Blog

  • Deodorantların 6 farklı kullanım alanı

    Deodorantların 6 farklı kullanım alanı

    Deodorantlar yaz aylarının en çok kullandığımız kozmetiği. Terlemeye karşı hem sprey hem de stick kullanabiliyoruz peki deodorantların farklı kullanım alanlarını biliyor musunuz?

    1- Ayaklarınıza sürün! Evet özellikle kokan terleyen ayaklarınız varsa temiz ayaklarınıza stick deodorantı ayak tabanınıza sürüp çorap giyebilirsiniz. Hem daha az terleyecek hem de eskisi gibi kokmayacaktır.

    2- Yeni bir ayakkabı aldığınız ve arkası vuruyor giymeden önce ayakkabının ayağınızı acıtan yerine sürün. Sürtünmeyi azaltacaktır en azından ayakkabı genişleyene kadar.

    3-  Bacak içi sürtünmesini engeller evet biraz kiloluysanız ve etek giyiyorsanız bacaklarınız birbirine sürtebilir bu da kızarıklığa neden olabilir bu bölgeye ya da erkekler kasık içlerine sürerek sürtünmeyi yine stick deodorant ile azaltabilirler.

    5- Böcek sokmalarına anında etki sprey sıkabilir ya da stick deodorant ile yeni sinek böcek sokmalarının acısını alabilirsiniz

    6-Bir oje silici evet acil durumlarda ojenizi sprey deodorant ile silebilirsiniz buradaki ip ucu çok hızlı olmak

     

    Kaynak: aksam.com.tr

  • Boğazlı kazaklar için farklı kombin önerileri

    Boğazlı kazaklar için farklı kombin önerileri

    Havaların değişimi, sonbahar gardırobumuza eklememiz gereken parçalara göz geçirmemiz için bize ilk sinyalleri veriyor. Biz bu sinyalleri alırken gardırobumuzun önemli parçalarından boğazlı kazaklar da radara yakalanmaktan kaçamıyor.
    Sonbahar ve kış döneminde boğazlı kazaklarınızla yapabileceğiniz farklı kombin önerilerine bakmak için tıklamaya devam edin!

    bogazli_kombin-5 bogazli_kombin-1 bogazli_kombin-2 bogazli_kombin-3 bogazli_kombin-4

     

    aksam.com.tr

  • Beyin diyeti nasıl yapılır?

    Beyin diyeti nasıl yapılır?

    Medamerikan Tıp Merkezi Beslenme Uzmanı Müge Arslan beslenmedeki temel sorunların yetersiz, dengesiz ve sağlıksız beslenme olduğuna dikkat çekiyor.

    Arslan; “Diyet kavramının oluşmasındaki en önemli etken; toplumun yanlış, yetersiz ve dengesiz beslenmesi ve beraberinde getirdiği; başta obezite olmak üzere, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hipertansiyon gibi birçok sağlık sorunu olduğunu görüyoruz.

    Diyete başlarken beyni hazırlamak çok önemli. Kişinin öncelikle diyette aç kalacağını, sevdiği lezzetlerden uzak durması gerektiğini düşünmesi doğru değil. Diyet; uzun dönemde davranış değişikliği yaratabilmektir” dedi.

    Arslan, insanların diyete başlamadan önce ve başladıktan sonra yaşadıkları endişeleri aktarıyor. Arslan, “Belli bir süre kilo verdim ve sonra tekrar verdiğim kiloları geri aldım, eyvah diyete başlıyorum, pasta, makarna, pilav ve lahmacuna veda etmek zorundayım, aç kalacağım, sebze ve meyveyle hayat geçmez” gibi endişe ve soru işaretleri taşıdıklarına vurgu yapıyor. Oysaki diyet hiç de düşünüldüğü gibi; sevilen yiyeceklerden uzak kalınan, sadece sebze ve meyve tüketilerek geçirilen bir süreç değildir. Diyet; kişilerin yaşam tarzlarına adapte edilmiş listelerle, sevilen yiyeceklere de yer verilerek, sosyal yaşantı kısıtlanmadan, uzun dönemde davranış değişikliği yapmaktır. Aslında diyet; uzun dönemde davranış değişikliği yaratabilmektir. Diyete başlamadan önce öncelikle beyin diyeti yapılmak önemli.

