Blog

  • Tüm Cilt Tipleri İçin Bitkisel Sırlar

    Tüm Cilt Tipleri İçin Bitkisel Sırlar

    Bitkisel çözümler hem sizi yerçekimi ile savaşta koruyor hem de beklemediğiniz ışıltılar yaratıyor. Nasıl mı?

    İstediğiniz kadar düzenli krem kullanın, gece makyajınızı çıkarmadan yatmayın yine de yıllarla savaşmak kolay değil. Beklemediğiniz bir anda kendinizi cildinizin ışıltısı sönmüş olarak bulabilirsiniz. Aslında bu konuda tüm kadınlar em fikir olduğu için bitkisel çarelere ciddi bir dönüş yaşanıyor.

    Kuru ciltlere

    Buz kabına süt koyup dondurun. Donmuş sütleri her Gün cildinizde dolaştırın.

    Yağlı ciltlere

    Maden suyuna yarım limon sıkıp buz kabında dondurun. Donmuş maden suyunu her gün makyaj öncesi cildinizde dolaştırın. Böylece gözeneklerinizin sıkışmasını ve cildinizin sarkmasını engellemiş olursunuz.

    Yaşlanmış ciltler

    Bir çorba kaşığı öğütülmüş badem unu, bir yumurta sarısı, bir tatlı kaşığı tatlı badem yağı ve 20 damla limon suyunu karıştırıp cildinizde 20 dakika bekletip temizleyin.

    Karma ciltler için

    Bir çorba kaşığı havuç suyu, bir çorba kaşığı susam yağı ve bir tatlı kaşığı polen tozunu karıştırın. Cildinizde 20 dakika bekletip yıkayın.

    Makyajdan önce

    Hepsinden bir çorba kaşığı olmak üzere, portakal suyu, süt, soya ununu karıştırıp cildinizde 20 dakika bekletin önce ılık sonra soğuk su ile yıkayın.

    Hassas ciltlere

    Hepsinden bir çay kaşığı olmak üzere, bal, gliserin ve yulaf ununu karıştırın. 20 dakika cildinizde bekletin.

  • Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu

    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu

    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu galerimizde sizlerle…

    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu

    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu
    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu
    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu
    Wildfox Couture İlkbahar / Yaz 2014 Koleksiyonu
    2014 Wildfox Couture
    2014 Wildfox Couture
    2014 Wildfox Couture
    2014 Wildfox Couture
    2014 Wildfox Couture
    2014 Wildfox Couture

    Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (6) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (7) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (8) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (9) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (10) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (11) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (12) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (13) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (14) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (15) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (16) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (17) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (18) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (19) Wildfox_Couture_ilkbahar_yaz_2014_koleksiyonu (20)

  • Teknoloji ve Kilo verme siteleri…

    Teknoloji ve Kilo verme siteleri…

    Günümüzde teknoloji hayatımızdaki hemen hemen her şeyi kolaylaştırıyor. Bu kilo vermek için de geçerli. Teknoloji yardımı ile kilo vermenin yollarını merak ediyor ve size yardım edip edemeyeceğini öğrenmek istiyorsanız okumaya devam edin.

    Kilo verme sitelerinden birine üye olun

    İnternette kilo vermeye yardımcı olan pek çok site ve destek grupları var. Bu gruplardan birine katılabilirsiniz. Sizinle aynı amaçları paylaşan kişilerle iletişimde olmak ve bilgi alışverişi yapmak, motivasyonunuzu artıracaktır.

    1. Diyet Yöntemleri ve Deneyimlerimiz

    Sosyal networkleri kullanın

    Sosyal network teknoloji yardımı ile kilo vermenin yollarından biri. Öneriler, tarifler ve faydalı egzersizler her zaman elinizin altında. Kilo vermenize yardımcı olacak programlar bulabilir ya da arkadaşlarınızın ne durumda olduğunu görüp, motive olabilirsiniz.

    Hedeflerinizi sosyal medyada duyurun

    Bu şekilde kendinizi hedefleriniz doğrultusunda çalışmaya zorlamış olacaksınız. Böylece, kaç kilo vermek istediğinizi arkadaşlarınız arasında duyurmak, sizi daha fazla sorumlu hissettirecek ve daha motive olacaksınız.

