Blog

  • Orgazmı kolaylaştırma posizyonları

    Orgazmı kolaylaştırma posizyonları

    Bazı kadınlar için orgazma ulaşmak çok kolay olmayabiliyor. Bazen o zirveye tek başına mastürbasyonla çıkabilen bir kadın, sıra, bir erkekle birlikteyken orgazm olmaya gelince kendini az da olsa tedirgin hissedebiliyor.

    Bir sevişme esnasında genelde erkek bu problemi yaşamazken, kadının bu dertten muzdarip olması hiç adil değil. Bunun sebeplerinden biri erkek ve kadının fiziksel farklılıkları.

    Erkeklerde seks boyunca uyarılan penisin yerini kadınlarda klitoris alıyor. Dolayısıyla bir kadın seks boyunca klitorisinin uyarılmasına ihtiyaç duyuyor. Çoğu pozisyon bu uyarıyı sağlamadığı için kadınlar orgazma ulaşmada başarısız olabiliyor.

    Eğer bunu daha önce fark etmediyseniz üzülmeyin, çünkü yalnız değilsiniz. Bu konuda sorun yaşadığını hiç aklınıza getirmeyeceğiniz birçok kadın da kendini yetersiz görerek suçluyor.

    Orgazm olamıyorsanız ne yapmalısınız?

    Artık kendinizi suçlamayı bırakın. Her kadın orgazm olmayı öğrenmeli ve bunun sadece cinsel birleşmeyle olmayacağını da unutmamalı.

    Eğer siz de doruğa çıkmak istiyorsanız, öncelikle ellerinizi kullanmayı öğrenmelisiniz. Mastürbasyoni ayıp değil! Tabulara yenilmeyin! Mastürbasyon yoluyla orgazma nasıl ulaşacağınızı öğrenmelisiniz. Bunu bir kere kendi başınıza başardığınızda, eşinizle birlikteyken her şey daha kolay ve heyecan verici gelecek.

    Mastürbasyonla orgazma ulaşmakta başarılı olsanız da, cinsel birleşme sırasında orgazm olmayı hala zor buluyor olabilirsiniz. Bunun sebebi, daha önce de dediğimiz gibi, klitorisin yeterince uyarılmaması olabilir.

    Klitoryal uyarı pozisyonu

    Bu, kendi klitorisinize dokunmak için çekingenlik hissediyorsanız oldukça iyi bir pozisyon. Sizin olan bir şeye dokunmaktan neden çekineceksiniz ki? Ayrıca eğer istiyorsanız da, kendi kendinizi uyarmak için, duygularınızı ve ellerinizi istediğiniz kadar özgür bırakabilirsiniz.

    Bu pozisyonu uygularken önce kadın yüz üstü uzanır ve erkek kadının üstüne yüz üstü uzanır. Ardından erkek arkadan vajinaya penetrasyonu sağlar. Yatağa yüz üstü uzanmış olan kadın için elini yatakla vücudunun arasına koyarak klitorisini uyarmak çok kolay olur. Bu sayede istenilen sonuç olan orgazm elde edilir.

    Kaşık pozisyonu

    Kaşık pozisyonunda kadın yan yatar. Erkek de aynı yönde yatarak partnerini arkadan sarar ve birleşmeyi sağlar. Bazı kadınlar bu pozisyonda orgazm olmayı zor bulabiliyor. Fakat dediğimiz gibi klitoris uyarılmadıkça orgazm zorlaşacaktır. Bu yüzden bu noktayı atlamamak gerek. Partneriniz birleşme sırasında klitorisi de uyarmak için dokunursa, kendinizi en sonunda dorukta bulabilirsiniz.

    Kedi pozisyonu

    Yüz yüze bir pozisyon olan kedi pozisyonu, misyoner pozisyonundan pek de farklı değil. Yalnızca erkek kadına daha yakın durmalı ki klitorisi uyarması daha kolay olsun. Bu pozisyonda penis vajinaya doğrudan girmeden, erkek kasıklarıyla birlikte klitorise baskı uygulayarak partnerini orgazma ulaştırabilir.

    Bu pozisyonda en doğru duruşu kendiniz bulabilirsiniz. İster erkeğin bacakları sizin bacaklarınızın dışında, isterseniz de içinde olsun. Her iki şekilde de kedi pozisyonu, diğer pozisyonlardan daha farklı bir duygu ve heyecan sağlayacaktır. Bu nedenle de denemeye değer bir pozisyon olduğunu söyleyebiliriz. Bir bakmışsınız, göklerde uçuyorsunuz, denemeden bilemezsiniz!