    Beyin diyetinin 5 ilkesini uyguladıktan sonra diyet sürecinin başladığına dikkat çeken Arslan, beyin diyeti sayesinde diyete bakış açısını öğrenmek ve beraberinde getirdiği başarıya daha kısa sürede sahip olmanın mümkün olduğunu aktarıyor. Beyin diyetinin beş ilkesi nedir?

    1.SEVGİ

    Hayatın her evresinde ve her şeyde olduğu gibi işe kendinizi sevmekle başlayacaksınız. Kendinizi seveceksiniz ki; içinizdeki potansiyelin ve gücün farkına varabilin. Sevmekten korkmayın, çünkü unutmayın ki sevgi paylaştıkça çoğalır.

    2.GÜVEN VE İNANÇ

    Güven ve inanç birbiriyle kardeş kavramlardır. Yaşamda elde edilen tüm başarılar ve gerçek diye tabir edilen her şey güven ve inanç üzerine kuruludur. Bu nedenle hayatta başarılı olmak için öncelikle kişi kendine güvenmelidir. Başarıya ulaşmak için en önemli unsurlardan biri şüphesiz inanmak ve güvenmektir. Diyet sürecinde; kişinin hem kendisine hem de bu süreçte yol gösterecek diyetisyenine güveni ve inancı tam olmalıdır.

    3.HEDEFİ DOĞRU BELİRLEMEK

    Hedefiniz geçici başarılar olmamalıdır; asla kısa sürede çok kilo kaybetmek hedeflememeli. Hedefi her zaman uzun kalıcı başarılar üzerine belirlemeli, uzun dönemde sağlıklı kilo kaybını ve kaybedilen kiloların geri alınmaması hedeflemeli.

    4.EMEK VE AZİM

    Hayatın her evresinde olduğu gibi bu evrede de, geçirilen bu süreçte de emek vermek gerekiyor. Diyet sürecinde; her zaman aynı hızla ve aynı miktarda kilo kaybı olmayabilir. Dönemsel olarak metabolizmada yavaşlamalar hatta duraksamalar olabilir. Fakat bu dönemde diyetisyenin önerilerine uyarak, gösterdiği yolda emin ve vazgeçmeden ilerlemek, başarıya olan inancı kaybetmek ve diyetisyen tarafından düzenlenen listeyi özenle uygulamaya devam etmek önemli.

    5. BAŞARI

    Sevgi, inanç, doğru belirlenen hedef ve emek sonrasında elde edilen başarı, yeterli ve dengeli beslenerek, aç kalmadan, yaşam tarzına adapte edilmiş ve sosyal yaşantının kısıtlanmadan yaşanan kalıcı kilo kaybı başarıyı getiriyor.

     

    Kaynak: aksam.com.tr

  • Hastalıklardan ev yapımı probiyotiklerle korunun

    Hastalıklardan ev yapımı probiyotiklerle korunun

    Bağışıklık sisteminin büyük bölümünü bağırsak florasının oluşturduğunu belirten Dr. Sinan Akkurt, hastalıklardan korunmada probiyotiklerin çok önemli rol aldığını söyledi, “Biz bağırsaklardaki yararlı bakterileri korursak, onlar da bizi hastalıklardan korur” dedi.

    Kışa daha güçlü bir bağışıklık sistemi ile giriş yapmak ve sağlığını korumak isteyenler beslenmede doğal probiyotik kaynaklarına daha fazla yer ayırmalı.

    Probiyotiklerin sağlık için yararlarına değinen Dr. Sinan Akkurt, en iyi probiyotik kaynaklarının ise ev yapımı doğal fermente yiyecekler olduğunu söyledi.

    Akkurt, “Probiyotikler, kronik rahatsızlıklardan, otoimmün hastalıklardan, enfeksiyonlardan korur. Günlük beslenmemize doğal probiyotikleri ekleyerek bağışıklığımızı güçlendirebilir, sindirim sistemimizin daha iyi çalışmasını sağlayabilir, hastalıklara karşı savaşabiliriz” dedi.

    Geleneksel Türk mutfağında fermantasyon yönteminin bu anlamda önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Dr. Akkurt, “Yapmamız gereken; fast food ve paketli gıdaların yerine ev yapımı geleneksel yiyecekleri koymak. Yani yoğurdumuzu evde mayalamak, sirke yapmak, turşu kurmak… Bu aslında o kadar da zor değil” diye konuştu.

