Kategori: İlişkiler

  • Tatil Karakteriniz Hangisi?

    Tatil Karakteriniz Hangisi?

    Hemen hepimiz o anı bekliyoruz; yıllık iznimizi alacak ve her şeyi geride bırakıp tatile çıkacağız. Ancak araştırmalara göre, birçok kişi tatilini istediği gibi geçiremiyor çünkü ne istediğini tam olarak bilmediği için en başından hata yapıyor.

    Tatili kim sevmez ki? Birçoğumuz, neredeyse bütün bir yıl boyunca o anı bekliyor ve güzel bir seyahatin planlarını yapıyoruz. Fakat yapılan araştırmalara göre, pek çok kişi tatilden geriye tam olarak tatmin olamadan dönüyor. Uzmanlarsa, bunun nedeninin kişilerin kendilerini çok iyi tanımamaları ve tam olarak ne istediklerini bilmemeleri olduğunu anlatıyor. Onlara göre, aşağıdaki altı soruyu yanıtlayarak tatil karakterinizi ortaya çıkarabilir ve bunun rehberliğinde tam da hayalinizdeki gibi bir tatil yapabilirsiniz.

    Plancı mısınız, Değil mi?

    Kimileri tatilin neredeyse, her bir gününü, saatini planlamaya bayılır, bazılarıysa bir arkadaşı ya da tur rehberinin peşinde gelişigüzel dolaşmayı severler. Tatilden alacağınız zevk de aslında tamamen bu tercihinize bağlıdır. Plansız yapamayan birisine “nerede sabah orada akşam” tarzı bir gezi, işkence gibi gelirken, sürprizleri sevenler de her dakikası önceden ayarlanmış bir tatilden bir o kadar sıkılırlar.

    Öneri: Eğer tatillerinizi önceden planlamayı sevmiyorsanız, sırf böylesi daha iyi olacak diye bunu yapmayın. Bir grupla beraber tatile çıkıyorsanız, işi düzen meraklılarına bırakın ve karışmayın onlar her şeyi planlasınlar, size de tatilin tadını çıkarmak kalsın.

    Yeniliklere Ne Kadar Açıksınız?

    Yenilikleri seven ve maceradan hoşlanan kişiler, genellikle tatillerde daha önce hiç gitmedikleri yerlere gitmeyi sever, hatta bir geziye birden fazla durak sığdırırlar. Tatilleri boyunca, ne kadar çok yeni şey, yeni yemek keşfeder ve ne kadar fazla yeni insan tanırlarsa onlar için o kadar iyidir. Onlara göre, iyi geçmiş bir tatil, dolu dolu geçmiş, her saniyesi değerlendirilmiş bir tatille aynı anlama gelir. Öte yandan bazılarına göre, tatilin tek bir anlamı vardır; o da sonuna kadar tembellik yapmak, sadece güneşin yönüne göre şezlongu döndürmek. Siz bunlardan hangisisiniz? Tatile çıkmadan önce buna kesin bir karar verin.

    Öneri: En yakın arkadaşınız, Peru’da lamaları severken çok eğlendiğini ya da Kızıldeniz’de köpekbalıklarıyla dalmanın müthiş bir zevk olduğunu anlatabilir. Ama siz yine de kalbinizin sesini dinleyin ve gerçekten istediğiniz bu değilse, Facebook’ta birkaç “havalı” fotoğraf için, güneş, kum, deniz üçlüsünden vazgeçmeyin. Peki ya sizin de içinizde bir yerlerde bir maceracı varsa? Öyleyse ufkunuzu yavaş yavaş genişletin ve yeni yerlere sadece iki-üç günlüğüne gitmeyi deneyin.

    Uyumlu Birisi misiniz, Yoksa Stresli mi?

    Geçmişteki tatillerinizi, tatil partnerlerinizle yaşadıklarınızı iyice hatırlayın ve kendi kendinize dürüstçe itiraf edin: siz gerçekten uyumlu, geçinilmesi kolay birisi misiniz? Bu soruya kolayca yanıt vermenin bir yolu da, sadece arkadaşlarınızla değil, otel çalışanlarıyla, rehberlerle ya da hosteslerle yaşadığınız küçük-büyük tüm tartışmaları gözden geçirmenizle mümkün. Bu tartışmaların sayısı hatırlayamayacağınız kadar çoksa pek de uyumlu birisi olduğunuzu iddia etmek mümkün değil.

    Öneri: Tatilde dinlenmeye ve şehrin, işin tüm stresinden uzaklaşmaya gittiniz. Öncelikle henüz olmamış şeyler için endişelenmeyi bırakın (ya uçağı kaçırırsam, ya otel iyi değilse gibi) ve rahat olun. Tatil sırasında da, istediğiniz kadar hızlı olmayan garsona ya da her sorunuzu tam olarak cevaplayamayan rehbere kafayı takmanız ve onlarla tartışmanızın en büyük zararını yine siz göreceksiniz. Kaygıları, stresi, endişeleri ve sıkıntıları şehirde bırakın.

    Elinizden geldiğince rahatlamaya, kafanıza hiçbir şeyi takmamaya çalışın. Bir şeye sinirlendiğinizde, içinde bulunduğunuz durumun pozitif yanlarını kendinize hatırlatın: “Otel biraz eski ancak plaj ve deniz benzersiz” gibi…

    Mükemmeliyetçi Yanınız Var mı?

    Hepimizin hayalinde bir “muhteşem tatil” imajı vardır. Hava harikadır, deniz kusursuz, otelse başka hiçbiriyle kıyaslanamayacak kadar iyidir. Ama öte yandan, hepimiz aslında böyle bir tatilin asla var olmayacağını biliriz. Tatillerde ufak ya da büyük bazı sorunlar çoğu zaman çıkar. Ve ne yazık ki, hiçbir tatil yüzde yüz kusursuz ilerlemez. Eğer siz de hayatındaki her şeyin tamamen sorunsuz yürümesini isteyenlerdenseniz işiniz tatillerde daha zor olabilir.

    Öneri: Mükemmeliyetçi yanınızı hiç değilse, tatillerde bir kenara bırakın. Kendinize sık sık “tatilde” olduğunuzu hatırlatın ve her ne olursa olsun, şu anda bir deniz kenarında ya da dağda, istediğiniz bir yerde yakınlarınızla olmanın, bir ofiste çalışıyor olmaktan daha iyi olacağını düşünün. Tatile çıkmadan önce ufak, tefek problemlerle karşılaşmanızın olası olacağını hatırlayın ve kendinizi bu tablolara hazırlayın. Tabii ki böylece, her şey kusursuz ilerlerdiğinde buna her zamankinden de daha fazla sevinme şansınız olacak.

    Tatil Öneri ve Paylaşım Alanı için tıklayın !

  • İlişkilerde En Sık Yaşanan Kavga Sebepleri

    İlişkilerde En Sık Yaşanan Kavga Sebepleri

    Özellikle uzun süreli birlikteliklerde ve evliliklerde, zamanla aşk gücünü yitirmeye başlıyor ve yerini hararetli tartışmalara bırakıyor. Ne tuhaftır ki, yakın bir zamana kadar yan yana gelmek için can atılan partnerle artık aynı karede bulunmaya bile tahammül kalmıyor. Çünkü artık çift kendini sürekli bir tartışmanın ortasında buluyor. Peki, ama neden böyle oluyor? Çiftler birbirlerini gerçekten öyle çok seviyorlarken, bazen bilerek bazen ise bilmeyerek hangi konular hakkında tartışma çıkartıyorlar?

    TARTIŞMALAR BOŞANMAYA YOL AÇABİLİYOR…

    Çiftler arasında geçen tartışmalar bütün ikili ilişkilerde yaşanan kaçınılmaz bir surun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan problemlerin çıkış nedenlerini anlayabilmek ve değen konular üzerine tartışmak. Aksi takdirde, eğer çiftler sürekli olarak her konuda tartışıyorlarsa, boşanmaya doğru yol alınabiliyor. Etraftaki birçok çiftin boşanma kararı alması ya da yakın ailede yaşanan olumsuz deneyimler, çiftleri evlilik kurumundan soğutabiliyor. Oysa her insan mutlu bir evlilik yapmanın, hayat boyu bir yastıkta yaşamanın hayalini kuruyor. Bu hayalin kolay olduğunu söylemiyorum ama imkânsız da değil… Bunun için ilk önce yaşanılanlara yukarıdan ve dışarıdan farklı bir gözle bakmak ve yeni bakış açıları geliştirmek gerekiyor.

