Blog

  • Diyet Neden Bozulur?

    Diyet Neden Bozulur?

    Diyet neden bozulur? sorusunun cevabı kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı ortak noktalarda bulunmaktadır. İşte diyet bozan ortak noktalar…

    Her pazartesi başladığınız diyetlerin bir türlü sonu gelmiyorsa ya da yılın yarısını aç gezdiğiniz halde etrafta dolaşan incecik kadınlara kıskanç gözlerle bakmaya devam ediyorsanız bu işin içinde sadece yanlışlık değil aynı zamanda diyetinizi sabote edici etkenler var demektir.

    Hayatınızın yarısı çikolatalara imrenerek bakmakla mı geçti ya da her tatlı yediğiniz bir gün için üç gün pişmanlık duyduğunuz halde yine de değil bir kilo bir gram bile vermiyorsanız bu duruma bir son vermenin vakti geldi demektir. Diyetlerinizin işe yaramadığını düşünerek beslenme düzeninizi değiştirmeden önce derinlemesine bir araştırma yapmalı yanlışın nerede olduğunu öğrenmelisiniz.

    Diyet neden bozulur?
    1. Hızlı yemek
    Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

    2. Teknoloji
    Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

    3. Tatlandırıcılar
    Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

    4. Sebzeler
    Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

    5. Yağ oranı düşük yiyecekler
    Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

    6. Stres
    Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

    7. Öğün atlamak
    Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 – 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

    8. Meyve suları
    Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

    9. Toksinler
    Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibiblerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

    10. Salata
    Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

    11. Doğum gününüz
    Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

    12. Doğum kontrol
    Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

    13. Uyku düzeni
    Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

    14. Evlilik
    Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

    15. Tiroid sorunu
    Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.

  • Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Pek çok evlilikte cinselliğin büyüsü 2-3 yıl içinde azalmaya başlıyor. Bu azalma 5-10 yıl içinde pek çok evlilikte aseksüelliğe kadar gidiyor.Cinsel ilişkinin yılda 4-5 kereye düşmesi bazen de tamamen bitmesiyle kendini gösteren aseksüel evlilikler, her zaman boşanmayla sonuçlanmasa da beraberliği yaralayabiliyor. Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği Üyesi ve Acıbadem Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Cem İncesu, sorularımızı yanıtladı…

    Evlilikte Aseksüelliğin Nedenleri Neler?

    Öyle çiftler var ki aralarında kavga yok, sorun yok, “Dünyaya ortak bakıyoruz, gezmekten keyif alıyoruz” diyorlar ama ikisinde de büyük bir boşluk var. Cinsellik yok ya da formalite icabı gidiyor. Türkiye‘de böyle çok çift var.

    Aseksüellik İçin Bir Kriter Var mı?

    Yılda 4-5 kerenin altında kalan cinsel ilişkiyi biz aseksüellik olarak kabul ediyoruz. Tabii hiç yaşanmayan cinselliğin oranı da az değil.

    Peki Evlilik İçinde Aseksüel Olan Çiftlerden Biri Seksi Dışarıda Yaşıyor mu?

    Bir kısmında olabiliyor. Genel olarak cinsel isteksizlik görülüyor bu çiftlerde. Bazen de adama soruyoruz, cinsel isteği olduğunu söylüyor. Nasıl var? Mastürbasyon yapıyor. İnternette porno izliyor ama eşiyle birlikte olmak istemiyor. Kadın için de aynı şey geçerli.

    Evlilikte Aseksüelliğin Görülme Sıklığı Biliniyor mu?

    İlişkilerde yüzde 15-20 gibi oranlar veriliyor evlilik ve uzun süreli ilişkilerdeki aseksüelliğin sıklığıyla ilgili. Burada da yılda birkaç kere ya da hiç olmayan cinsel ilişki kastediliyor. Türkiye’de bu oran daha yüksek olabilir.

    Neden?

    Türkiye’de aseksüel evlilik oranı kesinlikle az değil. Çünkü muhafazakar yapı, cinselliği ciddi şekilde etkiliyor. Büyük aile kavramı içinde sürekli bir arada, yakın olmanın da etkisi var. Sürekli başkalarının olduğu bir ortam içinde özgürce, duygusal olarak kendilerini ifade edemiyor çiftler.

    Bu, duygusal ve cinsel yaşamı sinsi sinsi örseliyor. Ayrıca Türkiye’de cinsel işlev bozukluklarının sayısı az değil. Cahillik, utanma, yardım isteyememe gibi etkenlerle cinsel isteksizlik kadınlarda çok yaygın.

