Blog

  • Kilolar yatağa girmesin

    Kilolar yatağa girmesin

    Yatakta mutlu olmak için her ne kadar manken gibi bir vücuda sahip olmak şart olmasa da özellikle göbek bölgesinden alınan kilolar cinsel yaşamı olumsuz etkileyebiliyor.

    Günümüzde fast food tarzı yanlış beslenme, 30 yaşından sonra kolay kilo verememe ya da hamilelik sırasında alınan kiloların verilememesi nedeniyle göbek çevresinde inatçı yağlanmalar görülebiliyor. Kadınlarda hamilelik esnasında karın kaslarının gevşemesi ya da yırtılması, erkeklerde de doğuştan gevşek olması nedeniyle karında fıtıklaşma cilt altı yağı yanında daha göbekli bir görünüme yol açabiliyor. Bu yağlanma ise sadece gündelik hayatı değil çiftlerin ilişkilerini de etkiliyor.

    Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar , “Evli çiftlerde kadında ya da erkekte aşırı sarkmış, genital bölgeyi örten göbek, cinsel yaşamda da sıkıntılara yol açabiliyor. Karın germe isteği ile başvuran hastalarda sıklıkla cinsel yaşamla ilgili sıkıntılar dile getiriliyor. Karın germe ameliyatı geçiren hastalarda ise ameliyat sonrası cinsel yaşam konusunda mutlu olma oranı oldukça yüksek oluyor” diyor.

    Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar, “Karın germe ameliyatı sezaryen çizgisi denilen göbekten 8-10 cm aşağıdaki alandan kesi ile yapılıyor. Karın cildi kas üstünden sıyrılarak fazla yağ cilt gerilerek atılıyor. Göbek deliği tekrar oluşturuluyor ve karın kaslarında da gevşeyen fıtıklaşan bölgeler onarılıyor. Karın kasları tekrar gergin hale getiriliyor ve iz iç çamaşırı içinde kaldığı için belli olmuyor.

    Kadınlar sezaryen izine alışkın olduğundan fazla sıkıntı yaşamayabiliyor. Erkekler iz konusuna daha yabancı olsa da iç çamaşırı içinde kaldığında bu operasyon tercih ediliyor. Özellikle de karın germe sonrasında mutlu bir yaşam ameliyatı daha da cazip hale getiriyor” diyor.

    Erkekler de mağdur

    Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar, kadınlar kadar erkeklerin de karın bölgesindeki yağlanmadan mağdur olduğunu belirtiyor ve “Kadınlarda karın bölgesinde yağlanma kıyafetten, denize girerken seçilecek mayo ya da bikiniye kadar her türlü seçimi etkiliyor. Aynı şekilde toplum içinde utanma duygusuna da neden olabiliyor. Kadın ve erkek arasındaki cinsel ilişkide ise yine unutulmamalıdır ki; erkekler de en az kadınlar kadar bu durumdan şikayetçi oluyor. Erkeklerde genital bölgede aşırı yağlanma cinsel organda yanıltıcı kısalık algısı yaratabiliyor ve cinsel performans düşüklüğüne yol açabiliyor” diyor.

    Karın germe ameliyatı ile daha atletik ve gergin bir vücuda sahip olmak bazen evliliklerde kurtarıcı olabiliyor. Bu ameliyat genel anestezi altında yapılıyor ve ortalama 2 ile 4 saat sürüyor. Ameliyat sonrası 1 gece hastanede kalmak gerekiyor. Pansumanlar ise üçüncü gün açılıyor. Günlük hayata ve işe dönüş için 1 hafta dinlenmek yeterli oluyor.

  • Romantik yılbaşı 2014 önerileri…

    Romantik yılbaşı 2014 önerileri…

    Akşam televizyon karşısında pinekleme ritüelinizi romantik bir buluşmaya çevirmeye ne dersiniz? Özel bir şeyler pişirmek zorunda değilsiniz. Sadece güzel bir kıyafetinizi giyin, masaya mumlar koyun ve tabii televizyonu kapatın. Böylece birlikte özel bir gece geçirmiş ve çift olarak sohbet etme şansı yakalamış olacaksınız.Randevulaşın

    Bir akşamı ya da öğleden sonranızı eşinizle birlikte geçirmek üzere tahsis edin. İlla ki dışarı çıkıp para harcamak zorunda değilsiniz. Birbirinize sarılıp film izleyerek ya da dışarıda yürüyüş yaparak flört edebilirsiniz. Randevu saatini dolu dolu birbirinize harcamış olursunuz böylece.

    İncelikler yapın

    Eşinize onu düşündüğünüzü belli edin. Mesela gün ortasında ona cep telefonunuzdan bir sevgi mesajı gönderin. Ya da sabah o evden çıkmadan ceketinin cebine sevgi notu yazın. İş esnasında elini cebine attığında hoş bir sürprizle karşılaşmış olur böylece.İş konuşmayı kesin

    Her ne kadar sorunlarınızı paylaşmak, iş yerinde yaşadıklarınızı birbirinize anlatmak güzel bir şey olsa da bunlar romantizmi öldüren katillerdir aynı zamanda. Biraz ara vermeye ne dersiniz?

