Blog

  • Koridor – Antre Aydınlatma Önerileri

    Koridor – Antre Aydınlatma Önerileri

    Koridor – Antre Aydınlatma Önerileri

  • Lanvin 2012 İlkbahar Yaz Koleksiyonu

    Lanvin 2012 İlkbahar Yaz Koleksiyonu

    Sabırsızlıkla beklediğimiz koleksiyon Lanvin 2012 yaz koleksiyonu idi. Paris moda haftasında görücüye çıkan Lanvin her zaman ki gibi zerafet ve şıklık kokuyordu. Siyah, beyaz ve pastel renklerin, kalem eteklerin, yılan desenlerin ön plana çıktığı koleksiyonda elbiselerin geniş omuz detayları dikkat çekiyor.

     

  • Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    Kadınları En Çok Bu 5 Hastalık Vuruyor

    1-VAJİNAL AKINTI

    Ergenlik çağından itibaren her kadının mutlaka karşılaştığı vajinal akıntı sorunu fizyolojik nedenlerle ya da bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkıyor.

    ENFEKSİYONA BAĞLI AKINTILAR

    Fizyolojik nedenlerin dışındaki akıntılar ise mantar, bakteriyel vajinozis, trikomonas denilen ve bir kısmı cinsel yolla bulaşan (Klamidya, Mykoplazma gibi) enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor. Kötü kokulu, süt kesiği görünümlü, koyu renkli veya kaşıntıyla beraber görülen bu tür akıntıların tanısı, muayene ve gerekiyorsa kültür alınması gibi ek incelemeler sonucunda konuluyor. Bu akıntılara neden olan enfeksiyonlar tedavi edilmediği takdirde ilerleyen yıllarda üreme organlarında yapışıklık, tıkanma ya da dış gebelik gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Enfeksiyonların tedavileri ağız yoluyla alınan antibiyotikler ve vajinal tabletlerle yapılıyor.

    FİZYOLOJİK AKINTILAR

    İki adet arasındaki yumurtlama döneminde rahim ağzındaki tıkaç, spermlerin içeri girmesine izin verebilmek için sıvı hale geliyor. Bu nedenle, sanki rahim ağzı nezle olmuş gibi bir akıntı başlıyor. Bu tür şikayeti olan kadınlar, yumurtlama dönemini takip ederek akıntının bu günlere denk gelip gelmediğini belirleyebiliyorlar. Eğer akıntılar söz konusu dönemde meydana geliyorsa herhangi bir tedaviye gerek duyulmuyor. Kadınlar fizyolojik akıntıdan rahatsız olup, aşırı titiz davranarak vajeni, antibakteriyel madde, sabun ya da su ile sık sık temizleyebiliyorlar. Oysa bu davranış vajenin florasını bozuyor, mantar ve bakterilerin üremesine neden oluyor. Renksiz ve kokusuz olan fizyolojik akıntıların bir diğer nedeni de özellikle hamilelik ve adet dönemlerinde rahim ağzının dışa dönmesi (servikal eversiyon), yara benzeri kırmızı bir görüntü alması ve salgı bezlerinin dışa dönmeye bağlı olarak daha fazla çalışması oluyor. Bu tür şikayeti olan kadınların smear testleri normal sonuç veriyorsa, akıntı normal kabul ediliyor.

    2- ADET DÜZENSİZLİĞİ

    Düzenli bir adet mekanizmasında beyinden salgılanan hormonlar yumurtalıkları uyarıyor ve yumurta hücresi büyümeye başlıyor. Büyüyen yumurta hücresi östrojen ve progesteron üretiyor. Bu hormonların etkisi ile rahim içerisindeki doku gebeliğe hazırlanmak üzere kalınlaşmaya başlıyor. Kadın hamile kalmadığı her ay bu dokuyu yaklaşık 60-80 ml kan ile birlikte atıyor. Bu mekanizma çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulabiliyor. Hormonal nedenlere bağlı düzensiz kanamalar ‘disfonksiyonel kanama’ olarak adlandırılıyor. Polip, miyom, endomterium (rahim) kanseri ve hiperlazi (rahmin iç duvarının kalınlaşması) gibi patolojik nedenlerle kanama düzensizlikleri de görülebiliyor. Hastanın öyküsü alınıp, muayenesi gerçekleştirildikten sonra kanama düzensizliğinin nedeni ortaya çıkıyor. Eğer sebep patolojikse tedavide cerrahi ön plana çıkıyor veya histereskop yöntemi ile polip ya da miyom alınıyor. Fonksiyonel bir kanama ise hormonlar ilaç tedavisi ile düzeltilmeye çalışılıyor.

