Blog

  • Stor Perdeler Nasıl Temizlenir

    Stor Perdeler Nasıl Temizlenir

    Stor perdeler şık bir pencere örtüsü olarak kullanılabildikleri gibi perdelere uygun bir yedek perde vazifesi de görürler. Normal perdelerde ve başka güneşliklerde olduğu gibi stor perdelerde tozlanır ve kirlenebilir. Hele stor perdeleriniz beyaz, taba, veya krem renkli iseler bu toz ve kirler daha da belirgin olurlar. Neyse ki stor perdeleri yıkamak oldukça kolay bir iştir. ihtiyacınız olan tek şey normal bir çamaşır deterjanı, bir lavabo veya küvet ile bir diş fırçasından ibarettir. Perdelerinizi yeni gibi yapmak için aşağıdaki adımları takip ediniz:

    – Perdelerinizi yuvarlak mekanizma çubuğundan çıkarın.

    – Küvet veya lavaboyu ılık su ile doldurun.

    – Suya bir fincan çamaşır deterjanı ilave edin. Perdeelrin daha açık olmasını istiyorsanız (beyaz güneşliklerde olduğu gibi.) renk vermeyen bir beyazlatıcı kullanabilirsiniz.

    Güneşlikleri küvet veya lavaboda iki üç saat ıslatın. Eğer perdeleri lavaboda ıslatıyorsanız lavaboya rahat sığmaları için ya onları katlayabilirsiniz ya da her defada parçasını koyabilirsiniz.

    – Perde üzerinde özellikle kir bulunan yerleri diş fırçasıyla hafifçe sürterek kirleri izole edin Fırçayı deterjanlı suya batırın ve gerek suyun içinde iken gerekse ıslak halde sudan çıkararak ovalayın.

    – Perdeleri sudan çıkarın ve kontrol edin. Tem temiz olmadıklarını hissederseniz lavoba veya küveti boşaltıp daha sıcak su deterjanla tekrar doldurun. Perdeleri birkaç saat daha suda bırakın.

    – Perdeleri kurumaları için küvetin veya lavabonun ya da duşun üzerine asın.

    – Tekrar stor perdeleri mekanizmasına takın ve camınızın önüne asın.

  • Leylek Masalı Çok Eskide Kaldı

    Leylek Masalı Çok Eskide Kaldı

    Uzay çağını yaşadığımız ve kitle iletişim araçlarının en yüksek kullanımda olduğu bu dönemde, çiftlerin ve dolayısıyla çocukların en büyük sorunu cinsel eğitim olmaya devam ediyor. Çiftlerin henüz kendilerine bile söyleyemedikleri cinsel arzuları ve iletişimsizlikten ortaya çıkan cinsel sorunları, çocukların cinselliği doğru bir şekilde algılayamamasına neden olmaktadır. Kitle iletişim araçlarında ayıp ve yasak olmaktan çıkan cinsel yaşam, ebeveynlerin kendi iç dünyalarında hala aynı kalmaya devam ediyor. Ancak çocukları leylek masallarıyla kandırmak artık pek mümkün görülmüyor.

    ARTIK DEVİR DEĞİŞTİ…

    “Biz küçükken hiç böyle şeyler konuşulmazdı. Biz cinsellikle ilgili her şeyi evlendikten sonra kendi kendimize öğrendik. TV kanallarında öpüşme sahnesi çıktığı zaman babam hep değiştirirdi. Biz de, elimizle gözümüzü kaptırdık…” gibi yaşanmışlıkların ardından çocuklara cinsel bilgi vermek ebeveynler için hiç de kolay olmuyor. Fakat artık, 3–4 yaşındaki çocuklar; “Anne neden benim pipim yok?”, “Babamla öpüşünce karnında bebek olacak mı?”, “Bebekler nereden doğar?” tarzındaki soruları rahatlıkla sorabiliyor ve bu soruları sormaları çok doğal. Ebeveynler çocuklarının sordukları sorulara anlayabilecekleri bir şekilde doğru cevapları vermezse, onlar TV kanallarından, arkadaşlarından ya da internetten görüp öğrendikleri yalan yanlış bilgilerle büyüyecekler. Her şeyin gözler önüne serildiği bu çağda yapılabilecek en büyük hata saklamak, geçiştirmek ve örtbas etmektir. Öğrenme çağında olan çocuklar ebeveynler istemese de cinsellikle hakkında yanlış bilgiler edinecek ve belki de, bu yanlış bilgiler ileride karşılarına cinsel sorunlar olarak çıkacaktır.

    3–4 YAŞ CİNSEL MERAK YAŞI…

    Doğumla başlayan cinsel eğitim çocukluk döneminde de devam ediyor. Çocuklarda 3 yaşa kadar temeli atılan cinsel kimlikle, kız ya da erkek olduklarının bilincine varıyorlar ve cinsiyetlerine özgü davranışlarını toplumun belirlediği örneklerle öğrenmeye başlıyorlar. Dolayısıyla, meraklarını giderebilmek için cinsellik hakkında birbiri ardına sorular sormaya devam ediyorlar.