    Hoşuna gidecek bir şeyler yapın

    Mesela onun çok sevdiği ve izlemeyi çok istediği filmi, her ne kadar sizin tarzınızda bir film olmasa bile birlikte izlemeyi teklif edin. Ya da onun yapmaktan hiç hoşlanmadığı ama evde onun görevi olan bir işi o yapmadan bir defalık siz yapın ve onu şaşırtın. Bunun gibi, eşinizin hoşlandığı şeyleri, her ne kadar siz çok sevmeseniz de arada hoşluk olsun diye gerçekleştirmeye çalışın. Elbette aynı şeyi zaman zaman eşinizden de beklemelisiniz.Eve çeki düzen verin

    Darmadağınık, pasaklı bir ortam hiçbir zaman romantizmi desteklemez. Evinizin düzenli ve temiz olmasına özen gösterin. Belki bir akşam evi çiçeklerle donatmak için de ekstradan efor sarf edebilirsiniz.

    Elbette evi temizleme ve düzenleme işi sadece sizin göreviniz değil. Eşinizle görev dağılımı yaparak evin düzenini birlikte sağlamalısınız.

    “Seni seviyorum” deyin

    Bu iki sözcük tüm kapıları açabilen bir anahtardır aslında. Eşinize onu sevdiğinizi söylemekten kaçmayın.

  • Türkler cinsel olarak ne kadar aktif?

    Türkler cinsel olarak ne kadar aktif?

    8 Avrupa ülkesinde yapılan araştırmadan çıkan ilginç sonuçlar…

    Pfizer’in, bağımsız araştırma ajansı Vision Critical aracılığıyla 8 Avrupa ülkesinde (Türkiye, Rusya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Ukrayna, Sırbistan ve İsrail) toplam 4108 kişiye yaptırmış olduğu cinsel mutluluk ile ilgili “When it comes to sex” (Cinsellik söz konusu olduğunda) anketi Türklerin cinselliğe bakış açısını ortaya koyuyor.

    Bu araştırma Türkiye’de 36-65 yaş arasındaki kadın ve erkeklerin cinsel tavır ve davranışları hakkında ilgi çekici bilgiler sunuyor. Online olarak gerçekleştirilen ankete 36-65 yaşları arasındaki 2087 erkek ve 2021 kadın olmak üzere toplam 4108 kişi dahil edildi. Türkiye’den 289 erkek, 265 kadın olmak üzere 554 kişi anketi yanıtladı. Araştırmanın Türkiye sonuçlarının açıklandığı 18 Aralık’taki basın toplantısında Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Cem İncesu ile Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu araştırma sonuçlarını yorumladı.

    Cinselliğin çok rahat konuşulamadığı ve doğru bilgiye ulaşmanın zor olduğu toplumumuzda en çok merak edilen konular arasında cinsel sağlık başı çekiyor. Türkiye’de cinsellikle ilgili tutum ve davranışları ortaya çıkarmayı hedefleyen “When it comes to sex” (Cinsellik söz konusu olduğunda) araştırması, kadınların çoğunluğunun (%58) cinsel yaşamlarını iyileştirmek için eşlerinin daha sert bir ereksiyona sahip olmasını istediklerine işaret ediyor.

    Prof. Dr. Cem İncesu “When it comes to sex” (Cinsellik söz konusu olduğunda) araştırması sonuçları hakkında “Bu araştırmanın sonuçları Türkiye’de orta ve ileri yaş grubunun aktif bir şekilde cinsel yaşamlarını sürdürdüklerini göstermesi açısından önemlidir. Bir başka önemli sonuç da bu grubun cinselliği cinsel birleşmeden ibaret görmeyip ön sevişme süresi, partnerin cinselliğe hazır ve istekli olması ve ereksiyon kalitesi gibi unsurlar açısından cinsel yaşamın kalitesine de önem verdiklerinin görülmesidir” şeklinde görüş bildirdi.

    Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu ise cinsel sorunların gündelik hayata ne kadar ve nasıl yansıdığının bilinmesi için “When it comes to sex” (Cinsellik söz konusu olduğunda) araştırmasının önemini vurgulayarak araştırma sonuçlarıyla ilgili olarak, “Hastalara etkili, güvenli ve kullanımı basit tedavi seçenekleri sunabildiğimiz 1990’ların ikinci yarısından itibaren cinsel sorunlar konuşulur olmaya başladı. Bu konuda tedavi yaklaşımlarının oluşturulması toplumsal cinsel alışkanlıkların bilinmesine dayanmaktadır. Bütün dünyada yapılan araştırmalar 40-70 yaş grubunda neredeyse küresel olarak her 3 erkekten 2’sinde cinsel sorunlar olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