    3- CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUKLARI

    Ülkemizde cinsel fonksiyon bozuklukları konuşulmuyor. Bu tür sıkıntıları olan kadınlar doktora genellikle ağrı şikayeti ile başvuruyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, hastaların anatomik problemleri olup olmadığını inceliyor, cinsel ilişki sırasında oluşan fizyolojik değişiklikleri anlatıyorlar. Patolojik bir sorun, endometriozis, ağrıya neden olan miyom ya da geçirilmiş bir doğum sonrası vajinal yara dokusu, cinsel ilişki sırasında ağrı yapabiliyor. Bunlar ayırt edildikten sonra eğer anatomik bir neden bulunamazsa, hastalar psikiyatri uzmanlarına yönlendiriliyor.

    4- PELVİK AĞRILAR

    Miyomlara bağlı ağrılar Miyomlar en sık ağrı ve adet düzensizliği ile belirti veriyor. Rahim duvarında çıkan ve birçok kadında görülebilen bu iyi huylu tümörlerin birçoğunda tedavi gerekmiyor. Ancak makat, idrar torbası gibi organlara baskı yaptığı durumlarda ve büyüdüğünde ağrıya neden olabiliyor. Miyomların rahim içi dokuya baskı yapması durumunda ise kanama düzensizlikleri görülebiliyor. Böyle durumlarda, cerrahi tedavi tercih edilebiliyor. Adet sancıları Rahim içindeki endometrium dokusu atılırken, rahmin kasılması ve rahim ağzı kanalından atılan pıhtılı kanın rahmin kasılmasıyla beraber oluşturduğu ağrı mekanizması birçok kadında görülüyor. Bu durumdan şikayeti olanlara, kanamayı da azaltan ağrı kesiciler verilebiliyor. Bazı kadınlar, kanamanın azalmasından endişe ediyorlar. Oysa bu ilaçlar rahim içindeki kanamayı azaltmasına karşın fazla dokunun atılmasını engellemiyor. Ağrıyı azaltmak için doğum kontrol hapı da kullanılabiliyor. Bu hapların içindeki hormon miktarı az olduğu için rahim içi dokusu az kalınlaşıyor ve az atılıyor. Kanama az olunca, ağrı da azalıyor. Ancak aşırı ağrılı adet dönemi geçiren hastalarda endometriozisten de (çikolata kisti) şüphelenmek gerekiyor. Rahim içinde bulunan endometrium dokusunun karnın içerisindeki zarlar ile yumurtalığın içerisinde de bulunması anlamına gelen bu hastalık, 100 kadının 6’sında görülüyor. Kesin tanısı laparoskopik cerrahi ile konulabilen endometriozis, adet kanamasının azaltılması ile tedavi edilebiliyor.

    5- KISIRLIK

    Yaşam koşullarının değişmesiyle oluşan hormonal dengesizlikler, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve endometriozis hastalığının artması, hastaların sosyal yaşantı nedeniyle geç hamile kalmak istemesi, hamilelikle ilgili olumsuzlukların birikmesine ve hamileliğin oluşmamasına neden olabiliyor. Öte yandan hamileliğin oluşması için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Kişilerin bilinen bir hastalığı yoksa en az bir yıl boyunca korunmasız birliktelik öneriliyor. Sağlıklı çiftlerin yüzde 25’i yumurtlama döneminde hamile kalıyor. Bir yılın sonunda hamilelik oluşmadıysa yapılacak üç temel test bulunuyor: Erkeğin sperm ölçümü, rahim içi filmi çekimi ve hormon testleri. Bu testlerin sonuçlarından elde edilen verilere göre tedavi planlanıyor. Yumurtlama planlanıp, uygun zamanda ilişkiye girme, spermin rahim içine konulması (aşılama) ya da yumurta ve spermin dışarıda birleştirilmesi (tüp bebek) yöntemi ile tedavi yapılıyor.

  • Türk kahvesinin sağlığa faydaları

    Türk kahvesinin sağlığa faydaları

    Bol köpüklü Türk Kahvesi

    Günde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini, kalın bağırsak kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor.