    SORUNUN YÖNELTİLDİĞİ EBEVEYN CEVAP VERMELİ…

    Özellikle kız çocuklarının babalarıyla cinsellik hakkında konuşmaları toplumumuzca hoş karşılanmaması ya da zor olması nedeniyle çoğunlukla cevaplar aynı cinsten gelmektedir. Bazen ise prensip olarak, ailede çocuğa en yakın olan birey cinsellik hakkında bilgi vermektedir. Bu yanlış olmamakla birlikte aslında yapılması gereken en doğru davranış, çocuğun soru yönelttiği bireyin direk cevap vermesi olacaktır. Tek ebeveynli çocuklardaysa, çocuğun birlikte kaldığı ebeveyn bilgi vermelidir. Sorunun yöneltildiği ebeveynin çocuğunu diğer ebeveyne ya da ailenin başka bir ferdine yönlendirmesi çocuğun cinsellikle ilgili algılarını olumsuz yönde değiştireceğinden cinselliğin ebeveynlerin sadece biriyle konuşulacak, yasak, kötü ya da gizli bir şey olduğunu düşünmesine neden olacaktır. Çocuklukta edinilmiş bu bilgi, çocukta cinselliğin gizli bir şey olduğu imajını yaratacak ve belki de, ileride cinsel sorunlara neden olacaktır. Şayet, anne ve babanın cinsellik konusundaki bilgileri yetersiz ya da bu konu hakkında konuşmakta kendini rahatsız hissediyorsa konu ile ilgili bir uzmandan yardım alarak çocuğu bilgilendirmesi gerekmektedir.

    SORU DOĞRU ALGILANMALI VE ÇOCUĞUN ANLAYACAĞI DİLDE YANIT VERİLMELİ…

    Cinsel bilgi, çocuğun bu yaşta öğrenmesi gereken bir kuralmış gibi ebeveynlerin karşısına alıp ders verirmişçesine anlatması gereken bir konu değildir. Çocuğun soru sormasını beklemek bilgi aktarımı ve gelişimi için oldukça önemlidir. Ancak önemli olan çocuğun soru sorabileceği sevgi dolu bir aile ortamını yaratmaktır. Ayrıca cevap verirken sormadığı konuyla ilgili ya da sorduğundan daha fazla bilgi verilmemelidir. Ayrıca bilgi vermeden önce çocuğun ne sorduğunu yani tam olarak ne öğrenmek istediğinin anlaşılıp anlaşılmadığından emin olmak gerekmektedir.

    ÇOCUĞA MAHREMİYET ÖĞRETİLMELİ…

    Cinsel kimlik gelişiminde mahremiyet duygusunun aşılanması gerekmektedir. Mahremiyet duygusu çocuğun kendini tacizden korumasına da yardımcı olacaktır. Bu duyguyu edinebilmeleri için çocuklar 2 yaşından itibaren evde çıplak dolaştırılmamalıdır.

  • Meme silikonuyla ilgili yazılmış en samimi yazı

    Meme silikonuyla ilgili yazılmış en samimi yazı

    Meme büyütme,  burun estetiği nden sonra en çok talep gören estetik ameliyatların başında geliyor.

     Kimlere yapılır.

    Adı üstünde meme protezi, olmayan bir organın yerine koyulur. Memesi gerçekten küçük olanlara yapılır. Biraz daha büyük olsun, dekoltem daha güzel olsun diyenler bence bu işi biraz basite alıyorlar. %1-2 komplikasyon ihtimalini alacak kadar ciddi estetik sıkıntınız olmalı.

    Ağrır mı?

    Kas altı teknikte 2-3 gün kendi yemeğinizi kendiniz yiyemeyebilirsiniz. Kollarınızı kaldırdığınızda ağrıdan ağlayabilirsiniz. Subfasyal ve kas üstü tekniklerde, ağrı daha az olur ama 4-5 gün sanki üstümde birisi oturuyor şeklinde bir basınç hissedersiniz. 

    Değer mi?

    Gerçekten küçük göğüsleriniz varsa, kadınların ne kadar özgüvenlerinin eksik oluyor. Ameliyattan sonraki ilk gün, herkes pişman olur. Sonra iyi ki oldum dersiniz. Biraz daha büyük olsun diye ameliyat isteyenlere ben ŞIMARIK muamelesi yapıyorum, 5 dakika sonra sandalyemden kalkıp, sizin zaten harika göğüsleriniz var iltifatlarıyla misafirimizi yolcu ediyorum…

    Damla mı yuvarlak mı?

    Normal bir kadın memesi, ayakta damla, yatınca yuvarlak olur. Hatta yatınca yanlara yayılır. Memenin, bu değişken şeklini tam olarak yapan silikon yok ne yazık ki. Hastalarımın genelde ayakta nasıl görüneceğini, kıyafetlerden dekoltenin nasıl olacağını daha çok önemsiyorlar. Sizin ihtiyacınız önemli

    Damla döner diyorlar?

    Çok zor. Altında dokuya yapışan çıkıntıları var. Nadiren döner. Kas altı yapılacaksa silikonun şekli yuvarlak da olsa damla görünüyor.

    Kas altımı, kas üstümü iyi?

    Birisi diğerinden daha iyi değil. Kas altı silikonu daha iyi örtüyor kenarları belli olmuyor, dekolte daha iyi oluyor. Ama çok ağrılı ve kol hareketleri ile meme hareket edebiliyor. Kas üstünde ise silikon daha belli olabiliyor, ağrısı daha az, kol hareketleri ile meme oynamaz. Cevabı siz verin hangisi iyi ? Ama bir kaç önemli nokta. Profesyonel sporcu iseniz kas altı yapılmaz. Doku kalınlığınız çok iyiyse kas altına gerek yok. Çok zayıfsanız, kaburgalarınız bile sayılıyorsa, kas altı tek seçeneğiniz olabilir.

