba koyup çıkartmak, her seferinde ısıtmak tehlikelidir, kesinlikle yapılmamalıdır.”

    “KONSERVE BALIKLAR TERCİH EDİLMEMELİ”

    “Taze balığın her türlüsü sağlıklı. Ancak teneke kutudaki ve poşetlerdeki konserve balıklar, ambalajlarındaki kanserojen maddelerden dolayı riskli hale dönüşür. Bu yüzden fabrikasyon konserve balıklar da tercih edilmemelidir.”

    RAFİNE ŞEKER VE TATLI (AŞIRI KARBONHİDRAT) TÜKETİMİNİN ZARARLARI 

    . Tüm hücresel fonksiyonlarımız yavaş yavaş bozulmaya başlar. . Organizmadaki birçok sistem normal çalışamaz hale gelir. . Vücudun mineral dengesini bozar. Krom ve bakır eksikliğine neden olur. . Kalsiyum ve magnezyum emilimini bozar. . Vücutta su tutulmasını arttırır. . Protein emilimini engeller. . Dokuların esnekliğini ve işlevini bozar. . DNA yapısında zarara yol açar. . Bağımlılık yapıcı bir maddedir. . Vücudun bağışıklık sistemini yıkar ve zayıflatır. . Beyinde delta, alfa ve tetra dalgalarını bozar. Dikkatsizliğe, baş ağrısı ve migrene, depresyona neden olur. Şeker ve tatlı alımı azaltıldığında duygusal kararlılık artar. . Alzheimer hastalığına neden olur. . Derimizdeki kolajen yapısını bozar. Ciltte kırışıklıklara, erken yaşlanmaya sebep olur. . Çocuk felci riskini arttırır. . Böbreği büyütür, böbrek taşlarına sebep olur. . Her türlü kanser hücresini besler, mide kanseri riskini arttırır.

    “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNU, KABIZLIK”

    “Türkiye’nin en büyük sorunu kabızlıktır. Kabızlık ülkemizde hiçbir zaman hastalık olarak görülmez. Eğer siz her gün muntazam bir şekilde büyük abdeste çıkamıyorsanız, vücudunuz iyi çalışmıyor demektir. Bu, en önemli sinyal. Örneğin bana gelip, ‘Ben çocukluğumdan beri kabızım’ diyen hastalar var. Bu demektir ki vücutta hiçbir şey doğru dürüst çalışmıyor. Türkiye’de hekimler, bunu sormaya utanıyor, hastalar da sorunca ‘Kusura bakmayın’ diyorlar. Her gün düzenli olarak tuvalete çıkabiliyorsanız vücudunuz saat gibi çalışıyor demektir. Çıkamıyorsanız bir bozukluk var demektir. Hareket etmezseniz, su içmezseniz vücudunuz çalışmaz. Tabi ki yiyecekler de bunu etkiliyor. Kabızlığın en büyük nedeni aşırı şekerdir. Şeker ve şekere dönüşen unlu ve nişastalı gıdalar bağırsak florasını bozar. Şekerli yiyecekler yediğiniz sürece gazınız ve kabızlığınız artar. Onun için bağırsaklarda 4 binden fazla birlikte yaşadığımız mikrop vardır. Bunlar iyidir veya kötüdür. Şeker, kötü olanları arttırır. Çok tatlı yiyen ve çok unlu gıdalar yiyenlerde bağırsak problemleri, kronik bağırsak hastalıkları başlıyor.”

    “MARKETTE SATILAN LİMON SULARI ZARARLI”

    “Limon faydalı bir meyvedir. Ancak organik olmasına ve dış kabuğu kimyasallarla mumlanmış ve boyanmış olmamalı. Limon her zaman taze sıkılmış olarak kullanılmalı. Çoğu markette limon suyu olarak satılan sarı suların limonla yakından uzaktan alakası olmadığı gibi son derece zararlıdır.”

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz

    Habertürk

  • Canan Karatay diyet önerileri

    Canan Karatay diyet önerileri

    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, saat saat sağlıklı yaşam önerilerini sunarken, demir eksikliğinin önemini de vurguluyor. Karatay ayrıca “Diyabetliler bal, pekmez ve her türlü reçelden de uzak durmalılar” uyarısında bulunuyor…

    SON kitabı “Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var” ile sağlıklı beslenmeyle ilgili tüm sorularımızı yanıtlayan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, saat saat sağlıklı yaşam önerilerini sıralıyor, diyabet hastalarının neler yapması gerektiğine ışık tutuyor. Karatay, kişide D vitamini ve demir eksikliği varsa kilo verilemeyeceğinin altını çizerken, Türk halkını şişmanlatan hataları da sıralıyor. İşte Karatay’dan öneriler…

    ‘DİYABET HASTALARI EKMEK, BÖREK, KEK, PİLAV YEMEMELİ’

