Blog

  • Venedik Film Festivali 2016

    Venedik Film Festivali 2016

    Dünyanın en eski film festivali olan Venedik Film Festivali 73’üncü yaşını kutluyor. Festivale akın eden ünlüler kırmızı halı geçidinde adeta şıklık yarışında…

    Venedik Filim Festivali yeni yaşını kutlarken ünlülerin akınına uğraması gazeteci ve magazincileri de Venedik Film Festivali‘ne çekti.

    İşte Venedik Film Festivali‘ne gelen ünlülerden bazıları.

    Venedik_Film_Festivali_2016 (1) Venedik_Film_Festivali_2016 (2) Venedik_Film_Festivali_2016 (3) Venedik_Film_Festivali_2016 (4) Venedik_Film_Festivali_2016 (5) Venedik_Film_Festivali_2016 (6) Venedik_Film_Festivali_2016 (7) Venedik_Film_Festivali_2016 (8) Venedik_Film_Festivali_2016 (9) Venedik_Film_Festivali_2016 (10) Venedik_Film_Festivali_2016 (11) Venedik_Film_Festivali_2016 (12) Venedik_Film_Festivali_2016 (13) Venedik_Film_Festivali_2016 (14) Venedik_Film_Festivali_2016 (15) Venedik_Film_Festivali_2016 (16) Venedik_Film_Festivali_2016 (17) Venedik_Film_Festivali_2016 (18) Venedik_Film_Festivali_2016 (19) Venedik_Film_Festivali_2016 (20) Venedik_Film_Festivali_2016 (21) Venedik_Film_Festivali_2016 (22) Venedik_Film_Festivali_2016 (23) Venedik_Film_Festivali_2016 (24) Venedik_Film_Festivali_2016 (25)

  • Anne olana 4 bin 500 lira

    Anne olana 4 bin 500 lira

    Annelere devletin desteği sürüyor. Devlet, doğan her çocuk başına karşılıksız üç farklı destek sağlıyor. 300 ila 600 lira arasında değişen doğum yardımı, 122 lira süt parası, 4099 lira da rapor parası. Bir doğum yapan SSK’lı annenin eline en az 4521 lira geçiyor. Üç çocukta destek 14 bin lirayı buluyor

    Meclis’te kabul edilen Torba yasayla, 15 Mayıs 2015 tarihi ve sonrasında doğan çocuklar için anneye doğum yardımı ödemesi yapılıyor. Buna göre; tüm annelere şartsız olarak ilk çocuk için 300 lira, ikinci çocuk için 400 ve üçüncü çocuk için 600 lira ödeniyor. Doğum yardımı ödemeleri sadece Türkiye’de ikamet eden Türk vatandaşlarına değil aynı zamanda yurtdışındaki Türk vatandaşlarına da ödeniyor. Doğum yardımıyla ilgili en çok merak edilen soru ise yardım için kimin, nereye başvuracağı. Yardım için başvurular, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Î1 Müdürlüklerine, Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine, ilçelerde ise kaymakamlık binalarının içindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına yapılıyor. Yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşları başvurularını büyükelçilikler ve konsolosluklar aracılığı ile yapabiliyor. Memurlar ise doğum yardımı için başvurularını kendi kurumlarına yapmabilme imkanına sahip. Başvuru yaparken yeni doğan çocuğun nüfus cüzdanı yanınızda olmalı. Anne ya da baba çocuğun TC kimlik numarasıyla isterse Aile Bakanlığı’nın internet sitesi üzerinden de başvuru yapabilir.

    VERGİSİZ, KESİNTİSİZ

    Doğum yardımı 15 Mayıs 2015 tarihi ve sonrasında doğan çocuklar için yapılıyor. Doğum yardımı canlı doğan her çocuk için ‘bir defaya mahsus’ ödeniyor. Doğum yardımları, anne sağsa annenin hesabma, değilse babası veya çocuğun bakımını üstlenen yakınının hesabma yatırılıyor. Doğum yardımından vergi alınmıyor ve kesinti yapılmıyor. Ayrıca doğum yardımına haciz de uygulanamıyor. Doğum yardımı ve süt parası için ‘144’ ve ‘183’ no’lu telefon numaralarını ücretsiz arayabilirsiniz. iş göremezlik ödeneği Kadma sağlanan haklar doğum ve süt parası ile de sınırlı değil. Sosyal güvenlik kapsamında kadınlara ‘geçici iş göremezlik ödeneği de (rapor parası)’ veriliyor. Bu ödenek kişinin çalışmasına engel bir hastalık, kaza veya hamilelik gibi bir durum ortaya çıktığında bu süre için belirli oranda gelir güvencesi sağlıyor. Doğumdan önce 8 hafta (çoğul gebelikte 10 hafta), doğum sonrasında 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta veya 112 gün (çoğul gebelikte 18 hafta) izin veriliyor. Ödeme PTT ve Ziraat’ten Kadm, doktor raporuyla doğuma 3 hafta kalana kadar çalışabilir. Bu durumda 5 haftalık izni, doğum sonrası iznine eklenir. Doğum sonrasında 13 hafta izin kullanır. Bu durumdaki kadınlar, izin süresi için geçici iş göremezlik ödeneği alır. Geçici iş göremezlik ödeneği için doğumdan önceki bir yıl içinde en az ’90 gün sigortaprimi’ ödenmiş olmalı. Asgari ücretle çalışırken hamilelik ve doğum nedeniyle bu yıl 16 hafta izin kullanan sigortalı kadm 4099 lira iş göremezlik ödeneği alacak. Ödemeler PTT ve Ziraat Bankası aracılığıyla yapılıyor. Tüm ödemeleri alan anneye ilk çocukta en az toplam 4521 lira ödenecek. 3 çocuğu olanın alacağı destek 14 bin liraya ulaşıyor.

