Blog

  • Diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?

    Diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?

    1. Bir çok diş çürüğünün oluşumu aylar sürer. Diş hekimine gitmek için dişlerin ağrıması beklenmemelidir. Yılda iki kez diş hekimine gidilmelidir.

    2. Çocukluk dönemindeki beslenme diş sağlığı yönünden çok önemlidir. Kalsiyum, fosfor ve flor mineralleri yeterince alınmalıdır. Dişeti, diş sağlığı ve sağlamlığı için gerekli C, A ve D vitamini eksikliği olmamalıdır. Süt, süt ürünleri ve taze meyveler özellikle yararlıdır.

    3. Sürekli yumuşak besinlerle beslenmekten kaçınmalıdır. Havuç, elma gibi yiyecekleri ısırarak yemek diş sağlığı için gereklidir.

    4. Öğün aralarında rasgele yemekten ve şekerlemelerden kaçınmalı, her tatlı yiyecekten sonra ağız suyla çalkalanmalıdır. Asit, kola, gazoz gibi içecekler çok fazla tüketilmemelidir.

    5. Her akşam yatmadan önce ve yemeklerden sonra dişler tekniğine uygun olarak fırçalanmalıdır.

    6. Dişler kürdan dahil hiç bir şeyle karıştırılmamalıdır. Diş araları temizliğinde diş ipliği kullanılabilir.

    7. Sigara ve alkol diş sağlığı için çok zararlıdır.

    8. Fındık, ceviz gibi şeyler dişlerle kırılmamalıdır.

    9. Sakız çiğneme, ağıza kalem ve parmak sokma, tırnak yeme, dudak, parmak, yanak ısırma, özellikle ilk okul sıralarında çene ye el dayama gibi alışkanlıkların dişler ve çene için zararlı olduğu unutulmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.

    10. Çok soğuk ve çok sıcak yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalıdır.

    11. Diş hekimi gerekli görmedikçe diş çektirmemeli, özellikle bilgisiz kişilere diş çektirmekten kaçınılmalıdır.

    12. Çocuklara 2 yaşından sonra yalancı meme, biberon kullandırtmamalıdır.

    13. Ağzı açık uyuma dişlere zararlı olduğundan burunda böyle uyumaya sebep olan tıkanıklık nedenleri araştırılıp ortadan kaldırılmalıdır.

    Flor ve dişler:

    Diş minesinin direncini artıran en önemli maddelerden birisi flordur. İçilen suda yeterli flor varsa sorun yoktur. Eğer flor azsa dişler çürür. Flor fazlalığı dişlerin sararmasına yol açar. Sularında flor eksikliği olan yerlerde sağlık kuruluşları gerekli önlemleri alır. İçilen suların ve yemek tuzunun florla zenginleştirilmesi sağlanır. Bunlar sağlanana kadar flor çözeltisiyle kişisel florlama yapılır.

    Dişetlerinizi de fırçalıyor musunuz?

    Yemeklerden sonra dişetleri üzerinde kalan gıda artıkları, mikroorganizmaların üremesine ve kümelenmesine yol açarak, diş çürümesini hızlandırıyor.
    Selçuk Üniversites Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Serdar Üşümez, dünyada en sık rastlanan rahatsızlıkların başında gelen diş hastalıklarının, vücut sağlığı açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.

    Bakımsız ve sağlıksız dişlerin çok sayıda hastalığa davetiye çıkardığına dikkati çeken Üşümez, “Yemeklerden sonra dişetleri üzerinde kalan gıda artıkları, mikroorganizmaların üremesine ve kümelenmesine yol açıyor.

    Ağız sağlığını tehdit eden mikroorganizmaların en önemli besin kaynağı, yemeklerden sonra diş ve dişetleri üzerinde kalan gıda artıklarıdır” dedi. Üşümez, “Yemeklerden sonra kalan gıda artıklarından kurtulmak için dişetleri de hafif bir şekilde fırçalanmalıdır. Yumuşak yapılacak fırçalama işlemi kan dolaşımını da hızlandırarak, dişetlerinin daha sağlıklı kalmasını sağlar” diye konuştu.

  • TOMS Ayakkabı Modelleri 2012

    TOMS Ayakkabı Modelleri 2012

    toms ayakkabı 2012

    Arjantinlilerin giydiği Alpargata ayakkabılarından esinlenerek aslında bir sosyal sorumluluk projesine imza atmak için üretilen 2012 TOMS ayakkabılar şimdi çok moda !

    TOMS Ayakkabılar

  • Desa Babet Modelleri 2012

    Desa Babet Modelleri 2012

    Desa Babet 2012 Modelleri Galerimizde…

    Desa Babetler

  • Burçlar Nelere Kafayı Takar

    Burçlar Nelere Kafayı Takar

    Mesela bütün bir akşamı mahvetmeyi tercih ederler. İşte burcunuzun kötü yönü…

    Kadın ya da erkek bazen rahatsız eden bir şey olduğunda karşı tarafla bu konuda yüzleşmekten kaçınır.