    Evde mayalanan yoğurt, peynir, turşu, sirke, ekşi mayalı ekmek kefir, nar ekşisi, boza, şalgam suyu, salamura zeytin, sütlü biber turşusu gibi yiyeceklerin gerçek bir şifa kaynağı olduğunu söyleyen Akkurt, probiyotiklerin vücutta zararlı mikroorganizmaların çoğalmasını engellediğini kaydetti.

    Probiyotiklerin mide-bağırsak rahatsızlıkları başta olmak üzere enfeksiyonel hastalıklar, obezite, kanser gibi hastalıklara karşı koruyup mücadele ettiğini belirten Akkurt, ayrıca kolesterol ve şeker dengesini sağlamaya destek olduğunu, antibiyotiklerin kötü etkilerini yok ettiğini ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyledi.

    Özellikle yoğurdun günün her saati yenebilecek, meyveyle karıştırıldığında uzun süre tokluk hissi sağlayabilecek, ekmek yerine tüketilebilecek bir besin kaynağı olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, anne sütüne en yakın içeriğe sahip olduğu için keçi sütünün tercih edilmesini önerdi.

    Yoğurt suyunun vitamin açısından zengin olduğunu ve çoğu kez çöpe atarak büyük bir hata yapıldığını söyleyen Akkurt, kemik erimesine ve elektromanyetik kirlenmeye karşı da her gün bir kase yoğurt tüketilmesinin faydalı olduğunu dile getirdi.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Vajinismus belirtileri nelerdir?

    Vajinismus belirtileri nelerdir?

    Her 10 kadından 2’sinin kabusu olan vajinismus hakkında neler biliyoruz? Kadınlar Kulübü sizler için araştırdı..

    Vajinismus ülkemizde ve tüm ülkelerde olmak üzere kadınların yaşadığı en büyük sıkıntılardan biridir. Hayatı adeta çekilmez hale getiren bu rahatsızlık kişinin cinsel hayatını hatta evlilik hayatını bitirecek kadar ciddi boyutlara gelmektedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-2

    Vajinismus nedir?

    Vajinismus bir çeşit cinsel işlev problemidir. Bazı ülkelerde sık görülür. Özellikle baskın toplumlarda ve baskıcı ailelerde sık görülen rahatsızlıktır. Çünkü bu hastalığın zemininde psikolojik nedenler yatmaktadır.

    Vajinismus cinsel ilişki sırasında vajina kaslarının istemsiz bir şekilde kasılmasıdır. Tamamen kişinin kontrolü dışındadır. Bu kasılmadan dolayı cinsel birleşme gerçekleşememekte veya zor gerçekleşmektedir. Hatta bazı hastalar çene ve ayak parmaklarına kadar kasılma hissetiklerini belirtmişlerdir.

    Vajinismus belirtileri nelerdir?

    -Vajinismusun en temel belirtisi cinsel birleşme sırasında vajinal kasların istemsiz olarak kasılması ve cinsel birleşmenin olanaksız duruma getirmesidir.

    -Cinsel birleşmenin biraz yaşandığı durumlarda ise cinsel birleşme sırasında ağrı ve acı hissedilmesi. Yani çiftin penis-vajina ilişkisini tam anlamıyla gerçekleştiremememsi.

    -Cinsel birleşme sırasında vajinada yanma,batma ve kaşıntı hissi. Nedensiz cinsel ağrılar.

    -Jinekolojik muayene olamama ve doktara sürekli müdahale etme.

    -Çok acıyacak ağrıyacak düşüncesiyle yaşanan cinsel isteksizlik.

    Genel olarak değerlendirecek olursak 2 tür vajinismus vardır. Bunlar;

    Primer vajinismus, kadının ilk cinsel deneyiminde ortaya çıkan vajinismus türüdür.

    Sekonder vajinismus, zorlayıcı vajinismus tedavi yöntemleri sonucunda ortaya çıkar. Kadın daha önce vajinismus yaşamıştır ve geçici tedavi yöntemleriyle sorununu ‘geçici’ olarak çözülmüştür. Ancak yaşayacağı ilk duygusal sıkıntıda, hastalık yeniden tekrarlayabilir. Yüzdesi düşük olsa da, doğum ve cinsel ilişki travmaları, kişinin partneri ile ilişkisinde yaşadığı sorunların da sekonder vajinismusa sebep olabileceği bilinmektedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-4

    Vajismus tedavi edilir mi?