    “Eğer obezseniz, diyabet ya da gizli şeker hastasıysanız, mutlaka sık yeme ihtiyacınız oluyordur. Diyabetlilerin öncelikle hedefi bunu kırmak olmalıdır. Diyabet, yanlış beslenme ve yaşam biçimi sonucu gelişen metabolizma bozukluğu hastalığıdır. Bu sebeple sağlıklı beslenme ile gerileyebilir. Diyabetlilerin vücuduna sağlıklı yağ (Köy tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, omega 3), sağlıklı protein (özgür tavuk yumurtası, normal yağlı peynir, et, balık, pastırma, evde yapılmış sucuk ve yoğurt), sağlıklı karbonhidrat (baklagiller grubu yani fasulye, mercimek, barbunya, börülce veya kuruyemiş grubundan fındık, fıstık, ceviz ve badem) girdiği zaman ensülin direnci yavaş yavaş kırılmakta ve kan değerleri yavaş yavaş normale dönmektedir. Sağlıksız karbonhidrat grubundaki yiyecekler (ekmek, börek, kek, beyaz pirinç pilavı, patates, fazla meyve, taze ve endüstriyel meyve suyu, asitli ve şekerli içecekler, alkol) tamamen kesilmelidir.” “Diyabet hastalarının tatlı ihtiyacı, kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem) ve kuru meyvelerle (kuru kayısı, kuru erik, kuru incir) karşılanabilir. Diyabetliler, bal, pekmez (keçiboynuzu dahil) ve her türlü reçelden (diyet dahil) de uzak durmalılar.”

    ‘DOĞAL YAĞLAR VE KIRMIZI ET OBEZLER İÇİN SAĞLIKLIDIR’

    “Doğal yağla yapılan yemekler kolesterolün ve ensülinin sağlıklı, normal değerlere gelmesini sağlıyor. Bu sebeple doğal yağlar ve kırmızı et obezler ve diyabet hastaları için sağlıklıdır, zararlı değildir!”

    ‘Düşük enerji, aşırı egzersiz yanlış’

    “OBEZLERDE karaciğer yağlanmasının oluşması sonucu, göbek etrafında araba tekerleği şeklinde yağların birikmesinin nedeni de budur. Fizik aktivitemizi artırarak, ensülin direncinin gelişmesini önlemek elimizdedir. Günlük karbonhidrat tüketimimizi azaltıp sağlıklı yağları ve proteinleri tüketiyorken, aynı zamanda fizik aktivitemizi de artırırsak, kan şekerimizi normal düzeylere indirmek mümkün olmaktadır. Düşük kalorili diyet ve fizik aktivitenin artırılmasının kilo verdirmediği, aksine kişileri bunalıma düşürdüğü yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Yani günlük enerjinizi azaltacaksınız, düşük enerji alıyorken her gün 1 saat koşacaksınız! İşte yapılan en önemli yanlışın bu öneriler olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu şekilde ‘kilo verme’ ise, kilo almanın en güçlü nedenidir. Düşük enerji, aşırı egzersiz kilo aldırır, verdirmez!”

    ‘Türk halkı hareketsiz ve unlu gıdaları çok tüketiyor’

    * “Türk halkındaki en büyük problem, hareketsizlik!” * “Türk halkı maalesef çok fazla ekmek, tatlı ve unlu gıdalar tüketiyor. Özellikle gençlerimiz fast food kültürüyle yetiştiriliyor. Hamburger, pizza, tost, sandviç, cips gibi yiyeceklerle karınlarını doyurmaya çalışıyor.” * “Ayrıca halkımızın büyük bir kısmı sağlıklı sanarak, her gün neredeyse 2-3 kilogram taze meyve yiyor, ama kuruyemişten kilo aldırır diye uzak duruyor!” * “Kuruyemiş tüketenler de, çiğ yemek yerine kavrulmuş ve tuzlanmış şekilde yiyerek büyük hata yapıyor!” * “Türk halkı az az, sık sık yiyerek zayıflamaya çalışıyor. Oysa sık sık yemek, sürekli ensülin hormonu salgılanmasına sebep oluyor ve farkında olmadan yağları eriten leptin hormonunun salgılanmasına engel olunuyor!” * “Halkımızın yaptığı bir diğer yanlış da sağlıklı yağlarla sağlıksız yağları aynı kefeye koymak. Vücudumuza sağlıklı yağ (doğal tereyağı, doğal sızma zeytinyağı) girmediği sürece birikmiş zararlı yağlarımızdan kurtulamayız!” * “diyetyapanlar, yalnızca kalori hesabına takılıyor. Yiyeceklerin ne protein içeriğine, ne de sağlıklı yağ içeriğine bakılıyor.”