    2 AY İÇİNDE

    15 Mayıs 2015’ten önce doğan çocuklar için doğum yardımı yok! Ancak ödeme miktarına esas çocuk sırasının tespitinde, yani doğan çocuğun kaçıncı çocuk olduğunun belirlenmesinde 15 Mayıs’tan önce doğmuş olan çocuklar da sayılıyor. Örneğin; 15 Mayıs 2015’ten önce iki çocuğunuz varsa ve bu yıl üçüncü çocuğunuz doğarsa 300 lira değil, 600 lira doğum parası alırsınız. İstediğiniz zaman başvuru yapabilirsiniz. Doğum parasını almak için özellikle belirtilen bir başvuru süresi yok. Başvurudan sonra 2 ay içinde başvuru yapan kişinin telefonuna onay mesajı geliyor. Mesaj geldikten sonra anne PTT’ye gidip parasını alıyor.

    122 lira süt parası

    Doğum yapan kadınlara ‘doğum yardımı’nın yanında bir ödeme daha yapılıyor. Bu ödeme ’emzirme ödeneği’ ya da ‘süt parası’ olarak da biliniyor. Doğum yardımı almak, süt parası almaya engel teşkil etmiyor. İkisi de kazanılmış hak. Süt parası 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere ‘122 lira’ olarak uygulanıyor. Peki şartlar neler? Süt parası için doğum yapan kişinin kendisinin veya eşinin SSKveya Bağ-Kur’lu olması ve en az 120 gün prim ödemesi olması gerekiyor. Emzirme ödeneğinde zaman aşımı süresi, hakkın doğduğu tarihten itibaren 5 yıl. Süt parası için SGK il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine yazılı olarak başvurmak gerekiyor. 5 yıl içinde başvuru yapılmazsa para SGK’ya kalıyor.

     

    Kaynak: gazetevatan.com

  • Ayrılık psikolojisi

    Ayrılık psikolojisi

    Ayrılık psikolojisi genellikle çevredeki arkadaşlar tarafından hafife alınır, geçiştirilir. Ancak ayrılıklar zaman zaman bir ölünün yasını tutmak gibi etkiler yaratabilir.

    Hürriyet’te yer alan habere göre psikolog Gizem Yağmur Çopur, ayrılığın sonrasında sadece duygusal değil fiziksel boyutta yakınmaya neden olabileceğini söyledi.

    “Biten ilişki sonrasında sevilen kişiden ayrılmak, kaybı beraberinde getirir. Bu kayıp hissedilen duygular ve duyguların açığa çıkarttığı düşünce içerikleri açısından ölüm kaybı ile benzerlik taşımaktadır. Ayrılık durumunda ortaya çıkan kayıp, sadece değer verilen kişinin artık olmayacağı düşüncesini oluşturmaz. Bunun yanında tatmin edilen duyguların varlığını kaybetmesi, verilen emeğin boşa çıktığı düşüncesi, birlikte yapılan aktivitelerin gerçekleşemeyeceğine yönelik inançlar, paylaşımların artık olamayacağı düşüncesi, alışkanlıkların yok olması ve var olan düzenin değişmesi kişilerde depresif dönemlerin oluşmasına yol açabilir. Evlilik, eş çatışmaları ve ayrılık çoğunlukla depresyon nedeni veya bir sonucudur. Depresyon nedeniyle tedaviye başvuran kişilerin %50’sinde bu çatışma görülmektedir.

    SOSYAL MEDYA KULLANIMI ARTABİLİR

    Medicana International Ankara Hastanesi’nden klinik psikolog Çopur, “Ayrılığın oluşturacağı depresif duygu durumlar suçluluk veya değersizlik duygularıyla karakterizedir. Kendisini ilişkinin bitmesiyle birlikte suçlamaya başlayan ve bu şekilde kendini rahatlatmaya çalışan kişi, kendisini değersizleştirebilir. Bununla ilişkili olarak özgüven ve benlik saygısında azalma ortaya çıkabilir. Daha önce tatmin olduğu ve zevk aldığı aktivitelerde azalma görülebilir. Yorgunluk ve enerji kaybı ile birlikte konsantre olamama ve yapılması gereken veya zevk veren aktiviteleri yerine getirememe ve en önemlisi aktivitelere yönelik isteksizlik durumu ortaya çıkabilir. Ayrılık sürecinde kişi, partnerinin boşluğunu doldurmak için yeni bir ilişki ve/veya yeni sosyal çevre oluşturma arayışına girebilir. Sosyal medya kullanımında artış, kafa dağıtmak için anlık mutluluklar arayarak daha riskli adımlar atmak sürecin ilk tepkileri olarak ortaya çıkabilir.” dedi.

    FİZİKSEL ETKİLERİ DE VAR

    “Oluşan depresif durum fiziksel etki de yaratabilir. Depresif duygulanımlardan kaçmak adına kendisini uykuya verebilir veya bu düşünceler o kadar rahatsız edicidir ki uykuya dalmada güçlük ya da uykuda bölünmeler ortaya çıkabilir. Yeme durumunun düzensiz bir hal almasına bağlı olarak kilo alımı veya kilo kaybı görülebilir. Ölümlerin ardından kendine dönük nefret oluşabilir.

    KENDİNE ZARAR VEREBİLİR

    Yalnız kalma kapasitesi düşük olan bireylerde, ayrılık sürecinde müdahale gerektiren en önemli sorun, ‘nesne yoksa ben de ölebilirim’ düşüncesinin ortaya çıkabiliyor oluşudur. Bu kişilerde ayrışabileceği veya kendi başına varlığını sürdürebileceğine yönelik tasarım bulunmamaktadır. Giden kişiye duyulan nefret bu noktada kişinin kendisine dönebilir. Benlik ölü nesne ile iç içe geçebilir. Bu ölü nesne kaybı, terkedilme ve yok olma endişesini beraberinde getirir. Nefret kendine döner ve kendine yönelik yıkıcı davranışlar (kendine zarar verme ve intihar) depresif dönemde ortaya çıkabilir.