    Daha kötüsü olacağı korkusu ya da gereksiz alınganlık nedeniyle rahatsız olduğu konuyu gündeme getirmek yerine oturup somurtur ve mesela bütün bir akşamı mahvetmeyi tercih eder. İşte burcunuzun kötü yönü…

    Koç

    Onunla her günü aynı yaşıyorsanız – “Seni Seviyorum” lar artık eskisi gibi tekrarlanmıyorsa – Ömür boyu onunla birlikte olma düşüncesi sizin için bir kâbustan farksızsa – “Bir şeyler eksik” cümlesini sık sık tekrarlıyorsanız – Konuşacak bir şey bulamıyorsanız – Özel hayatınız “öylesine” bir hal aldıysa – Artık kavga bile edemeyecek kadar tepkisizleştiyseniz ilişkiniz bitmiş demektir…

    Boğa

    Özür dilememek” de bir ilişkide en çok rastlanan kötü alışkanlıklar arasında. Bazen bir taraf bazen de ikisi birden özür dilemekten hoşlanmayabilir. Ama haksız olduğunda insanların özür dilemesi gerekir. İlişkinin sağlığı açısından önemlidir. Özellikle ilişkinin ya da evliliği ileri safhalarında bazen bir taraf dış görünüşüne özen göstermeyi bırakır. Ama ilişki böyle bir şeydir. Sürmesi ve güzelleşmesi için sürekli özene ihtiyacı vardır.

    İkizler

    Kin tutmak. Alın işte başka bir kötü alışkanlık. Zaman içinde ilişkiyi törpüleyerek yok eden bir öğe gibidir. Karşısındakini dinlememek. Sözlerine değer vermemek. Hep kendi sözünü geçirmeye çalışmak ya da haklı olduğunu tekrarlamak. Bu saygısızlık ve karşısındakini aşağılamak anlamına gelir. Böyle bir ilişki sizce ne kadar sürer?

    Yengeç

    Yengeçler bağımsız takılmak isterler. Üslubunda ayrıntılara yer vermez. Anlattıklarında dış görünüşler hâkimdir. kendine âşıktır. Çok önemli biri olduğunu düşünür. Başarı ve yeteneklerini abartır. Çiftin bir ferdi kendi zevklerini ve kendi başına gerçekleştireceği aktiviteleri beraberliklerinin önüne alıyorsa zaten o ilişki için söyleyecek fazla bir söz kalmamış demektir.

    Aslan

    Kafayı taksalarda tutku asla bitmez! İlişkilerde düzenli olarak 15 dakikada bir kavga ediyor olsalar da tutku ya da aradaki cinsel çekim oldukça başarılıdır. Evli veya sevgililer ellerini birbirinin gırtlağından çektikleri anda ve birbirlerini kestikleri anda aşk sözcükleri fısıldıyor olabilirler. Ve yaşadığınız her “son defa” sizi başladığınız yere geri döndürür.

    Başak

    Unuttuk der unutmaz! Aslında her şeyi hatırlar ama sadece sorunlardan kaçmak için unutma yoluna gider. Arkadaşlarınızın onun hakkındaki düşünceleri! Kafayı takan kişiler genellikle duygusal olarak bir ilişkiye hazır olmayan kişilerdir. Eğer zaten duygusal olarak bir ilişkiye hazır olmayan kişilerle birlikte olmak istiyorsanız siz de duygusal olarak bir ilişkiye hazır değilsiniz demektir. Bir şeyler sadece sizi bir ilişkiye sürüklüyordur….

    Terazi

    Çok kıskançtır sudan sebeplerle aldatıldığı şüphesine kapılır zihni hep ihanete uğrayacağı düşüncesiyle meşguldür.. Söylenenlerin ve görünenlerin arkasında başka sözler olduğunu düşünür. Çok alıngandır. Sen herkese onu tanıttığın halde o kimseye senden söz etmediyse hatta en yakın arkadaşının bile varlığından haberi yoksa… Sen onun hakkında her şeyi öğrenmeye çalışırken o seninle ilgili en küçük bilgileri bile aklında tutmakta zorlanmaya başladıysa… bu ilişki sürmez demektir..

    Akrep

    Onların tensellik dışında da kafalarını kurcalayan bir yığın şey var. Neler mi? Aldığı çiçeklerin solması! Bir erkeğin size çiçek vermesinin nedeni; yaşadığınız ilişkide duyduğu heyecanı sizinle de paylaşmak istemesidir. Çiçekler; sizin yanınızda olmadığında salonunuzda veya evinizin başköşesine onu temsil eder. Eğer o çiçeklere iyi bakmazsanız ilişkinize olan inancınızı yitirdiğinizi düşünebilir. Adı üstünde Akrep olduğundan hiç şüphe duymamalısınız…

    Yay

    Ağırkanlıdır. Her hafta sonu bir işini bahane ederek sizinle buluşmayı reddedebilir… Gün içinde sık sık aramanıza rağmen telefonunu açmayabilir.. İşleri biraz ağırdan aldığınızda daha fazla iletişime geçmiş oluyorsunuz ki bir ilişkinin anahtarı budur. Ve bu sayede ilişkiniz devam ederken karşınıza çıkan sorunları konuşma şansına sahip oluyorsunuz. Başlangıçta her şey güllük gülistanlıktır ancak yavaş yavaş bazı sorunlar ortaya çıkmaya başlar. İşte o anda kafayı takarlar .. Genelde kaçarlar..