    Hastalıklar

    Gizli şeker, diyabet ve tüm kronik hastalıkların nedenleri

    * Kötü beslenme * Kronik stres * Mikroplar * Toksinler * Alerjenler

    ‘D vitamini ve demir eksikliği kilo vermeyi engeller!’

    “BANA gelip ‘Ne yaparsam yapayım, kilo veremiyorum’ ya da ‘Çok yavaş kilo veriyorum’ diyenlerin gizli alerjileri, bilinmeyen değişik sağlık sorunları ve hormonal dengesizlikleri olabilir. D vitamini eksikliği de, kilo vermeyi engeller! Vücudumuzun ürettiği doğal ve en güçlü antioksidan özelliği olan D vitamininin eksikliğinde hücrelerimiz normal çalışmadığı için her türlü alerjik hastalık ve enfeksiyon hastalığı meydana gelmektedir. D vitaminin iki kaynağı vardır: Birincisi güneşin UVB ışınları etkisiyle derimizde üretilmektedir. İkincisi, gıdalarla alınabilmektedir. En önemli besin kaynağı balık, yürek ve karaciğerdir.”

    ‘Karaciğer, yürek ve dalak demir açısından zengin gıdalardır’

    “DEMİR eksikliği varsa, yine kilo verilemez! Yemekten hemen sonra çay içme âdeti de, gıdalarda bulunan az miktardaki demirin emilimini önlemektedir. Karaciğer, yürek, dalak gibi sakatatlar, kırmızı et, baklagiller, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır.”

    ‘MUTLAKA YOĞURT TÜKETİN’

    “Yoğurt, bir mutfağın olmazsa olmazlarındandır. Önemli bir probiyotik gıdadır, sindirim enzimlerinin düzenli çalışması ve bağırsaklardaki faydalı mikropların üremesi adına çok etkilidir. Yani buzdolabınızdan eksik olmamalıdır. Evde yoğurt yapmak için açık süt, mandıralardan veya günlük taze süt satan şarküterilerden alınabilir. Eğer bulunmazsa günlük pastörize süt (cam şişede) kullanılabilir.”

    ‘6-7 DİLİM EKMEK SAKINCALI’

    “Günde 100 gram karbonhidrat yeterlidir. Çünkü vücudumuzu aşırı çalışmaya zorlar. Bu nedenle kilolu, karaciğer yağlanması oluşmuş, göbek çevresi genişlemiş olan obezlere ve diyabet hastalarına günde 6-7 dilim ekmek tüketmenin önerilmesi son derece sakıncalıdır.”

    Yemeklerin yanında tercih edilen yiyecekler 

    * “Et ve balık yemekleri ile birlikte bol mevsim salatası, soğan yenebilir.” * “Yemeklerle birlikte cacık, sızma zeytinyağı, bol sarmısak ve nane eklenerek içilebilir.” * “Turşu, evde geleneksel usulle (bol sirkeli ve az tuzlu) hazırlanarak rahatlıkla tüketilebilir.”

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !

    Saat saat öneriler :

    06:00

    Kahvaltıda köy tereyağında yumurta (arzu edilirse pastırmalı olarak), yanında 8-10 adet zeytin, bir avuç içi kadar beyaz peynir, bir çay bardağı ceviz içi, arzu edildiği kadar domates, biber, salatalık, turp, maydanoz, nane, roka, tere ve limonlu çay.

    08:00 – 09:00

    Herhangi bir ekmek, simit, poğaça yenmeyecek.

    10:00

    Ara öğün şart değil! Acıkma hissi oluşanlara şekersiz bitki çayı ve birlikte avuç içi kadar ceviz içi yeter de artar.

    11:00

    Her gün bir antioksidan vitamin ile birlikte mutlaka 2-3 gram katkısız omega 3 tüketmenizde fayda var.

    Öğle yemeği, bir tabak zeytinyağlı yeşil fasulye, 3-4 adet ızgara köfte, bir kâse yoğurt, turp ve havuç ile hazırlanmış salata ile bir tatlı kaşığı keten tohumu olabilir. Tüm salatalara doğal sirke konabilir. Çünkü sirke, mide hazmını ve midenin boşaltılmasını yavaşlatır. Bu nedenle faydalıdır.

    14:00

    Öğle yemeği sonrası işe başlamadan önce 15-20 dakika yürümek, siz çalışırken yağlarınızın yakılmasını, göbeğinizin erimesini ve selülitlerinizin yok olmasını kolaylaştırır.

    15:00

    Ara öğün şart değil! Yine de acıkanlar bir elma, bir avuç tuzsuz yer fıstığı ile taze limon eklenmiş su ya da şekersiz çay tüketebilir.

    16:00

    Her gün 2-3 litre sıvı almaya dikkat etmeli. Öğünler arasında bol limonlu su, şekersiz çay ve ayran içilebilir.