    İLİŞKİNİN OLUMSUZ YÖNLERİNİ HATIRLATACAK BİR LİSTE YARDIMCI OLUR

    Ayrılık gerçekleştikten sonraki sürecin oryantasyonu önem taşımaktadır. Ayrılıktan hemen sonra boşluğu doldurmak yerine ayrılığı duygusal ve mantıksal olarak kabul etmek ve en önemlisi kayıp acısının yaşanmasına izin vermesi, dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılmasında rol oynamaktadır. Kişilerin ilişki sonrasında sadece ilişkinin olumlu yönlerini göz önünde bulundurması beklendik bir tepkidir. Bu nedenle ayrılık sonrasında ilişki ve partnerin negatif ve pozitif yönlerinin kapsamlı şekilde düşünülmesi hatta listelenerek yazılması, alınmış karardan emin olunmasına, sürecin kabullenilmesine ve acının yaşanmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca ayrılık sonrasında kişinin kendisini, isteklerini ve bundan sonraki ilişkisinde önceliklerini sorgulaması, nasıl bir ilişki istemediğinin farkına varmasına ve sonraki ilişkilerinin daha tatmin edici olmasına olanak tanıyacaktır. Kişinin duygu ve düşüncelerini paylaşması ve kendini açması bu sayede sosyal destek alması ve en önemlisi içinden çıkılmayan durumlara yönelik psikolojik desteğe başvurması sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılmasına imkan sağlayacaktır.”

  • Yaşa göre check-up

    Yaşa göre check-up

    20 yaşından 40 yaşına kadar 2 yıllık aralıklarla genel muayene, temel kan testleri, idrar analizi, akciğer grafisi yapılmalı. 40 yaşından sonra ilaveten kadınların jinekolojik, erkeklerin ürolojik kontrollerine bakılmalı. 50 yaş ve sonrasında ise ek olarak her iki cinsin herhangi bir şikayeti bulunmasa da kolonoskopi ve endoskopi yaptırması önemli…

    Check-up, periyodik olarak yapılan genel sağlık kontrolüne verilen isimdir. Hiçbir hastalığınız yoksa da özellikle 35 yaşınızdan sonra sağlığınızı korumanız ve hastalıkları erkenden fark edebilmeniz için her yıl düzenli olarak check-up yaptırmak gereklidir.

    Hastalıkların, özellikle kronik hastalıkların hemen hepsinin belirtisiz ya da günlük yorgunluk ve sıkıntılara bağlı olduğu düşünülen hafif belirtilerle seyrettiği bir dönem vardır. Organların kullanım kapasitelerine bağlı olarak bazen kalıcı hasarlar ve belirtiler yaşanabilmektedir. Sağlığınız bu sürece girdiğinde; bu noktadan sonra çözümler çok daha pahalı ve zor olmaktadır. Daha sonra ortaya çıkacak bir hastalığın ya da var olan riskin erken tanısında check-up programlarının önemi çok büyüktür.

    Düzenli olarak check-up yaptırarak, belirtileri ortaya çıkmayan bir hastalık teşhis edilerek, erken dönemde tedavisini sağlamış, bazı hastalıklarla ilgili risk faktörlerine göre önlemler almış, bulaşıcı hastalıkları hem erken teşhis etmiş hem de etrafınıza yayılmasını engellemiş olursunuz.

    Hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasının amaçlandığı check-up programları bireyin yaşam süresi ve yaşam kalitesi açısından son derece önemlidir. Yapılan basit bir kan tahlili ile kalp hastalığı riski tespit edilebilmekte, küçük birkaç tetkikle kanser gibi ciddi hastalıklar başlangıç aşamasında fark edilebilmektedir. Bu nedenlerle en az yılda bir kez uzman kişiler tarafından genel check-up taraması yaptırılmalıdır.

    Check-up Kimler İçindir?

    – İşeme sorunları, böbrek problemleri ya da oluşabilecek anormallikleri fark etmek amacıyla çocuklar,

    – Ergenlik dönemindeki gençler,

    – Bir spor dalında faaliyet göstermek ya da bir egzersiz programına katılmak isteyenler bu çalışmalara başlamadan önce,

    – Diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi genetik geçişli hastalık hikayesi olan kişiler,

    – Sağlıklı yaşamın bilincinde olan, bunun gereği olarak da hastalanmamak için önlem almanın önemini bilen herkes belirtilen aralıklarda check-up yaptırmalıdır.

    Check-up Yaptırmaya Giderken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

    Genel olarak check-up öncesi sağlık kuruluşları tarafından istenenler şöyle sıralanmaktadır:

    • Check-up’a girmeden önceki son 24 saat içerisinde alkol vb. maddeler alınmamalıdır.

    • Randevuya gününde, saatinde ve mutlaka aç olarak gidilmelidir. Check-up öncesi en az 8-10 saat aç olmanız istenmektedir. Su içmenin bir sakıncası yoktur.

    • Hamile ya da hamilelik şüphesi olan kadınların, işleme başlamadan önce mutlaka doktora veya sağlık görevlisine bildirmeleri gerekir.

    • Daha önce yapılmış test ve tetkik sonuçlarının da yanınıza bulunması tavsiye edilmektedir.

    • Demir içeren ilaçlar kullanıyorsanız, en az iki gün önceden ara verin.

    • Ultrasonografi için aç olunması ve mesanenin dolu olması gerektiğinden idrar örneğinizi ultrasonografi sonrasında vermeniz uygun olacaktır.

    • Bunların dışında check-up için başvurduğunuz sağlık merkezinin uyarı ve tavsiyelerine de uyarak kontrollerinizi en iyi şekilde tamamlayabilir ve sağlığınızın uzun süre korunması için güzel bir adım atmış olursunuz.

    Sağlık, kaybetmeye başladığımızda önemini daha çok anladığımız bir kavram. Küçük bir hastalık bile, yaşam enerjimizi düşürmeye, keyfimizi kaçırmaya yeterli olabilir. Hep kendimizin hem sevdiklerimizin sağlıkla yaşayabilmesi için düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırmalısınız.

  • Göz altı morluklarından nasıl kurtulunur?

    Göz altı morluklarından nasıl kurtulunur?

    Pek çok kişi göz altlarındaki morluklardan şikayet eder… Göz altı morluklarından nasıl kurtulunur? Takvim’de yer alan habere göre estetik olarak kaygı yaratan bu durumun birçok sebebi olduğunu söyleyen Op. Dr. Şeyda Atabay, göz altı morlukları ya da diğer adıyla göz altı halkalarının, uykusuzluk, düzensiz yaşam biçimi, alkol, sigara gibi nedenlerle göz dolaşımının yavaşlamasına bağlı oluşabildiğini kaydetti.