    Boşanmalarda Ne Kadar Rolü Var?

    Aseksüel evlilikler illa ki boşanmaya gidecektir diye bir kaide yok. Türkiye’de yüz binlerce çift, aseksüel olarak yaşıyor ama boşanmayı akıllarına getirmiyor.

    Yani İlişkileri İyi Ama Cinsellik Yok, Nasıl Oluyor?

    Toplumda ‘cinsellik kötüyse mutlaka ilişki de kötüdür’ inanışı var. Hayır, bu yanlış. İlişki çok iyi olabilir. Çiftleri bir yıl izliyoruz, hiçbir sorun yok ilişkilerinde, her şey ideal ama cinsellik yok. Bazılarında da başlangıçta çok iyi giden cinsellik çiftler arasındaki çatışmalar, rollerin oturmaması gibi nedenlerle bozulmuş.

    Aslında hala cinsel istekleri olduğunu söylüyorlar. Duygusal ve düşünsel olarak çatışma yaşamasalar iyi bir cinsel hayatları olacağını belirtiyorlar. Ama öyle olamıyor çünkü o çatışma sürekli var.

    Aseksüel Çiftlerin Terapi Şansı Var mı?

    Aseksüel evliliklerdeki tedavi başarı oranıyla ilgili elimizde çok fazla rakam yok. Ama bu, terapi açısından baktığımızda uğraştığımız bir konudur. 4-6 ay süren bir terapiyle geri dönüşüm yaşanabilr. Bu süre bazen bir yıl sürebilir.

    Hangi Çiftler Daha Şanslı?

    Etkenlere bakıyoruz. Etkenleri ortadan kaldırarak sorun çözülüyor mu? Diyelim ki aseksüel evlilik bir cinsel işlev bozukluğuyla oluşmuş. Tedavi ederseniz sorun ortadan kalkıyor. Çatışma nedeniyle oluşmuşsa ilişki düzeldikçe aseksüel evlilik de ortadan kalkar.

    İnternet Haz Aracı Oldu!

    ”Günde beş saat kendini internetten ayıramayanlar var, internet haz ve doyum aracı oldu” diyen Doç. Dr. Cem İncesu, “Bu kişilere bağımlılık tedavisi yapıyorum. Çiftlerden biri internetin karşısına geçiyor ve eşi bundan şikayetçi. “Konuşmaya, birlikte uyumaya, seks yapmaya tercih ediyor interneti” diyor.

    Cinselliğin öğrenilen ve düşünülmesi gereken bir şey olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İncesu, şunları söylüyor: “Özellikle Türkiye’de kadınların cinselliği keşfetmesi önlendi. Cinselliği keşfeden, yaşayan, haz alan kişinin cinselliği neden biter? Modern hayatın çalışma temposunun getirdiği bir şey, kendimize ve partnerimize ayıracak zaman ve enerjimiz yok.

    ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, çiftler aslında günde birbirlerine sadece beş dakika ayırabiliyorlar. Seksi düşünmek için zaman bile kalmıyor.

  • Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Hepimizin zaman zaman evlilik hayatında irili,ufaklı tartışmalarımız olmuştur muhakkak ama bunun sebeplerini bilirsek ve ona göre davranırsak bu tür kavga ve tartışmaları daha aza indirebilir yada tamamen ortadan kaldırabiliriz. İşte arkadaşlar evlilik hayatınıza yardımcı olabileceğini düşündüğüm bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum…

    Karakter farklılıkları: Bazen aranızdaki farklılıklar kavga etmenize neden olabilir. Karakterimiz yirmili yaşlarımızda oluşmuş olur. Sonuç olarak, dünyayı ve çevremizi farklı algılayabiliriz.

    Çözümlenmemiş ailevi sorunlar: Daha önceden gördüğümüz gibi dışsal baskılar birbirinize tepkilerinizi etkileyebilir.

    Esnek olamama ve ben-merkezcilik: Bütün evli çiftler kendilerini bazen birarada yaşamanın rutinine kaptırabilirler. Bu da esnekliği kaybetmeyle sonuçlanıp bencilliğe neden olabilir.

    Güdü eksikliği: Sıkıntı, doyumsuzluğa ve kavgalara neden olabilir.

    Sorumluluk stresi: Kişisel sorumlulukla ilgili sorunlar, evin sorumluluğunu alma, para kazanma ve ev işleri yapma gibi, kolaylıkla tartışma ortamı yaratabilir.