    Meme Silikonu doğal olur mu?

    Kesinlikle doğal olmaz. Bir kadın,18 yaşında değilse, göğüsler yatınca tüm formunu kaybeder. Silikonlar yatınca da dik duruyor. Bu iyimi kötümü yine siz karar verin. Silikonlu meme, normal bir memeden beklenmeyecek kadar formunu korur.

    Meme başı, meme altı, ? Hangi kesi daha iyi?

    Yine en iyisi şudur diye cevap yok. Silikon protez için bir yerden 4-5 cm bir kesik yapılıyor. Koltuk altı sizin için daha dekolte olabilir. Meme başı memenin en az görünen yeri ama uyuşukluk daha çok olur. Süt bezlerinden silikonun enfekte olma ihtimali daha fazladır. Meme altından ameliyat daha kolay, subfasyal teknik buradan mümkün, ayaktayken en az görünen iz bu iken yatınca en çok bu iz görünür. Cevabı siz verin…

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 
    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?

  • Gelin kurabiyesi tarifi

    Gelin kurabiyesi tarifi

    Gelin kurabiyesi nasıl yapılır ? Gelin kurabiyesi malzemeleri , gelin kurabiyesi tarifi…

    Gelin Kurabiye Malzemeleri:

    1 ½ su bardağı kuyruk yağı

    1 su bardağı sıvı yağ

    1 su bardağı pudra şekeri

    1 su bardağı badem

    2 çay kaşığı kabartma tozu

    Aldığı kadar un

    Gelin Kurabiyesi Yapılışı: 1 buçuk su bardağı eritilmiş kuyruk yağı, 1 bardak sıvı yağ, 1 bardak pudra şekeri özleştirilip aldığı kadar un ve 2 çay kaşığı kabartma tozu eklenerek toparlanana kadar yoğrulur. Hamurlar limon büyüklüğünde yuvarlanıp tepsiye dizilir. Hamurların üzerine bademler yerleştirilir. Kurabiye hamurları 150 derecede ısıtılmış fırında üzeri çatlayana kadar pişirilir.

    Gelin Kurabiyesi servise hazırdır.

    Afiyet olsun…

  • Kilonuzun sebebi insülin direnci olabilir!

    Kilonuzun sebebi insülin direnci olabilir!

    İnsülin Direnci Nedir?

    Normalde yiyecekler şeker formunda kana karışır. Kandaki şeker yüksekliği pankreasın daha fazla insülin depolamasına neden olur. Normalde bu hormon hücrelere eklenir. Kandaki şekeri alarak enerjiye dönüştürür.

    İnsülin direnci durumunda vücuttaki hücreler insülin hormonunun hareketlerini ayırt edemeyecek hale gelir. Kandaki insülin direncini dengelemek için pankreas daha fazla insülin salgılar.

    İnsülin direnci olan insanlarda insülinin yüksek seviyelere ulaşması belirti olmaktan çıkar. Hastalığın ta kendisi olur. Zamanla insülin direnci olan kişilerde yüksek insülin seviyesi şekeri kontrol etmeye yetmeyince diyabet riski doğar.

    İnsülin Direncini Etkileyen Faktörler

    • Bozulmuş açlık şekeri, bozulmuş glikoz tolerans seviyesi ya da tip 2 diyabet olabilecek sağlık sorunlarından. Bütün bunların nedeni pankreasın insülin direncinin hakkından gelecek düzeyde insülin üretememesi. Böylece kanda şeker at koşturmaya başlıyor. Çok geçmeden de diyabet ortaya çıkıyor.

    • Yüksek tansiyon. Nedeni çok belli değil. Ancak çalışmalar tansiyon ne kadar yüksekse insülin direncinin de o kadar fazla olduğunu gösteriyor.

    • Anormal kolesterol seviyesi. Kolesterol seviyesi insülin direnci olan insanlarda düşüktür. Hemen sevinmeyin: bahsettiğimiz iyi kolesterol. Kötü kolesterol ise yüksek olur.

    • Kalp hastalıkları. İnsülin direnci damarlarda plak oluşumuna, damarların tıkanmasına neden olabilir.

    • Obezite. İnsülin direncini doğuran başlıca faktör obezite. Kilo kaybı vücudun insülini doğru miktarda kullanmasına yardımcı olabilir.

    • Böbrek hastalıkları. İdrardaki protein seviyesi böbrek hastalıklarının habercisi. Ancak bazı uzmanlar insülin direncinin protein fazlasına neden olmayacağı görüşünde.

    Uzmanlara göre, uzun zamandır diyet yapan ve yürüyüşlerini aksatmayan bir kişinin kilo vermekte güçlük çekmesindeki sebep; insülin direnci olabiliyor.

