Blog

  • Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Assos yakınlarındaki Sivrice Koyu’na tepeden bakan zeytin ve pırnal ağaçlarıyla kaplı büyük bir bahçenin kalbinde yer alır Terra Zoe Otel. Yamaçlarından esen rüzgar önce Ege’nin “deli mavisine”, ardından karşıdaki Lesvos’a ( Midilli Adası) ulaşıp selam götürür bu yakadan her gün usanmadan.

    Toplam 7 odalı bu küçük otel, çevresinde hiç bir yapılaşmanın olmadığı 8 dönümlük bir arazinin içinde nilüfer göletleri, lavantaları ve manzaralı çayır teraslarıyla daha ilk adımda büyülüyor konuklarını. Gündüzleri ardına kadar açık kocaman bir tahta kapıdan içeri girip etrafı çiçeklerle bezeli merdivenlerinden yukarıya ana binaya doğru yöneldiğinizde gürültücü ağustos böcekleri ve kuş cıvıltılarıyla karşılanırsınız önce. Ardından kendi yaptıkları buz gibi bir “hoş geldin” içkisiyle ( bahçenin eriğinden erik suyu veya tarifi saklı portakallı limonata) karşılar otel çalışanları sizi yüzlerindeki kocaman gülümsemeyi hiç eksik etmeden.

    terrazoe_manzara

    İlk sahibinin mimar olması nedeniyle çok güzel düşünülüp düzenlenmiş bu büyük yamaç arazideki otel, önceleri “Kaldera” adıyla hizmet vermiş sonrasında uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan bir Amerikalı’ya satılıp Terra Zoe adını almış ayni kişinin Sultanahmet’deki kardeş Empre Zoe Otel’ine çağrışım yapması için. İlk sahiplerince dikilen ağaçlar yıllar içinde büyüyüp orman olmuş. Kahvaltı terasının üstünü kaplayan mor salkımların gövdeleri kıvrım kıvrım sarılmış demir pergolaya sanki bir daha hiç sökülmemecesine zamana direnerek.

    Odaların çoğu ana binada, iki bağımsız taş oda ise bahçede yer alıyor. Çoğu deniz manzaralı balkonlu ve teraslı odalar çift kişilik ve aile süiti olarak iki ayrı tipte düşünülmüş. Yalın bir zevkle döşenmiş ferah ve aydınlık odalarda istenirse klima da mevcut. Bahçedeki büyük taş oda diğerlerinden farklı olarak zen dokunuşlu dekoruyla ve yer yataklarıyla hoş bir deneyime davet ediyor sizi.

    Zengin türk kahvaltısında her gün kendi mamülleri olan farklı bir çeşit ( poğaça, pişi, içli börek, zeytinyağlı sarma, mücver vb) ikram ediyorlar. Hem sahibesinin hem de işletmecilerinin hassasiyeti nedeniyle kahvaltıda sunulan sebzeler ve otlar otelin bahçesinden, orda yetişmeyenler ise büyük market zincirlerinden değil çevredeki küçük üreticilerden. Reçeller her daim taze, yeni yapılmış mis gibi. Plastik şişede su satmıyorlar, kendi bahçelerinden çıkan suyu filtre edip sunuyorlar konuklarına, bittikçe dolduruyorlar odalardaki sürahileri.

    terrazoe_assos_otelleri

    Deniz için 900 m kadar aşağıda ıssız bir koyda sizi bekleyen özel bir plaja yönlendiriliyorsunuz. Zeytin ağaçları, çakıllı kumsalı ve billurdan sularıyla bu özel plaj-bahçe sadece Terra Zoe konuklarına açık. Dilerseniz gün boyu ağaçların gölgelediği şezlongunuzda uzanıp sadece yüzme molaları verirsiniz bu tarifsiz tembelliğe. Plaj keyfi yerine çevreyi gezip tanımak isteyenler için Assos (Behramkale), Apollon Smintheus Tapınağı, balıkçı limanı Babakale, taş evleriyle güzelim yöre köyleri ve hatta günübirlik gezilere niyetlenenler için Troya, Bozcaada ve Kaz Dağları var.

    Akşam olduğunda ise bu saklı bahçede elinizde bir kadeh, gecenin koyu karanlığında mücevherler gibi pırıldayan yıldızlara dalıp gökyüzünde kaybolur gidersiniz.

    Terra Zoe Otel, işletmecilerinin deyimiyle büyük kentlerin “yorgun ruhları” için yeşilden bir sığınak…

  • Erkekler ilişkilerde neye dikkat ediyor?

    Erkekler ilişkilerde neye dikkat ediyor?

    Erkeklerin ilişkilerde önem verdiği bazı konular vardır. Eğer uzun bir ilişki istiyorsanız, bazı noktalara dikkat etmelisiniz.