    Kahvenin içerdiği kafein maddesi, sinir sistemini uyarıp zihinsel aktiviteyi güçlendirir. Uyuşukluğu giderip enerji verir ve uyanık kalmayı sağlar. Yapılan araştırmalar günde 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca kahve içenlerde içmeyenlere nazaran daha az diş çürüğünün olması, bir başka dikkat çekici araştırma sonucu.

    Kahve içtikten sonra organizmada ani değişiklikler oluyor. Tüm vücut ani bir enerji akımı ile doluyor. Bu enerji çocuklarda 3, yetişkinlerde ise 5 – 7 saat sonra azalmaya başlıyor. Tüm bu olumlu yönlerine rağmen kahveyi çok fazla tüketmemekte fayda var. Çünkü aşırı kahve tüketimi sürekli bir uykusuzluğa ve mide rahatsızlıklarına neden oluyor. Ayrıca aşırı tüketim yüksek tansiyona da sebep olabilir.

    Kahvenin selülit yapmak bir yana, vücuda daha fazla hareket kazandırarak, metabolizmanın yağ yakmasına katkı sağladığı saptanmıştır.

    Kahvenin ayrıca depresyon ve alkolizm tedavisine iyi geldiği biliniyor.

    Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir. Kahvenin düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir. Şairler şiirlerini ya-zarlarken, yazarlar makalelerini hazırlarken, ressamlar tablolarını yaparlarken, kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur. Ünlü şair Eşref’in, hicviye yazmadan önce, iki çay dolusu kahve içtiği söylenir. Türk kahvesinin ayrıcalığını belirleyen noktaları özetlersek diyebiliriz ki; Türk kahvesinin (dozunda içildiği takdirde) sağlığı tehdit edecek zararlı yanı yoktur. Teskin edici ve dinlendirici özelliği vardır. Bir fincan kahvedeki 50 mg. kafein hemen vücuttan atılır. Bu bakımdan Türk kahvesi fincanı ideal ölçülere sahiptir. Bir fincandan fazla içildiğinde zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plâna çıkar. Yerinde ve zamanında içildiği zaman olağanüstü bir keyif verici olarak ün yapmıştır.
    Kararında içilen, yani günde 2 fincan Türk kahvesi sağlığa faydalıdır.

    Bol Köpüklü Güzel Türk Kahvesi Yapmanın Püf Noktaları

    Bol köpüklü, lezzetli Türk kahvesi yapmak istiyorsunuz, ama nelere dikkat etmeniz gerektiğini bilmiyorsunuz…

    İşte size tiyolar!

    – Eğer vaktiniz ve sabrınız varsa, kahve çekirdekleri kendiniz kavurun ve öğütün… Taze kavrulup öğütülen kahve her zaman daha başarılı sonuç verir. Çünkü kahve yağları beklemiş kahveye kıyasla çok daha iyi durumda olacaktır. Kavurma kısmı biraz zahmetli olduğundan, sadece öğütmekle de yetinebilirsiniz. Basit bir el değirmeni ile kahvenizi çok kısa bir sürede rahatlıkla öğütebilirsiniz.

    – Eğer önceden kavrulup öğütülmüş kahve alacaksanız, iyi bir markanın yeni tarihli ürününü alın. Kahve alırken rutubetli bir kaşık kullanmayın. Kahve kutunuzun ağzını sıkıca kapatın. Uzun süre beklemiş kahve kullanmayın.

    – Mutlaka temiz ve soğuk içme suyu kullanın. Musluk suyu kullanırsanız, bu sudaki klor kahvenizin tadını bozacaktır.

    – Beklemiş kahveyi ısıtıp tekrar tüketmeyin. En fazla yarım saat içinde kahve bütün güzel özelliklerini yitirmiş olur…

    – Kahvenizi temiz bir cezvede pişirin. Deterjan kalıntılarının iyice temizlendiğinden emin olun. Kullandığınız deterjanlar kokusuz olursa çok daha iyi sonuç alırsınız.

  • Çalışan kadın açısından hamilelik

    Çalışan kadın açısından hamilelik

    İşim gebelikle birlikte nasıl devam edecek? Bu süreçte hamilelik kariyerimi, kariyerim hamileliğimi nasıl etkiler?

    Hamilelikte çalışmaya devam etmek sağlıklı ve normal midir?

