Blog

  • Karadeniz pide tarifi

    Karadeniz pide tarifi

    Karadeniz pidesi nasıl yapılır ?  karadeniz pide malzemeleri karadeniz pidesi nasıl yapılır ?

    Karadeniz pidesi için gerekli malzemeler:

    Hamuru için:
    1 paket kuru maya
    1 çay kaşığı şeker
    4 bardak su
    Aldığı kadar un

    Kuşbaşılı pide için:

    150 gram kuşbaşı dana eti
    1 adet domates
    1 adet sivri biber
    1 yemek kaşığı yoğurt
    1 tatlı kaşığı biber salçası
    ¼ çay bardağı sıvı yağ

    Kıymalı pide için:

    150 gram dana kıyma
    2 adet soğan
    1 yemek kaşığı tereyağı
    ½ çay bardağı sıvı yağ
    Üç peynirli pide için:
    2 yemek kaşığı çökelek
    100 gram beyaz peynir
    100 gram kaşar
    1 adet yumurta

    Üzeri için:
    2 yemek kaşığı tereyağı
    2 adet yumurta

    Yapılışı:

    4 bardak su, 1 paket kuru maya ve 1 çay kaşığı şekere aldığı kadar un eklenerek yoğurulur. İstenen kıvama gelene kadar yoğurulan hamur mayalanması için dinlendirilir.

    Kıymalı pide için; 2 adet soğan incecik kıyılır ve tereyağında kavurulur. 150 gram dana kıyma soğanlarla buluşturulup kavurulur.
    Kuşbaşılı pide için; 1 sivri biber ve kabukları soyulan 1 domates incecik doğranır. 150 gram dana kuşbaşı et doğranan biber ve domatesle harmanlanır. 1 tatlı kaşığı biber salçası ve 1 yemek kaşığı yoğurt eklenir. Yarım çay bardağı sıvı yağ ve 1 çay kaşığı tuz ile malzemeler yoğurulur.

    Peynirli pide için; 100 gram beyaz peynir ezilir ve 2 yemek kaşığı çökelek ile karıştırılır. 100 gram kaşar rendelenir ve üzerine bir yumurta kırılarak peynirler harmanlanır.

    Mayalanan hamur üç bezeye bölünür. Un serpilip çevirilerek açılan hamurların üzerine kıymalı, kuşbaşılı ve peynirli iç koyulur. Pidelerin kenarları kapatılır ve unlanan tepsiye dizilir. Fırında pişerken kıymalı ve kuşbaşılı pidenizi üzerine yumurta kırılır. İyice pişen pideler fırından çıkartılıp kapatılan kenarlarına tereyağı sürülür.
    Karadeniz pidesi sunuma hazırdır.

  • İstenmeyen Tüylerden Kurtulma Yolları

    İstenmeyen Tüylerden Kurtulma Yolları

    Vücudumuzda bazı kıllar gurur kaynağı iken (Kirpik, saç) bazı kıllar kusur kabul edilebilir. (Burun kulak, bayanlarda dudak, çene) Özellikle kadınlar, estetik değerlerin etkisi ile vücutlarının belli yerlerindeki tüyleri uzaklaştırmak isterler. Bunun için pek çok farklı yöntem bulunmaktadır.
    Tıraş bıçağı, ustura gibi kılı kökünden almaksızın tıraş etmek, kıllar birkaç saat içinde gözle görülür hale geleceğinden uzun süre etkili yöntemler değildir. Aynı şekilde tüy dökücü kremler ve benzer kozmetik ürünler de tüyleri, kökünden almadığı için uzun süre etkili olmazlar. İstenmeyen tüylerden daha uzun süreli kurtulmanın yolu, kılı kökünden almaktır. Doğru yöntem uygulanırsa, tekrar kıl oluşumu, sağlıklı ve yetişkin bir insanda 4 haftayı bulacağı için uzun süre pürüzsüz bir cilt görüntüsü elde edilir.

    Kısa Süreli Yöntemler
    Kılı kökünden almaz. Kıllar kısa sürede tekrar gözle görülür hale gelir. Jilet, Ustura, Tüy Dökücü Krem ve Kozmetikler bu yöntemlere örnek verilebilir.

    istenmeyen tüyler

    Uzun Süreli Yöntemler
    Uzun süreli yöntemlerde kıllar kökünden alınır. Kıllar uzun bir süre görülmez. Bu yöntem uzun süre etkilidir. Episyon ve depilasyon yöntemleri uzun süre etkili olan yöntemlerdendir.

    EPİLASYON
    İstenmeyen tüylerin elektrik akımı kullanılarak yok edilme yönteme epilasyon denir. Bu yöntemde kıllar kökü ile alınır, deri altına giriş vardır. Tüylerden kalıcı olarak kurtulacağı öngörülür. Lazer Epilasyon İğneli Epilasyon, Foto Epilasyon, Jelli Epilasyon bu yönteme örnek verilebilir.

    istenmeyen tüyler
    istenmeyen tüyler

    DEPİLASYON
    İstenmeyen tüylerin geçici bir süre ile yok edilme yöntemine depilasyon denir. Depilasyon yönteminde deri altına giriş yoktur. Kıl kökü ile birlikte alır, deri altına giriş yoktur. Sıcak Ağda (Sir Ağda), Soğuk Ağda (Ağda bantları), Ilık Ağda (Şeker Ağda), Depilasyon makineları, Cımbız, İplik gibi yöntemler depilasyon yöntemlerine örnek verilebilir.

    DEPİLASYON YÖNTEMİ SİR AĞDA

    Depilasyon yöntemlerinin içinde en bilindik ve tercih edilen sistem olan sir ağda servisi bitkisel bir yöntemdir. Kuvvetli olduğundan en kısa tüyleri dahi alır. Son derece etkili, güvenilir ve sağlıklı bir sistemdir. Salonlarda hijyenik ve güvenli uygulamaya olanak verir. Fakat artık çoğu bayan profesyonel sir ağda setleri ile  evde kendi sir ağda uygulamasını yapabilmektedir.

    istenmeyen tüyler
    istenmeyen tüyler

    Kadınlar Kulübü üyelerine özel www.bakimliolmak.com ’dan % 15 indirim kuponu

     

    istenmeyen tüyler için ağda setleri
    istenmeyen tüyler için ağda setleri

     

     

    İndirim kuponuna nasıl sahip olacaksınız?

    1 – www.bakimliolmak.com sitemize üye olduktan sonra info@bakimliolmak.com mail adresimize üye adınızı ve kadınlar kulübü indirim kuponundan faydalanmak istediğinizi yazmanız yeterlidir. Üyelik hesabınıza ve mail adresinize hediye kuponunuz gönderilecektir.

    2 – 0212 475 82 26 Sipariş hattımızdan vereceğiniz siparişlerinizde kadınlar kulübü üyesi olduğunuzu söylediğinizde %15 indirim alacaksınız.