    Bazı egzamaların, demir eksikliği anemisi, bazı karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının da göz altı morluklarıyla belirti verdiğine dikkat çeken Dr. Atabay, “Rahatsızlığın tedavisinde öncelikle altında yatan ana neden bulunmalıdır. Tedavide soğuk uygulama, Mezoterapi, PRP, haricen krem uygulamaları ve göz altı dolgu uygulamaları (HA) yapılmaktadır” şeklinde konuştu…

  • Ekmek çanağında yumurta tarifi

    Ekmek çanağında yumurta tarifi

    Kahvaltnızda yeni lezzet katmak isterseniz ekmek çanağında yumurta tarifini denemelisiniz afiyet olsun :)

    Malzemeler:

    3 adet küçük boy yuvarlak ekmek (arzuya göre hamburger ekmeği)
    3 adet yumurta
    2 yemek kaşığı zeytinyağı
    1 yemek kaşığı tereyağı
    2 adet orta boy yeşil biber
    2 dal taze soğan
    1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
    1/4 çay kaşığı tuz
    1/4 çay kaşığı taze çekilmiş tane karabiber

    Servisi için:

    1 dal taze soğan
    4 dal maydanoz

    Yapılışı:

    Yuvarlak ekmeklerin üst kısımlarını kapak şeklinde kesin. İç kısımlarını bir kaşık yardımıyla çıkartın.

    Uç kısımlarını alıp ortadan ikiye kestiğiniz yeşil biberleri yarım ay şeklinde kesin. Ayıklanmış taze soğanları ince ince kesin.

    Zeytinyağı ve tereyağını küçük bir sos tenceresinde kızdırın. Sırasıyla; yeşil biber ve taze soğanları katıp orta ateşte, kısa bir süre soteleyin. Tuz ve taze çekilmiş tane karabiber ekleyip ocaktan alın.

    Soğuması için kısa bir süre beklettiğiniz yeşil biberli karışıma rendelenmiş kaşar peyniri katıp karıştırın. Hazırladığınız peynirli karışımı ekmek içlerine paylaştırın. İçlerine birer adet yumurta kırın.

    Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, yaklaşık 20 dakika yumurtalar katı bir kıvam alana kadar pişirin.

    Fırından çıkardığınız sıcak ekmek çanaklarını çok ince kıyılmış taze soğan ve maydanoz eşliğinde sevdiklerinizle paylaşın.

     

    Kaynak: yemek.haber7.com

  • Yatak odasında mutluluk sırları

    Yatak odasında mutluluk sırları

    Partnerinizle birlikte olduğunuzda haz duyduğunuz, orgazm olduğunuz geçmiş sevişmeleriniz aklınıza geliyorsa ilişkinizi gözden geçirmeniz gerekiyor. Çünkü mutlu bir cinsel ilişki, çiftlerin birbiriyle kurduğu güzel diyaloglarla sağlanıyor.

    İpek gecelikler, saten çarşaflar, cinsel gücü artırıcı ilaçlar, kremler, jeller… Bu liste uzayıp gidiyor. Son dönemde çiftlerin cinsel yaşamlarını hareketlendirmek, daha fazla doyuma ulaşmak, seksten zevk ve haz almak için tercih ettiği ürünler günden güne artıyor. Oysa uzmanlar tüm bunların yerine bir bakış, bir tatlı söz ya da partnerinin içini gıcıklayan bir dokunuşun yeterli olabileceğini söylüyor. Gerçekten de öyle mi? Sorun monotonlaşan cinsel hayat mı, yoksa aslında hiç olmayan ve çoğu zaman jimnastik egzersizinden bir farkı kalmayan tatsız sevişmeler mi? Çiftlerin yatak odası performanslarını ve cinsel ilişkilerini hazzın doruklarına ulaşılmış eski günlere döndürmenin yollarını Psikiyatr-Psikoterapist Dr. Kenan Eren ile görüştük.

    ÇİFTLER NEDEN İLİŞKİNİN BELLİ BİR DÖNEMİNDE CİNSELLİĞİN RUTİNLEŞTİĞİNDEN ŞİKAYET EDİYOR?
    Bu soruyu farklı şekillere çevirmek mümkün… Yıllar geçtikçe ilişki haz almaktan çok bir jimnastik egzersizine mi dönüşüyor? 10-15 yıllık çiftlerde de doyum veren birliktelikler olur mu? Tabii ki bunların hepsi olabilir ama öncesinde şunu konuşmak gerekiyor: “Cinselliğin tam doyum veren bir dozda yaşanabilmesi için kültürel etmenler ele alınmalı!” Çünkü bu coğrafyada yaşayan çocuklar, özellikle de kız çocukları ne yazık ki cinsellikle ilgili çok katı mesajlarla yetiştiriliyor. Dolayısıyla cinsellik eylemi kişi için cesaret ister hale geliyor. Bu nedenle bir çiftin doyum veren, yıllara yayılabilecek bir cinsel birliktelik yaşaması için ilk yapılması gereken, onlar için cinselliğin nasıl kodlandığı ve bunların çözülmesi… Bu yalnızca cinsel hayatta değil, her alanda sorunlara yol açabiliyor. Yatak odasındaki perdenin, çarşafın değişmesi kuşkusuz önemli ama ilişkiyi kurtarmaya yetmiyor.

    romantik_yatak_odasi_cinsel_iliskiler

    NEDİR BU YERLEŞİK KODLAR?
    Örneğin, ülkemizde birçok kadın seviştiğinde kirlendiğini düşünüyor. O halde kadın sevişmeye nasıl yanaşabilir? Çıplaklık onu rahatsız ediyor. Çocukluğundan beri oranı kapat, buranı ört telkinleriyle büyütülüyor. Bu gerçekleri yok saymak imkansız! Konunun temelinde katı mesajlar içeren örf, adet ve gelenekler yer alıyor. Bu kaskatı tutum, kısıtlama ve sınırlama yaratıyor. Seviştikçe kirlendiğini düşünen kadın, bir süre sonra bu eylemi zaruri yani üremek ve kocasının tatminine yönelik bir görev olarak görüyor. Dolayısıyla cinselliğe dair tüm mottoların yeniden oluşturulması gerekiyor. Örneğin zevk! Cinsellikten elde edilen haz Tanrı’nın biz insanlara en büyük hediyesi. Kadınların bunu içselleştirmesi önem taşıyor.