    Özel Biyofiz Fizik Tedavi ve Romatizmal Hastalıklar Tıp Merkezi Beslenme ve diyet Uzmanı Başak Kefeli, diyet ve spor yapmasına rağmen kilo veremeyen kişilerin mutlaka insülin direncini kontrol ettirmesi gerektiğini söyledi. İnsülin direncinin şeker hastalığının başlangıcı olduğuna işaret eden Kefeli, “Şeker hastalığında insülin salgılamayan pankreas bezimiz insülin direncinde gereğinden fazla insülin salgılamaya başlamıştır. Gereğinden fazla insülinin kanımızda bulunması ise dokularda insüline karşı duyarsızlık oluşturuyor. Bu duruma da insülin direnci deniliyor. Yani bu süreçte vücudumuz tüketilen besinleri yağ olarak depolamak için can atıyor.” dedi.

    Beslenme ve diyet Uzmanı Başak Kefeli özellikle; ailesinde şeker hastalığı olan, karın bölgesinde yağlanması fazla olan, uzun süre hareketsiz oturan, uzun süre aç kalan, çok sık (2 saatten de sık) atıştıran, çok sık şeker ve şekerli ürün tüketenler ile aniden hızlı kilo alanların risk altında olduğuna dikkat çekti. ‘Su içsem dahi kilo alıyorum’ diyenlerin kan değerlerine baktırarak HOMA değerinin 2,7’yi aşıp aşmadığını kontrol etmelerini tavsiye eden Başak Kefeli, insülin direncinin şiddetine göre her gün yarım saat yapılacak tempolu yürüyüşün de tedavide önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.

    Başak Kefeli, dikkat edilecek hususları şöyle sıraladı: “Tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeği tüketilmeli. Pirinç yerine bulgur kullanılmalı. Meyve suyu yerine meyvenin kendisi tercih edilmeli. Meyveler kabukları ile yenilmeli. Her gün mutlaka 1 tabak sebze yemeği veya salata yenilmeli. Esmer makarna tercih edilmeli. Unlar yarı yarıya tam buğday unu ile karıştırılmalı. Etlerin yağlı kısımları ve tavuğun derisi yenilmemeli. Haftada 1 gün kırmızı et, 2 gün tavuk ve 3 gün balık eti tercih edilmeli, kurubaklagillerin yemeği veya çorbası haftada 1 defa mutlaka tüketilmeli. Her öğün mutlaka 1 çay bardağı kadar yoğurt tüketilmeli. Süt ve süt ürünleri az yağlı tercih edilmeli. Günde 3-4 defa küçük ara öğünler yapılmalı. Ara öğünlerde süt-meyve/yoğurt-ekmek / sütlü kahve-bisküvi gibi alternatifler tercih edilebilir. 4-5 saatten daha fazla aç kalınmamalı, tuz tüketimi sınırlandırılmalı. 1 günde toplamda 1 tatlı kaşığından daha fazla tuz tüketilmemeli. Şeker içeren besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Bir diyetisyenden beslenme planının oluşturulması için yardım alınmalı.”

    İnsülin Direnci Tanısı

    İnsülin direncini tespit etmek için belirli bir test yok. Ancak doktorunuz bazı durumlardan şüphelenip üstüne gidebilir:

    • Kardeşlerde ya da anne babada tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ya da kalp hastalıkları varsa

    • Obezseniz

    • Karın bölgesinde ve kalçada aşırı yağlanma varsa

    • 40 yaşından büyükseniz

    • Hamilelik diyabeti geçirdiyseniz

    • Polikstik over sendromu geçirdiyseniz

    • Gizli şekeriniz varsa

    • Güney Asyalı ya da Afrikalıysanız. Bazı ırklar insülin direnci konusunda biraz daha şanssız oluyorlar.

    İnsülin Direnci Tedavisi

    Belli reçeteli ilaçlar insülin direncini ortadan kaldırmada etkili. Bu ilaçlardan dolayı vücudunuz insülin hareketlerine karşı daha hassas olabilir. Kolesterol düşürücü ilaçlar ya da yüksek tansiyon ilaçları insülin direncinin neden olduğu başka hasarlara iyi gelebilir.

    İnsülin Direncinin Önlemi Var mı?

    İnsülin direnci kesinlikle önlenebilir. Sağlıklı bir yaşam sürerek insülin direncini ve ilişkili diğer sağlık sorunlarını engelleyebilirsiniz. İnsülin direncini engellemek için birkaç ipucu:

    Egzersiz yapın. Haftada 5 gün günde yarım saat yürüyüş yapın. İsterseniz 30 dakikalık süreyi 10’ar dakikalık 3 bölüme ayırabilirsiniz. Haftada 150 dakikayı tamamlamaya bakın.

    Sağlıklı kilonuzu koruyun. Boyunuzu da göz önünde bulundurarak ideal kilonuzu belirleyin ve bu aralıkta kalın.

    Düzenli beslenin. Düzenli beslenmek için sağlıklı, kalori kontrolü olan bir diyet şart.

  • En iyi arkadaşına mı aşıksın?

    En iyi arkadaşına mı aşıksın?