    Eğer sağlıklı bir kadınsanız ve normal bir gebelik geçiriyorsanız doğuma çok kısa bir süre kalana kadar çalışmanızda hiçbir sakınca yoktur. Bazı durumlarda sözgelimi iş yerinde ağır kaldıran, uzun süre ayakta duran, iş saatleri çok düzensiz veya uzun ise işinizle ilgili bazı değişiklikler veya uyarlamalar yapmanız gerekebilir. Çünkü bu denli yoğun fiziki aktivitenin erken doğum yapma, gebelikte yüksek tansiyon gelişimi ve düşük gibi riskleri mevcuttur. Eğer böyle bir işiniz varsa mümkünse çalışma koşullarını hafifletmeye çalışın bu da mümkün değilse bütün izinlerinizi doğum sonrasına saklamak yerine aralıklarla izin kullanıp yeterince dinlenmeye çalışmalısınız.

    İş yerinde (kimyasallar) maddeler söz konusu ise ne yapmalı?

    Bu tür bir iş ortamından uzak durulmalıdır.(ağır metaller, kurşun, civa, organik çözücüler, bazı biyolojik maddeler ve radyasyon). Bu maddeler tıp dilinde teratojen olarak bilinen düşüğe,erken doğuma, bebekte yapısal anomalilere yol açar. İş yerinizde olası zararlı maddelerle temas riskini mutlaka doktorunuzla da paylaşın.

    Hamilelikte hangi durumlarda çalışmayı bırakmalıyım?

    En önemlisi erken doğum için risk taşıyorsanız işinizi bırakmalısınız. Özellikle ikiz,üçüz gibi çoğul bebek bekleyen kadınlarda bu durum daha sık görülür. Ayrıca gebelik hipertansiyonu(pre-eklampsi),geç bir haftada düşük yapma öyküsü veya rahim ağzı yetersizliği öykünüz varsa ve bebeğinizin gelişimi olması gereken gibi değilse(çok büyük veya çok küçük) çalışma konusunu doktorunuzla değerlendirmeniz gerekir.

    Bulantı problemiyle iş yerinde nasıl başa çıkabilirim?

    Bu durumla ilgili doktorunuzla görüşüp onun tıbbi önerilerini alın. Bazı durumlarda doktorlar bulantı için çeşitli ilaçlar vermeyi tercih edebilir. Ayrıca ofisinizde veya işyerinizde, aracınızda yanınızda tuzlu kraker ve leblebi gibi midenizi bastırabilicek besinler bulundurun. Bu dönemde genellikle su içmekten de uzaklaşılır ancak siz azar azar su tüketmeye çalışın. Vücudunuzun susuz kalması iyice halsizleşmenize neden olacaktır. İş yerinizdeki amirinize veya işverenenize mutlaka hamileliğinizden bahsedin ve sizin için gerekli olan anlayışı, iş bölümünü ve gerekirse izinleri ayarlamasını rica edin. En kötü bulantılar bile genellikle gebeliğin 3. ayında sona ermektedir.

    İş yerinde nasıl daha rahat çalışabilirim?

    Çalışırken mola verin. Eğer uzun süre hareketsiz ayakta durduysanız oturup bacaklarınızı kaldırın veya yürüyüş yapın. Bu iki aktivite bacaklarda ve ayaklardaki kan sıvısının tekrar dolaşıma katılmasını sağlayıp kalbe geri yollayacaktır. Devamlı oturuyorsanız da her iki saatte bir kalkıp yürüyüşler yapın ve özellikle ayaklarda ve ayak bileklerinde ödem oluşmasını engelleyin. Hamilelikle uyumlu rahat elbiseler ve ayakkabılar tercih edin. Sık ve bol su için ve tuvaleti yeterince ziyaret etmekten çekinmeyin. Düzenli beslenmeye çalışın ve ara öğün yapmak için yanınızda meyve, kuru meyve, kraker vb. gibi yiyecekler bulundurun. Düzenli yeme kan şekeri oynamalarını ve bulantıyı engeller. İş yerinde stresi azaltmaya çalışın ve dinlenebileceğiniz her anı iyi değerlendirin. Yardım isteyin ve size gelen yardım önerilerini geri çevirmeyin.

  • Kadınlar Cinsellikden Neden Uzaklaşır

    Kadınlar Cinsellikden Neden Uzaklaşır

    İletişimsizlik

    Kadınların cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili çalışmalar son yıllarda artış gösterdi. Normal cinsel yaşamı devam ederken birdenbire kadının ilişkiden soğuması, cinsel beraberlikten korkması “sorun” olarak nitelendiriliyor.