    “Konuşulması oldukça sıkıntı verici cinsel sorunlarla ilgili karşılaştığımız en büyük problemlerden bir tanesi insanların kafasındaki yanlış bilgilerdir. Bilimsel olmayan veriler, kulaktan dolma sözler, özellikle de internetin herkes tarafından bu kadar yaygın kullanılması, hastalar üzerinde bu konuda yardım alıp almamaya karar verme veya tedavi aşamasında yanlış yönlendirici olabilmektedir. En basit örnek, toplumda yaş ve cinsellik konusunda kurulan bağlantının bu araştırma sonucuna göre aslında o kadar da doğru olmadığının görülmesidir. Araştırmada 56-65 yaş grubu katılımcılar aktif cinsel hayatlarının devam ettiğini bildirmişlerdir” diyen Doç. Dr. Haluk Kulaksızoğlu “Bu noktada cinsel sorun yaşayan bireylerin doğru bilgiye, en kısa ve etkin şekilde ulaşması için oluşturulan www.sertkonusalim.com web sitesinin hazırlıkları son aşamaya gelmiştir. Bu site sayesinde bireyler kendi şikayetleri ile ilgili bilgiye ulaşabilecek ve gerçekten bir sorun olup olmadığı konusunda kendilerini değerlendirme imkanına sahip olacaktır” diyerek sitenin yaratacağı bilinçlendirmenin kişileri yanlış bilgilerden, kendilerini zor durumda bırakabilecek tedavilerden veya beklentilerden koruyacağına inandığını ifade etti.

    Araştırma Sonuçları

    Araştırma sonucunda, sanılanın aksine orta yaş üstü kişilerin de hareketli bir cinsel yaşam sürdükleri, cinsel ilişki süresinin ortalama olarak birkaç dakika olduğu ve tatmin için ön sevişme ve sertlik gibi bazı unsurların önemli olduğu anlaşılıyor. Cinsel açıdan tatmin olma hissinin yaşama genel bakış açısından yüksek önem taşıdığı da araştırmanın bulguları arasındadır.

    Orta ve ileri yaş grubu hareketli bir cinsel yaşam sürüyor

    Farklı yaş gruplarında cinsel ilişki sıklığının araştırıldığı çalışmada Türkiye’de bireylerin büyük çoğunluğunun (%90) ayda en az 1-3 kez cinsel ilişki yaşadığı ortaya çıktı. Yaş gruplarına göre bakıldığında, Türkiye’de çoğu yaş grubunun oldukça aktif bir cinsel yaşam sürdüğü belirlendi. Araştırmanın ilgi çekici sonuçlarından biri, 56-65 yaş arası insanların %78’inin ayda en az 1-3 kez cinsel ilişki yaşadığını ifade etmeleri oldu. Daha genç yaş grubundakilerin (36-45) yarıdan fazlası (%72) haftada en az 1-3 kez cinsel ilişki yaşarken, 56-65 yaştakilerin yaklaşık yarısı da (%46) aynı derecede aktifler.

    Sadece birkaç dakika sürüyor

    Katılımcılardan cinsel ilişkilerinin ortalama ne kadar sürdüğünü de belirtmelerinin istendiği araştırmaya göre, erkek ve kadınların üçte birinden fazlasının (%38) ilişkisi 3-10 dakika sürüyor. 56-65 yaş arasındakilerin %42’sinde ilişki 10 dakikadan kısa sürüyor. Sonuçlar uzun süreli cinsel ilişkiden ziyade, kısa süreli ve tatmin edici bir cinsellik yaşamanın önemini vurguluyor.

    Tatmin için ön sevişme önemli

    Araştırmada katılımcıların %68’i “fiziksel ön sevişmenin” kendilerinin ve eşlerinin cinsel tatmininde en önemli ya da ikinci önemli unsur olduğunu belirttiler. Hem kadınlar, hem de erkeklerin ön sevişmenin önemini vurgulaması dikkat çekti. Bu konuda ikinci sıradaki yanıt “istediğinde cinselliğe hazır olması” olurken, üçüncü sıradaki yanıt ise “penetrasyona yetecek sertlikte ve sık ereksiyon” oldu. Böylece ilişki anı geldiğinde iyi performans gösterebilmenin bireysel düzeydeki kriterleri belirlenmiş oldu. Erkekler için bu, başarılı ilişki için yeterli sertlikte ereksiyonu sürekli gerçekleştirip sürdürmek olarak tanımlanabilir. Ayrıca fiziksel ön sevişmenin cinsel tatmin sağlama açısından her istediğinde cinselliğe hazır olmaktan daha önemli olduğu ortaya çıktı.

    Partnerler ne ister?

    Genel olarak birçok kişi (%63) cinsel yaşamlarının kalitesini artırmak için daha sert bir ereksiyona sahip olmak (veya partnerinin sahip olmasını) istiyor. Kadınlar açısından bu istek yaş ilerledikçe artarken, tüm yaş gruplarında büyük çoğunluk partnerlerinin ereksiyonunu artırabilmeyi arzu ediyor. Cinsiyete göre bakıldığında, erkekler bu yöndeki ihtiyaçlarını daha fazla vurguluyor. Orta yaş grubunda (36-45 veya 46-55) on erkekten sekizi (%79-82), üst yaş grubunda (56-65) ise on erkekten yedisi (%73) ereksiyon sertliğini artırabilmeyi dilediklerini söylüyor. Benzer şekilde, ortalama dört kadından üçünün (%76) cinsel hayatlarının daha iyi olması için eşlerinin daha sert ereksiyon olmasını istediği ortaya çıkıyor.