    Cinsellikle ilgili ne kadar mit, yanlış inanış varsa bunları tek tek ortaya koymak gerekiyor. Çiftlerin bunu açıkça anlatması, paylaşması önemli. Cinsel terapide ilk etapta bunlar konuşuluyor. Böylece sorun daha rahat ele alınıp, sağlıklı ilerleme sağlanabiliyor. Bir çift düşünün… Erkek eve geldiğinde kadına dokunmaktan, öpmekten kaçınıyor. Hepsi böyle değil elbette ama büyük çoğunluğu bu şekilde. Yatak odanızın daha renkli olmasını istiyorsanız ilk yapmanız gereken şey, şefkat cimriliğinden vazgeçmek…

    NELER YAPILABİLİR BU KONUDA?
    Şefkat cimriliğinin sevgi bonkörlüğüne dönüşmesi büyük önem taşıyor. Şefkat yoksa şehvetin gelmesi imkansızlaşıyor. Cimrilik hali bonkörlükle yer değiştirirse, şehvete giden yolun kapısı da aralanmış oluyor. Eve girdiğinizde, ne kadar yorgun olursa olsun partnerinizden göreceğiniz güzel bir gülümseme, saçınıza dokunma, kulağınıza bir şeyler fısıldama çok sağlıklı hatta sizi uçuran cinsel birlikteliklerin adımını atmaya yardımcı olabiliyor. Duygusal solfejinizin iyi olması gerekiyor. Yani hem sizin hem de partnerinizin bedenini iyi tanımalı, ona temastan kaçınmamalısınız. İnsan ruhundan anlayarak, partnerinizin hayatında cinselliği nereye koyduğunu, yaşama bakışını, alınganlığını bilmeniz gerekiyor.

    SADECE DÜRTÜLERİNİZ HAREKETE GEÇTİĞİNDE DEĞİL, ONA HER ZAMAN İLGİLİVE SEVGİ DOLU YAKLAŞIN DEMEK İSTİYORSUNUZ!
    Danışanlarımdan edindiğim bilgiler ve gözlemlerimle anlatmak gerekirse, kadınlar “hissetmek istiyorum” diyor. Haz ve mutluluk için penis-vajina birleşmesinden daha öte bir şey gerekiyor. Sadece bir dokunma, bakış dahi cinsel anlamda kadının ıslanmasını, erkeğin ereksiyonunu sağlayabiliyor. Ama ne yazık ki bunu yapanların sayısı bir hayli az. Terapilerde kadınlar sürekli partnerinin ona kadınlığını yani alt metinde insan olduğunu hissettiremediğinden şikayet ediyor. Durum erkek için de değişmiyor. Bu da ilişkilerde farklı bir noktaya ulaşmaya neden oluyor: “Partnerinize kendini kral, kraliçe gibi hissettirin.” Ancak buradaki en önemli nokta, bileşenlerin yatak odası dışında hazırlanması… Bu rollerin dönüşümlü uygulanması hazzın yüksek doza dönüşümüne yardımcı oluyor. Ben bu yaklaşımın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Cinsel işlev bozukluğu ile cinsel terapistlere başvuran çiftlerin birçoğu yalnızca birbirilerini insan yerine koyduklarında sorunlarının büyük çoğunluğu çözülebiliyor. O nedenle kadınla erkeğin birbirine hitapları, sözel dokunmaları, duyumsal okşamaları cinselliğin daha kaliteli olacağına işaret ediyor. Düşünün bir kere, günlük yaşamda partnerine dokunmaktan rahatsız olan biri yatakta bunu nasıl içten yapabilir ki? Kadınlar böyle durumları “İğreti oluyorum, rahatsızlık duyuyorum” sözleriyle açıklıyor. Ve en acısı da bunlar kendilerini cinsel obje olarak görmelerine yol açıyor. Bu düşüncelerle yaşanan cinsellik sevişmek değil, egzersiz halini alıyor. Oysa çiftlerin birbirlerine yazacakları erotik notlar, gün içinde ofise gönderilen hediyeler, yapılan küçük sürprizler yaşanacak olağanüstü ve renkli ilişkiye yardımcı oluyor.

    Tebdilimekanda rahatlık var! 
    Cinsel hayatını renklendirmek isteyen çiftlerin zaman zaman küçük kaçamaklar yapması gerekebiliyor. Evlerinden uzaklaşmak için tatilleri beklemeden, belki sadece bir hafta sonu şehirlerindeki bir otelde baş başa vakit geçirmeleri de onların ilişkilerini doyasıya yaşamalarına yardımcı olabiliyor. Çünkü bazen çocuklar veya komşular duyacak endişesiyle hem kadın hem de erkek ilişki sırasında kendini kısıtlayabiliyor. Bu da hazzın sekteye uğramasına neden oluyor.