    “Kadınların en belirgin şikayetleri cinsel davranışların ötesinde, sevgi, iletişim kurma, dokunma konusunda tatminsizliktir. Sorun, cinsel cazibe ve istekle ilgili problemler etrafında toplanmaktadır”

    Testesteron eksikliği

    Kadınlarda cinsel isteği oluşturan testesteron eksikliği halinde “uyarılma” ve “isteksizlik” sorunu meydana geliyor. Hem ilaçla hem de ilaçsız tedavisi mümkün.

    Antidepresan kullanmak

    Herkesin seks isteğini bu şekilde etkilemese de çoğu kadının seks isteğini azaltır.

    Doğum kontrol hapları

    Doğum kontrol haplarının farklı yan etkileri olabiliyor. Sinir, baş ağrısı, kilo alımı ve cinsel isteksizlik gibi. Bu haplar yaygın olmasa da bazı kadınların seks isteklerini azaltıcı rol oynayabilir. Bunun yanı sıra spiral, prezervatif gibi araçlar da kadınların seks isteklerinin azalmasına neden olabilir.

    Emzirme

    Emzirme döneminde vücut prolaktin hormonu salgılar. Bu hormon da seks isteklerini azaltır. Ama seks isteği doğumdan sonra üçüncü ayda eskisi gibi olmaya başlar.

    Uykusuzluk

    Uyku enerjimizi toplamamız için olmazsa olmazdır. Uykusuzluk cinsel istek üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Yeterli enerjiyi alamayan bünye, sekse karşı da motive olamaz.

    Stres

    İş yoğunluğu, eğitimle ilgili stresler, aile sorunları veya hastalıklar, ölümler seks isteğini azaltıcı rol üstlenebilir. Özellikle kadınlar akıllarında başka şeyler varken cinsel ilişkiyi yaşamakta zorlanırlar. Stresi yükseldiği zaman çoğu kadın seksi bir çözüm olarak görmez.

    Partnerle uyumsuzluk

    Her ilişkide duygusal ve tutku olarak farklılıklar görülebilir. Bu nedenle çiftler seksten uzak durabilir.

    Vücudunu beğenmeme

    Vücutlarını beğenmeyen kadınlar partnerlerinin gözünde kendilerini kendi gözleriyle algılarlar. Bu nedenle seksten uzak dururlar.

    Kötü cinsel deneyim

    Önceden yaşanmış ya da partneri ile yaşadığı kötü cinsel deneyimler de kadının cinsel isteksizliğinde etkilidir.

    Toplumsal baskı ve tabular

    Bekaret tabusu özellikle kadının cinsel hayatını olumsuz etkiliyor. Çocukluğundan beri “kötü” ve “günah” kelimeleri ile yan yana kullanılan cinsellik kadının kolay kolay aşamadığı bir durum haline gelmiş olabilir. Özellikle İslam ülkelerinde kadının cinsel isteksizliğinde bu durumun çok etkili olduğu görülüyor.

    Cinsel isteksizlik nasıl teşhis edilir?

    Kadınların cinsel işlev bozukluğunun teşhisi için öncelikle hormonal ve fiziksel yönden muayenesi yapılıyor. Kadının cinsellikle ilgili hikayesi dinleniyor; kilo sorunu, menopoz döneminde olup olmadığı, psikolojik durumu, eşiyle ilişkisi, hijyenik koşulları inceleniyor.
    Kadınların cinsel işlev bozukluğunun teşhisi için öncelikle hormonal ve fiziksel yönden muayenesi yapılıyor. Kadının cinsellikle ilgili hikayesi dinleniyor; kilo sorunu, menopoz döneminde olup olmadığı, psikolojik durumu, eşiyle ilişkisi, hijyenik koşulları inceleniyor.