    Arama Motorlarından faydalanın

    Bugünlerde hemen hemen her şeyin cevabını arama motorlarında bulabiliyorsunuz. Kilo vermeye çalışırken, bu arama motorunu kullanmak size yardımcı olabilir. Yeni düşük kalorili tarifler bulabilirsiniz. Değişik, severek yapabileceğiniz egzersiz türlerini keşfedebilirsiniz. Ama bulduğunuz bilgilerin doğruluğunu kontrol etmekte fayda var, çünkü arama motorlarında rastladığınız her bilginin doğru olma garantisi yok.

    Telefonunuza uygulama yükleyin

    Günümüzde akıllı telefonlarla her şeyi yapmak mümkün. Kilo vermeye yardımcı olmak üzere hazırlanmış pek çok uygulamadan birini ya da bir kaçını telefonunuza yükleyip kullanın. Bu uygulamalarla, aldığınız kalorilerin kaydını tutup, besinlerin kalori hesaplamalarını yapabilirsiniz. Ayrıca, yürüyüp koştuğunuzda kaç kalori yaktığınızı gösteren uygulamalar da mevcut.

  • En yaygın ilişki sorunları

    En yaygın ilişki sorunları

    Her ilişkide ufak da olsa bir takım sorunlar vardır. Ancak bazı sorunlar küçük gibi görülse de çiftlerin birbirlerine tahammül sınırlarını zorluyor ve bitme aşamasına kadar getiriyor.

    İşte ilişkilerde en yaygın 6 sorun:

    Dürüstlük
    Çiftlerin aile, iş, arkadaş, geçmiş ilişkileri vb. konular hakkında birbirlerine dürüst olmaları gerekir. Dürüstlüğün olmadığı ilişki bitmeye mahkumdur. Eğer bir ilişkiye başlayacaksanız, %100 dürüstlük üzerine kurulmalıdır.

    Monotonluk
    İlişkiler belli bir süre sonra monotonluğun kurbanı olurlar. Sürekli aynı şeyleri yapmak bir süre sıkılmanıza ve öfkenizi kontrol edememenize sebep olur. Bu yüzden partnerinizle birlikte eğlenceli çeşitli aktiviteler yapmaya önem vermelisiniz.

    Kişisel zaman
    Eğer ilişkinizin bozulmadan ilerlemesini istiyorsanız, partnerinize kişisel zaman kullanmasına hak tanımalısınız. Kimi zaman arkadaşlarıyla ya da ailesiyle yalnız görüşmek isteyebilir. Bunu sorun haline getirmeden anlayışla karşılamalısınız. İlişkinizde bir denge kurun ve herkesin kendine zaman ayırmasına izin verin.

    Güven eksikliği
    Birbirine güvenmeyen ikilinin ilişkilerini sürdürmesi imkansızdır! Güven eksikliği olan ilişkiler bitmeye mecburdur!

    Karmaşık konular
    Çiftler biri, özellikle kadın mesleki olarak erkek arkadaşından daha iyi bir konumda olması sorun yaratıyor.

    Zamanla ilgili mazeretler
    Bir ilişkiyi uzun süre idare edebilmek için çaba gerekir. Ne kadar meşgul olursanız olun, birbirinize zaman ayırmadığınız her an bir süre sonra alışkanlık haline gelir ve ilişkinizin er ya da geç son bulmasına neden olur.

  • Evlilikteki cinsel sorunlar

    Evlilikteki cinsel sorunlar

    Bir kadın bir erkek… Bir ömür boyu, aynı yastıkta zor iş… Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsın hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir lüks olmuş. Oysa sizi bir arada tutan en önemli bağ “seks”. Cinsel hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da beraberinde getiriyor.

    Ten uyumsuzluğu
    Araştırma sonuçları bize her bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar. Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyorsunuz evlilikte çok büyük sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.
    Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğunun sabah saatlerinde seksi seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii. Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı kurutucağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, çocukları okula göndereceğim ve sonunda ben de işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks yapmak benim için çok daha zahmetsiz ve duygu dolu.” Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığının çatıştığı nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık terapi deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek istediğini söylemiştir.