    Kişinin hayata genel bakışı açısından önemli

    Araştırmada ayrıca katılımcılara cinselliğin, hayatı algılamaları konusunda ne kadar önemli olduğu sorularak, cinselliğe yönelik tavır daha geniş bir düzeyde de incelendi. Buna göre, kadın ve erkeklerin büyük çoğunluğu cinsel açıdan tatmin olma hissinin yaşama genel bakışları açısından önemli veya çok önemli olduğunu kabul ediyor. Bu durum özellikle, bunu ifade eden erkeklerin dörtte üçünden fazlası (%80) için geçerli. Kadınların da yaklaşık üçte ikisi (%62) cinsel açıdan tatmin olma hissinin önemli bir faktör olduğunu kabul ediyor.

    Anketin ayrıntıları

    Anket 2012 yılında bağımsız araştırma ajansı Vision Critical tarafından Pfizer sponsorluğunda 8 Avrupa ülkesinde (Türkiye, Rusya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Ukrayna, Sırbistan ve İsrail) yapıldı. Online olarak gerçekleştirilen çalışmaya 36-65 yaşları arasındaki 2087 erkek ve 2021 kadın olmak üzere toplam 4108 kişi dahil edildi. Türkiye’den 289 erkek, 265 kadın olmak üzere 554 kişi anketi yanıtladı. Bildirilen sonuçlar sadece Türkiye’den elde edilen yanıtlara dayanmaktadır.

  • Şık perde 2014 tasarımları

    Şık perde 2014 tasarımları

    Huzurlu yuvanızdan dış dünyaya açılan gözlerinizdir perdeler.Renkleri ve yapısıyla dünyayı görmek istediğiniz gibi görmenize yardımcı olan ve evinizin olmazsa olmazı perdeler.

    Dekorun görsel ve estetik anlamdaki değerinin belkide en güzel örneği. Huzurlu, sıcak yuvanızdan dış dünyaya açılan gözlerinizi onun sayesinde rengarenk boyaya bilirsiniz. Ev korunaklı bir dünyadır bizler için. Nerede oturuyor olursak olalım içine adım attığımızda dış dünyadan kendimizi yalıtıp kendimize ait dünyaya geçiveririz evlerimizde.

    Ve işte o evin nerede olduğuna bakmaksızın istediğimiz büyülü dünyaya bakıyormuşcasına varetmek perde modelleri sayesinde mümkün. Yemyeşil bir doğaya cıvıl cıvıl bahara bakan bu pencereyken bir diğer odanın bir diğer penceresinde beyaz atlı prens beklemektedir sarayın avlusunda… Ve yorucu günün ardından gece mavisi huzurlu bir akşam saati… Büyülü bakışların dünyasını yani perdeleri unutmamak gerek. Dekoratif tamamlayıcılığının yanısıra düşlerimize açılan gözlerdir perdeler.

    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları

    sik_perde_2014_tasarımlari (7)

    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları

    sik_perde_2014_tasarımlari (9)

    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
    Şık Perde 2014 Tasarımları
  • Olması gereken kışlık kıyafetler

    Olması gereken kışlık kıyafetler

    Upuzun bir atkı

    Kışın şık görünmenin en kolay yolu bir güneş gözlüğü, bir bere ve upuzun bir atkıdan geçer. Hem stil sahibi hem rahat olan bu görünüş her kıyafetle de kolayca uyum sağlar.

    Düz deri botlar

    Şık bir bot kıyafetinizi baştan aşağı değiştirir. Hem soğuk havada giymek için ideal hem de şık olmanızı sağlayacak botu mutlaka alın, pişman olmayacaksınız.

    Büyük boy, kalın bir kazak

    Hiçbir şey kocaman bir kazak kadar ‘’kış’’ havasında olmaz. Her dolapta mutlaka olması gereken bu kazak günün her saati giyilebilir.

    Kalın ve yüksek kesimli çorap

    Rahat ve sıcak tutan çoraplar kışın vazgeçilmezidirler. Üstelik diz üstü çizmelerle giymek için ideal olan bu çoraplar topuklu ayakkabıyla da giyilebilirler.

    Uzun düz atlet (kat vermek için)

    Bu sezon kat kat giyinmek moda. Taytların üzerine, kazağın altına giyebileceğiniz bu tip bir atlet, tayttan dolayı, istenmeyen görüntülerin ortaya çıkmasını engeller.

    Rahat topuklu botlar

    Kar sokaklara düşmeye başlayınca yerler kayganlaşır ve yürümek zorlaşır. Güvenliğinizi de tehlikeye atmamak ve şıklığınızdan bir şey kaybetmemek için ölçülü topuğa sahip bir bot edinin.

    Tayt

    Son zamanın en gözde modası taytlar hem rahat, hem kolayca kombinlenebilir hem de şık parçalar oldukları için resmen biz kadınların gönlünde taht kurdular. Her tarza uyum sağlayan taytların pantalon olmadıklarını unutmayın! Taytınızı daima poponuzu kapatacak parçalarla kombinleyin.

  • Saçınızı kestirmemeniz için nedenler…

    Saçınızı kestirmemeniz için nedenler…

    Saç kestirmek mükemmel bir karar olabileceği gibi bir kabusa da dönüşebilir.