    Bizi Facebook da takip ederek hediye kazanma şansı yakalayabilirsiniz.

    https://www.facebook.com/bakimliolmakcom

    Siz istenmeyen tüylerinizden nasıl kurtuluyorsunuz. Yorumlarınızı bekliyoruz…

  • Ruh Haline Göre Beslen

    Ruh Haline Göre Beslen

    Beslenme ve diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Yeşim Çelik, farklı ruh hallerine göre sağlıklı beslenme hakkında bilgi verdi.

    Yorgunsanız C vitamini alın
    Bedenen yorgun olmak, iştahın azalmasına sebep olur. Kişiler çoğu zaman yemek yemek istemezler. Dikkat edilmediği takdirde düşen vücut direnci hastalıklara daha kolay yakalanılmasına sebep olur. Böyle dönemlerde C vitamini tüketiminin özellikle artırılması gerekir. Taze meyve ve sebzeler en ideal tercihlerdir, vitamin kaybına uğramamaları için çiğ tüketilmeleri önerilir. Suyunu sıkmak hem alınan kalori miktarının artmasına hem de alınan posanın azalmasına sebep olur. Bekletilerek içilen meyve sularında vitamin kayıpları çok fazla olur. Portakal, kivi, elma, armut, havuç, yeşil biber, maydanoz, tere, roka, tercih edilmesi gereken sebze ve meyvelerdir. İçecek olarak kuşburnu ile bitkisel çaylar önerilir.

    Peynir, süt ve ayran halsizliğe iyi geliyor
    İş ve sosyal yaşamın getirdiği halsizlik durumunda, özellikle kalsiyum ve proteinden zengin besinler tercih etmek doğru olacaktır. Süt, yoğurt, ayran, cacık ve peynir en büyük yardımcılardandır. C vitamini ihtiyacı da bu dönemde artacağı için taze meyve ve sebze tüketimi artırılmalıdır. Meyveli yoğurtlar ve sütler tercih edilebilir. Mevsim meyveleri ile hazırlanmış meyveli yoğurtlar halsizliği hafifletecektir.

    Mutsuzluğunuzdan tatlı ile değil kuru meyvelerle kurtulun
    Fosfordan zengin olan balıklar, kuru baklagiller ve bulgur bu dönemin çabuk atlatılmasına yardımcı olacaktır. Bu dönemde daha çok şeker ve şekerli besinler tercih edilir. Oysaki kompleks karbonhidrat içeren yiyecekler, kan şekerini kontrol edecektir. Tahıllı ekmeklerle hazırlanan sandviçler en ideal tercihlerdir. Yine bu dönemde tatlı ihtiyacı için kuru meyveler çok iyi birer alternatif olacaktır.

    Kızgınsanız demli çay ve koyu kahve içmeyin
    Öfke durumunda yağlı tohumlar; özellikle fındık, ceviz, badem ve fıstık tüketilmesi uygundur. Kahve, demli çay, gazlı içecekler ve kafeinli içeceklerden bu dönemde özellikle uzak durulması önerilir. Daha çok rezene, kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitkisel çaylar veya ılık, tarçınlı süt tüketimi artırılmalıdır.

    Endişeleriniz su ile birlikte aksın
    Endişe durumunda vücutta aşırı sıvı kaybı olacağından sıvı alımı artırılmalıdır. İlk tercih, her zaman saf sudur. Daha sonrasında çorba, komposto, meyve suyu, ayran, bitki çayları ve mineralli sular içilebilir.

    Hayal kırıklığına karşı muz, çilek ve kivi
    Daha çok şeker, çikolata, pasta, kurabiye gibi besinlerin tercih edildiği bu dönemde posalı ve c vitamin içeriği yüksek yiyecekler en doğru tercih olacaktır. Sebze ve meyveler bu dönem için en iyi tercihtir. Bol yeşillikli salatalar, muz, ananas, kivi, çilek iyi birer kaynaktır.

  • Burun Tıkanıklığı Nedenleri Ve Çözüm Yolları

    Burun Tıkanıklığı Nedenleri Ve Çözüm Yolları

    1. BURUN TIKANIKLIĞINA YOL AÇAN NEDENLER NELER?

    Burundan rahat nefes alma beynimizden kalbimize, saç telimizden ayak tırnağına kadar her organımız için hayati önem arzeden bir durumdur.Rahat nefes alamamak başağrılarına, sabah yorgun bitkin uyanmaya, gün içinde uyuklamaya meyil oluşturmaya, kronik yorgunluğa sebep olan bir durumdur.
    Her iki burun deliğinin gün içerisinde belli aralıklarla tıkanıp açılması normal kabul edilir. Fakat sürekli olan burun tıkanıklıkları, çözülmesi gereken sorunları bize işaret eder.
    Burnumuz geçirdiğimiz üst solunum yolu enfeksiyonları, kronik sigara kullanımı, kötü hava koşulları, yada kısa süreli allejik sorunlar nedeniyle tıkalı olabilir. Bu durumda çözüm daha çok burun açıcı spreyler, alerji ilaçları ve burna tuzlu bikarbonatlı su çekilmesi, denize girilmesi gibi basit yollarla çözülmeye çalışılır.
    Uzun süreli burun tıkanıklığı olanlarda sebepler genellikle basit kısa operasyonlarla çözülebilecek sorunları düşündürür. Burun kıkırdağı veya kemik eğriliği dediğimiz deviasyon burun tıkanıklığının en sık sebeplerinden birisidir. Burun eti büyümeleri, aynı şekilde kronik burun tıkanıklığı yapan benzer bir sorundur. Kronik sinüzit yıllardan beri olan burun tıkanıklığının bir sebebi olarak karşımıza çıkabilir. Uzun süreli allerjik durumlar kronik burun tıkanıklığının başka bir sebebi olabilir.
    Çocuklarda burun tıkanıklıklarının en sık sebepleri ise alerjik sorunlar ve genizeti varlığıdır. Çözüm ise allerji tedavisi ve genizeti operasyonları olabilir.

    2. TIKALI BİR BURUN NE ZAMAN SAĞLIĞIMIZI TEHDİT EDİYOR?

    Burun tıkanıklığının çok uzun yıllar devam ettiği durumlarda kalp ve akciğer problemlerinin arttığını görmekteyiz. Kronik üst solunum yolu tıkanıklıklarının horlamayı, uykuda nefes durmasını, tansiyon problemlerini, ritim bozukluklarını, astımı arttırıcı etkilerini, cinsel işlev bozuklukları ortaya çıkardığını biliyoruz.
    Burnu bütün organlarımızın sağlığı için bu kadar önemli kılan nokta, hücrelerimizin yaşayabilmesi için temel madde olan oksijeni, sağlıklı bir şekilde bünyemize ulaştıran organ olmasıdır.
    Burnun sürekli tıkalı olduğu durumlarda hayatımızın bir döneminde az önce bahsettiğimiz sorunlarlarla karşılaşabiliriz.
    Uzun süre tedavi edilemeyen burun tıkanıklıkları sağlığımızı tehdit etmektedir. Gerek ilaç tedavisi ile gerekse cerrahi olarak bu sorunu çözmek zorundayız.