    Çiftlerin kendi hayatlarını yaşamaları: Bazen kendiniz bile farkında olmadan aynı evde duygusal ve ruhsal olarak ayrı odalarda yaşamaya başlayabilirsiniz.

    Çiftlerin birbirinin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmesi: Kendi duygularınızı hatırlamanız çok kolaydır. Oysa eşinizinkileri takip etmeniz o kadar kolay değildir.

    Çiftlerin birbirlerini çantada keklik görmeleri: Birkaç yıl evli kaldıktan sonra klasikleşen bu duygunun ortaya çıkması, yıllardan beri birlikteyseniz ya da birlikte yaşıyorsanız sizi şaşırtmamalı. Duygusal olarak her an vermeye hazır olmasanız bile kendi ihtiyaçlarınızı dikkate almanız ve eşinizin koşulsuz sevgisine ve ilgisine güvenmeniz oldukça kolaydır.

    Duygusuzluk: Siz ve eşiniz birbirinize hiçbir şey hissetmemeye başladığınızda sorunlar er ya da geç kapınızı çalacaktır.

    İletişimsizlik: Kavgalar ve tartışmalar iletişimsizlikle başlayıp sona erebilir. Eşinizle, sorun ilk sinyalini verdiğinde iletişime geçemediğiniz takdirde büyük sorunlar doğacaktır.

    Para: Para, sizi ve eşinizi cendereye sokma gücüne sahiptir. Sorun ne olabilir? Siz adlandırın: Müşterek hesaplar, ayrı hesaplar, kıskançlık, çok az para kazanmak, çok fazla para harcamak, tasarruf etmemek, iki yakayı biraraya getirememek, cimrilik, bütçeyi ayarlayamarnak, çok savurgan ya da pinti olmak, eşinin mirasını har vurup harman savurmak, ödünç para almak, kredi kartı borcu yapmak, vergileri ödemeyi unutmak, faturaları ödememek, çok önemli bir malı almadan önce eşine danışmamak. Bu liste böyle uzayıp gider.

    Akrabalar: Potansiyel para sorunları listesi gibi akrabalarla ilgili sorunların da listesi uzayıp gidecektir. Siz onlardan nefret edersiniz, kocanız sever; kocanız onlardan nefret eder, siz kararsız kalırsınız; çok fazla ziyaretinize gelirler; çok uzun zaman kalırlar; anlayışsız davranırlar; sizi aşağılarlar; siz onları aşağılarsınız. Bu da uzun bir listedir.

    Çoğu sorunun temelinde şu nedenler yatabilir:

    “Kocamı süt almaya yolladım. Yol üzerindeki bir bara uğramış. Eve birkaç saat sonra geldi ve elinde süt yoktu.”

    “Bizim ilk kavgamız yatağın hangi tarafında kim yatacak kadar basit bir nedenle yaşanmıştı.”

    Bu listeye ev işlerini, kirli çorapları, iç çamaşırlarını, çamaşırları, yemekten sonra masayı kimin toplayacağını ve yemek pişirmeyi ekleyebiliriz. Bu liste, ayrıca, eşine fazla zaman ayırmamayı, eski arkadaşlarla görüşmeyi tercih etmeyi, gece çok geç yatmayı, bencilliği, kıskançlığı, sorumlulukları paylaşmamayı da içerir.

    Seks: Eşlerden biri diğerinin yatakta çok bencil olduğunu, çok istekli ya da çok isteksiz olduğunu düşünebilir.

    İş: Eşlerden biri çalışır, diğeri hep gezer. Eşlerden biri çalışmaz, diğerinden az para kazanır ve hep onun parasını yer.

    Ciddi sorunlar: İstismar, taciz ve sadakatsizlik gibi nedenler kavgaların önemli nedenlerinden bazılarıdır.

  • Sağlıklı gıda nasıl seçilir ?

    Sağlıklı gıda nasıl seçilir ?

    Sağlıklı olan gıdayı nasıl seçeceğiz bu her an değişen dünyada? Bilgiler değişiyor, gıda ürünleri değişiyor, devamlı yeni ürünler marketlerde yerini alıyor. Nasıl olacak?

    Gıda bizim olmazsa olmazımız. Ama ya sahte gıdalar? Bunlardan köşe bucak kaçmamız lazım. Şeker, un, tuz ya da et hakkında istediğiniz makaleyi okuyun, hepsi aynı kapıya çıkıyor: Kimi çok işlemden geçmiş, kimi capcanlı görünsün diye katkı maddesi basılmış.