    ‘En iyi arkadaş’la sevgili olmak çok cazip gözükse de, doğacak zorlukları ve arkadaşlığınızın zarar görebileceğini unutmamak gerekiyor…

    ‘Galiba en iyi arkadaşımı seviyorum! Onunla sevgili olmayı çok istiyorum, ama yanlış bir hareket yaparak arkadaşlığımızı mahvetmek istemiyorum. Ne yapmalıyım?’ En iyi arkadaşıyla sevgili olmak isteyenlere tavsiyeler aşağıda…

    En iyi arkadaşınızla sevgili olmak zordur çünkü:

    Kaybedecek de kazanacak da çok şey olabilir! Arkadaşlığınız ne kadar eğlenceliyse, bunu romantik bir ilişkiye çevirme isteğiniz de o kadar artacaktır. Duyguların karşılıklı olmadığı, ilişkinin sürmediği takdirde kaybedecekleriniz ise arkadaşlığınızın değeriyle doğru orantılıdır. Eğer en iyi arkadaşınıza aşıksanız ve ilişkiniz iyi gitmezse, rahatlamak ve tavsiye almak için kimi arayacaksınız? Maalesef bu sefer en iyi arkadaşınızı arayamayacaksınız!
    Yeni tanıştığınız bir insanla çıkarsanız ve işler yolunda gitmezse, o insanı bir daha görmeyerek sorunları çözebilirsiniz. Ama en iyi arkadaşınıza bunu yapamazsınız, çünkü o zaten yaşamınızın büyük bir parçasıdır.

    En iyi arkadaşıyla sevgili olmak isteyenlere tavsiyeler:

    Bu insanı çok iyi tanıdığınıza göre, daha önceki ilişkilerini de biliyorsunuzdur. Hoşlandığı insanlara karşı çekingen mi davranıyor? Hoşlandığı insanlara ne tür sinyaller veriyor? Size bu sinyalleri verip vermediğine dikkat edin. Böylece sizden hoşlanıp hoşlanmadığını önceden anlayabilirsiniz..

    Eğer sizin onu sevdiğinizin farkında olduğunu biliyorsunuz. Ancak onun ne düşündüğünden emin değilsiniz. Ona birkaç ipucu verin, ancak direkt olarak düşüncelerinizi açıklamayın. Böylece, onun size aşık olmaması durumunda daha az üzülürsünüz.

    Diğer ilişkilerini izleyin. Sevgilileriyle ilişkileri kısa süreli mi oluyor? Belki de en iyi arkadaşınız, sizin istediğiniz gibi uzun süreli bir ilişkiye hazır değildir. Unutmayın, yürümeyen ilişkiler hakkında bilgi sahibi olmak, böyle bir ilişkiye girmekten daha iyidir.

    Eğer arkadaşınıza onu sevdiğinizi söylemeye karar verdiyseniz, arkadaşlığınızı kumar masasına yatırmış olduğunuzu unutmayın. Ya arkadaşlığınıza zarar vereceksiniz ya da çok iyi tanıdığınız bir sevgiliye sahip olacaksınız! Kendinize şu soruyu sorun: Hangisinden daha çok pişman olacaksınız?
    Arkadaşlığınızı kaybetmekten mi, onunla daha da yakın olabileceğinizi hiçbir zaman öğrenememekten mi?

  • Gözlük Alırken Dikkat

    Gözlük Alırken Dikkat

    Yazın yaklaşmasıyla güneş gözlükleri de ortaya çıkmaya başladı.

    Yüzünüzün şekli Ne?
    Yüzünüzün şeklinden emin olmayabilirsiniz. Yüz şeklinizden emin olun.

    Yüzünüz 3 yatay çizgiye ayırın; alnınız ve gözleriniz, elmacık kemikleriniz ve burnunuz ve son olarak dudaklarınız ve çeneniz.

    Eğer yüzünüzün hiçbir bölgesi diğerinden daha geniş değilse yuvarlak bir yüze sahipsiniz demektir. Eğer yüzünüz mükemmel bir yumurta şeklindeyse oval yüze sahipsiniz demektir. Eğer yüzünüzün orta bölümü diğerlerinden daha genişse (elmacık kemikleriniz belirgindir) ve alnınız ve çene çizginiz daralıyorsa, elmas yüz şekline sahipsiniz demektir. Eğer çok geniş bir alnınız varsa ve düz elmacık kemiklerine ve dar bir çeneye sahipseniz, kalp şeklinde ya da üçgen şeklinde bir yüzünüz var demektir. Eğer geniş bir alnınız ve geniş bir çeneniz varsa ve yüzünüzün orta kısmı çıkıksa kare bir yüzünüz var demektir. Eğer çok geniş alnınız ve geniş bir çeneniz varsa ve yüzünüz uzunsa, dikdörtgen yüze sahipsiniz demektir. Oval bir yüzle, dikdörtgen bir yüzü birbirinden ayıran şey alın kısmıdır.

    Yüzünüze uygun çerçeveyi bulmak
    Yüzünüzün şeklini doğru belirledikten sonra bu iş çok kolay!

    Yüz tipi: Yuvarlak
    Nasıl bir gözlük: Yuvarlak ya da oval gözlükleri tercih etmeyin. Çerçevenin açıları sizin yüzünüzün yuvarlaklığını dengelemelidir. Elmacık kemiklerinizden daha büyük olan geniş çerçeveler, yanaklarınızı daha zayıf gösterirler.

    Yüz tipi: Oval
    Nasıl bir gözlük: İstediğiniz her gözlük çerçevesini kullanabilirsiniz. Bu konuda şanslısınız.

    Yüz tipi: Elmas
    Nasıl bir gözlük: Küçük çerçeveler ve oval dikdörtgenler size yakışacaklardır. Fakat fazla büyük gözlüklerden kaçınmalısınız. Gözlüğünüz elmacık kemiklerinizde bitmeli.