    Oğlak

    Bir Oğlak daima hedefine tutkundur. Ayrıntılar arasında kaybolur. Hayatı ayrıntıdır. Sıkıntıya hiç gelemez. Bazen rahatsız eden şeyler yüzünden değil rahatsız etmesi gerektiği düşünülen şeyler yüzünden kadın ya da erkek sinirli davranır. Ortak zevklerin olmaması – karşılıklı kabul ve güven duygusunda azalma – iletişimsizlik – kişinin ilişki içinde önemsiz olduğunu hissetmesi – saygı ve sevginin azalması – birikmiş yoğun kızgınlıklar…..

    Kova

    Kovalara tavrınızı koyun ama kıskançlık krizlerine girip onu daraltmayın. Nerede olduğunu ve kaçta geri geleceğini bilmeye hakkınız olduğunu hatırlatın. Aksi takdirde kendisini çok merak ettiğinizi ve o gelene kadar gözünüze uyku girmediğini söyleyin. Tek endişenizin başına bir şey gelmesi olduğunu yoksa ona güvendiğinizi anlamasını sağlayın. Niyetinizin onu kontrol altına almak olmadığını anlayınca nerede kiminle beraber olduğunu size bildirmek konusunda daha hassas davranacaktır.

    Balık

    Sürekli onaylanmak isterler. Onu küçük düşürmeyin! Erkek arkadaşının / eşinin yanında hangi kadın küçük düşmek ister? Tabii ki hiç kimse! Mesela sakın ona kalabalık bir arkadaş grubu ile birlikte yemeğe çıktığınızda “bu aralar çok kilo aldın tatlı yemesen daha iyi edersin” tarzı bir cümle kurmayın belki o anda size “haklısın sevgilim” diyecektir ancak eve gittiğinizde… kulağınızı kapatacaksınız

  • Vajinal Tampon Kullanımı ve Vajinal Tampon Nasıl Takılır?

    Vajinal Tampon Kullanımı ve Vajinal Tampon Nasıl Takılır?

    Vajinal tamponlar, tıpkı hijyenik petler gibi menstrüasyon sırasında vajinal yoldan vücut dışına atılan kanı emmek amacıyla kullanılan ürünlerdir. Petlerden farklı olarak kanın vajina dışına atılmadan önce emilmesini sağlayarak pet kullanımı ile görülen ve kadının sosyal hayatını zorlaştıran faktörleri ortadan kaldırırlar.

    Vajinal tamponlar yumuşak pamuk liflerinin silindirik bir şekil alacak şekilde preslenmesi şeklinde üretilirler. Silindirik şekil sayesinde tampon vajina içerisine rahatça yerleştirilebilir.

    Tampon adet kanı vücut dışına ulaşma şansı bulamadan direkt olarak vajina içinde emilmesini sağlar. Vajinal tamponlar değişik boy ve emme kapasitelerine sahiptirler. Adet kanamanızın şeklini ve miktarını bilmeniz uygun tamponu seçmenizi kolaylaştırır.

    Hijyenik petlerden farklı olarak vajinal tamponlar çok önemli bir riski de beraberinde getirirler: Toksik şok sendromu. Yaşamı tehdit edebilen bu komplikasyon neyse ki çok nadir görülür ve basit önlemler ile önüne geçilebilir. Bu önlemlerden en önemlisi tamponu 4-8 saatten daha fazla vajinada tutmamaktır. İdeal olan hijyenik ped yerine tampon tercih etmemek, çok gerekli olmadıkça kullanmamak ve kullanıldığında en fazla 6 saat vajinada tutmaktır.

    Vajinal tamponlar sadece adet kanaması sırasında kullanılırlar. Vajinal akıntılar için günlük pet yerine tampon kullanmak son derece riskli bir davranış olacaktır.

    Uygun tamponu seçmek
    Piyasada satılan hemen hemen her markanın değişik boy ve emme kapasitesine sahip türleri vardır. Kendinize uygun tamponu seçerken temel prensip kanama miktarınıza göre gerekli olan en düşük emme kapasitesine sahip tamponu bulmaktır. Kanamanın miktarı günden güne farklılık göstereceğinden adet kanamanızın değişik günleri için farklı kapasitede tamponlar kullanabilirsiniz.

    Uygun kapasitedeki tamponu seçmek deneyim ile elde edilir. Bununla birlikte eğer tamponu 4 saatten önce değiştirmeniz gerekiyorsa daha yüksek kapasiteli, 8 saat sonunda hala dolmamışsa daha düşük kapasiteli bir tampon seçmelisiniz.