    Erkekler ilişkilerde neye dikkat ediyor?

    -Tıraş makinesiyle bacağınızı tıraş etmeniz her erkeği çileden çıkarır.

    -Yeni gömleğini giyip, onu parfüm kokusuna boğarsanız, erkeğinizden olumlu bir tepki beklemeyin.

    -İdeal erkek yoktur, ideallik kadınlara mahsustur.

    -Erkekler düşündüğünüzden daha az özgüven sahibidir. Onlar sizden hep yakışıklı ve önemli olduklarını duymak ister ve kontrol altına alınmaktan nefret eder.

    -Yeni insanlarla her tanıştığınızda, erkeğinizin favori esprilerini dinlemek zorunda kalacaksınız. Bu durum zamanla değişmeyecek ve her defasında sizden gülmenizi bekleyecektir.

    -Çalışma masasını asla temizlemeyin.

    -Bir erkekle cinsellik hakkında dalga geçmemelisiniz. Bu konuda espri kabul etmezler.

    -Erkekler düzenli seks hayatına önem verir ve sizinde vermenizi beklerler.

    -Eski püskü tişörtlerini asla atmayın. Onların manevi değeri olabilir ve bu hareketiniz asla affedilmeyecektir.

    -Erkekler asla değişmez. Onu değiştirmeye çalışmayın.

    -Yeni insanlarla her tanıştığınızda, erkeğinizin favori esprilerini dinlemek zorunda kalacaksınız. Bu durum zamanla değişmeyecek ve her defasında sizden gülmenizi bekleyecektir.

    -Erkeğinizi elinizden kaçırmak istemiyorsanız, sizi devamlı istemesini sağlamalısınız.

    -Bir erkeği dize getirmek zordur. İlişkide yeterince istek duymuyorsa, bu dünyadaki hiçbir güç onu yanınızda tutamaz.

    -Evlenmek için erkekleri zorlamamanız gerekir. Bırakın teklif ondan gelsin.

    -Erkekler doğum günleri ve diğer önemli günleri unutur, ama sizden annesinin doğum gününü hatırlamanızı bekler.

    -Erkekler açık sözlüdür. Sizi seviyorsa, kilo almanız veya ağdanızı geciktirmenizden rahatsız olmayacak, ama sevmiyorsa, bunları mutlaka duyacaksınız ve büyük ihtimalle ihmalinizin bedelini ayrılıkla ödeyeceksiniz.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com/iliskiler

  • Bebek Tırnağı Nasıl Kesilir?

    Bebek Tırnağı Nasıl Kesilir?

    İlk ebeveynlik deneyiminizde çok fazla yeni bilgi ile karşılaşacağınız konusunda sizi temin edebiliriz. Bebeklerin tırnak kesimi de bunların en önemlilerinden biridir. Doğduğu andan itibaren tırnakları hızla uzayan bebeklerin, en az haftada bir kez tırnakları kesilmeli. Tırnak içlerinde biriken bakterilerden bebeğinizi korumak ve onun istem dışı bir şekilde yüzünü tırmalamasını önlemek için bu bir gereklilik. Peki, tırnaklar nasıl kesilebilir? Sizin için araştırdık.

    Bebeğe Özel Bir Tırnak Makası

    Bebekler için özel olarak üretilen tırnak makaslarını kullanmak sizin için büyük bir rahatlık sağlayacak, sadece bebeğinize özel bu makasla gereken hijyen koşullarına uymak kolaylaşacaktır. Yapmanız gereken, tırnak altında kalan etli kısmı iyice geri doğru ittirmek ve ucu yuvarlanmış bebek makası ile tırnağı kesmek. Aynı işlemi ayak tırnakları için de tekrarlayın. Ancak elleri ve ayakları kıpır kıpır olan bebeğinizin parmaklarını sıkıca tutmak en önemli detay.

    bebek_tirnagi_kesmek

    İlk Denemede Yardım Alın

    Tırnak kesmek için en doğru yöntemi bilseniz de önerimiz, ilk kesimde mutlaka bir yardım almanız. Örneğin eşiniz ya da bir yakınınız bebeğinizin ellerini sıkıca tutarken siz tırnaklarını tek tek kesebilirsiniz. Başlangıç için oldukça zor görünen bu aktivitenin ilerleyen zamanlarda çok daha kolay gerçekleşeceğinden emin olabilirsiniz.