    Havada kalma pozisyonu

    Bu pozisyonda erkek sırt üstü uzanır. Kadın ise aksi yönde erkeğin kucağına oturur ve penisi içine alır. Bunun ardından yavaş yavaş kendini geriye, erkeğin üstüne doğru bırakır ve uzanır. Bu şekilde kadın kendini hava kadar hafif hisseder. Bu pozisyonu daha önce denemeyen biri için bu hafiflik büyük ihtimalle yeni bir his olacak.

    Bu pozisyonun diğer bir avantajıysa, partnerin klitorise kolayca dokunabilecek olması. Yani bu da eğlenceli ve farklı olmasıyla denemeye değer pozisyonlar arasına girmeye hak kazanıyor.

     

  • Ayrılıktan sonra yapmanız ve yapmamanız gerekenler

    Ayrılıktan sonra yapmanız ve yapmamanız gerekenler

    Ayrılık ya da boşanmadan sonra toparlanmak, hele bir de yeni bir ilişkiye başlamak kolay iş değil. Ama hayat hep acılar içinde kıvranarak zaman geçirilemeyecek kadar kısa! Bir an önce kendinize gelip yeni hayatınıza başlamak için ayrılık sonrası yapmanız ve yapmamanız gerekenler…

    Telefonunu silin

    Ayrılsanız da zaman zaman yaşayabileceğiniz duygusal patlamalar neticesinde eliniz eski sevgilinizi arama isteğiyle telefona gidebilir. Bu aramalardan daha sonra pişmanlık duyabilirsiniz. “Keşke yapmasaydım” diyebileceğiniz bu adımı atmamak için iyisi mi onun telefon numarasını telefonunuzdan, e-mail adresini mail listenizden silin. Elbette zihninizde olabilir bilgiler ama gözünüzün önünde olmaması daha iyidir.

    Eşyalarını kaldırın

    Hani bir şarkı var ya Sertab Erener’in söylediği; “Önce resimleri duvardan kaldırdım / Çay içtiğin bardağı rafa sakladım / Giydiğin ne varsa bir bir katladım / Bir damla yaş düştü, çok ağlamadım.” Siz de kaldırın onu hatırlatan her şeyi. Ayrılık sonrası suçluluk duygusunu, sürekli geri dönüşler yaşamayı en aza indirmenin kestirme yoludur bu.

    Tepki olarak yeni bir flörte başlamayın

    Sırf eski sevgiliye inat olsun diye yeni bir ilişkiye başlamak yapılacak en büyük hatalardan biridir. Ayrılığın acısı sizi hızla bir başkasının kollarında teselli aramaya itebilir. Acınızı dindirmek ya da hala arzu edilen biri olduğunuzu kanıtlamak için bu yola başvurabilirsiniz. Ama gerçekten sevmediğiniz birinin kollarında aradığınız teselliyi bulmanız çok zor!

    Hazır olana kadar bekleyin

    Yeni bir ilişkiye başlamak için beklemeniz gereken ortalama bir süre veremiyoruz ne yazık ki. Bunun için hazır olma süresi kişiden kişiye değişiyor. Sadece kendiniz bilebilirsiniz yeni ilişkiye hazır hale geldiğinizi. Duygusal olarak kendinizi yeterince güçlü hissettiğinizde, yeni ilişkiye kapılarınızı açabilirsiniz. Hazır olana kadar beklemek, bir başkası tarafından gereksiz yere tekrar incinme olasılığınızı en aza indirir. Acele verilen kararlar her zaman doğru sonuçlar doğurmaz zira.

    Suçlu hissetmeyin

    İlişkinin bitmesini isteyen taraf siz olabilirsiniz. Evi terk edecek olan da… Bu elbette kolay bir iş değil. Ama bunu yaptığınız için kendinizi suçlu hissetmemelisiniz. Hem sizin hem de ayrıldığınız partnerinizin mutlu olmaya hakkınız var, bunu unutmayın.

    Ne demişler? Zaman her şeyin ilacı. Hem sizin hem de terk ettiğiniz eşinizin acısını zaman dindirecek.