    17:00

    Üzerinde diyet yazsa dahi kurabiye, bisküvi, çikolata, şeker yenilmeyecek, gazlı içecekler içilmeyecek.

    18:00 – 19:00

    Akşam yemeğinde 3-4 kalem kuzu pirzolası, mevsim salatası, zeytinyağlı enginar yenebilir.

    20:00

    Bu saatten sonra meyve dahil her şey yasak! Şekersiz bitki çayı ile limonlu suya izin var.

    21:00 – 22:00

    Sakın bir şeyler atıştırmayın! Ensülini yükseltmeyin.

    23:00

    Yatmadan önce 20 dakikalık yürüyüş harika olur.

    24:00 – 01:00

    Uyku önemlidir. Siz uykunun derinliklerine dalarken, zayıflatan hormon leptin uyanıyor ve en yüksek düzeyde salgılanmaya başlanıyor.

    02:00

    Leptin hormonunun salgılanmasına fırsat verdiğimiz zaman kilolarımızı rahatlıkla verebiliriz. Böylece organizmada birikmiş ve depo edilmiş yağlarımızın, ara öğün olarak kullanılmasını sağlıyoruz. Güçlü ve dinç kalıyoruz.

    Canan Karatay Diyet Deneyimlerimiz için Tıklayın !

  • Karatay diyeti menüleri

    Karatay diyeti menüleri

    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, yapay tatlandırıcılara da dikkat çekiyor. Karatay, “Tatlandırıcı kullananlar zehirleniyor. Kullanılan tatlandırıcılar, sofra şekerinden 600 kat daha tatlı” uyarısında bulunuyor

    SABAH kahvaltısında ‘ceviz’i, öğle yemeklerinde etli ya da zeytinyağlı sebze yemeklerini öneren İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, akşam yemeklerinde de öğle yemeğine benzer gıdalar tüketilmesini tavsiye ediyor. Ancak, akşamları 20.00’den sonra yemek yenmemesi konusunda uyarıyor. Yazı dizimizin son gününde yapay tatlandırıcılara dikkat çeken Karatay’a kulak veriyoruz…

    ‘YAPAY TATLANDIRICI KULLANANLAR ZEHİRLENİYOR!’
    “Aspartam ve sakarin içermez diye pazarlanan, sükraloz bazlı tatlandırıcılar, sofra şekerinden 600 kat daha tatlıdır. 200 gram kadar tatlandırıcı, 96 kalori ve 32 gram şeker içermektedir. Bunlar obezlere, diyabetli hastalara ve kilo vermek isteyenlere öneriliyor. Oysa hastalar zararlı birçok kimyasal maddeyi tükettiklerinin farkında bile değiller. Bu hastalar, yapay tatlandırıcılarla zehirlendiklerinin farkına varmalılar. Kilo problemi olmayanlar ya da ensülin direncini kırmayı başarmış olanlar, eğer çok istiyorlarsa Konya yöresine ait olan etli ekmek (kaşar peynirsiz olarak) ya da lahmacun gibi yiyecekleri rahatlıkla tüketebilirler. Etli ekmek ve lahmacunun ekmeği mayasız ve son derece incedir. Ayrıca bol soğan, limon, maydanoz ve ayranla tüketildiği zaman gayet dengeli ve sağlıklı bir gıdadır.

    ‘AKŞAM YEMEĞİ SONRASI MUZ, YAĞ OLARAK DEPOLANIR’ 
    Meyve konusuna gelince… Mevsiminde doğal olarak (hormonsuz, kimyasal ilaçsız, GDO’suz) yetişmiş ve sağlıklı ortamda, kimyasal koruyucu maddeler sıkılmadan (mumlanıp parlatılmadan) saklanıp satışa sunulan tüm meyveler sağlıklıdır. Meyvelerin içerdiği şeker oranı, glisemik endeksini belirler. Bu nedenle meyvelerin tüketim miktarları, zamanları ve şekilleri onları vücudumuz için sağlıklı veya sağlıksız hale getirebilir. Örneğin gün boyunca başka tatlı ve şekerli bir yiyecek yememek koşuluyla sonbahar ve kış aylarında sabah kahvaltısında yenecek bir adet yerli muz, glisemik endeksi yüksek olmasına rağmen verdiği enerji gün içinde yakılabileceği için sağlıklıdır. Ancak aynı muz, akşam yemeğinden sonra tok karnına yenirse ve ardından yatılırsa, gece enerjisi fazla gelip yağ olarak depolanacağı için sağlıksızdır.