    Yüz tipi: Kalp
    Nasıl bir gözlük: Pilot tipi gözlükler, kedi gözü modelleri size çok yakışacaklardır.

    Yüz tipi: Kare
    Nasıl bir gözlük: Yumuşak, yuvarlak kenarlı, narin, feminen çerçeveler size yakışır. Köşeli modellerden uzak durmalısınız. Oval ve büyük modelleri de tercih edebilirsiniz.

    Yüz tipi: Dikdörtgen
    Nasıl bir gözlük: Büyük çerçeveleri, desenli kenarları veya tepede detayları olan bir gözlük size çok yakışır. Burada amaç, yüzünüzü daha geniş ve kısa göstermektir. Bu nedenle gözlük modelinden çok büyüklüğü sizin için daha önemlidir. Küçük çerçeveli gözlüklerden kaçının.

  • Evinizi yaza hazırlamanın ipuçları

    Evinizi yaza hazırlamanın ipuçları

    -Yaz dekorasyonunda Akdeniz mekanlarını ilham alabilirsiniz. Öncelikli olarak bu mekanlarda yapılan dekorasyon örneklerini incelemenizde fayda var.

    -Denizin ferahlatıcı etkisini evinizde yansıtın. Deniz kenarında geçirilen zamanların rahatlığını yansıtacak birkaç ufak detayla mekanlarınıza deniz havasını getirebilirsiniz. Mavi renkleri bolca kullanın ve deniz kabuklarıyla bezenmiş aksesuarlarla evinizi güzelleştirin. Sevdiğiniz yazlık mekanların tablolarını asın.

    Evlerinizde deniz esintisi…

    -Evlerinizde en çok yer kaplayan alanlar duvarlardır. Bu yüzden duvarlarınızda yapacağınız herhangi bir değişiklik evinizin havasını anında değiştirecektir. Mümkün olduğu kadar açık renkler kullanmaya çalışın. Özellikle beyaz yazın favori rengidir. Evleri olduğundan daha ferah gösterir. Deniz esintisini evlere yansıtmanız için tek bir duvarınızı mavinin tonlarına boyayabilir ya da deniz manzaralı bir duvar kağıdı ile döşeyebilirsiniz.

    -Kışın ısınmak için kullandığınız kalın şalları ve kırlentleri bir kenara kaldırın. Ayrıca kullandığınız koyu renkleri de bir sonraki kış sezonuna kadar unutun. Mümkün olduğu kadar ince ve keten kumaşlar kullanmaya çalışın. Koltuklarınıza renkli minderler ya da ketenden örtüler dikerek daha renkli bir ortam yaratabilirsiniz.

    -Evi sıcak tutmak için kullandığınız halıları kaldırmanın tam zamanı. Bunun yerine ince, hafif desenli kilimleri tercih edebilirsiniz.

    -Yazın özellikle camlar büyük önem taşır. Güneşin pozitif enerjisini evinizde hissetmek için öncelikle kalın perdelerinizi kaldırın. Beyaz, ince tülleri kullanmaya çalışın. Ayrıca kışın lekelenen camlarınızı temizlemenin tam zamanı. Temiz, parlak camlar güneşin pırıltısını evinize taşıyacak ve yaşam alanınızı daha ferah bir görünüme kavuşturacaktır.

    -Canlı çiçekleri yaşam alanınızda kullanarak, yazın bu şenlikli havasını doğanın bizlere sunduğu renklerle süsleyebilirsiniz. Pencere kenarlarına, balkona, masanın ya da sehpalarınızın üzerlerine aksesuar olarak canlı çiçek kullanmaya çalışın. Eğer mekanlarınızda yeterli alan ve ışık varsa yeşil yapraklı bitkileri mutlaka dekorasyonunuzda kullanın. Unutmayın, bu bitkiler evinize hayat katacaktır.

    -Evinizin güzel ve freş kokması için çiçek esanslı oda spreyleri kullanabilirsiniz.

    -Yazın vazgeçilmez yerlerinden biri olan balkonları ufak değişikliklerle güzelleştirebilirsiniz. Geniş bir balkonunuz varsa salıncak alabilir kullanmadığınız eskimiş kanepelerinizi balkona taşıyabilirsiniz. Ayrıca eski sandalyelerinizi birbirinden farklı renklere boyayabilir, mum ve çiçeklerle hoş bir görünüm yaratabilirsiniz.

    -Unutmayın bu sezonun favori renkleri sarı, turuncu, turkuaz, pembe ve mavinin tonları. Bu renkleri aksesuarlarınızda, kumaşlarınızda ya da duvarlarınızda dilediğinizce kullanıp yaz havasını evinize taşıyabilirsiniz.

  • Ruhunuza Kışı Yaşatmayın

    Ruhunuza Kışı Yaşatmayın

    Ruhu ısıtan ve insana pozitif enerji yükleyerek yüzünü güldüren güneş ışınlarının yokluğu nedeniyle, insanlar da mevsimsel depresiflik belirmeye başladı bile. Kış mevsiminde günlerin kısalması, güneş ışınlarının azalması ve insanların zorunlu olarak kapalı ortamlarda kalması insan psikolojisi üzerinde negatif etki bırakıyor. Özellikle kadınları etkisi altına alan kış depresyonu sonucu dinlenemeyen, uykusunu alamayan, kendini karamsar hisseden kadınların cinsel isteği zamanla azalabiliyor.