    BUNUN İLİŞKİ TÜRÜYLE İLGİSİ VAR MI? EVLİLİK, BİRLİKTELİK GİBİ!
    Hayır çünkü bu medeni durumdan çok kişiyle ilişkili. Bir partner her gün yepyeni bir solukla gelen, sürekli yenilenen, güncellenen bir figürse karşı taraf için heyecan kaynağı oluşturuyor. Tanıştıkları ilk günden beri aynı olan, ilişkinin üzerine hiçbir şey ekleyemeyen kişiler içinse durum tam tersi! Yemekteki çeşitlilik ile cinsellik birbirine çok benziyor. Eğer yemek işini hep ayaküstü, fast food ile geçiştirirseniz cinselliğe de böyle bakarsınız. Bir de içeceklerden masa örtüsüne, mumlardan baharatlara dek her şeyin düşünüldüğü, lezzet moleküllerinin havalarda uçuştuğu sofrada yenen yemeği düşünün! Bu, bir büfede yenen yemekle aynı tadı verebilir mi? Fakat ayırt edilmesi gereken bir başka konu daha var. Burada bahsettiğimiz şehvet dolu, hardcore, hızlı ve insana haz veren birliktelikler değil. Onlar daha çok çiftin fantezi dünyasını ilgilendiriyor. Oysa bizim bahsettiğimiz her seferinde ayaküstü, hazdan yoksun, mekanikleşmiş sevişmeler… Bu tür bir cinsel hayatın üzerine, kadınların yüzyıllar ötesinden gelen katı mesajlarını da eklersek kendilerini kötü, değersiz ve aşağılanmış hissetmelerine şaşırmamak gerekiyor. Kadın partneri hakkında “Beni sadece penisin gireceği vajinadan ibaret görüyor” diye düşünürse ilişki bir daha toparlanamıyor.

    BU NOKTADA DA CİNSEL İLİŞKİLERE TAKVİYE ÜRÜNLER DAHİL OLUYOR DİYEBİLİR MİYİZ?Kremler, erkeğin ereksiyonunu artırıcı haplar, vakumlar, bitkisel takviyeler gibi ürünler kullanılmaya başlıyor. Bazen kadınların kostümler, saten çarşaflar, mum ve tütsü gibi desteklerden yardım aldığı oluyor ama bunlar cinsel hayata çok bir şey katamıyor. Çünkü eğer çiftler birbirine yatak odası dışında değer vermiyor, hissedemiyor, konuşmaya tahammül edemiyorsa o cinsel ilişkide siyah ve beyazdan başka renk aramamak gerekiyor.

    Bazen eve girdiğinizde partnerinize “Günün nasıl geçti?” diye sormak dahi dünyanın en iyi formülü olabiliyor. O zaman çiftler zevk almaya, konuşmaya, zaman geçirmeye başlayabiliyor. Bedendeki tüm noktalar keşfedilebiliyor. İnsanlar birbirine dokunmadan seks yapabilir mi? Hayır ama birçok kişi sadece yatak odasında partneriyle tensel temas kuruyor. Bu birçok kişiye itici gelebiliyor ama öncesinde partnerine herhangi bir cinsel uyarım olmaksızın dokunabilmek, sonrasında ilişkinin boyut atlamasına yardımcı olabiliyor.

    BU NASIL SAĞLANABİLİR?
    Cinsel terapilerde “duyumlara odaklanmak” olarak adlandırılan bir yöntem kullanılıyor. Çiftlere cinsel ilişki yasaklanıyor ve birbirlerini keşfetmeleri sağlanıyor. Örneğin konuşarak, dokunarak… Bu sayede çiftler en büyük organımız olan cildimizdeki belli noktaları keşfedebiliyor. Doğa bunu insanlara bahşettiği için çok şanslıyız. Yapmamız gereken tek şey ise bunu keşfetmek! Olması gereken konuşmak, dokunmak ve cinsellik olarak sıralanıyor. Ama ülkemizde en son yapılacak şey ilk sırada uygulanıyor.

    yatak_odasi_mutluluk_sirlari

    TOPLUMDA CİNSEL İLİŞKİNİN MUTLU SONLA BİTMESİ İÇİN KADINA ATFEDİLEN BAZI ROLLER VAR: ÇIPLAKLIK, İTAATKARLIK GİBİ… BU DURUMDA KADIN CİNSEL OBJE OLMUYOR MU?
    Evet ama kadın ülkemizde her yaşta cinsel bir obje olarak görülebiliyor. Küçük yaşta bir kızın iç çamaşırı gözükse ebeveyni rahatsız olup, kıyafetini örtmeye çalışıyor. Aslında cinsel hayat dünyanın her yerinde aynı ama İsveç’teki taciz, tecavüz rakamlarıyla ülkemizdekiler bir değil. O yüzden de dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. Zihnimizin içi çok karanlık. Bunu aydınlatmamız gerekiyor ki kadın bedenini yeniden içselleştirsin. Kadınlar hayatı boyunca bedenine yabancı yaşıyor. Sonra bir anda o kadınların birinden çıplak halde partnerinin karşısına geçmesi ve coşkulu bir birliktelik yaşaması bekleniyor. Unutmayın ki yatakta güzel doyum veren, randımanlı, tatminkar bir ilişki için kadına kraliçe gibi davranmak gerekiyor. Bunlar ilişkinin güçlülüğünü, renkliliğini artırmaya yardımcı oluyor. Bazen de kadınlar erotizmi keşfettikçe suçluluk hissediyor. Bu durumda yanlışlık yaptığını düşündüğünüz bir kadından ne bekleyebilirsiniz? Oysa kadın bedenini karşısına alıp, içsel konuşmalar yaparsa kendini cinsel bir obje değil, partneri tarafından arzu edilen güzel biri olarak kabul edebiliyor. Dolayısıyla ilişkilerdeki en önemli görev aslında hem kadınlara hem de erkeklere düşüyor.

    TATMİN OLMADAN CİNSELLIK OLMAZ!
    İnsanlar son dönemde birçok kanaldan reklam, dizi, film derken adeta bombardımana tutuluyor. Bizlere çok somut, değerlerden ve detaylardan yoksun bir hayat sunuluyor. Herkes Behlül’ünü ve Bihter’ini arıyor. Aslında bunlar herkes olabilecek iken beden ölçüsüne takılmamak gerekiyor. “Çünkü balık etli bir kadın da çok rahat Bihter olabilir” diyen Dr. Kenan Eren şunları söylüyor: “İşin anatomik ve fizyolojik kısmında sorun olduğu düşünülüyor. Hayır orada bir sorun yok ama beden ve ruh birlikte çalışıyor. O yüzden de insanlar cinselliği boşalma-ıslanma noktasında görüyor. Bu noktada listeye bir terim daha eklenmesi gerekiyor: Tatmin! Bunları eğer devreye sokarsa ıslanmada da ereksiyonda da sıkıntı yaşanmıyor. Çünkü partneriyle cinsel organların birleşmesi olmadan, gözlerinin içine bakarak, tenini okşayarak o geceyi bitireceklerine inanıyorlar.”