    Aslında basit: Siz gerçek gıda tüketin. Ve mümkün olabildiği kadar kendiniz pişirin. Eğer tam gıdalardan yerseniz – meyve, sebze, tam tahıllar, işlemden geçmemiş, dondurulmamış, katkı maddelerinden uzak, evde taze gıdalardan ve Sizin tarafınızdan yapılmış yemekler-olası zararlardan kaçınmış oluyorsunuz zaten.

    İşlenmiş gıdalar gereksiz kalori, tuz, kimyasallarla yüklü olduğu için, vücutta iltihabi (inflamasyon) durumları tetikliyor. Vücudumuz süper doymuş bu gıda bombalarını idare edemez. Öyleyse basit ve güzel beslenin, akl’ı selim kullanın ve vücudunuza inanılmaz bir iyilik yapın.

    Yeri gelmişken İLTİHAP NEDİR? İNFLAMASYON NEDİR? Bunu da izah edelim:

    lltihap (inflamasyon) vücudun kendini korumaya çabalamasıdır, amacı hasarlı hücreleri, hastalık yapıcı virüsleri vb. ortadan kaldırmak ve iyileşme prosesini başlatmaktır.
    Genel olarak bildiğimiz iltihaptan farklıdır; bildiğimiz iltihaba bir bakteri, virüs ya da mantar sebep olurken, burada kullandığımız iltihap (inflamasyon) vücudun bunlara tepkisidir.

    Özetle:
    Kronik iltihap istemiyoruz, o zaman tam gıdaları tercih edelim. Mevsim sebzesi, mevsim meyvesi, işlenmemiş tahıl, gerçek tuz kristali talep edelim.

  • Uzaktan Kumandalı Avize

    Uzaktan Kumandalı Avize

    Hayatımızın her alanına giren uzaktan kumandalı kontrol sistemleri tüm aydınlatmalara uygulanabiliyor. Özellikle dimmer ile birlikte kullanılan uzaktan kumandalar, aydınlatmanıza hem ışık seviyesini ayarlama hem de yönünü belirleme özgürlüğünü sunuyor. Her mekâna aynı şiddette aydınlatma uygulanamayacağı için özellikle otel, restoran, bar gibi iç mekânlarda son derece kullanışlı olan uzaktan kumandalı aydınlatmalar ışık seviyesini ayarlama özelliği ile enerji israfını engelliyor. Büyük otel ve iş merkezleri düşünüldüğünde tüm devasa aydınlatma sisteminin tek bir tuşla kontrolünü sağlayabilmek kullanıcıya büyük bir kolaylık sunuyor.

    Pratik ve ekonomik aydınlatma sağlayan uzaktan kumandalı sistemler, ev aydınlatmasında ışığın hem normal kullanımına hem de şiddetini kısıp gece lambası olarak kullanılmasına olanak sağlıyor.

    Ayrıca tesisatın yetersiz kaldığı ya da yenilenmesi gerektiği durumlarda evinize herhangi bir zarar vermeden pratik kumanda sistemi ile aydınlatma çözümünüze kavuşabilirsiniz.

    Avize seçiminde, kullanılacak alandaki genel dekor ve renklere uygunluğa dikkat etmeliyiz.

    İdeal avize pratik bir kullanım sağladığı gibi buna ilave olarak şık, zarif ve kullanışlı olmalıdır. Kullanıldığı alana verimli bir ışık sağlamalıdır.

    Bununla birlikte fonksiyonel bir avize olmalıdır. Gerektiği durumlarda uzaktan kumandalı avizeler, ledli avizeler kullanılabilir.

    Salonlarda ve yemek odalarında daha fazla ampullü avizeler kullanılırken, yatak odaları ve oturma odalarında daha az ampullü ürünler tercih edilmelidir. Direkt veya endirekt ürünler tamamen kişisel zevklere bağlıdır. Direkt ürünlerde ampul doğruca aşağıya bakmakta, endirekt ürünlerde ise ampul yukarıya doğru ışık vermektedir. Ampulle yer zemini arasında cam, pleksi gibi bir separatör bulunmaktadır.

    Eviniz için dekoratif avizeler seçerek, dekorasyonunuzu tamamlayın.

    Geçmişten beri kullanılan büyük ve uzun sarkıtlı avizeler yerine, yine nostaljik öğeler barındıran modern tasarımlar seçin.