    3. HASTALARIN EN BÜYÜK ŞİKAYETLERİ NELER?

    Burun tıkanıklığı, burundan yeterince nefes alamama, baş ağrısı, horlama ya da sabah yorgun bitkin uyanma, burun akıntısı, geniz akıntısı, gün içinde iş performansının düşmesi, kronik yorgunluk başlıca şikayetlerdir.

    4. HANGİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇABİLİYOR? (MADDE MADDE, CÜMLELER HALİNDE)

    Devamlı ağız solunumu yapmak zorunda kalındığı için sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonları ve müzminleşmiş farenjit gelişebilir

    Horlama ve uyku bozuklukları gelişir.

    Uykuda nefes durması bunun sonucunda da tansiyon ve kalpe ritim bozukluğu gelişebilir.

    Akciğer ve Kalp problemlerini ağırlaştırır.

    Astım olanlarda sorunların arttığı görülür.

    Sabahları ağız kuruluğu gelişir.

    Cinsel fonksiyon bozuklukları olur.

    Psikolojik sorunlar gelişmesine yatkınlık olur.Bu hastalar özellikle sinirli olduklarından yakınırlar.

    Kronik depresyon hali gelişebilir.

    Ses kalitesi bozulur ve burundan konuşma gelişir.

    Çocuklarda geceleri altını ıslatma problemleri olabilir

    Kronik yorgunluk sendromu gelişebilir
    Migreni tetikleyerek kronik baş ağrısı sorunlarına yol açabilir

    5. RAHAT BİR NEFES İÇİN HANGİ YÖNTEMLERE BAŞVURULUYOR? (İLAÇ TEDAVİSİ, CERRAHİ VS.)

    Öncelikli olarak ilaç tedavisiyle kronik sinüzit, alerjik rinit, burun eti büyümesi sorunları giderilmeye ve burun tıkanıklığı ortadan kaldırılmaya çalışılır. Şayet düzelme olmuyorsa düşük doz lazer uygulanabilir. Bununla da düzelme olmuyorsa cerrahi tedavi uygulanır.

    6. AMELİYAT NE ZAMAN ŞART, NASIL KARAR VERİLİYOR? TIKANIKLIK İÇİN NASIL BİR OPERASYON UYGULANIYOR?

    Burun eti büyümesine bağlı burun tıkanıklığını 3-4 aylık ilaç tedavısıne rahmen çözemiyorsak, burun etlerını radyofrekans denılen yontemle küçültüp solunum yolunu açıyoruz. Kronik sinüzite bağlı tıkanıklıklarda 3 aylık aralıklı ilaç tedavisine cevap vermeyen vakalarda balonla sinüzit tedavisi veya endoskopik sinüz cerrahisini uygulayabılıyoruz.
    Burun deviasyonu dediğimiz kemik yada kıkırdak eğikliklerinde yada şekıl bozukluğuna bağlı burun tıkanıklığı olgularında ilaç tedavisi maalesef işe yaramıyor ve solunum yolunu açmak için endoskopik yada klasik yöntemlerle cerrahi olarak tedavi uygulayabiliyoruz.
    Burun deviasyon operasyonları önceden yapılanlara göre günümüzde oldukça değişmiştir. Eskiden bu operasyonlar lokal anestezi ile yapılırdı ve ağrılı ameliyatlar olarak bilinirdi. Ameliyat sırasında oldukça kaba aletler kullanılırdı. Ameliyat sonrası kullanılan tamponlar bez tamponlardı ve çıkarılırken ağrıya sebep olurdu. Hastalar ameliyattan sonra belki birkaç gün hastanede yatmak zorunda kalıyordu.
    Günümüzde yaptığımız operasyonlar ise genel anestezinin üstün konforundan faydalanılarak yapılan ağrısız operasyonlar halini almıştır.
    Artık bu operasyonlar endoskopi eşliğinde mikroaletler kullanılarak yapılan endoskopik septoplasti denilen şekle bürünmüştür ve bilgisayar ekranından takip edilerek, kameralar eşliğinde yapılan basit operasyonlar halini almıştır.
    Ameliyat sonrası aynı gün taburcu olan hastalar birkaç gün içerisinde işlerine devam edebilmektedirler.
    Teknolojinin sağladığı bu konfor ve ağrısız operasyon teknikleri belki hastalarımızdan daha çok biz hekimleri memnun etmektedir.

    Op.Dr.Muhammet DİLBER
    Nose Estetik “Estetik Burun Ameliyatları”
    www.noseestetik.com , www.muhammetdilber.com

    Op.Dr.Muhammet Dilber Facebook 
    Op.Dr.Muhammet Dilber twitter

    İlgili yazıları ;

    Karakter ve güzellik burnunuzun ucunda
    – Burun estetiği ile birlikte yapılan operasyonlar 
    – Burun şekli nefes almayı etkiler mi ?
    – Doğal burun estetiği
    – Burun operasyonu öncesi öneriler
    – Burun estetiği operasyonlarında doğru zaman ?

  • Güneş lekeleri tedavisi

    Güneş lekeleri tedavisi

    Güneş lekeleri tedavisi en zor cilt lekeleri sorunlarındandır… Bunun için yumurta akının ve limonun iyileştirici özelliğini kullanmamız gerekecektir.

    Gerekli malzemeler; limon kabuğu, yumurta akı ve bir çay kaşığı baldır. Limon kabuğunu iyice rendeleyip yumurta akı ve bal ile karıştırarak bir güzel çırpıyoruz. Özellikle banyo veya saunadan sonra uygulandığında hem sivilce akne lekelerinin izlerini yok edeceğiz hem de ciltteki gözeneklerin açılmasını sağlayarak daha canlı ve genç bir cilt görünümüne sahip olacağız.

    Kahverengi lekelerin tedavisi için elma limon suyu karışımı maskesi: 

    Elma ve Limon suyunun kahverengi lekelere iyi geldiğini herkes bilir. Şimdi bu sihirli iksirden faydalanmak için iki meyve suyunu sıkarak eşit oranda birbirine yarımşar bardak olarak karıştırıyoruz.Ardından bu karışımın içerisinde 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı ve yağsız süt ilave edip krem kıvamına gelene kadar kısık ateşte bir güzel kaynatıyoruz. Söz konusu krem kıvamındaki cilt maskesini sabah ve akşam 2 kez cildimizdeki kahverengi lekelerin olduğu bölgelere sürüyoruz.

    Güneş lekesi maskesi

    1 tatlı kaşığı limon suyu, 1 tatlı kaşığı bal, 1 tatlı kaşığı yulaf unu ve 1 çorba kaşığı yoğurt karıştırılıp yüze sürülür. 20 dakika ciltte bekletilen maske cilt ovarak temizlenir. Ardından bol su ile yıkanarak yüz maskeden arındırılır. Bu maskenin haftada bir defa kullanılmalıdır.