    ERKEKLER SEVDİKLERİ KADINI MUTLU ETME FIRSATINI HİÇ KAÇIRMAZLAR…

    Kadınların konuşurken partnerleri tarafından dinlenmemeleri en büyük kavga sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Erkekler her ne kadar dinlediklerini belirtseler de, aksini ispat etmeye çalışmak ve konuyla ilgili sorular sormak tartışmanın daha çok alevlenmesine neden olabiliyor. Genel anlamda erkeklere göre daha çok konuşmalarıyla tanınan kadınlar pek çok konuyu aynı anda konuşabilme ve dinleyebilme özelliğine sahipken, erkekler aynı özelliğe sahip değiller… Bu nedenle, uzun süre dinleme konusunda erkekleri suçlamak yersiz ve yanlış bir tutum oluyor. Dolayısıyla, bu konuda yapılması gereken en doğru davranış, kadınların önce erkekleri kendilerine odaklanmayı sağlamaları, sonra net ve yalın bir dil kullanarak tek bir konu üzerine konuşmaları ve daha sonra erkeklere herhangi bir çözüm üretmeleri gerekmediği veya sadece kendilerini anlamaya ihtiyaç duyduklarını ifade etmeleri gerekiyor. Çünkü erkekler sevdikleri kadını mutlu etme fırsatını hiç kaçırmazlar. “Beni dinlemene ihtiyacım var. Bir şey söylemene veya çözüm üretmene gerek yok. Sadece beni dinlemeye ve anlamaya çalış. Bu beni mutlu eder!” diyen kadın, erkeğe bu fırsatı vermiş oluyor. Ayrıca genel geçer konulardan ya da günlük olaylardan bahsedilirken kadının ilgisini çeken bir konu erkeğin ilgisini çekmeyebiliyor. Bu durumun göz önünde bulundurularak davranılması, büyük beklentilere kapanılmaması ve erkeğe dinlemediği için eleştirel tarzda suçlayıcı ifadeler kullanılmaması da önem taşıyor. Bu süreçte tartışma yaratmak yerine, küçük ama sevimli kelimeler seçmeye özen gösterilmesi ortamı yumuşatabiliyor.

    ERKEKLER TAKDİR EDİLDİKLERİNDE DAHA UZUN DİNLEYEBİLİYORLAR…

    Kadın ne kadar yorgun ve bitkin hissedersin hissetsin, erkek dikkatini verip onu dinlediğinde, dokunup ve sarılıp sevgisini ve ilgisini ifade ettiğine kadın rahatlıyor ve gevşiyor, yorgunluğu geçiyor… Bu nedenle konuşmayı sevmeyen erkeklerin hiç olmazsa bir nebze kadınları anlayıp, onlara karşı olan davranışlarını değiştirmeleri önem taşıyor. Çünkü kadınlar dinlendiklerini düşündüklerinde partnerlerinin onlara değer ve önem verdiğini, kabul ettiklerini ve buna bağlı olarak da sevildiklerini düşünüyorlar. Bu hisler kadınlar için çok önem taşıyor. Ayrıca, kadınlar duygularını ifade etme imkânı bulduklarında “Anlaşıldım, seviliyorum ve değerliyim!” hissini yaşıyorlar, gevşiyorlar ve rahatlıyorlar. Bu duygu yoğunluğu kadınların kendilerini dinleyen kişiye yakınlık duymasını artırıyor, yokluğu ise uzaklaştırıyor. Mutlu olan ve mutlu görünen bir kadının sıcak karşılıkları ve gülen yüzü, erkeğe pırıltılı bir görüntü sunan ayna gibi oluyor. Takdir edilmek ve hizmet edilmesi erkeklerin erkeksi yanını doyururken, iletişim kurmak ve dinlenmek kadınların kadınsı yanını doyuruyor…

    AYAĞI YORGANA GÖRE UZATMAK GEREKİYOR…

    Maddi harcamalar çiftler arasında tatsızlık yaratabilecek sorunların başında geliyor. Genel olarak baktığımızda, kadınların maddi harcamaları erkeklerinkinden iki kat daha fazla oluyor. Alışveriş yapmayı, kendine yeni kıyafetler ve makyaj malzemeleri almayı, sürekli olarak ev eşyalarını değiştirmeyi ve her gün kuaföre gitmeyi alışkanlık haline getirmiş bir kadınla kavga etmek erkekler için neredeyse bir rutin davranış haline geliyor. Ancak kavga etmek bu davranışların azalmasına yardımcı olmuyor, daha şiddetli tartışmaların yaşanmasına yol açıyor. Bu sonuçlara sebebiyet vermemek için “Ayağını yorganına göre uzat!” atasözünü hatırlamak gerekiyor. Ortak bir hayatın sağlıklı bir şekilde devamlılığı için gelir ve giderin gözler önüne serilmesi önem taşıyor. Bu nedenle çiftlerin ne kadar paraya ihtiyaçları olduğu konusunda birbirlerine karşı açık ve dürüst olmaları gerekiyor. Bunun dışında haftalık ve aylık bir bütçe yapılabiliyor ve yapılan harcamalar hakkında çift birbirine bilgi verebiliyor. Böylece çiftler tartışıp birbirlerini kırmak yerine, başarılı ve eğlenceli bir ilişkiye doğru yol alabiliyorlar.

    SABIRLA BEKLEMEK VE YOL GÖSTERMEK GEREKİYOR…

    Sakal tıraşından sonra lavabonun kirli bırakılması, tuvaletin kirli kalması, tuvalet kâğıdının değiştirilmemesi, kirli tabak ve bardakların kaldırılmaması, yiyecek jelâtinlerinin çöp kutusuna atılmaması, ev temizliğine yardım edilmemesi, yemek masası hazırlama ya da toplama işlemlerinde destek olunmaması, kirli kıyafetlerin çamaşır sepetine atılmaması, döküntülerin toplanmaması, ıslak banyo havlularının ortalık yerde ya da yatağın üzerinde bırakılması gibi pek çok konu çiftlerin tartışma konusu olabiliyor. Aslında düzelme ihtimali fazlasıyla olan fakat düzelebilmesi için fırsat verilmeyen bu tür davranışlara verilen olumsuz tepkiler, tartışmaların şiddetlenmesine sebebiyet verebiliyor. “Yaptırım dili” işveren ve işçi arasında olduğu kadar ikili ilişkilerde de oldukça sık kullanılıyor. Bu nedenle çiftin yapılmasını istedikleri bir şeyi talep ederken yıkıcı eleştirilerden, konuya sert girmekten, diretmekten ve kendi kendine söylenmekten kaçınması gerekiyor. Yapılması gerektiği düşünülen şey için partnere fırsat verilmesi ve görsel olarak algılamasını sağlamak bu süreçte önem taşıyor. Fırsat vermenin ana temasında “sabretme ve bekleme” yer alıyor. Yukarıda bahsedilen küçük problemlerin devasa boyutlara getirilmemesi için sabırla yapılmalarının beklemesi gerekiyor. Kadınlar bu süreçte çok yanlış bir şekilde, ister istemez toplama, yıkama, temizleme, derleme ve düzeltme gibi davranışlar sergileyebiliyorlar. Farkında olmadan, bu davranışlarıyla olayların akışını erkekler için alışkanlık haline getiriyorlar ve sonrasında birden bire erkeklerden talep etmeye başlıyorlar. Cicim aylarında gösterilen bu anlayışın bir süre sonra değişikliğe uğraması erkeklerin adapte olamamasına neden oluyor. Bu nedenle, tutarlı bir şekilde devam edilmesi ya da değişimin yavaş bir şekilde yapılması gerekiyor. Bunun için de partnerin yapmasına fırsat vermek ve görsel olarak algılayabilmesi için hiçbir müdahalede bulunmadan sabırla göstermek önem taşıyor. Böylece hem partnerin algı düzeyi değişiyor hem de tartışmadan uzak bir ilişki yaşanabiliyor.

    ORTAK HESAP OLUŞTURULMASI İŞE YARIYOR…

    Çiftlerin çatışmasına neden olan bir diğer önemli konu ise eski erkek veya kız arkadaş meselesi oluyor. Facebook kullanımının yaygınlaşmasıyla partner ilişkilerinde sorunlar artıyor. Bu sorunların ortaya çıkmaması için ortak bir facebook hesabı oluşturabiliyor ya da profil resmi kullanabiliyor. Böylece üyelik ve arkadaşlık talepleri çiftin otak onayıyla gerçekleşebiliyor ve facebook kullanımının bağımlılık haline getirilmesi önlenebiliyor.