  • Gelinlik seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

    Gelinlik seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

    – Rengine de karar verin
    – Geleneksel olarak gelinin saflığını ve temizliğini yansıtan renk beyaz. Ancak diğer renkleri denemenizi öneririz, – kırık beyaz tonları hatta ‘’nude’’ denilen ten renkleri bu sezon çok moda.
    – Bütçenizi oluşturun
    – Gelinlik alışverişine çıkmadan önce bütçenizi oluşturmanız gerekir. Tabi bu rakamlar ekstra durumlarda alışılabilir.
    – Beğenilerinizi not alın
    – Beğendiğiniz tasarımcılar veya tasarım gelinlikler varsa not alın. Bütçeniz onları almaya yetmeyebilir ancak o modele uygun bir bütçeye o modele benzer bir gelinlik diktirebilirsiniz.
    – Terzinizi iyi seçin
    – Eğer gelinliğinizi kendinize özel diktirmek istiyorsanız sizi tanıyan, vücudunuzu iyi bilen birine gelinliğinizi diktirin. Bütçeniz uygunsa profesyonel yardım alabilirsiniz veya stil danışmanlarına danışıp fikir alabilirsiniz
    – Uygun modele karar verin
    – Her şeyden önce vücudunuza en uygun gelinlik modelini seçmeniz gerekir. Bunun için değişik modelleri denemelisiniz.
    – Her tür durumu göz önüne alın
    – Seçtiğiniz gelinliğin evleneceğiniz yerin konseptine uygun olması gerekir. Resmi ve ciddi düğünlerde uzun kuyruklu gelinlikler her zaman idealdir, daha rahat az sayıda kişinin katıldığı samimi düğünlerde ise kuyruksuz kısa gelinlikler rahatlık açısından idealdir.
    – Araştırma yapın
    – Mağazaları dolaşmadan önce internetten gelinlik modellerini araştırın.İnternet sayesinde ister yurtiçi isterse yurtdışı tüm kaynaklara, bilgilere veya görsellere rahatça ulaşabilirsiniz. Gelinlik dergileri de diğer alternatifiniz.
    – Alışverişte yalnız olmayın
    – Zevkine ve eleştirilerine güvendiğiniz bir arkadaşınızla veya annenizle alışverişe çıkarsanız dışarıdan bir gözle nasıl göründüğünüzü bilirsiniz.
    – Kendinize güvenin
    – Unutmayın ne olursa olsun bu sizin düğününüz ve belki hayatınızın en özel anlarından biri, bu yüzden kendinize sonuna kadar güvenin.

  • 1000 kalorilik diyet

    1000 kalorilik diyet

    Hedef: Haftada ortalama 2 kilo.
    Günlük kalori: 1000 Kcal

    Uzun sürede dengeli bir şekilde kilo verebileceğiniz bir diyet. Bu diyeti istediğiniz kiloya ulaşana kadar 7 günlük periyotlar halinde uygulayabilirsiniz.

    %54,5 Karbonhidrat, %15 Protein, %29,5 Yağ.

    1. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 4 adet diyet bisküvi
    Öğle : 60 g kırmızı et (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı pirinç pilavı
    Gece : 2 porsiyon meyve

    2. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 60 g tavuk (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 1 çay bardağı süt
    Akşam : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, ½ kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    3. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 1 porsiyon meyve
    Öğle : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek(kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 60 g kırmızı et (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük boy haşlanmış patates, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 1 porsiyon meyve, 1 çay bardağı süt

    4. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu dil peynir, 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 1 kepçe çorba, 60 g tavuk (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 2 adet grisini
    Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı erişte veya kuskus
    Gece : 2 porsiyon meyve

    5. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1/2 kibrit kutusu kaşar peynir, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 2 adet grisini, 1 küçük kutu ayran
    Akşam : 60 g balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    6. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 60 g tavuk(ızgara veya haşlama), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 4 yemek kaşığı makarna
    Gece : 3 porsiyon meyve

    7. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 adet haşlanmış yumurta, 2-3 adet zeytin, salatalık , domates, 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Öğle : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Akşam : 1 kepçe çorba, 100 gr. balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    İlgili konular ;
    Diyet – Sağlıklı Beslenme
    Diyet Başarı Öyküleri

  • Takma kirpik takımı

    Takma kirpik takımı

    Takma kirpik nasıl takılır?, Uzun kirpikler daha etkileyici bakışlar için ve gözleri ön plana çıkarmanın en kolay yoludur. Eğer sizde takma kirpik kullanmak istiyorsanız önerileri ve ipuçlarını öğrenmek yararınıza olacaktır.
    Kirpiği gözlerine göre ayarladıktan sonra takma kirpik kutusunun içinde yer alan yapıştırıcıyı sürüp kirpiklerinize cımbız yardımıyla yerleştirin. Takma kirpiğin doğal görünmesini sağlamak için cımbız yardımıyla nazik hareketlerle kirpiği yapıştırın. İnce saplı makyaj fırçasının ucuyla takma kirpiği aşağı doğru ittirin. Takma kirpiğin kuruması için yaklaşık 2 dakika bekleyin.