    Vajinismus tedavi edilebilen bir hastalıktır. Hastalığın teşhisi deneyimli bir jinekolog tarafından 15-20 saniye içinde koyulabilir. Tedavi sürecide çok uzun zamanı kapsamaz. Vajinismusa neden olan şey belirlenir ve tedavi süreci başlar. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi vajinismusun en büyük nedeni psikolojik kaynaklıdır. Vajinismusun tedavi yöntemi ise “cinsel terapi” şeklindedir.

    vajinismus-hakkinda-9-bilgi-3

    Vajinismus tedavi edilmezse ne olur?

    Vajinismus hastası olup tedavi olmadığınız sürece tam anlamıyla rahat şekilde cinsel birleşme yaşayamazsınız. Bu durum ilk başta cinsel hayatınızı ve zamanla sosyal hayatınızı etkisi altına alır. Vajinusmus kişide zamanla özgüven kaybı oluşturur. Kişinin kendisini yetersiz hissetmesi zamanla insan ilişkilerinde olumsuzlara neden olacaktır.

  • Nemlendirici maske tarifi

    Nemlendirici maske tarifi

    Kuru ciltlere özel nemlendirici maske tarifi Cildinizi soğuk havaların etkisiyle kurumaktan ve tahriş olmaktan bu nemlendirici maske sayesinde koruyabilirsiniz

    Cildin yağ ve nem oranı, cilt sağlığı ve güzelliği ile doğrudan ilgilidir. Nemsiz ve kuru ciltler dış etkenler karşısında çok daha hızlı hasar görüp yaşlanırken, doğru nem ve yağ oranına sahip bir cilt, cildin hem beslenmesi hem de korunması açısından büyük öneme sahiptir.

    Nemlendirici maske tarifi

    Bu nemlendirici maske, yüzünüzü pamuk gibi yumuşatıp temizleyerek aynı zamanda nem kazandıran, yapımı oldukça basit bir yağ maskesidir. Derinize derinlemesine nüfuz ederek temizlerken, özellikle kış soğukları nedeni ile tahriş olan cildinizi tedavi ederek nemlendirir.

    Cildi nemlendiren maske tarifi

    Yumurta sarısı ve zeytinyağı ile hazırlayacağınız bu maske cildinizi besler ve aynı zamanda da cildinize nem kazandırır.

    Malzemeler:

    1 yumurta sarısı
    1 tatlı kaşığı bal
    1 yemek kaşığı zeytinyağı
    1 tatlı kaşığı kaymak
    10 damla portakal suyu
    Kestane unu

    Hazırlanışı:

    Tüm malzemeleri karıştırın ve püre haline getirin. Yüzünüze ve boynunuza sürün. 20 dakika bekleyin ve yıkayın.

     

    Kaynak: posta.com.tr

  • Sokak modası kadife tasarımlar

    Sokak modası kadife tasarımlar

    Bu aralar sokakta, mağazada bol bol kadife ürünler görürseniz hiç şaşırmayın, çünkü soğuk kış günlerinin yeni trendi kadife. Kadife modasının sadece elbisede, pantolonda olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz zira ayakkabıdan çantaya kadar bu sezonun en trend kumaşı olacak.

    KADİFE NASIL GİYİLİR?

    Kadife zaten kumaş yapısı gereği oldukça parlak ve göz alıcı bir yapıda olduğu için onu dengelemek için kombinleyeceğiniz parçaları mat ürünlerden yana seçmenizde fayda var.

    Sokak modası kadife tasarımlar

    kadife_modasi_2017-1 kadife_modasi_2017-2 kadife_modasi_2017-3 kadife_modasi_2017-4 kadife_modasi_2017-5 kadife_modasi_2017-6 kadife_modasi_2017-7

     