    DÖNÜŞÜMLÜ İZLEMEK GEREKİYOR…

    Çağımız gereği pek çok çiftin çatışmasına neden olan sebeplerin başında diziler ve maç seyretme geliyor. Çiftlerden biri dizi izlerken diğeri maç izlemek isteyebiliyor. Bu durumlarda partnerler arasındaki gerilim yükselebiliyor. Fakat bu durumun tartışmaya dönüştürülmesi için teknolojinin ileri safhalarında olduğumuzun hatırlanması işe yarıyor. Dizi ya da maçı dönüşümlü olarak internet ortamında izlemek çok daha mantıklı olabiliyor. Böylece hem adaletli davranılmış hem ileriye dönük olabilecek çatışmaların önüne geçilmiş hem de gece mahvedilmemiş oluyor.

    PİRE İÇİN YORGAN YAKMAYIN!

    Eve ya da randevuya geç kalmayı çiftlerin tartışmalarına yol açan önemli problemler arasında ele almak gerekiyor. Geç kalmak denildiğinde hemen hemen herkesin aklına otobüsü kaçırmak, trafiğe takılmak ve hazırlanmak için vakit harcamak gibi olaylar geliyor. Bu tip durumlarda sağduyulu davranmak ve tartışmaya mehil vermeden geç kalma sebebini öğrenmek önem taşıyor. Çünkü yargısız infaz yapıldığında ve pire için yorgan yakıldığında durum çok daha fazla alevlenebiliyor ve istemeden de olsa çiftin keyfi kaçabiliyor. Bunların olması için ileriye dönük düşünülmesi ve sakin tavrın korunması gerekiyor.

    Cem KEÇE

  • Çin Burcu Falı

    Çin Burcu Falı

    Çin falı 1000 yıllarında bulunmuş ve on iki adet hayvanın karakteristik özelliklerini belirten ve kişiyi bu şekilde nitelendiren burç, fal olayıdır.Her yılın ayrı bi hayanı her hayanın ise ayrı bir özelliği mevcuttur.Her neyse fazla uzatmadan çin falı anlamları ve çin astrolojisi hakkındaki nitelikleri gösterelim.

    Çin Burçları

    Fare Burcu Yıllar: 1960, 1972, 1984, 1996, 2008
    Dürüst,özgür,çalışkan,çekici. Kimi zaman bencil ,kaba,kontrolcü, entrikacı ..

    Öküz Burcu Yıllar:1961, 1973, 1985, 1997, 2009
    Zeki,soğuk kanlı,sakin,etkileyici,mütevazi. Kimi zaman inatçı,geri kafalı,ısrarcı,sert.

    Kaplan Burcu Yıllar:1962, 1974, 1986, 1998, 2010
    Agresif,isyankar,güçlü,cömert,atak. Kimi zaman huysuz,sakar,sinirli,sabırsız .

    Tavşan Burcu Yıllar:1963, 1975, 1987, 1999, 2011
    Nazik, yumuşak, narin, sanatkar, tedbirli. Kimi zaman dengesiz, utangaç, tembel, çıkarcı .

    Ejderha Yıllar:1964, 1976, 1988, 2000, 2012
    Güçlü, gururlu, dobra, özel, mütevazi. Kimi zaman kibirli, saldırgan, atılgan, diktatör.

    Yılan Burcu Yıllar:1965, 1977, 1989, 2001, 2013
    Zeki, neşeli, soğukkanlı, mistik, kurnaz. Kimi zaman dik başlı,uyuz, açgözlü, şüpheci.

    At Burcu Yıllar: 1966, 1978, 1990, 2002, 2014
    Neşeli, popüler, konuşkan, esprili. Kimi zaman kararsız, kaba, saf, inatçı.

    Keçi Burcu Yıllar: 1967, 1979, 1991, 2003, 2015
    Erdemli, dürüst, utangaç, sanatkar, anlayışlı. Kimi zaman gıcık,endişeli, şikayetci, ya da fazla yumuşak kalpli

    Maymun Yıllar: 1968, 1980, 1992, 2004, 2016
    Esprili, dikkatli, esnek, sosyal, zeki. Kimi zaman kendine beğenmiş, sakar, düzenbaz, züppe.

    Horoz Burcu Yıllar:1969, 1981, 1993, 2005, 2017
    Düzenli, organize ,bilimsel, sorumluluk sahibi. Kimi zaman eleştirmen, egoist, kaba, fırsatçı.

    Köpek Burcu Yıllar:1970, 1982, 1994, 2006, 2018
    Dürüst, zeki, sadık, adaletli, sevecen. Kimi zaman tembel, soğuk, inatçı, aksi.

    Domuz Burcu Yıllar: 1971, 1983, 1995, 2007, 2019
    Sade, çalışkan, güçlü, uysal, güvenilir.Kimi zaman saf,salak, materyalist, baş belası.

    Çin Falı

     

    Çin falı
    Çin falı

     

  • Gelin adaylarının düğünden önce bilmesi gerekenler

    Gelin adaylarının düğünden önce bilmesi gerekenler

    Mükemmel bir gelinlik, harika bir dans, yeterli bir mekan ve olağan üstü bir damat… En önemli hikayenizi kusursuz hale getirmeniz için size farklı ipuçları sunuyoruz.

    Fazla aksesuardan kaçının. Anne yadigarı bir yüzük, dudağınız, gelin çiçeğiniz ve küpenizle gelinliğinizi tamamlayın.

    Abartılı makyajdan kaçının. Işıltılı bir kremle parlak bir cilt, gözlerinizi ortaya çıkaran rimeller, allık ve daha güzel bir gülümseme için ışıltılı ruj kullanın.

    Saçınızı açık bırakmak istiyorsanız kısa bir duvak alın. Eğer yüzünüz yuvarlar ise dar bir duvak, yüzünüz uzun ise daha hacimli bir model seçin.

    Straplez gelinlikler şüphesiz ki çok güzel duruyor ama sürekli aşağı kaydığı için sık sık yukarı çekmeniz ve düzeltmeniz gerekebilir. Buda hoş bir görüntü olmaz. Bu durumu göz önünde bulundurun. V yaka ya da tam bir üst seçebilirsiniz.

    Seçtiğiniz aksesuarların gelinliğinizle uyumlu olmasına özen gösterin. Parlak beyaz bir elbise giyiyorsanız altından uzak durun. inci ve ya platin takılar kullanın. Fil dişi rengi bir elbise tercih ettiyseniz altın ve gümüş takılar tercih edin.

    Gelin çiçeği tutmak önemsiz bir ayrıntı gibi gözükse de işin aslı önemlidir. Buketiniz sizi sollamamalı aksine sizi tamamlamalıdır. Buketinizi rahat tutun ve onu tutarken kasılmayın.

    Gelinlik Elçiçeği, Duvak ve Aksesuarları için tıklayın !

    Nikah kıyıldığı sırada çok heyecanlanacağınız için kambur durabilir, oturduğunuz yerde sallanabilirsiniz. Onlarca insanın gözü sizin üzerindeyken bunları yapmayın. Dik oturun ve derin nefes alıp rahatlamaya çalışın.

    İlk dansınızda bütün gözler üzerinizde olacak. Sakin olun ve eğer dansızının karmaşık bir koreografisi yoksa kendinizi eşinizin kollarına bırakın.

    Düğünden önce hızlıca kilo vermek istemeniz normal. Düğün günü çok güzel görünmek istiyorsunuz. Ama aç kalmak, yeterli besini alamamak ve stres sizi güçsüz kılar, yüzünüz solar ve sinirli yapar.

    Gülümseyin. Gülücükler yüzünüzden eksik olmasın… Gülmenin en güzel makyaj olduğunu unutmayın. Sahte kahkahalar atmak yerine doğal olun ve anın tadını çıkarın.

  • Çiftler Arasındaki Büyük Sorun

    Çiftler Arasındaki Büyük Sorun

    Ne tuhaftır ki, yakın bir zamana kadar yan yana gelmek için can atılan partnerle artık aynı karede bulunmaya bile tahammül kalmıyor. Çünkü artık çift kendini sürekli bir tartışmanın ortasında buluyor. Peki, ama neden böyle oluyor? Çiftler birbirlerini gerçekten öyle çok seviyorlarken, bazen bilerek bazen ise bilmeyerek hangi konular hakkında tartışma çıkartıyorlar?