    Sosyalleşin

    Ayrılığın size iyi geleceğine inanarak bu kararı verdiyseniz, yani ayrılık sonrasında olumsuzu olumluya çevirmek için beklentisi olanlardansanız depresyona girme olasılığınız daha az olur. Daha olumlu düşünceler geliştirmeye çalışırsınız böylece. Siz iyisi mi ayrılık sonrası yeni hayatın size iyi geleceğine dair kendinizi ikna edin. İçinize kapanmak yerine fiziksel ve sosyal faaliyetlere ağırlık verin.

    Yalnız geçirilen hafta sonu sendromunu yenin

    Her zaman birlikte geçirdiğiniz hafta sonlarında yalnız kalmak ayrılık sonrası kendinizi kötü hissetmenize neden olabilir. Yalnız geçirilecek hafta sonu mutsuzluğu içinde kendinizi hırpalamaktansa bu zamanlarınızı yeni aktivitelerle doldurun. Uzun zamandır gitmeyi istediğiniz kursa yazılın ya da hobilerinize vakit ayırın mesela.

  • Diyette olana çiğ köfte

    Diyette olana çiğ köfte

    Uzman Diyetisyen Ali Dereli, çiğ köftenin 3-4 tane tüketildiğinde iyibir ara öğün olabileceğini belirterek, “Etsiz yapılan ve içinde kullanılan baharatlar nedeniyle çiğ köfte, diyet yapanlar için iyi bir tercih olur” dedi.

    Dereli yaptığı açıklamada, yaz aylarının özellikle kadınlarda forma girme stresini de beraberinde getirdiğini belirterek, “Havalar günden güne ısınırken fazla kilolar adeta içimizi ürpertiyor.

    Çeşit çeşit diyet listeleri, sağlığımızı tehdit eden zayıflama hapları derken, aç kalınacak uzun günler ve sevdiğimiz yiyeceklerden uzak durma çabasının getirdiği mutsuzluk da cabası.

    Hem tok tutan, hem zayıflamamıza destek sağlayan ve çok severek yediğimiz çiğ köfte bu zor sürece adeta mükafat niteliğinde” diye konuştu.

    Son yıllarda kolay ulaşılabilir, lezzetli, pratik ve her keseye uygun olmasıyla tercih edilen çiğ köftenin diyet yapan kişilere de can simidi olduğunu anlatan Dereli, diyet yapanların hem sevdikleri çiğ köfteden uzak kalmayacağını hem de zayıflamak adına en büyük desteği çiğ köfteden göreceklerini söyledi.

    Dereli, çiğ köftenin 3-4 adet tüketildiğinde çok iyibir ara öğün alternatifi olabileceğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:”Esmer bulgurun kan şekerinize, cevizin kolesterolünüze, limon, acı ve baharatların metabolizma hızınıza olumlu etkilerini düşünecek olursak eğer, çiğ köftenin iyi bir tercih olduğu kanaatine varabiliriz.

    Özellikle son yıllarda daha da yaygınlaşan fabrikasyon üretim ile et konulmadan yapılan çiğ köfteler sağlığı olumsuz etkileyebilecek bir takım olumsuzluklardan da uzaklaşmış durumda. Bu durumda, iyi kalite belgelerine sahip, sağlıklı olarak hazırlanmış, paketlenmiş ve saklama koşullarına dikkat edilmiş çiğ köfteye diyetinizde rahatlıkla yer verebilirsiniz.”

    Diyet listelerimiz için tıklayın !

  • Isabel Marant Sonbahar 2013

    Isabel Marant Sonbahar 2013

    Isabel Marant’ın yeni koleksiyonunda sadelik ve modernizm var. Isabel Marant Sonbahar 2013 galerimizde sizlerle…

    Isabel Marant Sonbahar 2013

    isabel_marant_2013_sonbahar (1) isabel_marant_2013_sonbahar (2) isabel_marant_2013_sonbahar (3) isabel_marant_2013_sonbahar (4) isabel_marant_2013_sonbahar (5) isabel_marant_2013_sonbahar (6) isabel_marant_2013_sonbahar (7) isabel_marant_2013_sonbahar (8) isabel_marant_2013_sonbahar (9) isabel_marant_2013_sonbahar (10) isabel_marant_2013_sonbahar (11) isabel_marant_2013_sonbahar (12) isabel_marant_2013_sonbahar (13) isabel_marant_2013_sonbahar (14) isabel_marant_2013_sonbahar (15) isabel_marant_2013_sonbahar (16) isabel_marant_2013_sonbahar (17) isabel_marant_2013_sonbahar (18)

  • 1 Dakikada Cildi Güzelleştiren Tüyolar

    1 Dakikada Cildi Güzelleştiren Tüyolar

    Güzelliğine özen gösteren kadınlar dikkat! “Muhteşem görünmek için saatler harcamaya ihtiyacınız yok” diyen dünyaca ünlü Türk cerrah Prof. Dr. Mehmet Öz, kısa sürede cildi güzelleştirecek basit ama etkili tarifler sıraladı.