    DEPRESYON VE CİNSEL İSTEKSİZLİK BİRBİRİNİ TETİKLİYOR…

    Kış depresyonu ile birlikte gelişen cinsel istek azalması uyarılma ve orgazm sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Kadın partneriyle cinsel birleşme yaşasa bile zevk alamamaktan şikâyet edebiliyor. Bu durumda kadın, kendi yetersizliğinden kaynaklanan bir problem olduğu düşüncesiyle daha çok depresyona giriyor. Dolayısıyla, depresyon cinsel sorunlara yol açabilirken, cinsel sorunlarda kadının içinde bulunduğu depresif hali ağırlaştırabiliyor. Kış ayının verdiği karamsarlık nedeniyle mutsuz olan kadın, daha önce var olmayan cinsel sorunların ortaya çıkması nedeniyle cinsel hayatının sona erdiğini düşünerek depresyonu çok daha ağır derecede geçirebiliyor. Bu tür vakalarda cinsel isteksizlik nedeniyle başaramama korkusu yani performans anksiyetesi yaşayan kadın, depresyon tedavi edilmesine rağmen cinsel işlev bozukluğu yaşamaya devam edebiliyor.

    KIŞ DEPRESYONU BULAŞICIDIR!

    Yapılan araştırmalar sonucunda, özellikle ailelerde ve birlikte yaşayan çiftlerde depresyonun bulaşıcı olma olasılığının çok daha fazla olduğu tespit edildi. Eşlerden birinin kış depresyonuna yakalanması gerek iletişim yönünden gerekse cinsel yaşamda gelişen aksaklıklardan dolayı tüm aileyi etkileyebiliyor. Bu durumda partnerin sabırlı, anlayışlı ve yönlendirici olması gerekiyor. Eşine yardım eden erkek ona verdiği cesaretle partnerini ciddi sonuçlar oluşturabilecek bir durumdan kurtarabilir.

    BÜYÜK YANLIŞ: İLAÇ KULLANIMI

    Kış depresyonuna yakalanan kişinin, özellikle kadın partnerin, duygusal olarak aileden ve cinsellikten uzaklaşmasını engelleyebilmek için erkeğe büyük bir görevler düşüyor. Erkek partnerine ne kadar ilgili, alakalı ve anlayışlı davranırsa kış depresyonu illeti o kadar kolay bitiyor. Bunun dışında olabildiğince güneşe çıkılmalı, kişi yüzünü ve sırtını sıcağa ve güneşe vermeli, rahatlamak için doğal yağlarla vücuduna masaj yapmalı, bol bol temiz hava almalı, spor yapılmalı, arkadaşlarıyla ya da partneriyle moral verici aktiviteler yapmalı, hafif müzik dinlenmeli, bol bol gülmeli, protein ve omega-3 içerikli besinler alınmalıdır. Kış depresyonu ile baş edebilmek adına alınan ilaçlar duygusal etkileşimin ve cinsel yaşamın bir numaralı düşmanıdır. Bu nedenle hekim tavsiyesi olmadan depresyon ilaçları kullanılmamalıdır. Ayrıca günümüzde depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların pek çoğu yan etki olarak cinsel isteksizliğe ve cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açmaktadır. Erkeklerde sertleşme probleminin en başında gelen depresyon ilaçları erkek ve kadında cinsel istekte azalma, orgazm yoğunluğunda düşme ve duygusal çakışmalara neden olmaktadır. Size önerdiklerimizin haricinde depresyonla başa çıkmanın en hızlı ve kolay yolu bir terapistten yardım almaktır.

  • Anneler günü 2013

    Anneler günü 2013

    2013 yılı içerisinde anneler günü ne zaman kutlanacak ? Anneler günü tarihi …

    2013 yılının anneler gününe sayılı günler kaldı. Peki 2013 yılının Anneler Günü ne zaman?

    Anneler günü tüm dünyada farklı tarihlerde kutlanan özel bir gündür. Her yıl mayıs ayının 2. pazar günü anneler günü. Anneler günü Türkiye’de ise bu sene 12 Mayıs 2013 Pazar günü kutlanacak. Dünyada Anneler Günü 1914 yılında yasal olarak kutlanmaya başlandı. Türkiye’de anneler günü her Mayıs ayının 2. pazar günü kutlanmaktadır

    Anneler Günü Nasıl Doğdu?
    Amerika Birleşik Devletleri’nin Philadelphia (Filedelfiya) eyaletinde Anna Jarvis adında genç bir kızla annesi mutlu bir hayat sürüyorlardı. Genç kız annesini çok seviyordu. Annesi hastalandı ve 9 Mayıs 1866 tarihinde öldü. Bu beklenmedik olay genç kızı perişan etti. Hayatta kimsesi kalmayan Jarvis, ölüm olayına bir türlü alışamadı. Aylarca yemedi, içmedi. Hayata küstü. Bir ara kendini öldürmeye bile kalktı. Jarvis’in bu durumunu yakından bilen ve gören komşusu, genç kızla arkadaş oldu. Yaşlı komşusu, onu teselli ediyor, üzüntülerini azaltmaya çalışıyordu. Bir gün Jarvis’e “İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir tabiat kanunudur.” dedi. Bu sözler Jarvisi çok etkiledi. Ölümünde doğmak, yaşamak gibi bir olay olduğuna inandı. Fakat bu inancı, annesine olan sevgisini azaltmadı. Zamanla ölümün soğukluğu kayboldu. Jarvis, annesini ağlayarak değil sevgiyle anmaya başladı. Acıları sevgiye dönüştü.