    Tartışmalar boşanmaya yol açabiliyor

    Çiftler arasında geçen tartışmalar bütün ikili ilişkilerde yaşanan kaçınılmaz bir surun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan, problemlerin çıkış nedenlerini anlayabilmek ve değen konular üzerine tartışmak. Aksi takdirde, eğer çiftler sürekli olarak her konuda tartışıyorlarsa, boşanmaya doğru yol alınabiliyor. Etraftaki birçok çiftin boşanma kararı alması ya da yakın ailede yaşanan olumsuz deneyimler, çiftleri evlilik kurumundan soğutabiliyor. Oysa her insan mutlu bir evlilik yapmanın, hayat boyu bir yastıkta yaşamanın hayalini kuruyor. Bu hayalin kolay olduğunu söylemiyorum ama imkânsız da değil… Bunun için ilk önce yaşanılanlara yukarıdan ve dışarıdan farklı bir gözle bakmak ve yeni bakış açıları geliştirmek gerekiyor.

    Erkekler sevdikleri kadını mutlu etme fırsatını hiç kaçırmazlar

    Kadınların konuşurken partnerleri tarafından dinlenmemeleri en büyük kavga sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Erkekler her ne kadar dinlediklerini belirtseler de, aksini ispat etmeye çalışmak ve konuyla ilgili sorular sormak tartışmanın daha çok alevlenmesine neden olabiliyor. Genel anlamda erkeklere göre daha çok konuşmalarıyla tanınan kadınlar pek çok konuyu aynı anda konuşabilme ve dinleyebilme özelliğine sahipken, erkekler aynı özelliğe sahip değiller… Bu nedenle, uzun süre dinleme konusunda erkekleri suçlamak yersiz ve yanlış bir tutum oluyor. Dolayısıyla, bu konuda yapılması gereken en doğru davranış, kadınların önce erkekleri kendilerine odaklanmayı sağlamaları, sonra net ve yalın bir dil kullanarak tek bir konu üzerine konuşmaları ve daha sonra erkeklere herhangi bir çözüm üretmeleri gerekmediği veya sadece kendilerini anlamaya ihtiyaç duyduklarını ifade etmeleri gerekiyor. Çünkü erkekler sevdikleri kadını mutlu etme fırsatını hiç kaçırmazlar. “Beni dinlemene ihtiyacım var. Bir şey söylemene veya çözüm üretmene gerek yok. Sadece beni dinlemeye ve anlamaya çalış. Bu beni mutlu eder!” diyen kadın, erkeğe bu fırsatı vermiş oluyor. Ayrıca genel geçer konulardan ya da günlük olaylardan bahsedilirken kadının ilgisini çeken bir konu erkeğin ilgisini çekmeyebiliyor. Bu durumun göz önünde bulundurularak davranılması, büyük beklentilere kapanılmaması ve erkeğe dinlemediği için eleştirel tarzda suçlayıcı ifadeler kullanılmaması da önem taşıyor. Bu süreçte tartışma yaratmak yerine, küçük ama sevimli kelimeler seçmeye özen gösterilmesi ortamı yumuşatabiliyor.

    Erkekler takdir edildiklerinde daha uzun dinleyebiliyorlar

    Kadın ne kadar yorgun ve bitkin hissedersin hissetsin, erkek dikkatini verip onu dinlediğinde, dokunup ve sarılıp sevgisini ve ilgisini ifade ettiğine kadın rahatlıyor ve gevşiyor, yorgunluğu geçiyor… Bu nedenle konuşmayı sevmeyen erkeklerin hiç olmazsa bir nebze kadınları anlayıp, onlara karşı olan davranışlarını değiştirmeleri önem taşıyor.

    Çünkü kadınlar dinlendiklerini düşündüklerinde partnerlerinin onlara değer ve önem verdiğini, kabul ettiklerini ve buna bağlı olarak da sevildiklerini düşünüyorlar. Bu hisler kadınlar için çok önem taşıyor. Ayrıca, kadınlar duygularını ifade etme imkânı bulduklarında “Anlaşıldım, seviliyorum ve değerliyim!” hissini yaşıyorlar, gevşiyorlar ve rahatlıyorlar. Bu duygu yoğunluğu kadınların kendilerini dinleyen kişiye yakınlık duymasını artırıyor, yokluğu ise uzaklaştırıyor. Mutlu olan ve mutlu görünen bir kadının sıcak karşılıkları ve gülen yüzü, erkeğe pırıltılı bir görüntü sunan ayna gibi oluyor. Takdir edilmek ve hizmet edilmesi erkeklerin erkeksi yanını doyururken, iletişim kurmak ve dinlenmek kadınların kadınsı yanını doyuruyor…

    Ayağı yorgana göre uzatmak gerekiyor

    Maddi harcamalar çiftler arasında tatsızlık yaratabilecek sorunların başında geliyor. Genel olarak baktığımızda, kadınların maddi harcamaları erkeklerinkinden iki kat daha fazla oluyor. Alışveriş yapmayı, kendine yeni kıyafetler ve makyaj malzemeleri almayı, sürekli olarak ev eşyalarını değiştirmeyi ve her gün kuaföre gitmeyi alışkanlık haline getirmiş bir kadınla kavga etmek, erkekler için neredeyse bir rutin davranış haline geliyor. Ancak kavga etmek bu davranışların azalmasına yardımcı olmuyor, daha şiddetli tartışmaların yaşanmasına yol açıyor.

    Bu sonuçlara sebebiyet vermemek için “Ayağını yorganına göre uzat!” atasözünü hatırlamak gerekiyor. Ortak bir hayatın sağlıklı bir şekilde devamlılığı için gelir ve giderin gözler önüne serilmesi önem taşıyor. Bu nedenle çiftlerin ne kadar paraya ihtiyaçları olduğu konusunda birbirlerine karşı açık ve dürüst olmaları gerekiyor. Bunun dışında haftalık ve aylık bir bütçe yapılabiliyor ve yapılan harcamalar hakkında çift birbirine bilgi verebiliyor. Böylece çiftler tartışıp birbirlerini kırmak yerine, başarılı ve eğlenceli bir ilişkiye doğru yol alabiliyorlar.

    Pire için yorgan yakmayın

    Eve ya da randevuya geç kalmayı çiftlerin tartışmalarına yol açan önemli problemler arasında ele almak gerekiyor. Geç kalmak denildiğinde hemen hemen herkesin aklına otobüsü kaçırmak, trafiğe takılmak ve hazırlanmak için vakit harcamak gibi olaylar geliyor. Bu tip durumlarda sağduyulu davranmak ve tartışmaya mehil vermeden geç kalma sebebini öğrenmek önem taşıyor. Çünkü yargısız infaz yapıldığında ve pire için yorgan yakıldığında durum çok daha fazla alevlenebiliyor ve istemeden de olsa çiftin keyfi kaçabiliyor. Bunların olması için ileriye dönük düşünülmesi ve sakin tavrın korunması gerekiyor.

    Sabırla beklemek ve yol göstermek gerekiyor

    Sakal tıraşından sonra lavabonun kirli bırakılması, tuvaletin kirli kalması, tuvalet kâğıdının değiştirilmemesi, kirli tabak ve bardakların kaldırılmaması, yiyecek jelâtinlerinin çöp kutusuna atılmaması, ev temizliğine yardım edilmemesi, yemek masası hazırlama ya da toplama işlemlerinde destek olunmaması, kirli kıyafetlerin çamaşır sepetine atılmaması, döküntülerin toplanmaması, ıslak banyo havlularının ortalık yerde ya da yatağın üzerinde bırakılması gibi pek çok konu çiftlerin tartışma konusu olabiliyor. Aslında düzelme ihtimali fazlasıyla olan fakat düzelebilmesi için fırsat verilmeyen bu tür davranışlara verilen olumsuz tepkiler, tartışmaların şiddetlenmesine sebebiyet verebiliyor.

    “Yaptırım dili” işveren ve işçi arasında olduğu kadar ikili ilişkilerde de oldukça sık kullanılıyor. Bu nedenle çiftin yapılmasını istedikleri bir şeyi talep ederken yıkıcı eleştirilerden, konuya sert girmekten, diretmekten ve kendi kendine söylenmekten kaçınması gerekiyor. Yapılması gerektiği düşünülen şey için partnere fırsat verilmesi ve görsel olarak algılamasını sağlamak bu süreçte önem taşıyor. Fırsat vermenin ana temasında “sabretme ve bekleme” yer alıyor.