    Çiftlerden birinin cinsel isteksizliği
    On çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi zamansa erkekte görülen cinsel isteksizliğin birden fazla sebebi olabiliyor. Takıntılı kişiliklerde cinsel isteksizliğe daha fazla rastlıyoruz. Eşinin ağız kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar, göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Ayrıca kadınların en büyük şikayetlerinden biri, eşlerinin vücut temizliklerine dikkat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik yaratabiliyor. Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir. Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması, evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar oluşabiliyor.

    Kadınlarda vajinismus
    Bu, kadının cinsel ilişki sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi, bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor. Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınabiliyor.

    Erkeklerde erken boşalma
    Eğer fiziksel bir sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından, eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı” yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç işbirliğine başvuruyoruz.

    Birinci adım sorunların üzerini örtmek değil çözmeye karar vermek
    Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
    Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin. Unutmayın ki üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla geri dönecektir.
    Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı, sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız. Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin.
    Sorununuza sahip çıkın. Unutmayın ki evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil.
    Birlikte çözüm üretmeye çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.

    Birbirinizi suçlamayı değil, konuşmayı seçin
    Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol, yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur. Sağlıklı iletişim için;
    Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın sözünü kesmeyin. • Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip onu anlamaya çalışın.
    Birbirinizden beklentilerinizi gözden geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin.
    Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin.
    İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın.
    Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı, kırıcı konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.

    Kadınlar duygularının, erkekler iç güdülerinin doyurulmasından yana
    Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmamasından, soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biri şöyle demişti: “Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve gelince ne yaptın bugün, diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkamdan sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman.” Bu anlamda kadınlar haklı. Erkekler cinselliği sadece içgüdü yani hayvansı yanlarıyla yaşamasalar da duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o kadın çok sıcakkanlı ve istekliydi de, evlenince mi öyle oldu? Çiftler birbirlerinin kişilik yapılarını da iyi değerlendirmeliler.

    Tutukusuzluk ve monotonluk cinsel hayatı öldürür
    Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat. Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel hayatın iki güçlü katili. Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
    Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar ayırmalısınız.
    Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük düşmanıdır.
    Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin beynini okuyamaz!
    Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
    Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta sonu tatilleri yapın.
    Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal gücünüzü harekete geçirin.
    Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın. Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan vazgeçin.

  • Grip Salgını Var mı ?

    Grip Salgını Var mı ?

    Yaklaşık son bir aydır çevremizdeki çoğu insanda grip belirtileri var. Biri hapşırdığında ona yaklaşmaktan kaçınıyoruz. Domuz gribi geri mi geliyor derken bu virüsün domuz gribi olmadığı ortaya çıktı. Yalnız uzmanlar virüse karşı insanları uyarmaya devam ediyor. Hasta olanların toplu ortamlarda bulunmamaları gerektiğini vurguluyor. Özellikle kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar bu virüse karşı daha dikkatli olmalı.

    Grip bir virüs olduğu için antibiyotiğin iyileştirici etkisi yoktur. Bu sebeple gribe karşı antibiyotik kullanmak doğru değil. Grip aşısı olmak önleyici tedbirlerin başında geliyor. Aşı olanlar gribi hafif atlatıyor. En azından aşı, gribin zatürre gibi hastalıklara çevirmesini engelliyor. Uzmanların ifade ettiğine göre aşı için en ideal dönem Ekim ayı.

    Gribin en fark edilir belirtisi yüksek ateş. Ateşle beraber burun akıntısı, gözde kızarıklık, baş ağrısı, eklem ve kemik ağrısı, nefes darlığı ve öksürük ortaya çıkıyor. Nezlede ise sadece burun akıntısı, hapşırık ve burun tıkanıklığı oluyor.

    Gripten korunmak için ellerimizi sık sık yıkamalı, hapşırırken ve öksürürken ağzımızı kapatmalıyız. Bulunduğumuz odayı sık sık havalandırmalı ve bol sıvı tüketilmeliyiz. Kendimizi soğuktan korumalı ve kalabalık ortamlardan kaçınmalıyız.