    Evinizin dekorasyonunun rengine yakın avizeler yerine, tezatlıklar yaratmayı deneyin. Beyaz rengin hâkim olduğu bir salonda, kırmızı mat görünümlü bir avize kullanabilirsiniz. Beyaz rengin verdiği sade ve şıklığı canlandırarak, evinize farklı bir enerji katacaktır. Siyah rengin hâkim olduğu salonlarda ise, beyaz bir avize kullanabilirsiniz. Beyaz renkteki avize, siyah dekorasyonunuzu dengeleyerek, odada aydınlık bir görünüm sağlayacaktır. Nötr renklerdeki dekorasyonlarınız için, altın sarısı veya gümüş renkli avizeler kullanabilirsiniz. Nötr renklerle, canlı renklerin kombinasyonu evin görüntüsünü boğabileceği için, parıltılı avizelerin kullanımı daha şık olacaktır.

    Evinizi iyi tanıyarak en uygun avizeyi seçin ve dekorasyonunuzu tamamlayın.

    Uzaktan kumandalı avize modelleri

  • Soğuk Algınlığından Nasıl Korunurum?

    Soğuk Algınlığından Nasıl Korunurum?

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tamer Haliloğlu, “Soğuk algınlığı, üst solunum yollarında virüs türü mikropların neden olduğu bulaşıcı bir enfeksiyondur.” dedi.

    Soğuk algınlığından burun, boğaz, kulaklar, östaki tüpü, nefes borusu, ses telleri ve akciğerlerin etkilendiğine değinen Haliloğlu, “Soğuk algınlığı en çok okul çağı çocuklarında görülür ve sıklığı yaşla azalır” dedi.

    Soğuk algınlığının ilk belirtileri genellikle boğazda takılma hissi, burun akıntısı ve hapşırık.

    Çocuklarda ise boğaz ağrısı, öksürük, baş ağrısı, ateş, halsizlik, kas ağrıları ve iştahsızlık da görülebilir.

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tamer Haliloğlu, henüz soğuk algınlığına kesin etkili bir aşı bulunamadığını anlattı:

    Soğuk algınlığına yakalanmamak için, hastalık belirtileri olan kişilerle hastalığın ilk ikinci ve dördüncü günleri arasında temas edilmemesi gerekir. Ancak, çoğu zaman bu mümkün değildir. Soğuk algınlığına yakalanan kişiler, henüz hasta olduklarını anlamadan bulaştırıcı döneme girmiş olurlar.

    Soğuk algınlığına yakalanan çocuklar, özellikle burun temizliğinden sonra olmak üzere sık sık ellerini yıkamalı, öksürürken ve hapşırırken ağız ve burunlarını kapamalıdırlar.

    Soğuk algınlığı genellikle 7 ile 14 gün arasında iyileşir. Bazen sinüzit, orta kulak iltihabı, larenjit veya bronşit gibi komplikasyonlar nedeniyle hastalığın seyri uzayabilir.

    Haliloğlu, soğuk algınlığının düzelmesinin zamana bağlı olduğunu açıkladı:

    Bu süre içinde, hastanın istirahat etmesi ve bol sıvı gıda alması (su, meyve suları gibi) gerekir. Genellikle ağrı kesici, dekonjestan ve allerji karşıtı maddeler içeren soğuk algınlığı ilaçları, hastalığı iyileştirmezler; sadece kas ağrısı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı gibi belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olabilirler.

    Boğaz ağrısının şiddetlenmesi ve uzun sürmesi, öksürükle koyu balgam gelmesi veya öksürüğün 10 günden uzun sürmesi, 38 derece üzerinde ve birkaç günden uzun süren ateş olması, göğüs ağrısı, sık nefes alma, yutma güçlüğü, sıvı gıda alamama, kulak ağrısı, boyunda ağrılı şişlikler, dudak, deri veya tırnaklarında morarma belirtilerinden herhangi birinin görülmesi halinde doktora başvurulması gerekmektedir.

    Soğuk algınlığından korunmak için bunları yapın:

    Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.

    Dengeli beslenin. Meyve sebze ağırlıklı beslenin, fazla et tüketmeyin.

    Hastalık riski yüksekse bol bol C vitamini alın. (Örneğin her gün 2 kivi, 1 greyfurt, 1 yeşil biber veya 2 kaşık lahana turşusu yemek gibi)

    Hareket edin ve soğuğa karşı vücudunuzun dayanıklı olmasını sağlayın. (Yüzmek,saunaya gitmek, soğuk duş almak, temiz havada yürüyüş yapmak, değişik spor faaliyetleri)

    Oda havasını iyileştirin. Hava nemlendiricileri kullanın veya saksı çiçeklerini temin edin. Odayı aşırı ısıtmayın, düzenli olarak havalandırın.