    1. Soğuk hava

    Önümüz Sonbahar ve Kış! Kışlar genelde ne kadar soğuk geçer hepimiz biliyoruz. Eğer siz de çoğumuz gibi üşüyenlerdenseniz, uzun saçlar kafanızı ve sizi sıcak tutmaya yardımcı olacaktır.

    2. Saçınızın şekle girmediği günlerde pek çok opsiyonunuz olur

    Şapkalar ve saç bantları saçımızın şekle girmediği günlerde kurtarıcınız olur ama eğer saçlarınız uzunsa bunlara alternatif olarak saçınızı şık bir at kuyruğu yapabilir ya da örebilrisiniz.

    3. Kendinize izin günü verebilirsiniz

    Eğer saçınız kısaysa her gün şekillendirmeniz ve yıkamanız gerekir. Yoksa saçınız yağlı görünebilir. Yağlı görünmese bile şekilsiz, kısa saçlar pek de güzel durmayacaklardır. Eğer saçınız uzunsa, saçlarınızı haftada 3 kere yıkamak yeterlidir. Böylece saç renginizi ve nemini de koruyabilirsiniz.

    4. Örgü modası

    Malum, saçlarda örgü şu sıralar çok moda! Saçlarınız kısayken malesef onları öremezsiniz.

    5. Erkekler uzun saç sever

    İstisnalar hariç, erkeklerin birçoğu uzun saç sever.

    6. Saçınızı istediğiniz zaman kesebilirsiniz ama…

    Eğer saçınız uzunsa ve size yakışmadığını düşünüyorsanız her zaman kestirebilirsiniz ama saçınız kısaysa onu değiştirmek için uzamasını beklemeniz gerekir.

    7. Tekrar uzaması uzun sürer

    Saçınızı kestirdikten sonra tekrar uzamasını beklemek gerçekten de uzun ve zahmetli bir süreç. Eğer sabırsız bir yapınız varsa saçınızı kestirmemek daha akıllıca bir seçim olacaktır.

  • 2014 Yeni yılda yağlardan kurtulun…

    2014 Yeni yılda yağlardan kurtulun…

    2014 Yılbaşı yaklaşıyor, bu da demektir ki sosyal toplantılarda daha fazla boy göstereceksin! Yeni yıla en göz alıcı halinle girmek istiyorsan, vücudunu bu basit ve etkili yöntemlerle çalıştırmalısın…

    Vücudunu şoke et!

    Bazen vücudun egzersizler arasında molaya ihtiyacı vardır. Büyük değişimler de bu molalar esnasında olur. Senede birkaç kez gerçekten de ağır egzersiz planları uygulamayı denemelisin. Conneticutlı egzersiz uzmanı Tom HoIIand, kas gruplarını zorlayarak onları şaşırtacağını ve böylece daha çok gelişme sağlayacağını belirtiyor. Bu süre içinde belli kas gruplarını üç, dört gün arka arkaya, birkaç set halinde ara vermeden çalıştırmanı öneriyor.

    Yavaşla!

    Florida’daki Fitnetic Fitness işletmecisi, Fitness Uzmanı Maren Piefer, egzersizin temposunu ayarlayarak kasları şaşırtıp uyarabileceğini söylüyor: “Kaslar ne kadar uzun süre çalışırsa o kadar gelişir.” Mesela kol çalıştığın sırada ağırlığı kaldırırken ikiye, indirirken de dörde kadar say. Kasları gererek uzatırken daha fazla zaman harcayacaksın, böylece de zorlanıp daha verimli sonuç alabilirsin: Egzersiz esnasında ve sonrasında kalori yakımını hızlandıracaksın.

    Farkı böl!

    Bir egzersizi tam olarak tekrarladıktan sonra ikinci seferde, hareketi en zor yerinde yarım bırak. Piefer, ekstra tekrarlar yaptığında, kas gerginliğini aynı sürede arttırdığını söylüyor: “Bunu yaparken kas hücrelerine daha çok kan pompalanıyor, böylece kas gelişimi de hızlanıyor.”

    Bunu dene: Ellerine birer dambıl alarak iki yanına al. Dambılları omuzlarına yaklaştırırken üst kollarını kıpırdatma, sonra da yavaşça indir; orada dur ve dambılları tekrar omuzlarına yaklaştır. Başlangıca dön.

    Hızlan!

    Hız, sadece kardiyo egzersizlerinde geçerli bir faktör değildir. Piefer, hangi egzersizi yaparsan yap, hız katınca daha fazla kalori yakacağını belirtiyor: “Ayrıca güç de kattığı için daha atletik olursun.”

    Bunu dene: Piefer, kendi vücut ağırlığını kullanarak, hızlı bir tempoda hareket etmeni öneriyor. Böylece farklı kas gruplarını çalıştırarak daha fazla kas lifi yakacaksın. Mesela bir set ‘chest press’ hareketinden sonra 10-12 adet sınav çek ya da 12 adet dambıllı ‘alternate lunge’ sonunda 10-12 ‘body-weight squat’ yap.

    Haydi zıpla!