    Resmi gerçek boyutunda görmek için tıklayın.</p><br /><br /><br /><p>Resmin ismi:  karatay_menu.jpg<br /><br /><br /><br />Görüntüleme: 0<br /><br /><br /><br />Büyüklüğü:  78.2 KB (Kilobyte)

    ‘ZEYTİN EN DOĞAL MEYVE BOL YİYİN’
    Ülkemizde birçok kişi diyabetli olduğunu bilmeden yaz aylarında her gün yarım karpuz, 2 incir, 1 salkım üzüm ve benzerini aynı anda yemekte… Peki günde 5 öğün meyve önerisi nereden çıktı o zaman? Bu diyet önerileri şimdi tarih oldu. Ancak özellikle akşam yemeğinden sonra kiloyla meyve yeme alışkanlığı hâlâ sürüyor. Yaz aylarında öğle yemeği yerine küçük bir kâse çilek, doğal yoğurt ya da avuç içi kadar beyaz peynirle yenirse, vücut için sağlıklı olabilir. Ancak etli, sebzeli bir yemeğin üzerine koca bir dilim karpuz veya bir kâse çilek yendiğinde sağlıksız oluyor. Çünkü bu durumda vücut aldığı fazla enerjiyi direkt depo yağlarına dönüştürüyor. Domates, biber, salatalık, zeytin gibi yiyecekler, doğal meyve ihtiyacımızı karşılamaktadır. Özellikle zeytin, bol bol tüketilebilir.”

    ‘Felç olma riski önlenebilir’

    “OBEZLERDE ve diyabet hastalarında oldukça ciddi damar tıkanıklıklarını, koroner kalp hastalığını, yani kalp krizi ve inme dediğimiz felç olma olasılığını, riskini azaltmak, önlemek kendi elimizdedir. Başkasının elinde değildir! Aşırı miktarda işlem görmüş unlu, nişastalı hamur işleri ve şekerli içecekler gibi çok çabuk hazmedilen ve kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlardan, yani yüksek glisemik endeksli yiyeceklerden uzak durmak, en kolay, en basit ve en ucuz yoldur! Yapacağımız en kolay iş, fazla meyve tüketiminden, taze sıkılmış veya fabrikasyon meyve sularının aşırı tüketiminden, şekerli içeceklerden, rafine unlardan ve hamur işlerinden, ekmekten, makarnadan ve kahvaltılık tahıllardan uzak durmaktır.”
    ‘Yemeğin üstüne yenilen kuru meyve sağlıksız’

    “EĞER gün içinde başka meyve yemediyseniz ve çok acıkmadıysanız, akşam yemeği yerine 3-4 adet gün kurusu kayısı (turuncu olanı sağlıksız), 2-3 adet kuru erik, 1 adet kuru incir gibi kuru meyveyle tüketilecek bir kâse yoğurt, yanında başka bir yemek yenmediği durumda sağlıklı olacaktır. Ancak saat 19.00-20.00’ye kadar yenmiş olsa dahi yanında salatası ve ayranıyla birlikte yenen etli, sebzeli veya baklagilli bir yemeğin üstüne aynı kuru meyveler yendiğinde ve ardından uyku faslına geçildiğinde sağlıksızdır. Çünkü bu durumda vücut aldığı fazla enerjiyi direkt depo yağlarına dönüştürecektir.”

    ‘1 kilo zayıflamak hasta olma riskini % 10 azaltır’ 

    “SAĞLIKSIZ karbonhidratlar, şekerler ve tatlılar önce kan şekerini, sonra ensülini yükseltir. Kan şekeri ve ensülin yükseldikçe, santral sinir sistemi uyarılır, adrenalin salgılanması artar, damarlar büzüşür. Yani çarpıntı olur, tansiyon yükselir, kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları ve göz hastalıkları oluşur. Kontrol edilemeyen hücre büyümesi başlar. Bu, kanserin başlama nedenidir, kanser hücrelerinde artış olur. Androjen (erkeklik) hormonlarının salgılanması artar, polikistik over sendromu, erken ergenlik, erkeklerde saç dökülmesi (alnın açılması) gibi belirtiler ortaya çıkar. Kanın pıhtılaşması, iç organlarda yağlanma, kilo artar. 1 kilo zayıflayınca dahi bu hastalık riskleri yüzde 10 oranında azalmaktadır.”

    ‘Obezite, diyabet, kalp hastalığı genetik değildir’ 

    “OBEZİTE, diyabet, kalp hastalıkları genetik değildir, iç ve dış etkenlerle ve yanlış beslenme sonucu özellikle yanlış yaşama biçimiyle artık her yaşta ortaya çıkan, genel hormonal ve metabolizma bozukluklarının klinik olarak yansımalarıdır. Bir öğünden sonra açlık hissetmeden 4-5 saat geçiremiyor ya da 1-2 saat içinde acıkıp bir şeyler atıştırmadan duramıyorsanız, bilin ki sabah kahvaltıda yedikleriniz sizin sağlığınıza zarar veriyor. Sık sık yemek metabolizmamızı hızlandırır. Ancak kan şekerimiz ve ensülinimiz de sürekli olarak yüksek kalmaktadır. Bu şekilde kısa bir süre hızlı çalışan metabolizma, yağların yakılmasını değil, yağların sürekli depoya gönderilmesine neden olur. Ara öğün yiyerek diyet yapanların, yavaş yavaş kilo almalarının nedeni, sık sık ara öğün yemelerinin sonucu kanlarında ensülin hormonunun giderek yükselmesi ve yüksek olarak kalmasıdır.”