    İşte Prof. Dr. Öz’ün hızlı ve kolay güzellik tüyoları…

    Makyaj temizliği: Cildi tahriş eden ve pahalı makyaj temizleyiciler yerine bebek şampuanı kullanın. Pamuğun üzerine bebek şampuanı dökerek makyajınızı çıkarın.

    Parlak cilt için: Güne kahve ve zeytinyağı yüz bakımıyla başlayın. Kahve telvesi ve zeytinyağını karıştırarak macunumsu bir karışım oluşturun. Yüzünüze nazikçe masaj yaparak uygulayın ve 30 saniye sonra yıkayın. Kahve anti-enflamatuar ve antioksidan özelliklere sahiptir. Zeytinyağı ise cildinizi parlak ve yumuşak tutmak üzere bir nemlendirici görevi görür.

    Yumuşacık dudaklar: Çatlamış dudaklarınızı doğal yoldan nemlendirin. Avucunuzda bir damla bal ve bir tutam toz şekerini karıştırın. Dudaklarınıza sürerek 10 saniye bekletin. Nemli havluyla silin. Bal harika bir nemlendiricidir. Şeker ise tuzun aksine cildinizi kurutmadan ölü derinin dökülmesini sağlar.

    Metabolizmayı hızlandırın: Farkında olmadan yapılan parmak oynatma gibi kımıldamalar da dahil olmak üzere yapacağınız herhangi bir hareket metabolizmayı hızlandırır. Sıcakta meydana gelen her bir derecelik artış metabolik hızınızı yüzde 14 artırır. Bu arada, protein tüketmek aynı şeyi doğal yoldan sağlar. Uyuduğunuz zaman metabolizma hızınız yüzde 10 oranında yavaşlar.

    HAZIMSIZLIĞA KARŞI BUZLU TARİF

    Karın ve göbek bölgesindeki şişkinlik ve yağlar herkesin sorunu. Dr. Mehmet Öz, şişkinliğin en büyük sebebinin hazımsızlık olduğunu belirterek, limonlu naneli buz küplerinin bu rahatsızlığa iyi geldiğini söyledi. Dr. Öz, nane yapraklarını limon suyunun içine atıp buz kalıbında dondurmanın ve her bir bardak suya 3 küp atılarak tüketilmesini önerdi.

    YİYELİM GÜZELLEŞELİM

    Diri bir cilt için biotin adı verilen B vitamini çok önemli. Biotin yumurta, fındık ve fıstıkta bulunuyor.

    Mutlaka yumurta yiyin. Özellikle de sarısını. Yumurta sarısı içinde bulunan yağ, cildin dış kısmını koruyor ve cildin suyunu içinde tutuyor.

    Domatesten asla vazgeçmeyin. İçinde deriyi güneşe karşı koruyan çok önemli bir madde olan likopen bulunuyor.

    A, C ve E vitaminlerinden zengin gıdalar tüketmek sağlıklı ve genç bir cilde sahip olmak açısından önemlidir.

    Avokado, işlenmemiş kuruyemişler, somon, ketentohumu gibi besinlerdeki sağlıklı yağlar ve cilt hücrelerinin yenilenmesi için gerekli olan magnezyumu sağlar.

    B vitamini zengini tam tahıllı ekmek ve gevreklerden tüketin.

    Cildin nemli ve dolgun kalması için mutlaka bol miktarda su içmelisiniz.

    Güzel bir cilt için alkol ve kafein gibi cildin nemini çalan yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalı.

  • Ofiste Kalori Nasıl Yakarsınız?

    Ofiste Kalori Nasıl Yakarsınız?

    İşiniz günde 6 saatten daha fazla masa başında oturmanızı mı gerektiriyor? İnce ayarlamalarla kiloları kendinden uzak tutabilirsiniz.

    Ofiste Nasıl Kalori Yakarsınız?
    Ofiste Nasıl Kalori Yakarsınız?

    * Servis ya da otomobille işe giderken kaslarınızı kasın.