    Hava cereyanının oluşmamasına dikkat edin.

    Virüslerden korunun.

    Soğuk algınlığı dönemlerinden kalabalık ortamlarda, kapalı mekanlarda bulunmayın. Hasta insanlarla öpüşmeyin, 1.5 metreden fazla yaklaşmayın.

    Ellerinizi düzenli yıkayın.

    Çok kalın veya ince giysiler giymeyin. Havaya göre giyinin.

    Stres altındaki insanlar hastalanmaya daha elverişlidir. Her gün düzenli olarak dinlenin. Gevşeme egzersizleri yapın.

  • Akıllı Diyet

    Akıllı Diyet

    Günümüzde genç, yaşlı hatta ergenlik çağındaki çocukların bile yakındığı bir sorun haline geldi. Tıpkı stres gibi hayatımıza sinsice girdi ve giderek yaygınlaşıyor. Nedeni bilinmese de gerçek o ki unutkanlığın yaşı giderek küçülüyor. Çare ise unutkanlığı önleyen akıllı diyette… Bu 15 günlük beslenme programıyla bir yandan hafızanızı güçlendirirken, diğer yandan ayda 2-3 kilo verebilirsiniz.

    Balık, yeşil yapraklı sebzeler, tahıl ve meyve ağırlıklı 7 günlük bir diyet programı… Protein, omega 3, karbonhidrat, B ve C vitaminleri ile demir, çinko, magnezyum ve krom gibi mineralleri içeren besinlerden oluşuyor.

    Pazartesi (1300 Kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan kahve, 1 dilim kepekli ekmek, 1 tatlı kaşığı bal

    Ara Öğün: 1 küçük kase meyveli yoğurt

    Öğle: 60 gr pirinçlr hazırlanmış domatesli lapa, 1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir, 1 kivi

    İkindi: 1 muz

    Akşam: Karışık mevsim salatası, 1 kepekli sandviç ekmeği, 1 kase meyve salatası

    Salı (1350 Kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan kahve, 30 gr müsli ilaveli 1 fincan süt

    Ara Öğün: 1 kivi

    Öğle: Az beşamel sos ve bol rendelenmiş kaşar peynirli fırında karnabahar (veya lahana), 2 kabak ızgara (kabakları dilimleyip ızgarada közleyin), 1 dilim kepekli ekmek, 1 armut

    İkindi: 3 yulaflı bisküvi

    Akşam: Üzümlü yarma pilavı, 1 ızgara et, limonlu ve pulbiberli haşlanmış havuç salatası, 1 portakal

    Çarşamba (1280 Kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan sütlü kahve, 3 diyet bisküvi

    Ara Öğün: 1 bardak taza üzüm suyu

    Öğle: Fasulyeli makarna (40 gr makarna, 60 gr soya fasulyesi ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile hazırlanmış), Karışık salata (Karnabahar, lahana ya da brokoliye 1 çay kaşığı zeytinyağı ve rendelenmiş havuç ekleyerek hazırlanmı), 1 fırında pişmiş elma

    İkindi: 1 muz

    Akşam: Balıklı lahana dolması, yeşil salata, 1 kase dondurulmuş çilek veya ahududu

    Perşembe (1350 kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan sütlü kahve, 2 dilim kızarmış kepekli ekmek, 1 çay kaşığı reçel

    Öğle: Marul, domates, rendelenmiş havuç ve yağı alınmış 80 gr ton balığı ile hazırlanmış salata, 1 sandviç ekmek, 2 kivi

    İkindi: 2-3 kuru kayısı ilaveli 1 küçük kase yoğurt

    Akşam: Hamsili pilav, mercimekli domates salatası (30 gr yeşil mercimek, 2 domates, 1 çay kaşığı zeytinyağı ve limon suyu ile hazırlanmış), 1 fincan ıhlamur

    Cuma (1270 Kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan çay, 1 çorba kaşığı lor peyniri, 2 diyet bisküvi

    Öğle: Izgara balık, Soya fasulyesi piyazı (1 çay kaşığı zeytinyağı ve limon suyu ilaveli), 1 dilim ekmek