  • Diş ağrısı psikolojiyi bozuyor

    Diş ağrısı psikolojiyi bozuyor

    Diş Hekimi Zafer Kazak, diş çürüğünün ilerlediği durumlarda dişin içerisindeki sinir-damar paketinin etkilenip zamanla ağrı oluşabileceğini belirterek diş ağrısının kişinin psikolojisini bozduğunu söyledi.
      Diş Hekimi Zafer Kazak, “Bazı durumlarda ise diş eti hastalıkları nedeniyle ya da travma nedeniyle dişler canlılıklarını kaybedebilir. Böyle durumlarda dişlerin enfeksiyon odağı olmadan ağız içerisinde kullanılabilmeleri için kanal tedavisi yapılması gerekebilir” dedi.
      Global Diş Hekimleri Derneği Başkanı Diş Hekimi Zafer Kazak, “Dişte hissedilen ağrılar diş, dişeti ya da kemik kaynaklıdır. Öncelikle ağrının sebebi saptanmalıdır. Ağrı, çürük, iki diş arasına sıkışan gıdanın yapmış olduğu basınç, dişeti hastalıkları, dişte oluşmuş çatlaklar, dişeti çekilmesiyle açığa çıkan kök yüzeyi, minede meydana gelen aşınmalar ve hatta sinüzit gibi pek çok sebepten kaynaklanabilir. Ancak, diş ağrısının en sık karşılaşılan nedeni yetersiz ağız hijyeni varlığında gelişen derin diş çürükleridir. Dişin en dış katmanı olan minede sinir yoktur bu nedenle dış uyaranlardan rahatsız olmayız ancak içteki dokulara doğru ilerledikçe his artar. Çürüğe neden olan çok sayıda mikroorganizma, çürüğün ilerlemesiyle birlikte dişin içerisinde bulunan sinirlere ulaşabilir. Başlangıçta hafif olan ağrılar çürük ilerledikçe giderek şiddetlenir. Ağrı farklı şekillerde oluşabilir: Soğuk ve sıcak uyaranlara karşı gelişen şiddetli ve uzun süreli ağrı, çiğneme esnasında baskıyla oluşan ağrı veya kendiliğinden başlayıp uzun süre devam eden ağrı görülebilir” diye konuştu.
      “Tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir”
      Başlayan şiddetli diş ağrısının sebebinin ileri derecede çürümüş bir dişin iltihaplanmaya başlamış olduğunu belirten Kazak, “Bu iltihabi durum diş içindeki sinir-damar paketinde baskı oluşmasına ve özellikle gece uykudan uyandıracak şiddette zonklayıcı tarzda ağrıya sebep olur. Diş ağrılarının kendiliğinden geçmesi beklenmemelidir. Halk arasında uygulanan karanfil, sarımsak, alkol, aspirin vb. yöntemler işe yaramamakta hatta diş ve çevresindeki dokulara zarar verdiği için tavsiye edilmemektedir. Ağrı diş çürüğü kaynaklıysa ve çürük ilerleyerek dişin sinirine kadar ulaşmışsa ya da diş siniri başka sebeplerle (travma, diş kırığı vs.) canlılığını yitirmişse, bu dişler ‘kanal tedavisi’ ile tedavi edilebilir. Herhangi bir tedavi uygulanmadığı takdirde enfeksiyon şişliğe neden olabilir, apse oluşabilir. Sonuç olarak tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir” şeklinde konuştu.
    Kaynak: gazetevatan.com
  • Erkekleri eriten davranışlar!

    Erkekleri eriten davranışlar!

    Bayanlar dikkat! Bu hareketler erkekleri baştan çıkarıyor.

    Erkekleri etkilemek her zaman işe yaramasa da erkekler bu hareketlere dayanamıyor. Her kadının erkeği etileme yöntemi farklıdır. Ancak bu püf noktalar sanırım ortak. Yani tüm erkekleri baştan çıkaran durumlardan bahsediyoruz.

    Her kadın çekicidir ancak erkeğin onu farketmesi gerekir. Bazen öyle şeyler yaparsınız ki erkeğin gözünde bir anda tapılası bir hal alırsınız. Bazen de ne yaparsanız yapın dikkati üzerinize çakamezsiniz. İşte bu noktada kadınların dikkate alacağı bazı ayrıntılar var. Bunları yaptığınızda erkekler kapınızda köle olabilir bayanlar :)

    erkekleri-etkileyen-davranislar-2

    1- Her ne kadar dudak parlatıcılarının yapışkanlığından şikâyet etseler de, ıslak görünümlü parlak dudaklar erkekleri cezbeder.

    2- Çoğu erkek kadınların çantalarında taşıdıklarıyla dalga geçse de her duruma yönelik eşya taşımaları onları çok etkiler.

    3- Erkeklerin çoğu evlerinde düzensizdir. Evlerini düzene sokan kadınlar erkekler için vazgeçilmezdir.