    Yine bir önerim:

    1 tatlı kaşığı yoğurda, 1 çay kaşığı karbonat koyun ve cildinize 1 saat bekletin. Haftada 1 kez uygulayın. Ve dışarı çıktığınızda 20 faktörlü kremler kullanın.
    Cildin Beslenmesine gelince; her gün C vitamini içeren besinler almaya özen göstermek gerekir: Limon, greyfurt, portakal, yeşil soğan, ısırgan otu vb. gibi. Böylece güneşe karşı cildinizi güçlendirmiş olursunuz. Eğer beslenmeyle yeterince vitamin alamıyorsanız, 2-3 hafta vitamin tabletleri kullanabilirsiniz

    Lekeler, Çiller ve Cilt Rengi Sorunları için tıklayın !

  • Yazlığınız yaza hazır mı?

    Yazlığınız yaza hazır mı?

    Öncelikle yazlığınızın ne derece bakıma ihtiyacı olduğunu belirleyen ve ilk olarak yapılması gereken işlerin bir listesini çıkarın.

    Büyük tamiratlar söz konusuysa, iyi bir ustayla anlaşarak gerekli onarımları yaptırın. İleride daha büyük sorunlara yol açacağıdüşünülürse, küçük onarımları da ertelememekte fayda var.

    Kış boyunca rutubetten çatlamış ve kabarmış iç ve dış cephenin boyanması gerekebilir. Duvarlar kâğıt kaplıysa sökmeden tekrar kâğıtla kaplayın.

    Çatıdaki kiremitler, rüzgârın ve yağışlı havanın etkisiyle uçmuş ya da kırılmış olabilir. Bunları tespit edip yenileyin. Çatının izolasyonu dayanıklı çatı kaplama malzemeleriyle yapıldığında uzun süre bakım gerektirmeyecektir.

    Kapı ve pencere doğramalarınız ahşapsa, kış mevsimi boyunca rutubet ya da yağmurun etkisiyle şişmiş olabilir. Pencerelerin cam macunları kontrol edilmeli, onarılamayacak kadar kötü durumda olanlar değiştirilmelidir.

    Suyunuzu güneş enerjisinden yararlanarak ısıtıyorsanız, mevcut sisteme bir bakım yaptırın. Kırılan camları değiştirin ve paslanan metal kısımları antipas bir boya ile boyayın.

    Elektrik tesisatı da zaman içinde bakım gerektirecektir. Yıpranan prizleri, duyları, yanan ampulleri değiştirin.

    Mutfak ve banyo gibi ıslak alanlar, özellikle su tesisatında bir problem varsa ve zamanında bakım yapılmadıysa, büyük sorunlara yol açabilir. Bu durumda yapılacak ilk iş, tesisatın onarılması ve damlayan muslukların değiştirilmesi olacaktır. Mutfakta, eviye ile alt ve üst dolaplar, banyoda ise lavabo, rezervuar, klozet ve duş kontrol edilmelidir.

    Balkon, kış mevsiminde evin en çok zarar gören bölümü olmasına rağmen, çoğunlukla ihmal edilir. Balkonun su akıtma sistemini ve zemin karolarını gözden geçirin.

    Korkuluklarınız paslandıysa, onları antipas boyayla boyayın. Balkonunuzda barbekü varsa, bacasının tıkalı olup olmadığını kontrol edin.

    Yazlığınızın bulunduğu bölge zehirli hayvanlar veya böcekleriyle ünlüyse, Mayıs ve Temmuz olmak üzere yılda iki kez ilaçlama yapmalısınız. Yaz boyunca sineklerden şikâyet etmemeniz için ise, günaşırı ilaçlama şart.

    Havuzunuzun üstü kış mevsimi boyunca açık kaldıysa, sorunsuzca kullanabilmeniz için mutlaka dezenfekte ederek bakımını yapın. Bahçeniz varsa, toprağı havalandırın, kış boyunca bakımsız kalmış ve böceklenmiş bitkilerinizin kuruyan ve çürüyen kısımlarını budayın.

  • Erkekler Erotizmden Kadınlar Romantizmden Gelir

    Erkekler Erotizmden Kadınlar Romantizmden Gelir

    Hem zihinsel hem de fizyolojik olarak nasıl ki erkek ve kadın birbirinden ayrıysa, aşk ve cinsellik konusundaki beklentileri de farklıdır. Bu nedenle, “Kadınlar için romantizm ne demek?” diye soru sormak yanlış bir kullanımdır. Çünkü romantizm, çoğu zaman bir kadın tarafından adlandırılan ve kadına özgü olan bir zihin durumu olarak algılanır.

    Romantizm, kişinin aşkı ve cinsel coşkuyu bulma biçimidir. Erkeklerin anlam yüklediği ve kadından beklediği erotizm de, aşka yönelik tüm duyguları içeren ve aslında romantizmden daha yoğun olan bir duygu bütünüdür. Erotizm de, aşk, şehvet, cinsel tutkular, düşler, arzular, sahiplenme duygusu gibi romantizmde genellikle ön plana çıkmayan pek çok duygu tipi var. Aşk tanrısı Eros’un adından türeyen erotizmin temelinde, sanılanın aksine seks değil sevgi ve aşk tutkusu yatar. Erkek ya da kadın, çiftin her ikisinin de karşılaştığı problemlerin nedeni romantizm ya da erotizm terimlerinin ayrımı değil, çiftin duygularını birbirine ifade edememe durumundan kaynaklanan beklenti ve ihtiyaçların anlaşılamaması ve giderilememesidir.

    KADININ GÖZÜNDEN İDEAL ERKEK…

    Bugünün kadınları güçlü, özgür, çok daha alımlı, zeki ve cinsel özgürlüğe sahip olsalar da hala duygusal yönden hala tanrıçalarmış gibi ilgi gösterilmesinden, şövalye misali korunup gözlenmekten hoşlanıyorlar. Bu nedenle kadınlar hem cinsleriyle sürekli olarak rakip halinde olmaktan hiç vazgeçemiyorlar. Bir kadın için çekici erkek mutlaka bir başka kadın tarafından beğenilmeli, tercih edilmeli fakat sadece onun olmalıdır. Bu his kadının bir numaralı haz kaynaklarından biridir. Ayrıca, kadına göre, erkek dediğin güçlü ve lider özellikte olmalı, kendine güvenmeli, partnerine ve sevdiklerine kol kanat germelidir. Kadınlar için diğer bir önemli arayışta, sırtlarını dayayacak bir erkek bulabilmektir. Bunun için hem güçlü, hem de iyi bir statü sahibi olmak yetmiyor. Bunların yanı sıra, erkeğin karizmatik olması, istek ve arzularını belli etmesi, övgü sözcüklerine yer vermesi ve değer verdiğini hissettirmesi gerekiyor.

