Blog

  • Karaciğer Yetmezliği

    Karaciğer Yetmezliği

    Karaciğerin yerine getirmesi gereken işlevlerinden bazılarını veya bütününü yapamaz hale geldiği durumlar sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Aynı zamanda karaciğerin çok fonksiyonlu bir organ olduğu düşünüldüğünde, bu fonksiyonlarından bir ya da birkaçının zaman zaman fonksiyonlarında aksamalar meydana gelme olasılığının oldukça yüksek olması da doğaldır.

    Karaciğer fonksiyonlarının büyük bir çoğunluğunun aksamadığı yani belli ufak bir kısmının aksadığı durumlara küçük karaciğer yetmezliği de denebilir.

    Bu tanının dayandığı bazı bulguları ise mide bulantısı, bağırsaklarda biriken gazın karna verdiği şişkinlik, hem ruhsal açıdan hem cinsel açıdan güç kaybı, sürekli uyuma isteği, ani giren baş ağrıları, egzama gibi şikâyetlere dayandırabiliriz.

    Tanı esnasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin, pankreas ve bağırsak sistemindeki bozuklukların sonucunda görülen sindirim emilim sorunları karaciğer hastalığı ile birlikte ortaya çıkabilir. Bu yanılgıya düşmemek gerekir. Karaciğerin temel fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir kesin kanıtlar yoksa ortada küçük karaciğer yetmezliği tanısı konması mümkün değildir.

    Karaciğer yetmezliği genel itibariyle, 3 ayrı kolda incelenir:

    Hafif derece seyreden karaciğer yetmezliği
    Gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği
    Ağır durumdaki karaciğer yetmezliği
    Şüphesiz ki bu karaciğer yetmezliği kolları birbirinden kesin çizgiler ile ayrılmıyor.

    Hafif Karaciğer Yetmezliği

    Ağrının olmadığı tüm karaciğer hastalıklarına eşlik eden hafif karaciğer yetmezliğinin sebebi farklı enfeksiyonlar, besin veya ilaçlara dayanan zehirli maddeler olabilmektedir. Bunun yanında sağ karıncık sorunu sonucunda toplardamarlar içinde az derece kan göllenmesi ve henüz başlangıç aşamasında olan safra tıkanıklıkları hafifi derece karaciğer yetmezliklerine nende olur.

    Hafif karaciğer yetmezliklerinde hasta sürekli kendini halsiz hisseder. Sık sık depresyona girer. İştah kaybı ile az derece kilo vermeye başlar. Sindirim sistemi yavaşlamaya başlar ve midesinin üst kısmında sürekli bir ağırlık, sertlik hisseder.

    Hafif karaciğer yetmezliği sırasında dikkat çekici bir gaz fazlalılığı görülür. Karaciğerin hacmi ve sertliği artmıştır. El ile karaciğerin olduğu bölgeye baskı yapıldığında hasta acı duyar. Bu ağrı hafif derecede karaciğer yetmezliği tanısı için son derece önemlidir. Zira karaciğere bastırıldığında karaciğerin ele gelmesi karaciğer yetmezliği için tanı koymaya yeterli kanıt değildir. Çünkü Karaciğerin ele gelmesi, karaciğer sarkmasından da kaynaklanıyor olabilir.

    Bunun yanında bazı deri belirtileri çok önemli ipuçları verebilir. Örneğin deri kaşıntıları çoğu zaman safra tuzlarının atılması sırasında yaşanan aksaklıklara bağlıdır.

    Gittikçe Ağırlaşan Karaciğer Yetmezliği

    Kronik ve akut karaciğer hastalıklarında ortaya çıkabilen gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği, siroz, karaciğer iltihabı ve inatçı safra tıkanmalarında hızla ilerleyebilir.

    Gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği hastalığının belirtileri hafif karaciğer yetmezliğine benzemektedir. Aradaki fark belirtiler daha ağır seyreder. Kişideki halsizlik, yorgunluk, uyku hali daha belirgindir.