    Tampon nasıl yerleştirilir?
    İlk kez tampon kullanacaksanız sinirle ve gergin olmanız normaldir. Bu durum kaslarınızın fazla kasılmasına neden olacağından yerleştirmeyi güçleştirebilir.Daha önceden tampon kullanan arkadaşlarınıza nasıl kullanıldığını sorabilir ve onlardan bu konuda yardım alabilirsiniz. Piyasada satılan pekçok ürünün içinde kullanma ve yerleştirme talimatları resimli olarak yer almaktadır. Bu talimatları dikkatlice okuyun ve anlamaya çalışın.

    Bazı ürünlerin içine yerleştirmeyi kolaylaştırıcı bir uygulama tüpü vardır. Bazılarında ise bu tüp bulunmaz. Her iki durumda da yerleştirme şekli aynı prensiplere dayanır.

    Tamponu yerleştirmeden önce ellerinizi mutlaka sabunlu suyla iyice yıkayın ve güzelce kurulayın.

    1. Tamponu yerleştirirken ayakta durabilir yada oturabilirsiniz. Pozisyonunuzun rahat olması önemlidir. Bazı kadınlar tuvalet kenarında bir ayakları klozetin üzerindeyken tamponu daha rahat yerleştirirler. Kendinizi en rahat hissettiğiniz pozisyonu bulmaya çalışın.

    Tamponu yazı yazmak için kullandığınız elinizi kullanarak yerleştirin, solak iseniz sağ elinizi kullanarak yerleştirmeye çalışmayın.

    Aplikatörü başparmak ve orta parmağınızla alt ucuna yakın bir yerden tutun.

    2. Diğer elinizle vajinal açıklığının iki yanındaki labiaları birbirinden ayırarak vajina girişinin görünür hale gelmesini sağlayın. Aplikatörün ucunu vajina girişine yerleştirin.

    3. Resimde de görüldüğü gibi vajina arkaya ve hafif yukarıya doğru uzanır. Bu nedenle tamponu bu aks doğrultusunda yumuşak hareketlerle itin.. Bu sırada aplikatörü sağa sola döndürerek ittirmeye çalışmayın. Aplikatörün tüpü tamamen vajina içine girinceye ve aplikatörü tutan iki parmağınız vücudunuza değinceye kadar ittirmeye devam edin.

    4. Daha sonra orta parmağınızı kullanarak tamponun ipinin olduğu pistonu ya da tüpü itin. Bu hareket tamponun aplikatör içinden çıkarak vajinaya yerleşmesini sağlayacaktır. Parmağınızı tüpün içinden çekin bu sayede çıkarma ipleri serbest hale gelir.

    5. Aplikatörü yavaşça dışarı çekin.

    Tamponu doğru şekilde yerleştirdiğiniz taktirde vajinada herhangi bir rahatsızlık duymamanız ve tampou hissedememeniz gerekir. Eğer rahatsızlık varsa bu durumda büyük olasılıkla tamponu yeterince derine yerleştiremediniz demektir. Rahatsızlığın en önemli nedeni tamponun vajina girişindeki dokuyu içeri doğru çekmesidir. Bu durumda tamponu çıkartın ve yeni bir tampon yerleştirin. Aynı tamponu çıkartıp yeniden yerleştirmeye çalışmayın.

    Tamponun çıkartılması
    Tamponun dolduğunu ve kanın vajina dışına kaçtığını hissettiğinizde ya da 6 saat dolduysa veya tampon kullanmanızı gerekli kılan durum ortadan kalktıysa ipinden tutarak yavaşça dışarıya doğru çekin ve vajinadan çıkarın. Bu sırada çok sert hareket etmemeye dikkat edin.

    TAMPON KULLANIMI İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR

    Tampon kendiliğinden düşer mi?
    Hayır. Doğru şekilde yerleştirildiğinde vajina kasları tamponu yerinde tutar. Bu nedenle aktif spor yaparken dahi tampon düşmez.

    Tampon kullanırken enfeksiyonlar açından yüksek risk altında olur muyum?
    Hem evet hem hayır. Kurallara uygun kullanıldığında tampon enfeksiyon riskini fazla arttırmaz. Öte yandan toksik şok sendromu adı verilen tablo tampon kullanımı ile ilgilidir.

    Tampon varken tuvalete gidebilir miyim?
    Evet. Kadın genital bölgesinde vücut dışına açılan 3 farklı açıklık vardır. İdrarın yapıldığı ürethra, vajina ve anüs. Bunlar birbirilerinden bağımsızdır ve bu nedenle vajinada bulunan tampon tuvalate gitmenize engel değildir. Tuvalete gittikten sonra tamponu çıkarmanız y da değiştirmeniz gerekmez. Sadece ıslanmaması için idrar yaparken tamponun ipini elinizle kenara alabilirsiniz.

    Tampon kullanırken yüzebilir miyim?
    Evet. Bunun herhangi bir sakıncası yoktur.

    Tampon kullanırken spor yapabilir miyim?
    Evet. Tampon kullanırken bale, ağırlık kaldırma, atletizm gibi her türlü sporu yapabilirsiniz.