    Yukarıda bahsedilen küçük problemlerin devasa boyutlara getirilmemesi için sabırla yapılmalarının beklemesi gerekiyor. Kadınlar bu süreçte çok yanlış bir şekilde, ister istemez toplama, yıkama, temizleme, derleme ve düzeltme gibi davranışlar sergileyebiliyorlar. Farkında olmadan, bu davranışlarıyla olayların akışını erkekler için alışkanlık haline getiriyorlar ve sonrasında birden bire erkeklerden talep etmeye başlıyorlar. Cicim aylarında gösterilen bu anlayışın bir süre sonra değişikliğe uğraması erkeklerin adapte olamamasına neden oluyor. Bu nedenle, tutarlı bir şekilde devam edilmesi ya da değişimin yavaş bir şekilde yapılması gerekiyor.

    Bunun için de partnerin yapmasına fırsat vermek ve görsel olarak algılayabilmesi için hiçbir müdahalede bulunmadan sabırla göstermek önem taşıyor. Böylece hem partnerin algı düzeyi değişiyor hem de tartışmadan uzak bir ilişki yaşanabiliyor.

    Ortak hesap oluşturulması işe yarıyor

    Çiftlerin çatışmasına neden olan bir diğer önemli konu ise eski erkek veya kız arkadaş meselesi oluyor. Facebook kullanımının yaygınlaşmasıyla partner ilişkilerinde sorunlar artıyor. Bu sorunların ortaya çıkmaması için ortak bir Facebook hesabı oluşturabiliyor ya da profil resmi kullanabiliyor. Böylece üyelik ve arkadaşlık talepleri çiftin ortak onayıyla gerçekleşebiliyor ve Facebook kullanımının bağımlılık haline getirilmesi önlenebiliyor.

    Dönüşümlü izlemek gerekiyor

    Çağımız gereği pek çok çiftin çatışmasına neden olan sebeplerin başında diziler ve maç seyretme geliyor. Çiftlerden biri dizi izlerken diğeri maç izlemek isteyebiliyor. Bu durumlarda partnerler arasındaki gerilim yükselebiliyor. Fakat bu durumun tartışmaya dönüştürülmesi için teknolojinin ileri safhalarında olduğumuzun hatırlanması işe yarıyor. Dizi ya da maçı dönüşümlü olarak internet ortamında izlemek çok daha mantıklı olabiliyor. Böylece hem adaletli davranılmış hem ileriye dönük olabilecek çatışmaların önüne geçilmiş hem de gece mahvedilmemiş oluyor.

  • Boşanmış Anne Babanın Çocuğu Olmak

    Boşanmış Anne Babanın Çocuğu Olmak

    Anne ve baba boşandığında çocuk bununla nasıl başa çıkar? Çocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır? Kadıköy Şifa Sağlık Grubu’ndan Uzman Psikolojik Danışman ve Psikolog Yaprak Veziroğlu, boşanmış çiftlerin en çok merak ettiği konular hakkında bilgi verdi.

    Boşanma öncesi çatışmalarda çocukların kavgalarda ebeveynlerden birinin tarafını tutması teşvik edilmemelidir. Eğer çocuğun taraf tutması istenirse, çocuk ile diğer ebeveyn arasında yaşanacak soğukluk çocuğun suçluluk duymasına yol açarak onu olumsuz etkiler.

    Çocuğun boşanma nedenini anlayabilmesi için…

    Boşanma öncesinde anne ve baba arasında çocuklar tarafından gözlemlenen “çatışma” yaşanmış ya da yaşanmamış olabilir. Bazı ebeveynler hiç kavga etmediklerini, bu şekilde çocuklarını koruduklarını düşünürler. Oysa çocuklar mutlaka neden-sonuç ilişkisini kurarlar. Eğer boşanma öncesinde hiçbir çatışmaya şahit olmadılarsa, anne ve babasının neden ayrıldığını anlayamazlar. Hatta okul öncesi yaştakiler gözle görülür bir problem yoksa sorunu kendilerinin yarattığını sanabilirler. Bunun tam aksi olan anne ve baba arasında tehdit, dayak, küfür, vb. içeren büyük kavgalar da çocuklar için şahit olunmaması gereken durumlardır. Çünkü çocuğun en güvende hissettiği yuvası çatırdamaktadır ve bu durum çocuğu korkutur. Başına neler geleceğini bilememek çocuğun huzurunu tamamen kaçırır. Dolayısıyla ne çok çatışmalı, ne de süt liman görünen evlilikler boşanmayla sonuçlandığında çocuklar için sonuç olumlu olur. Çocuklar anne ve baba arasında bir sorun olduğunu bildikleri zaman, ayrılma haberini daha anlayışla karşılayabilirler.

    Boşanma haberi çocuğa ne zaman verilmelidir?

    Anne ve baba, boşanmaya kesinlikle karar vermeden çocukla bu konuyu konuşmamalıdır.

    Boşanma haberi çocuğa nasıl verilmelidir?

    Anne ve babaları en çok zorlayan bu kötü haberin çocuğa verilme anıdır. Birlikte mi, yoksa anne ya da baba tek başına mı bunu çocuğa söylemelidir? Kötü haberin iyi bir söylenme şekli maalesef yoktur. Bu nedenle çocuğu üzmeden bunu söylemenin bir formülünü aramak faydasızdır. Yapmanız gereken şey suçun kendinde olmadığını anlamasını sağlamak, bundan sonra neler olacağını anlatarak onu hazırlamaktır. Anne ve baba birlikte, detaya girmeden boşanmanın nedeni (cinsellikle ilgili bilgilerden, birini kötüleyen sözlerden kaçınarak), bundan sonra kimin nerede yaşayacağı, ne sıklıkla görüşüleceği anlatılmalıdır.

    Çocuğun soru sormasına izin vermeli, sorular onun anlayacağı şekilde cevaplanmalıdır. Çocuğun kaldıramayacağı şeyleri o gün ve o an söylemek gereksizdir. Üzerinde durulması gereken en önemli şey, anne ve baba boşansa bile, hala onun annesi ve babası olmaya devam ettiklerini, ayrı evlerde de yaşasalar bunun hiç değişmeyeceğini söylemektir.

    Çocuk ne yaşar…

    Anne ve babası boşanan çocuğun yaşayacağı en büyük ruhsal sorun, terk edilme korkusudur. Evden giden ebeveynin onu unutacağını, artık sevmeyeceğini sanır. Bu da kendine güvenini zedeler. Kimisi anne ve babasını bu işi başaramamış olmakla suçlar, onları bir araya tekrar nasıl getirebileceğini düşünüp durur. Kötü bir olayı kabullenememe, “yas” sürecinin en doğal parçasıdır. Bir suçlu ararlar. Çoğunlukla evden gideni suçlarlar; ya da kavgalarda kim daha agresif idiyse onu. Özellikle okul öncesi yaştakiler suçluluk, 6-8 yaştakiler üzüntü, 8-9 yaşın üzerindekiler kızgınlık duyarlar. Yetişkinliğe yaklaşmış çocukların boşanmayı kabullenmesi çok daha kolay olur, çünkü neyin neden olduğunu daha iyi bilirler.

    Boşanma sonrası

    Her yaştaki çocuklar bir süre bebeksi davranışlar gösterebilirler, öfkeli olabilirler, ya da hastaymış gibi davranabilirler. Böyle zamanlarda cezaya değil fazladan desteğe ihtiyaç duyarlar.

    Hayatınızda birçok şey değişecektir (daha az para, daha az ilgi, daha fazla sorumluluk, yeni okul, yeni ev, yeni arkadaşlar, vb.). Bunları anlayabilmeleri ve kabul etmeleri için onlara şefkatle ama kararlı bir şekilde yaklaşmalısınız.

    Ayrıldığınız eşinizden öç almak için çocuğunuzu görmeyi ya da ona destek vermeyi reddetmeyin.

    Eşinize ne kadar kızgın olursanız olun, onu çocuğunuza kötülememeye çalışın. Dünyanın en kötü annesi/babası da olsa, onun sahip olduğu tek anne/babadır. Bu da onu sevmesi için yeterlidir. Onu eleştirdiğinizde çocuğunuz sevdiği birini sevmemek zorunda kalacak, bu da onu çelişkiye sokup, suçluluk hissetmesine neden olacaktır.