    Cilt üzerinde görülen ve hızla artan yıldız biçimindeki damar genişlemeleri belirginleşir.

    Safra tıkanıklığına bağlı olmayan gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliğinde sarılık ve ya hafif derecede sarılık meydana gelebilir. Tansiyonda belirgin düşüşler, cinsel performans da düşüklükler, erkeklerde meme büyümeleri, kadında düzensizleşen adet görmeler hastalığın diğer belirtileridir.

    Ağır Karaciğer Yetmezliği

    Hastalığın ilerleyişi son derece hızlıdır. Mide ve yemek borusunda kanamalar, bağırsaklarda mayalanmalar görülür.

  • Muzlu Pasta Tarifi

    Muzlu Pasta Tarifi

    Muzlu Pasta Tarifi

    Malzemeler

    – 4 adet muz
    Kek için: 4 adet yumurta
    – 3 çay bardağı tozşeker
    – Bir buçuk çay bardağı
    – eritilmiş margarin
    – 6 çay bardağı un
    – 2 çay bardağı yoğurt
    – 1 paket kabartma tozu
    Kreması için: 1 yumurtanın sarısı
    – 75 gram margarin
    – 5 çorba kaşığı un
    – 1 su bardağı tozşeker
    – 2 paket vanilya, 4 su bardağı süt

    Muzlu Pasta Yapılışı

    YUMURTALARI tozşekerle köpük köpük olana kadar çırpın. Önceden eritip soğuttuğunuz margarini ve yoğurdu yumurtalara ekleyin. Unu ve kabartma tozunu eleyip yumurtalı karışıma ekleyin. Tahta bir kaşıkla karıştırın ve 24-25 cm çaplı yağlanmış kalıba yayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında içini çekene kadar pişirin. Soğuduktan sonra enlemesine ikiye kesin. Diğer tarafta krema için margarin ve vanilya hariç tüm malzemeyi bir tencereye alıp kısık ateşte devamlı karıştırarak pişirin. Karışım koyulaşıp göz göz olunca tencereyi ocaktan alıp margarin ve vanilyayı ekleyin. Kekin alt kısmını bir servis tabağına alıp kremanın yarısını üzerine sürün. Üzerine muz dilimleri yerleştirip diğer kek parçası ile üzerini kapatın. Kalan krema ve muz dilimleri ile süsleyip buzdolabında 2-3 saat dinlendirin. Dilimleyerek servis yapın.

  • Burberry Çanta Modelleri 2012

    Burberry Çanta Modelleri 2012

    Burberry Çanta 2012 Modelleri Galerimizde Sizlerle…

    Burberry Çantalar

  • Doğum kontrolü hakkında bilmediklerimiz

    Doğum kontrolü hakkında bilmediklerimiz

    Kontrolsüz, birbirini takip eden doğumlar ve düşükler, anne ve bebek sağlığını ciddi olarak tehdit eder. Bu nedenle aile planlaması hem anne, hem de bebek sağlığına zarar vermeyecek uygun doğum kontrol yöntemleriyle yapılmalıdır. Kişi için ideal bir korunma yöntemiyle istenmeyen gebelikler, kişinin sağlığına zarar vermeden engellenebilir.

    Doktorunuzun önerisiyle sizin için en uygun olabilecek yöntemi seçmeli ve benimsemelisiniz. Konuyla ilgili olarak açıklamada bulunan Dr. Cem Çıtlak, korunma yöntemleri ile ilgili şunlar söylüyor: “Korunma yöntemi seçimi son derece önemlidir. İstenmeyen gebeliklerle karşılaşmamak için kişiler her zaman kendileri için uygun olan yöntemi seçmelidir. Kontrol yöntemlerinin başarılı olabilmesi kullanan kişinin yaşam biçimine ve kişiliğine uygun olması ile ilgilidir. Kadının yaşı, eğitimi, cinsel aktivite durumu, genel sağlık durumu, gelecekteki çocuk isteği ihtimali ve sosyal statüsü gibi etkenler, kontrol yönteminin seçiminde rol oynar.” İdeal korunma yöntemlerini sıralayan Çıtlak, rahim içi araç, kombine doğum kontrol hapları, hormon enjeksiyonları, norplantlar (Hormon İmplantları), cerrahi sterlizasyon (Ameliyatla Kısırlaştırma), prezervatif gibi artık büyük bir çoğunluğun haberdar olduğu yöntemlerin yanı sıra teknolojinin ilerlemesiyle birlikte alternatif doğum kontrol yöntemlerinin de varlığından bahsediyor.