    İkindi: 1 dilim çavdar ekmeği

    Akşam: Yoğurtlu kara lahana, 1 haşlanmış patates, 1 kase dondurulmuş çilek

    Cumartesi (1370 Kalori)
    Kahvaltı: 1 fincan kahve, 2 çorba kaşığı kahvaltı gevreği ilaveli 1 su bardağı süt

    Ara Öğün: 1 elma

    Öğle: 100 gr tavuk ızgara, havuç salatası ( 1 çay kaşığı zeytinyağı ve limon suyu ilaveli), 1 dilim ekmek

    İkindi: 1 kivi, 1 kase yoğurt

    Akşam: Kabaklı makarna (80 gr makarna, 1 kabak ve 1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri ile hazırlanmış), Yeşil salata, Kivi soslu çilek pudingi

    Pazar (1350 kalori)
    Kahvaltı: 1 bardak taze portakal suyu

    Öğle: 1 porsiyon tavuklu pilav (1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri ilaveli), domatesli roka salatası, 1 kase meyve salatası

    İkindi: 1 elma

    Akşam: Ispanak çorbası, ızgara et, 1 haşlanmış patates, 1 fırında pişmiş armut

  • Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Vertigo olup olmadığınızı test edin

    Nörolojik hastalıklar ve kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın belirtisi olan vertigo yaşam kalitesini ciddi ölçüde bozarken, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Selami Yavuz, söz konusu hastalığı karşı vatandaşları uyardı.

    Vertigo olup olmadığınızı anlamak için kendi etrafınızda 40 kere dönerek test yapabilineceğini hatırlatan Opr. Dr. Yavuz, “Etraf ya da kendisi dönmediği halde, kişide şiddetle döndüğü hissi oluşur. Vertigo olduğunuzu anlamak için bir test yapmanız gerekirse, kendi etrafınızda 30-40 kere dönün ve kendinizi serbest bırakın. Nasıl etrafın döndüğünü hissediyorsanız vertigo da aynen böyledir.

    Yerin tavana gelmesi gibi bir histir. Bunu yapmadan aynı şekilde etrafınızın döndüğünü hissediyorsanız vertigo hastası olabilirsiniz. Hastaların çoğu ‘Sandaldaymışım gibi sallanıyorum, ayağa kalktığım zaman dengem bozuluyor’ gibi şikayetlerle doktora başvururlar.

    Bu şikayetlerin çoğunun vertigo ile ilgisi yoktur. Vertigosu olan kişinin bu durumu anlamama gibi bir durumu söz konusu olamaz. Çünkü hasta ayakta duramayıp, hemen bir yere oturmak ya da yatmak zorunda kalır” dedi.

    Farklı rahatsızlıkların vertigoyu tetiklediğini belirten Opr. Dr. Selami Yavuz, “Vertigo birçok hastalığın habercisi olabilir. Bir grup vertigolar ‘Kulak Burun Boğaz’ hastalıklarıyla ilgili olabilir. ‘Başım dönüyor, kesin kristallerim oynadı’ denerek hastalar tarafından şikayetleri dile getirilen ‘İç kulak kristallerinin yerinden oynaması’ hastalığı, hastanın yatakta sağdan sola dönerken ya da sırt üstü yattığı zaman başının dönmesidir. Buradaki baş dönmesi, yani vertigo bir dakika içerisinde geçer ama kişiyi son derece rahatsız eder. Bu durum vertigoya sebep olan hastalıklardan biridir.

    Özellikle kadınlarda görülen ve vertigoya sebep olan bir diğer hastalık da ‘Menier’ hastalığıdır. Bu hastalık, kulağın tek tarafının içinde sıvı toplanmasıdır. Bu hastalıkta da çok şiddetli bir vertigo görülmektedir. Vertigo ataklar halinde olur.

    Hastada iki gün çok şiddetli baş dönmesi, kulakta uğultu, bulantı ve kusma olur. Fakat 2-3 gün geçtikten sonra hastalık kendiliğinden düzelir ve neredeyse 2 ay hiçbir problem olmaz. 2 ay sonra hasta tekrar bir atak geçirir ve aynı belirtileri yaşamaya başlar” diye konuştu.

    HT

    Nöroloji – Beyin ve Sinir Hastalıkları

  • Pratik ve kolay karışımlar

    Pratik ve kolay karışımlar

    Evde kendin hazırlayabileceğin pratik ve kolay karışımlarla cildini, saçlarını canlandırmaya, kendini şımartmaya ne dersin?