    Düzenli bir ziyaret programının hazırlanması çok önemlidir. Çocuğun kendini terk edilmiş, sevilmeye layık olmayan biri gibi hissetmemesi için ayrı yaşadığı ebeveyninin onu ne zamanlar göreceğini bilmesi gerekir. Ancak o zaman kendini değerli hisseder.

    Ayrı yaşayan ebeveyn, görüşme zamanlarında çocuğuyla birlikte zaman geçirmelidir. Bu vaktin sıklığından çok kalitesi önemlidir. Nadiren bile görüşülse, çocuk “ben annem/babam için çok değerliyim” duygusunu yaşıyorsa problem yoktur. Ancak çocuğunu aldığında onu bir yük gibi görüp, babaanne/anneanneye bırakıp, kendi hayatını yaşayan bir ebeveyn çocuğa bu duyguyu veremez.

    Onunla her görüştüğünüzde özel şeyler yapmaya gerek yoktur. Sıradan vakit de geçirseniz, önemli olan birlikte olmaktır. Sürekli hediyeler alarak kendinizi affettirmeye çalışmayın. Bu şekilde onu sadece doyumsuz yaparsınız. Çocuk her iki evde de normal, kurallı bir hayat yaşamalıdır.

    Kendinizi kötü hissediyorsanız, çocukla duygunuzu paylaşın. Ama bunu yaparken dozajını iyi ayarlamalısınız. “Çok kötüyüm, mahvoldum” gibi olumsuz şeyler yerine “bu günlerde kendimi kötü hissediyorum, ama üstesinden geleceğim” gibi geleceğe yönelik umutlu sözler kullanın.

    Kardeşlerin birbirinden ayrılması çocuklar için ikinci bir yıkımdır. Zaten aile parçalanmışken, bir de kardeşinden ayrılmak çocuk için zordur. Bu nedenle kardeşlerin ayrılmaması önerilir.

    Boşanma sonrası çocuklarda görülebilecek psikolojik problemler

    Çocuklar bazen içinde bulundukları duruma içe kapanma ya da öfke ile karşılık verir. Utandığı için arkadaşlarıyla görüşmeyen, evden çıkmayan çocuğunuz için mutlaka yardım alın. Bazen de duygularını kontrol edemeyen çocuk basit şeylere sinirlenir, vurur, kırar, kendine veya etrafına zarar verir. Böyle zamanlarda öfkeye öfkeyle karşılık verilirse öfke kışkırtılır, kızgınlık anneye/babaya yönelir. Oysa çocuğun öfkesini boşaltması beklenir, ondan sonra konuşulursa, sakin bir ortamda sorunlar daha rahat çözülür. Çocuğu susturmak için verilecek ceza ise onu daha fazla içine kapatacaktır. Sonunda öfke kendine döner ve “ben kötü biriyim” duygusu gelişir.

    Çocuğun duruma tepkisi normal sınırları aşarsa depresyon, kaygı bozuklukları, uyku sorunları, okul sorunları, davranış sorunları gibi ruhsal sıkıntılar ortaya çıkar. Bu durumda mutlaka bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir.

  • 30’lu yaşlarda mutlu kalmanın yolları

    30’lu yaşlarda mutlu kalmanın yolları

    Aksine 30’lu yaşlar yeni 21 demek! 30’lu yaşlarınızı keşfetmek için birçok seçeneğiniz var.

    Bu yaş döneminizde mutlu kalmak, doğru planlamaya bağlıdır. İşte 30’lu yaşlarınızda mutlu kalmanın 6 yolu:

    Özgürlüğün tadını çıkarın
    30’lu yaşlarınızı hayatınızda yeni bir başlangıç ​​olarak alın. Evliyseniz, güzel bir yaşam için yeni başlangıç ​​olduğunu kabul edin. Eğer yalnızsanız, önünüze çıkan engelleri bir bir yok edin ve aşık olmanın yollarını sonuna kadar kullanarak hayatın tadını çıkarın. 30’lu yaşlarını deneyimi ve özgürlük ruhunu hiçbir yaşınızda bulamayacaksınız.

    Aşırıya kaçmadan eğlenin
    Bu dönemlerde bol bol eğlencenin tadını çıkarabilirsiniz. Arkadaşlarınızla dışarı çıkmak ya da partilere katılmak eğlenceli bir fikir olabilir. Tabii aşırıya kaçmadan. Katılacağınız ortamlarda uyum ve aktifliği sağlamak için içki alımını sınırlandırmanızda fayda var. Unutmayın ki, kendinize zarar verebilecek şeyler sizi mutlu etmez.

    Görünüşünüzü değiştirin
    30’lu yaşlar, gardırop değiştirmek için en uygun zamandır. Şık ve zarif elbiseler seçin. Daha iyi bir görünüme kavuşmak için saç modelinizi değiştirin. Bu değişim size kesinlikle iyi gelecektir.

    Başarılarınızla mutlu olun
    Eğer iyi bir kariyer elde ettiyseniz, şimdi biraz eğlenme zamanı. Başarılarınızla mutlu olmayı bilin. Eğer kariyeriniz yeni başladıysa, o zaman hayatınızı analiz edin. Bir şeyler elde etmek için her zaman vaktiniz var.

    Sağlıklı kalın
    Mutlu olmak için sağlıklı kalın. Protein ve kalsiyum ağırlıklı beslenin. Meyve, sebze ve sıvı içeren dengeli bir beslenme planı hazırlayın. Sağlıklı beslenmek gücünüzü artıracak ve istediğiniz şeyleri yapmanıza yardımcı olacaktır.

    Yeni arkadaşlar edinin
    Eğer sadece aileniz ve bir iki tane arkadaşınızla meşgul iseniz, yeni arkadaşlar edinmenin zamanı gelmiş demektir. Yoga ya da dans, ilginizi çekecek herhangi bir aktiviteye kayıt olmanız yeni insanlarla tanışmanızı kolaylaştıracak.

  • 2013 Ağustos ayında sizi neler bekliyor?

    2013 Ağustos ayında sizi neler bekliyor?

    Bu ay gökyüzündeki enerjilere baktığımızda, son iki aya göre daha ılımlı bir havanın eseceğinden bahsedebiliriz. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylar yaşanmış olan bir takım negatif etkiler ve gökyüzündeki sert açılar, bizim için bir hayli zorlayıcı olmuştu.

    13 Temmuz itibari ile Mars’ın Yengeç burcundaki transiti, 17 Temmuz’daki Uranüs gerilemesi ve 20 Temmuz’a kadar devam etmiş olan Merkür gerilemesi hayatımızda bazı olumsuz durumların yaşanmasına neden olmuştu. Ağustos ayı itibari ile bu olumsuz durumlar artık yavaş yavaş hayatımızdan uzaklaşmaya başlayacak.

    2013 Ağustos ayının burcunuza olan yansımalarından önce, bütün burçları ilgilendiren bazı önemli Astrolojik olaylardan bahsetmek istiyorum…

    6 Ağustos günü saat 00:52’de Aslan burcunda Yeni Ay gerçekleşecek. Astrolojik anlamda Yeni Ay zamanları yeni başlangıçlar yapmak ve arınmak için en uygun zamanlardır. Bu zamanlarda gökyüzündeki bu yepyeni ve taze enerji, isteklerimizi ve arzularımızı gerçekleştirebilmemiz açısından bize destek olur.

    Aslan burcundaki Yeni Ay kendinizi insanlara karşı daha rahat ifade edebileceğiniz ve korkusuzca cesur adımlar atabileceğiniz bir fırsat sunacak sizlere. Şu an bulunduğunuz yer ile gelecekte olmak istediğiniz yer arasında bir seçim yapmanız gerekiyor. Artık geçmişin gölgesinden kurtulma ve geleceğe yönelme zamanıdır…

    Yeni Ay’ın bu güzel ışığını gerçekleştirmek istediğiniz dilekleriniz ve niyetleriniz için kullanabilirsiniz.