    EVDE TEREYAĞI NASIL YAPILIR? 
    “Evde mayaladığınız yoğurdun kaymağını, ortalama 7-10 gün boyunca küçük bir kavanozda biriktirin. Kaymağın acı bir tat almaması için kavanozun kapağını sıkıca kapatın. Daha sonra kavanozu çalkalayarak kaymağın içindeki yağ ve suyun ayrılmasını sağlayın. Bu çalkalama, 30 dakikada bir 5-10 dakika ara vererek ortalama 60-120 dakikalık bir zaman alabiliyor. Kaymaktaki yağ ve su birbirinden ayrılmaya başlayınca kavanozu 5-10 dakika buzluğa koyun. Daha sonra kavanozun içindeki tereyağını bir kaşıkla toplayın, top şekline getirip suyunu iyice sıkın. Tereyağınız taze taze kullanımınıza hazır…”

    Habertürk

  • Enginar kürü

    Enginar kürü

    Sayısız faydası olan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze. Hatta 40 gün üst üste enginar yiyerek yapılan enginar kürü, karaciğeri güçlendiriyor

    Beslenme ve diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan anlattı:
    Enginar için mucize bir besin dersek abartmış sayılmayız. Son yıllarda yapılan birçok çalışmada sayısız faydası olduğu anlaşılan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze olarak algılanıyor. Hatta yılda bir kere 40 günlük enginar kürü yapanlara her geçen gün daha çok rastlanıyor.
    40 gün üst üste enginar yiyerek yapılan enginar kürünün amacı; karaciğeri güçlendirmek; çünkü enginar yapısında bulunan antioksidanların yardımıyla, vücudumuzdaki birçok toksin maddeyi uzaklaştırır, karaciğeri güçlendirir. Toksin madde uzaklaştırmak için 40 gün üst üste enginar yemek ne kadar etkili bilinmez; ama en son The University of Reading’de yapılan bir araştırmada çıkan sonuçlar enginarın tahtını güçleniyor.

    Yapılan çalışmada;
    1- Enginarın yüksek miktarda antioksidan içerdiği doğrulanıyor. Enginarın içeriğinde bulunan quersetin ve rutin isimli antioksidanlar kansere karşı vücudumuzu koruduğu gibi aynı zamanda da kalbi güçlendiren özellik gösteriyor.
    2- Enginarda bulunan ‘siyanik asit’ adlı madde kötü kolesterolü düşürüyor ve iyi kolesterolün salgılanmasını arttırıyor. Bu da kalp damar sağlığı için ilaç niteliğinde bir fayda demek.
    3- Enginarda bulunan yüksek oranda lif yapısı kan şekerinin dengelenmesinde etkilidir. Şeker hastaları için zeytinyağlı veya etli yapılmış enginar yemeği, beslenme kalitesini çok güçlendirir. Şeker kontrolünde pozitif etki gösterir.
    4- Enginarın karaciğeri güçlendirdiği savı, yeni çalışmalarda da doğrulanıyor.
    5- Enginar yüksek tansiyona karşıda vücudumuzu güçlendiriyor. Enginarın yapısında bulunan potasyum minerali vücutta bulunan sodyum-potasyum dengesinde etkili olup tansiyonun normal seviyelere gelmesinde etki ettiği saptanmış.

    Karaciğeri temizleme tarifi için tıklayın !

    ‘SALATA OLARAK DA YİYİN’ 
    Enginardan en büyük faydayı sağlamak için; mevsiminde öğlen veya akşam yemeğinde tüketmeliyiz. Zeytinyağlı enginara ilave edilen; havuç+ patates+ bezelye içeren garnitür besin değerini ve lezzetini arttırır. Ayrıca kuşbaşı etli bir garnitür hazırlayıp etli enginar yapıp ana yemek olarak da tüketebilirsiniz. Enginarın kabuğunu soymadan yapılan enginar dolması da Türk yemeği klasiklerimizden biridir. Enginarı salata şeklinde de tüketebiliriz.