    Tampon kullanırken duş/banyo yapabilir miyim?
    Evet. Bunun herhangi bir sakıncası yoktur.

    Tampon içime kaçabilir ve kaybolabilir mi?
    Hayır. Bu olanaksızdır. Sadece tamponun ipi vajinaya kaçabilir. Bu durumda panik olmayın, gevşeyin ve iki parmağınızı yavaşça vajinaya sokarak ipi bulmaya çalışın. Eğer beceremezseniz sakın zorlamayın. Hemen doktorunuzu arayın.

    Tampon alerjiye neden olabilir mi?
    Evet. Çok nadiren tampon içinde bulunan pamuk alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu durumda tampon kullanamalısınız. Piyasada satılan parfümlü tamponların alerjiye neden olma olasılığı daha yüksektir. Bu tür ürünleri tercih etmeyin.

    Tampon adet kanaması sırasında ortaya çıkan kokuyu azaltabilir mi?
    Evet. Adet kanı hava ile temas ettiğinde özel bir koku ortaya çıkar. Tampon kanı içeride, havayla temas etmesine izin vermeden emdiği için bu kokuyu da doğal olarak engeller.

    Tampon varken pet de kullanmalı mıyım?
    Hayır. Kullandığınız tampon 4-8 saat süreyle adet kanamanızı emme kapasitesine sahip olmalıdır. Eğer bu süre içinde adet kanı tampona rağmen dışarıya geliyorsa ya tamponu doğru yerleştirmemişsinizdir ya da uygun emme kapasitesine sahip bir tampon seçmemişsinizdir. En yüksek kapasiteli tamponu kullanmanıza rağmen kan hala daha dışarıya geliyor ise adet kanamanız normalden fazla olabilir ve bu durumda jinekoloğunuzla görüşmelisiniz.

    Uyurken tampon kullanabilir miyim?
    Evet ama bu uygun bir davranış değildir. Gerekli olmadıkça tampon kullanılmamalıdır. Özellikle 8 saatten fazla uyuma söz konusu ise tampon mutlaka çıkartılmalıdır.

    Aynı anda birden fazla tampon kullanılabilir mi?
    Kesinlikle HAYIR. Bu asla yapılmaması gereken tehlikeli bir davranıştır.

    Tampon varken cinsel ilişkide bulunulabilir mi?
    Kesinlikle HAYIR. Bu asla yapılmaması gereken tehlikeli bir davranıştır.

    Tampon cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korur mu?
    Kesinlikle HAYIR. Bunun tek etkili yolu prezervatif kullanmaktır.

    Dikkat edilmesi gereken noktalar
    Tampon kullanımı ile TSS arasındaki sebep-sonuç ilişkisi tam anlamı ile bilinmese de bu sendromun tampon kullanıcılarında daha fazla görüldüğü bilinen bir gerçektir. Tampon kullanırken dikkat edilecek birkaç basit kural riski azaltır.

    Adet kanamanız için yeterli olacak en küçük tamponu kullanın.
    – Tampon üretici firmasının önerilerine harfiyen uyun.
    – Tamponu yerleştirmeden önce ve yerleştirdikten sonra ellerinizi sabun ile iyice yıkayın.
    – Üretici firmanın önerileri doğrultusunda tamponu sık sık değiştirin.
    – Aynı tamponu 4-8 saatten daha uzun bir süre tutmayın.
    – Asla aynı anda birden fazla tampon kullanmayın.
    – Gece yatarken tampon yerine pet kullanın.
    – Adet dönemi dışında akıntı nedeni ile asla tampon kullanmayın.
    – Sadece pamuk içeren tamponlar kullanın.

    Vajinal Tampon Kullanimi (forum)

  • Yüksek Tansiyonu Düzenleme Diyeti

    Yüksek Tansiyonu Düzenleme Diyeti

    Türkçeye, “Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları” şeklinde çevirebileceğimiz, DASH diyeti ile 14 gün içerisinde tansiyonda düşme olduğu tespit edildi. DASH diyetinin bir amacı da sodyum alımını kısıtlamak.

    DASH tipi beslenme, yüksek tansiyonu düşürmede oldukça etkili ve Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenmekte. Bu konuda yapılan araştırmalar, DASH diyeti ile 14 gün içerisinde tansiyonda düşme olduğunu ortaya koyuyor.

    Bazı araştırmalar, DASH tipi beslenme ile koroner kalp hastalığı ve inme riskinin de oldukça azaldığını gösteriyor. Bu araştırmaya göre DASH diyetine en çok uyan kadınların inme, miyokardiyal enfarksiyon ve koroner kalp hastalığı ölüm oranlarına çok daha düşük olduğu tespit edildi.