    8 Ağustos günü saat 15:14’de iletişim gezegeni Merkür Aslan burcuna geçiş yapacak. Merkür’ün Aslan burcundaki bu hareketi, sizin daha çok yaratıcı olmanızı ve kendinizi daha rahat ifade edebilmenizi sağlayacak. Bu dönem çevrenizdeki insanların, fikirlerinize daha fazla değer vermesi özgüveninizin artmasına ve kendinizi değerli hissetmenize neden olacak. Yaratıcı ve sanatsal konularla ilgilenenler için bu transit olumlu etkiler sağlayıcıdır. Şu ana kadar ifade edemediğiniz ve söyleyemediğiniz bir çok konuya çözüm bulma fırsatı da yakalayabilirsiniz. Fakat bazı durumlarda da yanlış anlaşılmaya müsait olabileceğinizi hesaba katmalı, sarf ettiğiniz sözlere de dikkat etmelisiniz.

    16 Ağustos günü saat 18:38’de aşk ve sevgi gezegeni Venüs Terazi burcuna geçiş yapacak. Venüs’ün Terazi burcundaki bu transiti, ilişkilerin hayatınızda daha fazla önem kazanmasına neden olacak. Ortaklaşa konularda hayatınızı daha rahat bir dengeye oturtabileceğiniz bu süreçte, ilişkiniz için daha net kararlar alabilir ya da uzun süreli bir ilişkiye başlayabilirsiniz. Aşk ve sevgi konularında olumlu enerjilerin gerçekleşeceği bu dönemde, ciddi birliktelikleri olanlar da evlilik kararı alabilirler.

    21 Ağustos günü saat 04:46’da Kova burcunda Dolunay gerçekleşecek. Genel anlamıyla Dolunay zamanları tamamlanmaların, olumlu ve zorunlu bitişlerin ve farkındalıkların zamanıdır. Bunları iyi değerlendirmeniz gerekiyor.
    Kova burcundaki Dolunay, hayatınızla ilgili yeni kararlar almanız gerektiğine dikkat çekiyor. Kendinizle ilgili ileriye yönelik vermiş olduğunuz kararları tekrar gözden geçirmeli ve arzuladığınız olayları gerçekleştirmek için elinizden gelen çabayı sarf etmelisiniz. Farklı ve yeni insanlarla tanışabilir, maddi ve manevi faydalar sağlayabilirsiniz. Fakat arkadaş çevrenize ve bulunduğunu sosyal ortamlara da dikkat etmeniz gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Size zarar veren insanlardan uzaklaşmanız ve insanlara olan bağımlılıklarınızı sona erdirmeniz gerekiyor.

    22 Ağustos günü saat 02:03’te Güneş Başak burcuna geçiş yapacak. Güneş’in Başak burcuna olan bu geçişi yoğun bir tempo ve koşturmaca içerisinde olabileceğiniz bir süreci ifade eder. Bu dönem vaktinizi verimli bir şekilde değerlendirmeli, ileriye yönelik bazı kararlar almalısınız. Çabalarınızın karşılığını alabilmeniz için sabırlı olmanızın gerektiğini unutmamanız gerekiyor. Aynı zamanda kafanızda bir iş planı oluşturmak ya da yeni bir işe başlamak varsa, uygun ve olumlu zamanlardan geçmekte olduğunuzu aklınızdan çıkarmamalısınız.

    23 Ağustos günü saat 01:38’de Merkür tekrar burç değiştirecek ve transitini Başak burcunda devam ettirecek. Merkür’ün Başak burcundaki bu transiti, daha faydalı konular üzerinde yoğunlaşmanıza ve bazı konularda farkındalıklar kazanmanıza neden olacak. Sürekli düşünce boyutunda kalan ve bir türlü harekete geçemediğiniz konularda da daha rahat hareket edebileceğinizin farkına varacaksınız. Aynı zamanda bu dönem fikirlerinizi sunarken, kinayeli ifadelerden kaçınmanız ve uyumlu olmanız da gerekiyor.

    28 Ağustos günü saat 05:06’da Mars Aslan burcuna geçiş yapacak. Mars’ın Aslan burcundaki bu transiti, kendinizi her durumda gösterebilmek için elinizden gelen çabayı sarf edebileceğinizi gösteriyor. Bu süreçte beğenilme arzunuz ve tutkunuz oldukça yüksek olur. Bu yüzden aşırı tepkiler vermekten uzak durmanız gerekiyor. Ayrıca ilişkilerle ilgili konularda, atmanız gereken adımları daha cesur atabilecek fırsatlarınız da olacak.

    Şimdi de gelelim gökyüzündeki bu enerjilerin burcunuza olan yansımalarına…

    (Yorumları okurken Yükselen burcunuzu da okuyunuz… )

    KOÇ ve Yükselen KOÇ :

    Bu ay aşk hayatınız biraz daha hareketlenecek. Yalnız olanlar yeni bir ilişkiye başlayabilir, ciddi bir ilişkisi olanlar da ileriye yönelik bazı kararlar alabilirler. Daha fazla göz önünde olacağınız bu süreçte, hayatınızda belirli karalara odaklanabilirsiniz. Bir iş değişikliği planınız varsa bu kararı23 Ağustos sonrasına bırakmanız ve durumu buna göre değerlendirmeniz daha mantıklı gözüküyor.

    BOĞA ve Yükselen BOĞA :

    Bu ay yoğun bir koşuşturma içerisinde geçebilir. Fakat bu koşuşturmacanın meyvelerini de toplayacağınızın farkına varacaksınız. İş ortamınızda bazı düzenlemelere girebilirsiniz. Bu süreçte hayatınızı bir dengeye oturtmaya ihtiyacınız var. Etrafınızdaki sizi seven insanları da ihmal etmemeniz gerekiyor. Mümkün mertebe kendinize de biraz zaman ayırabilirseniz daha verimli ve daha huzurlu olabileceğinizi göreceksiniz.

    İKİZLER ve Yükselen İKİZLER :

    Bu ay yaratıcılığınız daha da çok artacak. Bazı konularda kararsızlıklar yaşasanız da olayların tam da istediğiniz gibi olmasını sağlayacak adımları atabileceksiniz. Yakın çevrenizdeki insanların tutum ve davranışlarından etkilenmemeye çalışın. Sürekli karar değiştirmeniz etrafınızdaki insanlar tarafından yanlış anlaşılabilir. bu yüzden istikrarlı olmalı ve cesur adımlar atmalısınız.

    YENGEÇ ve Yükselen YENGEÇ :

    Bu ay hayatınızda maddi ve manevi olumlu olaylar sizin geleceğe dair kaygılarınızın azalmasını sağlayacak. Sahip olduğunuz değerlere önem vermeniz ve kendinize inanmanız gerekiyor. Parasal konulardaki sıkıntıları azaltabileceğiniz fırsatları da yakalayabileceksiniz. Duygusal ihtiyaçlarınızın artması, sizin ilişkisel konularda daha cesur davranışlar sergilemenize de neden olacak.

    ASLAN ve Yükselen ASLAN :

    Bu ay sürekli kafanızı meşgul eden bazı konuların netleştiğinin farkına varacaksınız. Hayatınızla ilgili daha net kararlar verebilecek, bulunduğunuz ortamlarda gücünüzü hissettirebileceksiniz. Size destek olabilecek bir çok insanla tanışma fırsatı bulabileceğiniz bu ay, biraz daha sabırlı tutumlar sergilemeniz gerekiyor. Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla tesadüf eseri bir ortamda karşılaşabilir, önemli bir konuyu çözüme ulaştırabilirsiniz.

    BAŞAK ve Yükselen BAŞAK :

    Bu ay idealleriniz sizin için daha çok ön planda olacak. Hayallerinizin peşinden koşacak ve elinize geçen fırsatları da olumlu bir şekilde değerlendirebileceksiniz. Bir süredir maddi anlamda çektiğiniz sıkıntıların bu ay yavaş yavaş düzene gireceğini görmek sizi mutlu edecek. Bunun yanı sıra hayatınıza aldığınız insanlara mümkün olduğunca dikkat etmeniz gerekiyor.

    TERAZİ ve Yükselen TERAZİ :

    Bu ay kendinizle ilgili konularda köklü değişiklikler yapmanın tam zamanı. Sizi mutsuz eden ortamlardan ve kaygı duyduğunuz insanlardan uzaklaşmalısınız. 17 Ağustos gününden itibaren daha huzurlu bir ruh hali içerisinde olacaksınız. Bu süreçte geçmiş bazı konuların tekrar gündeme gelmesi sizi biraz huzursuzlaştırsa da bu konuların net bir şekilde çözüme kavuşması kafanızın rahatlamasına da sebep olacak. Yeni bir iş fırsatı çok yakında kapınızı çalabilir.