    4- Bahaneye gerek duymadan sadece aklınızdan geçtiği için telefon etmeniz, kendi içlerinde itiraf edemeseler bile erkekler için etkileyicidir. Bu, onu düşündüğünüzü belli edecek özgüvene ve samimiyete sahip olduğunuz anlamına gelir.

    5- Kadınların yumuşak ve mis kokulu elleri erkekler için vazgeçilmezler arasındadır. Ellerinizin her zaman bakımlı ve mis kokulu olmasına dikkat edin.

    6- Kadınların koruyucusu gibi hissetmek erkekler için gurur verici bir davranış olduğundan, etkileyicidir.

    7- Bakım için tonlarca para döktüğünüzden yakınsalar bile, kadının bakımlı olması erkekleri etkileyen en önemli faktörlerin başında gelir.

    erkekleri-etkileyen-davranislar-3

    8- Kadınların eşyalarına gösterdikleri özen, erkeklerin gözünde sadakat ve özveri simgesidir. İlişkinize gösterdiğiniz özveriyle ne kadar sadık ve güvenilir olduğunuzu anlamasını sağlayabilirsiniz.

    9- Kadınların bakımlı olmalarına dikkat ettikleri kadar, sade ve doğal olmalarına da dikkat ederler. Abartılı makyajlar veya giysiler, sade ve doğal haliniz kadar onları etkilemeyecektir.

    10- Yaşantısının her alanında başarılı, ne istediğini bilen ve yardım sever kadınlar erkekleri cezbeder.

    11- Çocuklarla iyi anlaşan ve onları seven kadınlar erkekleri etkiler.

    12- Birçok erkek, gömleğini veya tişörtünü kadınların üzerinde görmekten çok hoşlanır.

    erkekleri-etkileyen-davranislar-6

    13- Bazı erkekler, kadınların tırnaklarına özenle oje sürmesinin çok estetik ve etkileyici olduğunu düşünür.

    14- Özel eşyalarını emanet ederek onlara duyduğu güveni belli eden kadınlar, erkekleri etkiler.

    15- Her ne kadar kokulu mumlardan, ambiyanstan anlamıyor gibi gözükseler de birçok erkek böyle şeyleri baştan çıkartıcı bulur.

    16- Bazen, erkeklerin kadınlarla kasten inatlaştıklarını unutmamak gerekir. Kimisi inatlaşan kadınları çok çekici bulurken, kimisi de çocuk gibi küsen kadınları çok şirin bulur.

    17- Bacakları ve kalçayı her ne kadar çekici gösterse de çok yüksek topuklar sanıldığının aksine erkeklerin ilgisini fazla çekmiyor; özellikle de üzerlerinde durmakta zorlanıyorsanız.

    18- Erkeklerin kalbine giden yol, boğazlarından geçer. Özenerek hazırladığınız yemekler, onlar için vazgeçilmez olmanızı sağlayabilir.

    19- Eleştirmelerine rağmen kadınların duygusallıklarını yansıtabilmeleri onlar için önemlidir çünkü hiçbir erkek duygularını rahatça ifade edemez.

    20-Giyimlerinden, yemeklerine kadar onlara özen gösteren kadınlar erkekler için etkileyicidir. Bu, ilişkilerine ne kadar özen gösterdiklerinin bir işaretidir.

    21- Cinsel hayatınızda bastan çıkarıcı olsanız bile, erkeklerin aslında şehvetin habercilerinden (imalı bakışlar ve sözler gibi…) etkilendiklerini unutmayın.

    22- Erkeklerin zevklerine ve alışkanlıklarına anlayış gösteren kadınlar, onlar için daha vazgeçilmezdir.

    23- Birçok erkek, kadınları banyo yaparken izlemekten keyif aldığı gibi, onları banyo yaparken düşünmenin bile çok cezbedici olduğunu itiraf ediyor.

    24- Hatırlamaları için erkekleri zorlamadığınız sürece özel anlarınıza dair tarihleri es geçmemeniz onlar için etkileyicidir.

    25- Kadınların uzun sürede hazırlanmaları erkekler için işkencedir ancak kadınları soyunurken izlemeye bayılırlar.

    26- Arkadaşlarının ve başkalarının yanında söylemediğiniz sürece, özel hitaplarla ona seslenmeniz erkekleri çok etkiler.