    En Doğru Zaman

    Bebeğinizin tırnaklarını kesmek için en doğru zaman, rahatlamış ve sakinleşmiş olduğu zamandır. Bebeğin en mutlu ve sakin olduğu anları, genelde banyo ya da emzirme sonrasına denk gelir. Özellikle banyo sonrasında yumuşayan tırnakları kesmek çok daha rahat olacaktır. Bebeğinize yağlarla rahatlatıcı bir masaj yaptıktan sonra, parmaklarını havludan tek tek çıkarıp nazikçe tırnaklarını kesebilirsiniz. Uyurken kesmek ise bir diğer alternatif. Ancak bu durumda yine bir kişinin bebeğin parmaklarını sıkıca tutması gerekebilir.

    bebek_tirnagi_nasil_kesilmeli

    Tırnak Kenarlarını Yumuşatmak

    Tırnakları başarıyla kestiniz. Peki, ya sonra? Tırnak kenarlarını yumuşatmadan kesim işleminin bittiğini düşünmemelisiniz. Kesildikten sonra daha keskin olan tırnaklar, bebeğinizin istemeyerek kendi kendine zarar vermesine neden olabilir. Bunun için bebekler için özel olarak tasarlanan kâğıt törpülerden kullanmakta fayda var.

    Önlem Almak Şart!

    Siz ne kadar dikkatli olursanız olun, tırnakları keserken bebeğinizin yapacağı en ufak bir hareket, parmağının kesilmesine neden olabilir. Bu ihtimali her zaman göz önünde bulundurarak önlem almanızı öneririz. Kesilen yere steril bir gazlı bezle baskı yaparak kanamayı durdurmak, yeterli olacaktır. Ancak burayı sarmanız pek önerilmez. Bebeğiniz bezin varlığından rahatsız olup çıkarmak isterse gazlı bezi yutma ihtimali büyük bir risk yaratacaktır.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Sokak modası 2017 ilkbahar / yaz

    Sokak modası 2017 ilkbahar / yaz

    Sokak modası 2017 de bu yıl canlı olucak … Sokak Stili: 2017 İlkbahar/Yaz New York Moda Haftası Sokakların isimsiz kahramanları, New York’un hızlı temposuna yenik düşmeyen stilleriyle 2017 İlkbahar/Yaz Moda Haftası’nın başrolünde.

    Sokak modası 2017 ilkbahar / yaz

    sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-1
    Sokak modası 2017
    sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-2
    Sokak modası 2017

    sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-3 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-4 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-5 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-6 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-7 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-8 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-9 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-10 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-11 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-12 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-13 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-14 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-15 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-16 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-17 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-18 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-19 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-20 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-21 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-22 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-23 sokak_modasi_2017_ilkbahar_yaz-24

     

    Kaynak: vogue.com.tr
    Fotoğraf: Getty Images Turkey

  • Baş ağrısına ilaçsız doğal çözüm yolları

    Baş ağrısına ilaçsız doğal çözüm yolları

    Baş ağrısından bu öneriler ile doğal yolla kurtulabilirsiniz. İlaçsız baş ağrısı nasıl geçer?

    Baş ağrısına ilaçsız doğal çözüm yolları

    Limon aromaterapi özellikleri sayesinde baş ağrısına iyi gelir. Bir parça limonu elinizde ovuşturup macun kıvamına getirin ve yüzünüze ve alnınıza sürün. Baş ağrılarının belli başlı sebeplerinden biri strestir. Stres sebebiyle kaslarımız sertleşir ve boyun ağrısıyla başlayıp baş ağrısına çevirebilir. Boynunuzu ve omzunuzu hareket ettirerek ufak egzersizleri deneyin. Oturduğunuz koltuğun rahat olmasına önem verin. Strese bağlı baş ağrılarında yastığınıza birkaç damla lavanta yağı damlatıp uyuyabilirsiniz.

    Baş ağrısına ilaçsız doğal çözüm yolları
    Baş ağrısına ilaçsız doğal çözüm yolları

    Başınız ağrıdığında baskı uygulayarak ağrıyı geçirebileceğiniz noktalar bulunur. Bu nokta baş parmağınız ve işaret parmağınızın arasında kalan eklem noktalarıdır. Bu noktayı hafifçe bastırıp yuvarlak hareketler halinde baskı uygulayın.

    Migren kaynaklı baş ağrısında ışığa hassasiyet artacağından karanlık bir odada dinlenmeyi tercih edin.

    Sıcak duş gevşeme hissi yaratır. Duşa giremiyorsanız ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekleyebilirsiniz.
    Başınıza buz torbası koymak da baş ağrısını geçirebilir.
    Kaynak: milliyet.com.tr / Pembenar
  • Uçuk doğal tedavisi

    Uçuk doğal tedavisi

    Uçuk doğal tedavisi Hem canımızı acıtan hem de güzelliğimize gölge düşüren uçuklardan korunmanın yolları ve uçuğa iyi gelen öneriler…