    ERKEKLER NE İSTER…

    Her ne kadar, erkekler için “Aşksız seks, nikâhsız çocuk isterler!” yakıştırması yapılsa da, erkekler de etten kemikler yapılmış, duyguları ve hisleri olan canlılardır. Erkekler genellikle kadınlar için büyük jestler ya da sürprizle yapmayı beceremeseler de, kadının sorumluluğunu alma bilincine sahiptirler ve kadının hayatını kolaylaştırmak için vardırlar. Kadının sevgisinden, bağlılığı ve sadakatinden emin olmak isteyen erkekler, partnerleri tarafından takdir edilmek, onaylanmak, güvenilmek, sevilmek ve kendilerine ihtiyaç duyulduğunu hissetmek isterler. Sahiplenme duygusu olan hemen hemen her erkek yanında olduğu kadın tarafındanbeğenilmek ve kendisine hayran olunduğunu görmek ister. Erkekler bunu göremediği zaman, aynı kadınlar gibi mutsuzluğa sürüklenirler. İlgi görmek ve göstermek hem erkek hem de kadın için başlı başına bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçların karşılanmadığını gören ya da hisseden kadın veya erkek kendini dışlanmış, yalnız ve mutsuz hissedebilir.

    ERKEĞİN GÖZÜNDEN İDEAL KADIN…

    Erkeklerin partner seçiminde kadınlar kadar hassas oldukları bir gerçektir ve kadınlar gibi erkekler de, hayatlarını devam ettirecek bir partner arayışı içerisindedirler. Erkekler için feminen, güler yüzlü, bakımlı, seksi ve anlayışlı kadın her zaman üstün tutulur. Yardım etmeye hazır bir halde bekleyen erkekler, kendilerine ihtiyaç duyulduğunu görmekten hoşlandıkları için partnerlerinin feminen olmasından yanadırlar. Aslında erkeklerin ideal kadın imajının belirleyicisi feminenlikten, diğer bir değişle, kadının dişilik özelliklerini kullanabilmesinden geçer. Kadının dişil enerjisini açığa çıkarabilmesi için sadece yatakta değil, günlük yaşamda, arkadaşları arasında, iş yerinde, markete giderken ve her zaman kadın olduğunu hissettirmesi gerekir. Ayrıca, erkekler baktıkları zaman gözü gönlü açılacak ve erkeğini dışarı yönlendirmeyecek bir partner isterler ki, olması gereken de budur. Son olarak da, güler yüzlü ve anlayışlı kadın kavramının üzerinde durmak istiyorum. Bunlar, sadece erkekler için değil, kadınlar için de oldukça önemli iki kavramdır. Hiç kimse, gerekmedikçe gülen bir yüze hasret kalarak ömrünü geçirmek istemez. Özellikle kadın davranışları altında saklı olan ve bilinçli ya da bilinçsiz sürekli ortaya çıkan anlayışsızlık ve bencilik duygusunun ilişkinin en büyük düşmanı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Hem de, tatlı dil yılanı bile deliğinde çıkarmaya yeterken…

    KADINLAR NE İSTER…

    Erkeklerin sürekli olarak üzerinde düşündükleri fakat bir türlü bulamadıkları sorunun cevabı aslında çok basit… Kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgisini ifade eden, anlayışlı erkekler isterler. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli olduklarını hissetmek isterler! Bunu hissettirebilmek için erkek kadınının gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat elini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onu dinlemeli ve anladığını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkasında olduğunu hissettirmelidir.

    SEVİŞMEK HER ZAMAN SEKS ZAMAN ZAMAN!

    Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu açıdan kadın erkek ilişkilerindeki erotizme ve romantizme baktığımızda, erotizm daha kapsamlı olsa da, kadınların bilinçsiz bir şekilde romantizme odaklandıkları, erkeklerin ise bu konuda oldukça kısır oldukları bilinen bir gerçektir. Aşk ve tutkuyu içinde barındıran erotizm varken, erkekler sadece romantizme zaman ayırmak istemiyorlar. Kadınlara baktığımızda ise ilişkide romantizm olmazsa olmazlardan… Evet, kadın ve erkeğin ilişkiye bakış açıları farklı fakat ortak bir nokta her zaman bulunabiliyor. İstek, arzu ve beklentiler özgürce ifade edildiğinde, karşılandığında bir armağan verilmiş gibi mutlu olunduğunda, karşılanmayınca küsüp tepki gösterilmediğinde, sevgi karşılıklı olduğu sürece, sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğe sahip olunabiliyor. Araya anlayışsızlık ve bencillik kavramı girdiğinde ise çatışma yaşanması kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle, dokunmanın ve hissetmenin yoğun olduğu sevişme bir kural, seks ise zaman zaman yerine getirilen güzel bir istek olarak görülmelidir. Yani sevişmek her zaman, seks zaman zaman yaşanmalıdır…

  • Tahinli ve susamlı köfte tarifi

    Tahinli ve susamlı köfte tarifi

    Tahinli ve susamlı köfte nasıl yapılır ? Tahinli ve susamlı köfte malzemeleri nelerdir…

    Malzemeler:

    2 su bardağı köftelik bulgur

    1 çay bardağı kavrulmuş susam

    ½ çay bardağı tahin

    4 adet soğan

    3 adet domates

    ½ demet maydanoz

    1 yemek kaşığı sumak

    1 yemek kaşığı nar ekşisi

    1 tatlı kaşığı pul biber

    1 çay bardağı zeytinyağı

    Yapılışı: 2 su bardağı köftelik bulgur suyla ıslatılır. 2 adet soğan küçük küçük doğranıp 1 çay bardağı zeytinyağında kavrulur. Pembeleşen soğanlar ıslatılan bulgura eklenir. 1 limonun suyu sıkılır. Bulgur ve soğan harmanlanır. Bulgurun yarısı ayrılır ve 1 çay bardağı kavrulmuş susamla yoğrulup avuç içinde sıkılarak köfteler hazırlanır. 3 adet domates, 2 adet soğan, yarım demet maydanoz doğranıp 1 yemek kaşığı sumak, 1 tatlı kaşığı pul biber ve 1 yemek kaşığı nar ekşisiyle karıştılırılır. Hazırlanan salata servis tabağının ortasına yerleştirilir. Susamlı köfteler tabağa alınır. Kalan bulgur da; yarım çay bardağı tahinle yoğrulur ve elde sıkılarak köfte şekli verilir, servis tabağına alınır.

    Tahinli ve Susamlı Köfte servise hazırdır.

    Afiyet olsun…

  • Evliliğin 10 Düşmanı

    Evliliğin 10 Düşmanı

    Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır fakat pek çok kişi birlikteliklerde zaman zaman sorunlar yaşar, yaşadığı sorunların sebeplerini bulamaz ve çıkmaza girebilir. Bu durum hem çifti umutsuzluğa düşürür hem de ilişkilerini sekteye uğratır. Çiftler yorulur ve farkında olmadan birbirlerine ve ilişkilerine gereksiz yere zarar verebilir. Hal böyle olunca, her ilişkide yaşanabilen fakat kaçınılması gereken, evliliğin 10 düşmanını tartışmaya açtım, işte çarpıcı başlıklar:

    1-KAYINVALİDE SENDROMUNA DİKKAT!