    2014 Grip Salgını

    Yukarıda anlattıklarımız dış etkenler. Peki beslenme konusunda nelere dikkat edebiliriz ?

    Bol bol sebze ve meyve tüketmeliyiz. Çok zorda kalmadıkça vitamin ilaçlarını tercih etmemeliyiz. Onun yerine koyu yeşil, kırmızı ve sarı renkte sebze ve meyveler daha sağlıklıdır. Fazla uğraşmadan dakikalar içinde mis gibi taze sıkılmış portakal suyu hazırlayabilirsiniz. Bunun için katı meyve sıkacakları ve narenciye sıkacakları mevcut. O kadar çok model var ki uygun fiyata bu ürünlere sahip olmak mümkün.

    Bağışıklık sistemini güçlendirmenin diğer yolu vücutta biriken toksinlerin atılmasıdır. Portakal-havuç, elma-havuç, pancar-havuç suyu gibi karışımlar vücuttan toksinleri uzaklaştırmak için faydalı karışımlardır.

    Yoğurdun bağışıklık sistemini güçlendirici ve hastalıklara karşı koruyucu etkisi vardır. Bu sebeple yoğurdu sofralardan eksik etmemeliyiz. Gelişen teknolojinin sağladıkları arasında evde yoğurt yapmak için kullandığımız yoğurtçular önemli bir yer tutuyor.

    Grip için riskli dönemlerde aşırı sigara içmekten kaçınmalıyız. Sigara bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücudumuzu mikroplara karşı savunmasız hale getirir. Sigara ile vücudunuza zarar vermek yerine bir kâse dolusu yemişle vücudunuzu ödüllendirebilirsiniz.

    Aşırı alkol tüketimi bağışıklık sistemini güçsüz hale getirir. Alkol vücudu susuz bırakır. Gribe karşı sulu gıda tüketilmesi önemli olduğu için alkol kullanımından kaçınmak gerekir.  Alkol yerine pasta ve kurabiyelerle zenginleştirilmiş 5 çaylarını tercih edebilirsiniz. Ailenizle veya arkadaşlarınızla paylaşacağınız tatlı zamanlar sizi stresten uzak tutar. Gribe karşı psikolojik önlem almış olursunuz.

    Görüldüğü üzere birkaç küçük tedbirle gripten korunmak mümkün. Gribi gözümüzde büyütmemeli ve önlemlerimizi almalıyız.

  • Bonibonlu çikolatalı tart tarifi

    Bonibonlu çikolatalı tart tarifi

    Bonibonlu çikolatalı tart nasıl yapılır ? Bonibonlu çikolatalı tart malzemeleri nelerdir ? Bonibonlu çikolatalı tart tarifi…

    Malzemeleri (16 dilim)
    125 gr tereyağı (oda sıcaklığında yumuşamış)
    1 çay bardağı şeker
    1 su bardağı esmer şeker
    1 adet yumurta
    2 su bardağı un
    Yarım tatlı kaşığı karbonat
    1 paket vanilya
    Bir çimdik tuz
    125 gr kırık bitter çikolata
    50 gr kıyılmış ceviz içi
    50 gr bonibon

    Yapılışı:
    1) Fırınınızı 180 dereceye ayarlayıp ısıtın
    2) 30 cm çapında bir tart kalıbını tereyağı ile yağlayın
    3) Un, karbonat ve tuzu bir kapta harmanlayın
    4) Her 2 şekeri ve tereyağını mikserle krema kıvamına gelinceye kadar çırpın
    5) Vanilya ve yumurtayı ekleyip karıştırın
    6) Mikseri düşük hızda çalıştırın ve karışıma unlu malzemeyi, ceviz ve kırılmış bitteri ekleyip karıştırın
    7) Karışımı tart kalıbına yayın
    8) Fırına verip tart hafifçe kahverengileşinceye kadar yaklaşık 20 dk pişirin
    9) Pişirimin son 7-8 dakikasında tartı çıkarıp bonibonları üzerine serpin, pişirime devam edin.
    10)Fırından çıkarıp soğumasını bekleyin, soğuduktan sonra dilimleyin. Afiyet olsun…

  • Siyah ve beyaz desenli perde modelleri

    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri

    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri galerimizde sizlerle…

    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri

    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri
    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri

  • Elektronik sigara yararlı mı zararlı mı?