    Uçuk doğal tedavisi

    Aloe vera 
    1 çay kaşığı alo vera jelini direkt olarak uçuğun üzerine uygulayabilirsiniz.
    Vanilya
    Vanilya özü uçuğa neden olan virüsün çoğalmasını engeller. Pamuklu çubuğun ucuna sürdüğünüz vanilyayı direkt olarak uçuğa uygulayın ve 1-2 dakika bekletin. Günde 4 kez uygulayabilirsiniz.
    Nane yağı
    Uçuğu su ile temizleyin. Ardından pamuğu önce suya sonra da nane yağına batırıp uçuğa sürün. Günde 2 kez uygulamanız yeterli olacaktır.
    Diş fırçanızı değiştirin
    Diş fırçası, uçuk virüslerinin taşınması için ideal ortam oluşturur. Uçuğunuz çıktıktan sonra temiz bir diş fırçasına geçin. Uçuk geçtikten sonra tekrar fırçanızı değiştirmeyi ihmal etmeyin.
    Ekinezya
    Ekinezya bağışıklık sistemini güçlendireceğinden uçuk çıkmasına karşı vücudunuzu destekleyecektir.
    uçuk doğal tedavisi
    uçuk doğal tedavisi
    Mısır nişantası
    1 kaşık mısır nişantası ile 1 kaşık içme suyunu karıştırıp macun haline getirin. Yatmadan önce uçuğunuza sürün. Uyandığınızda da nazikçe durulayın.
    Süt
    Süt de uçuklara oldukça iyi gelen bir besin maddesidir. Pamuğa soğuk süt damlatıp uçuğun üzerinde 2-3 dakika tutun.
    Buz
    Uçuk ağrının yanı sıra dudakta yanmaya da neden olabilir. Buz tutmak uçuğun üzerindeki derinin hem nemlenmesini hem de yanmasının geçmesini sağlar.
    Kaynak: milliyet.com.tr / Pembenar
  • Kireç lekeleri çıkarma yöntemleri

    Kireç lekeleri çıkarma yöntemleri

    Suyun kireçli olması, suyun çok kullanıldığı mutfak, banyo gibi alanlarda kullanılan araçlarda kireç lekeleri oluşmasına sebep oluyor.

    Kireç lekesi oluşan eşyaların kullanımı da zorlaşır. Su ısıtıcısı, duş başlığı, çaydanlık ve ütü gibi sık kullanılan eşyalar kireç lekeleri sebebiyle kullanılamaz hale gelir.

    Her eşyada kireç lekelerinden kurtulmak için farklı çözüm yöntemleri gerekmektedir. Ütüler, duş başlıkları ve çaydanlıklarda farklı yöntemler kullanarak kireç lekelerinden kurtulabilirsiniz.

    Kireç lekelerini temizlemede, kireç giderici kimyasallar kullanabileceğiniz gibi ev yapımı malzemeler de kullanabilirsiniz.

    Kireç lekeleri çıkarma yöntemleri

    Çaydanlıktaki kireç lekeleri nasıl çıkarılır?

    Mutfaklarda en sık kullanılan araçlardan olan çaydanlıklar kirece lekelerine bağlı olarak kullanılamaz hale gelir ve çay keyfi bölünür.

    Çaydanlığın yarısına kadar su doldurun. Suyun içine de iki yemek kaşığı limon tuzu ilave edin. Limon tuzunu market ya da aktarlardan alabilirsiniz. Suyu iyice karıştırın ve karışımı kaynatın. Ardından suyu dökün ve çaydanlığı yıkayın.

    Limon tuzu yerine sirke de kullanabilirsiniz. Çaydanlığı yarısına kadar suyla doldurun ve üzerine sirke ilave edin. Karışımı 15 dakika kaynatın. Ardından çaydanlığı yıkayın.

    kirec_lekelesi_cikarma

    Ütüdeki kireç lekeleri nasıl çıkarılır?

    Ütünüz kireçlenince buhar delikleri tıkanır ve ütü kullanılamaz hale gelir. Bu durumda ütünün su haznesini sirke ve suyla doldurun.

    Ütünün fişini prize takın ve ısınmasını bekleyin. Birkaç dakika buhar püskürtüp fişi çekin. Ütü tamamen soğuduktan sonra su haznesine temiz su koyarak çalkalayın.

    Olası sirke kalıntılarının elbiselerinize zarar vermemesi için ütünüzü önce kullanmadığınız bir kumaşın üzerinde kullanın.

    kirec_lekesi

    Duş başlığındaki kireç nasıl temizlenir?

    Duş başlığını yerinden çıkarın ve sığabileceği büyüklükte bir tencerenin içine koyun. Başka bir kapta bir litre su ve bir bardak sirkeyi kaynatın.

    Bu karışımı duş başlığının üzerine dökün. Duş başlığını bu tencerede bir gece bekletin.

    Sıcak su, plastik duş başlıklarına zarar verebilir. Bu sebeple plastik duş başlıklarını sıcak suda bekletmeyip sadece suyun içine belli sürelerle sokup çıkarabilirsiniz.