    DASH diyetinin temel prensipleri

    Yüksek lif, düşük kalori yoğunluğu ve uygun porsiyonlarla dengeli bir diyet esas amaçtır.
    Düşük doymuş yağ, kolesterol ve toplam yağı az içeren besinler hedeflenir.
    Hayvansal yağlar ve kırmızı et azaltılır, haftada en az iki kez balık yenilmesi iyi olur.
    Posa bakımından zengin tam taneli tahıl ve karbonhidratlar vardır.
    Bol sebze ve meyve tüketilir.

    Kalsiyum, protein kaynağı olarak az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri tüketimi artırılır.
    Protein, posa, potasyum, magnezyum kaynağı olarak yağlı tohumlar ile baklagiller artırılır.

    Diyette; kırmızı et, şeker, şeker eklenmiş besinler, şekerli içeceklerin tüketimi sınırlandırılmıştır. Diyet potasyum, magnezyum, kalsiyum, protein ve lif bakımından da zengindir. Diyetteki bir diğer amaç ise sodyum alımını kısıtlamaktır.

    Sodyum denildiğinde aklımıza “tuz” geliyor tabiî. Ancak sodyum sınırlaması olan diyetlerde, sadece tuzsuz yemek yeterli olmayabilir, bazı besinlerin tuz içeriğine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü sodyum ile yüksek kan basıncı arasında önemli bir bağlantı vardır. Ancak yine de sodyum, beslenmemizde mutlaka bulunması gereken bir besin öğesi olarak karşımıza çıkar.

    Bir çok sağlıklı kişi, günlük ihtiyacının çok üstünde tuz tüketmektedir. Oysa günlük ihtiyacımız, günde sadece 2400 mg sodyumdur 1 gr tuz= 400 mg sodyum olarak düşünüldüğünde, tuz olarak bu miktar 6 gramdır. Yaklaşık olarak 1 çay kaşığı kadar. Ancak bu, yiyeceklerin içindeki tuzu da kapsamaktadır. Yüksek tansiyonu olanların, genelde günlük 1500 mg sodyumu geçmemeleri önerilmektedir. Bu miktar kişisel özellik, doktorun tedavi şekli ve kullanılan ilaç tedavisine göre değişebilir.

    Bazı besinlerin 100 gramındaki sodyum miktarı

    Turşu (salatalık) 1353 mg
    Ketçap 1042 mg
    Kaşar peyniri 710 mg
    Edirne peyniri 252 mg
    Yumurta 138 mg
    Dana Eti 80 mg
    Levrek 68 mg
    Süt 49 mg
    Yoğurt 47 mg
    Salça 38 mg
    Mercimek 30 mg

    Böbrekler, vücuttaki sodyum dengesini ayarlayan en önemli organdır. Böbreklerde bir sorun olmayan vücuttaki sodyum konsantrasyonu, çok yüksek seviyelere çıkmaz. Sodyum eksikliği ile karşılaşmak, çok görülen bir durum değildir.

    Çünkü sodyumu bir çok besinden alabilmekteyiz. Ancak kusma, ishal gibi, elektrolit kaybının yaşandığı problemler olduğunda, vücuttaki sodyum düzeyinde düşüş yaşanabilir.

    İyotlu tuzun farkı nedir?
    Normal sofra tuzuna iyot eklenmiş olması, aradaki tek farktır. Vücudun iyoda da ihtiyacı vardır. İyotlu tuz tüketildiğinde, vücudun iyot ihtiyacına destek verilmiş olur. İyot, tiroit bezi çalışmasını düzenleyerek, guatr hastalığının oluşumunu engelleyici etki yaratmaktadır.

    Neler yapabilirsiniz?
    Tuzlu tada karşı duyarlılığınız varsa, tuz tüketiminizi yavaş yavaş azaltıp yeni tat alışkanlığı kazanabilirsiniz.

    Lezzet katma alışkanlığınız, yemeklerinize tuz eklemek yönünde ise, onun yerine çeşitli baharatları kullanarak, tuz tüketim alışkanlığınızı düşürebilirsiniz.

    Soslu yemekler yerine, ızgara ve haşlama yöntemi ile pişirilenleri seçmeniz, yine sodyum alımınızı azaltabilir.

    Taze yiyecekler tüketin, salamura yiyecek tüketimini azaltın.
    Ketçap, hardal, soya sosu ve tuzlu salata soslarını kullanmamaya gayret edin
    Tuzu yemek masasından kaldırın.

    Yiyeceklerinizi limon suyu, sirke, sarımsak ve baharatlar ile tatlandırın.
    Kraker, mısır ve kuruyemişlerin tuzsuz olanlarını tercih edin.

    Alışveriş yaparken etiketlerini okuyarak içeriğinde daha az sodyum olanları tercih edin.

    Yüksek Tansiyon Diyeti

  • Eski Kapılar

    Eski Kapılar

    Eski semtlere yada küçük kasabalarda gittiğinizde tarihi yapılarda gözümüze çarpan en önemli ayrıntılardan
    birisi de eski ahşap kapılardır. Eski kapıların dekoratif güzelliğini, üzerlerindeki emeği onları renklendirerek daha çok ortaya çıkarıyorlar.