    Dr. Cem Çıtlak, doğum kontrol yöntemleri hakkındaki bilgi ve yorumlarını da şöyle aktarıyor:
    “Rahim İçi Araç ( Spiral )

    Günümüzde plastikten yapılmış, bakır ilaveli rahim içi araçlar en ideal olan ve en çok kullanılanlardır. Bunların dışında aktif vaginal enfeksiyonu olanlara uygulanmaması gereken progesteron hormonu ilaveli rahim içi araçlar da vardır. Adet kanamasının hemen sonrasında veya kadın gebe olmadığından kesin eminse herhangi bir günde doktor tarafından rahime uygulanır.İdeal koruyuculuk süresi, bakırlı olanlarda beş yıl, hormonlu olanlarda bir yıl olan rahim içi araç kullanan kadınların mutlaka yıllık doktor muayenesinden geçiyor olması gerekir. Hiç doğurmamış olanlar ve çok eşliler için fazla önerilmeyen rahim içi araca bağlı olarak kadınlarda;

    1. Aşırı adet kanamaları
    2. Ara kanamalar
    3. Kasık ağrıları görülebilir.
    4. Progesteron hormonu içeren rahim içi araçların, standart olanlara üstünlüğü kanama problemlerine yol açmamasıdır.

    Kombine Doğum Kontrol Hapları
    Günümüzde gelişmiş ülkelerde en sık kullanılan, östrojen ve progestoron hormonu içeren, etkin ve güvenilir yöntem olan doğum kontrol hapları seçilmeden önce kadın genel bir jinekolojik değerlendirmeden geçmeli, PAP smear’i yapılmalı ve uygun ilaç doktor tarafından önerilmelidir. Hapa adetin ilk günü başlanır ve 21 gün süreyle ara vermeden günde bir tablet alınır, 7 günlük arayı takiben tekrar hapa başlanır. Kadın ara verdiği 7 günlük dönemde adet görür

    . Kadın ilacı korunmayı düşündüğü süre boyunca 21 gün ilaç, 7 gün ara şeklinde kullanır. İlaç kullanılırken en önemli olay günlük tabletleri unutmamaktır çünkü unutulduğunda koruyuculuk etkinliği azalır. İlaç bırakıldıktan kısa bir süre sonra kadın ilaç öncesi doğurganlık kapasitesine ulaşır. Sigara içen 35 yaş üstü kadınların kullanması pek tavsiye edilmez.

    Hormon Enjeksiyonları

    Aylık ve üç aylık enjeksiyon olarak uygulanır. Aylık iğneler 28 günde bir uygulanır ve östrojen ve progesteron hormonu içerir. İlaç kullanımının ilk aylarında düzensiz kanamalarla karşılaşılabilinir. Etkileri kombine doğum kontrol haplarına benzer, günlük hap alımını unutabilecek olanlara önerilir. Üç aylık iğneler sırf progesteron hormonu içerir. Kullanımları esnasında adet düzensizlikleri ve tamamen adetten kesilme gibi şikayetler görülebilir. Bu ilaç daha çok emziren anneler için uygun bir seçenektir. Her iki ilaç da bırakıldıktan kısa bir süre sonra kadın normal doğurganlık kapasitesine ulaşır.

    Norplantlar ( Hormon İmplantları )

    Lokal anasteziyle kolun iç yüzüne yerlştirilen ve prgesteron hormonu salan kapsüllerdir. Ara kanamaları ve adetten tamamen kesilme görülebilir. Etkinlik süreleri beş yıldır. Çıkartılmaları için de cerrahi müdahale gereklidir.