     

    Kaynak: Evhayat.com

  • Sürekli diyet yapmak şişmanlatır!

    Sürekli diyet yapmak şişmanlatır!

    Sürekli diyet yapmak şişmanlatır! Bilimsel araştırmalar sık sık diyet yapanların kilolarında artış olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sonuca yol açan psikolojik ve fizyolojik sebepler iç içedir. Kilo problemi olan kişinin, bir diyet programına başlamadan önce de, diyet programını bıraktıktan sonra da normalde yediği miktardan daha fazla yemek yediği saptanmıştır….

    Giderek daha zor kilo verilir

    Zihinsel sınırlama, kilo problemi olanların dikkat etmesi gereken bir konudur. Çünkü bu durum hem fazla kiloya sebep olur hem de şişmanlığın devam etmesine ve alınan kiloların verilmesinde güçlüğe yol açar. Birçok araştırma, kısa süreli rejim yapmanın daha sonra aşırı yemeye sebep olduğunu, bu dönemde bünyenin daha az enerji harcadığını ortaya koymuştur. Bu sonuçlar da fazla kiloya neden olan etkenler arasında yer alır. Sık sık rejim yapmanın en olumsuz tarafı, her rejim denemesinde kilo kaybetmenin bir öncekinden daha zor olmasıdır. Sık rejim yapanlar bir yandan daha kolay kilo alırken öte yandan daha zor kilo kaybederler.

    Sağlıklı zayıflamanın püf noktaları

    Fazla kilodan şikayetçi olan bir insanın bu durumdan kurtulmasının ilk koşulu sadece istemek değil kesin olarak kararlı olmaktır. Zayıflamak isteyen kişinin önce hayat biçimini değiştirmeyi kabul etmesi gerekir. Fazla kiloya sebep olan hayat biçiminin arkasında aşırı yeme, yanlış beslenme, hatalı yemek alışkanlığı ve hareketsizlik bulunmaktadır. Bu dört sebep ortadan kaldırılmadıkça yapılan rejimlerin tek bir ortak kaderi olacaktır: ‘Fazla kiloları verirken depresyon, verilen kiloları alırken yine depresyon…’ Depresyonun en temel sebebi kayıptır. Kişi önce yemek yemekten uzak durarak kaybettiği zevkten ötürü depresyona girer. Bir süre sonra ise eziyet çekerek verdiği kiloları geri alırken kaybettiği beden ölçüleri ve kendine saygısı nedeniyle depresyona girer. Kısa sürede hızla verilen kilolar kişiyi belki motive edebilir ama doğru beslenme ve hareketli yaşam olmadan başarısızlık duygusunu yaşamak yine kaçınılmaz olur. Doğru beslenme, yeteri kadar kalori, protein, gerekli ölçüde vitamin ve mineral demektir.

    surekli_diyet

    Şişmanlık karmaşık bir konu

    BİLİMSEL araştırmalar cinsiyet ve yaş açısından aynı durumda olan, benzer kilo, aktivite düzeyindeki kişilerin birbirlerinden çok farklı biçimde beslendiklerini ve farklı düzeylerde kalori aldıklarını ortaya koymuştur. Kısaca söylemek gerekirse, benzer aktivite düzeyindeki kişiler aynı kiloyu almak için farklı miktarda kaloriye ihtiyaç duymaktadırlar. Şişmanlık çok karmaşık bir konudur. Birçok başarısız diyet girişiminin temelinde şişmanlığa yol açan veya kilo vermeyi zorlaştıran sebeplerin yeterince bilinmemesi yatmaktadır.

    Nelere dikkat edilmeli?

    DÜNYACA ünlü tıp dergilerinden Lancet’de üç zayıflama yönteminin karşılaştırıldığı bir araştırma yayımlanmıştır. Bu araştırmada, benzer özellikler gösteren şişmanlar üç grupta toplanmışlar. Birinci gruba zayıflama hapı verilmiş; ikinci gruba hap ve yeme alışkanlığını değiştirmeye yönelik davranış düzenleme tekniği uygulanmış; üçüncü gruba ise sadece yeme alışkanlığını değiştirmeye yönelik davranış düzenleme tekniği uygulanmış. Dört aylık bir incelemeden sonra ilk grubun 15 kg; ikinci grubun 30 kg; sadece davranış düzenleme uygulanan grubun ise 10 kg vermiş olduğu görülmüştür. Bir yıl sonra yapılan izleme çalışmasında kilo almayan tek grup, davranış düzenlemesi uygulayanlar olmuştur.