    27- Her ne kadar kadınların ilgi alanlarından anlamasalar da, kadınların bu konulardaki sağduyusu birçok erkek için etkileyicidir.

    28- İşte bir klasik: Erkeklerin çoğu ilk bakışta kadınların kalçalarından etkilenir.

    29- Birçok erkek romantizmi yaşarken müziğin etkileyici olduğunu düşünür.

    30- Bir erkek bir kadından gerçekten hoşlanıyor veya onu seviyorsa, onu uyurken izlemenin tarifsiz bir duygu olduğunu düşünür.

     

     

  • Meme kanseri olabilirsiniz dikkat!

    Meme kanseri olabilirsiniz dikkat!

    Her kadının kabusu olan meme kanserinin belirtileri nelerdir? Meme kanserinin belirtileri nelerdir ve nasıl oluşur? Tüm merak edilenler Kadınlar Kulübü’nde.

    Öncelikle yazımıza meme kanserinin tanımıyla başlayalım ve tedavi sürecine varan bilgilerimizi paylaşalım.
    Meme kanseri,meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanser türü olup kadınlarda görülür. Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında gelmektedir.
    Meme kanseri meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. Oluşumunda genetik faktörler çok etkilidir.

    MEME KANSERİNİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

    Meme kanserinin en önemli oluşum nedeni cinsiyet ve yaşlanmadır. Genetik yapıda çeşitli faktörlerin ve normal yaşlanmanın etkisiyle ortaya çıkan bozukluklar kansere neden olur.

    Ancak meme kanserlerinin sadece %7-9’luk bir kısmı ailesel geçişlidir. Özellikle anne tarafında genç yaşta meme kanseri ve erkek meme kanseri görülmesi ailesel bir geçişe işaret edebilir.

    Meme kanserinin yaygın bir şekilde yayılma oluşturduğu bölgeler ise kalça ve omurga kemikleri ile akciğer ve karaciğer olarak tanımlanır.

    Meme kanserine neden olan risk faktörlerine bakacak olursak;

    İlk doğum yaşı:

    30 yaşından sonra ilk doğumunu yapanlarda risk artmaktadır.

    İlk adet yaşı:

    İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.

    Menopoz yaşı:

    Menopoz kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta, 55’ten sonra menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.

    Emzirme:

    En az bir yıl süreyle emzirmenin koruyucu etkisinin olduğunu gösteren verilerin yanı sıra herhangi bir etkisinin olmadığını iddia eden çalışmalar da mevcuttur.

    Doğum kontrol hapları:

    Doğum kontrol haplarının uzun süre kullanımı meme kanseri gelişim riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra en az beş yıl süreyle bu ilaçların kullanılmasının kalın bağırsak, rahim ve over (yumurtalık) kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. 10 yıldan daha uzun süre kullanımlarda ve özellikle genç yaşta (20 yaş öncesinde) kullanmaya başlamakla meme kanseri, kalp krizi ve inme riski artmaktadır. Burada özellikle belirtilmesi gereken nokta, doğum kontrol hapıyla birlikte sigara içiminin ciddi sorunlara yol açabileceğidir. İkisi birlikte kalp hastalıkları ve inme riskini belirgin arttırmaktadır.

    Menopoz sonrası hormon tedavisi:

    Bu tür ilaçlar genellikle menopoza bağlı şikâyetlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması amacıyla kullanılırlar. Bu ilaçlar vücudun üretimini kestiği östrojen ve progesteron hormonlarını içermektedir. Bu ilaçları 5 yıl ve daha uzun süre kullanan menopoz sonrası dönem kadınlarda meme kanseri ve rahim kanseri riski artar.

    Boy ve kilo:

    Uzun boylu kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Bunun nedeni bilinmemektedir. Benzer şekilde bu kadınlarda kalın bağırsak kanseri riski de yüksek saptanmıştır. Menopoz öncesi dönemde aşırı zayıf kadınlarla, menopozdan sonra idealin üzerinde kilosu olan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Menopoz sonrası dönemde aşırı kilolar ve özellikle yağ dokusu fazla miktarda östrojen hormonu (meme kanserine neden olduğu bilinen hormon) yapımına neden olmaktadır.

    Beslenme: Menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri gelişimi arasında ilişki mevcuttur. Sebze ağırlıklı beslenmenin ise koruyucu etkisi vardır.