  • Karatay diyetinin sırları

    Karatay diyetinin sırları

    Türkiye’de diyet ve sağlıklı beslenme konusunda ezberi bozan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiğini söylüyor

    Tereyağı, yoğurt ve zeytinin evde yapılması önerisinde bulunan Karatay, Türk halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun ‘enine büyüdüğünü’ ifade ediyor
    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, sakatatlardan dönere, çiğköfteden diyet gıdalara dek pek çok konuda görüşünü dile getirirken, yemek yaparken hangi yağların kullanılması gerektiği ve hangi yağların zararlı olduğunu da tek tek sıralıyor.
    Tereyağ, yoğurt ve zeytinin evde yapılması gerektiğini savunan Prof. Karatay’a göre, günde 2 öğün beslenmeke gerekiyor. Dahası Karatay, yaş ilerledikçe yürüyüşe daha çok ağırlık verilmesi önerisinde bulunuyor. Yazı dizimizin 2.’nci gününde Karatay, Türk insanının enine büyümesine yol açan hatalara ve özellikle çocuklardaki karaciğer yağlanmasının nedenlerine de dikkat çekiyor.

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !

    ‘KÖY TEREYAĞI SAĞLIKLI’
    “Tam yağlı, doğal olan her şey tüketilmeli. Saf köy tereyağı, katkısız Trabzon, Urfa ya da Malatya gibi yörelerimizin tereyağı kullanılabilir. Hatta kadınlarımız tıpkı yoğurt gibi evde tereyağını kendileri yapabilirler. Zeytin dahi evde yapılabilir. ‘Karatay Mutfağı’nda bunların tarifini verdim. Katkısız ve çocuklara en faydalı biçimde kendi besininizi hazırlayabilirsiniz. Tereyağı, yayık ayranı aslında yarım saatlik bir iş. Neneler ya da ev kadınları, evde oturduklarında sürekli televizyon izlemek yerine bunu kolaylıkla yapabilirler. Saf köy tereyağı, en sağlıklısıdır, buzdolabında bile katı değildir ve istenildiği kadar kullanılabilir. Saf köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağı her gün gereği kadar vücudumuza girmelidir.”

    ‘YEMEKTE TEREYAĞ VE ZEYTİNYAĞI KULLANILMALI’
    “Zararlı dediğimiz yağlar, trans yağlardır. Trans yağlar, kızartmalarla meydana gelen yağlardır, işlenmiş her gıdanın içindeki trans yağlar zararlı ve kanserojendir. Artık halkımız, şekere ve trans yağlara dikkat etmeli, zaten dikkat edilirse hastalık da kalmaz. Mısırözü ve ayçiçeği yağı, çiğ olarak kullanılabilir. Ama ikisi de ısındığı veya kızardığı zaman aşırı miktarda trans yağ oluşur. Margarin haline gelince de, katı ya da sıvı olsun, içi trans yağ doludur.
    yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındıkyağı kullanmak gerekir, çünkü bunlar ısıya dayanaklıdır ve hemen bozulmazlar. Bunlardan asla korkmayacağız, bu yağlar yanmadıkça, trans yağ oluşmaz. Isınınca bozulan mısırözü ve ayçiçeği yağıdır. Bunlarla kızartma yaparsak hemen kanserojen olur. Trans yağlar, en fazla çoklu doymamış dediğimiz bitkisel yağlarda oluşmaktadır unutmayalım!”

    ‘Kelleyi, paçayı, işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz’
    “Yağlardan en sağlıklısı, serbest dolaşan hayvanların etindeki hayvansal yağlardır. Kuzu eti yediğiniz zaman yağıyla birlikte yemelisiniz. Kuzu etini kaynatıp et suyu çıkardığınız zaman da çok sağlıklı olur.
    Sevdiğiniz kelleyi, paçayı veya işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz. Sakatatlardan hepsini yiyebilirsiniz. Karaciğer de buna dâhil. Şişman hanımlar, ‘Dizlerimde kıkırdak kalmadı’ diyor. Sen protein yemezsen tabii ki dizin gider, sağlıklı protein, sağlıklı yağ, yumurta, tereyağı, saf zeytinyağı yemezsen kilo veremezsin. Paça çorbası, diz eklemleriyle ilgili sorunlara birebirdir. Ben haftada 2 kez paçamı, işkembe çorbamı içerim. Beni eleştirenler, ’10 yıl sonra ne olacak?’ diyorlar, oysa ben bunları yeni söylemiyorum ki. Yıllardır bunları anlatıyorum. 1987 yılında, ABD’ye gittim. Oraya gidinceye kadar İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Koruyucu Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı’ydım. Tüm bu söylediklerim yeni ifadeler değil. O zamandan beri takip ettiğim hastalar, şimdi 80-90 yaşlarında ve sağlıklılar.”