    Davranışçı tekniklerin gücü

    Şişmanlığın tedavisi konusunda ne yazık ki kolay reçeteler yok. Ancak çok sayıda araştırmadan elde edilen sonuçlar hayat biçimini değiştirmeyi hedefleyen zihinsel ve davranışçı tekniklerin kilo vermeyi kolaylaştırmak konusunda çok başarılı olduklarını ortaya koymaktadır. Benzer şekilde verilen kiloların geri alınmaması ve beden ağırlığının kilo almadan sürdürülmesi konusunda da psikolojik tekniklerin yararlı olduğu saptanmıştır. Davranış düzenleme tekniklerinin iki büyük avantajı vardır. Birincisi; bu teknikleri uygulamaya başladıktan sonra kişinin bundan vazgeçme ihtimali çok düşüktür. Çünkü bu yöntemle, kilo verme gayreti içinde olan kişiler, elde ettikleri olumlu sonuçlar sebebiyle gayretlerini sürdürme konusunda cesaretlenirler. Davranış düzenleme tekniklerinin ikinci avantajı, kişilerin diyet sırasında kendileriyle ilgili olumlu duygusal değişiklikler hissetmeleridir. Bildirilen bu olumlu duygusal değişikliklere yol açan faktörlerin grup desteği veya sosyal destek, aktif bir hayat biçimini benimsemek ve kendi hayatını kontrol etmek konusunda başarılı olma duygusu olduğu sanılmaktadır.

     

    Kaynak: Taylan Kümeli / sozcu.com.tr

  • Genlere göre diyet yöntemi

    Genlere göre diyet yöntemi

    Tükürük örneğiyle yapılan genlere göre diyet yöntemi, vücudun gen haritasını çıkartarak hem kanser, kalp, damar gibi hastalıkların teşhisine yardım ediyor hem de hangi besinlerin kilo aldırdığını, hangi egzersiz programlarının yapması gerektiğini belirliyor.

    Genlere göre diyet yöntemi

    Avrupa’da son dönemde yapılmaya başlanan genlere göre diyet yöntemi, yavaş yavaş Türkiye’de de tanınmaya başladı. Bu yöntem için diyetisyenlerin ayrı ve kapsamlı bir eğitim alması gerekirken, genlere göre diyetin normal diyete göre daha sağlıklı olduğu belirtiliyor.

    GENLERİN HARİTASI ÇIKARILIYOR

    Türkiye’de genlere göre diyet yöntemiyle zayıflamak isteyenlerden alınan tükürük örneği, yurt dışına gönderiliyor. Test sonuçları, yaklaşık 20 gün içerisinde uzmanlara ulaşıyor. Raporu inceleyen uzmanlar, kişiye göre özel ve kapsamlı bir diyet programı hazırlıyor. Test sonucunda da kişinin hangi besinlere alerjisinin olduğu, hangi besinleri rahatlıkla tüketebileceği açıklanıyor.

    genlere göre diyet
    genlere göre diyet

    HASTALIKLARIN TEŞHİSİNDE DE KULLANILABİLİR

    Genlere göre diyet yönteminin en önemli özelliği ise hastalıkların önceden ortaya çıkartılmasına yardımcı olması. Yurt dışından gelen testi inceleyen uzmanlar, ileride hangi hastalıkların ortaya çıkabileceğini de sonuçlarla tahmin edebiliyor. Bu şekilde gereken önlemler alınarak hastalıkların ilerlemesinin önüne geçiliyor.

    “BİRAZ PAHALI BİR YÖNTEM”

    Genlere göre diyet yöntemi ile kişiye özel bir egzersiz programının hazırlandığını da söyleyenBeslenme ve Diyet Uzmanı Mesude Evirgen, “Çok yoğun spor yapmasına rağmen kilo veremeyenler için egzersiz haritasını çıkarmada bize yardımcı oluyor. Hangi fiziksel hareketlerin kişiye uygun olduğunu gösteriyor. Diğer diyetlerden farkı ise maliyetinin fazla olması. Ancak genlerinize göre yapıldığı için bir kerede yapılacak bir diyettir ve her zaman bu diyet sonucuna göre hayatınız planlayabilirsiniz” dedi.

     

    Kaynak: NTV.com.tr

  • Neden acı çektirene bağlanıyoruz

    Neden acı çektirene bağlanıyoruz

    Birini acı çeke çeke, sürüne sürüne, kendinizi hasta edercesine sevdiniz mi? Buna sevgi demek ne kadar doğru, sormadan edemiyoruz… Psikoloji bize tabii ki bu durumu da açıklıyor ve adına şöyle diyor: Travmatik bağlanma. Detaylar için, gelin hemen yazımıza geçelim.