    Formsante 2016 – Temmuz sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • 2017 popüler bebek isimleri

    2017 popüler bebek isimleri

    2017 popüler bebek isimleri.. Kocaeli, Sakarya, Ankara ve İstanbul’da bebeklere en çok hangi isim verildi? İşte 2017 yılının en popüler bebek isimleri…

    2017 popüler bebek isimleri

    Son dönemde özellikle popüler olan isimler klasik isim Zeynep’in pabucunu dama atamadı. İstanbul’da en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Yusuf, kızlarda ise Zeynep oldu. Sakarya, Bolu, Düzce, İstanbul ve Ankara’da Zeynep ismi en çok tercih edilen isim oldu.

    bebek_isimleri

    KOCAELİ’DE EYMEN VE ZEYNEP

    Türkiye İstatistik Kurumu Kocaeli Bölge Müdürlüğü, bazı illerin, 2015 yılında en çok kullanılan bebek isimlerini açıkladı.

    Verilere göre, Kocaeli’nde, en çok kullanılan beş bebek ismi erkeklerde, Eymen, Yusuf, Ömer, Hamza, Kerem; kızlarda ise Zeynep, Elif, Miray, Zehra, Hiranur oldu.

    populer_bebek_isimleri_2017

    SAKARYA ZEYNEP VE ÖMER ASAF

    Sakarya’da ise erkek bebeklerde Ömer Asaf; kızlarda ise Zeynep ismi kullanıldı.

    Yine Sakarya’da, en çok kullanılan beş bebek ismi, erkeklerde, Ömer Asaf, Yusuf, Ömer, Hamza, Eymen; kızlarda ise Zeynep, Elif, Zümra, Hiranur, Zehra oldu. Düzce’de de en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Eymen; kızlarda ise Zeynep olduğu görüldü.

    DÜZCE’DE EYMEN VE ZEYNEP TERCİH EDİLDİ

    Düzce’de, en çok kullanılan beş bebek isimleri ise erkeklerde Eymen, Ömer, Berat, Ömer Asaf, Kerem; kızlarda ise Zeynep, Elif, Miray, Zehra, Zümra olduğu belirtildi.

    2017_populer_bebek_isimleri

    BOLU’NUN TERCİHİ EYMEN VE ZEYNEP

    Bolu’da ise en çok kullanılan bebek isimlerinin erkeklerde Eymen; kızlarda ise Zeynep olduğu açıklandı.

    Bolu’da en çok kullanılan beş erkek ve kız bebek ismi ise şöyle: Eymen Kerem, Yiğit Berat, Yusuf; Zeynep, Elif, Erva, Ecrin, Yağmur.

    Yalova’da ise en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Eymen; kızlarda ise Zeynep oldu.

    Yalova’da ise en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Eymen; kızlarda ise Zeynep oldu.

    İSTANBUL’UN FAVORİSİ: ZEYNEP VE YUSUF

    İstanbul’da ise en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Yusuf; kızlarda ise Zeynep oldu.

    İstanbul’da en çok kullanılan beş bebek isimleri erkeklerde, Yusuf, Eymen, Ömer, Miraç, Ayaz; kızlarda ise Zeynep, Elif, Hiranur, Miray, Defne olduğu kaydedildi.

    bebek_isimleri_2017

    ANKARA’DA İSE EYMEN VE ZEYNEP

    Ankara’da da en çok kullanılan bebek isimleri erkeklerde Eymen; kızlarda ise Zeynep oldu.

    Ankara’da en çok kullanılan beş bebek isimleri erkeklerde, Eymen, Yusuf, Çınar, Miraç, Kerem; kızlarda ise Zeynep, Elif, Miray, Defne, Hiranur.

  • Çapraz çanta 2017 modelleri

    Çapraz çanta 2017 modelleri

    Çapraz çanta 2017 modelleri Küçük olmaları nedeniyle eşyalarımızı sığdırmakta zorluk çeksek de küçük çapraz çantalar her zaman zarif, şık ve rahat olmayı başarıyor.

    Her kombininize şıklık ve rahatlık katacak küçük çapraz çanta modellerine bakmak için tıklamaya devam edin!

    Çapraz çanta 2017 modelleri

    capraz_canta_2017_modelleri (1)
    Çapraz çanta 2017 modelleri

    capraz_canta_2017_modelleri (2) capraz_canta_2017_modelleri (3) capraz_canta_2017_modelleri (4) capraz_canta_2017_modelleri (5) capraz_canta_2017_modelleri (6) capraz_canta_2017_modelleri (7) capraz_canta_2017_modelleri (8) capraz_canta_2017_modelleri (9) capraz_canta_2017_modelleri (10) capraz_canta_2017_modelleri (11)

  • Tatil dönüşü diyet listesi 6 günde 3 kilo

    Tatil dönüşü diyet listesi 6 günde 3 kilo

    Tatil dönüşü diyet listesi ile 6 günde 3 kilo verebilirsiniz. Tatilde alınan kiloları verme zamanı. Tatil diyet listesi sizlerle iyi diyetler…

    Hafif öğünlerde hem doyuran hem de hızlı zayıflamayı sağlayan yiyecekler olan; Süt, karpuz, yumurta, domates, mercimek çorbası, semizotu ve yoğurt temelde olmalı, bol taze sebzeler ve metabolizmayı hızlandıran çeşitli bitkisel çaylar içeren bir diyeti uygularsanız bedeniniz yağ yakmaya başlar, böyle olunca da tatilde alınan kilolarınızdan hızla kurtulursunuz. İşte mucizeyi yiyecekler…