    Zıplayarak uygulanan pliometrik antrenmanlar, kalori yakmanı sağlayıp kasları yağlardan arındırıyor. San Francisco’daki Twisted Twilight Personal Training işletmecisi Jeremy Cheung, yerçekimine karşı çalışmanın vücudu zorladığını, zıplamanın farklı kas gruplarını hareket ettirdiği için egzersizi daha yoğun kıldığını söylüyor.

    Bunu dene:
     Egzersizden hemen sonra pliometrik antrenmana geç, kas gruplarını ve kas liflerine biriken yağları son damlasına kadar çıkarmayı başaracaksın. Eğer bunu egzersizden evvel yaparsan zıplamak için daha az enerjin olacak. Mesela birkaç set ‘squat’ egzersizinden sonra 10 adet ‘squat jump’ yap: Squat pozisyonunda başla, zıplayarak kollarını yukarı kaldır. Dizlerini hafifçe kırarak yere in, kollar da arkada kalsın.

    Kardiyo egzersizi de yap!

    Ağırlık ve kardiyo egzersizlerini kombinleyerek kalbinin hızlı atmasını sağla. Holland, ağırlık egzersizleri arasında kardiyo yaparak daha fazla yağ yakacağını kaydediyor.

    Bunu dene: Ağırlık kaldırdıktan sonra dinlenmek yerine 30 saniyelik yoğun kardiyo yap, ip atlamak ya da ‘high-knee lift’ gibi: “Yerinde koşmak gibi daha hafif bir kardiyo egzersizi yapmak istiyorsan, en az bir dakika devam etmelisin.”

  • Keşli Poğaça Tarifi

    Keşli Poğaça Tarifi

    Keşli Poğaça nasıl yapılır ? Keşli Poğaça malzemeleri nelerdir ? Keşli Poğaça Tarifi…

    Malzemeler

    1 çay bardağı rendelenmiş keş
    2 adet kırmızı biber
    125 gram oda sıcaklığında margarin
    1 çay bardağı mısıryağı
    Yarım kahve fincanı sirke
    1 adet yumurta (akı ve sarısı ayrılmış)
    1’er çay kaşığı mahlep ve tozşeker
    Yarım çay kaşığı tuz
    1 paket kabartma tozu
    Aldığı kadar un

    Üzerine: Kırmızı biber

    Keşli Poğaça Yapılışı
    Derin bir kaseye keş, 1 adet küp şeklinde doğranmış kırmızı biber, margarin, mısıryağı, sirke, yumurta akı, mahlep, toşeker, tuz ve kabartma tozunu koyun. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar un ilave edip, tüm malzemeyi yoğurun. Üzerini nemli bir bezle örtün ve 15 dakika dinlendirin. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın ve avucunuzun içinde yuvarlayıp, yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün ve halka doğranmış kırmızı biber yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri hafif pembeleşene kadar pişirin.

  • Belli Olmayan Estetik

    Belli Olmayan Estetik

    Estetik Plastik Cerrahi Derneği (EPCD) Başkanı ve Plastik ve Estetik Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, estetikte geçmiş senelerdeki abartılı isteklerin yerini  doğal ve sağlıklı görünüm talebinin bıraktığını belirtti. Yücel, artık estetiğin belli olmayanının makbul sayıldığını ifade etti.

    Anlaşılmayan estetiğin artık “iyi estetik” olarak değerlendirildiğini aktaran Yücel, şöyle devam etti:

    “Estetik ameliyatlarda doğallık, sağlık, güzellik ve çabuk iyileşme en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Artık eskiden olduğu gibi abartılı değişiklikler yapılmıyor. Daha önceki yıllarda örnek vermek gerekirse sadece şekil düzeltilmeye çalışılıyordu, fonksiyon gözardı ediliyordu. Özellikle burun estetiği olanların rahat nefes almaları beklenen bir durum değildi. Şimdi ise fonksiyona en az görünüm kadar önem veriyoruz. Eğer burun estetiğinden sonra hastalar eskisinden daha iyi nefes alamıyorlarsa bu başarılı bir ameliyat olarak kabul edilmiyor.”

    Yücel, günümüzde estetik cerrahi talep eden hastaların büyük bölümünün çalışan, sosyal hayatın içerisinde yer alan insanlar olduğunu, bu nedenle ameliyat sonrasında şişlik ve morlukların çabuk düzelmesi, hastanın kısa sürede normal görünümünü kazanarak işine ve sosyal hayatına geri dönebilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

    Yücel, yeni tekniklerin cerrahi operasyon sonrasında daha hızlı iyileşmeyi sağlamaya yönelik olduğunu dile getirdi.

    “Kişilik özellikleri ve etnik yapı”

    Yücel, geçmişte yapılan burun estetiği ameliyatlarında burnun kaldırıldığını ve ucunun inceltildiğini, bunun da hastaların büyük bölümünün nefes almasını zorlaştırdığını söyledi.

    Daha önce burun ameliyatı sonrasında şişlik ve morlukların çok uzun sürdüğünü belirten Yücel, şöyle konuştu:

    “Şimdi ise buruna şekil verilirken hastanın yüz yapısı, kişilik özellikleri ve etnik yapısı göz önünde tutuluyor. Özellikle kadın ve erkeklerdeki yaklaşım tamamen farklı olmalı. Erkeklere kadınsı bir burun yapmamaya özen gösteriyoruz. Herkese aynı burunu yapmamaya çalışıyoruz. Ameliyat öncesinde bilgisayar simülasyonları yaparak burunun son halini belirliyoruz. Amaç hastanın ameliyatlı olduğunun anlaşılmaması.”