    ‘KIZARTMA HİÇ YOK’
    “Kızartma bitti, hiç yapılmayacak, Çünkü kızartma trans yağ demektir. Balık ızgara, fırın, buğulama şeklinde yenilebilir. En sağlıklısı bunlardır. Ama Trabzon ya da Ordu’da yapıldığı gibi hamsiyi una bulayıp kızartırsanız o tehlikelidir! Kanserojendir! Aslında yiyecekleri biz pişirirken ya da tüketirken tehlikeli hale getiriyoruz.
    İdeal bir öğlen yemeği, biftek veya bonfile ile güzel bir salatadan oluşur. Bütün bir balık yiyebilirsiniz. Izgara yapılmış sebze, döner yiyebilirsiniz. Ama dönerin yanında pilav, patates, pide yok! Bir iki kaşık tam buğday veya bulgur pilavı, cacık, yoğurt, ayran olabilir. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz, sakın az yiyip de aç kalmayın, sonra halsizleşir doğru dürüst iş yapamazsınız. Kilo almayacağım diye yalnız salatayla öğün geçirmek bu nedenle doğru değildir!”

    ‘Türk milleti 8-12 öğün besleniyor, enine büyüyor’
    “İbn-i Sina, Ortaçağ’ın en önemli bilimadamı, tıp hekimidir. Onun yazdığı tıp kitapları Ortaçağ’da bütün tıp okullarında okutuluyordu. İbn-i Sina, ‘İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır’ der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed’in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. Ama Türk milleti maşallah 8-12 öğün besleniyor, öyle alıştırıldı, öyle programlandı. Bu nedenle de Türk milleti enine büyümeye başladı!

    ‘YAŞ İLERLEDİKÇE HAREKET ARTACAK’
    50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, ‘Yaş ilerledikçe, hareket artacak’. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer’ı varsa şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum.”

    diyet yiyeceklere dikkat!’
    “Light ürünlere, diyet olan tüm yiyecek ve içeceğe karşıyım. Çünkü diyet denilen besinler, içindeki doğal yağların, doğal vitaminlerin, doğal minerallerin alınmış olan kısmıdır. diyet yiyecekler, en sağlıklı kısmı alınan ve en pahalı satılan ürünlerdir. Hazır gıdalar da öyle. Hazır gıdalardan da uzak duracaksınız. Doğal gıdaları kendiniz hazırlayıp yiyeceksiniz. O zaman hastalanmazsınız, verdiğiniz kiloları da almazsınız.”

    ‘Yapay gıdalar kısırlık ve kanseri artıyor’
    “Yanlış beslenme ve yapay gıdalar sonucunda kısırlık artıyor. Sadece kısırlık değil, kanser, kalp hastalığı, şeker hastalıklarında da artış görülüyor. Hepsinin temelindeyse obezite yatıyor.
    Obez, karaciğer yağlanması olan yani insülin yüksekliği olan kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over gelişiyor, kadınlarda üreme duruyor, erkeklerde memeler büyüyor ve spermin kalitesi ve sayısı azılıyor. Bir de GDO’lu gıdalar var. Bunlar ve trans yağların aşırı tüketilmesi üreme dahil vücuttaki her şeyi bozuyor.”

    ‘Hareket etme şartıyla istediğin kadar ye’
    “Kaç gün diye bir şey yok, doyuncaya kadar her şeyi yiyeceksiniz. Karatay Mutfağı’nda ‘kaç kalori’ hesabı yok. Ben başka bir şey söylemiyorum. Hareket etmek ve sağlıklı yiyecekler olması şartıyla istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
    Bilgisayar ya da televizyon karşısında saatlerce oturursanız olmaz! Hareket etmeden hiç kimse kilo veremez. Ama gençsiniz, atletsiniz, saatlerce spor yapıyorsanız ya da hamileyseniz o zaman tabii ki yiyecekseniz. Her gün 5 kilometre koşun ya da yürüyün, o zaman sağlıklı yiyeceklerden istediğinizi, doyuncaya kadar, bakın bir kez daha vurguluyorum doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Örneğin pastırmalı kuru fasulye, mercimek, piyaz gibi yemekleri doyana kadar yemelisiniz. Ama ekmeksiz olarak! Tabii ki kuru soğanla… Neden? Çünkü biz de bir söz vardır biliyorsunuz: ‘Aç ayı oynamaz!’ deriz. Pirinç yerine de bulgur tüketilmeli. Tam buğday ve bulguru yiyebilirsiniz.”

    ‘Yemekte içilen su hazımsızlık yapar’
    “Su 24 saat içilmelidir. Ancak yemek sırasında içilmemeli. Çünkü mide asidini sulandırır, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar yudum yudum 2.5 litre su tüketilecek. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyordur. Bu nedenle de bağırsaklar çalışmıyor. İşte bu sebeple Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli göstergesidir, belirtisidir. Ciddi bir sağlık sorunudur.”

    Habertürk