    Sokak sokak gezen fotoğrafçıların çekmiş olduğu örneklerden birkaç tanesini burada görebilirsiniz.

    Sizinde eski bir kapınız varsa ya da evinizin içinde böyle bir kapıyı kullanmak istiyorsanız yapabileceğiniz çok şey var. Renklerle oynamayı seviyorsanız dekorasyonunuzda önemli bir katkı sağlayabilirsiniz.

    Son zamanlarda trend haline gelecek gibi görünen oda kapılarında eski tarz kapılar kullanma eğilimi artarak devam ediyor. Tahta oda kapınızı dekorasyonunuzun ana rengi ile boyayabilirsiniz. Bahçe kapısı olarak kullanacaksanız aşağıdaki gibi çarpıcı mor renk yeşillikler arasında belirgin duracaktır.

    Üzerlerindeki el emeği işlemeleri ile değerli olan eski tahta kapılarınızı atmayın, onları değerlendirmek yapacağınız en iyi dekorasyon olacaktır.
    Eski Kapılar

    İlgili Konular ;
    Koltuk dekorasyonu
    Mobilyalara sihirli dokunuş
    Sandalye Modelleri
    Yatak Odası Dekorasyonu için ipuçları
    Dekoratif Demlik Modelleri
    Ayakkabı saksılar
    Franz Porselen fincanları
    Çok Fonksiyonlu Mobilyalar
    Tv üniteleri
    Banyolarınız için raf ve dekorasyon fikirleri

  • Floresan ışık migren nedeni

    Floresan ışık migren nedeni

    Baş ağrısının en sık görülen türü olan migreni, floresan ışıkların yanı sıra parlak gün ışıklarının tetiklediği belirtildi.

    Alkollü içecekler başta olmak üzere kahve, çay ve kafeinli meşrubatların migrene sebep olduğunu belirten Özel Bahar Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Cemile Haki, özellikle Ramazan ayında migren ağrılarına karşı dikkatli olunmasını tavsiye etti.

    100 KİŞİDEN 70’İ BAŞ AĞRISI ÇEKİYOR

    Dr. Cemile Haki, baş ağrısının toplumda en sok görülen şikâyetlerden olduğunu söyledi. Tekrarlayıcı baş ağrısı olan insanların oranının yüzde 70’lere ulaştığını ifade eden Dr. Haki, baş ağrısı rahatsızlıklarının başında ise migrenin geldiğini kaydetti. Migren ataklarının hastanın kişisel, sosyal veya iş yaşamının her yönünü etkileyebildiğine işaret eden Haki, atakların 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabildiğini belirtti.

    Dr. Haki, migren konusunda şu bilgileri verdi: “Eskiden ‘sadece bir baş ağrısı tipi’ olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir. Hastalık yaşamı tehdit edici olmamasına rağmen yaşam kalitesi üzerindeki etkileri şiddetli olabilir. Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir. Baş ağrısı zonklayıcı ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir ve başın tek bir yanında yerleşebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir.”

    HER 5 KADINDAN BİRİ MİGREN HASTASI

    Migrenin daha çok kadınlarda görüldüğünü hatırlatan Dr. Haki, her 5 kadından birinde migren hastalığı olduğunu ifade etti. Çoğunlukla genç ve orta yaş grubunda görüldüğünü, ancak 1 yaşından itibaren çocuklarda da olabildiğini dile getirdi. Bir çok kişide ağrıların çok şiddetli olduğunu belirten Haki, insanların sadece karanlık bir odada yatıp uyumak istediklerini vurguladı.

    Dr. Haki, migreni tetikleyen faktörleri şöyle sıraladı: “Kahve, çay, kafeinli meşrubatlar, diyet soda, alkollü içkiler, eski peynir, çerez, çikolata, yoğurt, soğan, incir, karaciğer, kafeinli yiyecekler, adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları, antibiyotikler, titreşen/parlak/floresan ışıklar, parlak gün ışığı, parfüm, kimyasal maddeler, sigara, endişe, aşırı üzülmek veya aşırı sevinmek, depresyon, aşırı heyecan, stresten veya baskıdan kurtulma, zaman farkı, çok fazla ya da az uyumak, aç kalmak, kafeinsiz kalmak, aşırı egzersiz yapma, fiziksel veya zihinsel yorgunluk, öne eğilmek, ağırlık kaldırmak veya zorlanmak migreni tetiklemektedir.”

    Başlangıçta bir baş ağrısının migren mi, yoksa sıradan bir baş ağrısı mı olduğunu söylemenin zor olduğuna dikkat çeken Haki, migren ataklarını diğer baş ağrılarından ayıran özellikleri şöyle ifade etti: “Orta şiddette ya da şiddetli ağrı, bulantının eşlik etmesi, kusmanın eşlik etmesi, ışığa ve sese duyarlılık, zonklayıcı, nabız gibi atan ağrı, ağrı asıl olarak tek taraflıdır, ağrı hareketle artar.”