    Cerrahi Sterlizasyon (Ameliyatla Kısırlaştırma)

    Cerrahi kısırlaştırma hem erkek, hem de kadın için uygulanan ancak geri dönüşümsüz olarak kabul edilmesi gereken bir yöntemdir. Çocuk sayısını tamamlamış olan ve ileriki hayatında kesinlikle çocuk düşünmeyen kişiler için uygun olan bir yöntemdir. Kadınlar için uygulanan yöntem tubal sterlizasyon (tüplerin bağlanması), erkekler için ise vasektomi (üreme kanalının bağlanması) ‘dır.

    Prezervatif

    Erkekler için, günümüzde mevcut tek geri dönüşümü mümkün olan yöntem. Doğum kontroluna ilave olarak cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu etkisi de vardır. Her ilişki sonrasında prezervatifin yırtık yönünden kontrol edilmesi önemlidir.

    Persona digital kontrol
    Bilinen tüm doğum kontrol yöntemlerinde vücuda yerleştirilen bir araçtan, ilaçtan, cerrahi müdahalelerden bahsettik. Persona, vücuda içeriden veya dışarıdan bir ilaç alınmadan ya da herhangi bir madde kullanılmadan çözüm sunan ve bu özelliği ile “dünyanın en doğal doğum kontrol yöntemi” olarak tanımlanan doğum kontrol yöntemidir. Prezervatif, rahimiçi araç ve doğum kontrol haplarını kullanmadan sadece stick’lerinin üzerinde idrar testi yaparak sonuca ulaşır.

    Normal Laboratuarların yaptığı doğum kontrol için çok önemli olan iki hormonu (LH ve Östrojen) günlük idrar testleri ile ölçebilen Persona, laboratuarda yapılan testlerle % 99,7 oranında benzeşir. Tehlikeli gündeyseniz kırmızı, serbest gündeyseniz yeşil ışık yakarak şüpheye yer bırakmadan “konforlu bir cinsel hayat” olanağı sağlar. 35 yaş üzeri ve sigara kullanan kadınların doğum kontrol haplarını kullanmaları sakıncalı. Bu noktada da persona önemli bir yer teşkil ediyor.

  • Burcunuzun Şarkısı

    Burcunuzun Şarkısı

    Koç: Bu aralar biraz alıngan olmanızdan kaynaklı yalnızsınız. Çevrenizde ki herkes sizden uzaklaşıyor.
    Size uygun en doğru şarkı, bizce Zuhal Olcaydan “Yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin…”

    Boğa: Pek söze gerek yok aslında, gitmeniz gerek geçicide olsa uzaklaşmanız gerek. Bu mecburi ayrılık sevgilinizle uzun mesafeler koyacaksada siz ona bizce bir nostaljı yapın ve Tanju Okandan “Gözünde yaşlarla bana el sallama…” parçasını uygun gördük.

    İkizler: Ehh sizin bu karmaşık ruh haliniz pek şaşırtmadı bizi. Şıpsevdisiniz bu gün çiçek der yarın kelebeği seversiniz. Bizce en güzeli size biçilmiş kaftan Nazan Öncelde “Aşık değilim olabilirim.. yüzde elli sevebilirim..”

    Yengeç: Ahh en duygusal burcumuz evine bağlı sağdık aşk perisi, prensi modundaki yegane burç yıldızımız. Sen en güzeli kendine durmadan MFÖ den “sarı Laleleri” uygun gör. Şahsen biz çok uygun gördük…

    Aslan: Ehh bu kadar naz yaparsan aşık usanır ve gider. Ama sana yakışmaz ardından kötü konuşmak. Bak Sezen Aksu ne de güzel söylemiş “Bahtiyar ol gözüm yok, mevlam verir sabrını Bu hesap böyle bitsin Helal ettim hakkımı…”

    Başak: Yok bu kadar ince eleyip sık dokumak iyi değil. Ehh malum yaz geldi. Bu kısmetde kaçmaz hani. Bu yaz yoksa Ege’den “anla beni yaz aşkım” şarkısını söyleyip duracaksın haberin olsun.