    * Masa başında her 30 dakikada ayağa nkalkın ve gerinin. e-maillerine bakarken veya telefondayken oturmayın. Daha yüksel bir masada çalışmak istediğinizi söyleyin. Böylece arada ayakta durarak çalışabilirsin.

    * Yemekten sonra 10 dakikalığına enerjik bir yürüyüş yapın.

    * Öğleden sonra iş arkadaşlarınla ayakta sohbet edin, koridorda görüşün.

    * Akşam dinlenmeden önce 20 dakika yürüyüş yapın. Ev işleri yaparken sevdiğiniz şarkıları dinleyerek yapın.

    * İnternet ve televizyonun esiri olmayın. Egzersiz topunda otureun. Otururken egzersiz aletleriyle kollarınızı ve bacaklarınızı çalıştırın. Her yarım saatte bir ayağa kalkın ve merdivenlerde aşağı, yukarı inip çıkın.

    Kalori diyetleri için tıklayın !

  • Batırık tarifi

    Batırık tarifi

    Batırık nasıl yapılır ? Batırık malzemeleri nelerdir ? Batırık tarifi…

    Malzemeleri :

    2 bardak ince bulgur
    2 bardak sıcak su
    1 bardak ince çekilmiş ve kavrulmuş tuzsuz yer fıstığı
    1/2 bardak tahin
    1 yemek kaşığı domates salçası
    1 yemek kaşığı biber salçası
    1 rendelenmiş soğan
    4 rendelenmiş domates
    1/2 demet kıyılmış maydanoz
    1/2 demet kıyılmış nane
    3-4 ince doğranmış taze soğan
    3 ince kesilmiş sivri biber
    1 küçük küp doğranmış salatalık
    2 limonun suyu
    2 yemek kaşığı nar ekşisi
    3-4 yemek kaşığı zeytinyağı
    1 tatlı kaşığı kimyon
    1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
    1 tatlı kaşığı karabiber
    1 tatlı kaşığı kırmızı pulbiber
    1 tatlı kaşığı tuz

    Hazırlanışı :
    Tahini küçük bir tavada kavurun.Bulguru derince bir kaba alın, 2 bardak sıcak su ile ıslatın ve bulgurların şişmesini bekleyin. İçine rendelediğiniz domates ve soğanı koyun ve iyice yoğurun. Kavrulmuş tahini,kavrulmuş ve ince çekilmiş tuzsuz fıstığı ilave edip tekrar yoğurun.Nar ekşisi, zeytinyağı,az suyla sulandırılmış domates ve biber salçalarını ve limon suyunu ekleyip karıştırın.
    Bu tarifin özelliği tüm sebzelerin en ince ve küçük boyutta doğranmasıdır.Salatalıklar cacıklık, domatesler minik küp,biber, taze soğanlar,nane,maydanoz ince kıyılmış olmalıdır.Bu şekilde hazırlanan tüm malzemeyi bulgura ekleyerek karıştırın.Baharatları arzu ettiğiniz miktarda ve çeşitte kullanarak karışıma ilave edin.Tuzunu ekleyin.Batırığı ,susuz tüketmek istiyorsanız,kısır gibi servis edin.Veya koyu çorba gibi içmek isterseniz buzlu su ilave ederek sulandırabilirsiniz.

  • Bakımlı Tırnaklar İçin Günde 15 Dakika

    Bakımlı Tırnaklar İçin Günde 15 Dakika

    Biliyoruz, hiçbirinizin oje sürüp de kurumasını bekleyecek vakti yok. Oysa doğru dürüst bir manikür için en az 15 dakikaya ihtiyacınız var. Neyse ki, tırnaklarınız çok daha kısa sürede insan içine çıkacak görünüme kavuşabilir.

    -Önce tırnaklarınızın içini temizleyin ve tırnak diplerinize bir parça krem sürün. Koyu renk oje her türlü kusuru gösterir. Vaktiniz darsa, şeffaf ve renksiz bir tırnak parlatıcısı veya açık pembe oje sürün.

    -Hangi rengi tercih ederseniz edin tek kattan fazla sürmeyin, aksi halde ojeniz daha zor kurur. Ellerinizi yaklaşık 30 saniye boyunca buz gibi suya sokmanız da kuruma işlemini hızlandıracaktır.