    Yücel, göz kapaklarını yüzden bağımsız düşünme döneminin de sona erdiğini, üst kapağa yönelik bir işlem yaparken sıklıkla kaş ve alına da bir müdahale yaptıklarını dile getirdi.

    Göz altıyla ilgili bir işlem yaparken orta yüz ve yanak bölgesinde de bir gençleşme hedeflediklerini ifade eden Yücel, şöyle devam etti:

    “Eskiden amaç fazla ciltte torbalara yol açan yağları çıkartmaktı. Bu da içeri çökük gözlere neden oluyordu. Şimdi ise göz çevresine çok katmanlı yaklaşım yapıyoruz. Bu da sağlık açısından önemlidir. Cerrahi öncesinde göz küresinin etrafı, kemik çatı, şakaklar, kaş altları, orta yüz ve yanak bölgesini yağ enjeksiyonlarıyla güçlendiriyoruz.”

    “Kişi yedikleri ve içtiklerine dikkat etmeli”

    Yücel, hastaların vücudunun birçok yerine estetik yaptırdığını ifade ederek, “Karnındaki yağlanmadan rahatsız olanlar gerdirme işlemi yaptırabiliyor. Çok acı çekileceğine dair kötü bir efsaneye sahip. Gayet sağlıklı bir yöntemle karındaki fazla olan yağlanmayı da ortadan kaldırabiliyoruz. Ayrıca estetik yöntemle vücuttan çıkarılan yağ tekrar vücudun başka bir yerinde yapılacak estetik operasyonda kullanılabiliyor” diye konuştu.

    Yücel, estetik ameliyatların ardından kişinin yediklerine ve içtiklerine dikkat etmesi gerektiğini kaydetti.  (AA)

  • Başkasına aşık oldum…

    Başkasına aşık oldum…

    Kabul edelim ki aldatmanın azı-çoğu, duygusalı-bedenseli yok… Tam da bir ilişkinin ortasındayken hayatınızın aşkına rastlayabilirsiniz ama önemli olan herkese karşı dürüst olup “Aşık oldum, gidiyorum” diyebilmek…

    Aldatmanın masumu olur mu? İnsan eşini sanal ortamda hiç görmediği biriyle görüşerek aldatmış sayılır mı? Yoksa aldatmanın gerçekten ağız dolusu bir “aldatma” olması için işin içine illa ki cinsellik mi girmeli? Bu soruları Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı’ya yönelttik. Dikkat! Okuyacağınız yanıtlar eşinize sadakatinizi tekrar gözden geçirmenizi gerektirebilir… Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, “Aldatmak nerede başlar?” sorusuna şöyle yanıt veriyor; “Aldatmak, evli ya da bir ilişkisi olan kişinin zihninin başka biriyle meşgul olmasıyla başlıyor. Üçüncü kişiyi düşünmek, onunla yakınlaşmak, hoşlanmak ister sanal ortamda, ister işyerinde, ister arkadaş ortamında olsun aldatmak anlamına geliyor. ” Oysa bedensel birliktelik olmadığı sürece aldatmanın tam da gerçekleşmediğini düşünmeye meyilliyiz. Bunun yaygın bir kanı olduğunu belirten Akaçlı, özellikle aldatılan tarafın ısrarla ‘Beraber oldunuz mu?’ diye sorduğunu, olmaması durumunda bazı kişilerin daha affedici olabildiğini söylüyor. Uzman Psikolog Akaçlı sorulara yanıt verirken, “Bu konularda genelleme yapmak kesinlikle yanlış. Her birey dünyada tek olduğu gibi her ilişki de biriciktir. Sorularınızı karşılaştığımız danışanların tecrübelerine dayanarak yanıtlıyorum” diye özellikle vurguluyor.

    İnternet üzerinde özellikle kadınların takip ettiği forumlarda tartışılan “Duygusal aldatma mı daha kötüdür, bedensel aldatma mı?” soruları kadınların bu konuda bir taraf olduğu hissini uyandırıyor. Aslında yanlış olan bu algının nedeninin toplumsal öğrenilmişlikler olduğunu belirten Psikolog Akaçlı, “Yetiştiriliş tarzının etkisiyle bir erkeğin bir kadınla yakınlaşması söz konusu ise ve kadın da onu arzuluyorsa bunun mutlaka cinsel birliktelikle sonuçlanması gerektiğini düşünüyoruz. Oysa eşini seven, sadakate önem veren erkekler de var” diyor.