    tatil_diyet_listesi_ile_6_gunde_3_kilo

    Dondurma: Kalsiyum içeriği yüksek besinler zayıflamayı kolaylaştırır. Vücutta yağ depolamayı engeller. Dondurmanın 100 gramında sütten daha fazla kalsiyum bulunur. Ve dondurma A, D ve E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, magnezyum ve potasyum sayesinde zayıflamayı tatlı ihtiyacını keserek kolaylaştırır. Bilim adamları özellikle çocukluk, ergenlik ile yaşlılık döneminde hem kemiklerin gelişimi ve güçlerinin korunması hem de yağlanmayı önlemek için günlük alınması gereken kalsiyumun dondurma ile rahatlıkla karşılanabileceğini söylüyor. Zayıflama diyetlerinizde her gün hijyenik koşullarda üretilmiş ve soğuk zinciri kırılmamış iki top dondurma öneriyorum.
    Bal: Antioksidan yapısıyla bağışıklığı destekleyen bal, zayıflama diyetlerinde mide mukozasını zararlı etkilerden koruyarak sağlıklı zayıflamaya yardımcı olur. Balın sindirim sistemini rahatlatması ve sindirim kanalında diğer yiyeceklerdeki besin bileşenlerinin daha iyi emilmesine yardımcı olması nedeniyle bu özel diyetimde mutlaka tüketilmesi gereken tat vericidir. Önerdiğim sıcak bitkisel çaylarla ve kahvaltıda mutlaka bal tüketmenizi tavsiye ediyorum.
    Karpuz: Su ve lif içeriği yüksek kalorisi oldukça düşük meyvelerden biridir. Karpuzun bu doyurucu, mideyi doldurucu etkisi yanında antioksidan içeriği yağ yakmaya çok yardımcıdır.
    Yumurta: 1 yumurta hem çok düşük kalori hem de çok yüksek protein içerir ve tok tutar. İçerdiği yüksek proteinin de tamamını vücutta kullanabildiğimiz ender yiyeceklerden biridir. Yumurta tüketildiğinde vücudun kalori yakma yeteneği artar ve zayıflama hızlanır.
    Domates: Kabukları, çekirdekleri bol diyet lifi içerir. Lif içeriği fazla olan yiyeceklerin kalorileri de düşer. Domatesin su oranı da aynen karpuz gibi oldukça yüksek ve kalorisi de çok azdır. Doyana kadar yeseniz de bedeninize çok fazla kalori almazsınız. Domates midede hacim sağlayarak doyumu da arttıracağı için zayıflama sürecinde size destek olur.
    Mercimek çorbası: Kırmızı ve yeşil mercimek dirençli nişastadan zengin, kuru baklagillerin başında gelir. Dirençli nişasta içeriği yüksek yiyecekler vücutta daha fazla yağ yakımını sağlar. Ayrıca mercimek çorbası kısa sürede doymanızı da sağlar. Midenizde fazla yer kaplayarak aşırı yemenizi de önler.
    Semizotu: Omega 3 içeren ender sebzelerden biridir. Kalorisi çok düşük olan, su ve lif içeriği yüksek semizotu kolay kilo vermeyi sağlayan sebzelerden biridir. Semizotunun bolca klorofil, E vitamini ve demir minerali sayesinde metabolizmayı düzenleyen etkisi de bulunur.
    Yoğurt: Hızlı doymaya etki eden yoğurt bağırsaklarda yaşayan yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlar. Bağırsakların düzenli çalışması metabolizmanın da hızlı olmasını sağlar.
    Yeşil çay: Kateşinler, gallik asit, karetenoid, tokoferol ve C vitamini içeriğiyle stres azaltıcı, enerji arttırıcı ve yağ yakıcı etkisi bulunur.
    Rezene çayı: Baş ağrısı giderici ve stresi azaltıcı etkisi vardır. Solunum sisteminde rahatlatıcı etki sağlayarak enerji arttırıcı etki yaratır. Gaz ve mide spazmlarını giderir.
    Mate çayı: Uyarıcı etki göstererek zihinsel ve fiziksel yorgunluğun ortadan kalkmasını sağlar ve enerji verici olarak vücudu destekler.

    tatil_diyeti

    Tatil dönüşü diyet listesi 6 günde 3 kilo

    Haftanın sağlıklı tarifi:
    6 günde 3 kg yağ attıran bu özel diyette ana öğünlerde tüketeceğiniz mercimekli semizotu salatası tarifim çok lezzetli. Malzemeler:
    Yarım demet semizotu
    1 adet kapya kırmızı biber
    2 yemek kaşığı haşlanmış yeşil mercimek
    1 yemek kaşığı tuzsuz kapari
    1 yemek kaşığı zeytinyağı
    Sumak Yapılışı: Semizotu yaprakları ve ince kıyılmış sapları derin bir kaseye konur. Sumak ve zeytinyağı ile marine edilir. İnce kıyılan kırmızı biber, kapari ve yeşil mercimek karıştırılarak hazırlanır.

    Yağ yaktıran beslenme planı
    Bu diyet listesi ile 6 gün gibi kısa zamanda 3 kg gibi yüksek miktarda yağ kaybedeceksiniz. Bunu sağlamak için 6 gün boyunca aynı besinleri belirttiğim öğünlerde yemeniz yeterli olacak. 6 günde her öğünden önce 2 büyük bardak su içmenizi, öğünler arasında en az 3 saat bırakmanız ve akşam yemeğinizi de en geç 20:00’yi geçirmeyerek öğün planınızı yapmanızı öneririm.

    Kahvaltı:
    2 adet haşlanmış yumurta
    1 tatlı kaşığı bal
    5 tam ceviz içi
    Bol domates, salatalık, biber
    Pul biber, kimyon, karabiber, zerdeçal
    1 fincan mate çayı, 1 tatlı kaşığı bal ile tatlandırılmış

    Öğle:
    1 kase mercimek çorbası
    1 kase mercimekli semizotu salatası
    1 kase yoğurt, yarım çay kaşığı toz zerdeçal ile karıştırın
    Bol domates, salatalık, biber
    1 fincan yeşil çay, 1 tatlı kaşığı bal ile tatlandırılmış

    İkindi:
    2 top dondurma

    Akşam:
    1 kase mercimekli semizotu salatası
    1 ince dilim (hilal şeklinde 2 parmak kalınlığında kesilmiş) karpuz
    1 fincan rezene çayı, 1 tatlı kaşığı bal ile tatlandırılmış

    Yatmadan önce:
    1 su bardağı ılık suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi karıştırın ve için.