    Terazi: Terazi aşk’a konsntre olsan birazda o ikizler seni dahada beklemez bu kadar kaprisede gelemez. Bu gidişle seninde şarkın “gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar yeryüzünde sizin kadar yalnızım” olacak haberin olsun

    Akrep: Ehh canım akrepcim bu kadar niyetini belli etmeden işe koyulsan Emre Altuğ’da söndüremez senin ateşini : “Sıcak çok sıcak sıcak daha da sıcak olacak”

    Yay: Ve yaptın yapacağını gene aldattın ehh afferim seni kutluyorum sayın yay!.. Ama bak Rafet el roman sana ışık olsunda koş bi “Beni affedermisin” de…

    Oğlak: Yeni bir ilişkinin sinyallerini sende aldın. Eee gezegenler bu ay hep Aslana çalışacak değil ya. Sende de bol şans var vallahi. Hem sende bol kısmet var. Sertap erenerden “Kendime yeni bir ben lazım” senin şarkın..

    Kova: Ohooo kaçtı tren kaybettin o aşkı olsun üzülme seni hala deli gibi seviyor. Ama çok gururlusun, sen öyle san dönmeye yüzün yok. Şimdi Sezen aksudan dinle bakalım “şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” diye. Yaa senide ancak o paklar.

    Balık: Eyvah! eyvah! yine ümit verdin yine ektin onu. Seni çok çok kınıyoruz. Ehh onunda sabrı bir yere kadar kaçar gider. Sen yinede Yaşardan ” Beş dakika bekle git” söylersin

  • Elma Sirkesi ve Faydaları

    Elma Sirkesi ve Faydaları

    Elma sirkesinin kullanıldığı alanlar saymakla bitmez. Doğanın bize sunduğu mucize sayesinde vücudumuzda nasıl etki ettiği ve ne gibi rahatsızlıklara faydalı geldiğini gelin bir bakalım.

    Kepeksiz saçlar İçin: Banyodan çıktıktan sonra son kez durulanmak için kullandığınız suyun içersine elma sirkesi ekleyin. Saçlarınızın kepeklenmesinde azalma olduğunu ve bariz bir şekilde parladığını göreceksiniz.

    Sivilce Tedavisi İçin: Elma Sirkesini suyla karıştırarak incelttiğinizde bu suyla yüzünüzü temizleyin ve suyla durulayın. Elma Sirkesi cilde yumuşaklık verdiği gibi antiseptik özellikleri ile sivilce oluşumuna neden olan mikroorganizmalarıda öldürecektir.

    Ciltteki Lekelerine Karşı: Bir su bardağı suya üç çorba kaşığı elma sirkesi katın, bunu kısık ateşte kaynayıncaya kadar bırakın. Ateşten aldıktan sonra başınıza bir tülbent tarzı bir örtü örterek buharını yüzünüze tutun. Sulandırılmış olan elma sirkesi ile yüzünüzü silin. Bunu haftada 2 kere uygulayabilirsiniz.

    Varisli Damarlara Karşı: Bir havluyu elma sirkesi dolu kaba batırın ve sıkın. Bu havluyu varisli olan bölgeye kompress şeklinde sarın ve yarım saat bekleyin. Bu süre içersinde bacaklarınızı yukarı doğru kadırarak sabah akşam uygulayın.

    Zayıflamak için: Bir su bardağına iki tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1-2 tatlı kaşığı kadar bal karıştırarak günde üç defa özellikle yemeklerden önce kullanılmalıdır.