    Evliliği olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında gelin-kaynana sorunu geliyor ve bu sorun çiftin evlilik hayatını zannettiklerinden çok daha fazla etkiliyor. Bunun en büyük nedeni ön yargılı olunması. Ülkemizde depresyona girip terapiste giden kadınların %70’i kayınvalide-gelin çatışmasından dolayı şikâyetçi oluyor. Bu konuda kadınların yaptığı en büyük yanlışların başında kayınvalide ile sözlü münakaşaya girmek, düşman olmak, irtibatı azaltmak ve eşe bu konuda baskı yapmakgeliyor. Fakat bunların hiç biri çözüm olmuyor, aksine, kayınvalideyi tanıyıp doğru adımlar atmak, çiftin sağlığından olmaması, birbirlerinden nefret etmemesi ve evliliklerini bitme noktasına kadar getirmemesi için yapılması gereken en doğru davranış gibi görünüyor.

    2-YATAĞINIZI AYIRMAYIN, SEKSİNİZİ CEZALANDIRMAYA KURBAN ETMEYİN…

    Haz ve mutluluk kaynağı olan seksin cezalandırmaya kurban edilmemesi gerekiyor. Duygusal, fiziksel ya da cinsel anlamda kırılan kadınların öçlerini almak için eşlerine uyguladıkları bir numaralı cezalardan biri olan yatakta soğuk davranma, evliliği bitiren nedenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. Birçok kadın bu kısıtlamayı yatağını ayırmadan yaparken birçoğu da dozajı artırarak ayrı odalarda yatma cezası verebiliyor. Kadın bu kısıtlamayı getirirken, kendini de cezalandırdığını unutuyor. Doğası gereği her insan kızgınlıktan kaynaklanan aksamalar yaşandığı zaman, partnerinin artık kendisini istemediğini düşünebilir.Bu da olası tartışmaların habercisidir. Çünkü cezalandırmak için bir kereye mahsus yapılan cinsel kısıtlama eylemi, zamanla alışkanlık haline gelebiliyor. Bu nedenle çiftin cinsel kısıtlamanın evliliklerin kaçınılmaz sona gelmesi için ortam hazırladığını unutmaması gerekiyor. Ayrıca erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir.

    3-HEYECANIN BİTMESİNE MÜSAADE ETMEYİN…

    Çiftlerin evlilik ilişkisinde heyecanın bitmemesi için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Çok büyük aşk yaşanarak başlayan ilişkinin monotonlaşması ve cinsel arzunun yerini cinsel isteksizliğin alması evliliğin bitmesine yol açan nedenlerden üçüncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda çiftlerin yaptığı en büyük yanlış durumu kabullenmek oluyor. Bunun yerine çiftin ilişkideki huzuru kaybetmemek için çaba sarf etmesi, küçük sürprizlerle evliliğe hareket getirmesi ve birbirlerine daha çok zaman ayırması için ortak sosyal faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Şaşırtmak ise bu süreçte yapılması gereken en önemli davranış gibi görünüyor. Ayrıca sevginin bir ateş olduğunu, ateşin sönmemesi için sürekli beslenmesi yani ilgilenilmesi gerektiğini, aksi takdirde ateşin külleneceğini ve küllenen ateşin alevlenmesinin çok zor olduğunu hiç unutmamak gerekiyor.

    4-ŞİDDET OLDUĞUNDA TERAPİ ALMAK ŞART…

    Şiddet sözün bitti yerdir ve insan hakları ihlalidir. Kadının kendisine ve kişiliğine karşı yapılan saldırı boşanma nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor. Direk boşanma sebebi olan şiddetti önleyebilmek için çiftin bir evlilik terapistine giderek yardım alması tavsiye edilmektedir.

    5-AYRILMA VE BOŞANMA KELİMELERİNİ AĞIZA SAKIZ YAPMAMAK GEREKİYOR…

    Ayrılma ve boşanma kelimelerinin ağza sakız yapılmaması gerekiyor. Evliliklerin sonlandırılmasının bir diğer nedeni de ‘Bitti!’, ‘Ayrılalım!’, ‘Boşanalım!’ gibi kelimelerinin ağızdan hiç düşürülmemesidir. Nasıl ki bir şeyin 40 defa söylenince gerçekleşeceğine inanılıyorsa, devamlı ayrılık laflarını kullanmak da ayrılık getirebiliyor. Her tartışmanın sonuna ayrılık cümlelerini eklemek, çiftin bilinçdışında yer ederek kendilerini ayrılığa odaklamalarına yol açabilir. Bu nedenle çiftin enerjisini ilişkiyi bitirmek yerine sorunun üstesinden gelebilmek adına kullanmalarında fayda var.

    6-İLETİŞİM SANATI ZAMANLA ÖĞRENİLEBİLİYOR…

    İletişim bir sanattır ve bu sanat zamanla öğrenilebiliyor. Hemen hemen her çift konuşamamaktan yakınır ve evliliği bitiren sebeplerin başında iletişim sorunları gelir. Oysa iletişim hayatı devam ettirebilmek için su içme kadar gerekli olan bir eylemdir. Çünkü iletişim ilişkinin sağlam temellerini oluşturmaya yarayan en büyük etmendir. Evliliklerde yaşanan iletişim sorunları çiftin birbirini ve ilişkisini çevresindekilerle kıyaslaması, birbirinin sözünü kesmesi ya da yüksek sesle partnerini bastırmaya çalışması ve genelleme yapmasıdır. Son zamanların en çok kullanılan cümlelerinden biri olan ‘Konuşacak bir şey bulamıyorum!’ cümlesi bu açıdan çok manidardır. Çift aklına gelebilecek her şeyi birbiriyle paylaşmalıdır, böylece aralarındaki bağ güçlenecektir. Unutmayın ki, paylaşmak güzeldir!

    7-SORUMLULUKTAN KAÇMAK YERİNE SORUMLULUK ALMAK GEREKİYOR…

    Evlilik ilişkisinde sorumluluktan kaçmak yerine sorumluluk almak gerekiyor. Özellikle çalışan çiftlerin karşılaştıkları zorluklardan biri de evlilik yükünün tek tarafa yüklenmesidir. Ev işleri, çocuk bakımı, alışveriş ya da fatura ödemelerinin tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokuyor ve öfkelendiriyor. Bu da evliliğe yansıyor ve evlilik bağının kopmasına neden olabiliyor. Burada yapılması gereken, kadın erkek ayrımı yapmaksızın yapılacak işleri ortaklaşa yapmak olmalıdır.