    -Çalışan kadının her an her şeye hazır olması lazım. Mesela manikür sırasında sürdükleri o nefis bordo ojenin sabah uyandığınızda korkunç göründüğünü fark ettiniz. Bazı yerleri çıkmış, çatlamış, Üstelik evde aseton da kalmamış! Panik yok, herhangi bir ojeyi tek kat halinde sürüp hemen silerseniz, altta kalan bordo oje de çıkacaktır.

    -Ojesiz tırnaklar da çekici görünebilir. Yumuşak bir tırnak törpüsüyle tırnaklarınızın üstünü törpülerseniz, birkaç gün boyunca üzerlerinde şeffaf oje varmış gibi görüneceklerdir. Ama dikkat, bu işlemi haftada birden fazla yapmak tırnaklarınıza zarar verir.

  • İbrahim Saraçoğlu soğan kürü

    İbrahim Saraçoğlu soğan kürü

    Prof.dr İBRAHİM SARAÇOGLU ‘nun soğan kürü;

    Kuru Soğan
    Değerli okuyucu, kuru soğan üzerine olan ilk çalışmalarıma seksenli yılların ortalarında başlamıştım. Aynı zamanda sarımsak ve pırasayı da inceliyordum. Çünkü, üçü de aynı familyadandır.Topraktan henüz çıkmaya başlamış, bu üç bitkinin taze filizlerini kopartıp tadına baktığınızda damak tatları birbirinin aynıdır. Onları birbirlerinden ayırt etmek zordur. Ancak, bir-iki haftadan itibaren morfolojileri, kimyaları ve tatları giderek belirgin şekilde farklılaşır.

    Her üçünde de antibakteriyel (antibiyotik) ve ağrı kesici (analjezik) özelliği olan etkin maddeler bulunmaktadır. Yetişkin dönemlerine gelindiğinde doğal antibiyotik güç, sarımsakta en fazladır. Soğanda bu güç orta derecede bulunurken, pırasada bu ölçü en minimum düzeyde kalır. Yetişkin soğanın ağrı kesici gücü ise maksimum düzeye çıkar. İleri tarihlerde sarımsak ve pırasanın içeriğinde saklı olan etkin özelliklerini ayrı başlıklar altında sizlere tanıtmaya çalışacağım. Çünkü, aynı aileye (familya) ait bu üç sebze yetişkin evrelerinde kür olarak uygulandıklarında birbirlerinden tamamen farklı hastalıklara karşı potansiyel bir güç oluşturabilmektedirler. Pırasa, böbrekte oluşan litogen yapıya karşı etkili olurken, sarımsak ise vücudun bazı bölgelerinde oluşan plaklara karşı etkin rol oynayabilmektedir. Bu kısa girişten sonra bugünkü, sebzemize tekrar geri dönelim.

    Onu doğrarken göz yaşlarını tutmak ne mümkün… Gözlerden yaş gelmesine sebep olan yapısında kükürt bulunan propanthial-S-oksit maddesidir. Eğer, soğanı doğrarken göz yaşı dökmek istemiyorsanız, ağzınıza bir lokma ekmek alıp çiğneyerek doğrayınız.

    Erkekler için
    Yıllar önce kuru soğanı araştırırken prostatit’e (prostat içi iltihaplanma) bağlı ağrı çeken erkeklerin imdadına yetişebileceğini bulmuştum. Prostatit’e bağlı ağrı çeken bazı hastalar için uygun bir ağrı kesici bulmak da çok zordur. Bilinen hiçbir ağrı kesici onlara derman olmaz. Almanya’da “Medizin Forum-Prostatitis” sitesine yazı yazan bir prostatit hastası, prostatit’e bağlı sürekli ağrı çektiğini ve bu durumun kendisini intiharın eşiğine getirdiğini yazmıştı. Bu hastaya soğan kürünü uygulamasını önermiştim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra nasıl teşekkür ettiğini halâ unutamam.

    Kadınlar için
    Zaman zaman geçmişte araştırdığım bir bitkiye tekrar tekrar geri döner, yeni elde ettiğim deneyimlerimin ışığında onu tekrar araştırmaya başlarım. Kuru soğanın rahim ve yumurtalıklar üzerinde nedenli etkili olabildiğini buldum. Onu, 2009 un bitkisi olarak tanıtmayı düşünüyordum ki, yaşlılığa bağlı eklem kireçlenmesini ortadan kaldırıcı bitkiyi buldum. Bu nedenle 2008 in son aylarında kuru soğanın bu potansiyel gücünü erken açıklamayı daha uygun buldum.