    Elektronik sigara yararlı mı zararlı mı?

    Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi, sigarayı bırakmak isteyenler arasında son zamanlarda kullanımı yaygınlaşan elektronik sigara konusunda araştırma başlattı.

    Elektronik sigaranın yararlarını ve zararlarını ortaya koymak için bir araya gelen Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Köseoğlu ve Biyofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bilgen ile Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Uğur klinik ve deneysel araştırmalara başladı.

    Doç. Dr. Fatih Uğur, yaptığı açıklamada, elektronik sigarada tütünün yanmasıyla oluşan, kanın oksijen taşıma kapasitesini bozan karbonmonoksit ve kanserojen olan tarın bulunmadığını söyledi.

    Bugüne kadar yapılan anket çalışmalarında elektronik sigaranın yüzde 30 ile yüzde 80 arasında normal sigarayı bırakmaya, yüzde 70 ile yüzde 90 arasında da sigarayı azatmaya yardımcı olduğunun bildirildiğini ifade eden Uğur, elektronik sigaraya bağımlılığın ise normal sigaraya göre yüzde 25 ile 60 arasında olduğunu kaydetti.

    Uğur, elektronik sigara kullanırken en sık boğazda rahatsızlık ve ağızda kuruluk gibi şikayetler ortaya çıktığını belirterek, bunları kullanıcıların en fazla dörtte birinin söylediğini, ayrıca her kullanımda oluşmadığının ve şiddetli düzeyde olmadığının ifade edildiğini anlattı.

    Prof. Dr. Emel Köseoğlu ise 2003 yılında patent almış yeni bir ürün olan elektronik sigara üzerinde yapılmış bilimsel araştırma sayısının az olduğunu belirtti.

    Mevcut çalışmaların da az sayıda kişi üzerinde gerçekleştirildiğine dikkati çeken Köseeoğlu, şöyle devam etti:
    “Çalışmalarda içimde görülen rahatsızlıkların zaman içerisinde azaldığı belirlenmiştir. Ayrıca elektronik sigara içimiyle vücuda alınan nikotinin normal sigaradakine göre oldukça az miktarda olduğu bulunmuştur. Sigara içmemekle oluşan endişe, depresyon, açlık, düşük konsantrasyon gibi yoksunluk belirtilerini normal sigara kadar olmasa da giderdiği belirlenmiştir. Bu şekilde normal sigara içme isteğini azalttığı ortaya konmuştur.”

    “Toksik madde daha az”

    Köseoğlu, normal sigarada 4 binin üzerinde kimyasal bulunduğuna dikkati çekerek, bunların 43’ünün kanserojen ve 400’ünün ise toksik olduğunu anlattı:

    Elektronik sigaranın kartuş sıvısında ise toksik madde olmadığını ya da eser miktarda bulunduğunu belirten Köseoğlu, şöyle konuştu:

    “Fakat kartuş sıvısının ısınması ile oluşan buharda eser veya az miktarda toksik madde varlığı saptanmıştır. Bu toksik maddeler normal sigaraya göre 9 ile 450 kez daha az olarak bulunmuştur. Yine elektronik sigara buharında çok ince partiküller saptanmıştır. Bunların sağlık üzerine etkileri net değildir. Ayrıca ısıtıcı ünite ile kartuşun birlikte imal edildiği kartomizer denilen bir bölüm içeren elektronik sigaraların, sıvısında ve oluşan buharında az oranda, çok küçük partiküller şeklinde metal parçacıkları gözlenmiştir. Bu metal parçacıklarının solunum sistemi hastalıklarına yol açma riski vardır.