    MİGREN TESTİ

    Nöroloji Uzmanı Dr. Cemile Haki, migren olup olmadığını merak edenler için ise şu testi önerdi: “Son üç aydır iki veya daha fazla baş ağrısı olan veya baş ağrısı için doktora danışma ihtiyacı olanlar uygulayabilir. Sorulardan iki veya üçüne evet diyorsanız migren olma olasılığınız yüzde 93,3’tür.

    — Baş ağrınız sırasında hiç midenizde bulantı veya rahatsızlık hissettiniz mi?
    — Baş ağrısı sırasında ışık sizi rahatsız etti mi?
    — Son 3 ay içinde baş ağrısından dolayı günlük hayatınızı sürdüremediğiniz oldu mu?

    ID migren tarama testi denen ve ülkemizde de geçerliliği birkaç çalışma ile ortaya konulan bu test pozitif olduğu halde tanı hâlâ migren olmayabilir ama bu düşük bir olasılıktır. Veya test negatif, yani tüm yanıtlar hayır veya sadece bir yanıt evet olduğunda, kişi yine de migrenli olabilir ama olasılık yine düşüktür.”

  • Hodan Yağı ve Faydaları

    Hodan Yağı ve Faydaları

    Hodan Yağı: Doğanın en zengin GLA (gamma linoleik asit) kaynağıdır. GLA, prostaglandinlerin oluşumu için hayati önem taşır. Prostaglandinler, premenstrüel sağlığın devamında ve birçok diğer sağlık alanında düzenleyici olarak görev yaparlar. Aynı zamanda, sağlıklı kan basıncı ve kardiyovasküler sağlığa da yardımcı olur. Hodan yağı sivilcelerden tutunda ciltteki kırışıklıklara kadar faydası vardır.

    Hodan Yağı Cilt lekeleri için: Masaj tedavisi ile yüze ve cilt sorunu bulunan bölgelere kırışıklara uygulanır.

    Hodan yağı nasıl kullanılır: Tedavi edilmek istenen bölgeye masaj yoluyla uygulanır.

    – Selülit geçiren yok eden bitkisel yağlar arasındadır.
    – Hodan yağı cilt çatlakları ve cilt kırışıkları için bitkisel çözüm sunar. Ateş düşürücü özelliği vardır.
    – Kepeğe ve kelliğe iyi gelir
    – Hodan yağı aynı zamanda bitkisel sivilce tedavisi için de sıkça başvurulan bir bitki kürü dür.

    Uyarı: Aspirin, Warfarin gibi kan inceltici ürünler kullananların, hodan yağı kullanımından kaçınmaları gerekir. Gebelik sırasında kullanımı tavsiye edilmemektedir, şizofreni hastalarına ve fenotiyazin gibi, epileptik ilaçlar kullananlara verilmemelidir.

    hodan yağ

    İlgili konular ;
    Argan Yağıyla Cilt Bakımı
    Güneş Lekeleri Nasıl Geçer?
    Isırgan Otuyla Güzellik
    Saçlarınıza Menekşe Yağı
    Saçı ve cildi canlı tutan besinler
    Maya ile gelenn pürüszüz görüntü

  • Coco Star Kurabiye Tarifi

    Coco Star Kurabiye Tarifi

    Coco Star Kurabiye tarifi
    Kokostar Kurabiye

    Hamuru İçin:

    – 1 kahve fincanı kakao
    – 2 yumurta (birinin akı iç malzemesine)
    – 250 gram margarin
    – 2 kahve fincanı pudra şekeri
    – 1 pkt kabartma tozu
    – 1 pkt vanilya
    – Aldığı kadar un

    İçi İçin :

    – 2 su bardağı hindistancevizi
    – 2 çay bardağı purda şekeri
    – 1 yumurtanın akı

    Üst Süsleme İçin:

    – 1 yemek kaşığı nişasta
    – 1 yemek kaşığı kakao
    – 1 yemek kaşığı şeker
    – 1 su bardağı süt (birazı su olursa parlaklık verir)

    Yapılışı:

    Un dışında tüm hamur malzemesini karıştırın.

    Un azar azar ekleyerek yumuşak bir hamur elde edin.

    Ayrı bir kapta hindistancevizi, yumurta akı ve şekeri karıştırın.

    Hamurdan küçük parçalar kopartarak yuvarlayın ve mümkün olduğunca ince olmasını sağlayarak içini açın.

    İç malzemeden koyarak hamuru kapatın. Kapalı yeri alta gelecek biçimde yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Fazla basık olmasınlar.(Tombik tombik olacaklar ) Yuvarlak formu korumaya dikkat edin.

    180 dereceli fırında kurabiyeleri pişirin.

    Üst süsleme malzemelerini karıştırarak pişirin ve soğumaya bırakın.Soğurken arada bir karıştırın..

    Soğuyan kurabiyelerin üzerini soğuyan üst süsleme malzemesi ile süsleyin. (ucu sivri sıkma torbasıyla, ince uçlu bir huniyle ya da kalın bir poşete açacağınız küçük bir delikle yapabilirsiniz)

    cocostar kurabiye

    Afiyet olsun …