    Kuru soğan, polykistik Over Sendromu (PCOS) yaşayan kadınların imdadına yetişen mükemmel bir destekleyici ve yardımcı tedavi imkânı sunmaktadır. Erken menopoza giren bayanların da imdadına yetişebilmektedir. Küçük ve orta çaplı miyomu olan bayanlar da kuru soğan küründen istifade edebilirler.

    Polikistik over şikâyeti olanlar, büyük bir olasılıkla kürü uygulamaya başladıktan bir-iki gün sonra beyaz-sarı renkte bolca akıntı yaşamaya başlayabilirler. Uzun zamandan beri adet (regl) görmüyorlar ise, adet görmeye başlayabilmektedirler. Aynı şekilde menepoza yeni girmiş bayanlar da tekrar düzenli adet görmeye başlayabilmektedirler. Rahim duvarı incelmesi olan bayanların rahim duvarlarının kalınlaşmasında da etkilidir. O sanki, kadınların rahim ve yumurtalıkları için yaratılmış bir sebze…

    Endometrioma (çikolata kisti), rahimin içini döşeyen zar tabakasının (endometrium) yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistik yapı oluşturmasına denir. Bu kistin içi, kahverengi kıvamlı sıvı ile doludur bu nedenle çikolata kisti de denir. Hastalar hekimlerine kısırlık, sancılı veya ağrılı adet görme, ilişki esnasında ağrı görme veya fazla miktarda adet görme şikâyeti ile başvururlar. Başlangıç evresinde olan endometrioma tedavisinde de oldukça güçlü bir yardımcı tedavi imkânı sunar.

    Kür: Polykistik over’e, erken menopoza ve miyomlara karşı
    İki bardak klorsuz suyu (yaklaşık 250-300 ml) kaynatınız. Orta boy yemeklik kuru soğanın en dış açık kahverenkli ince kabuğunu soyduktan sonra dörde veya altıya bölüp kaynamakta olan suyun içerisine atınız. Ağzı kapalı olarak beş dakika kaynattıktan sonra ocaktan indirip ılımaya bırakınız. Ilıyınca, süzülür ve ılık olarak bir su bardağı öğle yemeğinden on dakika önce içilir. Aynı şekilde akşam yemeğinden önce tekrar taze olarak hazırlanıp on dakika önce içilir. Bu küre onbeş gün devam edilir ve kür sonlandırılır.

    Dikkat: Kırmızı veya mor soğan amaca uygun değildir. Uygulanacak olan soğan kürünün taze hazırlanması ve ılık olarak içilmesi şarttır. Soğuk olarak veya beklemiş haşlama suyu içilmemelidir.

    Not: Buradaki bilgilerin herhangi bir rahatsızlığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.

  • Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi 

    Anaokulu bir çocuğun akademik yolculuğunun ilk adımıdır ve tüm öğrenim hayatının temelini oluşturur. Çocuğunuzun hazır olduğuna karar verdiğiniz anda doğru okulu seçmek gözünüzü korkutan bir süreç gibi gelebilir. Ama ne istediğinizi ve çocuğunuz için neyin iyi olacağını bilirseniz, iş okulları dolaşıp doğru soruları sormaya kalacaktır.

    Anaokulu çocuğun okulu sevmeyi öğreneceği ve öğrenmenin keyfine varacağı bir yer olmalıdır. Okula hazırlık için temel bir öğretimin yanı sıra, sosyal becerilerini geliştirecekleri bir ortamdır. Anaokulu öğretmenlerinin okul öncesi çocuk eğitimi konusunda eğitimli ve (ideal olarak en az iki yıl) deneyimli olmasına dikkat edin.

    Ve unutmayın ki küreselleşen dünyada, İngilizce hayatın her alanında temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çocuğunuzun bu dili öğrenmeye mümkün olan en erken yaşta ve ana dili İngilizce olan bir öğretmenle başlaması, onun geleceği için çok önemlidir.

    Okula Başlarken 

    Bu dönemi en zor yaşayacak olanlar şüphesiz yanlarından bir an bile ayıramadıkları minik bebeklerini okula ilk kez gönderecek olan anne-babalardır. Peki bu sancılı dönemi en ağrısız şekilde nasıl atlatabiliriz?