    Takma kirpiği yapıştırdıktan sonra göz kapaklarınızın üzerinde yapıştırıcıdan kalan siyah ya da beyaz noktacıklar oluşacaktır. Bu görüntüyü ortadan kaldırmak için eyeliner ya da göz kalemi ile kirpik diplerinizin üzerinden geçmelisiniz.

    Takma kirpik ve kendi kirpiklerinizin doğal görünmesi ve bütünleşmesi için kirpik kıvırıcısı yardımıyla kirpiklerinizi kıvırın. Kirpiklerinize bolca rimel sürün.

    Takma kirpik kullanımı birkaç kez tekrar ettiğinizde kolayca kullanabileceğiniz bir üründür. Denedikten sonra gözlerinizdeki büyüleyici değişime hayran olacaksınız.

    Şimdi ise takma kirpiğin püf noktaları nelermiş görelim ;

    1- Kişiliğinize en ugyun kirpiği seçin. Sadelikten hoşlanıyorsanız birkaç tane tekli kirpik takın. Daha gösterişli sonuç için takma kirpikleri gibi bütün ve sık kirpikleri deneyin.

    2- Kirpikleri taktıkça alışırsınız. Bu nedenle uygun takma kirpikleri takıp çıkararak kendinizi geliştirin.

    3- Takma kirpiğinizi kendi kirpiğinizin üzerine koyun. Kirpiğinizden uzun olan kısmı makasla kesin.

    4- Kirpiği cımbızla tutun ve dibine yapıştırıcısını sürün. Gözünüzü kapatın ve gözünüzün dış kısmındaki deriyi nazikçe gererek takma kirpiği kendi kirpiğinizin üzerine yerleştirin.

    5- Kirpikleri evden çıkmadan hemen önce takın ve tüm gece dayanmalarını istiyorsanız fazla dokunmayın

  • Gençleştiren Thermage Cpt Teknoloji

    Gençleştiren Thermage Cpt Teknoloji

    Sadece tek seans uygulanabilen son Thermage CPT teknolojisi, 20 dakikada ciltte sıkılaşma ve incelme sağlıyor.
    Thermage ve radyo frekans esanslı çalışan cihazlar deride sarkma ve selülitlere karşı son yıllarda bilinen ve tercih edilen uygulamalardan biriydi. Modern cerrahi 2010 yılında da hızla ilerlemeye devam ediyor, teknolojinin cerrahiye kazandırdığı yeni model Thermage ile sadece tek seansta Benjamin Button hikayesi neredeyse gerçek oluyor.
    Sadece tek seans uygulanabilen son Thermage CPT teknolojisi, ciltte sıkılaşma ve toparlama sağlayıp uygulama işlemini oldukça kolaylaştırıyor, radyo dalgaları kollagen dokuda yenilenme sağlıyor. Konuyla ilgili sorularımızı Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Naci Çelik yanıtladı.

    – Thermage CPT sistemi nedir?

    Klasik Thermage, cildi sıkılaştırıp düzeltmek, derinin kontur oluşumunu sağlamak ve selülit görüntüsünü azaltmak için kullanılan etkili bir yöntemdi. Çalışma esası şu: cildinizin derin tabakalarındaki liflerin kollajen moleküllerinin kısalıp, gerginleşmesini ve destek dokulardaki sarkıkları toparlayarak, cildinizi eskisinden daha genç görünmesini sağlıyor. Yalnızca tek seans uygulanan monopolar bir radyofrekans yöntemi olan Thermage’ın en büyük artısı ise sonuçların yavaş yavaş ve artarak ortaya çıkması, oldukça etkili olması ve her deri tipinde uygulanabiliyor olmasıdır.

    – Yeni Thermage CPT’nin eski Thermage ve radyo frekans esaslı çalışan cihazlardan farkı nedir?

    Diğer cihazlardan farklı olarak en önemli özelliğinin tek seanslık bir işlem olması diyebiliriz. Thermage; facelift, blepharoplasty, liposuction ile karıştırılmaması gereken, cerrahi olmayan farklı bir uygulama. Yurtdışında özellikle Amerika’da da bugünlerde oldukça yaygın olan bu yöntemin en önemli farkı, tedavinin derinliğinin cihaza değil hastaya özel kullanılan başlıklara bağlı olması. Yani her hastaya farklı uç kullanıyoruz. Derin dokuları eşit şekilde ısıtıp gerginleştiriyor ve cryogen soğutma sistemi ile epidermisi koruyor.