    Aradan bir yıl geçti. Annesinin ölüm yıldönümü olan 9 Mayısta, onu hiç yalnız bırakmayan arkadaşlarına şunları söyledi: Bir yıldır çektiğim acılar bana şunu öğretti: Dünyada anne sevgisinin,annenin yerini dolduracak hiçbir şey yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili hatıralarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.

    Arkadaşları, Jarvis’in bu teklifini çok beğendiler. Birlikte Belediye Başkanına gittiler.Tekliflerini anlattılar. Belediye Başkanı bu teklifi içtenlikle kabul etti. Bu teklif en sonunda Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, Mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
    1908 yılında ilk defa kutlanan Anneler Günü, kısa zamanda dünyanın bütün uygar ülkelerinde kutlanmaya başlandı. Ülkemizde de 1955 yılından bu yana her yıl Anneler Günü kutlanmaktadır.

    Her yıl Mayıs ayının ikinci pazar günü “ANNELER GÜNÜ” milletçe kutlanır. Gazeteler, radyo ve televizyonda Anneler Gününün anlamı, önemi,anne sevgisi,annenin hayatımızdaki rolü ve önemi hakkında çeşitli yayınlar yapılır. Türk Kadınlar Birliği,illerde ve yurt çapında yılın annelerini seçer. Televizyonda yılın annesi ile birlikte konuşmalar yapılır.
    Okullarımızda da Anneler Günü’nde toplantılar düzenlenir. Annenin evlatlarını yetiştirmek için yaptıkları anlatılır. Çeşitli konuşmalarla günün anlam ve önemi belirtilir. Şiirler, şarkılar, türküler söylenir. Piyesler oynanır. Filmler gösterilir, sergiler açılır. Kompozisyon, resim, şiir yarışmaları düzenlenir. Bunarın hepsi anneler,öğretmenler içindir. Annelere, öğretmenlere birer armağandır.

    Anneler gününde, annemizin elini yanaklarını öperek boynuna sarılarak gününü kutlamamız, ona en büyük armağandır.

    Anneler günü 2013 mesajları

    Sana binlerce kez teşekkür etsem azdır. Sen benim hayat ışığımsın, Annemsin. Varlığımın tek nedeni… Anneler günün kutlu olsun anneciğim.

    Dünyanın en güzel annesine sevgilerimle…

    Anneciğim, bir günümde değil her günümdesin. Annem olman dünyadaki en büyük şansım, iyiki varsın. Seni çok seviyorum annem.
    Senin kucağın, senin merhametin beni yaşama bağlıyor sevgili anneciğim. Anneler günün kutlu olsun…

    Dünyanın en güzel annesine.. Anneler günün kutlu olsun…

    Sesimi duyan tek insan… Anneler günün kutlu olsun benim bitanecik anneciğim…

    Bana hayat veren ve hayatı öğreten biricik anneme sevgilerimle…

    Sığınabileceğim tek limansın sen anneciğim. Saygıyla ellerinden öpüyorum.

    Gökyüzünden bir yıldız kayar dilek tutarız. Annem gözlerini kapar bütün dilekleri benim içindir. Ellerinden öperim anneciğim.
    Karşılıksız tek sevgi senin bize olan sevginmiş. Şimdi daha iyi anlıyorum anne. Seni çok seviyoruz. Ellerinden öpüyoruz anneciğim.
    Bu dünyadaki en güvenli sığınağım senin kucağın. Benim annem olman bu dünyadaki en büyük şansım. Seni seviyorum Annem.
    Canım annem sen benim en kıymetli varlığımsın…

    Benim için herşeye katlanan, her zaman yanımda olan, değeri biçilemeyen dünyanın en güzel annesine… Anneler günün kutlu olsun Anneciğim.

    Bütün acılar üstüme yağınca sen bana açılan şemsiyesin annem. Seni çok seviyorum…

    Beni benden çok sevdiğine inandığım tek insan Benim Güzel Annem. Seni çok seviyorum.

    Dün sana kızdıklarımı bugün ben yapıyorum anne. Çünkü aslında senin küçük bir kopyanım. Umarım senin kadar sevgi dolu olurum Annem.

    Anneciğim benim, hüznümü sevince dönüştüren tek insansın. Anneler günün kutlu olsun anneciğim…
    Güzel annemiz sen bizim her şeyimizsin.

    Sen benim koruyucu meleğimsin. Ellerinden öperim anneciğim.

    Gücüme güç, umuduma umut katan annem… Anneler günün kutlu olsun!..

    Anneciğime kalpten sevgilerimle.

    Sabırlısın, sıcaksın, şefkatlisin, koruyucumsun, bağışlayansın.. Annemsin. Seni çok seviyorum.

    Eğer bana gözlerinle değil de kalbinle bakmış olsaydın, seni ne kadar sevdiğimi çok iyi anlardın… Anneler günün kutlu olsun.
    Sen evimizin kraliçesi, başımızın tacısın… En aziz varlığımız. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.

    [youtube id=”dOl474zAOWE” width=”600″ height=”350″]