    Dikkatli davranın: Yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da yeni bir ortama girerken belli bir kaygı düzeyi yaşaması doğaldır. Ancak okula gideceği için endişe duyan bir çocuğun anne-babasının da kaygılı olması ve istemeden de olsa bunu davranışlarıyla hissettirmesi, çocuğu kaygılarının gerekli olduğuna inandıracaktır. Bu nedenle çocukların, yetişkinlerin sözel olmayan davranışlarını okumakta usta oldukları unutmamalı ve verilen sözsel/davranışsal mesajlara çok dikkat edilmelidir.

    Açıklayıcı ve gerçekçi olun: Çocuklar yeni ortamlara girerken kaygı yaşayacağı gibi, uyum yeteneğinin de yüksek olduğu bilinmektedir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafından desteklenmesi gerekmektedir.  Okula başlamadan önce anne-baba tarafından, okul ve okulda yapılacak faaliyetler hakkında bilgi verilmesi, çocukları bu sürece hazırlamaya yardımcı olacaktır. Hatta imkanı olan aileler bu süreci desteklemek için okula ön bir gezi düzenleyebilir, okulda yapılacaklara benzer faaliyetleri evde uygulayabilirler.anaokulu_kres_yuvas_secimi

    Anne-babasından hiç ayrı kalmamış bir çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması, kaygısını yükselteceği için, okula başlamadan önce kısa süreli ayrılıklarla onu okula hazırlamak faydalı olacaktır. (ör. Hafta sonu büyükanne/baba ile kalması gibi).

    Söz veriyorsanız yerine getirin: Okul çağı çocuğu için, verilen sözler büyük önem taşır. Örneğin, eğer çocuğunuza okuldan sonra gelip onu alacağınızı söylemişseniz, okul bitiminde onu almak için hazır bulunmanız gerekmektedir. Tutulmayan sözler, çocuklarda büyük bir kaygı yaratır ve bu, çocuğun okula uyumunu zor, hatta imkansız kılar.

    Küçük düzenlemeler yapın: Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük yaşamını okul saatlerine göre bir düzene sokmak, hem aileler hem de çocuklar için rahatlatıcı olur. Ayrıca uykusunu alan bir çocuğun, okulda daha aktif ve başarılı olduğu da gözlemlenmiştir.

    Kararlı olun: Anne-babaların özellikle okulun ilk döneminde, yoğun bir duygu savaşı haline girmeleri mümkündür. Bu duygusallık anne-babayı verdiği kararları tolere edebilecek, hatta kararlarından vazgeçirebilecek konuma dahi getirebilir. Çocuğunuza okul ve ev arasında seçme şansı verirseniz çok büyük bir olasılıkla evde kalmayı tercih edecektir; veya istediği takdirde okuldan alınacağını bilen bir çocuk, okuldan eve gelebilmek için her şeyi deneyecektir. Ancak şunu da unutmayın ki, okul öncesi eğitime başlayacak olan bir çocuk, henüz kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle, böylesi önemli kararlar çocuğa bırakılmamalıdır. Anne-babaların kararlı ve soğukkanlı olmaları gereken diğer bir konu ise çocuklarını okula bırakırken yaşayacakları durumlardır. Okula bırakılırken ağlayan, anneden/babadan ayrılmak istemeyen çocuğun, bu durumu en kısa sürede aşması için, vedalaşma süresi kısa tutulmalı ve duygusal sahnelerden kaçınılmalıdır.

    İletişim içinde olun: Anne-babalar ve öğretmenler okulun her döneminde karşılıklı iletişim içinde olmalıdırlar. Aile içi bir değişimin (boşanma, anne/babanın yurt dışı yolculuğu vs.) veya çocuk hakkında uykusuzluk, hastalık ve bunun gibi günlük bilgilerin öğretmene verilmesi önemlidir. Durumun farkında olan öğretmen, çocuğun davranışlarını daha yakından inceler, olası davranış değişikliklerini fark eder ve durumun çocuk üzerinde kalıcı bir etki yaratmaması için elinden geleni yapar.

    Çocuklarımıza okula başlarken yaşatacağımız uyumlu bir süreç, onların sosyal gelişimini, akademik performansını, davranışlarını ve kendilerine güvenlerini olumlu yönde etkileyecektir. O yüzden pozitif, soğukkanlı, emin ve güçlü olun.

    Başarılar…

     

    The English School of Istanbul / İstanbul İngiliz Anaokulu

    Uzm. Psikolojik Danışman (Çocuk Psikoloğu)

    Süheyla TİMUÇİN

    www.englishschoolistanbul.org