    – Uygulama tam olarak ne kadar sürüyor ve etkilerini ne zaman görebiliyoruz?

    Tabiî ki uygulanan bölgeye göre uygulama süresi değişiyor. Ama minimum 20 dakika ile maksimum 2 saat süren tek bir seanslık sıkılaşma ve incelme sağlayan bir yöntem diyebiliriz. Uygulamadan hemen sonra gözle görülebilen bir değişim olabiliyor ama etkiler 6-9 ay içinde artarak devam ediyor. İşlemden hemen sonra, çıkıp işinize geri dönebilir ve günlük aktivitelerinizi sürdürebilirsiniz.

    – Uygulama esnasında ağrı, sızı hissediliyor mu?

    Yeni Thermage’ın özelliklerinden birisi kişiye “özel başlıkların” kullanılması ve ısının kollagen dokuya transferi esnasında radyo dalgalarının etkisiyle derinin derin kısımlarında ısı hissedilmesidir. Bu ısınma kolajenin sıkılaşması için gereken ısıya gelindiğinin göstergesidir. Dolayısıyla özellikle boyun, karın bölgesi ve kollarda yapılan uygulamalarda daha fazla, göz kapağı ve yüz uygulamalarında daha az olmak üzere ağrılı bir işlemdir. Bu ağrının hissedilmesi tedavinin olmakta olduğunu gösterir ve gereklidir. İyi tarafı işlem sonlandığında bir ağrı hissedilmemesidir ve bu ağrı herhangi bir anestezi kullanılmadan hasta tarafından tolere edilebilir. Aynı zamanda bu yeni sistemde ısı hastanın toleransına göre azaltılıp çoğaltılabilme özelliğini taşıyor. Cryogen soğutma sistemi ile epidermesi korunuyor böylelikle hasta bu yanma ağrısını daha az hissediyor.

    – Yüz germe ameliyatı kadar etkili mi?

    Bıçak altına yatmaktan korkan ve sağlık sorunları nedeniyle ameliyat olamayan hastalar için kullanabileceğimiz ilk seçenektir. Elbette estetik cerrahi kadar etkili değil. Çok sarkmış ciltlerde ve kalın derilere yapılan uygulamalardan çok etkili sonuç alamayız. Ama yüz germe veya karın germe yaptırmış ya da liposuction sonrası istediği sonucu elde edememiş hastalarda kesinlikle öneriyoruz. Çünkü cerrahi işlemler konturu düzeltebilir ancak deri yapısında bir değişiklik oluşturmaz. Thermage ise deriyi gençleştirir.

    – Peki Thermage uygulamasının sonuçları ne kadar kalıcı oluyor?

    Thermage uygulamasının kolajen yapısında hemen etkisini gösteren bir sıkılaşma sağlıyor ve zaman içinde de bu sıkılaşma artış gösteriyor. Yani şöyle düşünün, saç teli yakıldığı an hemen nasıl kısalıyorsa yaşlanmış cilt yani gevşemiş kolajen yapısı da, aynı saç gibi, uygulama yapılır yapılmaz kendini toparlıyor ve gerginleşiyor. Hasta en erken bir yıl sonra olmak üzere isterse tekrar işlem isteyebilir. Ama eğer hasta yeterli sonuç aldıysa tekrar yaşlanana kadar bir daha yaptırmak zorunda değildir.

    – En çok kimler tarafından tercih ediliyor?

    En çok hamilelik ve kilo kaybı sonrasında tercih ediliyor. Ayrıca cerrahi müdahaleye zaman ayıramayacak olan çalışan hastalar bize başvuruyor. Kozmetik olarak kullanılan krem ve jellerden daha etkili olan bu sistem cerrahi olmayan bir sistem olmasıyla sarkıklarından ve selülitlerinden şikayet edenlerin başvuracağı bir tedavi oluyor. Özellikle 35-60 yaş aralığındaki hastalar bizim için ideal diyebilirim.

    – Thermage işlemini kimlere uygulamıyorsunuz?

    Kronik NSAI türü ağrı kesici veya kortikosteroid ilaç kullanıcılarına, sürekli kilo-alıp veren kişilere ve kalitesi kötü deriye sahip yani aşırı güneş hasarı almış kimselere uygulamayı gerçekleştirmiyoruz. Ayrıca kalp pili veya orta kulakta işitme cihazları yerleştirilmiş hastalara bu işlem yapılır.