    Yapılan çalışmalarda ek olarak, kullanılan elektronik sigaranın tipi ve markası ile birlikte toksik ajanların miktarında değişiklik olabileceği gözlenmiştir. Ayrıca, elektronik sigara içilmesi ile normal sigara içiminde olduğu gibi kısa dönemde solunum yolu direncinde artma olduğu saptanmıştır. Pasif içicilik yönünden yapılan çalışmalarda ise normal sigara içiciliğinde ciddi oranda pasif içicilik varken e- sigara ile bunun eser oranda olduğu saptanmıştır. Ayrıca e-sigara içilmesi ile vücuda alınan nikotin miktarı normal sigaraya göre çok azdır. Bununla bağlantılı olarak e-sigarada görülen bağımlılık normal sigaradakinden daha azdır.”

    “Deneysel çalışma yapılmamış”

    Konu yeni olmasından dolayı bilgi eksikliği olduğunu ve bu nedenle de objektif olarak irdelenmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Köseoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    Elektronik sigara ile ilgili literatürde yapılan çalışmalar kısa dönemde etkileri değerlendiren çalışmalar. Ayrıca az sayıda kişi üzerinde gerçekleştirilmişler. Uzun süreli çalışmalarla uzun dönemdeki etkiler değerlendirilebilir. Yine daha fazla kişi ile çalışmalar yapılabilir. Solunum sistemi, kalp ve damarlar ile kan hücreleri üzerine etkileri daha ayrıntılı incelenebilir. Bu konularda deneysel çalışmalar gerçekleştirilebilir. İçilen buhardaki partiküller ve sağlık üzerine etkileri konusunda çalışılabilir. Pasif içicilikle ilgili çalışmalar yapılabilir. Kişilerin hafıza ve dikkat gibi beyin aktiviteleri üzerine ve psikiyatrik durumları üzerine yaptığı etkiler incelenebilir. Bağımlılık ile ilgili çalışmalar yapılabilir. Diğer normal sigarayı bırakma yöntemleri ile karşılaştırılabilir. E-sigaranın normal sigaraya olan bağımlılığı azaltmak için kullanabileceği yollar, teknikler belirlenip geliştirilebilir. Daha sağlıklı ve normal sigarayı bırakmada daha etkili olabilmesi için değerlendirmeler ve çalışmalar yapılabilir.”

    Prof. Dr. Mehmet Bilgen de elektronik sigara hakkında deneysel çalışma yapılmadığına dikkati çekerek, “Erciyes Üniversitesinde elektronik sigara üzerinde birtakım klinik ve deneysel çalışmalar başlattık. Bu konuda bilgi almak isteyenler, ilgili araştırmacılar ve çalışmalarımıza iştirak etmek isteyen kişilerle temasa geçmekten memnuniyet duyarız” diye konuştu.

    Peki Sistem Nasıl Çalışıyor?

    Cihazı kullanmaya başlayım içine hava çektiğiniz zaman hava sensörü hemen aktif olarak çalışır ve entegre devreyi bildirim gönderir.Entegre devre akım sistemini açarak  bulaştırıcı kısmana akım vererek buharlaştırma olayının başmasını tetikler Bu kısımda bulunan tugsten – wolfram teli derhal ısınır ve temas halindeki alkaloit sıvısını buharlaştırır. Oluşan soğuk buhar, çekilmekte olan hava ile birleşir.

    Hem kullanıcılar tarafından yapılan anketler sonucu olumlu etilerinin çok fazla olması ve güvenilir olmasıyla elektronik sigara bir çok insanın sigarayı bırakmasında en önemli etkilerden birini sağlamıştır.
    Bir sigara 4 binden fazla kimyasal madde içermektedir ve bu maddelerin arasında en yoğun kanserojen  üreten maddeler bulunmaktadır.Kullanıcılar arasında yapılan anketlere göre elektronik sigara en yüksek derecede sigara tiriyakilerinde bile ürettiği buhara dönüştürdüğü sıvıya dilerseniz az bir miktarda nikotin ekleyebiliyorsunuz.Böylece hem sigarayı bırakmış oluyor hemde sigara aradığınız duyguyu bulabiliyorsunuz.

    Elektronik sigara fiyatları 

    39.00TL dan başlayıp 699.00TL fiyat aralığında satılmaktadır!