    Alkol:

    Günde 1 bardaktan (1 bira, 1 bardak şarap, 1 duble sert içecek) daha fazla alkol tüketimi kadınlarda östrojen hormonu düzeylerini arttırdığı için kanser gelişim riskini arttırabilir.

    İyi huylu meme hastalıkları: Kist, fibroadenom ve hiperplazi gibi meme hastalıkları iyi huylu tümörlerdir. Biyopsi sonucu habis olmayan oluşumlar tespit edilmesi risk faktörüdür.

    Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

    Korunma:

    Bazı risk faktörleri sizin kontrolünüz altındadır. Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı dengeli beslenme, zayıflama veya kilonuzu koruma, sigara içmeme, alkolü sınırlandırma, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde bulunabilirsiniz. Ancak bunlar riskinizi tamamen yok etmez. Bu nedenle meme kanserine yakalanmışsanız bu hiçbir şekilde sizin veya başkasının suçu değildir. Kendinizi suçlu hissetmek veya yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyleri veya kişileri suçlamanızın size bir faydası yoktur; tam aksine moralinizi yüksek tutmak tedavinizi de olumlu yönde etkileyecektir.

    Bulgular:

    Meme Kanserinin Belirtileri: Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir. Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

    Tanı:

    Erken evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır.

    Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar ;

    Evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri

    Doktor tarafından yılda bir yapılan meme muayeneleri ve

    Mamografi (meme röntgen filmi) olarak sayılabilir

    Kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine muayene etmeleri gereklidir. Menopoz öncesi dönemde adetin başlangıcından sonraki 7-10. günlerde, menopoz sonrası dönemde ise her ayın aynı gününde muayene yapmalısınız. Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurunuz. 20 yaşından sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırınız. Bu şekilde takip edilen kadınlarda kanserin çok erken dönemlerde yakalanabildiği ve meme kanserine bağlı ölümlerde %30 oranında azalma sağlandığı saptanmıştır.

    Evreleme

    Meme kanseri oluşumu çok hızlı bir süreç değildir. Tümör ortalama 5-7 yılda 1 cm büyüklüğe erişir. Yayılımı öncelikle lenf kanalları yoluyla koltuk altı lenf bezlerine ve daha sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi uzak organlara olur. Tümörün yayılımını tespit etmek için evreleme yapılıp, tedaviye karar verilir. TNM sistemi adlı bir evreleme sistemi kullanılır.

    basliksiz-2

    Tedavi:

    Meme kanseri tedavisi, alanında uzmanlaşmış bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu ekibin temel üyeleri meme cerrahı, tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğudur. Meme kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Tercih edilen cerrahi şekli meme dokusunun tamamen çıkarıldığı mastektomi ameliyatıdır. Ancak, erken evre küçük tümörlerde meme koruyucu cerrahi yapılması da uygundur.

    Kanserli dokunun memeden, çevresinde bir parça sağlıklı meme dokusu bırakılarak çıkarılmasına lumpektomi adı verilir. Ancak, lumpektomi yapılan memelere daha sonra radyoterapi verilmesi şarttır. Yapılan çalışmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi sonuçlarının mastektomi ile benzer olduğu anlaşılmıştır. Bu yaklaşım özellikle batı ülkelerinde mastektomiye tercih edilmektedir.

    Sevindirici olarak ülkemizde de giderek daha çok uygulanmaktadır. Cerrahi sonrası gerekiyorsa tamamlayıcı olarak kemoterapi veya hormonoterapiler tıbbi onkologlar tarafından yapılır. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanması gerekebilir. Tedavi kararı verirken tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması, tümörün hormon bağımlılık durumu, Her2 (c-erb-B2) adı verilen kanser geninin varlığı gibi faktörler göz önüne alınır. Tümörün büyük olduğu durumlarda tedaviye önce kemoterapi ile başlanıp tümörün küçültülüp cerrahiye uygun hale getirilmesi gerekebilir. Bu tedavilere doktorunuz karar verip sizi yönlendirecektir.

    Tarama:

    Normalde 20 yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıda yer almaktadır.
    20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir klinik meme muayenesi
    40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, yılda bir klinik meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.
    Buradaki metin genel bir bilgilendirme olup, hastalıklar değişkenlik gösterebileceğinden kişisel değerlendirme için uzmanınızla görüşünüz.