    Sabahları içeceğimiz bir su bardağı bal ve elma sirkesi karışımının vücudumuza olan olumlu etkilerine bi göz atalım

    – Bedenimiz güçlendirir ve bedensel uğraşlara ve strese karşı koyabilecek dayanıklılığı kazanır.
    – Elma Sirkesinin içeriğinde yüksek oranda bulunan potasyum sayesinde, kalp kasları dahil olmak üzere tüm kas yapısı da güçlenecektir. Kramplara karşı, kokteylinizi maden suyu ile hazırlayabilirsiniz ve her yemekde 1 bardak içebilirsiniz.
    – Sık sık grip, soğuk algınlığı veya üst solunum yolları iltihabına yakalanan kişiler, bağışıklık sistemleri sirke ve bal karışımı sayesinde güçleneceği için, bu tür sıkıntılardan büyük çapta kurtulmuş olacaklardır. Ama bu tedaviyi asağıdaki plana göre uygulamakla kalıcı sonuçlara ulaşabilmek mümkün olacaktır.
    – Soğuk algınlığı ve grip zamanlarından önce, 4 haftalık bir sirke ve bal karışımı kürüne başlayın ve günde 3 bardak için.
    – Sirke ve bal karışımı nezleye karşı da vücuda güç verecektir. Nezleye karşı ayrıca, 1 ölçü elma sirkesi 2 ölçü suya karıştırılır, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve inhalasyon tedavisi uygulanır.
    – Boğaz ağrısı ve ses kısıklığında, 1 ölçü elma sirkesi ile 3 ölçü ılık su karıştırılır ve saat başı derin gargaralar yapıldıktan sonra tükürülür. Bu gargaraların adaçayı ile dönüşümlü yapılması etkiyi daha da artıracaktır.
    – Öksürüğe karşı 4 yemek kaşığı dolusu akışkan balla 3 tatlı kaşığı elma sirkesini iyice karıştırın. Öksürük gıcığına karşı yarım tatlı kaşığı alın ve yavaş yavaş yutun. Ayrıca, bolca kekik çayını balla tatlandırın ve yudumlayarak için.
    – Yüksek kollesterole karşı, günde pek çok kere elma sirkesi ve bal karışımı içilir. Salatalarda öncelikle elma sirkesi kullanılır.
    – Gaz şişkinliğine karşı ise her yemekten 30 dakika önce 1 bardak elma sirkesi ve bal karışımı içerek, sağlıklı bir bağırsak florasinin temelini atın. Bu kokteyle rezene veya frenk kimyonu çayı da ekleyebilirsiniz.
    – Kabızlığa karşı, günde pek çok kere, 1 bardak suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyerek için.
    – Ergenlik sivilcelerine karşı, her yemekten yarım saat önce, içine 1 tatlı kaşığı elma sirkesi eklenmiş 1 bardak su için. Yüzünüze buhar banyosu uygulayın: 1 litre kaynar derecede sıcak suya 4 yemek kaşığı elma sirkesi ve 2 yemek kaşığı dolusu mayıs papatyası ekleyin, 1-2 kere karıştırın ve başınızı büyük bir havluyla örterek 5-10 dakika gözlerinizi yumarak bekleyin. Yüzünüzü suya çok yaklaştırmayın!

    Elma Sirkesi İyileştirici Özellikleri;

    – Besinlerin verimli kullanımını, metabolizmanın sağlıklı işleyişini, vücudun asit alkali dengesini korumasını sağlar. – Örneğin kalsiyumun daha verimli kullanımını sağlayıp, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, bir yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini kırar.
    – Uzun süreli kullanımı eklem ve kemiklerdeki sertlik ve sıkıntılara son verir.
    – Sodyumun etkisini azaltarak yüksek tansiyondan korur.
    – Kolesterolü düşürür. İçerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlar.
    – Başta damarlar, karaciğer, böbrekler olmak üzere vücudu detoksifiye eder, yağlı ve mukus kalıntıları parçalar.
    – İçerdiği yoğun potasyum sayesinde hücre büyümesini destekler.
    – Soğuk algınlıklarında, boğaz enfeksiyonlarında, bronşitte içilebilir ya da buhusu yapılır.
    – İdrar yolları enfeksiyonlarında, sindirim bozukluklarında, kramplarda, yaban arısı sokmasında, saçta kepekte, uyku bozukluklarında, kulak çınlamasında da kullanılır

    İlgili Konular ;
    Elma Sirkesi+Bal+Su Yöntemiyle Zayıflama Deneyimlerimiz

  • Taş Devri Diyeti

    Taş Devri Diyeti

    Sağlıklı yaşam için et, sebze ve meyveden oluşan ”Taş devri diyeti” önerildi.