    AKREP ve Yükselen AKREP :

    Bu ay mesleğinizle ilgili konular ve kariyer planlarınız gündeminizde olacak. Etrafınızdaki insanlara sürekli kendinizi ifade etmeye çalışmanız can sıkıcı bir hale gelebilir. Bu yüzden artık bazı şeyleri kabullenmeniz gerektiğinin farkına varmalısınız. Başkalarının sorunlarından ziyade kendinizle ilgili konuların üzerinde durmanız gerekiyor. Çevrenizde size ilgi duyan bir çok insanın olması öz güveninizi de yerine getirecek.

    YAY ve Yükselen YAY :

    Bu ay hayata bakış açınızın tamamen değiştiğine şahit olacak, yeni şeyler keşfedebileceksiniz. Bir süredir insanlara karşı olan güvensizliğiniz, hayatınızla ilgili bazı kararları alamamanıza neden olmuştu. Artık bu süreçte kendinizi daha net olarak ifade edebilecek, hayatınıza yeni insanlar katabileceksiniz. Farklı kültürden bir insanın hayatınıza girecek olması size apayrı bir fırsatın kapılarını açacak.

    OĞLAK ve Yükselen OĞLAK :

    Bu ay yeni projeler ve yeni fırsatlar gündeminizde olacak. Uzun zamandır ortaya koymak istediğiniz fikirlerinizi artık rahat bir şekilde sunabileceksiniz. Hukuksal bazı konularda girmiş olduğunuz sıkıntılı süreç hakkında olumlu bazı gelişmeler yaşayabilirsiniz. Bunun yanı sıra ortaklaşa iş yaptığınız kişilere karşı da temkinli olmanız gerekiyor. Borç – alacak ilişkilerini bir dengeye oturtmalı ve etrafınızdaki insanları tanımadan da kefil olmamalısınız.

    KOVA ve Yükselen KOVA :

    Bu ay hayatınıza girecek olan insanlar size olumlu desteklerde bulunacaklar. İşbirlikçi ve uyumlu tavırlar sergilemeniz, geleceğe yönelik planlarınızın hayata geçirilmesi bakımından da size olumlu etkiler sağlayacak. 21 Ağustos günü itibariyle hayatınızla ilgili bazı önemli kararlar alacaksınız. Bu karar aşamasında geçmişte yaşadığınız bazı süreçleri tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor. Ayrıca hayatınızda yarım bırakmış olduğunuz bir konuyu (eğitim, kurs, görüşmeniz gereken biri, v.b) tamamlamanız ise size yeni fırsat sunacak.

    BALIK ve Yükselen BALIK :

    Bu ay evi ve aileyi ilgilendiren bazı konular gündeminizde olacak. Çözmeniz gereken sorunların üzerine gitmeniz daha rahat bir nefes almanızı sağlayacak. Hali hazırda bir iş değişikliği süreciniz varsa bunu ertelemeniz gerekiyor. Sahip olduğunuz değerlerin farkına varmalı, insanlarla olan ilişkilerinizde kendinizi net bir şekilde ifade etmelisiniz. Kararlarınızı duygusallıktan ziyade mantığınızla alırsanız, gerçekleştirmek istediğiniz bazı süreçlerin de hızlanmasını sağlayabilirsiniz.

    Uzman Astrolog : Serhan Türkmenoğlu

  • Sağlıklı ilişki kuralları

    Sağlıklı ilişki kuralları

    Mutlu evliliğin sırları…

    *Birbirinize bireysel alanlar bırakın,her şeyi birlikte yapmanız gerekmiyor.
    *Sürekli talep eden,sızlanan,şikayetlenen biri olamyın
    *Zevkler aynı olmayabilir,ısrarcı olmayın
    *Eşinizin hatırlatmasını beklemeden,sizden isteneni yapın
    *Konuşurken “herzaman şöylesin,böylesin vb.” genellemeler yapmayın
    *Kendinizi duyurma çabasından önce karşınızdakini duymaya çalışın,bırakın sözünü bitirsin
    *Her zaman aynı fikirde buluşmak mümkün değildir.Sorunları hemen o anda çözmeye ısrar etmek yerine konuyu kapatmaya çalışın
    *Eşinize olumlu bakın,onu karşı taraf olarak görmeyin.
    *Haklı olduğunuzu kanıtlamak için değil, konuyu aydınlatmak ve çözüm üretmek için konuşun
    *Sürekli eksikleri eleştirmek yerine,yapılmış olanları görün ve takdir edin

  • İnsan ayrılıktan neler öğrenir?

    İnsan ayrılıktan neler öğrenir?

    Alt alta sıralayınca ortaya adeta bir mutluluk reçetesi çıktı. Evet, boşanma kötü bir şey, ama faydalı tarafları da var. Nasıl mı?

    Sizce ayrılık iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Boşanmış bir kişi için başlarda her şey çok kötü görünebilir. Ama biraz durup düşünmek gerek. Başınıza dünyanın en korkunç olayı gelmiş gibi zamanınızı buna hayıflanmaya ayırırsanız hayat ne kadar çekilmez olur. Oysa şöyle bir de şöyle bakın: Evet, boşanma kötü bir şey, ama berbat bir ilişkiden sonra kesinlikle faydalı tarafları da var. Nasıl mı?

    İnsan ayrılıktan neler öğrenir?

    Gülümsemeyi öğrenir
    Kötü bir birliktelik yaşadığınız sürece mutsuzluğunuzun yüzünüze yansıması normal. Bir de evliyken sorunların çözümü konusunda eşinizin etkili olduğunu düşünerek sırtınızı ona dayamış olabilirsiniz. Ama boşanınca kendi sorunlarınızı kendiniz çözmek zorundasınız. Gülümsemenin, yardım alma konusunda yüzde yüz işe yaradığını anlarsınız. Öte yandan gülümsemenin kalori yakmada etkili olduğunu da biliyorsunuz zaten.

    Geçmişi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenir
    Evliliğinizde iyi ve kötü birçok şey yaşadınız ama artık her şey iyisiyle, kötüsüyle geride kaldı. Bir karar verdiniz ve şimdi yeni bir hayat yaşıyorsunuz, dolayısıyla geçmişte yaşananları tekrar düşünüp gözden geçirmeye gerek kalmadı.

    Erkekleri oldukları gibi kabul etmeyi öğrenir
    Bir erkeği değiştirmeye çalışmanın ne kadar saçma olduğunu anlar, yeni hayatınızda bir daha böyle aptalca uğraşlar içine girmezsiniz. Beklentilerinizi yüksek tutmamayı öğrenerek kendi kendinizi mutlu etmeyi öğrenirsiniz.

    Tek başına işlerin üstesinden gelmeyi öğrenir
    Boşanma sonrasında bugüne kadar yapmadığınız, daha doğrusu yapamadığınızı düşündüğünüz işleri aslında başarabildiğinizi görürsünüz. Çünkü iş başa düşmüştür artık. Evin hesap kitabını tutmak, eve yeni eşya almak, hatta musluk tamiri bile sizden sorulur artık…

    Yardım istemeyi öğrenir
    Bütün sorunları tek başınıza çözemeyeceğinizi anlarsınız. Ve bu çok doğal bir şeydir. Utanmadan ve çekinmeden bir erkek arkadaşınızı arayıp, örneğin kitaplık için duvara matkapla delik açmasını isteyebilirsiniz. Belki de eski eşiniz her şeyi başarabildiğini zanneden bir beceriksizdi ve onun yüzünden başkalarından yardım istemeye çekiniyordunuz. Şimdi artık özgürsünüz!

    Yalnızlıktan zevk almayı öğrenir
    Çoğu kadın eşi olmadan uyuyamaz. Oysa iş başa düştüğünde yalnız da uyuyabilmeyi öğrenmek gerekir. İşte boşanma insana yalnızlığı öğrenme imkanı verir. Yalnız kaldığınızda kendinizi mutlu edecek bir şeyler yapabilmeyi öğrenirsiniz.

    İş aramayı öğrenir
    Artık hayatta yalnız kaldığınıza göre o işe mutlaka ihtiyacınız vardır. Bir iş için kendinizi nasıl pazarlamanız ve işi almanız gerektiğini öğrenirsiniz. Ne de olsa sadece kendi gelirinizle geçineceksiniz. Patronunuza ne kadar yetenekli ve çalışkan biri olduğunuzu anlatarak kendinizi açıkladığınızda artık buna kendiniz de inanırsınız.

    “Tekrar merhaba sevgili özgüvenim!”