    Damla DURAK

    Travmatik bağlanma (Traumatic Bonding), bir psikoloji terimi ve aslında hemen her gün çevremizde gördüğümüz, çok üzüldüğümüz durumları ifade ediyor. İflah olmaz, saplantılı, yıkıcı bir aşk durumundan bahsedebiliriz. Kişiyi azar azar tüketen, zehirli bir bağlılık türü… Üstelik kadın-erkek fark etmiyor, herkesi etkileyebiliyor. “Kocam her gün beni sebepsiz yere dövüyor ama onu seviyorum, bırakamam”, “Beni defalarca aldattı, her fırsatta aldatıyor da, ama onu bırakamıyorum, çok seviyorum”, “Beni hep aşağılayıp kovuyor, kaç kez sabaha karşı üçte tekmeleyerek sokağa attı, 15 kez terk ettim, ama her seferinde dayanamayıp geri döndüm. Onsuz yapamam.” Bu cümleleri okurkenokurken dahi tüyleriniz diken diken olabilir ancak ne yazık ki travmatik bağlanma yaşayan kişilerin hayatları bu seyirde ilerliyor. Uzm. Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak bu durumu şöyle açıklıyor: “Sürekli şiddete, psikolojik baskıya, her türlü istismara maruz kaldığı halde halen bunlara ‘onu seviyorum’ diyerek katlanan her kadın travmatik bağlanma yaşıyor demektir. Aşk ilişkisi bağlamında ele aldığımızda bir taraf aşırı güçlü ve diğer taraf aşırı zayıf durumda kalıyor. İlla ki fiziksel şiddet yaşamak gerekmiyor, zaman zaman sıklaşan bir baskı altında olmak bile yeterli olabilir; ailesiyle görüşülmesinin yasaklanması, arkadaşlarıyla ilişkinin kısıtlanması gibi baskıcı tavırlar… Psikolojik şiddet, aşağılama, cinselliği reddetme, aldatma durumları da travmatik bağlanmanın travma yaratan ucunu oluşturabilir.” 33 yaşındaki okuyucumuz Dilara, eski sevgilisine saplantılı bir aşkla bağlıymış ve şimdi atlatmaya çalışıyor. Hiç kolay olmayan bu süreci, kendisinden dinledik.

    “BÖYLE AŞK OLMAZ OLSUN”
    “Aslında klasik bir hikaye; Alican’la altı sene önce bir arkadaşımızın doğum gününde tanıştık ve görür görmez birbirimizden etkilendik. Birkaç görüşme sonrası ilişkimiz başlamıştı. Alican aslında öyle herkesin görünce etkileneceği bir tip değildi ama onda beni daha ilk saniyeden çeken, tanımlayamadığım bir şeyler vardı. Hatta hayat görüşü olarak birbirimize zıt olduğumuz bile söylenebilirdi… Ama yanımda olmasından mutluydum işte! İlk 2-3 sene, ilişkimiz gayet sakin ve keyifliydi. Alican yapısı gereği biraz agresif bir adam; ben son derece uyumlu olduğum için alttan almalarımla ilişkiyi sürdürmeyi başardık. Sonuçta ortada gerçek bir sevgi söz konusu. Ancak sonrasında, bir anda, enteresan şekilde sorunlar yaşamaya ve kavga etmeye başlamıştık. Sebebi ise onun beni çılgına çeviren sosyal medya kullanımıydı. Durmadan, bıkmadan, usanmadan tanımadığından emin olduğum kadınları takip ediyor, onların fotoğraflarını beğeniyor, yorumlar yazıyordu. Onunla bunu en az 50 kere konuştum. Bu durumun beni rahatsız ettiğinden, mutsuz olduğumdan bahsettim. Ancak o kadar umurunda olmuyordu ki! Bana bağırıyor, reddediyor, karışamayacağımı, yaptığında yanlış bir şey olmadığını söylüyordu. Normal şartlarda siz olsanız ne yaparsınız, o adamı terk edersiniz, değil mi? Bense tam tersi o bana kötü davrandıkça, başka kadınlarla ilgilendikçe daha büyük bir hırs ve tutkuyla bağlanıyordum. Bana defalarca kez ‘mutlu değilsen ayrılalım’ dedi, yapamadım. Ondan vazgeçemiyordum.”

    “İŞİN İÇİNE ŞİDDET KARIŞTI”
    “Sormadan edemiyorum: Bir erkek, sevdiği kadın bu denli mutsuz oluyorken bile bile aynı alışkanlıklarına neden devam eder? Bunun cevabını halen bulamadım ne yazık ki. İlişkimiz, artık neredeyse her gün kavga ettiğimiz bir noktaya ulaşmıştı. Huzur yoktu, bence sevgi de kalmamıştı. Ama neden halen onun yanındaydım, neden dönüp arkamı gidemiyordum. Benim bu zayıf duruşum onu zaman içinde bir canavara dönüştürdü. Bana çok gaddar davranıyor, evden kovuyor, bulduğu her fırsatta aşağılıyordu. Tabii ben onu bırakmamaya devam ediyordum. Çok korkunç biliyorum ama işin içine şiddet karışmasına rağmen… Beni itip kakmaya da başlamıştı son zamanlarda. Durumun yanlışlığının farkındaydım, artık bir şeyler yapmalıydım ve bunun altından tek başıma kalkamayacağım çok açıktı. Derhal bir uzmana baş vurdum ve gerçekle ancak bu şekilde yüzleşebildim. Üst üste aldığım 13 seans terapi sonrası özgürlüğüme kavuştum ve şimdi yalnız ama çok daha mutlu bir kadınım.”