    Kadın-erkek fark etmez, acemi olan yakalanır Bir diğer klişe ise aldatan erkeğin kendini kadına göre daha kolay ele veriyor oluşu… Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, kadın veya erkek fark etmez, acemi çapkınların daha kolay yakalandıklarını söylüyor. “Kadının güçlü sezgileri” tanımına da katılmadığını belirten Akaçlı, “Önsezi dediğimiz aslında erkeğin kadından uzaklaşması ile ilgili bir şifreyi çözmek, ilişkinin kopma noktasına geldiğinin farkına varmakla ilgili” diyor ve ekliyor; “Kadınlar biraz daha uyanık olabilirken, erkekler, eşlerinin ya da sevgililerinin üçüncü bir kişiyle ilişkiye girebileceklerini düşünemiyorlar.” Akaçlı, yıllarca eşini aldatıp asla açık vermeyen, eşini de her zaman el üstünde tutan ve ona mutlu bir hayat yaşatan kadınlar ve erkekler olduğunu da vurguluyor.

    Hiç beklenmeyen anda…

    Ve bir diğer klişe daha… “Kadınlar duygusal aldatmaya daha meyilli.” Günümüzde kadınların da cinsel hazzın ne olduğunu bildiğini ve bunu yaşamak istediğini belirten Akaçlı, “Aldatma şekli yönünden bir fark yok, tek fark aldatmanın sebepleri” diyor. Akaçlı’ya göre kadınlar daha çok ilgi, güven ve destek istedikleri için ya da hor görüldükleri, aşağılandıkları zaman aldatıyorlar. Aldatmaya hiç meyilli olmayan bir kadının kendisine sürekli “Seni boşayacağım” diyen kocasını aldatabildiğini belirten Akaçlı, “Aldatmanın bir formülü yok aslında. Bazen de hiçbir etken yokken, kişi ilişkisinde çok mutlu iken bile spontane gelişen bir durumda eşini aldatabiliyor. Aldatan erkekler ise genellikle eşleri ile cinsel hayatlarının yetersiz olduğu, yeterince haz alamadıkları bahanesine sığınıyorlar. Erkeklerin aldatma sebeplerinde toplumsal öğretilmişlikler ve cinsel arayışlar ilk sırada bulunuyor” diyor. Erken yaşta evlilikler, akraba evlilikleri, boşanmaların önündeki engeller de mutsuz çiftleri birbirini aldatmaya iten nedenler arasında yer alıyor. Bazen ise sırf eğlenmek için, arkadaşlardan etkilenerek yaşanan aldatmalar oluyor.

    Evlilik kurumunun kişileri aldatmaya yönelttiğini düşünmek ise biraz da bahane aramak gibi… İş, güç nedeniyle eşlerin birbirinden uzaklaşmak yerine ilişkilerini renklendirmek için çaba göstermeleri gerektiğini söyleyen Akaçlı, “İnsan evliyken ya da bir ilişkisi varken hayatının aşkına rastlayabilir. Ancak o kişiye giderken diğerine haksızlık etmemesi, bunu dürüstçe yaşaması gerekiyor” diyor.

    Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Dışarıda bir hayat kurabileceğiniz birçok bekar insan var. Partnerinizi seçerken evli olmayanları tercih edin. Çünkü sonrasında herkes çok üzülüyor. Evlilik kurumuna biraz daha saygı duyulmasını, sadakatin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer hayatınızda bir başkası olacaksa bunu dürüstçe yaşayın.”

    Kimseye haksızlık etmeyin

    “Eğer ortada bir ilişki varsa ve üçüncü kişiyle yeni bir ilişki başlayacaksa eskisini bitirmek gerekiyor” diyen Akaçlı sözlerini şöyle sürdürüyor; “Aldatan kişi ne yaptığını, neler yaşadığını biliyor ancak aldatılanın hiçbir şeyden haberi olmuyor. Aldatılanın ilişkide kusurları olsa bile kimseye bu şekilde haksızlık edilmemesi gerekiyor. Aldatmanın ortaya çıkması ile birlikte aldatılan kişi pimi çekilmiş el bombasını kucağında buluyor. ‘Ben nerede yanlış yaptım? Ben çirkin miyim? Beni neden beğenmiyor?’ diye düşünüyor. Bize de genellikle aldatanlar değil, aldatılanlar ağır bir travma ile geliyor.”

    Ciddi güven bunalımları, aşırı öfke krizleri ve derin hayal kırıklığı yaşayan kişilerin mutlaka psikoterapi desteği alması gerektiğini belirten Akaçlı, kişilerin bu dönemi kendi başlarına atlatabilseler bile sonraki ilişkilerinde hep güvensizlik yaşayabildiklerini belirtiyor. Psikoterapide başarılı sonuçlar alınıyor ancak en zor vakaları aldatma olayının ardından tekrar beraber olmak isteyen eşler oluşturuyor. Aldatan erkek ise affedilmesi daha kolay olabiliyor. Aldatan kadın ise yine toplumsal öğretilmişlikler devreye giriyor ve iş daha da zorlaşıyor. Bu vakalarda eşler arasındaki güveni yeniden oluşturmak için birkaç sene uğraşmak gerekebiliyor. Bir kere aldatan bir daha aldatır mı? “Böyle düşünmek doğru değil çünkü bunun bir kuralı yok” diyen Akaçlı, aldatan kişinin olay ortaya çıktığında ne tür yıkımlar yaşadığının ve neleri kaybettiğinin çok önemli olduğunu vurguluyor. Ancak şu bir gerçek ki “Aldatılırsam asla affetmem” diye ahkam kesenler bile affedici olabiliyor.