    8-İNATLAŞMA KONUSUNDA İNAT OLMAMAK GEREKİYOR…

    İnatlaşma konusunda inat olmamak gerekiyor. Kişinin kendi hâkimiyetini kabul ettirebilmek için inatlaşma adı altında karşı tarafa baskı kurması sık karşılaşılan bir durumdur. Bu da çiftin birbirinden soğumasına neden olan ve ilgisizliğin ortaya çıkmasına yol açan bir harekettir. Bu durum evin içerisinde savaş çıkmasına neden olacağı gibi evliliğin sekizinci önemli düşmanıdır. Oysaki evliliklerde zaman zaman kadının zaman zaman ise erkeğin sözü geçmelidir.

    9-KISKANÇLIK BAHARAT GİBİDİR, AZI KARAR, ÇOĞU ZARARDIR…

    Kıskançlık baharat gibidir, azı karar, çoğu zarardır. Sahip olduğunu kaybetme korkusuyla açığa çıkan kıskançlık duygusu patolojik olabiliyor, evlilikleri ve çiftin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Kıskançlık kişinin içinde barındırdığı bir duyguyla ortaya çıkabildiği gibi, eşin düşüncesizce yaptığı eylem sonucu da gelişebiliyor. Patolojik kıskançlık nedeniyle kişi, kuşkucu davranarak eşini evden ve kendisinden soğutabiliyor, savunmaya geçen eşle ciddi tartışmalara girebiliyor ve evliliğini bitme noktasına getirebiliyor. Bu durumda yapılması gereken şey sakin, sabırlı, açık ve net olmak gibi görünüyor. Oysa kıskançlık bir baharat gibidir, nasıl ki baharatın azı yemeğe tat verir, fazlası yemeği yenemez hale getirirse, kıskançlıkta dozunda ilişkiyi sıcak tutar, dozu aşılınca soğutur.

    10-ALDATMA BİR YOL KAZASIDIR…

    Bir yol kazası olan aldatma evliliği bitiren sebeplerin başında geliyor. Aldatma meydana geldiğinde misilleme yapmak, duyguları bastırmak, yüze vurmak ve ayrıntılara dalmak yerine ‘Aldatılmak bana neyi öğretti?’ diye sorabilmek ve bir evlilik terapistinden yardım almak en bilgece yaklaşım olacaktır.

  • Zayıflayamıyorum

    Zayıflayamıyorum

    “Bugüne kadar iki gün dikkat etsem zayıflayabilirdim ve kilomu bu şekilde kontrol ederdim’ diyenler, “En son diyet yaptığımda çok rahat zayıflamıştım şimdi neden gitmiyor” diyenler, “Metabolizmam artık durdu galiba çalışmıyor, diyenler. “Asla zayıflayamayacağım” diye üzülenler…

    Neden kilo alıyor ve neden veremiyoruz. Neden bazılarımız çok başarılı, bazılarımız da sürekli kilo alıp veriyor. İşte cevapları burada. Karşınızdaki engeli bilirseniz daha kolay atlatırsınız. Takılanlar ve kilo veremeyenler hangi hatalaları yapıyor? Bu sorunları çözün, kaldığınız yerden devam edin.

    HAFTADA BİR İKİ KAÇAMAK YAPIYORUM
    NEREDEYSE adım zorla kaçamak yaptıran diyetisyene çıktı! Haftada 1 kaçamak yapın diye yazıyorum ve anlatıyorum sürekli. Bunu neden yapıyorum? Çünkü diyet yapmak 2-3 günlük bir iş değil, bir süre hatta bazen uzun bir süre en sevdiğin yiyecekleri yeme, onu alma, buna dokunma diye yaşamak zor iş. Bunun farkındayım ve bu sebeple psikolojik olarak da ayıntıları hesap edersek, bu dönemi mutlu bir şekilde geçirebilmek için arada bir kendimizi rahatlatmamız gerekiyor. Bu sebeple tatlı seven birinin haftada 1 defa tatlı yemesinde sorun yok aslında. Ama ben her şeyde olduğu gibi dozuna dikkat edin diyorum. Yani bu kaçamak hakkını, diyetini düzgün yapan, eksik bırakmayan, sporunu yapan çalışkan öğrencilere öneriyorum. Tabii ki sürekli kaçamak yapan, dediklerimin daha yüzde 50’sini bile yapamamış kişilere bir de üzerine kaçamak yap, demiyorum.

    DİYET LİSTEMDEN DAHA AZ YİYORUM
    YENİ diyete başlayan kişilere beslenme programını hazırlarken en sık karşılaştığım sorun şu, ben bu kadar yemek yiyemem ki, diyerek eksik kalan listeler. Diyetisyenin size verdiği listede ne varsa yiyin. Amacımız sizi aç bırakarak zayıflatmak değil, doğru beslenme ile kilo kaybı sağlamak. O zaman sizin ihtiyaçlarınıza göre hazırlanan listedeki besinleri eksiksiz yemelisiniz. Eksik bırakanlar daha zor zayıflıyor ve bir süre sonra da takılıyor.

    UYKU DÜZENİM ÇOK DEĞİŞİYOR
    ARAŞTIRMALARA göre düzenli uyku uyuyanlar daha kolay zayıflıyor. Takip ettiğim kişilerden oyuncular, reklamcılar, doktorlar veya hemşireler gibi gece gündüz çalışanlar, nöbet tutanlar bazen zorlanabiliyor. Böyle yaşayanlar uyku saatlerini düzene koyduklarında zayıflama hızlanıyor. Daha düzenli yaşayanlar daha rahat zayıflıyor. Eğer hayatınız böyle geçiyorsa, bu moralinizi bozmasın. Kalan kısımlarda bir sorun yok ise en fazla haftada 1 kg. yerine 800 gr. verirsiniz. Kendinize mutlaka vakit ayırın ve hatta takıldığınızda hayatınıza spor katın.

    YETERİ KADAR SU İÇMİYORUM
    SU içmeyenler daha sık acıkabiliyor, daha çok yiyebiliyor, daha sık ödem şikâyeti yaşayabiliyor ve bunların hepsi de tartıya yansıyor. Kişiye göre su tüketme miktarı değişir ama kadınlarda genelde 1-1.5-2 lt., erkeklerde de 2-3 lt. civarında su gerekiyor. İlave bitki çayı, çay, kahve bile içiyor olsanız, tükettiğiniz suyu azaltmayın.

    DİYETTE YAZANLAR YETMİYOR
    PORSİYON kontrolü yapamıyorsanız kilo vermeniz zorlaşır. Bu sonuç normal ama çözümü asla diyeti bozmak değil. Neden bozduğunuzu araştırın. Miktar size çok az geliyor ve porsiyon kontrolünde zorlanıyorsanız diyetin kalorisini artırmanız gerekiyor demektir. Bununla birlikte kaç kalori yakabiliyorsunuz ölçtürün ve öğrenin. Ama şunu da unutmayın ki, sonuçta diyet yapmak yediklerinizin miktarını azaltmak, biraz da acıkmak demek. Ama çok değil! Sizi zorlamayacak kadar aç kalabilirsiniz.