    Evet, Dilara’nın hikayesi bizi de fazlasıyla etkiledi. Sevginin olduğu yerde acı çekmek söz konusu olmamalı; durum böyleyse bir yanlışlık var demektir. Siz de benzer şeyler yaşıyorsanız, uzmanımızın yönlendirmelerine kulak verin.

    SORUNUN ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN MÜ?
    Uzm. Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, söz konusu travmatik bağlanma olduğunda neler yapmamız gerektiğini bize şu şekilde açıklıyor: “Elbetteki psikoloji biliminin günümüzde ulaştığı kazanımlar ve birçok psikoterapi yöntemi ile travmatik ilişki yaşayan bir insanın, yaşadığı bu saplantılı yıkıcı ilişkiye karşı güç kazanması, bir dengeye oturtması mümkün. Bu kişiler, genellikle içerisinde dönüp durdukları şiddet-ilgi döngüsünün farkında değillerdir, kendi duygularını analiz edemezler. Bunun bir ilişki değil, tamamen ötekine endeksli yıkıcı bir bağımlılık olduğunun, birçok psikolojik terapi yöntemiyle fark edilmesi sağlanabiliyor. Öz yaşamı içerisinde, duygularını, sebepleriyle analiz edebilmesini ve tamir edebilmesini sağlayan terapötik süreçle kişi dengeli bir ilişkinin tarafı haline gelebilir. Travmatik bağlanmanın söz konusu olduğu aşk, hastalıklı bir aşktır. Kişi bilinçaltındaki şiddetli bir psikolojik ihtiyacı karşılamak dürtüsüyle yaşadığı sahte emniyet ve ilgi durumunu aşk zanneder… Aşk zannedilen bu işkenceyle örülü bir başkasına mahkum olma halinden kişiler elbette ki hipnoterapi ile de kurtulabilir. Kaygılar, güvensizlik ve yetersizlik, yalnız kalma korkuları hastalıklı bir sevgi ile kamufle olmuştur. Ve neticede bunlar birer duygudur; ne kadar güçlü olursa olsun olumsuz duyguları temizlemek iyi bir hipnoz ustasının ana hedefidir. Hipnoterapinin olağanüstü teknikleriyle kişilerin bilinçaltı düzeyde yaşadığı bu bağımlılığın sebepleri bulunabilir. Ve aşama aşama bebeklikten beri birikmiş zayıflık oluşturan duygular temizlenerek kişinin kendini adeta yeniden doğması ve bilinçaltı düzeyde sahip olduğu şahsiyetli ilişki potansiyeli hipnoterapi ile de açığa çıkartılabilir. Özetle kafanızdan da kalbinizden de atabilirsiniz. ”

    UZM. KLİNİK PSİKOLOG MEHMET BAŞKAK

    NEDEN ACI ÇEKTİRENE BAĞLANIYORUZ?
    “Bir düzeye kadar ‘kaçan kovalanır’ durumu makuldür ve ilişkiye adrenalin pompalayan, ilişkinin cilveli bir halidir. Özgüven duygusu yerinde olan, yaşam içerisinde sahip olduğu değeri hissedebilen, özsaygı sahibi insanlar şahsiyetlerine saldırı niteliği taşıyan ilişkiyi bir saniyede bitirir. Sürekli bizi üzüp, bizi sarsan bir insana gösterilen bağlılık ise ciddi bir zayıflığa sahip olduğumuzun işaretidir. Birinin sevme duygusunu, “ben sevilmeyi hak eden biriyim” şeklinde olgunlukla kabullenmekten çok; birinin bizi sevmesini bize yapılmış bir lütuf gibi hissediyorsak, bilinçaltı kişilik örgütlenmesinde böylesine bir yetersizlik alanı, boşluk söz konuysa sorunlu bir hastalıklı ilişki anlamındaki ‘kaçan kovalanır’ durumu ortaya çıkar. Yani partnerimizin bizi sevmesini sadece sevgiyle değil de yüksek bir minnet duygusuyla yaşıyorsak, ortaya bir bağlılıktan çok bağımlılık durumu çıkar ve o kaçtıkça biz kovalarız.”

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com/iliskiler