    Kuru Saçlara Muz

    Malzemeler
    – Bir tane muz
    – İki çorba kaşığı mayonez
    – Bir çorba kaşığı bal

    Yapılışı
    Bütün malzemeleri pürüzsüz kıvama gelene kadar karıştır. Şampuandan önce ıslak saça uygula, tüm saçına yay. Saçlarını bone ile kapat, 15 dakika kadar beklet ve bakımın etkisini artırmak için bonenin üzerini ılık bir havlu ile sar. Sonra ılık su ile saçını iyice durula ve şampuanla.

    Sivilcesavar

    Malzemeler
    – Bir çay kaşığı tuz
    – Yarım çay kaşığı bal
    – 4 çorba kaşığı su

    Yapılışı
    Bir pamuk topunu tuzlu suya batır. Sivilcenin üzerine 3 dakika bastır. Tuz, sivilcenin kurumasına yardım eder. Her bir sivilce için ayrı pamuk kullan. Sonra balı sivilcenin üzerine dokundur, 15 dakika beklet. Bal, o bölgeyi yumuşatacak ve gözeneklerin açılmasına yardımcı olacak. Sonra ılık su ile balı yıka. Sivilcelerini sakın sıkma.

    Elmalı Peeling

    Malzemeler
    – Bir orta boy elma
    – 5 çorba kaşığı bal

    Yapılışı
    Elmayı soyup iyice rendele. Balı katıp güzelce karıştır. Cildine sür ve
    10 dakika beklet. Sonra soğuk su ile yıka. Günde bir elma yemek de cildin için çok yararlı.

    Şeker Ayaklar

    Malzemeler
    – Yarım fincan tozşeker
    – Bir çorba kaşığı zeytinyağı ya da badem yağı
    – Yarım limon suyu
    – Arındırıcı sprey

    Yapılışı
    Bir kabın içinde tüm malzemeleri karıştır. Ayaklarını hafifçe ıslat ve karışımı ayağının tümüne ve bileğinin üzerine kadar ovalayarak, hızlı masaj hareketleriyle sür. Bu işlemi yaparken etrafı kirletmemek için havlu üzerinde ya da küvette uygulama yap. Ilık su ile durula ve iyice kurula.

    Mis Saçlar

    Malzemeler
    – Bir çorba kaşığı karbonat
    – Bir fincan ılık su
    – Sprey şişe

    Yapılışı
    Karbonat ve suyu evde çiçek sulamak için kullanılan sprey şişesine koyup yavaşça çalkala. Saçını her zamanki gibi şampuanla ve kremle. Karbonatlı karışımı sık. Geniş dişli tarakla saçını iyice tara. Ilık su ile durula. Saçların jöle, köpük gibi artıklardan tamamen kurtulacak.

  • The Mountain 2012 Kış Koleksiyonu

    The Mountain 2012 Kış Koleksiyonu

    “The Mountain” baskılı tişörtleri, Türkiye’nin belki de yıllardır beklediği kaliteli renk, desen ve çizimleri doğa dostu boya ve baskı teknolojileri ile bir arada sunuyor.

    Tişört tasarımları :
    1990 yılından bu yana Amerika’da popüler olmuş “The Mountain”a ait 700’ün üzerinde tasarım, detay ve estetiği bir arada kullanan usta sanatçılara ait. Bilim kurgu, fantezi ve hayvan çizimleri ile ün yapmış Vincent Hie, Warcraft’ın da çizimlerini yapan James Ryman, vahşi yaşam ve doğa çalışmalarıyla Carol Cavalaris, Supernatural dizisi için çalışmaları bulunan David Penfound bu sanatçılardan bazıları…

    Tişört kumaşı :
    Dünyadaki en yüksek kalite sertifikası olan “Oeko-Tex 100 Certification” belgesine sahip ender tişört markalarından biri olan “The Mountain” ürünlerinin dikiş iplikleri dahil %100 pamuk ve üretim sırasında önceden çektirildiği için uygun yıkama koşullarında renk ve beden özelliklerini yıllarca kaybetmez.

    Baskı tekniği :
    Tişötlerin baskısında kullanılan boyalar tamamen organik olup, 600 farklı boya rengi kullanılır. Dünyadaki birçok tişört üreticisinin %99.5’i petrol tabanli mürekkepler kullanmasının aksine, “The Mountain” tişörtlerinin üretiminde sadece su bazlı mürekkep kullanılır. Bundan dolayıda “The Mountain” Amerika’nın en çevreci tişört markası olma iddiasını taşır.