    ANTİDEPRESAN KULLANIYORUM

    BU ilaçların etkileri kişiye göre değişebilir. Bazı kişilerin iştahı azalırken, büyük bir grubun da iştahı artıyor, halsizlik uyuşukluk yapabildiği için hareketsizlik de artıyor ve kilo artışı görülebiliyor. Kullandığınız antidepresan size kilo aldırıyor ise psikiyatrınıza haber verin. Size uygun olan değişikliği yapacaktır.

    ÇOK HAREKETSİZİM
    HER geçen gün daha kolay kilo almamızı sağlayan ana neden bu aslında! Hareketsizlik! Keşke bu sorunu çözebilsek ve gün içinde daha çok hareket etsek. Ev koşulları, çalışma saatleri, çoluk çocuk derken hareketin ne kadar azaldığını hepimiz biliyoruz. Eğer keyifli bir diyet yapmak istiyorsanız, arada bir kaçamak yapsanız da zayıflamaya devam etmek istiyorsanız mutlaka ama mutlaka hareketi arttırmak zorundasınız. Buna bir çözüm bulun ve 10 dakika bile olsa yürüyün!

    SPORA BAŞLAYIP ARA VERİYORUM
    DİYET yapıp bırakmak ve spora başlayıp bırakmak, zaten sürekli baştan başlamak demek. Sürekli yapabileceğiniz ne var? Sokakta yürümek mi? Havuzda yüzmek mi? Evde jimnastik yapmak mı? Hangisi her zaman olabilecek ise onu yapın. Arada bir hem yürüdüğünüz hem de pilatese gittiğiniz olur. Hatta yazın belki de yüzersiniz ama bu durumlara göre yemeğinizi de artırıyor ve azaltıyor olmalısınız.

    İLAÇLARIMI DÜZENLİ ALMIYORUM
    EĞER kilo almanızın nedeni metabolik sorunlar ise, tiroit, ensülin gibi hormonal sorunlar yaşıyorsanız, hekiminiz size yazdığı ilacı düzenli almanız gerekiyor. Biz düzenli hekime kontrole gitmiyor ve verdiği ilaçları bir süre kullanıp sonra bırakıyoruz. Unutmayın, bu ilaçlar ağrı kesici değil! Tedavinizi yarıda kesmeyin ve düzenli kontrole gitmeyi de unutmayın.

    BESİN DESTEKLERİNE DİKKAT

    DİYET yaparken bazı durumlarda besin desteklerinden faydalanabilirsiniz. Size önerilen destekleri kısa süre kullanıp bırakmak işe yaramıyor. Besin desteklerini ne kadar kullanmanız gerekiyor ve ne zaman bırakmanız gerekiyor öğrenin. Hiçbir besin desteğini hayat boyu kullanmayın.

    ÇOK SAYIDA DİYET YAPTIM

    Tecrübeli bir vücut ilk kez diyet yapan birine göre daha zor zayıflar. Çünkü ne kadar aç kalacağını, kalabileceğini veya ne kadar çok yemekyediğinizi, özetle, kapasitenizi biliyordur. Denediğiniz her yöntem hafızaya kazınır. Sonuç ne olursa olsun tekrar baştan başlamanız gerektiğinde aynı cevabı vermemeye başlar. Hatta bu konuda araştırmalar, sürekli diyet yaparak kilo alıp verenlere göre, aynı kiloda sabit kalanların daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Yani, her çıkan yöntemi deneyip metabolizmanız ile oynamayın. Vücudunuz sizin ortalama kaç kalori alacağınızı, hangi saatlerde ne yiyeceğini ve ne kadar hareket edeceğinizi bilirse daha kolay zayıflar. Sık diyet yapanlar, vücudunuzun size tekrar güvenmesini sağlayın. Bu biraz uzun sürebilir ama başarırsanız bir daha başa dönmezsiniz.

    AÇ KALARAK ZAYIFLADIM

    AÇ kalarak zayıflamak en sık kullanılan zayıflama tekniklerinden biri. İlk denediğinizde yani aç kaldığınızda cevap verdi vücudunuz, sonra yine kilo problemi yaşadınız, verdiğiniz kilolar geri geldi. Çünkü zaten bu şekilde giden yağ kitlesi değildi. Tekrar aç kalarak zayıflamayı denediniz ve belki yine başardım sandınız. Ama o kadar kolay değil! O kadar akıllı bir vücudumuz var ki sizin bu tehlikeli denemelerinize karşı kendini korumak zorunda olduğu için bir sonrakine hazırlanıyor. Aç kaldığınızda ne yapacağını, nasıl yağlarını koruyacağını biliyor ve metabolizmayı yavaşlatarak az enerji geliyorsa ben de az enerji harcarım diyor, korumaya geçiyor. Bu hatayı yapmayın! Sadece bugünü değil, yarını da düşünün!

    HEP MUTSUZUM ZAYIFLAYACAĞIMA İNANMIYORUM

    BU konu ile ilgili sorunu 19 Nisan’daki köşe yazımda uzun uzun anlatmıştım. Mutlu olanların daha kolay zayıfladığını söylemiştim. Hatta başarılı olan insanlar ne yapıyor da başarıyor diye yazmıştım. İsterseniz arşivden tekrar o yazıya bir göz atın. Bu yazıdan sonra iyi de nasıl mutlu olayım ben diye mail’ler geldi. Haklısınız ama kendinizi rahatlatacak birşeyler bulmanız gerekiyor. Bir arkadaşınız ile dertleşmek bile sizi iyi gelebilir. Mutluluk hedeflerinizi biraz kendinize yakın tutun ve gerçekçi olun. Dünyanın en mutlu insanı olmaya değil, “Son dönemlerin en mutlu seni’ni bulmaya çalışın.

    AZ DA OLSA ALKOL ALMAYA DEVAM EDİYORUM

    ALKOL alışkanlığı olanlar veya sosyal olarak hafta sonu akşam yemekte birkaç kadeh alkol alanların işi daha zor gibi görünüyor. Alkol, kalorisinin yüksek olması ve akşam saatlerinde tüketilmesi nedeni ile kilo almayı kolaylaştırıyor. Ama bu da işin keyif kısmı, bazen de onsuz olmuyor. Porsiyon kontrolü, miktar ve alkol alacağınız gün yanında tüketilecekleri iyice öğrenirseniz bu size engel olmaz.

    DİYET İTİRAFI

    Eşim çok kilolu olduğum için benimle dalga geçiyordu. Şimdi gizli gizli diyet yapıyorum. Ben zayıflarken ona da yemeğin yağlı kısımlarını veriyorum.

    TURUNCU GERÇEK

    Krem peynirinin yağ oranı çok yüksektir. Yağ oranı en düşük olan lor peyniridir.

    Habertürk