    Bileşenleri

    Sıvı, sıvı buharlaşan bir “atomizer”, ve bir pil için bir ağızlık ve bir rezervuar görevi gören bir plastik kartuş: Elektronik sigara üç temel bileşenleri içerir.

  • Kalbe zararlı bilinçsiz diyet

    Kalbe zararlı bilinçsiz diyet

    Bilinçsiz yapılan diyetin vücuda etkilerinin boyutu arttı ve bir kişi diyetten zarar gördü ve kalp kapakçığı değişti.

    Bilinçsiz diyet sonucu kalp kasları zayıflayan ve kalp kapakçığı hasar gören Ferhan Saner, yapılan başarılı operasyonla tekrar sağlığına kavuştu.

    Doç. Dr. Ahmet Akgül, yaptığı yazılı açıklamada, 40 yaşındaki Ferhan Saner’in nefes almada aşırı zorluk, hareket edememe ve karın şişliği gibi şikayetlerle hastaneye başvurduğunu anlattı.

    Hastanın, yaptığı diyetle hızla kilo vermesi sonucunda, kalp kaslarının olumsuz etkilendiğini ifade eden Akgül, şu bilgileri verdi: “Kaslardan destek alan kalp kapakçığı da görevini yerine getiremez olmuş ve tam bir yetmezliğe girmişti. Böylece hastanın kanı akciğerlerde birikmekte ve çok şiddetli nefes darlığına neden olmaktaydı. Aynı zamanda şiddetli ödemle hastanın kilosu azalacağına artmaya başlamıştı. Bu nedenle hastamız geldiğinde hem nefes darlığı hem de hareket etmede zorluk ve karında şişlik mevcuttu. Acil olarak hastamızın tetkiklerini yaptık ve kalpteki iki kapakçığın son dönemde yetmezlikte olduğunu gördük. Hastamızı ameliyata hazırladık, bir kapakçığı değiştirdik diğerini de tamir ettik. Hastamız sağlıklı bir şekilde ameliyattan çıktı ve taburcu oldu.”

    Akgül, diyetteki amacın sağlıklı kilo verilmesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Sağlıklı beslenen bir bireyde zaten kilo birikimi olmamaktadır. En iyi diyetisyen, insanın kendi vücududur. Hormonlar ve enzimler bu dengeyi korurlar ama sağlıksız ve aşırı beslenme vücutta yağlanmaya neden olmaktadır. Bu yağlanmadan hızla kurtulmak istendiğinde aşırı diyet ve açlık hatta uygunsuz ilaçlar kullanılmaktadır. Vücut aç kaldığında gerekli olan enerjiyi daha kolay olduğu için kasları yakarak almaktadır. Halbuki esas olan yağ dokusunun yakılmasıdır. İşte kaslardan değil de yağ dokusundan enerji yakılması için dengeli, sabırlı ve sporun eşlik ettiği bir beslenme programı gerekmektedir. Kısa zamanda aşırı kilo vermenin sakıncası işte bu kas erimesidir.”
    “KİLO VERDİM SANDIM, MEĞER HAYATIMLA OYNAMIŞIM”
    Açıklamada görüşlerine yer verilen Ferhan Saner de kilolarından kurtulmak için uzman yardımı almadan 7 ayda 57 kilo verdiğini belirtti. Saner, bu süre boyunca sadece elma ve yoğurt yediğini söyledi. Saner, günde 2 paket sigara kullandığını da ifade ederek, “Bir gün nefes alamayacak vaziyette, karnım şiş, zorlukla yürüyerek hastaneye gittim. Ve kalbimle ilgili büyük bir sorun oluğunu acil ameliyat olmam gerektiğini öğrendim. İşte tam o sırada Doç. Dr. Ahmet Akgül ve ekibi imdadıma yetişti. Dr. Ahmet Bey ameliyatımı yaptı. Şimdi gayet iyi durumdayım. Kilo verdim sandım meğer hayatımla oynamışım. Buradan belirtmek isterim ki hiç kimse asla ama asla bilinçsiz diyet yapmasın. Bundan sonra asla sigara da içmem. Doç. Dr. Ahmet Akgül’e, ekibine ve hastane personeline teşekkür ediyorum” diye konuştu.