    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın, Taş Devri’nden bugüne kadar genlerde çok az değişiklik olmasına karşın çevresel şartlar ve yiyeceklerin büyük oranda değiştiği söyledi.

    Aydın, özellikle son 50-100 yıl içinde doğal olmayan, işlenmiş ve katkı konulmuş gıdalar, margarin gibi kimyasal yolla katılaştırılmış, ayçiçeği, mısır gibi sıcak preslenmiş sıvı yağların
    aşırı şekilde kullanılmaya başlandığını vurguladı.

    Buna karşılık taze sebze, meyve ve tencere yemeklerinin tüketiminde de belirgin bir azalma olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:

    ”Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar doğal olmayan yiyeceklerin tümü ile başa çıkacak yeteneğe sahip değiller. Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk şişmanlık, diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, müzmin yorgunluk, kanser ve osteoporoz gibi çok sayıda kronik hastalığa neden oluyor. Bu hastalıklardan korunmak yaşam süresi ve kalitesini artırmak için mümkün olduğunca Taş Devri’nde olduğu gibi beslenmeliyiz.”

    Aydın, milyonlarca yıl avcı ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan kişilerde genler ve idare ettikleri enzimlerin sadece et, meyve ve sebze gibi doğal gıdalar ile baş edecek etkinliğe ve donanıma sahip olduğunu, günümüz insan genlerinin yüzde 99′unun 40 bin yıl önceki homo sapien genleri gibi çalıştığını söyledi.

    YAPILACAKLAR VE YAPILMAYACAKLAR

    Prof. Dr. Aydın, genel olarak tuz, şeker ve un kullanılmaması gerektiğini, her yiyeceğin doğal şekline en yakın olarak tüketilmesinin önemli olduğunu, yasaklar haricinde yeme sınırının olmadığını vurguladı.

    Çiğ yiyeceklerin toplam diyetin en az yüzde 60′ını oluşturması gerektiğini belirten Aydın, kırmızı et kullanımının serbest olduğunu, ancak, katkı maddelerinden dolayı salam-sosis gibi et ürünlerinin tercih edilmemesi gerektiğini anlattı. Aydın, beyaz etin de mönüde yerini alması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

    ”Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli, çiftlik balıkları yenmemeli. Sakatatın yasaklanması doğru değil. Fakat sadece veteriner gözetiminde kesilmiş hayvanların sakatatı yenmeli. Et ve hayvani yağ, balık, tavuk, zeytinyağı, fındık yağı, yumurta, az şekerli meyveler, sebzeler, kabuklu kuru yemişler, süt ürünlerini istediğiniz kadar yiyin. Tahıllar ve unlu gıdalar, patates, şeker, tatlıları yemeyin. Baklagiller ve çok şekerli meyveleri ise az tüketin.”

    Aydın’ın ”taş devri diyet programı”na göre, sebzeler ve yeşil yapraklılar daha çok çiğ tüketilmeli, doğal yetiştikleri için ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada gibi yabani otlar tercih edilmeli.

    Diyet programında, kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenilirken, üzüm çekirdeği ve kabuğu, çilek, yaban mersini, kızılcık gibi meyvelerin çok yüksek antioksidan etkilere sahip olması nedeniyle bolca tüketilmeli.

    Diyet listesinde, sütten çok mayalanmış süt ürünlerinin tüketilmesi, günlük mandıra sütünün satın alınması gerektiği kaydediliyor. Nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce gibi baklagillerin ise haftada en fazla 2-3 kez tüketilmesi gerektiği vurgulanıyor.

    Prof. Dr. Aydın, lokmaların iyice çiğnenmesi ve günde en az yarım saat hızlı yürüyüş yapılması veya yavaş koşulması, merdivenlerin çift çift çıkılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

    İlgili Konular ;
    Taş Devri Diyeti…